Bir Amerikan Faciası (An American Tragedy)
Yazan THEODORE DREISER (1871-1945)
Başlıca karakterler
Clyde Griffiths: Romanın kahramanı; yüksek bir ekonomik ve sosyal başarı rüyasından trajik bir şekilde uyanan zayıf iradeli bir materyalist.
Roberta Alden: Clyde'nin iyi kalpli metresi; Clyde'nin sürüklendiği trajedinin yıktığı saf kadın.
Sondra Finchley: Clyde'nin ideal kadını. Onun güzellik ve cazibesine kapılan Clyde, kadının kibirini, aptallığını, ve sorumsuzluğunu hiç görmez.
Elvira ve Asa Griffiths: Clyde'nin ebeveynleri; sefalet içinde ya-şıyan evangelist'ler (gezici vaizler); onların saflığı ve maddî başarıya sırt çevirmeleri, Clyde'de maddî hayat uğrunda ihtiraslar yaratır.
Esta Griffiths: Clyde'nin kız kardeşi; kızın iğfal edilmesi ve terkedilmesi, Clyde'nin trajik istikbalini hazırlar.
Samuel Griffiths: Clyde'nin, Lycurgus'taki zengin amcası. Kurnaz ve muhafazakâr; yüksek sosyetedeki arkadaşlarından daha şefkatli.
Gilbert Griffiths: Samuel'ln oğlu; genç, atılgan, mağrur, başarılı bir iş adamı ve snob.
Hortense Briggs: Clyde'nin ilk kız arkadaşı; aç gözlü bir hercaî.
Orville Mason: Clyde'nin yargılanmasındaki savcı. Kendi çaresizlik ve beceriksizliğinden ötürü, Clyde'nin aşk hayatına kızgınlık duyar.
Alvin Belknap: Clyde'nin avukatı. Clyde'e özel bir sempati beslemez. Clyde'nin durumunun, kendi gençliğinde başından geçenlerle aynı olduğunu düşünür ve böylece nisbeten müstehzi bir savunma yapar.
Papaz Duncan McMillan: Bir papaz; Clyde'ı, son saatlarında teselli etmeğe çalışır.
Bir yaz gecesi, işlerinden evlerine dönen Kansas City halkı, sokakta, garip bir aile görerek duraklarlar: Baba, söylenecek ilâhiyi tayin eder anaları sesli okur, on beş yaşındaki kızları org çalar ve üç küçük çocuk da bir şey yapmadan ayakta dururlar. Bunlardan biri, Clyde Griffiths, huzursuz görünür. On iki yaşındaki Clyde, kendisini, bu dünyanın dışında hisseder, ebeveynlerinin sefaleti bu gururlu çocuğu son derece mahcup bırakır. Çocuk, bütün şehrin eğlendiğini görür ve şehrin servet ve güzelliğinden hissesini almanın özlemini çeker.
On altı yaşına gelen cazibeli, iyi huylu fakat iyi bir eğitimden geçmemiş Clyde, Green-Davidson otelinde oda hizmetçiliği yapmağa başlar. Otele gelen kadın ve erkeklere hayranlıkla bakar, onların zarafet ve canlılığına sahip olmak ister, öteki oda hizmetçisi arkadaşlarıyle birlikte, içki ve seks partileri tertiplerler. Bu tür bir partide, Hortense Briggs adında ve kendisini açıktan açığa sekse teşvik eden bir kızla tanışır. Clyde, Hortense'e romantik hislerle bağlı ise de, kız, Clyde'i bir para kaynağı olarak görür. Hortense'e, kürk bir manto alması için para verirken, tıbbî tedavi için paraya fena halde ihtiyaç hisseden kendi kız kardeşine sırt çevirir. (Kızın sevgilisi, kardeşini iğfal etmiş, hâmile bırakmış ve terketmiştir.) Clyde'nin çocukluğu, Hortanse ve öteki sorumsuz gençlerle yaptıkları çılgın bir otomobil gezisi sırasında zirveye ulaşır. Çalıntı otomobil bir çocuğu öldürür ve bir kereste yığınına çarpar. Daha ziyade kendisini düşünen Clyde, sürünerek otomobilin içinden çıkar ve Chicago'ya kaçar.
Üç sene sonra, Clyde, sosyal ve ekonomik hedeflerine varamadığı için, vicdan azabından çok daha fazla huzursuzluk içindedir. Maamafih, amcası Samuel Griffiths'e tesadüf eder ve önünde yepyeni bir hayat başlar. Amcasının tavsiyesi üzerine, New York eyaletinin Lycurgus kasabasına gider. Amcasının burada Samuel Griffiths'in Yaka ve Gömlek Fabrikası adında, kendisine büyük gelir sağlayan bir imalathanesi vardır. Clyde'e fabrikada, bedeni ile çalışması gereken bir iş verirler ise de, Clyde, yükselmeğe azmetmiştir. Fakat bunun sandığı kadar kolay olmayacağını görür, zira kast-şuurlu Griffiths ailesi, ona, uzaktan bir akraba gözü ile bakar ve âdeta iane veriyorlarmış gibi davranır. Gerçi Clyde, ustabaşı yardımcılığına terfi ederse de, bunda, onun yeteneklerinden ziyade, ailenin, cemiyet içindeki mevkiini korumak, diğerleri indinde küçük düşmemek arzuları rol oynamıştır.
Mahallî halk arasında, Clyde'nin, yüksek bir hayat hakkındaki ideallerine uyan pek az insan vardır ve kolaylıkla elde edilebilecek işçi kızlarıyle de ilişki kurmak istemez. Griffiths'ler (bir aile yükümlülüğünü yerine getirmek için) kendisini yemeğe davet ettikleri zaman, sosyeteye girmek, yükselmek ihtirası daha da derinleşir. Ziyafette, Sondra Fincley adında,şimdiye kadar gördükleri arasında en güzeli olan bir dişi yaratıkı görür ve bu lüks ve güzellik dünyasını, her ne pahasına olursa olsun istilâ etmeğe karar verir. Roberta Alden adında, diğerlerinden daha az saldırgan, cazip ve nazik bir işçi kızı ile tesadüfen tanıştığı zaman, bu azmini bir müddet için erteler. Yalnızlığın biribirine çektiği bu iki kişi arasında bir aşk ilişkisi kurulur. Sağlam ahlâkî inanışlara sahip Roberta, bu yolda temkinli hareket etmek ister. Fakat sonunda Clyde'yi bir sevgili olarak kabul eder şimdi ona, derin ve samimi bir aşkla bağlanmıştır. Clyde ise, Roberta'dan hoşlanmakla beraber, aşk yolunda kazandığı bu zaferden gurur duyar.
Roberta'ya hiç de derin hislerle bağlı bulunmayan Clyde, kendisini, sadece eğlendirmek... sosyetede yukarı çıkarmak isteyen Sondra'ya kolayca bağlanır. Sondra'nm ilgileri, Clyde'in, şimdi yaşadığı aşağılık durumdan kurtulmak hayallerini yeniden canlandırır. Sondra zamanla Clyde'ye sıcak bir hisle yaklaşmasına rağmen Clyde, Roberta'yı da ihmal etmez. Roberta, Clyde'ye, gebe olduğunu söylediği zaman, bu ikili aşk macerası kaçınılamaz krizine erişir.
Roberta'yı kürtaj yaptırmağa ikna edemeyen ve (bilhassa şimdi Sondra ile evlenmesi ihtimalleri arttığından) Roberta ile evlenmeyi aklından geçirmeyen Clyde, nihayet, istemeye istemeye «gizli» evliliğe razı olur, bir müddet için ayrı yaşamalarını teklif eder. Clyde, Roberta ile bir pikniğe çıktıkları zaman, bu tekliflerini ileride teferruatıyla açıklayacagına söz verir. Fakat Clyde, Roberta ile asla evlenmemeğe karar vermiştir. Rüyasında, sık sık Roberta'yı öldürdüğünü görür. Bir gölde boğulanlarla ilgili olarak mahallî gazetede çıkan trajik bir haber, Roberta ile Big Bittern Gölü'nde bir geziye çıkacak Clyde'ye bazı düşünceler aşılar. Gölde kürek çekerlerken, tepelerinde, kuşların ötüşleri, ölümün kara düşüncelerini yansıtır. Clyde'nin ıztırabı yüzünden açıkça okunur. Dehşete kapılan Roberta, yalvararak, konuşmasını ister ve Clyde'nin elini tutmak için yanma gelir. Clyde, sanki şoke olmuşçasma, kızdan sıyrılmağa çalışır ve bu arada, Roberta'nm yüzüne çarpması için, fotoğraf makinesi bulunan elini hızla ona doğru sallar. Daha sonra, özür dilemek istercesine ayağa kalkar ve işte tam bu sırada, kayığı sallar ve devirir. Su içinde çırpmırlarken, kayığın burnu, Roberta'nm eline çarpar. Kız haykırır, boğulmak üzere olan birinin yürek paralayıcı seslerini çıkarır. Clyde' m içinden yükselen bir ses, yardım etmemesini Roberta'nm ölümünün kaza sayılacağını kendisinin artık serbest kalacağını söyler. Ne yapmak gerektiğinde, kendi kendisiyle mücadele ederken, Roberta boğulur. Yüzerek sahile çıkan Clyde, göldeki gezintilerinin belirtilerini alelacele ve beceriksizce gizlemeye çalışır ve sonra Lycurgus'a doğru yürümeğe başlar.
Uçünsü kitap (hemen hemen romanın yarısı), Clyde'nin tevkif edilmesi, yargılanması ve nihaî düşüşü üzerinde durur. îlkin, delilleri ustaca gizlediğini sanan Clyde, kendisini güvenlik içinde hisseder. Fakat Roberta'nm cesedi çıkarılınca, toplanan deliller, Clyde'in suçlu olduğuna işaret eder. Bir sahil partisinde, Sondra ile eğlenirken tevkif edilen Clyde, Big Bittern gölünde olup bitenin, cinayet değil, kaza olduğunda ısrar eder. Fakat hem baş detektif, hem de savcı Orville Mason, bu dâvadan siyasî çıkar sağlayacaklarını düşünerek, hakikat ve adalete sırt çevirerek Clyde'yi mahkûm etmeyi düşünürler. Şurası gariptir ki, Clyde'nin avukatı Alvin Belknap da, maharetini güçlü bir şekilde ortaya koyarak kendisine bir takım çıkarlar sağlamak peşindedir. Mahkeme, bir komediye dönüşür. Jüri, daha dâva başlamadan önce, nasıl hüküm vereceğini kararlaştırmıştır. Basın, dâva ile ilişkili herkesi, bilhassa esrarengiz öteki kadını sansasyonel bir tarzda anlatır. Maamafih, her iki taraf da, öteki kadın olan Sandra'nın ismini açıklamamak için anlaşmıştır. Avukatlar, mahkeme sırasında, heyecanlı hitabelerde bulunurlar.
Mason, Clyde'm hâmile sevgilisinin boğulmasına bile bile göz yumduğunu söyler. Belknap, Clyde' ın, bir suçlu değil,zihnî ve ahlâkî bir korkak olduğunu söyler. Clyde'm, mahkemede ne söyleceği önceden kararlaştırılır, titizlikle, provası yaptırılır. Clyde'm, hakikatin ortaya çıkması yolunda, kendi kendisini araştırmasına pek imkân verilmez. Onu düşündüren tek şey, canını kurtarmaktır; bunun için de, aptalcasına, kendisine acmdırırcasına yalan söyler. Suçlu olduğuna karar verilir ve ölüme mahkûm edilir.
Clyde hapishanede iken, annesiki artık o da, oğlunun, suçsuz olduğuna inanmaz vaızlar vererek, yazılar yazarak, oğlunu savunmak için para toplamağa çalışır. Kadının başvurusu ile, Duncan McMillan adındaki bir papaz, Clyde'm son günlerinde, kendisini teselli edeceğini söyler. Papaz ile yaptığı uzun bir görüşme sırasında, Clyde, kendisini harekete getiren en derin saikler hakkında bilgi edinir, suçsuz olduğu anlaşılır
Yazar
Amerika'nın Indiana eyaletinin Terre Haute şehrinde dünyaya gelen Theodore Dreiser, açlığın ve sefaletin ne olduğunu çok yakından biliyordu. Bir defasında, ayağında ayakkabı bulunmadığından, mektebe dahi almadılar. Dreiser'in maddî başarı ihtirası bu çıplak toprakta büyüdü. Annesi ve babası geçinemiyor, sık sık ayrı yaşıyorlardı. Dreiser, on altı yaşında iken Chicago'ya gönderildi ve bu şehirde, tek başına, kendisine yeni bir hayat bulmağa çalıştı. Bunda başarılı olamadı. Tıpkı kız kardeş Carrie gibi, kendisini, bu büyük şehrin cezbesine kaptırdı, birbiri ardına, bedenî işlerden başka bir iş bulamadı.
Chicago'dan Indiana'ya dönen Dreiser, Indiana üniversitesine bir yıl devam ettikten sonra, tekrar Chicago'ya gitti ve talihini, bu defa gazetecilikte denemeğe çalıştı. Müteakip yirmi sene boyunca muhabirlikten başyazarlığa kadar Orta-Batı eyaletlerinde ve New York'da, muhtelif gazetecilik görevlerinde çalıştı. 1898'de, muhabir olarak çalışmağa başlamasından kısa bir müddet sonra, sevmediği bir kadın ile evlendi ve ardından gelen kırk sene içinde de, Dreiser'in rica ve yalvarmalarına rağmen, kadın boşanmaya yanaşmadı. Karısı, ancak 1942 senesinde öldükten sonradır ki, Dreiser, bu müddet zarfında gerçekten sevdiği kadınla evlenebildi.
İlk romanı Kız Kardeşim Carrie'nin 1900'de yayınlanması, Dreiser'in ümitlerini veya malî durumunu pek yüceltmedi. Yayıncının karısı, Dreiser'in, bir Amerikan kızı hakkında çizdiği portreden şoke olmuş ve kocasını, bu romanı dağıtmamağa ikna etmişti. Hemen hemen on iki sene, Amerikan halkı, bu romanın mevcudiyetini bilmiyordu. Ancak ünlü Butterick moda mecmualarının editörü olarak ülke çapında şöhrete erişmesinden sonradır ki, Dreiser'in bu romanı okunmağa başladı. Maamafih, bu zamana kadar, Dreiser talihsizlik yıllarını geride bırakmış ve çocukluğundan beri hasretini çektiği zenginlik ve şöhrete erişmişti.
Dreiser, 1911'den itibaren dört roman yazdı: Jennie Gerhardt, The Financier, The Titan, ve The Genius. Fakat bu kitaplar da, yayıncıların ve kendi kendilerini sansürcü ilân etmiş kimselerin kurdukları engellerle karşılaştı fakat çağın büyük yazar ve eleştiricisi H. L. Mencken'in desteğini temin eden Dreiser, bu baskıcı güçlerle çarpıştı. Çağının bağnazlığından ümitsizliğe düşen Dreiser, geriye kalan otuz senelik hayatında sadece bir roman yazdı. Bu roman, Bir Amerikan Faciası (1925), maamafih, onun şaheseri idi. Romanlarından iki tanesi, ölümünden sonra yayınlandı.
Dreiser, şöhretinin zirvesinde (1920'ler) bulunduğu sırada şık bir salon adamı gibi giyindi, elinde bir baston taşıdı ve ekseriya bir Rus çoban köpeği ile dolaştı. Rusya'daki bir gezisinden sonra, Sovyet sistemini şiddetle tenkid etti, Amerikan ferdiyetçiliğini övdü. Fakat 1930'larda, Dreiser, Amerikan kapitalizminden gittikçe hayal kırıklığına uğradı ve sol görüşleri savunmağa ve desteklemeğe başladı. Sosyal ve siyasî makalelerinde («Trajik Amerika»), bütün hayatı boyunca desteklediği Amerikan ferdiyetçiliğinin yarattığı eşitsizliklere hücum etti. ölümünden çok kısa bir müddet önce, Dreiser, muhtemelen, ekonomik ve ruhî kurtuluşun artık ferdin iradesine bırakılamayacağı inancı ile, Komünist Partisine girdi. Dreiser'in, maddî başarısı uğrundaki hayalleri, nihayet, bir kâbusa dönüşmüştü.
Sponsorlu Bağlantılar
Başlıca karakterler
Clyde Griffiths: Romanın kahramanı; yüksek bir ekonomik ve sosyal başarı rüyasından trajik bir şekilde uyanan zayıf iradeli bir materyalist.
Roberta Alden: Clyde'nin iyi kalpli metresi; Clyde'nin sürüklendiği trajedinin yıktığı saf kadın.
Sondra Finchley: Clyde'nin ideal kadını. Onun güzellik ve cazibesine kapılan Clyde, kadının kibirini, aptallığını, ve sorumsuzluğunu hiç görmez.
Elvira ve Asa Griffiths: Clyde'nin ebeveynleri; sefalet içinde ya-şıyan evangelist'ler (gezici vaizler); onların saflığı ve maddî başarıya sırt çevirmeleri, Clyde'de maddî hayat uğrunda ihtiraslar yaratır.
Esta Griffiths: Clyde'nin kız kardeşi; kızın iğfal edilmesi ve terkedilmesi, Clyde'nin trajik istikbalini hazırlar.
Samuel Griffiths: Clyde'nin, Lycurgus'taki zengin amcası. Kurnaz ve muhafazakâr; yüksek sosyetedeki arkadaşlarından daha şefkatli.
Gilbert Griffiths: Samuel'ln oğlu; genç, atılgan, mağrur, başarılı bir iş adamı ve snob.
Hortense Briggs: Clyde'nin ilk kız arkadaşı; aç gözlü bir hercaî.
Orville Mason: Clyde'nin yargılanmasındaki savcı. Kendi çaresizlik ve beceriksizliğinden ötürü, Clyde'nin aşk hayatına kızgınlık duyar.
Alvin Belknap: Clyde'nin avukatı. Clyde'e özel bir sempati beslemez. Clyde'nin durumunun, kendi gençliğinde başından geçenlerle aynı olduğunu düşünür ve böylece nisbeten müstehzi bir savunma yapar.
Papaz Duncan McMillan: Bir papaz; Clyde'ı, son saatlarında teselli etmeğe çalışır.
Hikâye
On altı yaşına gelen cazibeli, iyi huylu fakat iyi bir eğitimden geçmemiş Clyde, Green-Davidson otelinde oda hizmetçiliği yapmağa başlar. Otele gelen kadın ve erkeklere hayranlıkla bakar, onların zarafet ve canlılığına sahip olmak ister, öteki oda hizmetçisi arkadaşlarıyle birlikte, içki ve seks partileri tertiplerler. Bu tür bir partide, Hortense Briggs adında ve kendisini açıktan açığa sekse teşvik eden bir kızla tanışır. Clyde, Hortense'e romantik hislerle bağlı ise de, kız, Clyde'i bir para kaynağı olarak görür. Hortense'e, kürk bir manto alması için para verirken, tıbbî tedavi için paraya fena halde ihtiyaç hisseden kendi kız kardeşine sırt çevirir. (Kızın sevgilisi, kardeşini iğfal etmiş, hâmile bırakmış ve terketmiştir.) Clyde'nin çocukluğu, Hortanse ve öteki sorumsuz gençlerle yaptıkları çılgın bir otomobil gezisi sırasında zirveye ulaşır. Çalıntı otomobil bir çocuğu öldürür ve bir kereste yığınına çarpar. Daha ziyade kendisini düşünen Clyde, sürünerek otomobilin içinden çıkar ve Chicago'ya kaçar.
Üç sene sonra, Clyde, sosyal ve ekonomik hedeflerine varamadığı için, vicdan azabından çok daha fazla huzursuzluk içindedir. Maamafih, amcası Samuel Griffiths'e tesadüf eder ve önünde yepyeni bir hayat başlar. Amcasının tavsiyesi üzerine, New York eyaletinin Lycurgus kasabasına gider. Amcasının burada Samuel Griffiths'in Yaka ve Gömlek Fabrikası adında, kendisine büyük gelir sağlayan bir imalathanesi vardır. Clyde'e fabrikada, bedeni ile çalışması gereken bir iş verirler ise de, Clyde, yükselmeğe azmetmiştir. Fakat bunun sandığı kadar kolay olmayacağını görür, zira kast-şuurlu Griffiths ailesi, ona, uzaktan bir akraba gözü ile bakar ve âdeta iane veriyorlarmış gibi davranır. Gerçi Clyde, ustabaşı yardımcılığına terfi ederse de, bunda, onun yeteneklerinden ziyade, ailenin, cemiyet içindeki mevkiini korumak, diğerleri indinde küçük düşmemek arzuları rol oynamıştır.
Mahallî halk arasında, Clyde'nin, yüksek bir hayat hakkındaki ideallerine uyan pek az insan vardır ve kolaylıkla elde edilebilecek işçi kızlarıyle de ilişki kurmak istemez. Griffiths'ler (bir aile yükümlülüğünü yerine getirmek için) kendisini yemeğe davet ettikleri zaman, sosyeteye girmek, yükselmek ihtirası daha da derinleşir. Ziyafette, Sondra Fincley adında,şimdiye kadar gördükleri arasında en güzeli olan bir dişi yaratıkı görür ve bu lüks ve güzellik dünyasını, her ne pahasına olursa olsun istilâ etmeğe karar verir. Roberta Alden adında, diğerlerinden daha az saldırgan, cazip ve nazik bir işçi kızı ile tesadüfen tanıştığı zaman, bu azmini bir müddet için erteler. Yalnızlığın biribirine çektiği bu iki kişi arasında bir aşk ilişkisi kurulur. Sağlam ahlâkî inanışlara sahip Roberta, bu yolda temkinli hareket etmek ister. Fakat sonunda Clyde'yi bir sevgili olarak kabul eder şimdi ona, derin ve samimi bir aşkla bağlanmıştır. Clyde ise, Roberta'dan hoşlanmakla beraber, aşk yolunda kazandığı bu zaferden gurur duyar.
Roberta'ya hiç de derin hislerle bağlı bulunmayan Clyde, kendisini, sadece eğlendirmek... sosyetede yukarı çıkarmak isteyen Sondra'ya kolayca bağlanır. Sondra'nm ilgileri, Clyde'in, şimdi yaşadığı aşağılık durumdan kurtulmak hayallerini yeniden canlandırır. Sondra zamanla Clyde'ye sıcak bir hisle yaklaşmasına rağmen Clyde, Roberta'yı da ihmal etmez. Roberta, Clyde'ye, gebe olduğunu söylediği zaman, bu ikili aşk macerası kaçınılamaz krizine erişir.
Roberta'yı kürtaj yaptırmağa ikna edemeyen ve (bilhassa şimdi Sondra ile evlenmesi ihtimalleri arttığından) Roberta ile evlenmeyi aklından geçirmeyen Clyde, nihayet, istemeye istemeye «gizli» evliliğe razı olur, bir müddet için ayrı yaşamalarını teklif eder. Clyde, Roberta ile bir pikniğe çıktıkları zaman, bu tekliflerini ileride teferruatıyla açıklayacagına söz verir. Fakat Clyde, Roberta ile asla evlenmemeğe karar vermiştir. Rüyasında, sık sık Roberta'yı öldürdüğünü görür. Bir gölde boğulanlarla ilgili olarak mahallî gazetede çıkan trajik bir haber, Roberta ile Big Bittern Gölü'nde bir geziye çıkacak Clyde'ye bazı düşünceler aşılar. Gölde kürek çekerlerken, tepelerinde, kuşların ötüşleri, ölümün kara düşüncelerini yansıtır. Clyde'nin ıztırabı yüzünden açıkça okunur. Dehşete kapılan Roberta, yalvararak, konuşmasını ister ve Clyde'nin elini tutmak için yanma gelir. Clyde, sanki şoke olmuşçasma, kızdan sıyrılmağa çalışır ve bu arada, Roberta'nm yüzüne çarpması için, fotoğraf makinesi bulunan elini hızla ona doğru sallar. Daha sonra, özür dilemek istercesine ayağa kalkar ve işte tam bu sırada, kayığı sallar ve devirir. Su içinde çırpmırlarken, kayığın burnu, Roberta'nm eline çarpar. Kız haykırır, boğulmak üzere olan birinin yürek paralayıcı seslerini çıkarır. Clyde' m içinden yükselen bir ses, yardım etmemesini Roberta'nm ölümünün kaza sayılacağını kendisinin artık serbest kalacağını söyler. Ne yapmak gerektiğinde, kendi kendisiyle mücadele ederken, Roberta boğulur. Yüzerek sahile çıkan Clyde, göldeki gezintilerinin belirtilerini alelacele ve beceriksizce gizlemeye çalışır ve sonra Lycurgus'a doğru yürümeğe başlar.
Uçünsü kitap (hemen hemen romanın yarısı), Clyde'nin tevkif edilmesi, yargılanması ve nihaî düşüşü üzerinde durur. îlkin, delilleri ustaca gizlediğini sanan Clyde, kendisini güvenlik içinde hisseder. Fakat Roberta'nm cesedi çıkarılınca, toplanan deliller, Clyde'in suçlu olduğuna işaret eder. Bir sahil partisinde, Sondra ile eğlenirken tevkif edilen Clyde, Big Bittern gölünde olup bitenin, cinayet değil, kaza olduğunda ısrar eder. Fakat hem baş detektif, hem de savcı Orville Mason, bu dâvadan siyasî çıkar sağlayacaklarını düşünerek, hakikat ve adalete sırt çevirerek Clyde'yi mahkûm etmeyi düşünürler. Şurası gariptir ki, Clyde'nin avukatı Alvin Belknap da, maharetini güçlü bir şekilde ortaya koyarak kendisine bir takım çıkarlar sağlamak peşindedir. Mahkeme, bir komediye dönüşür. Jüri, daha dâva başlamadan önce, nasıl hüküm vereceğini kararlaştırmıştır. Basın, dâva ile ilişkili herkesi, bilhassa esrarengiz öteki kadını sansasyonel bir tarzda anlatır. Maamafih, her iki taraf da, öteki kadın olan Sandra'nın ismini açıklamamak için anlaşmıştır. Avukatlar, mahkeme sırasında, heyecanlı hitabelerde bulunurlar.
Mason, Clyde'm hâmile sevgilisinin boğulmasına bile bile göz yumduğunu söyler. Belknap, Clyde' ın, bir suçlu değil,zihnî ve ahlâkî bir korkak olduğunu söyler. Clyde'm, mahkemede ne söyleceği önceden kararlaştırılır, titizlikle, provası yaptırılır. Clyde'm, hakikatin ortaya çıkması yolunda, kendi kendisini araştırmasına pek imkân verilmez. Onu düşündüren tek şey, canını kurtarmaktır; bunun için de, aptalcasına, kendisine acmdırırcasına yalan söyler. Suçlu olduğuna karar verilir ve ölüme mahkûm edilir.
Clyde hapishanede iken, annesiki artık o da, oğlunun, suçsuz olduğuna inanmaz vaızlar vererek, yazılar yazarak, oğlunu savunmak için para toplamağa çalışır. Kadının başvurusu ile, Duncan McMillan adındaki bir papaz, Clyde'm son günlerinde, kendisini teselli edeceğini söyler. Papaz ile yaptığı uzun bir görüşme sırasında, Clyde, kendisini harekete getiren en derin saikler hakkında bilgi edinir, suçsuz olduğu anlaşılır
Yazar
Amerika'nın Indiana eyaletinin Terre Haute şehrinde dünyaya gelen Theodore Dreiser, açlığın ve sefaletin ne olduğunu çok yakından biliyordu. Bir defasında, ayağında ayakkabı bulunmadığından, mektebe dahi almadılar. Dreiser'in maddî başarı ihtirası bu çıplak toprakta büyüdü. Annesi ve babası geçinemiyor, sık sık ayrı yaşıyorlardı. Dreiser, on altı yaşında iken Chicago'ya gönderildi ve bu şehirde, tek başına, kendisine yeni bir hayat bulmağa çalıştı. Bunda başarılı olamadı. Tıpkı kız kardeş Carrie gibi, kendisini, bu büyük şehrin cezbesine kaptırdı, birbiri ardına, bedenî işlerden başka bir iş bulamadı.
Chicago'dan Indiana'ya dönen Dreiser, Indiana üniversitesine bir yıl devam ettikten sonra, tekrar Chicago'ya gitti ve talihini, bu defa gazetecilikte denemeğe çalıştı. Müteakip yirmi sene boyunca muhabirlikten başyazarlığa kadar Orta-Batı eyaletlerinde ve New York'da, muhtelif gazetecilik görevlerinde çalıştı. 1898'de, muhabir olarak çalışmağa başlamasından kısa bir müddet sonra, sevmediği bir kadın ile evlendi ve ardından gelen kırk sene içinde de, Dreiser'in rica ve yalvarmalarına rağmen, kadın boşanmaya yanaşmadı. Karısı, ancak 1942 senesinde öldükten sonradır ki, Dreiser, bu müddet zarfında gerçekten sevdiği kadınla evlenebildi.
İlk romanı Kız Kardeşim Carrie'nin 1900'de yayınlanması, Dreiser'in ümitlerini veya malî durumunu pek yüceltmedi. Yayıncının karısı, Dreiser'in, bir Amerikan kızı hakkında çizdiği portreden şoke olmuş ve kocasını, bu romanı dağıtmamağa ikna etmişti. Hemen hemen on iki sene, Amerikan halkı, bu romanın mevcudiyetini bilmiyordu. Ancak ünlü Butterick moda mecmualarının editörü olarak ülke çapında şöhrete erişmesinden sonradır ki, Dreiser'in bu romanı okunmağa başladı. Maamafih, bu zamana kadar, Dreiser talihsizlik yıllarını geride bırakmış ve çocukluğundan beri hasretini çektiği zenginlik ve şöhrete erişmişti.
Dreiser, 1911'den itibaren dört roman yazdı: Jennie Gerhardt, The Financier, The Titan, ve The Genius. Fakat bu kitaplar da, yayıncıların ve kendi kendilerini sansürcü ilân etmiş kimselerin kurdukları engellerle karşılaştı fakat çağın büyük yazar ve eleştiricisi H. L. Mencken'in desteğini temin eden Dreiser, bu baskıcı güçlerle çarpıştı. Çağının bağnazlığından ümitsizliğe düşen Dreiser, geriye kalan otuz senelik hayatında sadece bir roman yazdı. Bu roman, Bir Amerikan Faciası (1925), maamafih, onun şaheseri idi. Romanlarından iki tanesi, ölümünden sonra yayınlandı.
Dreiser, şöhretinin zirvesinde (1920'ler) bulunduğu sırada şık bir salon adamı gibi giyindi, elinde bir baston taşıdı ve ekseriya bir Rus çoban köpeği ile dolaştı. Rusya'daki bir gezisinden sonra, Sovyet sistemini şiddetle tenkid etti, Amerikan ferdiyetçiliğini övdü. Fakat 1930'larda, Dreiser, Amerikan kapitalizminden gittikçe hayal kırıklığına uğradı ve sol görüşleri savunmağa ve desteklemeğe başladı. Sosyal ve siyasî makalelerinde («Trajik Amerika»), bütün hayatı boyunca desteklediği Amerikan ferdiyetçiliğinin yarattığı eşitsizliklere hücum etti. ölümünden çok kısa bir müddet önce, Dreiser, muhtemelen, ekonomik ve ruhî kurtuluşun artık ferdin iradesine bırakılamayacağı inancı ile, Komünist Partisine girdi. Dreiser'in, maddî başarısı uğrundaki hayalleri, nihayet, bir kâbusa dönüşmüştü.
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....