Arama

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü

Güncelleme: 1 Temmuz 2013 Gösterim: 5.053 Cevap: 3
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
4 Temmuz 2011       Mesaj #1
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü İzmir Institute of Technology
MsXLabs & Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar

defaultwu

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (kısaca İYTE, İngilizce: İzmir Institute of Technology), 1992 yılında İzmir'de kurulan, özellikle teknoloji alanlarında yüksek düzeyde araştırma, eğitim-öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapan bir devlet üniversitesidir. İYTE özellikle Amerika ve Avrupa'da bulunan yurtdışındaki saygın üniversitelerde eğitim almış kaliteli bir akademik kadroya sahiptir ve İYTE'deki tüm bölümlerde eğitim dili %100 İngilizce'dir. Ayrıca İYTE'de pek çok bilim dalına yönelik olarak bölgenin en donanımlı laboratuvar olanakları ve oldukça geniş ve güncel kapsamlı kütüphane hizmetleri sağlanmaktadır.

Misyon ve Vizyon

Kurumun Misyonu

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, özellikle teknolojik alanlarda ileri düzeyde araştırma, eğitim, öğretim, üretim, yayın ve danışmanlık yapmak üzere 1992 yılında ülkemizde kurulan iki yüksek teknoloji enstitüsünden birisidir. Teknoloji Enstitüsü kavramı araştırma yoğun, teknik ağırlıklı yükseköğretim kurumlarını simgelemektedir. Kurumumuzun temel varlık nedeni, kuruluş amacı doğrultusunda kendisine yüklenen bu görevleri yerine getirmektir. Kurumun bu misyonu bugünkü ve geleceğe yönelik olarak ulaşmak istediği ideallerinin, başka bir deyişle vizyonunun belirlenmesinde en temel yol göstericidir.

Kurumun Vizyonu

İYTE'nin vizyonu özetle gelecekteki ideallerine ulaşmak için yerine getireceği hizmetlerin ve çalışmaların kalite düzeyini en üste taşımaktır.

Türkiye'nin sanayi alanında gelişimi ve ekonomisinin geleceği, yeni teknolojilerden yararlanılması ve bu teknolojilerin geliştirilmesinde aktif rol oynamasına bağlı olacaktır. Bunun içindir ki özellikle teknolojik alanda, üst düzeyde eğitim-öğretim ve araştırma yapma temel amacı ile ileri ülkelerde en gelişmiş teknik üniversite modeli teknoloji enstitüleridir. Ülkemizde böylesi bir misyonu yüklenmesi için kurulan ilk iki teknolojisi enstitüsünden biri olan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ülkemiz koşullarında sunulabilecek en üst düzeyde eğitim verme vizyonuna sahiptir. Seçkin akademik kadrosu yanında, gerek eğitim yöntemleri ve gerekse laboratuvar imkanlarının çağdaşlığı ile yeni kurulmanın sıkıntılarını avantaja dönüştürmeyi kendisine ilke edinmiştir.

Dünyada yüksek teknoloji enstitüleri özellikle teknoloji alanında ileri bilimsel ve teknik araştırmaların yapıldığı merkezler olarak çok önemli işlevler üstlenmişlerdir. Ayrıca seçkin bilim adamlarını ve çağın en ileri düşünsel altyapısına sahip mezunlarını yetiştirmek de bu kurumların en başta gelen özelliklerinden birisidir. Bir başka anlatımla da ülkemizi 21. yüzyılda ileriye taşıyacak gençlerimizi, sorumluluk duygusu gelişmiş, araştırmacı, kritik düşünmede başarılı ve kendi teknolojimizi üretecek genç bireyler olarak yetiştirilmesi için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nün diğer üniversitelerden farklı olarak kuruluş gerekçesinde belirtilen misyonu, özellikle teknoloji alanında ileri düzeyde eğitim-öğretim, araştırma yapmaktır. Bu misyondan hareketle Enstitümüz vizyon boyutlarını:

Özellikle teknoloji alanında ileri düzeyde eğitim-öğretim ve araştırmaya öncelik veren,Yenilikçi ve araştırıcı,Ülkenin kalkınma ve gelişmesinde önderlik eden,Katılımcı ve paydaşları ile sağlıklı bir iletişimi olan,Kurumda "toplam kalite yönetimini" öne çıkaran,Eğitim-öğretim ve araştırmada ulusal ve uluslararası düzeyde tanınan,Disiplinlerarası çalışmaları destekleyen,
bir Yüksek Teknoloji Enstitüsü olarak belirlemiştir.

Plan mevcut yapıda iyileştirmeler ve geliştirme öngörüleri yanında, yeni oluşumları da beraberinde getirmektedir. Bu iyileştirme, geliştirme ve yeni oluşumlar aşağıda

ana başlıklar altında yer almaktadır:

Araştırmaların ülke ihtiyaçları ışığında belirlenen konular çevresinden seçilerek bunların özellikle desteklenmesi,Ürüne ve yayına dönük araştırmaların artırılması,"İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi" ile olan ilişki ve işbirliğinin artırılması,Eğitim-Öğretim ve araştırmalarda yaratıcılığın ve yenilikçiliğin özendirilmesi,Enstitü kaynaklarının artırılması,Kurum içi iş yapılanmasının güçlendirilmesi,Toplam kalite yönetiminin geliştirilmesi,Ulusal/Uluslararası eğitim-öğretim kurumlarıyla iletişim ve işbirliğinin artırılması,İYTE'nin ulusal/uluslararası düzeyde öğrenciler tarafından tercih edilirliğinin artırılması,Akademik ve idari personelin memnuniyetinin artırılması,İYTE'nin uluslararası tanınırlığının artırılması,İYTE' nin ihtiyaç duyduğu yeni akademik birimlerin kurulması.

Tarihçe

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, İzmir Milletvekilleri Işın Çelebi ve Rıfat Serdaroğlu'nun 17 Haziran 1992 tarihinde verdikleri önerge sonucunda, 11 Temmuz1992'de kurulmuştur. İYTE, 10 Ekim 1992 tarihinde Basmane'de bulunan Petkim'e ait binada hizmet vermeye başlamıştır. 31 Ekim 1995'de eğitim birimlerinin kullanımına açılmak üzere, Alsancak'ta Türkiye Petrolleri'ne ait ek bir bina kiralanmıştır.
İYTE, eğitime ilk olarak 1994-1995 akademik yılında "Bilgisayar Yazılımı" ve "Şehir Tasarımı" yüksek lisans programlarıyla başlamıştır.Lisans eğitimine ise ilk olarak 1998-1999 akademik yılında 7 bölümde başlanmıştır ve 2011 yılı itibariyle 11 bölümde lisans eğitimi verilmektedir.
1999 yılında toplam öğrenci sayısı Alsancak'taki binada eğitim sürdürülmesini olanaksız kıldığından, tüm bölümler kampüse taşınmıştır. 2000 yılının sonlarında rektörlüğün de kampüse taşınmasıylaBasmane'deki bina boşaltılmış, Alsancak'taki bina ise Yabancı Diller Bölümü Hazırlık Okulu olarak tahsis edilmiştir. 2006 yılının sonunda ise Yabancı Diller Bölümü de kampüse taşınmış, böylece İYTE'nin tüm birimleri tek bir kampüste toplanmıştır.

Kampüs

İYTE Kampüsü, Ege sahil şeridinin en güzel kıyılarından birine kurulmuştur. Kampüs, 35.000 dönümlük araziye sahiptir. İki antik Roma hamamı, şelâle, zeytinlik, üzüm bağları, vadi ve tepeleri, Akdeniz bitki örtüsünün sunduğu kır manzaraları, nefes kesen güzellikteki gün doğum ve batımlarıyla, tarihteki ilk filozoflardan Urlalı Anaksagoras kadar, kampüse 6 km mesafede Klazomenai’daki ilk zeytinyağı değirmenlerini inşa edenleri de etkilediği şüphesizdir. En eski çağlardan beri termal banyolarıyla tanınmış Erithrai ve Melenia yarımadalarının kesiştiği noktada bulunan kampüste, termal su kaynakları mevcuttur. Eski çağların el değmemiş doğası ile dört milyon nüfuslu İzmir kentinin olanaklarını bir arada sunan İYTE kampüsü, geniş araştırma ve yaşam alanları olan bölgesel imkanlârıyla öğrenci, araştırmacı ve biliminsanlarına her türlü olanağı sağlar. Deniz kıyısındaki kampüsün balıkçı köylerine ve tatil beldelerine komşu olması açık hava faaliyetlerine olanak sunar. Hızla süren ağaçlandırma çalışmaları ile kampüs, yakın bir gelecekte gelişmiş bir ormana sahip olacaktır.

Bilgisayar Mühendisliği Bölümü

İYTE'de büyük bir çoğunluğu 3 fakülteye bağlı olan, toplam 16 bölüm bulunmaktadır. Özellikle yüksek lisans ve doktora eğitimine ağırlık veren bu bölümler aşağıda listelenmiştir:

Fen Fakültesi
  • Fizik Bölümü
  • Kimya Bölümü
  • Matematik Bölümü
  • Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü
Mimarlık Fakültesi
  • Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü
  • Mimari Restorasyon Bölümü
  • Mimarlık Bölümü
  • Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Mühendislik Fakültesi
  • Bilgisayar Mühendisliği Bölümü
  • Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü
  • Gıda Mühendisliği Bölümü
  • İnşaat Mühendisliği Bölümü
  • Kimya Mühendisliği Bölümü
  • Makina Mühendisliği Bölümü
Bunlara ek olarak, rektörlüğe bağlı olarak faaliyet gösteren Yabancı Diller Bölümü ve Genel Kültür Dersleri Bölümü bulunmaktadır.

Enstitüler

Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü İYTE'deki lisansüstü programlardan sorumludur.

Araştırma ve Uygulama Merkezleri

Gelişen teknoloji ile çağdaş toplumun ihtiyaçlarını araştıran İYTE bilim insanları, disiplinlerin tek başına çözemeyeceği karmaşık sorunların ancak disiplinlerarası çalışmayla çözümlenebileceği bilinci ile, üst düzey imkânlara sahip disiplinlerarası merkez ve anabilimdallarına yönelmektedir. Biyoteknoloji ve Biyomühendislik, Malzeme Bilimi ve Mühendisliği, Enerji Mühendisliği, Çevre Mühendisliği, Mühendislik İşletmeciliği gibi lisansüstü programlar ile araştırma merkezleri bu çerçevede geliştirilmiştir. Bu birimler aracılığı ile o alanla ilgili bölümler bir araya getirilerek, gelişen teknolojinin ihtiyaçlarına cevap verebilecek disiplinlerarası bir araştırma ve eğitim sürdürülmektedir. Bu kapsamda İYTE'de bulunan Araştırma ve

Uygulama Merkezleri şunlardır:
  • Bilgisayar Uygulama & Araştırma Merkezi
  • Biyoteknoloji & Biyomühendislik Araştırma Merkezi
  • Çevre Araştırma & Geliştirme Merkezi
  • Gıda Güvenligi Araştırma Merkezi
  • Jeotermal Enerji Araştırma, Geliştirme Test & Eğitim Merkezi
  • Kablosuz Haberleşme Ağlari & Çoklu Ortam Araştirma Merkezi
  • Malzeme Araştırma Merkezi
  • Sürekli Eğitim Merkezi
İYTE'de ayrıca sanayi kuruluşlarına akademik destek ve danışmanlık sağlanması amacıyla bir Endüstriyel İlişkiler Yönetim birimi faaliyet göstermektedir.

Teknokent

İYTE kampüsü içinde 2005 yılında faaliyete geçen İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi'nde bulunan işletmeler çeşitli alanlarda Ar-Ge çalışmalarını sürdürmektedir. 2011 yılı itibariyle bu bölgede bulunan işletme sayısı 70 ' in üzerindedir.


Son düzenleyen AndThe_BlackSky; 1 Temmuz 2013 20:49 Sebep: Sayfa düzeni
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
28 Ocak 2012       Mesaj #2
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
COMPSAC 2012 İzmir Konferansı Öncesi İzmir Üniversiteleri Bölüm Başkanları İYTE’de Toplandı
Uluslararası Bilgisayar Yazılımı ve Uygulamaları Konferansı (COMPSAC), 16-20 Temmuz 2012 tarihleri arasında İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ev sahipliğinde İzmir’de gerçekleştirilecektir. 2012 yılında 36.sı düzenlenecek olan, dünyanın ilk uluslararası yazılım konferansı COMPSAC 2012’nin Başkanlığını Prof. Dr. Fevzi BELLİ, Organizasyon Komitesi Başkanlığını Yrd.Doç.Dr. Tuğkan TUĞLULAR yürütecektir. “COMPSAC 2012 İzmir” için İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Yaşar Üniversitesi’nin igili Bölüm Başkan ve vekilleri 09 Aralık 2011 tarihinde İYTE Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde biraraya gelmiş ve Türkiye’de ilk defa gerçekleşecek COMPSAC Konferansı’ndan İzmir olarak en fazla faydayı sağlama hedefli bir çalışma toplantısı yapmıştır. Bu toplantı sonucunda, adı geçen üniversitelerin ilgili bölümlerin lokal organizasyon komitesine birer üye vermesi, Komitenin 2012 Ocak ayından itibaren her ay toplanması ve konferans desteği için İzmir Kalkınma Ajansına başvurulması kararlaştırılmıştır. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Mustafa GÜDEN katılımcılarla öğle yemeğinde bir araya gelmiştir.

Sponsorlu Bağlantılar

AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
28 Ocak 2012       Mesaj #3
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
Tarihçe, Akademik Yapı ve Kampüs
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü (İYTE), 1992 yılında kurulmuştur. Özellikle teknolojik alanda üst düzeyde eğitim, öğretim ve araştırma yapma temel amacı ile kurulmuş bir devlet üniversitesidir. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde eğitim dili İngilizcedir. Bugün dünyada en gelişmiş teknik üniversite modeli olan yüksek teknoloji enstitülerinin ülkemizdeki iki örneğinden biridir. Fakülte ve bölümler, 1994 yılında öncelikle lisansüstü programların açılması ile faaliyete geçmiş, 1998 yılında da lisans programlarına öğrenci alımına başlanmıştır. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, kurulduğu günden 1999'a kadar İzmir şehir merkezinde hizmet vermiş, 1999'dan itibaren de kademeli olarak, Urla-Gülbahçe'deki kampüsüne taşınmıştır. Yaklaşık 3500 hektar alana sahip olan Enstitümüzde, 132.000 m²'ye yakın bir kapalı alanda eğitim-öğretim ile araştırma faaliyetleri sürdürülmekte olup kampüsümüz, sürekli gelişmektedir.

İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü;

Mühendislik Fakültesi

Fen Fakültesi

Mimarlık Fakültesi

Mühendislik ve Fen Bilimleri Enstitüsü'nden oluşmaktadır.

Enstitümüzde 10 lisans, 25 yüksek lisans ve 12 doktora programında eğitim ve araştırma faaliyetleri sürdürülmektedir. 6 yüksek lisans ve 2 doktora programı disiplinler arası alandadır. Bütün programlarımızda, yaklaşık 1600'ü lisans olmak üzere, toplam 2200 öğrencimiz eğitim-öğretim görmektedir.

Eğitim ve araştırmada, uluslararası normlar esas alınmıştır. Öğrenci merkezli, proje esaslı eğitim yöntemleri ile öğrencilerimizin araştırıcı, yaratıcı, girişimci, ekip çalışmasında başarılı, kendi teknolojimizi üretecek çağdaş bireyler olarak yetişmesi hedeflenmiştir. Mezunlar gerek yurt içi gerekse yurt dışında itibar görmekte, lisans mezunlarımız lisansüstü eğitim için yurt dışında en iyi üniversitelere burslu olarak kabul edilmektedirler. Ayrıca, çalıştıkları alanlarda daha ilk yıllardan başlayarak kendilerini geliştirmeleri için son teknolojilerle donatılmış laboratuvar çalışmalarında bulunmaları sağlanmaktadır.

Enstitümüzde DPT ve TÜBİTAK tarafından desteklenen 100 civarında araştırma projesi ve 300'e yakın İYTE araştırma fonunca desteklenen araştırma projeleri yürütülmektedir. Araştırma ve uygulama çalışmaları ile yeni bilginin üretilmesi ve bu yolla bilime uluslararası düzeyde katkı sağlamanın yanı sıra katma değeri yüksek, üretime önderlik etme misyonu taşıyan Enstitümüz ile özdeşleşen "Teknoloji Geliştirme Bölgesi" için kampüs alanımız içerisinde yaklaşık 60 kadar firma faaliyetlerini sürdürmektedir. Öğrencilerimiz bu firmaların araştırmalarına katılabilmekte ve firmalar bünyesinde staj yapabilmektedirler. Aynı zamanda okul dönemi sonrası için iş bağlantısı sağlayabilmekte veya bu bölgede kendi şirketlerini kurarak iş yaşamlarına başlayabilmektedirler.

Son düzenleyen AndThe_BlackSky; 25 Haziran 2013 10:10
AndThe_BlackSky - avatarı
AndThe_BlackSky
VIP VIP Üye
28 Ocak 2012       Mesaj #4
AndThe_BlackSky - avatarı
VIP VIP Üye
İYTE'den 2011 Van Depremi Raporu
23 Ekim 2011 Pazar günü 13:41'de merkez üssü Van ile Erciş arasında büyüklüğü Mw 7.2 (KOERI) olan bir deprem meydana gelmiş ve başta Erciş ilçesi olmak üzere çevre ilçeler ve Van şehir merkezinde hasar vermiştir. Hasar gören yerleşim birimlerinde 604 kişi hayatını kaybetmiş (AFAD), 2000 üzerinde kişi de yaralanmıştır. Yazar depremden üç gün sonra lojistik konusunda ODTÜ ekibinden destek alarak sahaya intikal etmiştir. Bu kısa bildiride ağırlıklı olarak yapısal gözlemler olmak üzere genel olarak deprem bölgesinde edinilen izlenimler aktarılacaktır.
Sahada bulunulan beş gün içinde yapılan çalışmalar ağırlıklı olarak Erciş olmak üzere Erciş ve Van ile sınırlıdır. Van'da yıkım ve hasar (23 Ekim1 depremi için) yapısal anlamda görece az olup toplam yapı stoku ile karşılaştırıldığında sınırlı miktarda toptan göçme (6 yapı), az sayıda ağır hasar (onlar mertebelerinde) ve muhtelif sayıda (yüzler mertebelerinde) orta hasarlı yapı mevcuttur. Erçiş'de ise çok katlı yapıların kabaca dörtte biri göçmüş veya ağır hasar görmüş, dörtte biri orta hasar görmüş geri kalan kısmı ise hafif hasarlı veya hasarsızdır.
Genel olarak bakıldığında bölgede hakim olan yapı cinsi çok katlı yapılar için betonarme çerçeve, tek veya iki katlı yapılar için yığma duvarlı sistemlerdir. Betonarme yapılar tipik olarak delikli tuğla dolgu duvarlı çerçeveler olup muhtelif miktarda perde duvara sahip olanları da mevcuttur. Bölgede gözlemlenen nüfus artış hızına paralel olarak (Şekil 1) son on yılda bölgede görece yüksek katlı (5-9 kat) yapılaşmanın hız kazandığı söylenebilir. Yığma yapılarda yapı malzemesi olarak taş, harman tuğla, delikli tuğla ve briket kullanıldığı gözlenmiştir. Şehir ve ilçe merkezinde eski yığma yapılar taş veya harman tuğla olup yeni yığma yapılar tipik olarak briket veya delikli tuğla duvarlara sahiptir.

Erciş ve Van'da hasar ağırlıklı olarak çok katlı yapılarda odaklanmıştır. Bu durum ne yazık ki İzmit ve Düzce depremlerinde yapılan gözlemlerin (EERI 2000, Dönmez ve Pujol, 2005) Van bölgesinde tekrarıdır. Üzücü olan bölgede 2000 sonrası inşa edilen yapılarında benzer yetersizlikler sebebiyle göçmelere maruz kalmasıdır. Yapılardaki yetersizlikler aşağıdaki şekilde gruplanabilir.

Malzeme kökenli yetersizlikler: Yapıların büyük bir kısmında beton dayanımının yetersiz olduğu gözlenmiştir. Bu durum son üç-dört yıldır inşa edilen yapılarda düzelmeye başlıyor görünmekle beraber mevcut yapı stoğunun durumunun incelenmesi bir zarurettir. Yapılarda kullanılan donatının 2005'lere kadar yaygın olarak düz donatı olduğu, bu tarihlerden itibaren nervürlü donatı kullanılmaya başlandığı gözlenmiştir.
İmalat kaynaklı yetersizlikler: Beton ve donatı işçiliğinin bir çok yapıda çok kalitesiz olduğu gözlenmiştir. Bu sebeple betonda ayrışma, soğuk derzler, donatının yüzeyde kalması, sık donatı yerleştirme sebebiyle beton işlememesi, donatı bindirme boylarının yetersizliği ve elverişsiz bölgede bindirme yapılması, etriye aralıklarının çok açık olması, kuşatma bölgelerinde yeterli enine donatının sağlanmaması yaygın olarak gözlenmiştir, Şekil 2.
Tasarım kaynaklı yetersizlikler: Dükkan ve konut karışık kullanım sebebiyle özellikle ana caddelerdeki yapıların alt katları dükkan olarak tasarlanıp bu sebeple oluşturulan yüksek giriş katları ve çekme katlar yapılarda yumuşak kata sebep olmuştur, Şekil 3. Oluşan hasarlar yapıların taşıyıcı sistemlerinin böylesi bir düzensizlik sonucu oluşan talepleri karşılamaktan uzak şekilde tasarlandığını göstermektedir. Yanlış perde duvar kullanımı sonucu yaratılan burulma düzensizlikleri sebebiyle göçen binalarda gözlenmiştir, Şekil 4 ve 5. Yine çok sayıda yapıda açık ya da bölme hasar duvarına bağlı olarak gelişen kısa kolon oluşumu gözlenmiştir, Şekil 6. Asmolen kullanımı bölgede çok popüler olup sığ kirişler sebebiyle rigitliği azalan yapılar maruz kaldıkları görece büyük ötelenme altında çeşitli derecelerde sorunlar yaşamıştır. Bu derece kitabı hataların tekrar tekrar yinelenmesini anlamak mümkün değildir.
Taşıyıcı olmayan sistemlerin yetersizlikleri: Bölgede ağırlıklı şekilde bölme duvar malzemesi olarak delikli tuğla kullanıldığı gözlenmiştir. Ülkemizdeki tipik imalat detayları dolgu duvarların görece küçük ötelemeler altında hasar görmesine sebebiyet vermektedir, Şekil 7. Van depreminde de aynı durum gözlenmiş olup yapısal hasar dahi olmayan çok sayıda yapıda ağır seviyelere ulaşabilen dolgu duvar hasarları gözlenmiştir. Sabitlenmemiş mobilya ve sadece harç ile tutturulmuş ağır duvar kaplamaları ve gereğince sabitlenmemiş tavan kaplamaları depremde devrilmiş veya yerlerinden sökülmüştür, Şekil 8. Su depolarının yerinden oynayarak su baskınlarına sebep verdiği, ayrıca üniversite ve hastane binalarında laboratuvar malzemelerinin yerlere saçıldığı gözlenmiştir. Hasar ve devrilmelerin oluştuğu andaki hayati riskler haricinde yapısal olmayan hasarlar sebebiyle çok büyük sayıda yapı geçici olarak kullanılmaz hale gelmiş ve büyük mali kayıplar oluşmuştur.

Acı gerçek oluşan hasarların hiç birisinin sürpriz taşımayıp yıllardır tekrarlanan ve tekrarlamaya devam ettiğimiz hataların sonucu oluştuğudur. Söz konusu ihmal ve hatalar ülkemizde çok yaygın olduğundan ne yazık ki bütün şehirlerimiz böylesi bir afet durumunda aynı akibeti paylaşacaktır. Diğer üzücü bir konu Van bölgesindeki yeni yapılarında (2000 sonrası) söz konusu hata ve ihmallerden bağışık olmadığının ortaya çıkmasıdır. Diğer şehirlerimizdeki yeni yapıların tekniğine uygun yapıldığı kabul edilse dahi geride kalan ve çok büyük bir kısmının yetersiz olduğu çeşitli çalışmalarla gösterilen mevcut yapı stoku için bugün hareket edilmezse ne zaman harekete geçileceği cevaplanması gereken bir sorudur.

Fayların uzunluğunun, yerlerinin, deprem oluşma sıklığının bilinmesi veya sadece saniyeler önce uyarı verebilen erken uyarı sistemleri kurulması depreme karşı korunmada hiç bir fayda sağlamaz. Gündemi bu konular ile meşgul tutmak büyük vebaldir. Sonuçta asıl zararı verecek olan yapılaşmadaki sorunlardır. Zararı sınırlı tutma yolunda en önemli eylem deprem altında yapıları dayanıklı hale getirmektir. Mevcut yapı stoku düşünüldüğünde oldukça uzun ve masraflı bir süreç söz konusudur. Fakat zaman hiç durmadan akıp gittiğinden önemli olan akılcı yöntemler ve planlama ile bir ucundan başlayıp yol almaktır. 1999 İzmit depreminden bugüne 12 yıl geçmiştir. Toplumumuz kurumsal veya bireysel bazde böylesine uzun vadeli planlama ve uygulamarı gerçekleştiremezse sonuçta ne olacağını görebilmek için fazla bir bilgiye ihtiyaç yoktur.

Yrd. Doç. Dr. Cemalettin Dönmez


Benzer Konular

25 Haziran 2007 / Misafir Edebiyat
19 Aralık 2013 / sıkıcı kzı Soru-Cevap
6 Mayıs 2013 / Misafir Soru-Cevap