Arama

Medya Haber - Sayfa 115

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 676.034 Cevap: 1.864
volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1141
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Orhan Pamuk'dan yine tartışılacak sözler

Sponsorlu Bağlantılar

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Amerikan PBS televizyonuna yaptığı açıklamada, hükümeti Kürt sorununun çözümünde yumuşak davranmaya davet ederken laik kesime ağır eleştirilerde bulundu.

Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, yine tepki çekmesi muhtemel açıklamalar yaptı.

Amerikan PBS televizyonuna konuşan Pamuk, hükümeti Kürt sorununa yumuşak yaklaşmaya davet etti. Laik kesimi de eleştiren pamuk, "Birçoğu iyi insan ama demokrasiye ve halkın oyuna saygıları yok" dedi.

NTV'nin haberine göre, Amerikan PBS televizyonunda ‘Charlie Rose Show’a katılan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, hükümetten, Kürt sorununun çözümünde yumuşak tavır sergilemesini istedi.

Pamuk, "Türkiye'de daha fazla kültürel, dilsel, siyasal hak talep eden Kürt halkıyla, bundan korku duyan ve gerçekte bu konuya daha liberal ve yumuşak biçimde nasıl ele alacağını bilmeyen hükümet arasında çekişme var. Sorun, hükümetin sert tavır izlemesinden kaynaklanıyor. Hükümet konuya yumuşak biçimde nasıl yaklaşacağını bilmezse maalesef sorun çözülemez" dedi.

Laiklerle islamcılar arasında çekişme yaşanan Türkiye’de, Atatürk'ün laiklik projesinin işlediğini ama demokrasinin işlemediğini savunan Orhan Pamuk, bunu, ordu ve bürokrasi içindeki muhafazakar ve otoriter yönetici elitlere bağladı.

Bu kesimin, "Türkiye din devletine dönüşüyor" bahanesini kullandığını dile getiren Pamuk, “"Maalesef, Türk bürokrasisi ve ordudaki bazı kesimler, sahip oldukları ayrıcalıklarını kaybetmek istemiyor. Bu kesimler, AB ile müzakerelerden memnun değil. Laiklerin birçoğu iyi insan ama demokrasiye, halkın oylarına ve insan haklarına çok saygıları yok" ifadelerini kullandı.



volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1142
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Sigara yasağını yumuşatan kanun teklifi

Sponsorlu Bağlantılar

Sigara içmediği halde sigara yasağının kapsamını genişleten yasaya ret oyu veren CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse, "kişilerin sigara kullanma özgürlüğünün kısıtlanmaması gerektiği" anlayışından hareketle, sigara yasağını yumuşatmak için kanun teklifi verdi.

Köse'nin TBMM Başkanlığı'na sunduğu kanun teklifi, Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunda değişiklik yapıyor.

Teklif, özel hukuk kişilerine ait lokanta, kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri içilen ve içilmeyen bölmeler yapılmasını öngörüyor.

Teklife göre, işletmelerde yapılabilecek bu bölmelerin niteliklerini belirlemek amacıyla Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu, yönetmelik hazırlayacak.

Yönetmeliğin düzenlenmesinde, Sağlık Bakanlığının, meslek örgütlerinin görüşlerine başvurulacak.

Tütün ürünlerinin kullanım yasağının yürürlüğünün 1 yıl sonraya ertelenmesini de öngören teklifin gerekçesinde, sigaranın yasaklanmasının, toplum sağlığına büyük katkı sağlayacağı, gelecek kuşakların tütün ürünlerine olan bağımlılığının en aza indirilmesinin, dolaylı olarak toplum sağlığı konusunda olumlu bir adım olacağı belirtildi.

Yasağın ekonomik boyutu
Tütün ürünlerinin yasaklanmasının, bu yanıyla birlikte görülmesi gereken başka yanlarının da bulunduğu ifade edilen gerekçede, "Her şeyden önce bireylerin tütün ürünü kullanma özgürlüğünün kısıtlanmaması gereklidir. Bu özgürlüğün tütün ürünü kullanmayan başka bireylere zarar vermemesi için ise çeşitli yollarla konuya çözüm getirmek olanaklıdır. Belli büyüklüğün üzerindeki özel hukuk kişilerine ait olan lokantalarla, kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde bu konuda tütün ürünü içilen ve içilmeyen yerler gibi ayrımlar yapılabilir. Benzer düzenlemelerle tütün ürünü tüketenlerin özgürlüğü sağlanıp, aynı zamanda tüketmeyenlere zarar vermesinin önüne geçilmiş olacaktır" denildi.


volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1143
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Reşadiye saldırısında muhtara tutuklama


Tokat'ın Reşadiye ilçesinde 7 askerin şehit olduğu terör saldırısıyla ilgili gözaltına alınan Gökköy muhtarı H.İ., sevk edildiği nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.

Reşadiye'nin Sazak Köyü yakınlarında 7 Aralık tarihinde ilçeden dönen askeri aracı bir grup PKK'lı terörist tarafından pusu kurularak düzenlenen saldırıda 7 asker şehit oldu, 3 asker ise yaralandı. Hain saldırıdan sonra sürdürülen kapsamlı soruşturma kapsamında ilçe yakınlarındaki hidroelektrik santrali inşaatında çalışan 10 işçi ile ilçeye 30 kilometre uzaklıkta bulunan Gökköy muhtarı H.İ., teröristlere yardım ve yataklık yaptıkları iddiası ile gözaltına alındı. 10 işçi yapılan sorgulamaların ardından serbest bırakılırken, olayla ilgili bazı sorulara çelişkili cevaplar veren köy muhtarı H.İ. jandarmadaki sorgulamasının ardından dün akşam savcılığa sevk edildi.

Cumhuriyet Savcısı tarafından da sorgulanan H.İ. nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Mahkemede bu sabaha erken saatlere kadar devam eden sorgulama işlemi ardından muhtar H.İ. yardım ve yataklık iddiaları ile tutuklandı. Gökköy'ün saldırının gerçekleştiği yere yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta bulunduğu bildirildi.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1144
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Rekabet Kurulu'ndan Turkcell'e 36 milyonluk ceza


Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’ye GSM hizmetleri ve mobil pazarlama hizmetleri pazarlarında hakim durumunu fiili münhasırlık yaratmak suretiyle kötüye kullandığı gerekçesiyle 36 milyon TL idari para cezası verdi.

Rekabet Kurulu’nun Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin 4054 sayılı Kanun’un 6’ıncı maddesinin ihlal edilip edilmediğinin tespiti için 9 Ekim 2008 tarihinde açtığı soruşturma karara bağlandı. Buna göre, Rekabet Kurulu Turkcell'e GSM hizmetleri ve mobil pazarlama hizmetleri pazarlarında fiili münhasırlık yaratmak suretiyle hakim durumunu kötüye kullandığı gerekçesiyle 36 milyon 72 bin TL idari para cezası verdi.

Rekabet Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Rekabet Kurulu’nun 9 Ekim 2008 tarihli kararı Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından 4054 sayılı Kanun’un 6’ıncı maddesinin ihlal edilip edilmediğinin tespiti için, 4054 sayılı Kanun’un 41’inci maddesi uyarınca soruşturma açıldığı bildirildi. Açıklamada, soruşturma sonucunda, tespitler ve ilgili tarafların savunmaları, toplanan tüm bilgi ve belgeler ile soruşturma raporu, ek yazılı görüş ve sözlü savunma toplantısındaki açıklamaların değerlendirildiği belirtilerek, 23 Aralık 2009 tarihinde yapılan Rekabet Kurulu toplantısında dosyanın karara bağlandığı vurgulandı. Rekabet Kurulu’nun aldığı nihai karar şöyle:

“Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin, GSM hizmetleri ve mobil pazarlama hizmetleri pazarlarında hakim durumda bulunduğuna oybirliğiyle, Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin, ilgili pazarlardaki hakim durumunu Kontör -dakika hediye edilen kampanyalara diğer operatörlerin katılımının reddedilmesi; kontör-dakika hediye edilen kampanyalarda rakip GSM operatörlerin başta kontör-dakika olmak üzere GSM faydası hediye etmesinin engellenmesi;

Turkcell tarafından kontör-dakika hediye edilecek kampanyalarda alıcı firmalara münhasır çalışılmaması durumunda mecra ve barem indirimlerinin uygulanmaması; ‘Turkcell’liler Kazanır’ logosunun tanıtım görsellerinde kullanılması karşılığında indirim sağlanması yollarıyla fiili münhasırlık yaratmak suretiyle GSM hizmetleri ve mobil pazarlama hizmetleri pazarlarında kötüye kullandığına, dolayısıyla 4054 sayılı Kanun’un 6’ıncı maddesini ihlal ettiğine oybirliğiyle karar verildi.

Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’nin ihlal oluşturduğu tespit edilen uygulamalarla aynı sonucu doğuran ya da doğurabilecek niteliğe sahip uygulamalardan kaçınarak ihlale son vermesi gerektiğinin ilgili teşebbüse bildirilmesine oybirliğiyle karar verilirken, Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik uyarınca Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.’ye 2008 mali yılı sonunda oluşan 8 milyar 16 milyon 51 bin 327 TL 94 Kuruş tutarındaki gayri safi gelirinin binde 4.5 oranında olmak üzere 36 milyon 72 bin 230 TL 98 Kuruşluk idari para cezası verilmesine Başkanvekili Prof. Dr. Nurettin Kaldırımcı ve Kurul Üyesi Reşit Gürpınar’ın farklı gerekçesiyle oybirliğiyle karar verildi.”

Rekabet Kurulu'nun gerekçeli kararı, Danıştay yolu açık olmak üzere taraflara tebliğ edilmesini takiben Kurumun internet sitesinde yayınlandı.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1145
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
ABD'de inanılmaz cinayet


ABD'de yaşanan korkunç olayda 29 yaşındaki baba Daniel Hicks, yeni doğmuş 13 haftalık kızını ve çocuğunun annesini, erkek çocuğu olmadığı gerekçesiyle vurarak öldürdü.

Polis şimdi her yerde küçük bebeği 7, anneyi 12 kez kurşunlayarak öldürdükten sonra kaçan katil babayı arıyor.

Seattle'da yaşanan korkunç olayın ardından aileyi tanıyanlar, Hicks'in ilk çocuğunun erkek olmaması nedeniyle büyük hayalkırıklığına uğradığını, sevgilisi Jennifer Morgan'ın hamile kalmasından mutsuz olduğunu ve küçük kızı Ema ile bir bağ kuramadığını anlattı.

Jennifer'in annesi de Hicks'in çocuğun erkek doğmamasından duyduğu hoşnutsuzluğu dile getirdiğini söyledi.

Ayrıca Jennifer'in bir dizi kavganın ardından Hicks'ten evi terk etmesini istediği de kaydedildi.

Küçük Ema ile anne Jennifer'in cesetleri yaşadıkları evin bodrumunda bulundu.
Polis Hicks'in 45 kalibrelik silahla toplamda 21 el ateş ederken, silahı iki kez doldurduğunu söyledi.

Cinayetin ardından kaçan Hicks Irak'ta asker olarak görev yapan erkek kardeşine şu notu bıraktı: "Üzgünüm... Ben büyükbabam gibi hastayım. Hayatımı düzene sokamadığım için üzgünüm. Lütfen başkaları için değil, kendin için yaşa. Ağlama."

Polis, Hicks'in büyükbabası Dean Hicks'in 1983'te karısı Lona Hicks'i öldürdükten sonra kendini öldürdüğünü ve notta bu olaya atıfta bulunulduğunu söyledi.

Hicks'in yakalanmasının ardından ölüm cezası alması ya da müebbet hapse çarptırılması bekleniyor.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1146
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Çatlı'ya kimliğimi neden verdim


Susurluk kazasıyla Türkiye’nin tanıdığı, Abdullah Çatlı’nın kimliğini kullandığı Mehmet Özbay, Atlanta’da Hürriyet’e konuştu.

Ülkücü arkadaşlarının “Abdullah Reis” diye tanıştırdığı Çatlı, ona tam olarak güvendikten sonra, şu istekte bulundu: “Yurtiçi ve yurtdışında rahat dolaşabilmem için çok temiz bir kimliğe ihtiyacım var. Devletin senin kimliğini bana vermesinde sakınca var mı?”

Çatlı’nın Ermeni terörüne karşı eylemlerde parmağı olabileceğini belirten Özbay, yanıtını da şöyle anlattı: “Ben de ‘Devlet böyle uygun görüyorsa hay hay, kullanabilirsin’ dedim. Bu bana yüzde yüz devletin isteği gibi geldi. Çok ketumdu. Yaptıklarını hiç anlatmadı. Vücut dilinden bu işlere karıştığını anladım. Üzerinde, açıkta bir Uzi silahı vardı. Yanından hiç ayırmazdı.”

1 Kasım 1996’da yaşanan Susurluk Kazası’ya birlikte anılmaya başlanan Abdullah Çatlı’nın kimliğini kullandığı Mehmet Özbay, Hürriyet’in Londra temsilcisi Faruk Zabcı’ya Çatlı ile nasıl tanıştığını, sonrasında yollarının nasıl kesiştiğini anlattı. Atlanta kenti yakınlarındaki Jefferson’da Zabcı’ya albümlerini ve hayatını açan Özbay’a sorularımız ve verdiği yanıtlar şöyle:

Hiç saklanmadım, isteyen iki dakikada bana ulaşır

Bugüne kadar hiçbir resmi makam ifadenizi aldı mı? İlk defa bana mı konuşacaksınız?
? Ben hiçbir zaman saklanmadım. Bana isteyen iki dakikada ulaşabilir. ABD’de bile 13 yıldır telefonumu hiç değiştirmedim. Ben Londra’dayken, Susurluk’tan 4 veya 6 ay sonra, büyükelçilikten Yalçın Bey diye biri beni aradı. ‘Uygun gününüzde ifade verir misiniz? İş saati dışında buluşalım kimse rahatsız etmesin’ dedi. Saat 18.00’de, Londra Başkonsolosluğu’nda buluştuk. Bildiğim her doğruyu tam söyledim. Ne bir fazla ne bir eksik.

Ülkücü arkadaşlarım onu ‘Reis’ diye tanıştırdı

Önce konsolos bey kendini tanıttı. Konsolos sonra Yalçın Bey’i tanıştırdı. Konsoloslukta çalışanların mesaisi bitmişti. Kendini hukuk müşaviri olarak tanıştan Yalçın Bey yumuşak, gayet kibar bir insandı. Bana 25-30 soru sordu: ‘Tansu Çiller ile hiç tanıştın mı? Onunla hiç telefonla konuştun mu? Mehmet Ağar’ı tanıyor musun? Abdullah Çatlı ile nasıl tanıştın?’
Sorular daha çok Tansu Çiller ve Mehmet Ağar ile ilgiliydi. Çiller’i de Ağar’ı da hiç tanımadığımı söyledim. Abdullah Çatlı ile tanışmamızı anlattım.
Çatlı ile ilk ne zaman ve nerede tanıştınız?
? Çatlı ile ilk defa 1990 yılında Laleli’deki Ramada Oteli’nde, ülkücü bir grupla yemek yerken tanıştım. Akşam saat 6-7 sıralarındaydı. İsviçre’de cezaevinden kaçıp Türkiye’ye geleli birkaç gün olmuştu. Bu otele ülkücü işadamları giderdi. Ramada yeni açılmış bir oteldi. Buraya sık sık uğrardım. Haftada 2-3 kez. Orada 7-8 arkadaşım vardı. Bunlardan biri Abdullah Reis diye bana tanıştırdıkları Abdullah Çatlı idi. O zamana kadar ben Abdullah Çatlı’yı hiç bilmiyordum.

Gelelim Çatlı’nın kimliğinizi kullanmasına izin vermenize. Ne zaman sizden izin istedi?
? Kendisi bir gün sıkıla sıkıla ‘Yurtiçinde ve yurtdışında rahat dolaşabilmem için çok temiz bir kimliğe ihtiyacım var. Devletin müsaadesiyle bir iş olacak ve devlet bunu tedarik edecek. Bana kimliğini verirsen, yurtiçinde ve dışında senin için bir sakınca var mı? Devletin senin kimliğini bana vermesinde sakınca var mı?’ diye sordu. Kimliğimin ona verilmesi 6 ay öncesi konuşulmuştu. Çatlı uzun süre düşünüp taşınmış ve sonunda bana açılabilmişti. Ben de ‘Devlet böyle uygun görüyorsa, hay hay kullanabilirsin’ dedim. Bu bana yüzde yüz devletin isteği gibi geldi.

Kürt’üm, orta 1’de ülkücü oldum
Mehmet Özbay, Urfa’nın Suruç İlçesi’ne bağlı, 10 hanelik Medirbaz Köyü’nde çamlı çamurlu bir evde doğmuş. Küçük ve şirin bir köy. O günleri şöyle anlattı:
”Dokuz kardeşten biriydim. Babam orman fidanlığında iş bulunca Birecik İlçesi’ne taşındık. Orada ilkokula, ortaokula ve liseye gittim ama liseyi son sınıfta terk ettim. Yurtdışına çıkma tutkum 7-8 yaşında başladı.
Birecik’te nesli tükenmekte olan Kelaynak kuşları vardı. En büyük abim İbrahim bu kuşların bekçisiydi. Bu kuşları görmeye turistler gelirdi ve ben de onlarla sohbet ederdim. Yurtdışına, turistlerin ülkelerine gidebilmek için geceleri hep dua ederdim. 1980 ihtilalinden önce Türkiye’de terör olayları çok artmıştı. Can güvenliği kalmamıştı. Ben ortaokul 1’de ülkücü olduğum için can güvenliğim yoktu. Ben gidersem ailemi rahat bırakırlar diye düşündüm.
Biz sağ görüşlü, muhafazakar bir aileyiz. Kürt olmama rağmen, bilinen bir ülkücüydüm. İki pasaportumu 1980 ihtilalinden birkaç gün önce aldım. Tam yurtdışına gidecekken 12 Eylül İhtilali oldu. Yurtdışına gidişler yasaklandı. Ancak 3 gün sonra öğrencilerin yurtdışına gitmesine izin verildiğinden ben İstanbul’dan Londra’ya uçtum.
Londra’dan trenle Manchester’a geçtim. Asıl hedefim zaten okumak değildi. Manchester’da Topkapı Lokantası’nda bulaşıkcı olarak işe başladım. Lokantanın bulaşıklarından ve tuvaletlerinin temizliğinden sorumluydum. Sonra pencere işine geçtim ve double glazing işinden iyi para kazandım.”

Uzi’sini yanından hiç ayırmazdı
Mehmet Özbay, tanıdığı ‘Abdullah Reis’i şöyle anlattı:

“Benle tanışmasından sekiz ay kadar sonra, (1990 yılı Kasım ayı) dostluğumuz gelişmişti. 2 çocuğu olduğunu, Bahçelievler’de oturduğunu söylemişti. Ne ticareti yapmasını önerdiğimi, ticari fikirlerimi sordu. Birlikte sinemaya gittik, tiyatroya gittik, yemeğe gittik. Çatlı genelde yalnız gelirdi, ama resmi polislerle de geldiği olurdu. Korumalarıyla, zaman zaman sivil polislerle gelirdi. Üzerinde her zaman açıkta Uzi marka silahı vardı.
Bu işlere karıştığını
vücut dilinden anladım
Beyaz minibüsle 7-8 polisle geldiği de oldu, 5-6 polisle geldiği de oldu. Benim için 10 polisle gelmesi önemli değildi. Onun insanlığı, kişiliği, şahsiyeti, karakteri beni etkiledi. 1973-1984’de birçok diplomatımızın Ermeni terörüne kurban gitmesi beni o yıllarda çok rahatsız etmişti. Los Angeles’da iki yaşlı Ermeni’nin otele çağırdıkları yetkili başkonsolos ve yardımcısını katletmesi, 1980 yılında Atina’da büyükelçilikte görevli idari memur ve 14 yaşındaki kızını taramaları unutamayacağım olaylar. Çatlı’nın Ermeni teröristlere karşı yapılan bazı operasyonlarda parmağı olduğunu tahmin ediyorum. Bana hiçbir zaman neler yaptığını anlatmadı. Çok ketum bir insandı. Az konuşurdu. Sohbetleri sırasında vücut lisanıyla bu işlerde görev aldığını anladım.”

Maddi durumu hayli kötüydü
Tanıdığı Abdullah Çatlı’nın maddi durumunun hiç iyi olmadığını anlatan Mehmet Özbay, en iyi arkadaşının çektiği maddi sıkıntıları şöyle anlattı:

“O devletin verdiği görevi gönül rızasıyla bazı inandığı değerler için kabul etti. Devlet, Çatlı’yı zorla kullanmazdı. Çatlı yaptıkları için devletten hiç para, maaş almadı. Oysa örtülü ödenekten çok büyük paralar alındığını duymuştuk. Ben Çatlı’ya yaptıkları için örtülü ödenekten bir dolar bile verildiğini sanmıyorum. Bazıları bu paraları hiç etmiştir. Çatlı da bana şikayet etti. ‘Devlet için bu kadar geziyoruz, gidiyoruz, devletten bir kuruş aldığımız yok’ şeklinde bir sohbetimiz oldu.”

Faruk Zabcı’nın izlenimleri
Mobilya ticareti yapan Mehmet Özbay’ın ABD’de yaşayan 3 tane daha Mehmet Özbay adında yeğeni varmış. Biri, “İsmim yüzünden İstanbul’da havaalanında polis şüphelendi, gözaltında altı” dedi.

Jefferson’da, onun mağazası olan Real Deals’ın ışıklı billboardları dikkatimi çekti. Londra’da bulaşıkçılık yapan Mehmet Özbay’ın ABD’de işleri büyüttüğü anlaşılıyordu.

Kapıları açık
6 bin 500 nüfuslu Jefferson’da, Old Swimming Pool Road’da 7 yıl önce 138 bin dolara aldığı evinin kapılarının kilitli olmadığı dikkatimi çekti.

Bahçede tuz torbaları vardı. Özbay, geyikleri çok sevdiğinden onları evinin bahçesine çekmek için bahçeye tuz koymuş.

Geceleri Türk TV’lerinin haberlerini hiç kaçırmıyor; “Eve girdiğimde Türkiye, dışarı çıktığımda Amerika” diyor.

Mehmet Özbay ile ortağı Göksel Bulat, mobilya işi yapıyorlar. South Carolina’da, Fort Lawn’da milyoner işadamı Stanley Atkins’den satın aldıkları ‘Wow Home Furnishing’ adlı dükkanlarına gittik. Stok çok büyüktü. Ucuza kaliteli mobilya ve halı satıyorlardı.

‘Tam gariban babası’
Mehmet Özbay ile röportajı, Kuzey ve Güney Carolina, New York ve Jefferson’da yaptık.

Herkes Özbay’ı çok iyi bir patron olarak şöyle anlatıyordu: “Bizle patron gibi değil arkadaş gibi ilgileniyor. Gecede 3 saat uyuyarak deliler gibi çalışıyor. Tam bir gariban babası.”

Belki 20 kadar işçisiyle yalnız konuştum. Kimse en ufak şikayet etmedi. Wow’nun müdürü, parası çıkmayınca Mehmet Özbay ona para yardımı yapmış ve bir ev sahibi olmasını bile sağlamış.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1147
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
ABD'li askerler korkudan aklını kaçırıyor


NATO’nun 2008’de ele geçirdiği bir karakolu korumakla sorumlu olan ABD askerleri, yaşadıkları garip olaylar yüzünden akıllarını kaçırma noktasına geldiler.

Afganistan’daki Hasan Abad garnizonunun güneydoğusunda kalan “Gözlem Noktası Kayası” adlı karakolun etrafını çeviren siperlerin bir mezarlığın üzerine inşa edildiği ortaya çıktı.

Geniş bir arazinin ortasındaki 20 metre yüksekliğindeki bir tepede bulunan karakolu savunan askerler, uzun bir süreden beri karakolun siperlerinde insan kemiklerine rastlıyor.

Buldukları kemikleri geri gömen askerler, aylardan beri garip sesler duyduklarını ve ışıklar gördüklerini belirtiyorlar. Bulunan kemiklerin büyük olasılıkla Sovyet-Afganistan savaşında hayatını kaybeden Rus askerlere ait oldukları düşünülüyor.

Yerel halk, karakolun bulunduğu arazinin “lanetli” olduğunu söylerken, yaşadıkları sinir bozucu deneyimler yüzünden askerler en kısa zamanda karakoldaki görevlerinin bitmesini istiyor.

Askerlerden 22 yaşındaki Çavuş Josh Brown, geceleri garip ışıklar gördüğünü belirtirken, diğer askerler neredeyse her gece garip sesler duyduklarını söylüyor.

Onbaşı Jacob Lima ise çok daha ürpertici bir olay anlattı: “Bir gece uzaklardan gelen çığlık sesi ile uyandım. Ses güneydeki bir time gönderilen Onbaşı Zolik’e aitti. Bana koruduğu atış noktasına gelmem için yalvarıyordu. Kalkıp yanına gittiğimde, bana Rusçaya benzeyen fısıltılar duyduğunu söyledi. Ardından tüm gece yanında kalmam için yalvardı.”

KARAKOL İLK GÜNDEN BERİ LANETLİ
Bu tür deneyimleri yaşayan sadece ABD’li askerler değil. Karakolu aylar önce savunmuş olan Galli ve İngiliz askerler de garip sesler duyduklarını belirtirken, özellikle sabah 4 sularında gece görüş dürbünleri ile tanımlanamayan ışıklar görüldüğünü bildirdiler.

Bölgede yaşayan halk, lanetli olduğu düşünülen arazinin binlerce yıl boyunca birçok savaşa tanık olduğunu ve karakolun üzerinde bulunduğu kayaya benzeyen yapının çok eski tarihlerden kalan çamur kalelerin kalıntıları olabileceğini belirtti.

Karakol ilk ele geçirildiğinde NATO birlikleri yeraltında bulunduğunu düşündükleri Taliban tünellerini yok etmek için 9 ton ağırlığında bir bomba kullanmıştı. Bombanın patlama şiddeti ile yeraltındaki kemiklerin hareket ettiği düşünülüyor.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1148
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Yarın 5 milyon duble rakı içeceğiz


Ekonomik şartlar ve sigara yasağı nedeniyle Türk halkı yine dışarı çıkamayacak. Vatandaşın % 86'sının yeni yıla evde girmesi bekleniyor. Bu yılbaşı, evlerde 5 milyon duble rakı içilecek.

Türk halkının bir numaralı içkisi olan rakı yeni yılda da liderliğini koruyacak. 2009 yılına girdiğimiz gece 1 milyon litreye yakın rakı tüketimi yapılmıştı, alkollü içecek sektörünün temsilcileri bu yıl rakamın biraz daha artabileceğini ve rakının yine ilk sırada olacağını belirtiyor.

MasterCard'ın Türkiye genelinde yaptığı araştırma da Türk halkının yüzde 86'sının yeni yılı evde karşılayacağını gösteriyor. İçki ve gıda üreticileri de pazarlama faaliyetlerini bu trende göre belirliyor, satış noktalarında ve reklamlarda evde tüketim mesajı veren çalışmalar göze çarpıyor.

Geçtiğimiz yılın yılbaşı gecesi 35 cl'lik 1 milyon şişe rakı tüketimi gerçekleşmişti. Bu da 350 bin litre ve 4.5 milyon dubleye eşdeğer bir tüketimi ifade ediyor. Bu yıl sigara yasağı nedeniyle evde tüketimin artması ile bu rakamın 5 milyon kadehe dayanması bekleniyor...

Evde rakı ve şarap dışarıda votka içilir
l MEY İçki Pazarlama Direktörü Çiçekten Becel: Geçen yıl bir milyon şişe rakı tüketimi olmuştu. Her zaman olduğu gibi bu yıl da rakı ilk sırada olacak. Ev kutlamalarında rakı ve şarap tüketimi daha fazla. Ancak özellikle ev dışındaki mekanlarda votkada bir artış oluyor.

l EFE Alkollü İçecekler Pazarlama Direktörü Cem Bülent Erdoğan: Türkiye'de yüzde 85 ile en çok tüketilen yüksek alkollü içki daima rakı oluyor. Bugün alkollü içecekler pazarında rakı üretim kapasitesi 125 milyon litre, tüketim ise 45 milyon litre civarında. Yılbaşı dönemi rakı pazarının en hareketli olduğu dönemlerden biri. Her yıl bu dönemde rakı tüketimi artış gösterir. Bu yıl da satışlarımızda benzer bir artış bekliyoruz.

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1149
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Sarhoşluk tarih oluyor


İngiliz bilim adamları beynin gevşeme ve rahatlama duyularını harekete geçiren ancak kişinin midesini ve vücut dengesini bozmayan bir çeşit yapay alkol geliştiriyor.

Valium adlı sakinleştiricinin içindeki maddeler kullanılarak üretilen yapay alkolun etkisi istenirse yine aynı ekibin yaptığı bir hapla ortadan kaldırılabilecek.

Araştırma ekibinin lideri Profesör David Nutt “Kimseyi sarhoş etmeden keyiflendiren ve daha sonra otomobil kullanmalarına engel olmayan bir ‘alkol’ geliştiriyoruz” dedi. counthighlightashx?t1262195418237&ampids2870982365610121729

volture - avatarı
volture
VIP "Ipıslak Balık"
30 Aralık 2009       Mesaj #1150
volture - avatarı
VIP "Ipıslak Balık"
Japonlardan saydam Japon balığı


Görsel olarak akvaryumda izlenmek için pek uygun olmasa da bu saydam balık birçok balığın hayatını kurtarmış olacak.

Japon bilim adamları, bilimsel deneylerde kesilip biçilmesini engellemek amacıyla saydam Japon balığı 'üretti.'

Japonya’nın Mie Üniversitesi’nden Biyoloji Profesörü Yutaka Tamara, balığın kalbinin, beyninin ve diğer organlarının dışarıdan görülebildiğini, pulları ve derisinin renksiz olduğunu belirtti.

Aynı amaçla 2007’de iç organları dışarıdan görülebilen saydam kurbağa 'üreten' Hiroşima Üniversitesi’den Profesör Masayuki Sumida ve ekibi ise bu kurbağaları toplu olarak üretim sürecine başladıklarını söyledi.

Laboratuvarların ve bazı okulların saydam kurbağaları kısa süre içinde yaklaşık 75 avroya satın alabileceğini belirten Sumida, kurbağaların yurt dışına da satılacağını ifade etti.

Şeffaf kurbağayı, normalde toprak rengi olan esmer Japon kurbağasının çok ender görülen akşın türünün üzerindeki genetik değişikliklerle üreten bilim adamları, denek kurbağayı incelemek üzere kesip biçmeye gerek kalmadan yaşamı boyunca organlarını gözlemleme olanağı sağlayan bu teknik sayesinde araştırmacıların aynı zamanda toksinlerin kemikleri, karaciğeri ve diğer organları nasıl etkilediğini kolayca inceleyebileceklerini belirtmişti.
saydambaligi200 0814 334



Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww