Arama

Dil Bilimi - Sayfa 4

Güncelleme: 24 Nisan 2016 Gösterim: 79.192 Cevap: 34
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
30 Temmuz 2011       Mesaj #31
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Filoloji
Bir dili, o dilde verilmiş ürünlere dayanarak inceleyen, bu yolla bir ulusun ya da uygarlığın kültürel gelişimini, kendine özgü niteliklerini araştıran bilim dalı.
Sponsorlu Bağlantılar

Filoloji, eskimolardan Yunanca'da philos (sevgi) ve logos (kelime) sözcüklerinin birleşmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. "kelime sevgisi" anlamındadır. Sözcük, bir dilin ya da dillerin arasındaki ilişkileri, o dillerin tarihsel gelişimlerini ve yapısını inceleyen bir bilgi dalının adı olarak kullanılmıştır. "Betikbilim" olarak da adlandırılmaktadır.Filoloji denilince kısaca anlaşılan,o dil hakkındaki tüm bilgileri edinmedir.

Filoloji; yazılı belgelerin geçerliğini, gerçek olup olmadıklarını araştıran tarihsel bir bilimdir. Filoloji çalışmalarında, üretildikleri dönemlere ait eski metinleri yeniden oluşturmaya çalışılır. Üretildikleri dönemlerin etkileri, kaynakları araştırılır, özgün metinler çözülmeye ve yeniden oluşturulmaya, bu arada taklitlerini saptanmaya ve değerleri ölçülmeye çalışlır. TDK güncel sözlüğünde karşılığı Dil Bilim olarak verilmiştir.
Tarihi anıtlarda, alfabelerde kullanılan dilleri çözümlemede de kullanılır. Daha çok o dilin edebiyat ve kültürle olan ilişkisi üzerinedir. Dünyada var olmuş ve var olan dilleri inceler, diller arasındaki akrabalık bağlarını , sözcük alışverişlerini araştırır.

Filoloji, temelde eski metinlerin yorumlanması yöntemine dayanır. Eski metinlerin bulunup okunması, nerede, ne zaman, kim tarafından yazıldığının araştırılması, yazma nüshaların karşılaştırılması, dil özelliklerinin saptanması gibi çalışmalardan sonra ilgili metin, tarihsel bağlamı içinde değerlendirilir. Filoloji ile dil ve edebiyat bilgilerini karıştırmamak gerekir. Dilbilgisi, dili yalnız niteliği bakımından ele alır. Edebiyat bilgisi de edebî yapıtların dil, üslup, deyiş ve biçim özelliklerinden doğan sanat değeriyle düşünce hayatının gelişmesindeki rolü üzerinde durur. Oysa filoloji, dil özelliklerinden düşünce ögelerine doğru gider.


MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi


Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 06:27
DERUNİ - avatarı
DERUNİ
Ziyaretçi
29 Aralık 2011       Mesaj #32
DERUNİ - avatarı
Ziyaretçi
Lehçe nedir?
Bir dilin tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı ses, yapı ve söz dizimi özellikleriyle ayrılan kolu, diyalekt. (TDK)
Sponsorlu Bağlantılar
Coğrafi ve kültürel etmenler bu ayrılmada rol oynar. Lehçelerde, ses, şekil ve kelime ayrılıkları çok büyüktür. Bazı dilciler, büyük ayrılıklarda lehçeyi başka bir dil olarak kabul etmeyi de önerirler. Çuvaşça ve Yakutça, Türkçenin lehçeleridir. Yakutlar, Sibirya'nın kuzeyinde otururlar, Şamanist ve Ortodoksturlar. Çuvaşlar ise Volga'nın iki kolunun kesiştiği bölgededirler ve Ortodoks dinindedirler.

Şive nedir?
Bir dilin izlenebilen tarihi dönemlerinde ayrılmış koludur. Ayrılıklar, lehçede olduğu kadar değildir. İstanbul'da gelirim derken, Türkistan şivesinde kelür men denir. Ayrılık yazı diline girmiştir. Sınıflamalar da yazı dillerine göre olur.
Aşağıdaki tabloda Türk dillerinde cümle yapısını görebilirsiniz:
DillerCümle yapısıTürkiye TürkçesiÇocuklar okulda dilimizi latin alfabesi ile yazıyor.GagavuzcaUşaklar şkolada / okulda dilimizi latin alfavitindä yazêr.AzericeUşaqlar mektebde dilimizi latin elifbası ile yazır.TürkmenceÇagalar mekdepde dilimizi latyn elipbiyi bile(n) yazyar.ÖzbekçeBolalar maktabda tilimizni latin alifbosi bilan / ila yozadi.UygurcaBalilar mektepte tilimizni latin elipbesi bilen yazidu.KazakçaBalalar mektepte tilimizdi latin alfavitimen jazadı.KırgızcaBaldar mektepte tilibizdi latın alfaviti menen jazat. TatarcaBalalar mäktäpdä telebezne latin älifbası bilän / ilä yaza.
Aşağıdaki tabloda ise Türk dillerindeki aynılıkları ve farklılıkları görebilirsiniz.

DillerCümle yapısıTürkiye TürkçesiYeni Yılınız Kutlu Olsun.GagavuzcaYeni yılınızı kutlerim.KaraimceSizni yanhı yıl bıla kutleymın.Azerice (Azerbaycan)Yeni iliniz mübarek olsun.Azerice (İran)Teze iliniz mübarek.Irak Türkçesi (Irak)Y'engi iliwiz mübarak olsun.TürkmenceTaze yylynyz gutly bolsun.ÖzbekçeYangi yilingiz kutli bo'lsin.UygurcaYengi yılıngızğa mübarek bolsun.KazakçaJanga jılıngız kuttı bolsınKaraçaycaCangngı cılığıznı alğışlayma.BalkarcaCangngı cılığıznı alğışlayma.NogaycaYana yılınız men.KarakalpakçaCanga cılıngız kuttı bolsın.KırgızcaCangı cılıngız kuttu bolsun.TatarcaSezne yanga yıl belen tebrik item.Kırım TatarcasıYanı ılınız kaırlı (mubarek) olsun.Moldova-Romanya TatarcasıCeni cılınız kutlu bolsun.BaşkırtçaHezze yangı yıl menen kotlayım.KumukçaYangı yılıgız kutlu bolsun.HakasçaNaa çılnang alğıstapçam (-alkış) şirerni.TuvacaCaa çıl-bile bayır çedirip or men.HakasçaNaa çılnang alğıstapçam şirerni.AltaycaSlerdi cangı cılla utkup turum.ŞorcaNaa çıl çakşı polzun.YakutçaEhigini şanga cılınan eğerdeliibin.ÇuvaşçaSene sul yaçepe salamlatap.
Türk şiveleri:
1:Güney-Batı (Oğuz) Grubu
a)Türkiye Türkçesi
b) Azerbaycan Türkçesi
c) Türkmen Türkçesi
d) Gagauz Türkçesi
2:Kuzey-Batı (Kıpçak) Grubu
a ) Kazak Türkçesi
b) Tatar (Kazan) Türkçesi
c) Kırgız Türkçesi
d) Başkurt Türkçesi
e) Karaçay-Malkar Türkçesi
f) Karakalpak Türkçesi
g) Kumuk Türkçesi
h) Nogay Türkçesi
i) Altay Türkçesi
j) Tuva Türkçesi
k) Hakas Türkçesi
3: Güney-Doğu Grubu :
a) Uygur Türkçesi
b) Özbek Türkçesi
Ağız nedir?

Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili. Karadeniz ağzı, Konya ağzı gibi .
Anadolu ağızlarınden örnekler:

Batı Anadolu Ağızlarından Örnekler Batı Anadolu Ağızlarından Örnekler:
Alnacında: Tam karşısında.
Anşırtmak: İma etmek.
Burma: Musluk.
Çilpi: Küçük, ateş tutuşturmakta kullanılan odun parçası.
Bağa: Guatr
Çiritmek: Üşümek, titremek.
Değin: Sincap
Genk: İşlenmemiş sert toprak.
Imgıraz: Hastalıklı, çökmüş (kişi)
Keşir: Havuç
Göcen: Tavşan yavrusu.
Göde: Zayıf, çelimsiz.
Doğu ve Günedoğu Anadolu Ağızlarından Örnekler
Böğürcük: Böbrek.
Cembek: Kalabalık aile.
Yanır: Yara.
Pisik: Kedi.
Mişmiş: Kayısı, zerdali.
Küncü: Susam.
Ariş: Asma.
Tağa: Pencere.
Tike: Parça (kuşbaşı et).
Kara yatılık: Tifo.
Öden: Mide.
Ölülük: Mezarlık.
Orta Anadolu Ağızlarından Örnekler
Bük: Ağaçlık yer.
Cilis: İyice, hepten.
Çıdırgı: Ateş tutuşturmakta kullanılan kuru dal parçaları.
Efenekli: Aşırı titiz.
Çörtleğen: Binanın damından yağmur vb. suyunun akmasını sağlayan madeni oluk.
Enek: Meyve çekirdeği.
Gidişmek: Kaşınmak.
Ellik: Sahur.
Filke: Musluk.
Homukmak: Memnuniyetsizliğini yüz ifadeleriyle belli etmek.
Pürçüklü: Havuç.
Balak: Tavşan yavrusu.
Kuzey Anadolu Ağızlarından Örnekler
Güpül: Şişman.
Hasarı: Büyük su kamalı.
Kemçük: Eğri.
Orakayı: Temmuz.
Yal: Hayvan yiyeceği.
Teğin: Sincap.
Çağ: El yıkama yeri (lavabo), banyo yapma yeri (banyo).
Çerik: Tuzlanmış ve kurutulmuş et.
Eze: Teyze.
Çiğit: Meyve çekirdeği.
Kırtlamak: Isırmak.
Tokat ağzından örnekler:
badal=merdiven
heğri=aman sende
bakraç=küçük bakır tencere
çit=başörtüsü,yazma
düğü=bulgur
işkefe=kuru yufka
gadder=kadar
zere=zira
ağleşmek(eğleşmek)=durmak,duraklamak
vareş=varmak
dekmük=tekme
sorutmak= ayakta durmak= ayakta dikilmek
bıldır=geçen sene
heraf=serin
şordan ağrı=şu taraftan, şuradan
ecük=azıcık
seğirtmek=koşmak
çimmek=duş almak, yıkanmak
gücük ayı= kış ayı
arbul ayı= nisan ayı
ivez>üvez= sivrisinek
bayahtan= demin, az önce, şimdi
ellâğam=sanırım, anlaşılan, demek ki

DİYORLAR BİZDE (Tokat ağzı ile yazılmış bir şiir)
Düzgün mısmıldır, başörtüsü bürük,
Lahana kelem, dağ armudu çördük,
İştaha mada, azıcığa ecücük,
Alkışa da çepik diyorlar bizde.

Merdiven badaldır, ceket ise saru,
İğneye biz derler, dibeğe sahu,
Sitil kovadır , merdiven ise badal,
Sedire de mahat diyorlar bizde.

Behni yem yeridir, arazi yazu,
Hindi culuhtur, saç ekmeği cızlap,
Patetese gostil sahiye essah,
Kızılcığa zoğal diyorlar bizde.

Takunya nalindir çok bilmiş çepil,
İçi boş küfüktür çabuk kızan çitil,
Şubata gücük yatağa da mitil,
Belkiye ellağam diyorlar bizde.

Biber issot eceleci hetelek,
Elbise urbadır sırıksa herek,
Fasülye çiğit raf ise terek,
Muşmulaya töngel diyorlar bizde.

Koşmak seğirtmektir boğaz ise ümük,
Kef uçurumdur kısaboylu güdük,
Aşgana mutfak pis boğaza sümsük,
Çınara kavlağan diyorlar bizde.

Ağleş dur demek çirkin ise kaşmer,
Ahucuk iştedir gözetmek işmar,
Yufkaya işkefe salçaya pelver,
Mandaya kömüş diyorlar bizde.
Azıcık bidıhım tatsıza sasuh,
Boduç su kabıdır ayran da gatıh,
İşkembeye mimbar çiviyede mıh,
Bileziğe kol bağı diyorlar bizde.

Şip çabuk demek kötü de irezil,
Forus horozdur kevgir ilistir,
Kaynağa göze peçeteye peşkir,
Geçen yıla bıldır diyorlar bizde. M. Necati GÜNEŞ/ Tarih Öğretmeni

Dilin Önemi
Dil, sadece iletişim kurmakla kalmaz, aynı zamanda bu iletişim sonucu doğan kültür unsurlarının da nesilden nesle aktarılmasını sağlar.
Son düzenleyen Safi; 23 Nisan 2016 22:14
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
23 Nisan 2016       Mesaj #33
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Dil ve Dilin Tanımı
Bize göre dil yetisinden ayrı bir şeydir. Dil yetisinin yalnızca belli bir bölümünü oluşturur. Dil hem dil yetisinin toplumsal bir ürünüdür hem de bu yetinin bireyler tarafından kullanılabilmesi için toplumun benimsediği zorunlu uzlaşımlar bütünüdür. Bütünlüğü içinde ele alındığında dil yetisi çok biçimlidir ve karmaşıktır. Fiziksel, fizyolojik, ruhsal alanlarla ilişkisi olduğu gibi bireysel ve toplumsal alanlarla da bağlantısı vardır. Birliğini nasıl ortaya çıkaracağımızı bilmediğimiz için dil yetisini insana ilişkin olguların hiçbir kategorisi içine oturtamayız; fakat buna karşılık dil kendi başına bir bütündür ve bir sınıflandırma ilkesidir. Dile dil yetisi olguları arasında birinci yeri verdiğimizde başka hiçbir sınıflandırmaya izin vermeyen bir bütüne doğal bir düzen getirmiş oluruz.

DİLBİLİMİNİN GERECİ VE GÖREVİ-YAKIN BİLİMLERLE BAĞLANTILARI
Dilbilimin bütün gerecini öncelikle insan dilinin bütün gerçekleşme biçimleri oluşturur. İster ilkel topluluklar veya uygar uluslar isterse arkaik ile klasik çağlar veya çöküş dönemleri söz konusu olsun dilbilim her dönemde yalnızca doğru dille ve güzel konuşmayla değil bütün anlatım biçimleriyle ilgilenir. Ayrıca dil genellikle insanın gözleminden kaçtığından dilbilimci yazılı metinleri de hesaba katmak zorundadır. Çünkü geçmişteki ya da uzaktaki dilleri onların aracılığıyla tanıyabilir.

Dilbilimin görevi ise şu olacaktır;
1)Ulaşabileceği bütün dillerin betimlenmesini yapmak ve tarihini incelemek. Yani dil ailelerinin tarihini ortaya koymak ve her ailenin ana dillerini olanaklar elverdiği ölçüde yeniden oluşturmak.

2)Bütün dillerde sürekli ve evrensel biçimde etkisi görülen güçleri araştırmak ve tarihin bütün özel olgularını bağlayabileceğimiz genel yasaları ortaya çıkarmak.

3)Kendi sınırlarını belirlemek ve kendi kendini tanımlamak.

Dilbiliminin başka bilimlerle çok sıkı bağlantıları vardır. Bazen onlardan veriler alır bazen de onlara veriler sunar. Dilbilimi başka bilimlerden ayıran sınırlar her zaman açık seçik olarak görülmez. Sözgelimi dilbilim dili ancak bir belgesel işlev üstlendiği etnografya ile tarih öncesi bilimden titizlikle ayırt edilmelidir. Dilbilim ayrıca insan biliminden de (antropoloji) ayrı tutulmalıdır. Çünkü insan, bilim insanı tür açısından inceler, oysa dil toplumsal bir olgudur. Bu durumda dilbilimini toplum biliminin içine mi oturtmak gerekir? Dilbilim ile toplumsal ruh bilim arasında ne gibi bir ilişki vardır? Aslında dilde her şey ruhsaldır. Dilin ses değişimleri gibi özdeksel ve mekanik gerçekleşmeleri de ruhsal özelliklidir. Dilbilimin fizyolojiyle olan bağlantılarını açıklamak ise o kadar güç değildir. Aralarında tek yönlü bir ilişki vardır. Öyle ki dil incelemesi ses fizyolojisinden açıklamalar bekler. Ama ona hiçbir açıklamada bulunmaz. Sonuç olarak iki bilim dalını birbirine karıştırmak olanaksızdır. Dilin özü dilsel göstergenin ses özelliğine yabancıdır. Filolojiye gelince dilbilimden kesinlikle ayrı bir daldır. Sonuçta dilbilimin ne gibi bir yararı vardır? Şurası gerçektir ki dilsel sorunlar tarihçiler filologlar gibi metinler üzerinde çalışan herkesi ilgilendirir.

Dilin bazı özellikleri vardır:
• Dil bir anlaşma aracıdır. İnsanlar duygu, düşünce, istek ve kanılarını dil aracılığıyla karşısındaki insanlara anlatmaktadır.

• Dilin temeli bilinmeyen bir zamanda atılmıştır. Dilin ne zaman doğduğu, nasıl doğduğu kesinlik kazanmamış bir konudur.

• Dil bir kurallar dizgesidir. Her dilin kendine özgü kuralları vardır. Ağızdan çıkan her ses konuşmayı oluşturmaz. Bu sesler belirli kurallar doğrultusunda yanyana gelerek seslemi (hece), sesletimlerin yanyana gelmesi sözcükleri, sözcüklerin yan yana gelmesi cümleleri (tümce) oluşturmaktadır. İşte bu yanyana gelişler bir kurallar zinciri doğrultusunda olur. Yargı bildiren bu cümleler de isteklerin anlatılmasını sağlar.

• Dil sosyal bir kurumdur. İnsan sosyal bir canlıdır. Tek başına yaşamaz, yaşayamaz. Bir toplum içinde toplumla birlikte yaşamak zorundadır. Onun kullandığı dil de sosyal bir kurumdur. İnsan konuşma yetisiyle doğar; ama kullanacağı dil doğduğu toplumda vardır. Yani birey dili hazır bulur. Dil, bireylerin üstünde, toplumun malı olan ve bütün toplumu içine alan bir kurumdur.

• Dil kültürün aynasıdır. Dil bir toplumun kültürünün özelliklerini kendisinde taşır. Kültürün önemli bir öğesi olan dil aynı zamanda kültürün gelişmesini sağlar. Kültürün gelecek kuşaklara taşınması dilin yardımıyla olur.

• Dil doğal bir araçtır. Dil insanların kullandığı herhangi bir araca benzemez. İnsan kendisinin ürettiği araçlara istediği biçimi verebilir, onu yönlendirebilir; ama dilin doğallığı buna engel olur. Dilin kendi kuralları vardır. İnsanlar bu kurallara uyarak dilden yararlanabilirler. Dil yapay bir araç değildir. Ortak dil olarak oluşturulmaya çalışılan Esperanto dilinin kullanılmayışının, yaygınlaşmamasının bir nedeni de budur. Dil maddi bir araç gibi oluşturulamaz. Oluşturulmaya çalışıldığı zaman doğallığı yok olur, kendi kendini üretmez .

• Dil düşünceyi etkilemektedir. Düşüncenin mi, dili; dilin mi düşünceyi doğurduğu tartışılan bir konudur. Bu iki kavramın da birbirini etkilediği bilinen bir gerçektir. Dil zenginliği düşünce zenginliğinin bir göstergesidir. Bir dilin bilim dili olmadığını ileri sürmek, o dili konuşan insanların bilim üretmediklerini kabul ettikleri anlamına gelmektedir.

• Dil canlı bir varlıktır. Dil kendi kuralları doğrultusunda gelişen canlı bir varlıktır. Dil de canlı bir varlık gibi doğar, büyür, gelişir, değişir ve ölür. Bunun en güzel örneği dili oluşturan öğelerden sözcüklerin zaman içinde uğradıkları değişikliklerdir. Günümüzde,Türkiye Türkçesinde değişikliğe uğramış veya kullanılmayan birçok Türkçe sözcük vardır. Bugün kullanılan Türkçe de zaman içinde dilin kendi kuralları doğrultusunda değişecektir. Dilin donup kalması olası değildir.

Dilbiliminin Temel Kavramları:
1) Dil/Söz;
Ayrımı 19. yy sonundaki toplum bilim ve ruh bilim çerçevesinde yer alır. Dilbiliminin babası sayılan Ferdinant Savssure’a göre dilsel bildirişim süreci özellikle ruhsal ve toplumsal bir olgudur. Dil tek tek bireyleri değil bütün toplumu ilgilendiren bir olaydır. Birey üstü bir soyutlamadır. Buna karşılık söz/dil dizgesinin özel ve değişken gerçekleşme biçimidir. Daha doğrusu dilin somut kullanımıdır. Dil toplumsaldır. Söz bireyseldir. Bireysel söz çok sayıda değişiklik gösteren bir olgudur.

2) Biçim/ Töz;
Her dilsel öğe yani gösterge başka öğelerle kurduğu bağlantılar ve işlevleri açısından ele alınmalıdır. Dil dizgesinin işleyişi dil dışı özelliklerle belirlenemez. Dil dizgesinin işleyişi bir satranç oyununa benzetilebilir. Bu oyunda taşların hangi maddeden yapıldığı önemli değildir. Bir başka değişle taşların fiziksel özelliklerini, satranç oyunu, satranç kuralları açısından hiç bir önemi yoktur. Dilde de göstergenin maddesi değil kurduğu ilişkiler önemlidir. Bir başka değişle de dil bir töz değil bir biçimdir.

3) Gösterge
Toplumsal bir dizge olan dil, Saussure’un gösterge olarak adlandırdığı bilimleri kendi aralarında kurdukları ilişkilerden doğan dilsel gösterge birbirinden ayrılamayan iki özelliğin kaynaşmasından oluşur. Bir yanda bir işitim imgesi öbür yanda ya bir kavram vardır. Dilbilimde bu iki özellik gösteren ve gösterilen diye adlandırılır.

4) Nedensellik ve Çizgisellik
Gösteren ve gösterilen özelliği dilsel göstergelerin hem nedensiz hem de çizgisel olmasını sağlar. Dilsel gösterge nedensizdir. Çünkü gösterilen yani kavram gösterene uzlaşmalı bir biçimde bağlanır. Bu bağ kişisel ve doğal değil toplumsaldır.

5) Eş Süremlilik/ Art Süremlilik;
Dil dizgesinin incelenmesi bu dizgeyi yaratan tarihsel ve toplumsal olguların soyutlaşmasını gerektirir. Bu, iki dilbilim anlayışının ortaya çıkmasına sebep olur. Eş süremli dilbilim yani betimleci dilbilim;art süremli dilbilim yani tarihsel dilbilim.

Eş süremli dilbilim aynı zaman kesiti içinde yer alan ve bir dizge oluşturan öğeleri inceler. Art süremli dilbilim ise dilin birbirini izleyen aşamalarını yani tarihsel evrimini inceler. Eş süremli dilbilim, art süremli dilbilimi dışlamaz. Yöntemsel açıdan art süremli boyut, aş süremli boyuttan sonra gelir.

6) Değer;
Dilsel gösterge değerini içinde bulunduğu bütündeki öbür diğer öğelerle kurduğu bağlantılara göre kazanır. Daha doğrusu herhangi bir öğeye verilen değer ancak belli bir dizgeye göre var olabilir.

7) Dizimsel/ Çağrımsal
Dilsel değer kavramı iki bağlantıya göre belirlenir. Dizimsel bağlantılar aynı söz zinciri içinde birlikte var olan birimler arasındaki bağlantılardır. Çağrımsal bağlantılar ise bir söz zincirinde birbirinin yerin alabilecek birimler arasındaki bağlantılardır. Daha değişik bir değişle her dilsel birim konuşmacıda ya da dinleyicide başka özellikler çağrıştırır.

-derlemedir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Nisan 2016       Mesaj #34
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Dil ve Kültür - Dil ve Kültür İlişkisi

Dil ve kültür

En genel anlamıyla kültür bir toplumun maddi ve manevi alanda ortaya koyduğu tüm eserlerdir. Toplumların yaşam biçimleri, gelenek-görenekleri kullandıkları araç gereçleri, inançları, dili, sanat anlayışı vb. kültürü oluşturur.
Toplumlar yüzyıllar boyu maddi ve manevi alanda çok değerli eserler üretmişlerdir. Bu eserler gelecek kuşaklara dil sayesinde aktarılır. Örneğin İslâmiyet’ten önceki döneme ait destan, koşuk, sağu, savlar, Orhun Yazıtları, Dede Korkut Hikâyeleri, Yunus Emre'nin şiirleri dil sayesinde günümüze dek yaşamışlardır. Günümüz gençleri o eserleri okuyarak o dönemle ilgili bilgi sahibi olabilirler. Bu bilgilenme dil sayesinde olmaktadır. Bu bakımdan dil önemli bir kültür taşıyıcısıdır.

Dil ve kültürün ortak yanları:
  • Dil ve kültür geçmiş ile gelecek arasında bir köprü vazifesi görür.
  • Bir toplumun oluşmasında ve ayakta kalmasında ortak dil ve kültürün önemli bir payı vardır.
  • Kültür ve dil bir toplumun yaşayış biçiminden önemli izler taşır.
  • Kültür ve dil bir milletin en önemli ortak özelliklerinden-dir.
DEVAMI Dil ve Kültür İlişkisi
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
23 Nisan 2016       Mesaj #35
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ana Dil ve Ana Dili
Dil
Bir sesli işaretler sistemi olan dil, aynı toplulukta yaşayan veya aynı milletten olan insanların anlaşabilmelerini sağlayan en gelişmiş iletişim aracıdır. Dilin kaynağı çok eskilere dayanır ve dilin kendinden doğma kuralları vardır. Dil, toplumun ortaklaşa meydana getirdiği ve kullandığı canlı bir varlık, sosyal bir kurumdur (bak. Dil (Lisan)).
Ana Dil
Bugün ses yapısı, şekil ve anlam bakımından birbirinden az ya da çok farklılaşmış bulunan dil veya lehçelerin, kök bakımından bilinmeyen bir tarihte birleştikleri ortak dil: Ana Türkçe, Ana Moğolca, Ana Altayca, Lâtince vb.
Ana Dili
İnsanın doğup büyüdüğü aile ve soyca bağlı bulunduğu toplum çevresinden öğrendiği, bilinç altına inen ve kişilerle toplum arasındaki ilişkilerde en güçlü bağı oluşturan dil.

DEVAMI Ana Dil ve Ana Dili

SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

18 Temmuz 2018 / Misafir Fizik
25 Temmuz 2013 / ThinkerBeLL Akademik
23 Nisan 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış