İNCİ
Bazı yumuşakçaların ve özellikle de istiridyelerin içinde oluşan parlak, katı, sedefli, hemen hemen yuvarlak taş.
Sponsorlu Bağlantılar
Doğal inciler
Bu incileri, genellikle "inci midyesi” denilen ve birçok türü bulunan istiridyeler üretir; pinnalarda (Pinna nobilis) ve uniolarda da doğal inciler bulunur. Yoğunlukları 2,650 ve 2,700 arasında değişir; dirençleri oldukça yüksektir; kalsiyum karbonat esaslı olan bileşimleri sedefinkiyle büyük benzerlik gösterir. incinin her zaman, başlangıçta bir çekirdeği vardır (asalak, kum tanesi, vb.), yıllar boyunca, üst üste ince kalsiyum karbonat katmanlarıyla kaplanır.
Bir doğal inciye değer biçilirken çeşitli etmenler göz önünde bulundurulur: ağırlığı (kırat ya da çoğunlukla tane olarak hesaplanır), rengi (beyaz, pembe, gri, siyah), düzgünlüğü ve biçimi (yuvarlak, armut biçiminde vb.), parlaklığı ve parıltısı; son iki etmen incinin "suyu"nu oluşturur. Bu su zamanla değişime uğrayabilir; bazı ciltler inciyi kemirir: inci donuklaşır ve “ölür", inci oldukça kolay işlenir; çelik bir aletle delinebilir, bir kazıyıcı yardımıyla, üzerindeki bazı hatalar yok edilebilir.
Kültive inciler
1912 dolaylarında, Mikimoto Kokiçi adında bir japon, inci midyesi aşısını bularak kusursuz biçim ve nitelikte inciler elde etti. Bu teknik, bir inci midyesinin üzerinden biraz epitelyum alarak bununla yapay bir çekirdeği (sedeften) çevrelemeye ve bu bütünü yeni bir inci midyesi üzerine aşılamaya dayanır. Sonra inci midyesi doğal ortamına konulur ve inci doğal olarak oluşur, incinin istiridye içinde durma süresi yaklaşık altı yıldır (istiridyenin ömrü yaklaşık sekiz yıldır).
Tarih
Hindistan'da, Isa'dan birkaç yüzyıl önce yapılmış, inci süslemeli eşyalar bulundu; ancak Japonya'da bulunan bir metin İ.S. VI. yy.’da ilk kez inciden söz ediyordu. Fransa'da, inci gerçek anlamıyla ancak Henri ll'nin hükümdarlık döneminden başlayarak yaygınlık kazandı. Dünyanın en büyük incisinin ispanya kralı Felipe ll’nin 1579’da satın aldığı Peregrina olduğu sanılmaktadır; 34 kırat ağırlığındaki bu inci damla biçiminde ve güvercin yumurtası büyüklüğündeydi.
Rönesans döneminde çok tutulan "barok" incilerden (düzensiz biçimli), çoğunlukla düşsel hayvan ("paskalya kuzusu") ya da insan biçimi verilmiş mücevherler yapıldı.
XVII. ve XVIII. yy.'larda inciler, süslemede kullanıldı: kelep inciler, damla küpeler, ikişer ikişer takılan çift sıra bilezikler. Bir ya da daha çok diziden oluşan inci kolyeler, inciyle süslü yüzük ve küpeler bugün de sevilerek kullanılmaktadır.
—Giy. inciden kolye, bilezik, küpe vb. yapılır ve aksesuvar olarak kullanılır. Eski işlemelerde süsleme gereci olarak da kullanılmıştır. Topkapı sarayı müzesi'nde gerçek incilerle işlenmiş bohça, kavuk örtüsü, kaftan vb. pek çok eşyaya rastlanmaktadır. Bugün inciye benzetilerek yapılan yapay boncuklar bu işlevi görmektedir. Özellikle fantezi giysilerin bezenmesinde yapay incilerden de yararlanılır; ayrıca çanta, kemer, kolye vb. aksesuvar yapılır.
İnci avcıları
(ies Pecheurs de perles), G. Bizet’nin 2 perdelik operası. Librettosunu E. Cormon ve M. Carrâ'nin yazdığı yapıt ilk kez 1863'te Paris'teki Thââtre-Lyrigue’te sahnelendi. Bestecinin ölümünden sonra partisyonu yeniden düzenlenen opera, uzun zaman aslından değişik bir biçimde sahnelendi, ancak 1976'dan sonra özgün partisyonuna kavuştu. Nadir'in Hâlâ duyar gibiyim sözleriyle başlayan aryası ünlüdür. Yapıt Türkiye'de ilk kez 1961-62 sezonunda Ankara' da sahnelendi.
Kaynak: Büyük Larousse
BAKINIZ İnci Nedir?
Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2018 03:43
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!