Merhaba.
Sana nasıl ulaşacağımı, hala daha bilemiyorum.
Bir yılımı seninle doldurdum.
Seni yaşadım geçen günlerde...
Sözlü olduğun zamanlar, bakmaya utandım sana..
Ne bir umut, ne de bir ışık vardı senden yana gelecekte,
Oysa ben tüm bunlara rağmen, içimde bir şeyler duymamı engelleyemedim.
Senle oldum, senle doldum.
Sana Konak’ta, yolda anlattıklarım masal değildi.
İnanmadın belki...
Bilmelisin ki, onlar gerçekti.
Gün gibi, ekmek gibi, soğuk gibi hem de,...
Ve beni bilmelisin;
Belki sana hiçbir zaman ulaşamayacağım.
Hep ardından bakacağım kim bilir...
Ve unutacağım seni bir gün,
Biliyorum.
Bugün Perşembe.
Saat gece 22.55
Sen ne yapıyorsun kim bilir?
Ben Buca dayım şimdi.
Bir arkadaşın evinde kalıyorum.
Diğer arkadaşlar evlerine gitmişler,
Arkadaşımsa biraz önce yattı.
Ev, bekar evi.
Odaların her biri nemli ve buz gibi.
Soba yakmadık akşamdan.
Buca’yı dolaştık… Üşüdük.
Kahvelerinde çay içtik.
O kendi sevdiğini, ben seni düşündüm akşamdan beri.
Kahveden biraz önce geldik.
Kahvenin lambaları bulunduğum odanın içini aydınlatıyor.
Yarı karanlıktayım bu odada..
Senin karanlığındayım.
Avuçlarım sıcak,
Ayaklarım üşümüş.
Sırtımda ceket;
Boynumda atkı, biraz da üşütmüşüm.
Bir de bugünkü maçta sakatlandım dizimden,
Ağrıyor.
Ağrıyan bir başka yerim daha var,
Biliyorsun...
Bu mektubu niçin yazdığımı biliyor musun?
Amacım seni tavlamak değil!
Ne de kandırmak seni...
Yaşamda beceremediğim şeylerden biridir;
Kandırmak, aldatmak ve yalan söylemek...
Bana seninle bunları uzun uzun konuşma fırsatı vermediğin,
Bu şartlarda da vermeyeceğini bildiğim için yazmak istedim.
Bir şeyleri anlatabilmek amacım.
Biliyorum.
Mektubum diğer aşk mektuplarına benzemiyor;
Bir takım hülyaları, vaatleri, süslü püslü kelimeleri yazamıyor kalemim,
YÜREĞİM.....
Satırlarım yalnızca beni anlatıyor sana.
Bendeki seni karalıyor kalemim, resim yapar gibi...
Düşünüyorum da.
Sen nesin, ben neyim?
Ben, insanım her şeyden evvel...
Bir sevgi var bende;
Gururdan,kinden, nefretten yoksun.
Bu sevgi yalnız sana değil!
Sevilmekten yana bencil olma öylesi...
Bu sevgi; Ağaçlara, kuşlara, toprakta yeşerene,
Vızıldayan sineklere, yaşayana, yaşamayana,
İyiye ve kötüye,...
Ve insanlara bu sevgi;
Saf ve temiz,
Ve karşılıksız...
Art düşünceden, her türlü hıyanetten, karanlıktan uzak...
Güneş kadar parlak, toprak kadar bereketli, pamuk kadar beyaz,...
Ve onurlu bir sevgi-bu
Anlamlı.
Yaşam sevgisi ve SEN!
Bildiğim, bilmediğim bütün yollar sana çıkıyor.
Sen benim için böylesi anlamlı olabiliyorsan,
Sanma ki bir karasevdan yüzündendir.
Elimden, ayağımdan, gözlerimden ve kalbimdendir.
Şu buz gibi odada,
Seni düşünmektir vücudumu ısıtan.
Sıcaklığındır, gözlerindir, nefesindir benliğimi saran.
Yaşama sevincimdir.
İnsandır sınırlandıran,insandır yaşatan,
Sevdiren hayatı...
Saat 23.30
Karşıdaki kahvenin lambaları yavaş yavaş sönmeğe başladı.
Kelimeleri zor seçiyorum sarı kağıtta,
Karanlığında.
Mektubum düşüncelerini ne ölçüde değiştirecektir, bilemem
Söylesene, benden nefret mi ediyorsun? .
Biliyorum.
Bana hiç umut vermedin.
Hakkımda ne biliyorsun, doğru-yanlış?
Benim için ne düşünüyorsun?
Tüm bunları bilmek istiyorum.
Her seferinde, olmaz diyorsun.
Olmayan nedir şu kısacık yaşamımızda.
Biraz önce yanından ayrıldığın,
Çok sevdiğin birinin ölüm haberini duydun mu hiç?
Ölümü gördün mü?
Acıyı hissettin mi iliklerine kadar? ...
Ağladın mı günlerce, unutmadan...
Yaşam öyle bir değer ki,
Hiçbir şey bırakmıyor ardında...
Hiç on yıl, yirmi yıl, otuz yıl sonrasını düşündün mü?
O kadar uzaklara gitmene gerek yok!
Hiç yarını düşündün mü?
Yarın da yine sen böyle mi olacaksın
Böyle mi kalacaksın?
Düşündün mü?
Hiç satırlara duygularını aktardın mı benim gibi...
Ben seni çok anlattım kendimce satırlarımda.
Son yazdıklarımdan birinde ise,
Seni tanımlamıştım üç tümcede;
“Sen;
Bir sabah güneşi kadar saf ve temiz,
Bir öğlen güneşi kadar sıcak ve yakıcı,
Akşam güneşi kadar da, güzel ve büyüleyicisin...”
Bilirim.
Ne satırlara,
Ne de kitaplara sığar sevgi...
Dalga dalga yayılır insanların yüreklerine...
Bir umut seli olup, karlı dağları aşar da gelir ovaya...
Gözlerde başlar, gözlerde biter.
Bir çılgınlıktır çoğu kez,
Benimki gibi,...
Yazmaktan bıkmadım,...
Ömrüm sana yazmakla geçse bile,
Yine de bıkmam.
Ayaklarım üşümüş,
Üşüsün.
Ne fark eder?
Seni uzun yazılarımda sıkmak istemiyorum.
Ne olur, benim hakkımda kötü düşünme...
Konuş benimle,...
O güzelim yüzüne gurur maskesi hiç yakışmıyor.
Evet; güzelsin
Bu tür davranışlarınla,
Bu güzelliğine gölge düşürme.
İnan ki, hiçbir davranış
Sevmek kadar asil olamaz!
En büyük gururu, bu olmalıdır insanın.
Zaten insanları mutlu kılan.
Mutluluk veren de sevgi değil midir?
O değil midir ki;
Bu soğuk odada sana yazmaya zorlayan beni...
Yeni bir yıla gireceğiz,...
Günler neleri götürüp, neleri getirecektir, bilinmez.
Çok şey yitirip,
Çok şey kazanacağız ölene dek...
Gece saat tam 24.00 de kalemim bitti.
Yatmak zorunda kaldım.
Buz gibi yatakta;
Bir sağa, bir sola döndüm sabaha kadar...
Saat 7.15 de uyandım.
Sonra tekrar yattım.
Ve saat 9.00 da kalkıp,
Tamamlayamadığım mektubumu bitirmek istedim.
Ve mektubumu daha temize çekeceğim,
Sana vermek için,...
Bana diyorsun ki;
“bir ben mi varım! ”
Elbette bir sen yoksun.
Kimler yok ki? ...
Hatta bana gönül verenler de var...
Bildiğim halde, yanaşmak istemiyorum onlara.
Yanaşamıyorum.
Çünkü ben seni istiyorum.
Hiç şans vermeyecek misin bana bu konuda...
En azından bi denesek...
Biraz umut versen,
Bekle desen,
Beklerim.
Umarım mektubu, sonuna kadar okursun birkaç kez...
Beni anlamaktan yana biraz gayret sarfet lütfen!
Düşün.
İnan ki bana gelmen o kadar önemli değil!
İster gel, ister gelme! ...
Ama davranışların;
Gururdan, kibirden, yalandan uzak olsun...
İnsanca olsun yeter ki,...
Gerisi önemli değil!
Ve bir randevu! ...
..............................................!
Ve bu gece, yeni bir şeylere gebe sanki...
İnsanlar değişecekmiş gibi....
Umutlu, özlemli, sevdalı ve mutlu günlerin eşiğindeyiz,
Biraz da çileli...
Beni sevsen de, sevmesen de
Yaşam felsefemden hiçbir şey değişmeyecek...!
İnsanlığım değişmeyecek en başta...
Güzeli yapacak ve yaşayacağım
Kah yazarak, kah gülen gözlerimde.
Günlerde seni haykıracağım.
Kaybolan hayalini arayacağım belki de...
Belki umutlanacak,
Belki de unutacağım.
Her şeye rağmen,
Günlerinin mutluluk içinde geçmesini diler,...
Ellerinden dostça sıkarım.
Sevgilerimle.
Mehmet Demirkapı