Tarihi projede büyük gün pazartesi
21. yüzyılın projesi olarak görülen Nabucco'da imza pazartesi günü atılıyor. Peki bu proje Türkiye'ye ne getirecek? İşte tüm ayrıntılar...
“Baku-Tiflis-Ceyhan 20. yüzyılın projesiydi. Nabucco doğalgaz boru hattı projesi ise 21. yüzyılın projesi olacak…”
Ankara’da bugünlerde, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı koridorlarında, en üst düzey sohbetlerde bu cümle sık sık tekrar ediliyor.
Yüzler gülüyor; çünkü müzakereleri 2002’de başlayan Nabucco doğalgaz boru hattı projesinde en önemli adımlardan biri atılıyor.
13 Temmuz Pazartesi günü
Ankara’da, bir Cumhurbaşkanı, 6 Başbakan ve 9 bakanın katılımıyla, hattın inşasına ilişkin “Hükümetlerarası anlaşma” imzalanacak.
İmza törenine katılanlar da, davet edildiği halde gelmeyenler de, hatta hiç davet edilmeyenler bile, projenin stratejik önemini ortaya koyacak şekilde.
Toplam 3300 kilometre uzunluğunda olacak, 2000 kilometresi Türkiye’de n geçerek, Avusturya’ya kadar uzanacak Nabucco boru hattı, toplam 6 ülke topraklarına inşa edilecek.
Pazartesi günü yapılacak, evsahipliğini Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın üstlendiği törende de, yani Türkiye ile birlikte Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya’nın Başbakanları anlaşmaya imza koyacaklar. Ancak diğer davetliler de anlaşmanın önemini ortaya koyuyor;
Mesela, Nabucco’yla doğrudan hiç ilgisi olmada da, imza töreninde
ABD de üst düzey bir kongre üyesi, Cumhuriyetçi azınlık lideri milletvekili Logar ile Başkan Obama’nın enerji konusundaki özel temsilcisi Büyükelçi Richard Morningstar tarafından temsil edilecek.
Zeynep Gürcanlı YAZIYOR
Durun daha bitmedi;
Avrupa Birliği de törende en üst düzeyde yer alacak;
Bizzat AB Komisyonu Başkanı Barosso, imza törenine katılarak, AB’nin projeye verdiği siyasi desteği somutlaştıracak.
Törende ayrıca, ilgili ülkelerden Gürcistan da Cumhurbaşkanı Şaakaşvili düzeyinde temsil edilecek. Suriye, Azerbaycan, Mısır, Türkmenistan gibi ülkelerden bakan düzeyinde, Almanya’dan müsteşar düzeyinde katılım var.
8 milyar Euro’luk projenin finansmanı konusunda da büyük ilerleme sağlanmış durumda. Daha şimdiden Avrupa yatırım bankası projenin dörtte birini, yani yaklaşık 2 milyar doları finanse etmeyi garanti etmiş durumda.
Pek çok büyük banka ve uluslararası finans kuruluşu da şimdiden ilgili toplantılara katılıp, ilgi belirtmeye başladılar bile.
VE KATILMAYANLAR…
Törene davetli olup da gelmeyenler de, hiç davet edilmeyenler de anlamlı;
Mesela,
Rusya törene davet edilmiş. Ama imzaya üç gün kalmasına rağmen, hala
Rusya’dan katılıma ilişkin bir yanıt yok.
Belli ki Nabucco’ya alternatif olabilecek Güney Akım projesi üzerinde çalışan Ruslar, Nabucco anlaşmasının imza töreninde öyle üst düzey bir görüntü vermek istemiyor. İlginç bir başka davetli ülke ise
Irak. Ancak potansiyel olarak Nabucco’ya gaz sağlayacak ülkelerden biri olarak görülen ırak’tan da hala bir yanıt yok.
Dünyanın en zengin doğalgaz rezervlerinden birine sahip olan
İran ise,
Ankara tarafından her zaman “Nabucco’nun potansiyel tedarikçi ülkelerinden biri” olarak görüldü. Ancak belli ki,
İran’da seçim sonrasındaki son olaylardan sonra yaşananlar ne
Washington’da, ne de AB’de hoş karşılanmamış. Nitekim bu durum da, “İran’a davet gönderilmemesi” olarak somutlaşmış durumda.
Hükümetlerarası anlaşma imzalandıktan sonra, sıra “proje destek anlaşmalarına” gelecek. Nabucco hattını oluşturan şirketler, bu kez de ilgili ülkelerle teker teker masaya oturup, ayrıntılara ilişkin “proje destek anlaşmaları” imzalayacaklar. Proje destek anlaşmalarında, çevre konularından, sigortaya, mülkiyet haklarından, döviz transferlerine kadar hattın inşasına ilişkin tüm ayrıntılar yer alacak. Bu anlaşmaların 6 ay içinde tamamlanması bekleniyor.
TÜRKİYE NE KAZANACAK?
Nabucco projesinin yaklaşık 2000 kilometresi Türkiye topraklarından geçecek. Proje inşasına 2010’da başlanması, inşaatın yaklaşık 4 yıl sürmesi bekleniyor.
Bu süre zarfında, boru hattı inşaatı Türkiye istihdamına büyük fayda sağlayacak. Bu dört senelik dönemde yaklaşık 15 bin kişinin istihdam edilebileceği tahmin ediliyor.
Proje bittikten sonra ise, Türkiye’nin kazancı vergilerden olacak.
İmzalanacak hükümetlerarası anlaşmaya göre, boru hattının topraklarından geçen ülkeler herhangi bir geçiş ücreti almayacaklar. Ancak vergi gelirlerini paylaşacaklar. Bu paylaşma da, boru hattının ülke topraklarındaki uzunluğu ile doğru orantılı olacak. Nabucco’nun yaklaşık yüzde 60’ı Türkiye topraklarından geçtiğinden, vergi gelirlerinin yüzde 60’ını da Türkiye alacak.
Bunun Türkiye’ye yıllık getirisi ise, yaklaşık 450 milyon Euro olacak.
UCUZ GAZ İMKANI
Nabucco’nun bir başka faydası ise, Türkiye’nin artan enerji kaynakları sorununa çözüm getirecek olması.
Türkiye, başından beri hattan geçecek yıllık 37 milyar metreküp doğalgazın belli bir bölümünün Türkiye’ye satılması için garanti verilmesini istiyordu. Bu garanti miktarı için yüzde 15 gibi oranlar üzerinden pazarlıklar yapılıyordu.
Ancak belli ki, Türkiye’nin masaya koyduğu yüzde 15 kartı pek kabul görmedi.
Ancak bunun yerine yeni bir yöntem oluşturulmaya çalışılıyor;
Bu yeni yöntemin adı Caspian Development Cooperation adlı bir örgütlenme. Türkçesi Kafkas Kalkınma İşbirliği. Bu oluşumun, gazı satın alacak ülkelerin şirketleri tarafından oluşturulması üzerinde çalışılıyor. Bu şirketlerin bir çeşit oligapol yaratıp, gaz tedarikçisi ülkelerin karşısına birlik olarak çıkmaları, toplu pazarlık yoluyla da, gazı daha ucuza almaları CDC’nin kurulma nedenini oluşturuyor.
CDC kurulduktan sonra, tedarikçi ülkelerle masaya oturacak. Alınacak doğalgazın miktarı, ücreti konusunda, Nabucco’dan gaz alacak olan tüm ülkeler, tedarikçi ülke ile “topluca” pazarlık edecekler.
GERİ AKIM ÖZELLİĞİ DE VAR
Nabucco’nun bir başka özelliği ise, doğudan batıya doğru gaz akışının yanı sıra, batıdan doğuya doğru akışa da olanak vermesi.
Bu durum, Türkiye’nin enerji güvenliği açısından çok önemli. Türkiye’nin herhangi bir nedenle gazsız kalması nedeniyle, Avrupa’daki ortaklarının stoklarından gaz alabilecek.
AKILLARDAKİ SORULAR
Proje çok büyük olunca, ilgili ülke sayısı da, buna doğru orantılı olarak büyüyor. Bu da siyasi sorunları büyütüyor.
Nabucco projesi söz konusu olduğunda akıllara en çok gelen soru, “Nabucco’ya gazı hangi ülkeler sağlayacak” oluyor.
Malum;
Rusya da kendi alternatif projesini oluşturuyor ve Azerbaycan, Türkmenistan, hatta
İran gibi gaz zengini ülkeleri bu projeye dahil etmeye çalışıyor.
Ancak Türk Dışişleri kaynakları, Nabucco gibi “tarihi” nitelikte bir projeye gaz bulmanın sıkıntı olmayacağı görüşünde;
Bir kere proje
ABD’nin tam desteğini almış durumda. Nabucco’dan geçecek gazın alıcıları ise Avrupa Birliği ülkeleri. Proje, Avrupa’nın
Rusya dışında bir kaynaktan gaz ihtiyacını karşılayacak olması nedeniyle enerji güvenliği açısından büyük önem taşıyor.
Dolayısıyla, bir yandan
ABD, bir yandan AB’nin etkisiyle, Azerbaycan, Türkmenistan gibi gaz sağlayıcı ülkelerin, üstelik Nabucco inşa edilip somut olarak ortaya çıkmaya başladığında, projeye katılmaya daha hevesli olacağına inanıyor
Ankara.
Bu çerçevede hemen aklımıza gelip de soruverdiğimiz, “ama
Rusya daha yeni Azerbaycan’la bir gaz alım anlaşması yaptı” sorusuna Türk Dışişleri yetkililerinin yanıtı da kısa ve net;
“Rusya ile Azerbaycan’ın yaptığı gaz anlaşması yıllık 500 milyon metreküpü içeriyor. Nabucco’nun kapasitesi ise yıllık 37 milyar metreküp. Yani Rus-Azeri anlaşmasındaki gaz miktarı, çok düşük. Nabucco’yu etkilemez…”
Üstelik ileride projeye gaz tedarik edecek ülkelerin sayısının artması üzerinde çalışmalar da sürüyor. Bu konuda en hareketli ülke
ABD;
Irak’taki zengin doğalgaz kaynaklarının da Nabucco hayata geçtiğinde, kurulacak bir boru hattıyla Nabucco’ya bağlanması üzerinde çalışmalar daha şimdiden başlamış durumda.
Washington, bu konuda şimdiden
Bağdat’ı sıkıştırmaya başladı bile.
“İran’da gelecekte neler olacağı belli olmaz. Batı’yla yumuşama,
İran’ın da projeye dahil olmasını getirebilir” umudu hala var Türk yetkililerde.
AB İLE BÜTÜNLEŞME
Nabucco Türkiye’nin enerji güvenliği ve ucuz enerji kaynağı sağlaması açısından çok önemli.
Ancak bir başka önemi ise, Türkiye’nin, yaklaşık 8 milyar dolarlık bu proje ile doğrudan AB’ye entegre olması.
Ankara’da belki de en çok önemsenen konulardan birinin başında da zaten bu durum geliyor; Türkiye’nin Avrupa’nın kopmaz bir parçası haline gelmesi…