Arama

Duyumculuk (Sansüalizm)

Bu Konuya Puan Verin:
Güncelleme: 1 Ekim 2011 Gösterim: 5.740 Cevap: 1
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
5 Temmuz 2011       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Duyumculuk
Sponsorlu Bağlantılar

Tüm bilgilerimizin duyumlardan geldiğini bildiren deneyci öğreti.

Buna göre duyumlar bilginin gerekli ve yeterli koşuludur. Biz en soyut bilgilerimizi bile duyumlardan elde ederiz. Duyumcu bakış açısı 18. yüzyıla kadar yoktur, çünkü duyguyla duyumun birbirinden ayrılması bu yüzyıldan sonra başlar. Duyumda bir dış uyarı, duyguda bir sunum söz konusudur. Yüzümüze çarpan rüzgârı duyumsar, bir utanç duygusunu duyarız. "Duyum ben'in nesnelerden gelen bir eylemle bağlantılı bir durumudur, duygu ben'in kendi etkinliğiyle ilgili durumudur."

Duyumculuğu 18. yüzyılda Fransız filozofu Condillac temellendirmiştir. Condillac'ın bu konuda ortaya koyduğu temel formül şudur: Tüm düşünsel yetilere, duyarlılığa ve istere (irade) varlığını kazandıran şey duyumdur. Hiç duyum almayan bir heykele duyum alma yetisini kazandırıp ona gül kokusu koklatsaydık, heykelin tüm bilgisi bu gül kokusuyla sınırlı olacaktı. Buna göre tek bir duyum bilinç alanına bağlandığında dikkat ortaya çıkacaktır. Bu tek duyum dirençli olduğunda bellek oluşacaktır. Heykel şimdinin izlenimiyle geçmişin duyumunu dikkate aldığında, karşılaştırma yapmış olacaktır. Buradan benzerlikleri ve ayrılıkları saptamaya yöneldiğinde yargıda bulunmuş olacaktır. Karşılaştırmalar ve yargılamalar yinelendiğinde, düşünce ortaya çıkacaktır. Heykel bu kez herhangi bir kötü koku duyumsadığında, hoş kokuyu anımsayacak ve imgelem belirecektir. Hoş kokunun anısı bir gereksinme ve bir arzu yaratacaktır. Mutlak arzu da iradeyi getirecektir.

Condillac'tan başka birçok filozof, duyumcu anlayışa bağlanmıştır. Bunların bir bölümü maddeci duyumcu (Holbach, Helvétius, Feuerbach), bir bölümü de ülkücü duyumcudur (Berkeley, Hume, Mach).

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
1 Ekim 2011       Mesaj #2
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Duyumculuk Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
Duyumların getirdiği bilgini öznel olduğunu ileri süren şüphecilik. Duyumcu şüphecilik, duyumun nesnel temelin bırakıp öznel yanını ele alır. Bu bakımdan hem duyumcu hem öznelci bir yapıdadır. Antik çağ Yunan düşüncesinin ünlü şüphecileri: Pyrhon, Aenesidemos, Timon gibi düşünürler nesnelerin algıladığımız biçimde var olduklarından şüphelenmek gerektiğini ileri sürerler; çünkü her insanın duyumu başkadır ve herkes kendi duyumuyla algıladığından, başkasınınkine benzemeyen, kendine özgü bir bilgi edinir.

Aenesidemos bunu kanıtlamak için on kanıt ileri sürer. Bu kanıtlar şöyle özetlenebilir: hepimiz aynı biçimde algılasaydık hepimiz aynı düşünceleri ya da bilgileri edinirdik, oysa hepimizin çeşitli ve birbirimizinkine benzemeyen düşünceleri var. Öyleyse nesnel gerçeklik yoktur, bilgilerimizden daima şüphe etmeliyiz. Duyumcu şüpheciler, bundan, katıksız idealist bir sonuç çıkarırlar: aynı nedenin çeşitli sonuçları olabilir: güneş karartır, kızartır, eritir ve yakar, öyleyse nedensellik yoktur, nedensellik olmadığına göre oluş yoktur. Duyumcu şüphecilerin düştükleri bu yanılgı, duyumun nesnel temelini bırakıp sadece öznel yanını almanın sonucudur.

1- Bütün bilgilerin yalnızca duyumlardan geldiğini, duyu algılarına dayandığını ileri süren öğreti. Formülünü Locke'un şu ünlü tümcesinde bulur: "Daha önce duyularda bulunmayan hiç bir şey anlıkta yoktur."

2- (Ruhbilimsel açıdan) Bütün ruhsal olayları duyumlara geri götüren (indirgeyen) anlayış.

3- (Ahlak felsefesi açısından) Yaşamın anlam ve ereğini duyu hazlarında bulan öğretiler. Duyumculuğun ilk- çağda temsilcileri; Kyrene Okulu ve Epikurosçulardır. Yeniçağda ise özellikle Locke ve Condillac'tır.

kaynak