Arama

Gülün Adı - Umberto Eco

Güncelleme: 10 Şubat 2012 Gösterim: 4.599 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
6 Şubat 2012       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Gülün Adı (Il nome della rosa)

Sponsorlu Bağlantılar
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Yazan: Umberto Eco

Kitap Hakkında
İtalyan yazar Umberto Eco'nun ilk romanıdır. Orijinal adı "Il nome della rosa" olan roman 1980'de yayımlandı ve büyük beğeni topladı. Kısa zamanda birçok dile çevrildi. 1986 yılında filmi de yapılan roman aynı yıl Türkçe'ye çevrildi.

Başlıca karakterler
  • Melkli Dom Adso: William'ın çömezi (Anlatıcı rahip)
  • Baskerwilleli William: Araştırmacı rahip
Manastır rahipleri
  • Fossonovalı Abbonne: Benedict Manastırı başrahibi
  • Hildesheimli Malachi: Kütühaneci
  • Sankt Wendelli Severinus: Şifalı bitkiler uzmanı
  • Otrantolu Adelmo: Minyatür ustası
  • Casaleli Ubertino: Fransisken tarikatından sürgün (William'ın arkadaşı)
  • Grottaferatalı Alinardo: Yaşlı rahip
  • Varagineli Remigio: Kilercibaşı
  • Burgoslu Jorge: Yaşlı, bilgili kör rahip
  • Arundelli Berengar: Kütüphane yardımcısı
  • Morimondolu Nicola: Cam ustası
  • Allessandrialı Aymaro: Kitap kopyalayıcısı
  • Upsalalı Benno: Sözbilimci
  • Salvamecli Venantius: Yunanca, Arapça çevirmeni
  • Salvatore: Kilercibaşının yardımcısı
Diğerleri
  • Bernardo Gui: Sorgucu, papanın elçisi
  • Cesenalı Michele: Fransisken tarikatı lideri (Fransisken tarikatı (1209) İtalya'da Ermiş Francesco tarafından kurulmuş, İsa ve havarilerinin yoksul olduğunu, yoksul bir yaşam sürmenin gerektiğini öngören tarikat.)
Konusu
Konusu Orta Çağ İtalya'sında geçen romanda, Papa ile İmparator arasında atama yetkisi savaşı, Hıristiyan tarikatlar arası görüş ayrılıkları, cinayetler, bir Manastır ve etrafında gelişen olaylar, iyi kurulmuş polisiye bir öykü ile bir anlatıcı (Melkli Dom Adso) tarafından aktarılmaktadır. Yedi günlük zaman dilimine bölünerek yazılmıştır.

Kitap Özeti
1314 yılında, Frankfurt'ta beş Alman Prensi, Bavyeralı Ludwig'i imparatorluk tahtına geçirirler. Aynı gün Main'de hükümdarlık yetkisine sahip Ren Kontu ve Köln Başpiskoposu aynı mevkiye Avusturyalı Frederick'i seçer: Bir taht için iki imparator.
1322 yılında Bavyeralı Ludwig, rakibi Frederick'le savaşır. Ludwig yener, fakat tek imparatordan daha çok korkan Papa XXII Ioannes tarafından afaroz edilir. Ludwig de Papa'yı sapkınlıkla suçlar. Fransisken Tarikatı Ruhani meclisi lideri Cesenalı Michelle de, İsa ve havarilerinin yoksulluğunu savunur. İmparatorun piskoposları seçme, Papanın imparatoru atama tezlerini olumsuz etkileyeceğini düşünen Papa, bundan da hoşlanmaz. İmparator, Fransiskenleri kendine yakın görmeye başlar. Ludwig daha önce yendiği Frederick'le anlaşarak, Milano da yapılan bir törenle taç giyer. Babası, genç Rahip Dom Adso'yu (anlatıcı) bu törende, bilgisine ve dürüstlüğüne inandığı bir frensisken olan Baskerwille'li rahip William ile tanıştırır.William'ın öğrencisi ve yazıcısı olur.
İtalya'nın kuzeyinde bir kilisede cinayet işlenir. Eski bir sorgucu rahip olan William, olayı araştırmak üzere görevlendirilir. William çömezi Dom Adso'yu da yanına alarak yola koyulur. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra manastıra varırlar.
William, geleceğinden haberdar olan manastırın başrahibi Abonne tarafından karşılanır ve cinayet üzerine konuşurlar. Kitaplığın elyazmalarını resimlerle süsleyen minyatür ustası Otranto'lu Adelmo aedificium'un (Aedificium, Latince kamu yapıları; birinci kat mutfak ve yemekhane, üst iki kat yazı salonu ve kitaplık) doğu kulesinin altında ölü bulunmuştur.
İntihar olasılığı, zor gibidir. William başrahipten, rahipleri sorgulama ve manastırda serbest dolaşma yetkisi alır. Kitaplık hariç. Kitaplığa, kütüphaneci rahip ve yetiştirdiği çömezinden başka kimse giremez. Kütüphaneci, kitapları nereye koyacağını, nerede bulacağını, gizlilik derecesini bilir ve korur. Rahipler yazı salonunda çalışır. Çalışmalarına yardımcı olması açısından bazı ciltleri okuyabilirler. Abonne kitaplık için, dünyanın en zengin kitaplığı olduğunu, katı kurallarla yıllarca korunduğunu, bu kuralı ihlal edemiyeceğini söyler. Birçok rahip elyazması hazırlar, kopyalar, çeviri yapar.sayfa düzenler ama kitaplıkta bulunan kitaplar hakkında bilgi sahibi olamaz. Neden olarak, bazı kitapların sapkın ve yalan bilgiler içerdiği, okunmaması gerektiği düşünülmektedir. Kitaplık içinden çıkılmaz bir labirent şeklinde, odalardan odalara açılarak yapılmıştır (kitaplığa, zor da olsa bir şekilde girenin, çıkamayıp yakalanması için). Herhangi bir rahip kitaplıktan bir kitap istediği zaman, ne zaman geri vereceğini söyler ve alıp alamıyacağına kütüphaneci (bazı durumlarda başrahibe danışarak) karar verir.
William ve Adso, manastırın, dünyanın dört bir yanından gelen, biri diğerinden ilginç rahipleri ile tanışır. Yasak kitaplık, William'ın merak hissini kabartır.
Yüksek bir tepenin üzerine kurulmuş, korku ve gizli bir tedirginlik veren bu manastırda, rahip William ve Adso, cinayetin ipuçlarını bulmak için çalışmalara başlar.

Eleştiriler
Roman genelde başarılı bulunmakla beraber, başarılı veya başarısız birçok romana olduğu gibi, gülün adı üzerine de farklı yorumlar getirilmiştir.
Gülün adı, konusu itibariyle Hıristiyan din adamlarının da dikkatini çekmiş ve eleştiri oklarından nasibini almıştır. Din adamlarının birçok faklı eleştirilerinden ortak görüş olanı ise, (din adamları, anlattıkları konunun hassasiyeti bakımından, iyi anlaşılabilmek için, daha sade dil kullanma taraftarı olduklarından olsa gerek) yazar Umberto Eco'yu, kelimelerle fazla oynadığı yönünde eleştirmişlerdir.
Romanda kısa düz cümleler olmasının yanı sıra, okuyucunun nefesini yoracak, neredeyse cümlenin başını unutturacak uzunlukta cümleler de vardır. Bu da yazar Eco, dil sanatı gösterme çabaları içerisine girmiş yorumlarına sebep olmuştur.
Romanın bir bölümünde
-Bu ne, sinek pisliği gibi yazıları olan kitap?
-Hee! O mu? Kur'an ı Kerim, sapkınların kitabı.
geçen konuşma, (bu her ne kadar bir roman da olsa) dinler arası dost münasebetlere gölge düşüreceği düşünülmüş, özellikle de Müslüman okurlar tarafından sert tepkiler almıştır.

Yazar Hakkında (bak. Umberto Eco)
Umberto Eco, İtalya'da Bologna Üniversitesi'nde profesör, filozof, tarihçi, estetikçi ve Orta Çağ uzmanıdır. Yazarın, Orta Çağ konusunda derin bilgisinin oluşu romanı, hem başarılı kılmış, hem de tarihi bilgilerle kuşanmış bir yapıt olmasını sağlamıştır.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
10 Şubat 2012       Mesaj #2
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
GÜLÜN ADI

Sponsorlu Bağlantılar
Umberto Eco’nun açıklaması

Umberto Eco, Alfabeta dergisini Haziran 1983 tarihli 49. sayısında, Gülün Adı’nın yazılış sürecini anlatan, romana çeşitli yönlerden açıklık getiren Sonrası adlı bu yazıyı yayımlamıştır. Eco’nun bu ilginç yazısı Şadan Karadeniz çevirisiyle kitabın sonuna eklenmiştir.

...

Polisiye metafizik
Kitabın bir polis romanı gibi başlaması rastlantı değildir (sonuna dek de saf okuyucuyu kandırmayı sürdürüyor; öyle ki saf okuyucu, insanın oldukça az şek keşfettiğinin ve dedektifin bozguna uğradığının farkına bile varmayabilir). Kanımca, polisiye romanın insanların hoşuna gitmesinin nedeni, içinde cinayete kurban gidenlerin olması değil,düzenin (düşünsel, toplumsal, yasal ve ahlaksal düzeninin) sonunda suçun yarattığı kargaşaya baskın çıkması da değil. Gerçekte polisiye roman, katıksız durumda bir varsayım öyküsünü yansılar. Ama aynı zamanda, tıbbi bir tanı,bilimsel bir araştırma, metafizik bir soruşturma da bir varsayım durumudur.

Temelde, felsefenin soru bazı (ruhsal çözümlemede olduğu gibi) polisiye romanınkiyle aynıdır; suçlu kimin? Bunu bilmek (bunu bildiğini sanmak) için bütün olguların bir mantığı, onlara suçluluğu dayatan bir mantığı olduğunu varsaymak gerekir. Her varsayım ve kestirim öyküsü, her zaman yanıbaşında durduğumuz bir şey anlatır bize (sözde Heidegger’ce alıntı). Bu noktada benim temel öykümün (katil kim?) tümü de böyle bir varsayımın yapısı çerçevesinde yer alan birçok başka varsayımlara kök salmasının nedeni açık.

Varsayımsallığın soyut bir örneği labirenttir. Ama labirentin tipleri vardır. Bunlardan biri, Yunan labirentidir; Theseus labirenti. Bu labirent, içinde hiç kimsenin kaybolmasına izin vermez; içine girilir, merkeze ulaşılır, sonra merkezden dışarı çıkışa varılır. Bu yüzden merkezde Minotaurus vardır; yoksa öykünün hiç tadı kalmaz, basit bir gezinti olurdu. Burada korku, kesinlikle, nereye varacağınızı ve Minotaurus’un ne yapacağını bilmemenizden doğmaz. Ama klasik labirenti geliştirirseniz, elinizde bir ip bulursunuz; Ariadne’nin ipini. Klasik labirent, Ariadne’nin ipinden başka bir şey değildir.

Sonra, dolambaçlı (maniyeristik) labirent vardır; bunu geliştirirseniz elinizde bir tür ağaç bulursunuz; birçok çıkmaz sokakları, kökleri olan bir yapı. Çıkış tektir; ama yanılabilirsiniz. Kaybolmak için bir Ariadne ipine gereksiniminiz vardır. Bu labirent, bir trail-and-eror process’tir (Sınama ve yanılma süreci).

Son olarak, ağ, ya da Deleuze ve Guattari’nin köksap dedikleri labirent vardır. Köksap öyle bir biçimde yapılmıştır ki, her yol, tüm öteki yollara bağlanabilir. Merkezi yoktur, çevresi yoktur, çıkışı yoktur, çünkü potansiyel olarak sonsuzdur. Varsayım alanı, bir köksap alanıdır. Benim kitaplığımın labirenti bir dolambaçlı labirenttir, ama William’ın içinde yaşadığının farkına vardığı dünya, köksapa göre kurulmuştur: daha doğrusu kurulabilir, ama hiçbir zaman kesinlikle kurulmamıştır.

Onyedi yaşında bir genç bana, tanrıbilimsel tartışmalardan hiçbir şey anlamadığını, ama bu tartışmaların, uzamsal labirentin uzantıları gibi işlev gördüklerini söyledi (bir Hitchcock filmindeki thrilling müziği gibi). Sanırım bu tür bir şey oldu: saf okuyucu da bir labirentler öyküsüyle karşı karşıya bulunduğunu sezdi, bir uzamsal labirentler öyküsüyle değil. Diyebiliriz ki, tuhaf bir biçimde, kitabın en safça okunuşları, en “yapısalcı” okunuşlar olmuştur. Saf okuyucu, içeriklerin aracılığı olmaksızı, bir öykünün varolamayacağı gerçekliğiyle doğrudan temasa geçmiştir.

Umberto Eco

GÜLÜN ADI
Umberto Eco
Çeviren, Şadan Karadeniz
Can Yayınları
9. Basım Ağustos 1998
Özgün Adı
Il Nome Della Rosa

In science we trust.

Benzer Konular

25 Aralık 2016 / Misafir Edebiyat ww
23 Ekim 2015 / Efulim Müzik ww
27 Mayıs 2013 / _EKSELANS_ Edebiyat
12 Eylül 2015 / Safi Edebiyat ww