Arama

Sahipsiz Mektup'lar - Sayfa 25

Güncelleme: 2 Haziran 2012 Gösterim: 268.666 Cevap: 628
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
8 Aralık 2006       Mesaj #241
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
SENİ İÇİMDEN TERK EDIYORUM "

Sponsorlu Bağlantılar
BİNMEDİĞİM HİÇ BIR OTOBUS,BEKLEMEDIGIM HIC BIR DURAK KALMADI BU SEHIRDE. GITTIKCE AZALIYOR HAYAT NEYI ERKEN YAŞADIYSAM HEP ONA GEC KALIYORUM.SANA GÖÇÜYORUM HER SONBAR.YOLLARIN CIKMIYOR ASKIMA UNUTTUĞUN YAGMURLARIN ADI SAKLIMDA SENİ İÇİMDEN TERKEDIYORUM.SUSMAKTAN YORULDUM KUŞLAR VE ŞARKILAR BU SEHRİ TERK EDELI BERI EFKAR DEMLİYORUM GÖZLERIMDE.YAŞLARIMI YANAĞIMA VARMADAN ÖLDÜRÜYORUM.TAM SANCAGIMDAN YARALIYORUM KENDİMİ. ALNINI YÜREGİNE DAYADIĞIN GÜNE BAKIP SENI ICIMDEN TERKEDIYORUM.NE UNUTACAK KADAR NEFRET ETTİM,NE HATIRLAYACAK KADAR SEVDIM, YIKIK BI DUVAR KADAR GIBI PİŞMAN DEGİLSİN BILIYORUM.BENI HEP BULMAMAK ICIN ARADIN.YANILGILDIN,YANDIGINDIN,YANGINDIN.SENSİZLİĞ E YENİLMEK SANA YENİLMEKDEN ZOR OLSADA ARDINDA BİRSÜRÜ İZLER BIRAKARAK SENI İÇİMDEN TERK EDIYORUM.SIMDI İÇİMİZDE ÖLDÜRÜLECEK BIR ANI BİLE BULAMAYAN İKİ YARIM KALDIK TAMAMLAYAMADIK BIZI ELINDEN TUTMADIN YANLIZLIGIMIN.SACLARIMIDA UZAKLARINA GÖMDÜN İÇİMİN MAVİSİ SENİN OKYANUSUNU DAGITIR AL GERI VERIYORUM.KİLİTLERİ HEP YANLIS KAPILARA VURDUN.DEVRİLMİS VAGONLARA DÖNERKEN GÖZLERİM SANA BENSİZLİĞİ TERKEDIYORUM.YARİME UZANMAYAN BÜTÜN DALLARIM KIRILSIN DEMİSTİN ASK İÇİNDE DOĞMUŞSA NEREYE KAÇABILIRDIN.NE TUHAF DEMI İÇİMİ ACİTANDA DA SENDIN ACIMI DINDIRECEK OLANDA YA ÖLDÜR BENI DEDIM YADA GİT BENDEN.İÇİ BULANIK BIR SEVDANIN UCUNDA SENI KAYBETTIM.ALDIRMADIN ALDIRMALARIMA BI GECEDE YAKIP YARİNİ ŞAFAKLARA SATTIN İHANETİNİ KÜLÜME BASANLAR BİLE UTANDI YAPTIGINDAN İŞTE SOLUK BIR ÖMRÜN SON NEFESI BENDEN ICIMDEN TERKEDIYORUM SENİİ.




Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Aralık 2006       Mesaj #242
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Daha az seviyorum seni
giderek daha az
Sponsorlu Bağlantılar
Unutur gibi seviyorum
azala azala
Aramızdaki uzaklığın karanlığında

Geceler kısalıp,
gündüzler uzuyor öyle olunca
Daha az seviyorum seni
Kendini iyilestiren bir yara gibi
daha az ve zamanla

Sen geceyi tutuyorsun, ben nöbetini
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi
usul usul sis iniyor
Kopmuş yollara
Işığı hafif, uykusu ağır koğuşlarda
üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi uyuyorsun rüyalarımda
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken
öğreneceksin bunu da

Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi, olur gibi daha az
Yeniden ödetiyorum kendime
Önce aşkın öğretemediğini
Kolay değildi
Yalnızca sevgilimi değil,
evladımı da kaybettim ben
Kac acı birden imtihan etti beni
Bir tek gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
bu da öyleydi,

İyi ol, sağ ol, uzak ol
Ama bir daha görme beni
feather
MURATHAN MUNGAN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Aralık 2006       Mesaj #243
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
MEKTUP

Bir gün buluşacak olursak eğer,
(ki buna benim hiç umudum yok)
bir yer seçelim, ne olursun,
ikimizin de hiç bilmediği:
Ege Denizinde ıssız bir ada
ya da İskenderiye yakınlarında bir kıyı.

Öyle bir yer ki, bahçeler geceleyin
kendimizi yaşatmasın bize, hortlamış gibi;
öyle bir yer ki, ordaki insanlar,
görünce bizi, son görüşmemizden beri,
tanıdıklarından ölenleri düşünmesinler;
öyle bir yer ki, hiç kimseyle ortak öykümüz olmasın.

..............

Böyle bir yer varsa eğer bildiğin,
(ki buna, dedim ya, hiç umudum yok)
bir yer ki, güneş battıktan sonra,
o bildik kokusu bile ağacların
anımsatmasın bize, kaç kez denedik
bu buluşmayı boşuna şimdiye kadar.

Yoksa vazgeçelim şu buluşma işinden.
feather
HENRIK NORDBRANDT
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2006       Mesaj #244
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ya yeniden hayatıma dönersen?
Buyur etmeye gücüm var da hoşçakal demeye yok.Ya yine gelipte gidersen..Yağmurla...Sel,feryat...İstanbul yamaclarında soluklanmaya halim kalmaz.

Her akşam çektiğim günün nefesinden kalan izmariti hissediyorum.Kalbim mırıldanıyor,kalp damarlarım inliyor.Yokluğunla çoğalıp sıkışıyorum.
Sana sayfalarca okunmamış mektuplar yazıyorum sevgili...Yüzümü döküyorum kelimelere..

Ya yeniden hayatıma dönersen?
Son soluğundaki beni hatırlayacak mısın sevgili?..Yoksa beni dostluk kavramına mı sığdıracaksın?..Yapma sevgilim...Böylesine dönme bize..
Lâkin,seviyorum seni..


Bazen keskin iniş çıkışlarla karalıyorum hayatımı.Tıpkı bir kayada sendeleyip kafamı vurur gibi..
Sadece benim olanı istiyorum;senimi ver,sevgili...Seni...Başkalarında emanet dolaşmandan bıktım.Çizdiğim hiç bir duman senin buharına benzemiyor.Yağmurlu buhranlara sokulmamı istemiyorsan yardım et bana..Elini ver ..
Seviyorum seni..

Ya yeniden hayatıma dönersen?
Bir sigara kaç kez sözdürülür?Bir sen kaç kez üst üste söndürülür?Parmak uclarımda yaktım seni.Peşi sıra sigaralar söndürdüler parmaklarımda.Kalbim sızlandı ve uyuttu beni..Gecenin üçünde düşüme uğradın.Uyandığımda sesin hâlâ kulağımdaydı.Gitmenden korkup uyuyamadım.Ya yeniden hayatıma dönersen,dedim kendi kendime..Bir sen daha kaldıramazdı usum.Çok yormuştun beni o sinde..Sere serpe toprakta bırakmıştım geçmişimizi.Yeniden yağmurla filizlenmesine dayanamam.
Hakkını helal et sevgilim.Mavinin altında bir yağmur daha doğarsa,bilki o gün ben mavide kalacağım.Islanmamak üzere...

Ya yeniden hayatıma dönersen?
Özlem dolusun biliyorum.Sandalınla salına salına toprağında gezinmeye devam et.Belki özlemin teselli bulur.Lâkin onların arasında yakılanlar gibi ben de yokum.

Ya yeniden hayatıma dönersen?
Uyuya kalırsan koynumda?..Nasıl uyandırırım seni...?Gözüm kapalı göz bebeklerini ararken kim bulabilir beni..?Biliyorum koynumda,göğsümdeki yarasın.Ne olur beni satırlarda arama,göz peteklerimde arama...Sende ara..Seni bana ver,ben sende kalsın sevgili...

Bir dönsen,sesini bulamadığım gecelerde çılgına dönen usum uslanır.....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2006       Mesaj #245
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen gittin.. Bir zifiri karanlık, bir zından yalnızlığı, ağır bir boşluk bıraktın geride. Gittin ve dönmeyeceksin bir daha. Haklısın gidişinde, bu aşkı bitirmekte haklısın. Tek söz söyleyemedim. Yüzüne bakamadım. Karşında ağlamadım. Eridim, tükendim, bittim. Sonsuzlukta bir insan nasıl olur.. sesi soluğu nasıl duyulur?

Elveda aşkım.. Elveda sevgilim. Sen kendini hiç böyle gereksiz, böyle değersiz, böyle yapayalnız hissettin mi? Ayrılık ölüm kadar acı ve soğuk.Aynalara bakıyorum. Aynada gördüğüm ben değilim. Gözlerim cehennem ateşi.. dudaklarım mühürlenmiş. Ellerim titriyor. Yüreğim kızgın demirlerle dağlandı. Yokluğunun bedeli çok ağır sevgilim.

Sevinçlerim, hayallerim, umutlarım, renkli dünyam elveda.. Elveda yaşamak.. Yaşamın anlamı elveda. Kimse farkında değil yokluğunun. Sensiz ne hallerde olduğumu kimse bilmiyor. Anlamıyor yitip giden bir aşkın kederini.

Düne kadar en yücesini yaşadım mutluluğun, ayaklarımın altından kayıp gidiyordu toprak, denizlerin ovaların üstünde uçuyordum. Güneş kadar yakındı bana aşk. Güneş kadar sıcak ve parlak. Bıraktın birdenbire, kanatlarım kesildi. Hızla çakıldım yere, boşluğun içindeyim, şimdi hiçbir şeyim.Oysa dünyanın en zenginiydim. Bütün çiçekler bizim için açardı, bizim için ballanırdı meyveler, ekinler bizim için bereketli, sular bizim için çağlardı. Şimdi toz duman içinde kızgın bir çöldeyim. Yönümü yolumu şaşırdım. Sam rüzgarlarına bıraktım gövdemi, sürüklenmekteyim.

Sen bensiz nasılsın, bilmiyorum. Rahat mısın, mutlu musun, bu kadar çabuk beni unutur musun?.. Nasıl birden mazi olursun?

Düne kadar gözlerinden aşkı içtiğim, dudaklarında yüreğimi erittiğim, uğruna bıçaklar çekip dünyaya meydan okuduğum ey sevgili nerdesin? Kimlesin?.. kimlerlesin?.. Kimlerle oynaşır gönül eğlersin? Ben burada, terk edip gittiğin yerdeyim.

Elveda aşkım.. Elveda birtanem.. Elveda sevgilim! Elveda sana..




Ayrılık metkubu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2006       Mesaj #246
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İstersen mutlu oluruz seninle
Evimiz ve çocuklarımız olur
Yemek pişirirsin kendi elinle
Kalplerimizde esenlik ve huzur
İstersen mutlu oluruz seninle
Birbirimiz için yaratılmışız
Ruhlarımız düşüncelerimiz bir
Bizim gibi olur çocuklarımız
Ben şair, sen baştan ayağa şiir
Birbirimiz için yaratılmışız
Ayrılık olmaz fikirlerimizde
Kahkahamız ta uzaklardan duyulur
Mutluluk parıldar gözlerimizde
Rüyalarımız bile aynı olur
Ayrılık olmaz fikirlerimizde
Ne hayaller kurarız uzun uzun
Üzüntüleri atarız bir yana
Gizli bir şeyi kalmaz ruhumuzun
Bütün şiirlerimi okurum sana
Ne hayaller kurarız uzun uzun
Kim ne derse desin mutlu oluruz
İçimizde ümit, arzu teselli
Bende aşk ve sende güzellik sonsuz
Aşkımız gözlerimizden besbelli
Kim ne derse desin, mutlu oluruz
featherÜ.Y.O
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
16 Aralık 2006       Mesaj #247
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Bu bir hikayedir kimselere anlatamadığım. Kağıttan gemiler gibi sulara saldığım şiirlerim, hiçbir zaman özlediğim yere varmayan gemilerim, fırtınalara, dalgalara yenik düşen umutlarımın öyküsüdür yani. Sevmenin her devirde farklı oynandığı bir yaşam sahnesinde bütün ayrılıklar da birbirinin benzeriymiş meğer. Coşkularımız anlık, sevinçlerimiz sahte, sevdalarımız mağrurmuş biraz. Sevdalar unutulan bir efsaneye döner bir zaman sonra.
Geçmişin raflarında tozlanan med- cezir’lerden bir öpüş dilenir. Tel tel olan yüreğimiz,
bahçelerimizde çürüyen güllerimiz, yüzümüzdeki kırışıklıklarımız, aynalara dargınlığımız,
gidince geriye dönmeyen günlerimiz akıtır göz yaşlarımızı. Her geçen gün içimizden kayıp giden sevda yıldızını tutarız sımsıkı nasırlı ellerimizle ve artık ağlamamayı da öğreniriz. Öğrenmişizdir de zaten…

Anlayacağın, Hüzündür koluna girdiğimiz. Kol kola gezdiğimiz Kimi zoraki bir gülüş, kimi ağlayarak bir ömür sürüştür künyemize kazınan. Yüreğimizdeki sevgi, bedenimizdeki ateş ve ruhumuzdaki kaçışla aşk’ı kovalarız. Sıcacık bir merhaba umarız hayattan. Gelirse biliriz başımızın üstünde yeri var olduğunu. Günaydınlardan gülüş umar, gecenin siyah kelepçeleriyle korkulara dolanırız. Korkarız senin anlayacağın. Aydınlıklardan kaçar karanlıklarda ömür tüketiriz. Tükeniriz azar azar. Masalımsı bir sevda bu, size anlattığım. Ne garip, ne tuhaf bir sevda. Uzaklıkları yakın eden bir sevda bu, zamanı durduran bir sevda diyordun. Masal bitti işte. Masalcı baba masal anlatmayı bitirdi. Zaten tuhaf olan sevdalar kurumuş topraklara benzer ve yağmura hasret yaşar yıllarca. Sevda saati durdu artık.Yelkovan akrebini özler oldu be mübarek.

Eskiden arada bir de olsa görüşürlerdi. Ama şimdi yelkovan bir ötelerde, akrep başka bir ötelerde. Sevda masalı bitti işte. Sevin işte, gül şimdi ağlanacak halimize. Neylersin, her defasında beyaz kağıtların yüzü beyaz cümlelerle, beyaz tonlarla, beyaz aşklarla dolmuyor, arada bir karalanıyorlar işte. Bir karalanıyor ki sil silebilirsen…

Olsun be, ne yapayım kadermiş derim bende, çekerim kaderimi. Ama birileri var yalan söyleyen, belki de kaderdir benimle oynayan kim bilir. Belki de martılardı yalan söyleyen, belki dalgalar kumlarla birlikte benim sevdamdan da bir şeyler götürüyordu. Çok kere söylemişti içimdeki çocuk ama inanmamıştım. Belki tek yalancı sen değildin. Belki de hayat yalan söyledi bana. Belki kaderimdir yanlış yazılan kimbilir. Dedim ya her defasında beyaz kağıtların yüzü beyaz cümlelerle, beyaz aşklarla dolmuyor. Karalanıyor da çoğu zaman, hem de ne karalanıyor…

“Bir şarkı olmalı seni anlatan,
Yüreğin olmalı yüreğimde bulduğum...
Ne çok denedim seni bulmayı,
Ne çok aradım seni bir bilsen... “


Belkide bırakıp gitmeliydik bu sevdayı, zararın neresinden dönersek kar deyip de öylece akıntıya bırakmalıydık kendimizi. Onca tutunacak dal bulmuşken tutunmalıydık birine. Sırf kadere gıcıklık olsun diye ağlamamalıydık gülünecek halimize. Belkide ağlamalıydık. Belki, belki de uzaklaşmalıydık bu kıyıdan, içimizdeki yangılardan, aşktan belkide. Ama ben bu kıyıları çok sevdim biliyor musun.

Ben seninle deniz kabuğu toplayamamayı sevdim. Sol yanında uyanamamayı, başımı göğsüne koyup ağlayamamayı belkide. Ama hep sevdim işte. Yalansız ve riyasız sevdim. Biliyordum sende severdin beni. Sende seviyorsun beni. Bu yanılgılar deryasında, heyecan ve telaşların oynandığı sahnede, anılar, anılardaki çocukluğumuz, kollarına tutunup hayata yürüdüğümüz değerler bırakınca ellerimizi üzülürüz. Yasak bahçelere girer, yasaklı elmaları yemek isteriz. Artık gecelere mahkum kalmak istemiyorum ben.

“Bakma öyle sustuğuma
Susmalar sığınak yerim
Terkedilmiş bir bahçedeyim
Hüzün kokar çiçeklerim
Sende bahçemdesin uyuyorsun
Ve sende ben gibi
Hüzün kokuyorsun.
Ve sende ben gibi
Yaşamaktan korkuyorsun…”


Çöz artık düğmelerini yüreğinin görünsün sevdam…..

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
16 Aralık 2006       Mesaj #248
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ölümden Sonra Hayat


Hani ölümden sonra hayat yok diyenlere ithaf olunur.

Karanlıktaymışlar. İki embriyo, bir ana rahminde...

Her şeyden habersiz bekleşiyorlarmış, sudan bir beşiğin içinde...

Sarılıp birbirlerine, karanlıkta uyumuşlar öylece...

Haftalar geçmiş, ikizler gelişmiş.

Elleri, ayakları belirginleşmiş.

Gözleri çıktıkça meydana, Ikisi de çevrede olup biteni fark etmiş...

Ne rahat, ne güvenli bir dünyaymış bu...

Sıcak, ıslak, sevgi dolu...

"Öyle güzel bir dünyada yaşıyoruz ki" demişler, "...bize ne mutlu..."

Gel zaman git zaman, çevreyi keşfe girişmişler.

Bu karanlık dünyayı ve hayatın kaynağını deşmişler.

Onları besleyip büyüten kordonu fark edince O kordonla kendilerini var eden Anne'lerine şükretmişler.

Sonra başlamış bir var oluş tartışması:
"Buraya nereden geldik, biz nasıl olduk" diye sormuş ikizler...

"Annemiz" demiş biri, "O bizi var etti, bize can verdi."

"Ne biliyorsun" diye itiraz etmiş öteki, "Sen hiç Anneni görmedin ki...": "Belki de o sadece zihnimizdedir. Anne inancı bizi rahatlattığı için uydurduğumuz bir şeydir."

Süredursun ana rahmindeki tartışma, ikizler büyüyüp gelişmişler.

Rahme sığmaz olup tekmeleşmişler.

Artık parmakları ve kulakları varmış kerataların...

Büyüdükçe anlamışlar ki, yolun sonu yakın...
Gün gelecek, bu güzelim hayat bitecek;
Karanlık bir yolculuk, onları bir başka diyara çekecek.

"- Buradaki hayatımızın sonuna yaklaşıyoruz" diye fısıldamış ikizlerden biri efkarla...

"- Ben gitmek istemiyorum" diye diretmiş öteki; "doyamadım ki daha hayata..."

"- Ama mukadderat alnına yazılandır; dua et, belki doğumdan sonra hayat vardır." Sormuş karamsar olan:

"- Bir gün bize hayat veren kordon kesilecek. Ondan sonra başımıza neler gelecek?"

Şiirle cevaplamış iyimser olan: "Birçok giden/ memnun ki yerinden/ çok seneler geçti/ dönen yok seferinden..."

Ve günlerden bir gün, yer sarsılmış, duvarlar kasılmış.

Dayanılmaz sancılarla ikizler beklenen günün geldiğini anlamış.

Buruşuk kollarıyla birbirlerine son kez sarılıp vedalaşmışlar.

Ve

"ömrümüz bitti" diye çığlık çığlığa ağlaşmışlar.

Azrail sandıkları bir el kesmiş onları hayata bağlayan kordonu,

Ağlaya ağlaya karanlık bir koridordan öbür hayata çıkmışlar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Aralık 2006       Mesaj #249
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Benim yalnızlığım köpek yalnızlığı
Sürer bütün sokakları boyunca dünyanın
Nereye varsam
Orada yalnızlığı beni bekler bulurum

Her sabah evler boşalır
Bir sel akar sokaklardan caddelere
Ben kendi içimde kaybolurum
Ne gidecek yerim vardır ne bekliyenim
Gökyüzü saltanatım, dünya soframdır benim
Zamanlar geçer, mevsimler değişir
Değişmez benim kaderim
Görür yüzüme bakanlar ilk aldanmışlığımı
Söyler köpek yalnızlığımı gözlerim

Ne zaman ellerin elime değse
İnsan yüreğim o zaman çarpar
Yalnızlık bir o zaman terk eder beni
Tutar eşsiz gözlerin dağınık saçlarımdan
O ışıktan dünyasına sürükler beni
Ellerin bir bir ayıklar
Eski halimden ne kalmışsa
Doldurur sevgiyle, umutla, aşkla
Suyum çekilmişse, içim boşalmışsa
Verdiğin mutluluktan, sunduğun aydınlıktan
Bir anda değişir bakışlarım
Çözülmüş bir yumağı
Yeniden sarmaya başlarım

Işıkların demet demet
Denizlerin dalga dalga gelir üstüme
Yokluğun ölüme
Varlığın aşka çağırır bir yandan
Bilirim biraz sonra gideceksin
Saatleri durduramam
İnsanları öldüremem
Ne çare ben de güçsüzüm bir yerde
Kadere karşı duramam
Ve işte çirkin alınyazım
Sensizliğe mahkum eder
İşte o zaman
Yıkılmış bir şehirdir kalbim
İçinde baykuşlar öter

Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
Bütün basamakların çöktüğünü hissederim
Dünyaya gelişimin
Kırkıncı yılına bir basamak kala
O kırk kuruş etmez kaderim
Her adım başında beni bir kere boğmaya başlar
Gözbebeklerim sönmeye
Ellerim soğumaya başlar
Taşlar yağar üstüme gökyüzünden
Uzun, sivri iğneler saplanır tenime
Bir kere daha içim isyanla dolar
Bir kere daha lanet ederim dünyaya geldiğime

Kapını açık tut, pencereni kapatma
Yarın evinin önünden ben geçeceğim
O zaman
Duvarların ağladığını duyacaksın

İlk çağırışımda gel
İkincisinde çok geç olabilir
Ve ben ilk çağırışında geleceğim
İkincisinde çok geç olabilir
Kimbilir nasılım ve nerdeyim
Bulursan ne olur beni bırakma
Bulamazsan aradığın yerdeyim
Hani o toprakla denizin kesiştiği
Kumların üzerine yorgun gölgelerin düştüğü
Sevenlerin ürkek adımlarla buluştuğu o yerde

Yoksul rıhtımlarda köhne gemiler
Benden bir parça koparıp gider
Ben hep böyle yarım, ben böyle kırık dökük
Ne olur beni bırakma bulunca
Ve ilk çağırışımda gel
Sarsın krallığım yeryüzünü bir uçtan bir uca

Elini uzatsan tutacaksın
Yakındayım
Baksan göreceksin
Görsen seveceksin
Aradığın benden başkası değil
Farkındayım
Benim yüreğim değil
Kayan bir zamandır avuçlarından
Uzat ellerini susadım
Güzelliğin
Bir eski şarap gibi sızıyor parmak uçlarından

Gel diyorum
İlk çağırışımda gel
Gel ki
Aydınlığında
Bütün geceler gündüz olsun
Dinle, uzak bir saat onikiyi çalıyor
Ne güç anlamıyor musun
Bir ömür boyu arayıp da seni bulmamak
Ben yokluğunda böyle yok, böyle yoksun
Ben yokluğunda böyle paramparça
Sensiz olmak hiç olmamak
featherÜmit Yaşar OĞUZCAN

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
17 Aralık 2006       Mesaj #250
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
Gün Olur da Bir Gün Bana Gelirsen
Gecenin kara yüzü göründü yine çatı katımın penceresinden. Ayın şavkı Karadenizi aydınlatıyordu. Uykusuzdum, birazda sarhoş. Sensizlik mi çarpmıştı beni yoksa içtiğim rakıdan mıydı bu bendeki baş ağrısı. Ben her gece seni özlerim, sensiz sessizliğimde her gece seni ararım ama yine bulamam. Boş kağıtlara seni yazarımda yine anlatamam seni ve beni anlamaz kağıtlar. Bu halime en çok içimdeki çocuk güler. Her şiirim senin adınla başlar, her şiirim senle biter de sen bilmezsin. Gecenin karasını maviye boyarım sen yokken, ben maviyi özlerim seni özlediğim kadar.

Her şey yarım. Aşklar yarım, sevdam yarım. Sensiz yaşanıyor yaşanacak her ne varsa. Yani hayatım yarım. Gecelerim yarım ve pazar sabahları radyodan çalan şarkılar bile yarım. Resimler yarım, ben yarım. Sensiz gecelerim, ayım, yıldızım. Sensiz ağlıyor gülen diğer yarım. Sensiz yaşanıyor yaşanacak her ne varsa. Sensiz, sessiz yarım.

Sen yokken durur zaman. Güneş durur, ay durur, bulutlar öylece durur. Dalgalar durur, rüzgarlar durur, insanlar durur. Ben durmam! ... Ben inatla seni özlemeye devam ederim. Durmadan, bıkmadan, usanmadan döneceğin günü beklerim. Yüreğimdeki yangını söndüremez binlerce umman. Yüreğimin sensizlikle yoğun olduğu bir yerlerde toplu güvercin katliamları başlar, tek tek vurulur sevgi kuşlarım.

“Sensiz kanadı kırık bir martıyım şimdi.
Yorgunum, sensizim, sessizim,
İçim dışım senin özlemin.
Güz kanadında çıplak ayaklı bir çocuğum şimdi.
Yine sensiz çalınmış uykularımın arka sokaklarındayım.
Yalnızlığın en orta yerinde öksüz ve yaralı yani…”
Bazı geceler bulutlara takılırım, rüzgarla şakalaşır, dolunayda gölgeni ararım. Yıldızlardan sorarım seni de bilemez nerede olduğunu veya bana söylemezler.
Sonrasında sahilde bulurum kendimi, veya öyle hayal kurarım. Dalgalar bir türlü yazıp sana atamadığım şişelerin hesabini sorar benden, rüzgarlar kolumdan tutup beni sana taşımaya kalkar ama izin vermez martılar. Ben seni özlerim ve ben seni beklerim. Meğer sen, acımasız zamanı beraberinde götürmüşsün. Zamansız zamanlarında da seni özlerim en fazla. Benimle birlikte tüm saatler, dakikalar, saniyeler, martılar ve bu sahil geleceğin günü bekler. Yüreğim de bekler seni, gözlerim ve de ellerimde bekler. Yani geceleri sensiz, zamanı bensiz geçiririm. Sen gelene kadar ' Tadilat nedeniyle kapalı”(yız) dır kalbim. Gözlerim hiçbir güzeli görmez. Hiçbir sevdaya sevda demez yüreğim.

Sensizliğimde yüreğimin bir köşesinde yıllık sayımlar yapılır ve bir tek sen eksik çıkarsın. Yediğim her şey senle çarpılır, duyduğum her heyecan sana bölünür.
Seni düşünmediğim her an benden çıkartılır, beni düşündüğüm her an seninle toplanır.
Ve sonuç hep 'SEN' çıkar tüm işlemlerde. Bir tek 'SEN' in sağlaması beni 'BEN' yapar.

Rüyalarımda yolumu eşkiyalar keser, kırk haramiler seni benden alır. Sen gittiğinde ben bir eksilirim, her yarım diğer yarımı arar. Senin yokluğunda intihar komandoları benimledir, her an patlamaya hazır bir bomba durur yanıbaşımda. Sen yokken yüreğimin sahillerini kumlar kaplar, yunuslar toplu intiharla kendilerini kumsallara vurur. Tüm çocuklar al - bal satarken, ben çocukluğumun eskicileri misali sensizlik alıp sensizlik satarım. Kan kaybı değil bu, sensizlik tek çektiğim. İnan bana kan kaybından değilse bile sensizlikten ölecek bu Şiirbaz.

Bilmezsin kimlik kartı olarak ben hep seni taşırım yanımda. Ne kadar doktor varsa senin adına öksürmemi, ağzımı açtırdıklarında derinliklerde seni görmek isterler.
Tüm tahlil sonuçları sen çıkar da sen bilmezsin. Ben hiçbir tefeciye seni rehin bırakmadım, ama sen beni iki yırtık lastik terliğe, bir bardak iğdeye eskicilere sattın.

“Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi, göz kapaklarımın içindesin
Bir aşk borana tutuluyor bir daha, ilk dönemeçte
Kum taneleri var ya onların birindesin…

Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hala
Dursam ölürüm, paramparça olur dünya
Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer
Cennet diyelim istersen, yada sen söyle…”

Şimdiden sonra bana gelirsen, pırıl pırıl bakışlarınla gelmelisin ve mutluluğu asarak sol omzuna. Kinden, nefretten her tür tuzaktan arınarak çıkmalısın yola. Hayatı taşıyacak kadar yürekli olmalı küçük parmakların, avuçlarının içi ise her dem ıslak…

Gün olurda gelirsen, parçalayıp yeni bir evren yaratmak için, tek bir yıldız getirmelisin bana. O kısacık ıslak saçlarınla gel gelirsen…

Gün olurda gelirsen, gözlerini getirmelisin bana. O içlerinde şatolar yapıp kaybolacağım kadar engin gözbebeklerini de almalısın yanına. Gün olurda gelirsen, yürek titreten gülüşlerini de almalısın yanına. Ve akmalısın yüreğime daha ilk sözcük için hazırlık yaptığım anda…

Gün olurda gelirsen, tanrının şaheserlerinden olan o öpülesi dudaklarınla gelmelisin ve ardında bıraktığın sözcüklerin tümünü silerek hafızandan. Gün olurda bir gün bana gelirsen, acıyı bal eylemeyi bilerek gelmelisin ve hesapsızlıkların bile hesabını yapmadan çıkmalısın yola…

Gün olurda belki bir gün gelirsen yanıma, güneşi getirmelisin. Karanlıkların üzerine çullanmalıyız seninle ve içimize gömmeliyiz güneşi, o güneş bizim olmalı.

Her neyse sen yinede aldırma bana.
Gün olurda bir gün gelirsen yanıma,
Sadece kendini getir
Tüm söz verilmiş sevdalarla…


Benzer Konular

17 Haziran 2009 / _PaPiLLoN_ Taslak Konular
19 Haziran 2014 / By_Dark Cevaplanmış
16 Ağustos 2014 / Misafir5 Cevaplanmış
3 Şubat 2016 / Safi X-Sözlük
15 Eylül 2015 / Safi X-Sözlük