Faust
Goethe, ilk kez 1770-71 yıllarında ilgilenmeye başladığı, hatta Frankfurt’tayken, bugün Urfaust (İlk Faust) adıyla anılan ilk biçimini yazdığı Faust'un (Faust, 1926, 1973) birinci bölümünü Schiller’in ölümünden sonra tamamlayabildi. Yaşamının son yıllarında yazdığı ikinci bölüm ise, ancak ölümünden sonra basıldı. Yazılması bu kadar uzun bir süreye yayılan Faust, Goethe’nin bütün bu yıllar içinde geçirdiği değişimleri de yansıttığı için, onun bütün yaşamını simgeleyen bir yapıt olarak kabul edilir. Yapıtın tümü, Tanrı ile şeytan Mephistopheles’in (birinci bölümün başında yer alan ön oyunda) girdikleri bahis üzerine kurulmuştur. Tanrı, mutlak olana özlem duyan Faust’un, bazı yanlış adımlar atsa da, yanılmayacağından emindir.
Sponsorlu Bağlantılar
Mephistopheles ise, kendi gücüne güvenerek, Faust’u kandırabileceğini, onu hizmetine alabileceğini ileri sürer. Yapıtın akışı içinde Faust şeytanı kullanır, ondan yararlanır, ama hizmetine girmez. Böylelikle Mephistopheles, sürekli kötülük yapmak isteyen, ama iyiye hizmet eden bir güç durumuna düşer. Faust ise hırslı, etkin, yılmak bilmeyen, en zor anlarda bile karamsarlığa kapılmayan insanı simgeler.
Yaşamının son yıllarında Goethe’nin Faust’la benzerliği ilgi çekicidir. O da Faust gibi gittikçe artan bir yalnızlık içine düşmüştür. 1816’da karısı Christiane’yi, 1827’de Frau von Stein’ı, bir yıl sonra da oğlu Kari August’u yitirmiştir. Ama tıpkı kahramanı Faust gibi o da son gününe değin hiç yılmamış, bireyle dünya, güzelle gerçek arasındaki dengeyi hep ayakta tutmaya çalışmıştır. Ama onun başarıyla oluşturduğu bu denge, ölümünden sonra bir daha kurulmamak üzere bozulmuştur. Bu açıdan bakıldığında da Goethe’nin ölümüyle Alman edebiyatında bir çığır kapanmış sayılır.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 16 Ocak 2017 14:15
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....