Kalpazanlar (Les Faux Monnayeurs)
Sponsorlu Bağlantılar
Başlıca karakterler
PROFİTENDIEU AİLESİ
Alberic Profitendieıt: Bir hâkim zengin, küstah, kendisini ahlâklıgören bir burjuva.Marguerite Profitendieu: Karısı.
Bernard: Marguerite'nin, Alberic'in kendi çocuğu olarak yetiştirdiği gayri-meşru oğlu.
Cecile: Alberic'in kızı.
Charles (Caloub): Alberic'in genç oğlu.
Antoine: Bir uşak.
MOLINIER AİLESİ
Oscar Moiinier: Alberic Profitendieu'nun bir meslekdaşı.
Pauline Moiinier: Karısı.
Edouard: Pauline'nin üvey erkek kardeşibekâr ve bir romancı.
Vincent: Oscar'ın en büyük oğlu doktor.
Oliver: Ortanca oğlu liseyi henüz bitirmiştir edebiyatçı olmak ister.
VEDEL AZAIS AİLESİ
Papaz Azais: Yaşlı bir Protestan papazı yatılı bir mektebin sahibi.
Pastor Prosper Vedel: Damadı.
Melanie Vedel: Karısı oldukça hissî bir aptal.
Rachel: Vedel'in en büyük kızı mektebin ticarî yönetiminden sorumlu.
Melanie Vedel: Karısı oldukça hissî bir aptal.
Rachel: Vedel'in en büyük kızı mektebin ticarî yönetiminden sorumlu.
Felix Douvier ile evli; Vincent Molinier'e âşık.
Alexandre: Vedel'in büyük oğlu şimdi Afrika'da.
Sarah: Vedel'in en küçük kızı.
Armand: Vedel'in küçük oğlu hayata küskün, kendi kendisine ıztırap ve acı çektiren bir çocuk.
DİĞERLERİ
Gontran de Passavant: Kardeşi Ecole Vedel-Azais'te bir talebe.
Lady Lillian Griffith: Robert'in bir arkadaşı, ve Vincent Molinier'in ikinci metresi.
Mme. La Perouse: Karısı; kendisini, bunamanın verdiği paranoya'ya kaptırmıştır.
Boris: La Perouse'nin torunu.
Mme. Sophroniska: Boris'in psikoanalisti.
Bronja: Mme. Sophroniska'nın kızı ve Boris'in oyun arkadaşı.
Salomon Druhmer: Olivier'in bir arkadaşı.
Victor Strouvilhou: Önceleri Vedel'lerin yanında kalıyordu şimdi kalpazanlık ve şantajla meşgul.
Leon Gheridanlsol: Strouvilhou'nun yeğeni Vedel'in mektebinde bir öğrenci.
Philippe Adamant: Bir mektep çocuğu.
Justinien des Brousses: Edebî bir mecmuanın editörü.
Alfred Jarry: Gerçek bir şahsiyet Ubu Roi'nın müellifi.
Cob Lafleur: Bir yazar.
Seraphine: Passavant ailesinin hizmetçisi.
Bernard Profitendieu, Birinci Dünya Harbi'nden hemen önce Paris'te yaşıyan ve yirmisine erişmemiş bir gençtir. Cemiyetin hürmet ettiği Alberic Profitendieu adındaki bir hâkimin oğludur veya kendisinin onun oğlu olduğuna inanır. Cazibeli, zeki, hür ruhlu, şevk ve heyecan sahibi bir gençtir. Hikâye, Bernard'ın gizli bir çekmecede bulduğu bazı mektupları okuduğu sırada başlar Bernard, böylece, kendisinin hâkimin oğlu olmadığını, annesinin gizli bir aşk macerası sonunda dünyaya geldiğini öğrenir. Babası ile zaten geçinemeyen Bernard, böylece ferahlar. Artık kendisini eve bağlayacak hiçbir bağ kalmadığını düşünerek, babasına dramatik ve hakaret edici bir veda mektubu yazar ve ayrılır.
Bernard'ın en yakın arkadaşı, Hâkim Profitendieu'nun bir meslekdaşının oğlu olan Olivier Molinier'dir. Bernard, ilkin, Olivier'i bulmayı ve ne yapacağına karar verene kadar onun yanında kalmayı düşünür. O gece, Olivier'in yatağında, iki çocuk, kendi düşünce ve plânlarından bahseder; ele aldıkları konular arasında kadınlar da vardır. Olivier, ailenin bir sırrını ifşa eder. Ağabeyi Vincent'in bir metresi vardır. Olivier, onun kim olduğunu bilmiyor ise de, Vincent'in, kadını terkettiğini bilir. Bernard'a, son derece hürmet duyduğu dayısından annesinin üvey erkek kardeşi bahseder.
Edouard bir yazardır ve Olivier'in yazdığı bir şiiri gayet anlayışlı bir şekilde eleştirmiştir. Ertesi sabah, Bernard, erkenden uyanır ve bir iş bulmak için, hırsızlama adımlarla evden ayrılır. Kendisinin, herhangi bir işi yapabileceğini sanır.Hikâye şimdi odağını Vincent'e çevirir, istikbal vâdedici genç bir doktor olan Vincent bir aşk macerasına bulaşmıştır. Metresi hâmiledir ve Vincent ona yardım etmek istemektedir. Maalesef yeterince parası yoktur, arkadaşları da, ona, kötü tavsiyelerde bulunurlar. Comte Robert de Passavant adındaki bir yazar arkadaşı, onu bir kumarhaneye götürür ve Vincent cebindeki pek az parayı da burada kaybeder. Passavant, Vincent'i, içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarır, karşılığında, Olivier ile tanıştırılmasını ister. Kendisinin yeni bir mecmua yayınlamak üzere olduğunu, ve editörlüğüne de Olivier'i getirmek istediğini belirtir. Vincent, aklını çelen bazı şüphelere rağmen, kabul eder. Kendisini yozlaştıran bir diğer arkadaşı da Lady Lillian Griffith'tir. Passavant'ın bir arkadaşı olan bu kadın, Vincent'in yeni metresi olur. Bu vicdansız ve bencil kadın, Vincent'in de öyle hareket etmesini ister. Kadının tavsiyesi üzerine, önceki metresini terkeder, Lillian ile yaşamağa başlar, ve böylece hemen hemen kitabın sonuna kadar hikâyenin dışında kalır.Daha sonra Olivier'in Edouard dayısı ile tanışıyoruz. Bir zamanlar, neticesiz kalan bir aşkla bağlandığı eski arkadaşı Laura Douvier'in Paris'ten gönderdiği bir mektup üzerine, ingiltere'den gelmiştir. Laura, şimdi onun yardımını ister, önceleri, Edouard' ın tavsiyesi üzerine, hürmet etmekle beraber sevmediği Félix Douvier adında bir adamla evlenmiştir. Daha sonra, Pau'daki bir sanatoryumda yatarken, bir diğer adama âşık olmuş ve ondan gebe kalmıştır. Şimdi, sevgilisi, kendisini terkettiğinden, parasızdır ve kocasının yanına gitmeğe de yüzü yoktur. Edouard, Paris'e geldiği zaman, istasyonda Olivier tarafından karşılanır, bavulunu emanetçiye bıraktıktan sonra, yeğeni ile yemeğe gider.
Bernard, şehirde hâlâ başıboş dolaşırken, dayısı ile yemek yiyen Olivier'i görür. Konuşma sırasında Edouard, dikkatsizlikle, bagaj biletini düşürür, Bernard da bileti sessizce cebine koyar. Karnı açtır ve çaresizlik içinde bunalmağa başlamıştır. Edouard'm bavulunu almak için istasyona gider. Bavulda, fazla miktarda para vardır. Bernard, parayı cebine indirir, fakat kendisini bilhassa ilgilendiren taraf, Edouard' ın, aralarında Laura Douvier'in mektubunun da bulunduğu özel evrakıdır. Bernard, kadının, Vincent'in terkedilmiş metresi olduğunu anlar. Kadının hikâyesini sadece kendisi bildiğinden, Laura'ya yardım etmek ister. Tamamen yabancı olmasına rağmen, oteline gider, Edouard'ın parasını kadına vermek ve kendisini de onun hizmetine adamak istediğini donkişotvari bir şekilde anlatır. Bu sırada Edouard gelirBernard'm, Olivier'in arkadaşı olduğunu anlar. Yine, bavulunu çalanın da o olduğunu öğrenmiştir. Maamafih, bu hırsızlığı ciddiye almaz, hattâ bunu hoş bir hâdise olarak karşılar, öyle ki, Bernard'ı kâtip olarak yanında çalıştırmayı dahi kabul eder.
Bu arada, Olivier, Vincent vasıtası ile, Passavant'la tanışır. Comte, kısa bir zaman önce, çok tutulan gösterişli, cicili bicili bir roman yayınlamıştır. Şimdi de, edebî bir dergi çıkarmak üzeredir. Fakat kendisinin başlıca gayesi, kendi kitaplarını övmek olacağından, kamufle bir editörün gerisine saklanmayı tercih etmektedir. Bu mevkii, Olivier'e vermek istediğini söyler. Bakalorya imtihanını henüz vermemiş bir çocuk için bu, göz kamaştırıcı bir tekliftir. Yine Olivier'e, tatilini kendisi ile beraber geçirmesini, böylece mecmuanın plânını beraberce hazırlayacaklarını anlatır. Passavant, besbelli ki, homoseksüel düşüncelerle hareket etmektedir, fakat Gide, bunun teferruatına girmez. Olivier, Comte'in teklifini kabul eder.
Edouard, Olivier'in tutumundan huzursuzluğa düşer: Seksüel ahlâk düşünceleri ile değil, Passavants kötü bir yazar ve şarlatan olarak gördüğü için. Fakat şimdi kendisinin başka meseleleri vardır: Paris'te, La Pérouse adında, kavgacı ve dırdırcı bir kadınla mutsuz bir evlilik kuran eski bir mûsikî öğretmeni arkadaşı daha vardır. La Pérouse'm, gerçekten sevdiği tek kimse, şimdiye kadar hiç görmediği on üç yaşındaki torunu Boris'tir. Boris, La Pérouse' ın yegâne oğlunun Polonyalı metresinden olan gay-ri-meşru çocuğudur. Çocuğun babası öldüğünden La Pérouse, onun annesi ile haberleşmez, fakat torununu görmeyi çok arzu eder. Boris İsviçre'dedir, Edouard, acaba onun nâmına İsviçre'ye gider miydi? Edouard, bunu, hamileliği sırasında Laura'nın başka bir ülkeye gitmesinin iyi olacağı düşüncesi ile, kabul eder. Kendisini Laura'nın kocası olarak tanıtır ve Bernard'ı da yanma sekreter alarak, İsviçre ciplerine giderler.
Bernard'm, İsviçre'de hiçbir vazifesi yoktur vaktini, dolaşarak veya Edouard ile, Edouard'm Kalpazanlar (Les Faux Monnayeurs) adı altında yazmakta olduğu romanı üzerinde konuşmakla geçirir. Passavant ile Korsika'da tatil geçiren Olivier, Bernard' ın, Edouard ile aynı şekilde bir ilişki kurduğunu sanır ve her ikisine de âşık olduğundan, derin kıskançlık duyar. Bernard, gerçekte, çocukça perestij ve tamamen plâtonik ruh ile de olsa Laura'ya tutulmuştur. Laura, çocuğunu doğurmak için İsviçre'de kalmaz. Çünkü kocası, cömert bir davranışla karısını çağırmış ve kadının çocuğunu, kendi çocuğu olarak kabul edeceğini söylemiştir. Bu hareket, Bernard'ı duygulandırır kendi annesi ile kocası arasında da böyle bir ilişki bulunduğunu anlar.
Edouard, bu arada, küçük Boris'in nerede bulunduğunu öğrenir. Boris, çok huzursuz bir çocuktur, nürotik saplantıları ve tik'leri vardır. Çocuğun anası onu, hâlen, Boris île birlikte Edouard'm kaldığı otelde yaşayan Madam Sophroniska adındaki bir psikoanalistin tedavisine bırakmıştır. Kadının, çocuğun derinliklerine nüfuz eden tedavî tarzı sonucu, Boris'in daşranışlarmın sebebi anlaşılır Çocuk, gizliden gizliye yaptığı mastürbasyonun vicdan azabını çekmektedir, zira bu, onun kafasında, babasının ölümü ile hissettiği suç ve kader ile bağlantılıdır. Analiz neticesinde, hastalığın haricî belirtileri kaybolur ise de, Edouard, problemin, sadece baskı altında alınmış olmasından şüphelenir. Hasta, zahirî görünüşü ile tedavi edildiğinden, Edouard, Mme. Sophroniska'dan, Boris'in, büyük babası ile tanışması için müsaade etmesini ister. Paris'te, Laura Douvier'in babası ve büyük babasının yönettikleri ve yaşlı La Perouse'nin de hocalık yaptığı Ecole Vedel-Azais adında bir Proteston mektebi yardır. Edouard, çocuk iken buraya devam etmişti ve şimdi de, Olivier'in küçük kardeşi George da burada bir öğrencidir. Bernard, şüphesiz, orada bir iş bulabilirdi ve hem o hem La Perouse, çocuğa göz kulak olacaklardı.
Bütün bu hususlar üzerinde anlaşılır ve Edouard, kendisini, diğerlerinin işlerine burnunu sokması için başka fırsatların beklediği Paris'e döner. Hâkim eniştesi Molinier, bir skandal ortaya çıktığını, devamlı şekilde fahişelerle düşüp kalkan mektep çocuklarının orji'ler tertiplediklerini söyler, öğrencilerden bazıları, çok tanınmış ailelerin çocuklarıdır. Hâkim Profi-tendieu, fahişeleri tevkif ettirmiştir ve mahkeme kayıtlarında çocukların isimlerinin bulunmaması için de, mektebin tatil olmasını beklemektedir. Molinier, bu işe Bernard'm karıştığını da sanır. Elebaşlarmdan birinin, kendi oğlu George olduğunu bilmez.
Artık mektebe yerleşen Bernard, Laura'nın ailesi, bilhassa, erkek kardeşi Armand, kız kardeşleri Rachel ve Sarah ile arkadaş olur. Olivier, Passavant' m sahte bir yazar olduğundan şüphelenmeğe başlamıştır. Bernard ve Edouard ile eski dostluğu tazelemek ister ise de, Bernard ve Olivier arasındaki ilişki oldukça gergindir. Bu kadro, Olivier, Edouard, Passavant, Bernard ve Laura'nın küçük kız kardeşi Sarah'm katıldığı bir yemek ziyafetinde bir araya gelir. Sofıadakiler neşelendikçe, daha fazla içki içilir ve masadakiler çok daha serbest konuşmağa başlarlar. Edouard, Olivier'e, kendisinin kötü bir arkadaş olduğunu söyler. Misafirlerden biri, içinde sahte kurşun bulunan tabancası ile yanındakine ateş eder. Passavant, ona karşı herhangi bir his beslediğinden değil de, heteroseksüel bir kimse olduğu intibaını yaratmak için Sarah'a, şiddetli bir şekilde kur yapar ve Olivier de bir diğer sarhoşla yumruk yumruğa kavga eder. Edouard, nihayet, çocuğu kendi dairesine götürür. Olivier oldukça sarhoş olmasına rağmen, yeniden Edouard'ın iyi niyetlerini kazandığı için son derece mutludur. Artık, Passavant'tan tamamen ayrılmağa karar vermiştir. Bernard bu arada, Sarah'ı, ebeveynlerinin, mektepteki evlerine götürür ve orada, kızın ağabeyi Armand, geceyi beraberce geçirmeleri için, ikisini yatak odasına kilitler.Ertesi sabah uyanan Edouard, gaz kokusu hisseder. Olivier, gece yarısı intihar teşebbüsünde bulunmuştur. Onu intihara teşebbüs ettiren saikler çoktu Yaz aylarındaki davranışlarından duyduğu mahcubiyet ve utanma sarhoş olarak kavga çıkarması, Edouard'dan kopmakla duyduğu pişmanlık ve dayısının tekrar sevgisini kazanmakla hissettiği mutluluk. Edouard, Olivier'i tekrar sıhhata kavuşturur, bir çocuk gibi kucağına alarak sallar. Her ikisi de son derece mesutturlar.George bu arada ciddî güçlükler içindedir. Polis, onun fuhuş yuvasını kapadığından; enerjilerini, çevresindeki kötü arkadaşları ile birlikte, sahte on franklık altın paralar çıkarmağa hasrederler. Grubun elebaşısı Gheridanisol adında şeytanî bir çocuk ise de, harekâtı yürüten kimse, bu çocuğun dayısı olan, ve şimdi Olivier'in yerine Passavant mecmuasının editörlüğünü yüklenen, boş vakitlerinde kalpazanlık ve şantajcılık yapan Strouvilhou adında iğrenç ruhlu bir adamdır. Aileler, kendisini ifşa etmek tehdidinde bulundukları zaman kullanmak için, çocukları, ebeveynlerinin gizli mektuplarını çalmağa teşvik eder. Hâkim Profitendieu, George'm onlar arasında bulunduğunu anlar ve Bernard'ın da grupta olabileceğinden endişelenir. Edouard'a, bu meseleyi araştırmasını söyler, Edouard hemen işe koyulur, genç kalpazanlar, polis korkusu altında, sahte paralarını bir lâğıma atarlar.
Ecole Vedel-Azais'teki çocuklar şimdi ne yapacaklarını bilemezler, fena halde canları sıkılır; kendilerine eğlence çıkarmak için, küçük Boris'e eziyet etmeğe başlarlar gaddar bir oyun oynarlar. Gheri-danisol'un liderliğinde kurdukları bir kulübün üyeleri, akla gelen her şeyi yapabilecek cesarette kimseler olacaktır. Kulübe, ilkin, Boris'i almazlar ardmdan, çocuğa büyük bir iyilik yapmışcasına, onu da aralarına alırlar. Kulüp üyelerinin cesur olup olmadıkları şu sınav ile anlaşılacaktır Çocuklardan biri, Boris'in büyük babası La Perouse'den çalman eski bir tabanca ile, bütün öğrencilerin önünde intihar edecektir. Bunu kimin yapacağı piyango ile tayin edilecek ise de, sahtekârlıkla, Boris seçilir. Boris bilmiyordu, fakat aslında tabancada kurşun bulunmayacaktı. Bu entrikayı hazırlayanlar arasında sadece Gheridanisol, tabancada bir tane hakikî kurşun bulunduğunu bilir. La Perouse, onu kendisi için saklıyordu. Boris, gizli, temize çıkarılmamış suç hislerinin tesiri altında kendisinin bir erkek olduğunu ispat etmek için, kaderine cesurca razı olur. Dehşet içindeki talebeler ve büyük babasının önünde, masadaki tabancayı alır ve beynini dağıtır.
Bu âni trajedi, George'm aklını başına getirir. Önceleri hayranlık beslediği Gheridanisol'dan şimdi dehşet duymağa, tiksinmeğe başlar. Sarsılmış, fakat ıslak olmuş bir halde ebeveynlerinin yanma döner. Bu skandal, mektebi öylesine sarsar ki, kapanmağa mecbur kalır. Üvey babası ile sonunda barışan Bernard eve döner. Bu arada, dolaylı yoldan Vincent' ten de haber alınır. Lillian Griffith ile Amerika'ya gitmiş ve bir takım çapraşık ve karanlık şartlar altında kadım öldürmüştür. Şimdi, zaman zaman bir çılgın gibi hareket eder, kendisinin şeytan olduğuna inanır. Hikâye, Bernard için, birçok zorluklardan sonra, Olivier ve George için mutlu, fakat Boris ve Vincent için trajik sona erer. Hikâyede, kendisinden bahsedilemeyecek kadar küçük olan biri daha vardır: Ber-nard'm küçük kardeşi Caloub (Charles). Kitabın son cümlesinde Edouard der ki: «Caloub'u tanımayı çok isterim.»
Tenkid
Kalpazanlar, son derece muğlak bir hikâye. Eleştiriciler, Gide'nin, ustalıklı bir plân kuramadığını söylüyorlardı. Kalpazanlar, onlara verilen bir cevap. Kitabın yazılması seneler sürdü, romanın plânı üzerinde titizlikle duruldu. Hikâye, bir sayıda kaynaktan alındı. Gide, bu eserini, bir ara, Vatikan'ın Mağaraları adında daha önceki bir kitabının devamı olarak düşünüyordu. Sonraları, hikâye gitgide zenginleşmeğe ve muğlaklaşmağa başlayınca, önceki romanın kahramanı Lafcadio, Bernard oldu. öteki karakterler hayattan çıkarıldı: Armand Vedel, bir arkadaşının portresidir, ve La Perouse da, Gide'nin önceki mûsikî hocası La Nux'tur.
Maceralardan bazıları, günlük gazetelerden alındı. 1906'da, Paris'te bir grup talebe ve sanatkâr, sahte para basmış ve yakalanmışlardı. 1909'da Clermont-Ferrand'da mektep çocuklarından bazıları, üyelerinden birini intihara sürüklemek için bir kulüp kurmuşlardı. Edebiyatçıların yemeğinde kurşun sıkılması, Alfred Jerry adındaki bir müellifin karıştığı hakikî bir hâdiseye dayanır. Bu unsurları bir araya getirmek için çalışmaya koyulan Gide, romanın gelişmesini, «Sahtekârların Günlüğü» adında alelade isimli bir kitapta topladı. Daha sonraları ismi, doğrudan doğruya Kalpazanlar'a çevrildi.
Çok sayıda, muğlak ve biribiri ile karışan görüşleri ustalıkla ele aldığından, roman, romancılar ve eleştiricilerin teknik ilgisini çekti, Hikâyeyi, anonim bir şahıs, muhtemelen Gide'in kendi anlatır zaman zaman onsekizinci asırda yapıldığı üzere, hikâyenin dışına çıkar, karakterleri ve hattâ kendisi hakkında direkt yorumlar yapar. Kitabın gerçek karakteri, merkezî karakter, hikâyede ismi geçen herkesi tanıyan ve onlar hakkında derin sezgi gücünün ifadesi yorumlar yapan müellif Edouard'dır. Hikâyeyi nakleden şahıs, Edouard'm sadece kendi şahsını temsil ettiğini söyler ise de, onun bu sözünü olduğu gibi kabul etmek safça bir hareket olur. Edouard, Gide gibi, Kalpazanlar adında bir roman yazar ve yine Gide gibi, hâdiselerin nasıl geliştiğini günü gününe kaydeder. Bu durum, her birinin içinde bir küçük kutunun bulunduğu bir dizi oyuncak kutu gibidir. Roman içindeki roman, bununla beraber, romanın kendisi ile karıştırılmamalı; karakterleri değişiktir, hikâyesi değişiktir. Edouard, meselâ, Boris'in ölümünü, kendi romanında kullanmamağa karar verir: Beklenmeyen, izah edilemeyen bu hâdise, onun için, hakikat olamayacak kadar vahşidir. Üstelik, bir iki kısa bölüme göre hüküm verecek olursak, Edouard'ın romanı oldukça zayıftır. Romanın tamamlanıp ta-mamlanamayacağı üzerinde ciddî şüpheler besleyebiliriz. Bu, roman içindeki roman tekniğini Huxley, Ses Sese Karşı romanında kullandığı gibi; teknik, Hamlet'teki, piyes içindeki bir piyesi de hatırlatıyor.
Bu flashback (geriye dönüş), zaman üzerinde geriye bir perspektif kuran yazarlar tarafından kullanılan normal bir cihaz. Burada, aynı fonksiyon, Edouard'm hâtıralarından sayfalar çıkarmak suretiyle yürütülür. Edouard ve Olivier, bilhassa biribirleri-ne gönderdikleri mektuplarında daha da fazla perspektifler takdim ederler. Bernard'm, diğerlerinin mektuplarını okumak gibi kötü bir âdeti olduğundan, iki görüş noktasından, onların ve onun imbiklerinden süzülen vakaları da görebiliyoruz.
Görüş noktaları ile birlikte, romanın ton'u da değişir. Birbirlerinden farklı sesler, değişik aksan'lar-la, vurgularla konuşurlar: Hissi, istihzalı, nükteli, en-tellektüel, acmdırıcı, veya dehşete kapılmış olarak... Zaman zaman (Laura ve Bernard arasında hiç de muhtemel sayılamayacak ilk görüşmede olduğu gibi), hikâye, sanki Gide, bir plân kurma yolunda oyun oynuyormuşcasına, sanki plânını ciddiye almıyor-muşcasma, okuyucuları ile şaka yapıyormuşcasına yazıldığı hissini uyandırıyor. Mektupların veya hâtıraların çalınması, onsekizinci asır yazarlarının başvurdukları standard yollardan biri idi ve yirminci asırda oldukça naiv (saf) görünmekle beraber, Cide, bu gıcırtılı makineyi en azından dört defa kullanır.
Teknik üzerinde bu kadarı yeterli. Roman için ne diyeceğiz? Romanın, merkezî, birleştirici sembolü, Bernard'm bir kasaptan aldığı on franklık sahte altın paradır. Tedricen, bu paraların Ecole Vedel-Azais'teki çocuklardan çıktığı anlaşılır; fakat bu çocuklar, kalpazanların en namuslu olanlarıdır; zira hikâyede kendilerinden bahsedilen herkes, bir ölçüde sahtekârdır.
Bu kalpazanlar arasında en belirlisi, Robert de Passavant'tır: Tam mânası ile bir şarlatan olan bu adam, ikinci derecede bir yazar olmakla beraber, kendisinin büyük bir müellif olduğunu sanır ve kendi kitaplarının övülmesi için de bir mecmua yayınlar. Edebî değeri olmayan yazılarının ekserisi, diğer yazarlardan aşırılmıştır. Adam, Olivier'den başka kimseyi kandıramazOlivier de, onun ne mal olduğunu bir iki ay içinde öğrenir. Daha muğlak bir kalpazan Papaz Azais'tir Şefkatli ve iyi niyetli biri olmasına rağmen, kendisini, dünyada bir ölçüde kötülüğün de bulunabileceğini kabul etmeyecek kadar hissi bir ahlâkî dindarlığa adamıştır. Öylesine katı bir insandır ki, diğerlerini, ancak kendi standartlarına göre kabul eder. Bunun neticesinde, ailesi ve talebeleri, onun karşısında yalan söylemeğe mecbur kalırlar. O, kendi sesinin yankısından başka hiç bir şey işitmez. Bu iki kişi dışında, hemen hemen herkesin, genellikle seksüel olan utandırıcı sırları vardır. Madam Profitendieu, Bernard'ın gayri-meşruluğunu saklamak istedi. Hâkim Molinier'in, karısından, titizlikle gizlemeğe çalıştığı bir metresi vardır ve karısı da, onun bu sırrını bildiğini kocasından gizlemektedir.
Diğerlerinin ne diyeceklerinden çekinen Edo-uard, kendisini, Laura'nm kocası olarak tanıttığı zaman, Laura'nm bir sevgilisi vardır. Papaz Vedel'in, muhtemelen seksüel olan bir saplantısı vardır, ve kendisi, içindeki bu mücadeleyi, hâtıralarında, sigarayı bırakmak mücadelesi diye anlatır. George Molinier'in ceketindeki düğme deliğinde, mektep arkadaşlarının gittikleri bir fuhuş yuvasına onun da devam ettiğini belirten sarı bir kurdelâ vardır; fakat Azais'i, kurdelânın, iyi işler yapan bir derneğin tanıtım işareti olduğuna ikna eder. Boris'in baskı altında tutulan suç hisleri, ancak uzun bir psikoanaliz neticesinde izah edilen tik'ler ve saplantılar halinde dışarı vurur.
Kitaptaki karakterler, bu sahtekârlıklarına, cemiyetin, dinin ve âmme vicdanının baskısı altında sürüklenirler şayet kendi gerçek benliklerine kavuşacaklarsa, bu samimiyetsizliklerinden kurtulmaları gerekir. Yeterince yoğurulabilecek olanlar ancak çocuklardır; onlardan, henüz tamamiyle ümit kesilmemistir. Yaşlılar, kendilerini, riyakârlıklarına adamışlardır. Bernard, meseleyi şöyle anlatır:
Tanıdıklarım arasında, hemen hemen herkesin sahte bir yönü var. ... Herkes diğerlerini aldatmak ister, zahirî görünüşlerine o kadar sarılırlar ki, kimse, kendinin ne olduğunu bilemeden hayatını yitirir.
Bu mücadelede Vincent düşer, George ve Olivier güçlükle başarılı olurlar, ve Caloub için de hiçbir şey söylenemez. En başarılısı Bernard'dır. Bunun sebebi de, muhtemelen, gayri meşru doğduğundan, sahte babasını örnek tutmak gibi bir mecburiyet altında değildir ve böylece, kendisini, cemiyette olup bitenleri anlamağa verebilir.
Kalpazanlar, birçok konular arasında Immoralis'ten farklı bir açıdan da olsa homoseksüellik üzerinde de durur. Orada, seksüel hayatın ters yüz edilmesi, bencil ve yıkıcı bir ihtiras olarak sunuldu; burada anlayışlı, sempatik bir açıdan ele alınır. Edouard ve Olivier arasındaki aşk, kıskançlıkları, kopmaları ve mutlu barışmalarıyle, herhangi bir aşk gibidir. Kitapta, bu konuda gerçekten usandırırcasma tatlı sayfalar var. Gide, öte yandan, heteroseksüel aşkı lanetlemez ve Bernard'm Laura'ya duyduğu hislere bilhassa sempati besler. Kalpazanlar (homoseksüelliği savunan) bir diğer Corydon değildirhomoseksüellik uğrunda özür dilemeden ziyade, insanların vakarlı ve haysiyetli olmaları yolunda bir talep.
Yazar
Ayrıca BknzAndre Gide (Andre Gide Kimdir? - Andre Gide Hakkında)
Andre Gide'e, Oxford Üniversitesinin 1947'de verdiği şeref doktorluk diploması ve ardından kazandığı Nobel Edebiyat Mükâfatı ki kendisine bahşedilen ilk şerefler bunlardı çok geç geldi. Romancının meslek hayatı, altmış yıl sürmüş 1890'larda Wilde ve Mallarmé ile başlayan bu hayat, atom çağına kadar devam etmişti. Gide, Paris'te, 1869'da, yukarı orta sınıf bir Protestan ailesinde dünyaya geldi. Babası, Paris Üniversitesinde hukuk profesörü idi. Püritanik saflık, Gide tarafından reddedilmesine rağmen, Gide üzerindeki etkisini devam ettirdi, ve pek çok yazılarının ahlâkî fonunu teşkil etti. Hastalığından ötürü, özel hocalar elinde yetiştirildi.
Gide, sonraları evleneceği karısına, on üç yaşında âşık oldu ve kız, kendisinden iki yaş büyüktü. Bu, Madeleine Rondeaux adında mutsuz, ıztırap içindeki kuzeni idi yirmi altı yaşına geldiği zaman onunla evlendi. Evlilik hayatlarında, bir1 çok anlaşmazlık ve gerginliklerle karşılaşmalarına rağmen, Gide, karısına olan sevgisini hiç bir zaman yitirmedi. Anlaşmazlıkları genellikle seksüeldi: Kadın, seksüel sahada atılgan değildi Gide ise, o zaman, açıktan açığa homoseksüeldi. Gide, bu cinsî sapıklığından kurtulmak için evlenmişti fakat evlilik, kendisini ümitsiz kıldı. Gide'in homoseksüelliği ilkin, Kuzey Afrika'da yaptığ bir gezide, bir Arap çocuğu ile kurduğu ilişkide ortaya çıktı arkadaşı Oscar Wilde'in nüfuzu ile takviye edildi. Bu yük, ona, yıllarca ıztırap çektirdi ve nihayet, bu çelişkilerin kendi içinde yaşamalarına müsaade ederek nisbî bir huzura kavuştu. 1924'te, homoseksüelliğin savunulması üzerine yazdığı kitap (Corydon), şöhretini sarstı ve eserlerinin, lâyık oldukları alâkayı baltaladı.
Özel ıztırapları dışında, Gide'in hayatı, genellikle, edebî faaliyetinin bir kayıtıdır. 1891'in başlarında, Mallarme'nin meşhur Salı salonlarını ziyarete başladı ve Paul Valéry ile yakın bir dostluk kurdu. Kendi yazıları, kuvvetli bir tarzda otobiyografiktir.
Psikolojik sezgiler üzerinde dururken, seksüalite ve evliliği, bir kimsenin şahsından fedakârlık edişini ve kendi kendisini tatmin eden bir hayata ulaşmasını, aşk ve bencilliği ve beşerî münasebetlerde samimiyet ihtiyacını ele alır. Kendi tecrübelerini ve düşüncelerini, yine kendi Journais'ında yayınladı ki, bunlar, hikâyeleri hakkında faydalı yorumlara zemin hazırlayan şahsî belgelerdir. Gençliğinin Protestan inanışlarından, acı çekercesine uzaklaştı ise de, Gide, yalnız, gayri konformist bir tip şeklinde de olsa, her zaman bir ahlâkçı olarak kaldı. Üslûbu, sembolistlerden edindiği, zengin lirik bir tarzdan, Fransız klâsik geleneğindeki çok sade ve süssüz cümle tarzına değişti.
Şair arkadaşı Claudel'in ısrarlarına rağmen, Katolikliği benimsemedi, bilâkis aksi istikâmete gitti. Bir ara, 1930'lann ortalarında kendisinin Marksizmi benimsediğini sandı bununla beraber, şurası kayda değer ki, onu, bu duruma getiren Marx değil, İncil idi. Sovyet hükümetinin misafiri olarak Rusya'yı ziyaret ettikten sonra, bu hastalığı tedavi edildi. Faşist ülkelerde tiksirrti duyduğu kafasız konformite, aynen Sovyetler Birliği'nde de vardı. İkinci Dünya Harbi başladığı zaman, hiç bir şey yapamayacak, ancak kızgın bir seyirci olarak kenarda kalacak yaşlı bir adamdı. 1942'de, Kuzey Afrika'ya gitti ve harp bitene kadar orada kaldı. Hayatının son yıllarında, gençlik çağlarından çok farklı bir şekilde felsefî bir huzura kavuştu. Gide, 1951'de, kısa bir hastalıktan sonra rahat bir şekilde öldü ve karısının yanına gömüldü.
MsXLabs.org & 100 Büyük Roman
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....