Arama

Philon

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 26 Şubat 2016 Gösterim: 3.836 Cevap: 2
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
6 Ekim 2006       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
(M.Ö. 15/10 - M.S. 45/50) Yahudi filozofu. Helenstik Yahudiliğin en önemli temsilcilerinden biri olan Philon, vahye dayalı iman ile felsefi düşünce arasında bir birleşim deneyen ilk düşünür olarak felsefe tarihinde önemli bir yeri vardır. Yahudi tarihçi İosephos (M.S. I. yüzyıl) Philon'un soylu bir aileden geldiğini söyler. İskenderiye'deki diğer Yahudiler gibi Philon'da bir Yunan gymnasion'unda öğrenim görmüş olmalıdır. Tümünü Yunanca kaleme aldığı yapıtlarında çok sayıda Yunan yazarından, özellikle manzum oyun ve destan şairlerinden söz eder; Yunan retorik okullarının tekniklerini kullanır ve gymnasionları över.

Sponsorlu Bağlantılar
Öte yandan yapıtları, kendini tam anlamıyla dindar bir Yahudi saydığını gösteren ipuçları içerir. 39 ya da 40 yaşlarında İskenderiye'de Yahudilere karşı düzenlenen bir soykırımdan sonra, Ptolemaios döneminde güvence altına alınan ve İmparator Augustus'un onayladığı Yahudi haklarını geri vermesini istemek için İmparator Caligula'ya giden bir heyete başkanlık eder.

Philon'un felsefi görüşleri özelikle Platon, Aristoteles, Yeni Pythagorasçılar, Kinikler ve Stoacılar'ın etkisi altında gelişmiştir. Temel felsefi yaklaşımı Platon'a yakındır. Ama, kozmoloji ve etik gibi konularda özellikle Aristoteles'e çok şey borçludur. Öte yandan Yeni Pythagorasçılar'dan, sayıların özellikle de yedi sayısının mistik anlamı ve ölümsüzlüğe hazırlık olarak öz disiplinli bir yaşam sürdürmekle ilgili görüşlerini almıştır. Kinikler de eleştiri yöntemleriyle, Philon'un görüşlerini açıklama biçimi üzerinde etkili olmuştur.

Başka okullara oranla Stoacılar'ın terminolojisini daha sık kullanmakla birlikte; bu okulun düşüncelerini de eleştirdi. tanrının varlığının bilinebilirliği ile özünün bilinemezliği arasındaki ayrımı ilk kez vurguladı. O dönemde geçerli olan Yunan felsefi düşüncesinin, doğanın değişmez yasalarına bağımlı evrensel kayra anlayışına karşı, doğa yasalarını geçersiz kılabilen bireysel kayra anlayışını savundu.

Platonculuğun maddenin öncesizliği kuramını reddetmedi, ama bu maddenin de yaratılmış olduğunu ileri sürdü. Yahudi ilahiyatına ilişkin görüşlerini de Platon'un idea öğretisiyle özgün bir biçimde uzlaştırdı. İdeaların Tanrının öncesiz ve sonrasız düşünceleri olduğunu, Tanrının bunları dünyayı yaratmadan önce gerçek varlıklar olarak yarattığını öne sürdü.
Son düzenleyen Safi; 26 Şubat 2016 20:41
Biyografi Konusu: Philon nereli hayatı kimdir.
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
25 Kasım 2006       Mesaj #2
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
(Tahminen M. Ö. 25 - M.S. 50) Philon milât yıllarında yaşamış ve aslen yahudi olup önemli etkinliği olan bir düşünürdür. Bu filozofun, İskenderiye yahudilerine bazı kolaylıklar sağlaması için Roma İmparatoru Caligula'yı gönderilen heyette bulunduğunu biliyoruz.

Sponsorlu Bağlantılar
Philon; Yahudi dini ile Yunan felsefesini, özellikle de Eflâtun felsefesini uzlaştırmaya çaba göstermiştir. Bu çalışmasıyla o, dönemin tipik filozofu sayılmıştır. Kendisi Yunancayı eski İbraniceden daha iyi biliyordu. Bize kadar kalan eserlerinde Philon, Eflâtun'u Hz. Musa'nın bir öğrencisi gibi görür. Bunun için de Tevrat'ın görüşlerini Eflâtun'un görüşleriyle uzlaştırmaya çalışır.

Philon'un eserleri, özü yönünden, Tevrat'ın yorumlarıdır. Yalnız bu yorumlar Eflâtun'un felsefesi açısından yapılır. Philon'un bu uzlaştırma çabasında en önemli nokta, Eflâtun'un ide varsayımına bakışı ve bu varsayımda yaptığı değişikliklerdir.

Eflâtun'un, ideleri zamana bağımlı olmayan varlıklar olarak düşündüğünü biliyoruz. Oysa Philon, Eflâtun'un idelerini "Allah'ın ruhunda gizli olan" düşünceler şekline sokmuştur. İdeler, Allah'ın kendilerini düşünmesi halinde var olurlar. Böylece Philon, Eflâtun'un felsefesine "Yaratan"kavramını dahil etmiş oluyor.

Eflâtun için de, Aristo için de Allah'ın evrenin yaratıcısı olmayıp yalnızca mimarı olduğunu, yani Allah'ın gerçekte var olan bir malzemeye ancak şekil kazandırdığını hatırlayabiliriz. Oysa Philon Allah'ı evrenin yaratıcısı yapıyor ve Eflâtun'un idelerini Allah'ın düşünceleri durumuna sokuyor.

Yunan felsefesi, kendisini dinin etkilerinden kurtarmaya çalışan bir düşünce olarak başlamıştı. Zamanla dini görüşlerin yerini bilimsel görüşler aldı. Yunan felsefesi, dönüp dolaşıp başlangıçtaki amacının tam karşıtı olan bir sona ulaşmış, yani son dönemlerinde bu felsefeye yine dinsel görüşler hâkim olmuştur.

İlkçağın son dönemlerinde "dinsel motifler" gittikçe daha çok güç ve de etkinlik kazanmıştır. Bu dönemde, öncelikle, insanın dinsel gereksinimlerini doyuma ulaştırmak için felsefeye başvurulmuştur. İlkçağda Yunanistan ve Roma'da dinler devlet dini şeklini alacak yol izlemiştir.

İlkçağda Tanrılar, özel kişilerle ilgileri çok az olan "Devlet Tanrıları" idi. Bu gelişimin sonunda devletin kendisi de bir Tanrı şekline sokulmuş, söz gelişi Roma'da imparatorlara tapınılmış ve kurbanlar sunulmuştur. İmparator devletin temsilcisinden başka bir şey olmadığına göre, gerçekte tapınma konusu yine devlettir.

Roma'da bu resmî din yanında bir de tamamen "bireye" ait bir din gereksiniminin ortaya çıktığına tanık oluyoruz. Bu kişisel dinin ağırlık merkezini de "ruhun ölümsüzlüğü" düşüncesi oluşturur. Ruhun ölümden sonraki durumu konusu, insanı daima ilgilendirmiştir. Resmi devlet dini bu gereksinime cevap veremiyordu. İşte bu gereksinim, Doğu'dan gelen dinlerin Roma'da yerleşip cemaatlerini oluşturmasına çok yardımcı olmuştur. Bunun sonucu olarak Roma'da, özellikle son dönemlerde, küçük büyük çeşitli Tanrılara inanıldığını biliyoruz.

İlkçağın sonlarında din gereksiniminin felsefeyi de etkilediğini, felsefede de yer aldığını görüyoruz. Bu nedenle bu dönem felsefesi ruh göçüne inanıyor, Daimonlara evrende önemli bir yer ayırıyordu. Çünkü bu felsefe evrene yalnız maddesel güçlerin değil, aynı zamanda ruhsal güçlerin de hâkim olduğuna inanıyordu.

Bu felsefede, bilginin yalnızca bir gözlemden, yalnızca mantıksal bir çıkarımdan oluşmadığı, bilgide mistik motiflerin de önemli rol oynadığı görüşü ağırlık kazanıyordu. Mistik bilgiler bir sezişin, bir gözlemin ürünüdür ve sezgi de ancak olağanüstü insanlara has bir yetenektir. İnsana son gerçekleri tanıtan bu seziş yeteneği, Allah'ın bir hediyesi olup, herkeste değil, yalnızca bu bağışa kavuşmuş olanlarda bulunur.

Bu tür düşünceler yanında bir de çeşitli dinlerin mitolojileri işe karıştırılmış ve bunların felsefî yönden yorumuna kalkışılmıştır. Bu türden görüşlere sahip olan bir felsefe, bugün bizim değerlendirmemizde uydurma inançlar (hurafeler)la dolu olan bir felsefeden başka bir şey değildir.

Din ile iç içe girmiş bu felsefeden büyük bir sonuç, önemli bir başarı ortaya çıkmıştır: İlkçağın son dönemi, öteki büyük felsefe sistemleriyle haklı olarak aynı ayarda sayılabilecek olan bir felsefe akımını, yani "Yeni Eflâtunculuk"u yaratmıştır.
Son düzenleyen Safi; 26 Şubat 2016 20:41
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Ekim 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Philon

Ad:  Philon.jpg
Gösterim: 286
Boyut:  98.7 KB