Ziyaretçi
Siyasal ya da toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir toplumsal sınıfın davranışlarına yön veren politik, hukuksal, bilimsel, felsefi, dinsel, moral, estetik düşünceler bütünü. En basit tabirle bir ideoloji, düzenlenmiş, yapılanmış bir fikirler bütünüdür.
Terimin tarihçesi
İdeoloji denilen düşünce formunun ortaya çıkışı çok daha eskilere, insanın düşünce tarihinin başlangıcına kadar öncelere uzatılabilir olmakla birlikte, ideoloji teriminin tarihi modern zamanlara, 18.yüzyıl sonrasına aittir. Daha Francis Bacon'ın çalışmalarında ideoloji fikrinin bir formunu bulmak mümkündür.Onun İdoller önermesinin içeriğini oluşturan kavramlar, ideoloji tartışmalarında yürütülen konu başlıklarıyla doğrudan ilintilidir.Bu nedenle ideolojinin tarihcesini araştıranlar genel olarak Bacon'dan hareketle bir tarihce sunarlar.
Böyle olmakla birlikte, özel olarak İdeoloji sözcüğü, Destutt de Tracy tarafından 18. yüzyılın sonlarında "fikirler bilimi"ni tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta pozitif bir içeriğe sahiptir bu disiplin ve mevcut fikirlerin doğruluk ve yanlışlıklarını, geçerliliklerini ve geçersizliklerini değerlendirme iddiasındadır.
Sonradan tanımı ve içeriği değişimlere uğrayacak ve tamamen karşıt konumlarda değerlendirilecektir.İdeoloji sözcüğünün birçok farklı kullanımı ve tanımı mevcuttur. Bunların önde gelenlerinden biri de Marksist ideoloji tanımlamasıdır ki, bu genel ideoloji tanımından farklılıklar gösterir.Marks ideolojinin negatif anlaşılışını ortaya koymuştur ki, buna göre ideoloji yanlış bilginin ya da yanılsamalı düşüncenin bizzat kendisidir.
İdeoloji teorisi
İlk olarak dikkat edilmesi gereken nokta ideoloji ile ideolojilerin birbirine karıştırılmaması gereğidir.İdeoloji bu ayrımda belli bir düşünce formunu ya da bilinç biçimini gösterir; buna karşılık ideolojiler ise, belirli bir anlamda bir araya toplanmış ve çeşitli toplumsal grupların kendilerini ifade etmek için oluşturdukları fikirler/değerler kümesini dile getirir.Ayrımı netleştirmek için ilkini ideoloji, ikincisini ise politik ideolojiler olarak anlamakta fayda vardır.
Kuramsal alanda, İdeoloji teorisi olarak bilinen bir bölge mevcuttur.İdeolojinin tanımlanmasından işleyiş mekanizmasının belirlenip ortaya konulmasına ve bu yönde diğer düşünce biçimlerinden ayrımlanmasina kadar, çeşitli konu başlıkları bu teorik alanın içeriklerini oluşturur.Kapsamı dolayısıyla ideoloji teorisi oldukça zorlu bir alandır ve bu konuda ortaya konulan çalışmalar her zaman çok katmanlı olmak durumdadır.İdeoloji teorisinde, bir yanda epistemolojik sorunsallara öte yandan da değer-yargıları alanına bağlı olarak tartışmalar yürütülmektedir.Çeşitli ideoloji teorileri mevcut olmakla birlikte, en genel anlamda ideolojiye iki yönlü bir yaklaşımın şekillenmiş öldüğünü söyleyebiliriz.Bunlar pozitif ve negatif ideoloji anlayışlarıdır.Pozitif anlayış ideolojiyi olumlu olarak anlayıp onu yadsımazken, negatif anlayış onu bir yanlışlık meselesi olarak değerlendirip yadsır ve ona karşı dogruluk'u çıkarır.
Marksist ideoloji teorisi
İdeoloji teorisi icinde Marksist düşünürler önemli bir ağırlığı oluşturur.Marks, Lenin, Gramsci, Lukacs, Frankfurt Okulu, Althusser gibi düşünürlerin bu alanda çalışmaları olmuştur. Bunun dışında, ideoloji teorisiyle ilgilenen öteki düşünürlerin de marksizmle etkileşimli (karşıt ya da yana) olarak çalışmalarını yürütmeleri sözkonusudur.
Marksist ideoloji, negatif ideoloji anlayışının belirgin bir örneğini verir.Buna göre ideoloji, en genel anlamda "yanlış bilinç"tir. Bu anlayışı, kuramsal bir çabayla ilk olarak Marks'ın yapıtlarında iki ayrı şekilde görmek mümkündür. Daha sonra Marksizmin gelişimi içinde bu iki eğilim kendine gelişim yolları bulur. Lenin, Antonio Gramsci, Georg Lukács, Louis Althusser gibi isimler farklı okumalarla özgül ideoloji tanımlarını verirler.Dolayısıyla,İdeoloji teorisinin epistemolojik ve felsefi gelişiminin ana kaynaklarından birisinin Marksizm olduğu kabul edilir. İdeolojinin pozitif ve negatif anlaşılışından çeşitli teoriler bu alan içinde yetkin olarak geliştirilmiştir.
Marks'ta yanlış bilinç olarak ideoloji tanımlamasının ilk şeklini Alman Ideolojisi'nde görülür. İdeoloji, bireylerin bilincindeki gerçekliğe dair yanlış bir bilinç ya da bilgi durumudur burada. Nitekim başlangıç yapıtlarında Marx; hem Din'i hem de felsefe'yi ideolojinin çeşitli biçimleri olarak eleştiri konusu yapmaktadır.Buna göre din ve felsefe, gerçekligi başaşağı ederek, çarpıtarak, yanılsatarak bireylerin bilinçlerini belirlemektedirler.
Marx'ta görülen belirgin ikinci bir ideoloji anlayışı ise, Kapital'in ünlü Meta fetişizmi bölümünde görülür. Meta fetişizmi gerçekten de, ideoloji teorisinin gelişiminde özgün bir yer tutar ve bir anlamda maddeci bir ideoloji anlayışının ilk örneğini verir. Marx, gerçi burada da yanlış bilinç nosyonuna bağlıdır, yani epistemolojik olarak yine aynı doğruluk-yanlışlık ya da yanılsama-gerçeklik fikrinin içinde durur. Ancak burada Marx, Alman İdeolojisi'deki düşünceden daha farklı olarak, ideolojiyi bireysel bir bilinç ya da yanılgı sorunu olmaktan çıkarır ve yeniden tanımlar.
Buna göre yanlış bilinç bireylerin bir yanlış görmesi meselesi değil, genel toplumsal yapının maddi temeli tarafından belirlenmesi meselesidir. Metalarin üretiminden dolaşımına kadar tüm maddi süreçler ideolojinin temelini oluşturur;yani metaların fetişist niteliği, belirli bir bilinç'in oluşmasına ve yayılmasına neden olur. İdeoloji, bireylerden bağımsız olarak, metaların fetişist niteliğiyle yanlış bilinç (kapitalist sistemin kendi kendisini meşrulaştırımı) olarak dolaşıma girmektedir. Bu ideoloji anlayışında da Marx'ın aynı epistemolojik ayrımları ve sistemi kullandığı açıktır. Değişen, ideolojinin tanımlanmasında daha maddi bir yöne doğru geçiştir. Böylece Marx, "maddeyi belirleyen düşünce değil düşünceyi belirleyen maddedir" felsefi ilkesine uygun bir ideoloji anlayışı ortaya koymuş olmaktadır.
Bilim-ideoloji karşıtlığı
İdeoloji fikrinin temelinde, kuramsal olarak epistemolojinin temel meseleleri başlangıcından itibaren bulunmaktadır. Bu meseleler elbette bilginin niteliğine ilişkin ayrımlara dayanmaktadır öncelikle; doğru/yanlış, yanılsama/gerçeklik, nesnel/öznel, öz/görünüş vb. gibi. Marx bu epistemolojik konular bağlamında kendi ideoloji teorisini kurarken, yanlış bilinç olarak ideolojinin karşısına doğru bilginin kaynağı olarak bilimi koymaktadır.Bilim-ideoloji karşıtlığının kuramsal bir statü kazanması böylece temellenir.
Buna göre, ideoloji yanlış biliştir ve buna karşılık bilim hakikâti temsil eder. Epistemolojik düzlemdeki doğru-yanlış ayrımı ya da karşıtlığı, burada bilinç düzeyindeki bir ayrım olarak kullanılır ve ideoloji-bilim ayrımıyla ortaya konulur.
Daha sonra, Marksizm içinden ve dışından ideoloji teorisi önemli gelişmeler kaydedecek ve hem pozitif hem de negatif anlaşılış biçimleri geliştirilecektir. 20.yüzyıldaki gelişiminde daha çok negatif anlamda anlaşılan ve epistemelojik ayrımları kullanan ideoloji teorisinin eleştirildiği görülmektedir. İdeoloji sorununu bir doğruluk-yanlışlık meselesinden çıkarmaya yönelik bir tutum sözkonusudur burada. Postmodern yaklaşımlarda ise genel olarak ideoloji sorunsalı, yani "yanlış bilinç" ya da biliş meselesi tamamen dışta bırakılmaya çalışılmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
İdeoloji denilen düşünce formunun ortaya çıkışı çok daha eskilere, insanın düşünce tarihinin başlangıcına kadar öncelere uzatılabilir olmakla birlikte, ideoloji teriminin tarihi modern zamanlara, 18.yüzyıl sonrasına aittir. Daha Francis Bacon'ın çalışmalarında ideoloji fikrinin bir formunu bulmak mümkündür.Onun İdoller önermesinin içeriğini oluşturan kavramlar, ideoloji tartışmalarında yürütülen konu başlıklarıyla doğrudan ilintilidir.Bu nedenle ideolojinin tarihcesini araştıranlar genel olarak Bacon'dan hareketle bir tarihce sunarlar.
Böyle olmakla birlikte, özel olarak İdeoloji sözcüğü, Destutt de Tracy tarafından 18. yüzyılın sonlarında "fikirler bilimi"ni tanımlamak amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Başlangıçta pozitif bir içeriğe sahiptir bu disiplin ve mevcut fikirlerin doğruluk ve yanlışlıklarını, geçerliliklerini ve geçersizliklerini değerlendirme iddiasındadır.
Sonradan tanımı ve içeriği değişimlere uğrayacak ve tamamen karşıt konumlarda değerlendirilecektir.İdeoloji sözcüğünün birçok farklı kullanımı ve tanımı mevcuttur. Bunların önde gelenlerinden biri de Marksist ideoloji tanımlamasıdır ki, bu genel ideoloji tanımından farklılıklar gösterir.Marks ideolojinin negatif anlaşılışını ortaya koymuştur ki, buna göre ideoloji yanlış bilginin ya da yanılsamalı düşüncenin bizzat kendisidir.
İdeoloji teorisi
İlk olarak dikkat edilmesi gereken nokta ideoloji ile ideolojilerin birbirine karıştırılmaması gereğidir.İdeoloji bu ayrımda belli bir düşünce formunu ya da bilinç biçimini gösterir; buna karşılık ideolojiler ise, belirli bir anlamda bir araya toplanmış ve çeşitli toplumsal grupların kendilerini ifade etmek için oluşturdukları fikirler/değerler kümesini dile getirir.Ayrımı netleştirmek için ilkini ideoloji, ikincisini ise politik ideolojiler olarak anlamakta fayda vardır.
Kuramsal alanda, İdeoloji teorisi olarak bilinen bir bölge mevcuttur.İdeolojinin tanımlanmasından işleyiş mekanizmasının belirlenip ortaya konulmasına ve bu yönde diğer düşünce biçimlerinden ayrımlanmasina kadar, çeşitli konu başlıkları bu teorik alanın içeriklerini oluşturur.Kapsamı dolayısıyla ideoloji teorisi oldukça zorlu bir alandır ve bu konuda ortaya konulan çalışmalar her zaman çok katmanlı olmak durumdadır.İdeoloji teorisinde, bir yanda epistemolojik sorunsallara öte yandan da değer-yargıları alanına bağlı olarak tartışmalar yürütülmektedir.Çeşitli ideoloji teorileri mevcut olmakla birlikte, en genel anlamda ideolojiye iki yönlü bir yaklaşımın şekillenmiş öldüğünü söyleyebiliriz.Bunlar pozitif ve negatif ideoloji anlayışlarıdır.Pozitif anlayış ideolojiyi olumlu olarak anlayıp onu yadsımazken, negatif anlayış onu bir yanlışlık meselesi olarak değerlendirip yadsır ve ona karşı dogruluk'u çıkarır.
Marksist ideoloji teorisi
İdeoloji teorisi icinde Marksist düşünürler önemli bir ağırlığı oluşturur.Marks, Lenin, Gramsci, Lukacs, Frankfurt Okulu, Althusser gibi düşünürlerin bu alanda çalışmaları olmuştur. Bunun dışında, ideoloji teorisiyle ilgilenen öteki düşünürlerin de marksizmle etkileşimli (karşıt ya da yana) olarak çalışmalarını yürütmeleri sözkonusudur.
Marksist ideoloji, negatif ideoloji anlayışının belirgin bir örneğini verir.Buna göre ideoloji, en genel anlamda "yanlış bilinç"tir. Bu anlayışı, kuramsal bir çabayla ilk olarak Marks'ın yapıtlarında iki ayrı şekilde görmek mümkündür. Daha sonra Marksizmin gelişimi içinde bu iki eğilim kendine gelişim yolları bulur. Lenin, Antonio Gramsci, Georg Lukács, Louis Althusser gibi isimler farklı okumalarla özgül ideoloji tanımlarını verirler.Dolayısıyla,İdeoloji teorisinin epistemolojik ve felsefi gelişiminin ana kaynaklarından birisinin Marksizm olduğu kabul edilir. İdeolojinin pozitif ve negatif anlaşılışından çeşitli teoriler bu alan içinde yetkin olarak geliştirilmiştir.
Marks'ta yanlış bilinç olarak ideoloji tanımlamasının ilk şeklini Alman Ideolojisi'nde görülür. İdeoloji, bireylerin bilincindeki gerçekliğe dair yanlış bir bilinç ya da bilgi durumudur burada. Nitekim başlangıç yapıtlarında Marx; hem Din'i hem de felsefe'yi ideolojinin çeşitli biçimleri olarak eleştiri konusu yapmaktadır.Buna göre din ve felsefe, gerçekligi başaşağı ederek, çarpıtarak, yanılsatarak bireylerin bilinçlerini belirlemektedirler.
Marx'ta görülen belirgin ikinci bir ideoloji anlayışı ise, Kapital'in ünlü Meta fetişizmi bölümünde görülür. Meta fetişizmi gerçekten de, ideoloji teorisinin gelişiminde özgün bir yer tutar ve bir anlamda maddeci bir ideoloji anlayışının ilk örneğini verir. Marx, gerçi burada da yanlış bilinç nosyonuna bağlıdır, yani epistemolojik olarak yine aynı doğruluk-yanlışlık ya da yanılsama-gerçeklik fikrinin içinde durur. Ancak burada Marx, Alman İdeolojisi'deki düşünceden daha farklı olarak, ideolojiyi bireysel bir bilinç ya da yanılgı sorunu olmaktan çıkarır ve yeniden tanımlar.
Buna göre yanlış bilinç bireylerin bir yanlış görmesi meselesi değil, genel toplumsal yapının maddi temeli tarafından belirlenmesi meselesidir. Metalarin üretiminden dolaşımına kadar tüm maddi süreçler ideolojinin temelini oluşturur;yani metaların fetişist niteliği, belirli bir bilinç'in oluşmasına ve yayılmasına neden olur. İdeoloji, bireylerden bağımsız olarak, metaların fetişist niteliğiyle yanlış bilinç (kapitalist sistemin kendi kendisini meşrulaştırımı) olarak dolaşıma girmektedir. Bu ideoloji anlayışında da Marx'ın aynı epistemolojik ayrımları ve sistemi kullandığı açıktır. Değişen, ideolojinin tanımlanmasında daha maddi bir yöne doğru geçiştir. Böylece Marx, "maddeyi belirleyen düşünce değil düşünceyi belirleyen maddedir" felsefi ilkesine uygun bir ideoloji anlayışı ortaya koymuş olmaktadır.
Bilim-ideoloji karşıtlığı
İdeoloji fikrinin temelinde, kuramsal olarak epistemolojinin temel meseleleri başlangıcından itibaren bulunmaktadır. Bu meseleler elbette bilginin niteliğine ilişkin ayrımlara dayanmaktadır öncelikle; doğru/yanlış, yanılsama/gerçeklik, nesnel/öznel, öz/görünüş vb. gibi. Marx bu epistemolojik konular bağlamında kendi ideoloji teorisini kurarken, yanlış bilinç olarak ideolojinin karşısına doğru bilginin kaynağı olarak bilimi koymaktadır.Bilim-ideoloji karşıtlığının kuramsal bir statü kazanması böylece temellenir.
Buna göre, ideoloji yanlış biliştir ve buna karşılık bilim hakikâti temsil eder. Epistemolojik düzlemdeki doğru-yanlış ayrımı ya da karşıtlığı, burada bilinç düzeyindeki bir ayrım olarak kullanılır ve ideoloji-bilim ayrımıyla ortaya konulur.
Daha sonra, Marksizm içinden ve dışından ideoloji teorisi önemli gelişmeler kaydedecek ve hem pozitif hem de negatif anlaşılış biçimleri geliştirilecektir. 20.yüzyıldaki gelişiminde daha çok negatif anlamda anlaşılan ve epistemelojik ayrımları kullanan ideoloji teorisinin eleştirildiği görülmektedir. İdeoloji sorununu bir doğruluk-yanlışlık meselesinden çıkarmaya yönelik bir tutum sözkonusudur burada. Postmodern yaklaşımlarda ise genel olarak ideoloji sorunsalı, yani "yanlış bilinç" ya da biliş meselesi tamamen dışta bırakılmaya çalışılmaktadır.