Arama

Medya Haber - Sayfa 57

Güncelleme: 13 Ekim 2017 Gösterim: 676.013 Cevap: 1.864
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #561
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Çikolatanın içinden parmak çıktı

Sponsorlu Bağlantılar
Almanya’da, bir kişi, çikolatanın içinde insan parmağı olduğunu anlayınca dehşete düştü.

Almanya’da, marketten aldığı İtalyan çikolatasını iştahla yemeye hazırlanan bir adam, çikolatanın içinde fındık değil, insan parmağı olduğunu anlayınca dehşete düştü.

Mainz polisi, adamın çikolatasının tam ortasında, üzerinde tırnağıyla birlikte insan parmağı parçası bulduğunu ve bunu polise bildirdiğini aktardı.

Polis, parmağı çikolatadaki fındıklardan ayırt etmenin zor olduğunu, parmak parçasının uzmanlar tarafından incelenmekte olduğunu kaydetti.

28 yaşındaki adamın, çikolatayı emin olmak için önce aile doktoruna gösterdiğini, onun da çikolatadakinin "insan parmağı" olduğunu söylemesi üzerine polise başvurduğu belirtildi. Polis, çikolatanın markasını açıklamadı.


-------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ankara, yakalanan PKK'lıların iadesini istiyorPKK'nın malî kaynaklarını kurutmak amacıyla Avrupa'da başlayan operasyonlar Türkiye'yi umutlandırdı. Yakalananları 'terör örgütünün bankası' olarak nitelendiren Dışişleri Bakanı Gül, "Uzun süredir bunları almaya çalışıyorduk. Şimdi iade edilmeleri gerekiyor. Adalet Bakanlığı dosyaları hazırlayacak." dedi.


Terör örgütü PKK'ya karşı Avrupa'da başlayan operasyonlar sürüyor. Yakalanan kişilerin sorguları doğrultusunda baskınlara devam eden Fransız polisi, dün Paris'teki birçok dernekte arama yaptı ve onlarca kişiyi sorguladı. Söz konusu yerlerdeki bilgisayar ve dokümanlara el konuldu. PKK'nın Avrupa sorumlusu Rıza Altun'un da aralarında bulunduğu gözaltındaki 13 kişinin yarın mahkemeye çıkarılarak tutuklanması bekleniyor. Hakimin uygun görmesi durumunda tutukluluk süresi 4 yıla kadar uzayabiliyor.
Ankara ise militanların Türkiye'ye iade edilmesini istiyor. Konuyla ilgili talebi dün Dışişleri Bakanı Abdullah Gül dile getirdi. Avrupa'daki operasyonların tesadüfî olmadığını belirten Gül, ele geçirilen PKK'lıların iadesi konusunda ümitli olduğunu söyledi. Baskınlarda Amerika'nın etkin bir rolü bulunduğunu kaydeden Gül, yakalanan kişilerin 'terör örgütünün bankası' olarak adlandırıldığını, Türkiye'nin uzun süredir bunları almak için uğraştığını vurguladı: "Bize iadeleri gerekiyor. Adalet Bakanlığı gerekli dosyaları hazırlayacak."
Ancak özellikle Rıza Altun'un iadesinde sıkıntılar yaşanabileceği kaydediliyor. Fransa, daha önce sığınma talebinde bulunan Altun'a 'siyasi mülteci' hakkı tanımamış; ancak ölüm tehlikesi bulunan kişilere verilen 'toprak sığınma hakkı' sağlamıştı. Türkiye, bu kararın geçerliliğini yitirdiğini savunuyor.
Emniyet Genel Müdürlüğü de Fransa'da yürütülen PKK operasyonlarıyla ilgili olarak Fransız polisinden İnterpol kanalı ile bilgi istedi. Fransız İnterpolü, aralarında Rıza Altun ve Nedim Seven'in de bulunduğu 15 zanlıyı gözaltına aldıklarını bildirdi. Bunun üzerine Emniyet, PKK'nın Avrupa'daki kasası olarak bilinen Rıza Altun ile arananlar listesinde yer alan Nedim Seven'in iadesini talep etti. Emniyet Genel Müdürlüğü, Fransa ile ilgili temaslarını İnterpol ve Fransa'daki irtibat görevlisi aracılığıyla yürüttü. Bu arada, Belçika Federal Savcılığı, ülkede terör örgütü PKK'ya karşı bir operasyon yapılmadığını, sadece bir kişinin Fransa'nın talebi üzerine gözaltına alındığını açıkladı. Federal savcılığın açıklaması Fransa'dan sonra Belçika'da da PKK'nın üzerine gidileceği beklentilerini zayıflatırken, kafaları da karıştırdı. Önceki gün Belçika kaynaklı haberlerde PKK "komutanlarından" Canan Kurtyılmaz'ın gözaltına alındığı, eski DEP milletvekilleri Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar'ın da sorgulandıkları duyurulmuştu.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise Washington'da Türk gazeteciler için düzenlenen basın toplantısında, görüştüğü Amerikalı yetkililerin Kuzey Irak'ta PKK'ya karşı somut eyleme henüz geçmemeleri konusunda 'mahcubuz' ve 'üstümüze düşeni yapacağız' dediklerini aktardı. Amerikalıların geçen senelerdeki gibi 'PKK'ya karşı operasyon yaparak Irak'ta kuvvetlerimiz bölünür' mazeretini duymadığını kaydeden Gül, "Kararlılık görmedim dersem doğru olmaz. Ben biraz daha olumlu ayrılıyorum." şeklinde konuştu. Gül, Türkiye'nin askerî önlem alıp almayacağı konusuna ilişkin bir soruya, "Yapılmaması yönünde ABD'den bir telkin söz konusu değil." karşılığını verdi. Avrupa'da PKK'ya karşı gerçekleştirilen operasyonların bir koordinasyonun neticesi olduğunu söyleyen Gül, yakalanan örgüt üyelerinin iadesi için Adalet Bakanlığı'nın dosyalarını hazırlayacağını bildirdi. ABD Kongresi'ne sunulan Ermeni tasarısını, "tüm ilişkilerimizi zehirleyecek büyük bir tehdit" olarak nitelendiren Bakan Gül, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi için "Onunla bir görüşmemiz olmayacak. Çünkü kendisini bu meseleye çok fazla bağlamış bir hanım." ifadelerini kullandı.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #562
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Batman'da kuş gribi karantinası

Sponsorlu Bağlantılar
8 Şubat 2007
ANKA
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Batman'ın Gercüş ilçesine bağlı Boğazköy köyünde, köy tavuklarında "kuş gribi" hastalığının tespit edildiğini bildirdi. İlçe karantinaya alındı. Batman Valiliği, 3 köyde itlaf çalışmalarına başlandığını ve insana bulaşma vakasına rastlanmadığını açıkladı.

Batman'ın Gerçüş ilçesine bağlı Boğazköy köyünde köy tavuklarında, bugün itibariyle Kuş Gribi hastalığı tespit edildiği açıklandı.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığından konuyla ilgili yapılan açıklamada, hastalık kaynağının göçmen kuşlar olduğunun tahmin edildiği bildirildi.
Açıklamada, söz konusu bölgede 5 Şubat 2007 tarihinde şüpheli tavuk ölümlerinin Gerçüş İlçe Tarım Müdürlüğüne ihbar edildiği, aynı gün hükümet veteriner hekimlerinin hastalık mahalline giderek incelemelerde bulunduğu ve gerekli tedbirler alınarak şüpheli materyalin Elazığ Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne ulaştırıldığı kaydedildi.
Yapılan inceleme sonucunda hastalığın kuş gribi olduğunun bugün itibariyle kesin olarak tespit edildiği kaydedilen açıklamada, hastalık etkeninin tiplendirilmesiyle ilgili detay çalışmaların sürdüğü ifade edildi.
KARANTİNA TEDBİRLERİ ALINDI
Hastalık çıkan Boğazköy köyünün etrafında 3 kilometre yarıçapında kontrol bölgesi, 7 kilometre çapında da gözetim bölgesi oluşturularak toplam 10 kilometrelik alanda sıkı karantina tedbirlerinin alındığının bildirildiği açıklamada, şöyle denildi:
“Kontrol bölgesinde mihrak dışında Aydınlı ve Rüzgarlı köyleri de bulunmaktadır. Hastalık mihrakı olan Boğazköy'de 800 tavuk, 80 hindi, 20 ördek ve kaz mevcut olup, hastalık sürecince toplam 170 muhtelif kanatlı hayvan ölmüştür. Kontrol bölgesinde mevcut kanatlı hayvanların itlaf işlemlerine başlanmıştır.
Ayrıca Kuş Gribi Ulusal Acil Eylem Planı devreye konulmuştur. Acil Eylem Planı çerçevesinde Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünde Ulusal Hastalık Kontrol Merkezi ve Batman'da da Yerel Hastalık Kontrol Merkezi oluşturulmuş ve çalışmalara başlanmıştır.”
GEÇEN SENE DE GÖRÜLMÜŞTÜ
Açıklamada, Türkiye'de son kuş gribi vakasının 31 Mart 2006 tarihinde görüldüğü ve alınan tedbirler sonucunda hastalığın tamamen söndürüldüğü, bu tarihten sonra da Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından sürdürülen taramalarda hiçbir vakaya rastlanmadığı kaydedildi.
Bakanlık açıklamasında, bu süreçte bakanlık laboratuvarlarında 700 şüpheli örnek (443'ü evcil, 257'si yabani kanatlı) intikal ettiği ve tamamının negatif bulunduğu vurgulandı.
KANATLI HAYVAN BESLEYENLERE UYARI
Açıklamada, kümes hayvanı besleyenlere ve kırsal alanda yaşayanlara şu uyarılarda bulunuldu:
“Kümes hayvanlarının açıkta bulundurulmaması, kümes hayvanı yetiştiricilerinin ani ve toplu ölümle seyreden şüpheli kanatlı ölümlerini bakanlığımızın en yakın birimine bildirilmesi, kümes hayvanlarının kapalı alanlarda tutulması, ölen hayvanların çevreye atılmaması, hastalıktan şüpheli veya ölmüş kümes hayvanlarıyla hiçbir şekilde doğrudan temas edilmemesi, ticari yetiştiricilik yapan kanatlı işletmelerince biyo-güvenlik önlemlerinin en üst düzeye çıkarılması hususlarına riayet edilmesi, hastalığın tespit, teşhis ve kontrolü için büyük önem arz etmektedir.”
İNGİLTERE'DE DE GÖRÜLDÜ
Bu arada başta Uzakdoğu ülkeleri ve İngiltere olmak üzere şu anda dünyanın birçok ülkesinde kuş gribi vakaları görülüyor.
En son İngiltere'nin Suffolk kentinde bir hindi çiftçiliğinde görülen kuş gribi hastalığı nedeniyle bu bölgedeki kanatlı hayvanlar itlaf ediliyor.

AreX - avatarı
AreX
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #563
AreX - avatarı
Ziyaretçi
08 Şubat 2007

MERKEZ BANKASI BEKLENTİ ANKETİ... (2) -CARİ AÇIK BEKLENTİSİ, YIL SONU İTİBARIYLA 32 MİLYAR DOLARA İNDİ -YIL SONU DOLAR KURU BEKLENTİSİ DE 1,5410 YTL'YE GERİLEDİ

(A.A) - Yıl sonu cari işlemler dengesinde meydana gelecek açık beklentisi, 32 milyar 13,6 milyon dolara indi. Cari açık beklentisi 32 milyar 466,8 milyon dolar düzeyindeydi.

Merkez Bankası tarafından her ay iki kez düzenlenen Beklenti Anketinin Şubat ayı birinci dönem sonuçları açıklandı.

İki ay sonrasına ait tüketici fiyatları endeksinde (TÜFE), Ocak ayının son anketinde yüzde 0,52 olan beklenti, son ankette yüzde 0,64'e çıktı.

Dönemler itibarıyla beklentiler, yıl sonu TÜFE'de yüzde 7,04'den 7,16'ya yükselirken, gelecek 12 aylık döneme ilişkin yüzde 6,84 olan TÜFE beklentisi yüzde 6,77'ye indi.

Gelecek ayın TÜFE beklentisi de yüzde 0,40'dan yüzde 0,53'e çıkarken, cari ay TÜFE beklentisi yüzde 0,54'den yüzde 0,50'ye, 24 ay sonrasının yıllık TÜFE beklentisi de yüzde 5,50'den yüzde 5,43'e geriledi.

Gelecek 3. ayın altı aylık hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 19,92'dan yüzde 19,57'ye, gelecek 12. ayın altı aylık hazine bonosu ihalesi yıllık bileşik faiz oranı beklentisi yüzde 17,30'dan yüzde 16,99'a indi.

Gelecek 3. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi tahvil ihalesi bileşik faiz oranı beklentisi de yüzde 19,66'dan yüzde 19,33'e, gelecek 12. ayın 5 yıl vadeli, 6 ayda bir sabit kupon ödemeli YTL cinsi tahvil ihalesi bileşik faiz oranı beklentisi ise yüzde 17,10'dan yüzde 16,88'e indi.

-KUR BEKLENTİSİ-

Ay sonu dolar kuru beklentisi, Şubat ayının ilk anketinde 1,4354 YTL'dan 1,4210 YTL'ye, yıl sonu dolar kuru beklentisi de 1,5526 YTL'den 1,5410 YTL'ye geriledi. Gelecek 12 ay sonunda dolar kuru beklentisi ise 1,5677 YTL'dan 1,5589 YTL'ye indi.

Ocak ayının son anketinde yüzde 4,7 olan cari yıl sonu gayri safi milli hasıla (GSMH) büyüme beklentisi değişmedi. Gelecek yıl sonu yıllık GSMH beklentisi ise yüzde 5,1 oldu.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #564
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Spor spikeri olmak ister misiniz?

Artık sadece seyirci kalmaya paydos! Dialog size, spor karşılaşmalarının anlatımı ve spor programlarının sunumu üzerine benzersiz bir eğitim olanağı sunuyor.
Günümüzde her çeşit spor karşılaşmalarına artan yoğun bir ilgi var. Radyo-televizyon kuruluşlarının yurt içi ve yurt dışından satın aldığı yayın hakları ve dijital platformlarda yayın yapan spor temalı kanalların artmasıyla profesyonel eğitim almış spor sunucularına olan talep yoğunlaşmaya başladı. 16 yıllık Spikerlik – Sunuculuk eğitimi deneyimi ve profesyonel yaşama kazandırdığı yüzlerce başarılı isimle Dialog, gelen talebe yanıt vererek Türkiye’de Spor Spikerliği üzerine eğitim veren ilk özel kurum olmanın gururunu yaşıyor.
100 saatlik eğitim süresi olan programda Ses – Nefes – Artikülasyon, Diksiyon – Fonetik, Konuşma Çalışmaları, Spikerlik Sunuculuk Teknikleri, Spor Spikerliği Teknikleri ve Stil – İmaj gibi başarılı spor spikerleri yaratmak için gerekli tüm dersler bulunuyor. Konuşmanın temel prensiplerini oluşturan Ses – Nefes ve Diksiyon – Fonetik derslerini, Konuşma Çalışmaları uygulamalarını Dialog’un birbirinden değerli tiyatro sanatçısı eğitmenleri verirken programda süresi en uzun ders olan Spor Spikerliği Teknikleri uzmanlık dersini, Kanaltürk Spor Müdürü Barbaros Çıdal veriyor. Barbaros Çıdal, TRT’de aldığı spor spikerliği eğitimiyle edindiği bilgilerle uzun yıllara dayanan naklen yayın sunumu ve program sunumu tecrübesini Dialog öğrencilerine aktarıyor. Derslerin yanı sıra, eğitim programına spor dünyasının önde gelen isimleri konuk konuşmacı olarak gelip bilgi birikimlerini katılımcılarımızla paylaşıyor.
Sertifika programının içeriği aşağıdaki gibi şekilleniyor:
Ses – Nefes – Artikülasyon (10 saat): Konuşmadaki en değerli varlığımız olan sesimizi ve nefesimizi etkin ve sağlıklı kullanmanın prensipleri bu derste öğretiliyor.
Diksiyon – Fonetik (16 saat): Doğru telaffuz, doğru tonlama, doğru vurgulama ile konuşmayı daha anlaşılır ve etkileyici hale getirmenin yolları bu dersin içeriğini oluşturuyor.
Konuşma Çalışmaları (10 saat): Bu derste; doğaçlama, hazırlıklı/hazırlıksız konuşmalar, topluluğa hitabet, diyalog çalışmaları gibi farklı uygulamalarla diğer derslerde edinilen teknik bilgiler pratiğe dökülüyor.
Spikerlik – Sunuculuk Teknikleri (16 saat): Farklı program ve yayın çeşitlerine göre hazırlık ve sunumların uygulamalı olarak öğretileceği derstir. Örnek olarak; haber okuma, program sunumu, muhabirlik vs. çalışmalar sayılabilir.
Spor Spikerliği Teknikleri (40 saat): Temel spor kurallarının yanı sıra ağırlık futbolda olmak üzere, basketbol, voleybol, tenis, motor sporları gibi farklı dalların radyo ve televizyonda naklen anlatımına ilişkin bol uygulamalı eğitimin yapılacağı derstir.
Stil ve İmaj (6 saat): Spiker ve sunucuların yayınlarda nasıl görünmeleri gerektiğine ilişkin bilgilerin verileceği keyifli bir derstir. Saç, makyaj, kıyafet ve aksesuarlar konusunda vücut tipi, ten ve saç rengine göre doğru tercihler kişiye özel olarak aktarılır.
Topluluk Önünde Konuşma (2 saat): Bu çalışmada Dialog’daki diğer sınıflarla bir araya gelen katılımcılar, topluluk önünde konuşma yapma olanağı bularak kendilerini bu alanda sınarlar.
Program Takvimi:
Hafta sonu grubu:
Cumartesi – Pazar: 10:00 – 14:00 arası. 12 hafta
Hafta içi her gün: 10:00 – 14:30 arası 1 ay
Eğitim Bedeli:
2000 YTL + KDV Kredi kartıyla tek ödeme
Kredi kartıyla 5 taksitle ödeme
2160 YTL KDV dahil
2300 YTL + KDV Kredi kartına 12 taksit
5 taksitle ödeme 400 YTL X 5 (KDV hariç)
432 YTL x 5 (KDV dahil)
12 taksitle ödeme 207 YTL x 12 taksit

İletişim: Prof.Dr. Tarık Zafer Tunaya Sk. No:8 Kat:1-2 Gümüşsuyu Taksim İSTANBUL
Tel: (212) 249 46 00 www.dialog.com.tr

evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
8 Şubat 2007       Mesaj #565
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
IRAK'TA AMERİKAN HAVA SALDIRISI: 13 ÖLÜ

irak 12

BAĞDAT - Amerikan savaş uçaklarının, Bağdat'ın batısında düzenlediği hava saldırısında 13 kişinin öldüğü bildirildi.
Amerikan ordusunun açıklamasında, uçakların, Irak dışından gelen direnişçilerin saklandığı iki evi hedef aldığı ve ölenlerin tamamının direnişçi olduğu belirtildi.
Açıklamada, 5 kişinin gözaltına alındığı ve bomba yapımında kullanılan malzeme ele geçirildiği ifade edildi.

PATLAMALARDA 26 KİŞİ ÖLDÜ
Bağdat'ta bomba yüklü araçla düzenlenen saldırılarda da 26 kişi öldü.
Irak polisi, Şii nüfusun yoğun olduğu Aziziye'deki bir pazar yerinde meydana gelen patlamada 15 kişinin öldüğünü, 50 kişininde yaralandığını açıkladı.
Güvenlik kaynakları, bomba yüklü bir aracın Bağdat'ın doğusundaki El Emin mahallesinde, Sünnilerin gittiği bir cami yakınında infilak ettiğini, saldırıda 6 kişinin öldüğünü, 10 kişinin yaralandığını belirtti.
Bakuba kentinde polis devriyesine düzenlenen silahlı saldırıda da 4'ü polis 5 kişinin öldüğü bildirildi.
Öte yandan Irak'ın Anbar vilayetinde çıkan çatışmada, 4 Amerikan deniz piyadesi öldürüldü. Irak'ta ölen ABD askeri sayısı 3114'e yükseldi.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
8 Şubat 2007       Mesaj #566
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
Bu da Kurtlar Vadisi kardeşliği !

Kurtlar Vadisi'nin 8 Şubat Perşembe akşamı ekranlara gelecek yeni bölümü için geri sayım başladı.
Dizinin tanıtım görüntüleri Show TV ekranlarında dönmeye başladı. Dizinin milyonlarca hayranı Perşembe gününü daha şimdiden sabırsızlıkla beklerken, dizinin yayına girmemesi için RTÜK'e yapılan başvuralara karşında kampanya başlattı.
Kurtlar Vadisi hayranlarını sanal ortamda biraraya giteren fan klüp veya blog siteleri, tüm dizi hayranları için şu mesajı yayınladı:


HER GÜN KURTLAR VADİSİ İZLEYİCİSİ 100.000 KİŞİ RTÜK'Ü ARASIN!
ONLAR 100 KİŞİ İSE BİZ MİLYONLARIZ!
KURTLAR VADİSİ TERÖR'Ü DAHA YAYINLANMADAN YASAKLATMAYA ÇALIŞANLAR; YARGISIZ İNFAZ YAPIYORLAR!
DAHA ORTADA DİZİ YOKKEN KAMPANYA BAŞLATIYORLAR!
KURTLAR VADİSİ'Nİ RATİNG VADİSİNE KURBAN VERMEYELİM!
ARA, SESİNİ DUYUR!
TEL: 444 1 178
Radyo Televizyon Ã'st Kurulu
rtuk@rtuk.gov.tr
Destekleyen Kurtlar Vadisi Fanları
www.kurtlarvadisisevenleri.info
Kurtlar Vadisi Terör Fun Club

PANA FİLM'DEN AÇIKLAMA
Bu arada dizinin yapımcısı Pana Film yaptığı bir açıklama ile Sabah gazetesinin başlattığı kampanyayı kınadığını belirterek, tepkilere yanıt verdi.

İşte Pana Film'in açıklaması...

Sabah gazetesinin, 30 milyon insanımızın heyecanla beklediği Kurtlar Vadisi Terör dizisine karşı yürüttüğü çirkin kampanyayı kınıyoruz.

Bu sansürcü ve iftiracı zihniyetin altında ne tür hesapların yattığını, Türkiye’nin konuşulması istenmeyen gerçeklerini birer birer anlatmış olan Kurtlar Vadisi dizisi takipçileri zaten biliyor.

70 milyonluk ülkede 100 kişilik bir istatistiği sürmanşet yapanlar, aynı nedenlerle, Abdullah Öcalan posterlerinin açıldığı kongreyi, 22. sayfada kısa bir haber olarak değerlendiriyorlar.

Kurtlar Vadisi Terör dizisi, teröre yüksek sesle “hayır” diyenlerin, bu ülkenin sonsuza kadar birlik ve beraberlik içinde yaşamasını isteyenlerin, buluşacağı bir adres olacaktır.






'Kurtlar Vadisi Terör' tartışması sürüyor. Dizinin yasaklanması için RTÜK'e başvuran izleyicilere kızan Polat Alemdar hayranları karşı kampanya başlattı.

Gerekçeleri ise 'Dizi yayına bile girmeden yargısız infaz yapılıyor'

Ekranların olay dizisi "Kurtlar Vadisi" yine olaylı dönüyor.

Dizi henüz yayına girmeden "Bu dizi başlamasın" diye kampanyalar başlatıldı.
Radyo Televizyon Üst Kurulu'na iletilen "Kurtlar Vadisi'ni istemiyoruz" şikâyetleri manşetlere taşındı. Ancak bu, dizi tutkunlarını da harekete geçirdi.

"http://www.kurtlarvadisisevenleri.info/" adlı bir site kuran fanatikler, "Kurtlar Vadisi'ni reyting vadisine kurban vermeyelim" sloganıyla karşı kampanya başlattı.
"Kurtlar Vadisi Terör"ün henüz ekrana gelmeden kaldırılmasını isteyenlerin "yargısız infaz" isteyen sansürcüler olduğunun vurgulandığı ana sayfa duyurusunda, "Her gün 100 bin kişi RTÜK'ü arasın.
Onlar 100 kişiyse biz milyonlarız. RTÜK'e sesini duyur" ifadesi yer aldı.

Dizi için yapılan eleştirileri Show TV Genel Yayın Yönetmeni Saner Ayar'la konuştuk. Dizinin 8 Şubat'ta yayımlanacağını yineleyen Ayar, şunları söyledi: "Daha ekrana gelmeden 'Kaldırılsın' demek sansürcülüktür. Kimse endişe etmesin, bu dizi Türkiye'yi bölmez, bölemez.
'Kurtlar Vadisi Terör', 'Belli bir etnik grup kötü' diye bir şeyin altını çizmeyecek. Türk-Kürt ayrımı yapmayacak. Terörü kimlerin körüklediğini, dış güçlerin oyunlarını anlatacak. Etnik kimlik vurgusu yapmama adına şiveli konuşmaya özellikle yer verilmedi."

amag1 Türkiye'de Ogün Samast gibi tetikçilerin çıkmasının günah keçisi olarak "Kurtlar Vadisi" dizisinin ilan edilmesinin haksızlık olduğunu da söyleyen Ayar, "'İkinci Bahar' gibi bir aile dizisi yayındayken Bahriye Üçok'u vurdular. 'Beyaz Gölge' yayımlanırken bir dizi suikast oldu. İnsanlar TRT1'de Artistik Patinaj Şampiyonaları'nı izlerken terörden 5 bin kişi öldü. Dizilerle cinayetleri bire bir ilişkilendirmek doğru değil. Türkiye'de çekirdek aile yapısı bozulduğu için Ogün Samast gibi tetikçiler yetişiyor" dedi.

Polat, Memati ile yola çıkıyor
İlk bölümde Necati Şaşmaz'ın canlandırdığı "Polat Alemdar" ve ekip arkadaşlarını Güneydoğu'ya operasyona götürecek sebebe gelince: Bir subaydan gelen mektup "Polat" ve arkadaşlarının intikam için Irak'a gitmesine yetmişti. Bu kez Özgü Namal'ın canlandırdığı "Elif"in mezarına giden Polat, mezar taşını okşayıp ağlayan bir kadını görünce "Şehit mi?" diye sorar. Kadın, "İki oğlum vardı. Biri şehit oldu, diğeri dağda öldü. Bir kızım kaldı. Örgüt şimdi onu da istiyor. Ne olur onu kurtar?" diye yardım ister. "Polat", şehit anasının isteğini yerine getirmek için "Memati", "Abdülhey", "Güllü" ve "Halo"dan oluşan ekibiyle yola koyulur.

TIP DERNEKLERİNDEN ORTAK AÇIKLAMA
'Şiddeti yüceltiyor'
ANKARA ANKA
Türkiye Psikiyatri Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Türk Nöropsikiyatri Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği ile Türkiye Sinir ve Ruh Sağlığı Derneği, gençler arasında yaygınlaşan şiddet eğilimine ilişkin ortak bildiri yayımladı.
Gazeteci Hrant Dink cinayetinin reşit olmayan bir kişi tarafından işlendiğine dikkat çeken altı sivil toplum örgütü, "Şu anda sadece çocuk ve gençlerle ilgili olarak konuştuğumuz şiddet, tüm toplumumuzu etkisi altına almak üzere olan daha geniş bir salgının ilk belirtisi kabul edilmeli" değerlendirmesini yaptı.
Gençler ve çocuklar arasında popüler olan, ardından da sinema filmi çekilen "Kurtlar Vadisi" dizisinin yeniden yayınına başlanacağının anımsatıldığı açıklamada, "Bu tür dizilerin iletişim ve sorun çözme aracı olarak şiddeti yücelttiği görülmektedir. Bu yaklaşım toplumdaki şiddet dalgasını körükleyici olacaktır" denildi.
Ali Eyüboğlu

Kaynak: Milliyet

milliyetkucukic5





'Kurtlar Vadisi Terör' daha yayına girmeden gündemin en çok konuşulan konuları arasına girmeyi başardı.

RTÜK'e gelen 'dizi yayınlanmasın' haberlerinin manşetlerde yayınlanması, hem yapımcı firmayı hem de sevenlerini üzdü. 'Kurtlar Vadisi Terör' perşembe günü izleyiciyle buluşuyor.

Bu arada bazı basın yayın kuruluşlarında çıkan, 'Ekrana gelmeden RTÜK'e şikayet yağıyor' haberleri ise dizinin fanlarını harekete geçirdi.

'www.kurtlarvadisisevenleri.info' adlı sitede bir bildiri yayınlayan fanları, RTÜK'e gönderilen dizi ile ilgili şikayetlerden duydukları rahatsızlığı yazdı.
Haberin sürmanşetten yayınlanmasını da eleştiren hayranları, Kurtlar Vadisi'ne yapılan eleştirilerin haksız olduğunu, diziyi sevdiklerini ve sahip çıktıklarını bildirdiler. Dizi ile ilgili şikayet haberlerinin medyada geniş şekilde yer alması, yapımcı kuruluş 'Pana Film'i de rahatsız etti.

Medyada çıkan haberler üzerine dizinin resmi internet sitesi 'kurtlarvadisi.com'da konu ile ilgili yayınlanan yazılı açıklamada; 70 milyonluk ülkede 100 kişilik bir istatistiği sürmanşet yapanların, aynı sebeplerle, Abdullah Öcalan posterlerinin açıldığı kongreyi 22. sayfada kısa bir haber olarak değerlendirdiklerine dikkat çekildi.

Açıklamada ayrıca "Kurtlar Vadisi Terör dizisi, teröre yüksek sesle 'hayır' diyenlerin, bu ülkenin sonsuza kadar birlik ve beraberlik içinde yaşamasını isteyenlerin buluşacağı bir adres olacaktır" bilgisi yer aldı. Bu arada Anadolu Ajansı'na bir demeç veren RTÜK Üyesi Prof. Dr. İlhan Yerlikaya, dizinin fragmanlarının yayınlanmaya başlamasından bu yana 690 şikayet aldıklarını söyledi.
Televizyon Servisi

Kaynak :Zaman

zamankucukgy3




Terörü annelerin gözyası bitirecek

bahadirKurtlar Vadisi Terör, bu gece başlıyor. Tüm zamanların reyting rekortmeni dizi bu kez bambaşka bir konuyu, terörü masaya yatırıyor. Dizinin yapımcılarından ve senaristlerinden Bahadır

Özdener, ayrımcılık yapacağı iddia edilen dizinin sadece terör yanlılarını ve karşıtlarını ayıracağını söylüyor

“Eyvah bu dizi terörü anlatacak diye” kampanya başlatanlar bile var. Hakikaten korkulacak bir şey var mı? Neyi anlatacak bu dizi?


Bu dizi, bu topraklarda yaşayan hiç bir vatandaşı birbirinden ayırmıyor, ayrımcılık yapmıyor. Hiçbir kültürle dalga geçmiyor, hiçbir değere saldırmıyor. Kurtlar Vadisi Terör, teröre dur diyen, bilinçlendiren, itidal ve akla davet eden bir dizi. İlle de bir ayrım yapacaksa bu dizi, teröre karşı çıkanları ve terörden yana olanları ayıracak. Dizide göreceğiniz tek ayrım budur. Olayların arkasını anlatıyor olmamız birilerini rahatsız etti herhalde. Vadi’yle yatıp, Vadi’yle kalkıyorlar. Biz onların telaşını anlıyoruz. Terörün gözüken tarafını değil, gözükmeyen tarafını anlatmaya çalışacağız. Bu ülkede Türk-Kürt kardeştir. Biz böyle biliyoruz. Birileri bir kavga çıkardı ve bu ateşi söndürmemek için ha bire körüklüyor. Ezilenler ise bu ülkede yaşanan Türk ve Kürt ve diğer etnik kökenli insanlar. Artık oyuna gelmemek için gerçekleri deşifre etmek mecburiyetindeyiz. İnsanı anlatan her hikayede olduğu gibi bu hikayede de seyircinin ilgisini çekecek, empati kuracağı çok şey var. Özellikle anneler ve kadınlar için. Asıl acıyı çeken anneler. Büyük çoğunlukla annelerin seyredeceğini düşündüğümüz bir iş olacak Kurtlar Vadisi Terör.

Herkes kendi işine baksın

RTÜK’e şikayetler olduğuna ilişkin haberler geliyor. Dizinin yayınının durmasını isteyenler var...


Evet, 100 kişi şikayetçi olmuş. Sonra 690 dediler. Bize de her gün binlerce destek maili geliyor. Bu dizinin rating rakamları gösteriyor ki, ülkenin yarısı Kurtlar Vadisi’nin izleyicisi. Rakamlar yeterince açık konuşuyor, değil mi? Türkiye’nin yarısının bedavaya izlediği bir şeyi kim hangi hakla geri alabilir ki? Burada Kurtlar Vadisi ile ilgili menfi anlamda yürütülen bir kampanya var. Özellikle belli kesim tarafından yürütüldüğünü görüyoruz. Bir gazetenin işi rakip kanalda olan bir dizinin doğrularını ya da yanlışlarını söylemek değil. Herkes kendi doğrularına ve yanlışlarına bakmalı. Özellikle Hrant Dink cinayetiyle ilgili yaptıkları on haberden dokuzunun yalanlanmasının utancını içlerine sindiren insanlar, tabii ki de bizimle ilgili iftira kampanyasını da sürdürecekler.

Peki ama medyanın hiç sorumluluğu yok mu? Sadece izleyici beğenisi mi referans olmalı
?

Medya ne yayınlayacağı konusunda tabii ki bir toplumsal sorumluluk taşımalı. Sadece Türkiye değil, bütün dünya, 50 yıldır medyanın sorumluluk sahibi olması gerektiğini tartışıyor. Ama sorumluluk duymanın rotasını yasaklarla çizmek gibi bir yanlışa giriliyor. Demokratik bir toplumda “bunlar bunlar televizyonda olmasın” diyemezsiniz. Bunları bunları yayınlarken şöyle şöyle uyarılar, düzenlemeler yapalım diyebilirsiniz. Ayrıca da medyayı bir bütün olarak değerlendirmek lazım, biz televizyon dizi yapımcıları her hafta denetime tabi tutuluyoruz. Dizimiz kanalda yayınlanıyor, kanalın denetimine tabi tutuluyor. Sonra da RTÜK tarafından denetime tabi tutuluyor, uzmanlar kurulu inceliyor ve bir fikir beyan ediyorlar veya etmiyorlar. Bizden başka hangi medya, kitle iletişim aracı böyle katı bir denetime tabi oluyor? Ben bunlar olsun demiyorum, herkes fikirlerini özgür bir şekilde dile getirsin yasalar çerçevesinde.

Kurtlar Vadisi sadece bir dizi

Kurtlar Vadisi’nin ilk serisi bir mahkeme sahnesiyle bitti. Polat ve adamları beraat ettiler. Bu final çok tartışıldı, ne diyorsunuz?

BEN bir dizideki bir sahneye bu kadar tepki gösteren herkesi itidale davet ediyorum. Kurtlar Vadisi bir dizi. Sinema da televizyon dizileri de zaman zaman kurgusal olmanın özelliklerinden yararlanarak izleyicide çeşitli duygular yaratırlar. Bu duygu yaratılabilirse işiniz sağlam demektir. Biz bu duyguyu yaratabildik. Ama abartmanın da alemi yok. Türkiye’de Mahir Kaynak mahkemece yargılandı ve serbest bırakıldı. Nedeni çok basit, bir devlet görevlisiydi.

Biz var olan uru gösterdik

Peki o zaman niye yapıldı bu eleştiriler? Kurtlar Vadisi kurban mı seçildi demek istiyorsunuz?

BUNU bilinçli buluyorum. Ama güneş balçıkla sıvanmıyor. Tarih boyunca iyi bir şey yapmaya çalışan insanlar hep suçlandılar. Bu haksızlıktır, iftiradır. Biz bir ur, bir hastalık gösterdik insanlara. hastalığa sevketmedik. Demek ki, mafyadan ve terörden nemalanan birilerinin nasırına bastık.

Dizi en çok şiddetin yayılmasına neden olduğu iddialarıyla eleştirildi. Buna cevabınız nedir?


TABİİ ki bu eleştiriyi reddetmektir cevabım. Şimdi zaten sinema yapan bir insanın, yazan, üreten bir insanın niyeti şiddeti körüklemek olabilir mi? Bu dizi bir şiddet dizisi değil. Ben bu diziyi izleyen hiç kimsenin böyle bir iddiada bulunacağına inanmıyorum. Maalesef güzel memleketimiz, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanların seslerinin çokça duyurulduğu bir yer. Kurtlar Vadisi’ni izleyen hiç kimse Ömer Baba karakterini görmezden gelemez. Dizinin ana karakterlerinden biridir ve bu topraklara özgü sabrı ve hoşgürüyü simgeler. Nazife Anne de öyle. Ki bu iki isim Polat’ı da yetiştiren insanlardır.
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
9 Şubat 2007       Mesaj #567
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi
İşte Orhan Pamuk'un yapamadığı konuşma

pamuk3

İtalya'daki günlük gazetelerden La Repubblica, Nobel ödüllü Orhan Pamuk'un Almanya ziyareti için hazırladığı, ancak seyahatini iptal ettiği için yapamadığı konuşmanın metnini yayımladı.

Pamuk'un ''Benim İstanbulum'' başlığıyla kaleme aldığı konuşma metninin bir bölümü gazetenin ilk sayfada, devamı kültür sayfasında yer aldı.

Konuşma metninde, kendisinin Conrad, Nabokov veya Naipaul gibi şehir ve ülke değiştirmeyi adet edinmiş bir yazar olmadığını belirten Pamuk, ''Ben İstanbul'da doğdum, hayatımın 50 yılını da İstanbul'da geçirdim. New York'taki 3 yıllık ikamet hariç tutulursa, başka hiçbir yerde oturmadım'' dedi.

İstanbul ile ''derin bağlar'' içinde olduğunu kaydeden Pamuk, dünyaya geldiği evi mesken edindiği bu kentte önemli değişiklikler yaşandığına dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

''Bu durum, beni İstanbul'un ruhunu anlatmaya sürüklüyor. İstanbul, kendi zenginlik ve yoğunluğundan ziyade, benim melankolilerimin ve sevinçlerimin hatırasını çağrıştırmakta olsa da, bu kente candan bir arkadaş gibi bağlanmış durumdayım.'' Pamuk, İstanbul'da öteden beri yabancıların ağırlıkta olduğuna işaret ederek, ''İstanbul zaman zaman bende, çoğunluk içinde yalnızlık durumunu çağırıştırıyor'' dedi.

''İSTANBUL'DA HERKES YABANCI, HERKES YALNIZ''

Pamuk, konuşma metninin, İstanbul'da pek çok kişinin kendini yabancı gibi hissettiğine değindiği bölümünde ise şu ifadeleri kullandı:

''İstanbul'da herkes yabancı, herkes yalnız. Türkler, daha doğrusu Osmanlılar (İstanbul'u fetheden İstanbul ordusunda Hristiyanlar da vardı), İstanbul'da yabancıydılar. Güzel ve hazır vaziyetteki bir kente gelmişlerdi. Müteakip 500 yılda İstanbul'da hüküm sürmüş Osmanlı eliti de yabancıydı, çünkü tümüyle farklı bir kültürden gelmişlerdi.'' Pamuk, aynı olgunun günümüzde de sürdüğünü belirterek, şöyle devam etti:

''Günümüzde de demografik yapının hızla değiştiği İstanbul'da halkın yüzde 90'ı, neticede yine yabancılardan oluşmakta. Çocukluğumdan beri otobüslerde ve kafeteryalarda karşılaştığım insanların, havadan yakınmalarının ardından, bana nereli olduğumu sormalarının nedeni de bu. Birilerinin, benim gibi adeta ürkerek İstanbullu olduklarını söyledikleri durumlarda ise bu kez kuşkulu bir edayla ebeveynlerin nereli oldukları sorusu yöneltiliyor.'' La Repubblica gazetesi, Pamuk'un ''milliyetçi kesimin tehditleri yüzünden'' Türkiye'yi terk ederek ABD'ye gitmek zorunda kaldığını ileri sürdü ve ''Burada yayınladığımız konuşma da, yazarın sevdiği kente adeta buruk bir veda niteliğinde'' yorumunda bulundu.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Şubat 2007       Mesaj #568
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Garip Tavukçuluk Genel Müdürü Uğur Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sektörün geçen yıl yaşanan salgına karşı tüm önlemleri aldığını, entegre tesislerin bu yıl herhangi bir sorun yaşamayacağını söyledi.

Uzun, Batman’ın Gercüş ilçesinde kanatlı hayvanlarda rastlanan kuş gribinin, ev tavukçuluğu yapılmasından kaynaklandığını ifade ederek, şöyle konuştu: ’’Kuş gribi bu yıl çıksa da çıkmasa da gerekli tüm önlemler alındı. Kümeslere giriş çıkışlar tamamıyla kontrol altında, üçüncü şahıslar giremiyor. Dezenfekte kurallarına uyuluyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın önlemleri de en üst düzeyde. Satışlarda bir sıkıntı olup olmayacağını gelecek hafta itibarıyla tüketim belirleyecek.

Ama vatandaşlarımız artık daha bilinçli, entegre tesislerde yapılan üretimlerde, hastalık olmayacağını iyi biliyorlar. Batman’daki olay tamamen ev tavukçuluğu yapılmasından kaynaklanıyor ve ne yazık ki bu virüs soğuğu çok seviyor.’’ Uzun, şu an üretim ve satış konusunda bir düşüş yaşamadıklarını da belirterek, aylık bin ton civarında üretim yaptıklarını kaydetti.

-SEKTÖRÜN SORUNU PAHALI HAMMADDE-

Beyza Piliç Genel Müdürü Recep Çalışkan ise sektörün her yıl kuş gribi korkusuyla yaşamamak için önlemlerini aldığını belirterek, ’’Bizim asıl sıkıntımız, kuş gribi değil, pahalı hammadde’’ dedi. Soya fasulyesi ve mısırda yaşanan fiyat artışları nedeniyle zor günler yaşadıklarını belirten Çalışkan, mısırın kilosunun 30 YKr’den 40 YKr’ye, soya fasulyesinin tonunun ise 290’dan, 380 ABD dolarına çıktığını ifade etti.

Sektörün kuş gribi nedeniyle yaklaşık bir yıldan bu yana zarar ettiğini hatırlatan Çalışkan, şöyle konuştu: ’’Kuş gribiyle ilgili önlemler alınmıştı, ciddi yatırımlar yapıldı, kapalı sistem devam ediyor, Türkiye’de bu kaçınılmaz bir olay. Her yıl kuş gribi gelecek korkusuyla yaşayamayız. Entegre tesislerde endişe olmaz, çünkü kontroller üst düzeyde.

Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla tavuk yiyebilirler ama mutlaka markalı olmasına özen göstersinler.’’ Beyza piliç olarak günlük 40-50 bin civarında tavuk kesimi yaptıklarını anlatan Çalışkan, hammaddede yaşanan sıkıntının devam etmesiyle önümüzdeki haftalarda tavuk fiyatlarına zam yapılabileceğini de sözlerine ekledi.
lionhead - avatarı
lionhead
Kayıtlı Üye
9 Şubat 2007       Mesaj #569
lionhead - avatarı
Kayıtlı Üye
En büyük yolcu uçağı havalandı
Airbus'ın 800 koltuk kapasitesiyle en büyük uçağı olan A-380 ilk 'yolculu deneme uçuşu'nu yaptı.


test center
Deneme seferi için uçağa 474 Airbus personeli bindi. Yedi saatlik deneme uçuşunda uçağın televizyonlarından tuvaletlerine kadar herşey test edildi.
Airbus A380, Avrupa'dan Avustralya'ya doğrudan uçabilecek Airbus firmasının ürettiği dünyanın en büyük yolcu uçağı A380 ilk uçuşunu gazeteciler için gerçekleştirdi. Uçak, 220 gazeteci ve Airbus yöneticilerinden oluşan 255 kişiyi taşıdı. Uçak, Airbus firmanın merkezi olan Fransa'nın Toulouse kentinden havalandı ve iki saatlik uçuşun ardından yine aynı havaalanına indi.
A-380 uçaklarının geliştirilmesi 12 milyar Euro'ya malolmuş durumda.İki katlı A-380 uçakları dünyanın en büyük yolcu uçağı olacak.A-380'ler Airbus'ın Amerikan Boeing şirketiyle rekabetindeki en önemli kozlarından biri.

4 motorlu A380, 310 ton yakıt kullanıyor.15 bin kilometre aralıksız uçabilen Airbus 380 ile Avrupa'dan Avustralya'ya doğrudan uçma imkanı da sağlanacak.

Talebe göre 550 ile 850 arasında yolcu taşıyabilecek yaklaşık 73 metre uzunluğunda ve 24 metre yüksekliğindeki uçağın genişliği ise kanat uzunluğuyla birlikte yaklaşık 80 metre.

Saatte bin 80 kilometre hızla yol alabilen Airbus 380'in sadece nakliye amaçlı inşa edilen ve 152 tona kadar yük taşıyabilen modeliyse 2008 yılından itibaren ticari seferlere başlayacak.


Suyla çalışan hesap makinesi
Pilleri su ile dolunca çalışabilen hesap makinası satışı başlamıştır.



Medya Haber

H20 Business hesap makinasının pilleri su ile dolduruluyor ve hesap makinesini çalıştırmaya yetiyor.Suyun buharlaşması yüzündende 3 ayda bir hesap makinasına yeniden su konuyor.


Çalışma prensibi iki elektrodun suda iletime geçmesiyle elektrik üretilmesini baz almaktadır.
Satış sayfasını incelemek isterseniz

Jimnastik Yapan Robot
Systec Akazawa şirketinden yazılımcılar Plen adlı küçük ama şaşırtıcı hareketler yapabilen bir robot geliştirdiler.


1 pix beyaz1 pix beyaz


940B648FD39C9A4DB7788F0Eb

Systec Akazawa şirketinin yazılımcıları kayak yapan,kayak yaparkende jimnastik hareketler yapabilen robot yaptılar.



23 cm uzunluğunda 700 gram ağırlığındaki küçük ve sevimli robotun 32 bit ARM7 işlemcisi var. Plen'in satış fiyatının 2 bin 200 dolar olduğu belirtiliyor.

Robotun videosunu izlemek için


Motosikletle spor otomobilin birleşimi
Kanada’da, morosiklet ile üstü açılabilir spor otomobil arasında olduğu belirtilen yeni bir araç geliştirildiği açıklandı.

"Bombardier Recreational Products Inc." (BRP) şirketinin açıklamasında, "Roadster Can-Am Spyder 2008" adı verilen aracın, ikisi önde, biri arkada olmak üzere Y şeklinde üç tekerlekli olarak tasarlandığı belirtildi.
61328moto
Aracın, arka arkaya oturma düzeni şeklinde iki kişilik olmasının öngörüldüğü, üretimine Quebec eyaletindeki Valcourt fabrikasında Kasım 2007’de başlanmasının planlandığı kaydedildi.

Satürn'ün uydusunda büyük bulut görüntülendi

Cassini uzay aracı, Satürn’ün uydusu Titan’ın kuzey kutbunda ABD’nin yarısı büyüklüğünde dev bir bulutu görüntüledi.

NASA’nın Satürn ve uydularının gizemini çözmek üzere uzaya gönderdiği Cassini’nin görüntülediği dev bulutun, yine Cassini tarafından geçen yıl keşfedilen gölleri dolduran malzemenin sorumlusu olabileceği düşünülüyor.

Kışın gölgesinin kapadığı dev bulut, Titan’ın kıştan bahara girmesiyle görüş sahasına girerken, 60 derece kuzey enleminden aşağıya doğru uzayan 2 bin 400 km çapındaki dev bulut, Titan’ın tüm kuzey kutbunu kapatıyor.

Cassini ekibi geçen yıl, Titan’ın kuzey kutbundaki göllerin kısmen dolu ve bazılarının buharlaşmış gibi göründüğünü ve metandan oluşan bu dev bulutun meydana gelmesine yol açmış olabileceğini keşfetmişti.Bu son bulgular, metan yağmurunun gölleri oluşturduğunu ve buharlaşmasının bulutları meydana getirdiği görüşünü güçlendiriyor. Bu metan döngüsünü Dünya’nın hidrolojik döngüsüyle karşılaştıran bilim adamları buna "metanolojik döngü" adını veriyor. Yer gözlemlerine göre, Titan’ın bulut sistemi mevsimlerle gelip gidiyor.

Titan’da bir mevsim yaklaşık 7 Dünya yılı sürüyor. Bilim adamları, bu dev bulutun birkaç yıl kalmasını bekliyor. Mro Jüpiter’i Görüntüleyecek Öte yandan, NASA’nın Mars yörüngesinde bulunan bir diğer uzay aracı Mars Reconnaissance Orbiter (MRO) da, Kızıl Gezegen’in yörüngesinden Jüpiter’in ve uzayın diğer ilginç noktalarının fotoğraflarını çekecek. MRO’nun üzerindeki High Resolution Imaging Experiment (HiRISE) kamerasını kullanacak bilim adamları, Jüpiter ve başlıca uydularını görüntüleyecek kjh


NSS-8 Fırlatma Platformunda İnfilak Etti
Ekvator'da deniz üzerindeki platform'dan yapılan fırlatma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı.

SES New Skies firması'nın Batı Avrupa bölgesine hizmet etmesi için Boeing'e ürettirip Sea Launch firması ile ekvator bölgesinden fırlatma girişiminde bulundugu NSS-8 uydusu fırlatma sırasında denize konuşlu Sea Launch platformunda infilak etti. Komuta (Commander) ve Fırlatma (Odyssey) şeklinde 2 farkli gemi ile ticari fırlatma operasyonları yapan Ukrayna-Norveç-ABD-Rusya ortaklı Sea Launch firması'nın Odyssey fırlatma gemisi , NSS-8'in infilakı nedeni ile ciddi hasar gördü.
Sea Launch Web Sayfasi http://www.sea-launch.com

Japonya açıklarında canlı bir fosil yakalandı
350 milyon yıl yaşındaki bir familyanın üyesi olan fırfırlı köpekbalığı Japonya açıklarında yakalandı.


250px Chlamydoselachus anguineus28specimen29
Bir fırfırlı köpekbalığı 21 Ocak 2007 günü Japonya açıklarında görüldü ve sonradan filminin çekilip hayatını kaybettiği Şizuoka’daki Avaşima Su Parkı’na alındı. Avaşima Su Parkı’ndaki bir yetkili “Hala canlı kalabilmiş örneklerin filme alınabilmesi gerçekten nadir rastlanan bir olay” şeklinde bir demeç verdi.

Fırfırlı köpekbalığı, Chlamydoselachus anguineus, 350 milyon yıl yaşındaki bir ailenin üyesi ve yılan balığına benzer bir vücut şekli ile kendine özgü çıkıntılı solungaçlara sahip. 1,6 m
boyundaki dişi örnek sığ sularda, köpekbalığını yakalamaları için Avaşima Su Parkı ile irtibat kuran balıkçılar tarafından görüldü.Ölmek üzere olan köpekbalığının videosu YouTube gibi sitelerde mevcut.


Köpekbalığının neden sığ sularda olduğu ise bilinmiyor, fakat yetkililer bir hastalıktan ileri gelebileceğini söylüyorlar. Zira bu tür köpekbalıklarının doğal yaşam ortamı mürekkep balıklarını ve kemikli balıkları avlayabileceği derinlikler olan 120 m ila 1280 m civarı.

Bu türler, paleozoik köpekbalıklarının fosil kayıtları ile yakın benzerlikler gösterdikleri için canlı fosil olarak kabul ediliyor. Günümüz köpekbalıkları ile bir karşılaştırma yapılacak olursa, günümüz köpekbalıklarının 5 set solungacı varken, fırfırlı köpekbalıklarının 6 set solungacı bulunuyor.

Kuzey Kutbu'nun esrarı...
Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), kuzey kutbunda geceleri görülen hareketli ve renkli ışıkların esrarını aydınlatabilmek için iddialı bir proje hazırladı.


NASA yetkilisi Frank Snow, "bizi Güneş’in öldürücü ışınlarından koruyan manyetosfer tabakasının varlığına işaret eden" ışıkların işleyiş mekanizmasını anlamak için 15 şubatta 5 uydu fırlatacaklarını bildirdi. Daha önce bu amaçla fırlatılan uydu, ışıkların sırrını ortaya çıkaramamıştı.

Şubatta fırlatılacak uydular, Güneş rüzgarlarıyla gelen ve atmosferin üst katmanlarında biriken parçacıkların ne zaman, nerede ve nasıl boşalarak "elektron yağmurlarına" yol açtığını belirlemeye çalışacak.

NASA yetkilileri, 2 yıl sürmesi öngörülen bu projenin Güneş’le Dünya’nın etkileşim mekanizmasının anlaşılmasında çığır açacağını düşünüyor.

NASA uzmanlarının yanı sıra Berkeley üniversitesinden bilim adamlarının katılacağı THEMIS adlı proje, 200 milyon dolara mal olacak.

Kuzey manyetik kutbunu çevreleyen "aurora borealis" ve güney manyetik kutbunu çevreleyen "aurora australis", Güneş rüzgarlarıyla gelen yüklü elektronların Dünya atmosferindeki elementlerle etkileşime girmesiyle oluşuyor.
18124kuzeykutbu


Güneş rüzgarları, yeryüzü çekirdeğinin ürettiği manyetik güç çizgilerini izleyerek manyetosfere girer. Burası, "gözyaşı damlası" biçiminde ve çok yüksek oranlarda yüklü elektrik ve manyetik alanlar bölgesidir.

Elektronlar, yeryüzünün en üst atmosferine girdiğinde, yerkabuğu yüzeyinden 20 ila 200 mil yukarıdaki yüksekliklerde oksijen ve nitrojen atomlarıyla çarpışır ve böylece ışıma oluşur. Işımanın rengi, elektronların hangi atomla hangi yükseklikte çarpıştığına bağlıdır




New Horizons (Yeni Ufuklar)’un yeni ufku
New Horizons (Yeni Ufuklar) uzay sondası, süratle ve kararlı bir şekilde bir sonraki hedefi olan Jüpiter’e yaklaşıyor.


2007 0118jupiterthumbnail
Her ne kadar New Horizons (Yeni Ufuklar)’un ana hedefi Plüton ve Kuiper Kuşağı olsa da, yol üstünde biraz bilimsel veri toplamak için epey fırsatı oluyor. Bir sonraki durak, Jüpiter. Uzay sondasının gaz deviyle arasında oluşacak en kısa mesafeye ulaşmasına sadece birkaç hafta kaldı. Burada hem bazı görüntüler elde edecek, hem de çok gerekli olan bir sürat itkisini sağlayacak.

New Horizons, Jüpiter’e 28 Şubat 2007’de ulaşacak ve gezegenin merkezinin 2,3 milyon km yakınından geçecek. Jüpiter’in yer çekimi ise New Horizons’u Plüton’a doğru ivmelendirip ilave bir 14 500 km/s sürat kazandıracak. Bu sahnenin, New Horizons’un Plüton’a ulaşması için tekrar kurulması ise 2015 yılını bulacak.

Uzay sondasının, bu yakın geçiş esnasında Jüpiter ve uydularına dair 700 gözlem yapması bekleniyor. Bu gözlemler hem uzay sondasının bilimsel donanımının denenmesi, hem de bilimsel veri toplanması amaçlarını barındırıyor.


Tutankamon’un kolyesinin esrarı
Mısır’ın efsanevi firavunlarından Tutankamon’un kolyesindeki taşların Dünya dışından kaynaklanan bir patlamayla yeryüzünde oluşmuş bir cam olduğu düşünülüyor.

Mısır’ın başkenti Kahire’deki Mısır Medeniyetleri Müzesi’nde 1996 yılında araştırma yapan İtalyan arkeolog Vincenzo de Michele, Tutankamon’un sarı-yeşil renkli bir kolyesini incelemeye aldı. De Michele, değerli bir taş olduğu var sayılan bu kolyenin aslında camdan olduğunu ve Mısır uygarlığından dahi çok daha önce yapıldığını ortaya çıkardı. Bu tespit Mısır arkeologları arasında şaşkınlık yarattı. Mısırlı jeolog Ali Bereket de söz konusu camın, doğada Sahra Çölü’nün gözden ırak bir bölgesinde kumun içine karışmış şekilde bulunduğunu ortaya çıkardı.


Tutankamon’un kolyesini süsleyen bu taşın nereden geldiği, kimler tarafından şekillendirildiği ise bir soru işareti olarak kaldı.

DÜNYA DIŞINDAN KAYNAKLI
Avusturyalı astronom Christian Koeberl, söz konusu camın ancak çok yüksek bir sıcaklıkta meydana gelebileceğini, bu sıcaklığa ise yeryüzünde ulaşmanın mümkün olmadığını öne sürdü. Koeberl, camın uzaydan Dünya’ya geldiğini iddia etti. Ancak, camın bulunduğu bölgede meteor düşmesine kanıt sağlayacak herhangi bir bulgu yoktu.
Medya HaberMısırlı uzman Ali Bereket Tutankamon'un kolyesindeki taşın aslında Sahra Çölü'nde bulunan bir cam olduğunu ortaya çıkardı.
ABD’li jeofizikçi John Wasson ise camın solüsyonunun Sibirya menşeili olduğunu öne sürdü. Wasson, uzaydan gelen göktaşlarının daha önce gökyüzünde şiddetli patlamalara yol açtığını ve benzer bir patlamanın da Mısır çöllerinde gerçekleşmiş olabileceğini belirtiyor.

ATOM BOMBASINDAN DAHA GÜÇLÜ OLMALI
İlk atom bombası için 1945 yılında yapılan denemelerde yapılan patlamalardan sonra New Mexico Çölü kumlarında incecik bir can tabakası meydana gelmişti. Ancak Mısır Sahra Çölü’ndeki kumlardaki cam tabakasını atom bombası deneylerinin yarattığından çok daha kalın. Bilim insanları, çölde atom bombasının etkisinden daha kalın bir cam tabakası yaratacak patlamanın ne olduğunu sorguluyor.
Medya HaberTutankamon'un yüzü şimdiye dek bulunana heykeller ölçü alınarak bilgisayarda yeniden yaratılmıştı.
Böylesine bir patlama ilk kez 1994’te, Shoemaker-Levy kuyrukluyıldızı Jüpiter’le çarpıştığında meydana geldi. Hubble Teleskobu bu çarpışmada Jüpiter’in atmosferinde oluşan şimdiye dek bilinen en büyük ateş topunu gözlemledi.

TARİHTE ÖRNEĞİ VAR
John Wasson, Güneydoğu Asya’da 800.000 yıl önce gerçekleşmiş doğal bir patlamada Sahra Çölü’nde meydana geldiği düşünülen patlamadan çok daha büyük bir etki yarattığını ortaya attı. Bu patlamadan sonra da 750 kilometre kare’ye yayılan bir alan yüzeyinde cam tabaka bıraktı. Patlamada herhangi bir krater deliğinin olmaması göktaşı ihtimalini de devre dışı bırakıyor. Wasson, bu patlama esnasında bölgedeki insanlar dahil tüm canlıların da öleceğini vurguluyor.

Wasson’a göre, benzer bir olay Sibirya’nın Tunguska bölgesinde de gerçekleşti; hatta Hiroşima’ya atılan bombanın da benzer bir etkisi olmuştu.

PATLAMANIN KAYNAĞI SORU İŞARETİ
Sandia Ulusal Laboratuvarı’nda görevli Mark Boslough, Jüpiter’i etkileyen söz konusu dev patlamayı süperbilgisayarda Dünya için bir simülasyonunu yaptı. Boslough, böylesi bir patlamanın yüzeyde 1.800 santigrat derece bir sıcaklık yaratacağını vurguluyor.
Medya HaberMark Boslough'a göre Tutankamon'un kolyesindeki camın oluşması için atom bombasının on binlerce katı büyüklüğünde bir patlamanın gerçekleşmiş olması gerek.Simülasyonda böylesi bir patlamanın Sahra Çölü’nde bulunan ve Tutankamon’un kolyesini süsleyecek kalınlıkta bir camın da meydana gelebileceği ortaya çıktı. Simülasyonla ilgili olarak Boslough şunları söyledi; “Tutankamon’un kolyesindeki camın oluşması için atom bombasının tesirinin on binlerce katı bir patlamanın meydana gelmiş olması gerekiyor. Şimdi esas soru bu şiddete ulaşacak patlamanın yeryüzündeki kaynağı nedir?”


Milliyetçilik neden yükseliyor?
Can Dündar soruyor; Milliyetçilik neden yükseliyor?

Fransa’nın soykırım yasası, Orhan Pamuk’un Nobel ödülü, 301. madde, irtica, asker - siyaset ilişkisi, AB’den gelen yeni talepler ve söylemler gibi gündeme düşen her konu yükselen milliyetçiliğe ivme mi kazandırıyor?

Türkiye’nin sorunları Türklük penceresinden mi algılanıyor, Milliyetçilik AB karşıtlığı rüzgarını arkasına mı alıyor?

Can Dündar, 17 Ekim Salı akşamı saat 20:30'da, canlı yayında konuklarıyla yükselen milliyetçiliğin nedenlerini tartışacak..

Tanıl Bora anlatacak,

Profesör Dr Anıl Çeçen, Alev Alatlı, Profesör Dr. Mehmet Altan, Profesör Dr. Orhan Kavuncu ve Ömer Laçiner tartışacak...


Medya Haber

Dünyaya her yıl bir Türkiye ekleniyor
ABD’deki Dünya Nüfus Sayacı bugün 6.5 milyarı gösterdi. Her yıl bir Türkiye nüfusu kadar insanın eklendiği Dünya 2012’de 7 milyar olacak.

ABD’de dünyadaki nüfus artışını sembolik olarak sayan Dünya Nüfus Saati, bugün sabaha karşı 6.5 milyarıncı bebeğin dünyaya geldiğini ilan etti. ABD Nüfus İdaresi tarafından işletilen saat, doğum ve ölümlerin zaman içindeki net farkından yola çıkarak tahmini bir hesap uyguluyor.

Ünlü 18’inci yüzyıl düşünürü Thomas Malthus, gelecekte nüfus artışının kontrolden çıkacağını ve yiyecek bulunamadığı için açlıklar yaşanacağını öngörmüştü. Malthus’un bu öngörüyü yaptığı 1798 yılında küresel nüfus 1 milyar civarındaydı.

Bugünse 6.5 milyar olan dünya nüfusunun sadece küçük bir kısmı bolluk ve refah içinde yaşarken, büyük bir bölümü karnını ancak doyuruyor veya aç kalıyor. Çocuk ölümleri, AIDS ve tarım alanlarının tahribi birçok gelişmekte olan ülkede insanların yaşamını zorlaştırıyor. Dünyada milyonlarca insan günde 1 dolardan daha az kazanıyor, yine de üremeye devam ediyor.

Bundan ikibin yıl önce, Hz. İsa’nın doğduğu kabul edilen Milat yılında dünya nüfusu 300 milyondu. M.S. 1500 yılında ise tam iki katına çıktı. Dünya nüfusundaki artışın kilometre taşı olarak, Endüstri Devrimi’ni temsilen 1750 yılı kabul ediliyor. Refahla beraber düşen ölüm oranının da yardımıyla bu tarihten sonra 1900’e kadar hızla artan dünya nüfusu 1.7 milyar oldu. 1960’ta 3 milyar, 1980’de 4.5 milyar, 1993’te 5.5 milyar, 1999’da da 6 milyar oldu. 1995-2000 yılları arasında küresel nüfus artışı yılda 78 milyon olarak gerçekleşti. Diğer bir deyişle dünyaya her yıl bir Türkiye ekleniyor.

NÜFUS ARTIŞI NASIL HESAPLANIYOR?
Dünya nüfus saati saniyede 4.1 kişinin doğduğunu ve 1.8 kişinin öldüğünü varsayıyor. Önceki istatistikler dikkate alınarak hazırlanan söz konusu hesaplamalar tahmini ve hata marjinine yer veriyor.

Uluslararası nüfus uzmanları küresel nüfus artışının son 10 yılda önceki onyıllara göre hafif bir düşüş gösterdiğini düşünüyor. Buna göre, dünya nüfusunun en hızlı arttığı 1965-1970 aralığında yüzde 2.1 olan artış, son yıllarda yüzde 1.1’e düştü. Bunda Çin ve Hindistan’ın nüfus artışlarını kontrol altında almak için başlattıkları kampanyaların büyük payı var. Buna ek olarak, gelişmekte olan ülkelerde doğum kontrolü yaygınlaştı ve artan bilinçle aileler eskisine oranla daha az çocuk yapıyorlar.

Bugün bazı ülkelerde ailelerin birden az çocuğu oluyor ve böylece nüfusların artış eğrileri görece bir düşüş gösteriyor. Örnek olarak, Japonya, eski Sovyet cumhuriyetleri ve Avrupa toplumlarında nüfus yaşlanıyor. Ancak, bu ülkelerdeki yaşlanma, Yemen gibi bir annenin ortalama 7 çocuk yaptığı ülkelerin yanında cüzzi kalıyor. Bugün hala en hızlı üreyen ülkeler en fakirleri; Afrika, Ortadoğu ve Hindistan.

2045’TE 9 MİLYAR
Tahminlere göre, dünya nüfusu 2012’de 7 milyara ulaşacak. 2045’te ise 9 milyar olacak. Bir diğer gelişmede dünya nüfusundaki kentleşme. İnsanlar kentleştikçe doğum oranı düşüyor; toprakla bağı kesilen ailenin kol gücüne ihtiyacı azaldığından çocuk sayısı da azalıyor. BM tahminlerine göre, 1950’de küresel nüfusun yüzde 30’dan azı kentlerde yaşarken, 2007’de yarısından fazlası kentleşmiş olacak. Bu da nüfus artışının bir nebze azalması demek.

Dünya nüfusu arttıkça, Malthus’un beslenme ve sağlık gibi temel ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı sorusu dayeniden gündeme geliyor. Örneğin, Bangladeş gibi bir toplum şimdiden alarm veriyor. Küresel ısınmayla sular altında kalacak verimli tarım arazileri Bangladeş gibi kıyı toplumlarının işini iyice zorlaştıracak.

2050’den sonra küresel nüfusun yüzde 80’i Afrika ve Asya’da olacak. Gelişmekte olan ülkelerde, örneğin Norveç, İsveç gibi, yaşlı nüfusu gençlerin iki katı olacak.

Boşluğa bakarak konsantre olmak


Bilim adamları konsantre olurken, başka insanların yüzüne bakılmamasını öneriyorlar.

Boşluğa bakmak daha iyi düşünmemizi sağlıyor. İngiliz bilim adamları, problem çözerken diğer insanların yüzüne bakanların iyi konsantre olamadıklarını saptadılar. Özellikle de yüzlerdeki duygusal ifadeler dikkati dağıtıyor.

Araştırma çerçevesinde deneklerden yedişer adımlarla 100’den geriye doğru saymaları istenmiş. Bir grup karşısında oturan bir kişinin yüzüne bakarak, diğeri boşluğa bakarak saymış. Boşluğa bakarak sayanlar daha başarılı oldu diyor bilim adamları. Düşünen insanların karşılarında oturanlar stres yaratıyorlar. Özellikle de erkek denekler karşılarında kadın olduğu zaman çok zorlandılar diyor araştırmayı yöneten Gwyneth Doherty-Sneddon.


Gençlerde kendine zarar verme davranışı
Amerika'da yapılan bir araştırma üniversite öğrencilerinin %17'sinin kendini jiletleme, yakma, oyma ya da diğer yollarla kendine zarar verme gibi davranışlar sergilediklerini ortaya koymuş.


Bugüne değin kendi kendine zarar davranışı üzerine Amerika'da yapılan en büyük araştırma olduğu belirtilen araştırmaya Cornell ve Princeton üniversiteleri imza atmış. Bulguların yalnızca Amerika ile sınırlı kalmadığının altını çizen araştırmacılar, Kanada ve İngiltere'de yürütülen çalışmaların da benzer sonuçlar verdiğine ve gençler arasında hızla artan kendine zarar verme davranışının ciddiyetine dikkat çekiyorlar.

Kendi kendine zarar verme, bilimsel bir terim olarak ortada intihara dair herhangi bir eğilim yokken kişinin kendi bedenini hırpalayıcı davranışlar sergilemesi olarak tanımlamıyor. Bu davranışların içine saç ya da deriyi çekme, yarma, kemikleri kırma, kendini ısırma girebiliyor.
Araştırmacılar günümüz gençliğinin geçmiş kuşaklara göre stres uyaranlarına daha açık olduklarını ve başa çıkma stratejilerinin zayıf olduğunu söylüyor.

Araştırmanın detaylarına gelecek olursak, kızların erkeklere göre kendine zarar verme davranışını daha çok gösterdikleri ve Asya kökenli katılımcıların böylesi davranışlarda daha az bulundukları bulunmuş. Bir de biseksüelliğin, kendine zarar verme davranışıyla ilişkili olduğu ortaya konmuş. Cinsel kimliğinin fazlaca sorgulayan gençler kendilerine daha çok zarar verme eğilimindeymişler. Gerek kız gerekse erkeklerde en sık görülen yöntemin ise yaralı bölgeyi kaşıma / kazıma, kesme ve delme olduğu açığa çıkarılmış.

Araştırmacılar sürekli olarak kendine zarar verme davranışı sergileyen gençlere dair bir takım tespitlerde de bulunuyor:

• Diğer yaşıtlarına göre intihar girişiminde bulunmuş olma yüzdeleri 6 kat daha fazla,
• 3.5 kat daha fazla duygu istismarı rapor ediyorlar,
• Geçmişlerinde psikolojik bir sıkıntı dönemi geçirmiş olma olasılıkları 3 kat daha fazla,
• İki kat daha fazla yeme bozukluğu sergiliyorlar.

Gönüllü Meteorolojistler aranıyor
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, hava tahminlerinin ayrıntılı şekilde belirlenmesi amacıyla ''gönüllü meteorolojistler'' ile işbirliğine giderek, internet üzerinden bilgi alıyor.

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Zirai Meteorolojik İklim Rasatları Daire Başkanlığı yetkilileri, hava tahminlerini yurt genelindeki 400 istasyondan edindikleri bilgiler ışığında yaptıklarını söylediler.

Her ilçe ve beldedeki meteorolojik olayın ve bunların yol açtığı zararların ayrıntılı şekilde belirlenmesinin oldukça zor olduğuna işaret eden yetkililer, kurumun maddi olanaklarının da buna izin vermediğini bildirdiler.

Öte yandan, vatandaşların meteorolojik olaylara ilgisinin de çok fazla olduğunu, herhangi bir hava olayını hemen kendilerine bildirdiğini anlatan yetkililer, şunları kaydettiler:

''Belirttiğimiz tüm etkenler bizi meteorolojiye ilgi gösteren insanlarla işbirliğine yöneltti. meteor.gov.tr adresindeki web sayfamıza 'Gönüllü Meteorolojist İletişim Formu' koyduk. Bu formda, bize çevresinde gördüğü hava olaylarını bildirmek isteyen kişilere ait bilgilerin yanı sıra olayların yaşandığı yer, tarih ve saat ile meteorolojik hadisenin türü ve neden olduğu zararların belirtilmesi isteniyor. Bu sayede edinilen bilgiler uzmanlarca değerlendiriliyor ve ilçe ve beldelerdeki meteorolojik durumlara ilişkin bilgi sağlanıyor.''
Uygulamanın, 1 ay önce başladığını ve şu ana kadar 2 bin başvuru yapıldığını bildiren yetkililer, vatandaşların bu konuya oldukça ilgi gösterdiğini, gönüllü gözlemci sayısının artmasını beklediklerini kaydettiler.

Meteoroloji yetkilileri, kendileriyle temasa geçen amatör gözlemcilere gelecek aylarda sertifika verileceğini, böylece Türkiye'deki 3 bin 250 ilçe ve beldede birer amatör meteorolojist bulunmasını sağlayacaklarını belirttiler.

Dinozorlar uçaklar gibi uçuyormuş!
ABD’nin Texas Tech Üniversitesinden bilim insanlarının, erken tüylü dinozor fosilleri üzerinde yaptıkları yeni incelemelerde, bu yaratıkların tüylü ayaklarını vücutlarının altına doğru sarkıtarak, bir çift kanatlı uçak şekli oluşturdukları belirlendi


İlk uçan dinozorların, Birinci Dünya Savaşı’nın çift kanatlı uçakları gibi uçtukları tespit edildi.

Ayrıntıları Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan araştırmada, modern kuşların atası olduğu düşünülen küçük, tüylü dinozorlardan 125 milyon yıl önce yaşayan Microraptor fosili incelendi.

231243dinozor

Çin’de bulunan fosil üzerinde yapılan yeni araştırmalar, bu dinozorun ilk planör uçuşu yapan yaratıklardan olduğunu ve ayaklarındaki uzun asimetrik uçuş tüylerini kullanarak dört kanadı varmış gibi uçtuğunu ortaya koydu.

Kuşların uçuş evriminin incelenmesinin, havacılık tarihine ışık tutabileceğini belirten bilim insanları, bu fosiller üzerinde yapılan önceki araştırmalarda, uçan dinozorların bacaklarını yana doğru açtıklarını ve ejderha uçuşuna benzer şekilde kanatlarına yakın tuttuklarını düşündüklerini kaydettiler.
yasamak kucuk bir umut we insana duyulan sewgiden ibarettir..
MaKaLeLe - avatarı
MaKaLeLe
Ziyaretçi
10 Şubat 2007       Mesaj #570
MaKaLeLe - avatarı
Ziyaretçi

ALINTIDIR..


Diyarbakir ...

Bu gune kadar yok bomba patladi, yok isyan cikti, yok bilmem ne oldu diye seyrettigimiz Diyarbakir, hic bu kadar onemli bir tehlikeyle karsi karsiya kalmamisti.

isyan cikar bastirirsin, yangin cikar sondurursun, ama bu durumun altindan nasil kalkarlar allah bilir... Ne mi oldu?

Bildiginiz uzere her belediyenin kendine has butcesi, tesebbusleri falan vardir. Ama Diyarbakir, ozel olarak planlanmis ozerk butcesine kavustu. Bu butce; vakiflar, anonim sirketler ve meshur belediye tesebbusleriyle faaliyete gecirildi.

Su anda Diyarbakir belediyesinin kurdugu " diyar a.s."ye oluk oluk dis kaynakli sermaye akmaya basladi. Yakin gelecekteki hedefleri borsaya acilmak.


Bu ne demek oluyor? Bu demek oluyor ki, bir nevi kurdistan hisse senedi cikaracaklar. Dis yatirimci, ic yatirimci, kurt turk demeden herkes cilgin gibi hisse alip Diyar A.s." ye cig gibi para akitacaklar. Cunku dis kaynakli yatirimcilar tarafindan desteklenecek bir olusum.

Bir altin yumurtlayan tavuk... Son yuzyilin sahane bir bulusu... Yeni kurdistani turk halkinin parasiyla finanse et !

Neden mi? Cunku bu hisseden cok para kazanacagini bilen her yatirimci kazandigi paraya bakacak. Kimin umurunda kurdistani finanse etmis etmemis.. Herkes cebinin dolduguna bakacak.

Bu sirket henuz borsaya acilmadan 1 ayda 2 Milyon YTL ciro yapti .. Bu cironun %80i net kar.. Cunku yaptiklari birsey yok ki, havadan para transferi, bir nevi para aklama ve alternatif transfer...

Bir yillik ciro hedefleri "1 milyar euro" !

Evet yanlis duymadiniz. Borsaya acilmadan 1milyar euro. Onumuzdeki senenin sonunda 4 milyar euroya ulasmasi bekleniyor.. Yani istanbul belediye isletmelerinin tam 4 kati buyuklukte bir ciro... Ustelik istanbul gibi ortada uretilecek bir sey de yok.
Diyarbakir ayni diyarbakir ...

Bu para ne mi olacak?... Hayal gucunuze birakiyorum.

4 milyar euro cirosu olan bir baydemir...

Ornek vereyim: apo bey(!) Omru hayatinda degil 4 milyari, 500 milyon euroyu dahi bir arada gormemistir. Yani bizim sumuklu baydemir, olacak ekselans baydemir... Ekselans kime denir? Buyukelciye falan...

Baska bir ornek vereyim, bu paranin karsisinda hic bir hukuk sistemi, hic bir askeri otorite duramaz. Bu para ile istediginiz devletin istediginiz kurulusuna tesir edebilirsiniz. Koc sabanci falan filan dahi, boyle bir gucun yaninda titrer. Cunku o adamlar, bundan daha fazla cirolara sahip olmalarina ragmen, paralarini ticarette dondurduklerinden toplu olarak servete hukmedemiyorlar. Yani kendi paralari sagda solda bagli.. Fakat baydemir 'in elinde toplanacak olan bu paranin maksadi belli. Kullanacaklari yer belli..

Bu konudan anlayan arkadaslar otursun kafa yorsun. Yazin yazabildiginiz kadar belki bir kac yurtsever duyar ve bir onlem alir. Yoksa bir yil icinde , yurtsever olmak, bu guce karsi koymaya yetmeyecek... ! ! !

Osman baydemirin Terorle baglantilari..
1- oncelikle ona gore pkk teror degil gerilla..
2- adana'da tsk tarafindan oldurulen teroristlere belediyenin arabalarini gonderdi..
3- tsk sehit olan askerin ailesine mi bas saglina gitti? Tabi ki hayir! Pkk nin ailesini ziyarete gitti.
4- pkk mezarlarina cicekler birakti
5-daha gecen gunlerde bir konferansta konusma yaptigi yerin arkasinda apo resmi yok muydu? Evet vardi.
6-halka yaptigi turkce konusmada baska kurtce konusmada baska konusarak hep suc turkiye demedi mi..apoya sayin demedi mi...
7- diyarbakir belediye arabasinda, resmi arabada bagajda suruyle silahlar falan bulunmadi mi bu silahlar kimin arastirildi mi?
www.millisevda.com

Benzer Konular

28 Ekim 2016 / ThinkerBeLL İletişim Bilimleri
20 Ekim 2015 / Jumong Genel Mesajlar
24 Ekim 2008 / CrasHofCinneT Bilgisayar
18 Kasım 2010 / ThinkerBeLL X-Sözlük
21 Şubat 2010 / ThinkerBeLL Bilim ww