Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby)
Yazan F. SCOTT FITZGERALD (1896-1940)
Sponsorlu Bağlantılar
Başlıca karakterler
Nick Carraway: Hikâyeyi anlatan kimse; tenkitçi fakat şefkatli.
Daisy Buchanen: Nick'in kuzeni. Bir zamanlar, Gatsby ile evlenmek üzere İdi şimdi Tom Buchanen ile evlidir güzel, heyecanlandırdı ve boş bir kız. Fakat Gatsby için, sahte rüyalarının gerçekleşmesini temsil eder.
Tom Buchanen: Yakışıklı, zengin ve atletik vücutlu; fakat aynı zamanda, aptallık ve zulüme yaklaşırcasına hissiz bir. insan.
Jordan Baker: Daisy'nin arkadaşı ve Nick'e de zaman zaman kız arkadaşlığı yapar huysuz, şımarık ve müzmin bir yalancı.
Myrtle Wilson: Tom'un metresi. Bir garaj sahibinin karısı olan bu kadın, caziptir, zevksizdir ve tiksindirircesine bayağıdır.
George Wilson: Myrtle'in yıldırılmış, sindirilmiş kocası. Azim ve bir hedeften mahrum olan bu adam, gariptir, trajik hâdisenin vasıtası olur.
Hikâye
Sene 1922, yer, New York'un Long Island bölgesi. Jay Gatsby ve komşusu, hikâyeyi anlatan Nick Carraway, West Egg kasabasında yaşarlar Gatsby'nin göz kamaştırıcı zarif bir konağı vardır Nick'in de, içinde adım atacak yer bulunmayan bir kulübesi Körfezin karşı tarafında, daha monden insanların yaşadıkları East Egg'de Daisy ve Tom Buchanen vardır. West Egg ve New York şehri arasındaki muazzam kül çöplüğünün civarında George ve Myrtle Wilson'un garaj ve evleri bulunur. Bütün bu karakterler, yaşadıkları çıplak ruhî boşluğun sembolü bu kül vâdisinden geçerler. Roman, dehşet uyandırıcı zirvesine de burada erişir. Bir göz doktoru da, bu çöplüğe grotesk gülünç bir reklâm tahtası koydurmuştur ve reklâmındaki Dr. T. J. Eckleburg'un görmeyen mavi gözleri, bu kasvetli manzarayı süzer.
Birinci Dünya Harbindeki vatanî hizmetinden ve Yale Üniversitesinde edindiği eğitimden sonra Nick, bir tahvil satıcısı olarak çalışmağa başlar, West Egg'de yerleşir ve kuzeni Daisy ve kocası Tom ile dostluğunu tazeler. Daisy'nin arkadaşı Jordan Baker'den, Tom'un karısını aldattığını ve Daisy'nin de, yüreği parça parça, onun sadakatsizliğim bildiğini öğrenir. Tom, küstahcasına, Nick'in, metresi Myrtle Wilson ile tanışmasını ister. Nick, mütereddit de olsa, Tom ve Myrtle'in, New York'daki özel apartman dairelerinde verdikleri gürültülü bir partiye katılır. Daısy'den bahsettiği için, Tom, Myrtle' in burnunu kırdığı zaman eğlence zirveye erişir!
Kendisini, Buchanan'ın karşılaştığı derin meselelerin içinde bulan Nick, hemen ardından, Gatsby' nin kargaşalı hayatına da bulaşmaktan kaçınamaz. Gatsby, hafta sonlarında şaşaalı partiler verir ve misafirler, ev sahibini nadiren görmelerine rağmen, onun şaibeli zenginliği hakkında dedikodular yaparlar. Gatsby'nin gösterişli partileri, kendisini derinden sarsan ihtiraslarını tatmin için yeterli değildir: bir zamanlar kendisinin olan fakat harp sırasında kaybettiği Daisy'yi yeniden kazanmasına yardım etmez. Bu hedefi uğrunda, Daisy'yi tanıyan Jordan ve Nick'in kendisine yardım etmelerini ister. Nick'in evinde bir buluşma hazırlanır ve Daisy, yeniden Gatsby'nin metresi olur. Kısa bir müddet için, Gatsby ve Daisy, birbirini ilk defa görmelerinden bu yana, hissetmedikleri bir saadet içinde yaşarlar.
Gatsby'nin bu mutlu hayatı devam ettirebileceği yolundaki faraziyeleri kısa vadelidir. Tom Buchanan ve George Wilson, hemen hemen aynı anda, karılarının kendilerini aldattığını anlarlar. Gerçi Wilson, Myrtle'in davranışlarından haberdar olur ise de, Tom'un kendisini aldattığını bilmez. Wilson'un indinde, Tom, garajın sadece bir müşterisi ve kullanılmış otomobillerin potansiyel bir kaynağıdır. Tom, karısını ve metresini kaybedebileceğini anlayınca, paniğin sıcak kırbaçlarını hisseder. New York'ta boğucu sıcak bir otel odasında Gatsby Tom, Daisy, Nick ve Jordan'm huzurunda- Daisy'nin kocasını ter-ketmesini ve onu hiç bir zaman sevmediğini itiraf etmesini ister. Bunu bir fırsat bilen Tom, Gatsby'nin, yeraltı dünyasının kirli işlerle uğraşan bir yaratığı olduğunu söyler. Tom'un bu hücumu sırasında Daisy'nin sesini çıkarmaması ve Tom'u sevdiğini inkâr etmeyişi, Gatsby'i sarsar ve bütün hayallerini söndürür.
Daha önce, beş kişi New York'a giderlerken, Daisy'nin, Buchanan'ın otomobilinde Gatsby ile beraber gitmek hususunda ısrar edişi ve Tom ve diğerlerinin Gatsby'nin otomobilinde onların peşinde gitmesi, Tom'un kıskançlığını son haddine çıkarır. Şimdi, zaferi kazandığından Gatsby'ye sırt çeviren ve tepeden bakan Tom, Gatsby'ye, Daisy'yi, kendi otomobilinde West Egg'e götürmesini söyler. Beraberce yola koyulurlar. Felâket kendilerini yolda bekler.
Kocası tarafından dövülen ve odasına kilitlenen Myrtle Wilson, dışarı çıkar ve süratle yola fırlar. Kaçmak isterken, Gatsby'nin otomobili altında korkunç bir şekilde can verir ve Gatsby'nin otomobili de yana devrilir. Tom, Nick ve Jordan, kısa bir zaman sonra, şimdi halkın biriktiği garaja ulaşırlar ve Tom, metresinin öldüğünü öğrenir, kadının kocası perişan bir haldedir. Tom'un, Wilson'un kulağına söylediği sözler romanın son sayfalarına kadar bundan bahsedilmemiştir, derhal dehşetli bir durum yaratır. Bununla beraber, Nick, ilkin, Gatsby'den, Myrtle'i öldüren otomobili kendisinin değil Daisy'nin kullandığını öğrenir. Gatsby, Daisy'nin hareketindeki bütün sorumluluğu yüklendiğini söyler. Kendisine fırsat verilmez. Gastby'nin yanından ayrılan Nick, çim bahçenin öte tarafından haykırır: Hepsi, ciğerleri metelik etmeyen dejenere insanlar! Sen, bu soysuz grubun hepsine bedelsin! Bu kompliman karşısında, Gatsby'nin yüzünde sıcak bir gülümseme belirir, bu onun son gülümsemesidir. Bir kaç saat sonra, George Wilson, Gatsby'i tabanca ile öldürür ve ardından intihar eder.
Gatsby'nin cenaze töreninde, Nick'den başka, sadece Gatsby'nin yaşlı babası ve bir kaç hizmetçisi bulunur. Nick'in ısrar ve ricalarına rağmen önceki arkadaşlarından veya misafirlerinden kimse katılmaz. Daisy ve Tom geziye çıkarlar. Aylar sonra Nick, Tom'u görür ve onu, hakikati itirafa zorlarGatsby'nin ölüm otomobilini kullandığını Wilson'a söyleyen odur. Besbelli ki, Daisy, bunun yalan olduğunu söylemiştir, ilkin gazaba gelen ve ardından şefkat hisleri uyanan Nick, hepsinin dikkatsiz ve şaşkınlık içinde bulunduklarını söyler. Tom ve Daisy, dikkatsiz insanlardır. Eşyayı ve insanları bu hâle soktuktan sonra, paralarına veya muazzam dikkatsizliklerine, veya onları bir arada tutan ne ise, ona dönerler ve yarattıkları çöplüğü, diğerlerinin temizlemesini isterler.
Nick, kısa bir zaman sonra, Jordan ile ilişkilerini keser zira bu kadın, hayatî bir beşer ilişkisini paylaşamayacak kadar Daisy'ye benzemektedir. Bununla beraber, son jesti, inkârın ötesine, bir şeyin idrak edilmesine kadar uzanır. Gatsby'nin konağına son bir defa daha baktıktan sonra dönerken, Nick, sahilde durur ve asırlarca önce Hollandalı denizcilerin, gözleri ve kalpleri hayallerle dolu olarak bu adaya baktıklarını ve Gatsby'nin ümitsiz hayallerine zemin hazırladıklarını düşünür. Gatsby'nin hayalinin boş olduğu, daha yüz yıllarca önce söylenmiştir.
Tenkid
Muhteşem Gatsby, 1925 Nisanında basıldı; ten-kidçiler kitabı, hararetle yücelttiler ve Fitzgerald'm derinden hürmet beslediği yazarlar da kitabı övdüler. T.S. Eliot, meselâ şunları yazdı: Gatsby, senelerdir, İngiliz veya Amerikan romanları arasında okuduğum herhangi bir kitaptan da fazla olarak, ilgimi çekti ve beni heyecanlandırdı Bana öyle geliyor ki, bu Amerikan romanının, Henry James'den bu yana attığı ilk adımdır Fakat kitabın satışı, bu övgülere paralel gitmedi. Muhteşem Gatsby'nin satışı, ümitsizlik uyandıran mütevazi bir başlangıçtan sonra, gitgide azaldı ve 1937'de, Fitzgerald, kitabın bir kopyasını dahi bulunduran bir kitabevi görmediğini söyledi. Bugün, yayınlanmasından hemen hemen kırk sene sonra, Gatsby, her sene 50.000 tane, orijinal satışının iki misli satılıyor.
Gatsby'ye, daha büyük bir okuyucu kütlesinin neden sarıldığını anlamak, Fitzgerald'ın başarısını daha berrak bir şekilde anlamaktır. Gatsby, önceki bir çok eleştiricilerin söyledikleri aksine, Jaz Çağındaki adet ve davranışların, tenkit süzgecinden geçirilmeyen bir eleştirici değildir. Önemli veya devamlı değer hükümleri yaratamayan Jaz Çağının başarısızlıklarının nüfuz edici bir analizidir. Zenginlik karşısındaki kendi kararsız tutumuna rağmen, Fitzgerald, Muhteşem Gatsby'de, Amerikan sosyal ve ahlâki ruhunu yozlaştıran hastalığı teşhir edebilecek tarafsızlığı gösterdi. Bu hastalık, Jay Gatsby'nin tahrif edilmiş muhayyilesinde, derinden derine yerleşmiştir. Kendisini maddî başarı hayaline kaptıran Gatsby, bu çarpık çurpuk hayallerin kurbanı oldu, halihazırı mazi ile ve aşkı zenginlik ile bir tuttu.Gatsby, Fitzgerald'ın yazdığı gibi, «muazzam, bayağı ve cicili bicili güzelliğin hezimetinde» köleleşmiş Amerika'yı sembolize ediyor. Gatsby'nin, acmdıncı hayal kırıklığı ve yenilgisinde, Fitzgerald, pek çokAmerikalının ruhî kuvvetini yitiren hastalığı anlatıyor.
Gerçi alışılmış değerlere hücum ediyor ise de, Gatsby, kapıyı, değişikliğe kapamaz, açar. Nick'in, Buchanan'm yıkıcılığını ve Gatsby'nin körlüğünü görmeğe başlaması ümid vâdedici. Roman sona ererken, Nick olgunlaşır: kendisini hayallerden kurtarmıştır, şefkat hisleri gelişir. Hiç bir zaman Jay Gatsby, hele bir Tom veyahut Daisy Buchanan olamaz. Eğer o zaman, bir eleştiricinin söylediği gibi, Muhteşem Gatsby Amerikan hayalinin çöküşünü dramatize ediyorsa, aynı zamanda da, bu hayale, daha özlü bir alternatif gösteriyor.
Fitzgerald'ın en iyi romanındaki ustalığı hakkında bir kaç söz ne plân ne de karakterler göz kamaştırıcıdır melodram unsurları, hikâyenin anlatılışını gölgeliyor ve karakterler, derinliklere sahip olamayacak kadar küçük tutulmuşlardır. Fitzgerald, yine de, kendi seçtiği tekniğini yaratıcı bir şekilde kullanır. Joseph Conrad ve Henry James'den, karakterleri canlandırmak ve heyecan ve merak uyandırmak için dışarıdan bir müşahit kullanılması Nick gerektiğini öğrendi. Fakat hepsinin üstünde, Muhteşem Gatsby, bir ruhî durumun ve davranışın zaferidir. Karakter, sembol ve imaj, bütün eseri kaplayan lirik ve hüzünlü özelliği yaratmak için muntazam bir şekilde anlaşırlar. Şu halde, Muhteşem Gatsby, Malcolm Cowley'nin dediği gibi, 1920'lerin, diğer çağların bir efsanesi olarak hayatiyetini sürdürecek bir masalı olarak ortaya çıkıyor.
Yazar
Ayrıca Bknz Francis Scott Key Fitzgerald
F. Scott Fitzgerald, Büyük-büyük amcası Amerikan istiklâl marşının güftesini yazan Francis Scott Key olan, Minnestoa eyaletinin St. Paul şehrinde, irlandalı ve ingiliz asıllı Katolik kilisesinin yönettiği bir mektepte vasat bir şekilde tamamladıktan sonra, 1913'te Princeton Üniversitesi'ne gitti. Fakat dersleri dışında başka faaliyetler yürüttüğünden, notları yine hiç de iyi değildi. Üniversitede, piyesler yazdı, üniversite edebî mecmuaları için şiir ve hikâyeler yazdı, derslerini ihmal etti. Tam zamanında gelen bir hastalık ve ardından askere alınması sayesinde, üniversiteden atılmaktan kurtuldu. Fakat Fitzgerald, Princeton'a olan sevgisini hayatı boyunca devam ettirdi.
Teğmen Fitzgerald, hiç bir zaman Amerika dışına gönderilmedi. Çok vakti, fakat çok az parası bulunan Fitzgerald, ilk romanını yazdı, ve sonraları, hayatını en güçlü bir şekilde etkileyecek Zelda Sayre adındaki kıza kur yaptı. Ancak, This Side of Paradise Cennetin Bu Tarafındakiler adlı romanı yayınlandıktan sonradır ki (1920), Zelda, sefaleti artık geride bırakmış, nişanlısı ile evlenmeye razı oldu. Kitap, Fitzgerald'ı, Jaz Çağının sesi olarak yerleştirdi ve yirmi dört yaşında, peşinde koştuğu servet ve şöhrete kavuşturdu. Fitzgerald ve Zelda, yıllarca, Amerika dışında, bilhassa Paris'te ve Fransız Riviyera'sında, göz kamaştırıcı bir şekilde yaşadılar ve her zaman ümitsizcesine, gelirlerinden fazla para harcadılar. Fitzgerald'ın . küçük hikâyelerinden çoğu, masrafını karşılamak için yazılan piyasa kitapları idiler. Bunlardan bazıları The Diamond as Big as the Ritz ve Babylon Revisited, maamafih, asrın en iyi hikâyeleri arasındadır ve kendisinin en iyi romanları ile de mukayese edilebilir. 1927'den itibaren, Zelda'nın sıhhati bozuldu ve Fitzgerald çok daha fazla kendisini içkiye verdi. 1930'ların ortalarında, artık bir alkolik olmuştu. Verimi düştü, borçları arttı ve şöhreti söndü. Son yıllarını dramatik bir şekilde anlattığı kitabı, The Crack Up (1945), Fitzgerald'ın, cesaretini olduğu kadar ümitsizliğini de gösteriyor. Zelda bir hastaneye kaldırıldı (kadın, Fitzgerald'ın ölümünden bir kaç sene sonra bir yangında öldü) ve Fitzgerald, Hollywood için senaryo yazmak suretiyle kızı Scottie'ye baktı. Fakat makine kendisini yitirmişti. Ve Fitzgerald, 44 yaşında iken Los Angeles'te kalp sektesinden öldü. Tamamlanmamış son romanında (The Last Tycoon), Fitzgerald, başından geçen felâketlere rağmen, hakikî bir sanatkârın, haysiyet ve nüfuz edici görüşünü muhafaza ettiğini gösteriyor.
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....