Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1023

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.422.820 Cevap: 12.492
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10221
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sen Sevdanın Çiçeği

Sponsorlu Bağlantılar


Öyle bir sevgi ki sana duyulan
Savaşı barışı bir yana koyan
Duyunca sesini ruhları doyan
Herkes seni sevdi sevda çiçeği

O güzel bakışla herkesi yakan
Sevgiyi sevdayı canında bulan
Tanrının lütfunu ortaya koyan
Sevgilerin tacı sevda çiçeği

Aşkı anlatırdın şarkılarında
Sevdalar uyanır gönül bahtında
Sevgiyi duyarsın sen hep canında
Aşkımın hülyası, sevda çiçeği

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10222
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZ BİR OPERA

Sponsorlu Bağlantılar
Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.
Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda.
Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakışıyorduk.
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.
Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak....
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Çıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar,
Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.
Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak, Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.
Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi
kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.
Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakışımlı mevsimlerden
İkindi yağmurlarını bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cağın bitki örtüsünden
Oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
Bakarken dünyaya
Yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
Çicek adlarını ezberlemekten geldim
Eski şarkıları, sarhoşların ve suçluların
Unuttuklarını hatırlamaktan
Uzun uzak yolları tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarlığın gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklarıyla geçti
Gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
Gökummaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk...Bitti. Soldu şiir.
Büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
Daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
Ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
Ask yalnız bir operadır, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadım.
Barbarların seyrettiği trapezlerden geçtim
Her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çıkalan yolların yazgısıdır:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çoğalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
Ağır ve acı tanıklıklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
Ve açık hayatları seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
Atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
Ödünç almadım hiç kimseden hicbir şeyi
Çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için panayır yerleri...
panayır yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta başka türlü geçilen
Aşkın bir yolu vardır
Her yaşta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
Gözlerim
Aşkın kuzey yıldızıdır bu
Yazları daha iyi görülen
Ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
İlerlerim
Zamanla anlarsın bu bir yanılsama
Ölü şairlerin imgelerinden kalma
Sen de değilsin. O da değil
Kuzey yıldızı daha uzakta
Yeniden yollara düşerler
Düşerim
Bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemiş bir şiirin ortasında
Darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yaşamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her şey
Şimdi her şey doludizgin ve çoğul
Şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Şimdi her şey yeniden
Yüreğim, o eski aşk kalesi
Yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
Dönüp ardıma bakıyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her şeyi hayata dönüştüren.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10223
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sensiz Adımlarım



Sensiz adımlarım
Beni boşluklara sürüklüyor
Gölgem olmaktan vazgeçme
Ben ışığı taşıyacağım söz
Bulamadığın gecelerde

Sensiz adımlarım
Beni adını bilmediğim sokaklara taşıyor
Kalabalık caddelerde kayboluyorum
N’olur elimi bırakma

Sensiz adımlarım
Hep itiraz ediyor bana
Gel n’olur
İçime gir yeniden
Ve hiç çıkma
Hiç çıkma oradan

Sensiz sözlerim
Boşluğa savruluyor
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10224
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Boynumda Kendi Ellerim

Gözlerim çocukları yoksul bir ülke şimdi
içimin kızıllığınca gül ve yangın
dalında unutulmuş bir üzüm tanesiyim belki
belki bir söğüt dalının efil efil titreyen yaprağıyım
uzak bir iklimde esip geçen rüzgarlara ağıt yakan

bir gün çözüp bakışlarımı tel tel kirpiklerimden
elif elif ağlayan gümüş saçlı bir anneye bağışlayacağım
son kez ağlayacağım belki düşerken sevdanın eşiğine
varsın bağışlamasın beni hayat ki,
ay uzak tepelerin ardına çekilsin
çarpa çarpa dövsün kıyılarımı acılar
yarasına figan düşsün kırlangıçların
eriyip gitsin hüzünlü bakışlarımda ne varsa
yokluğuma kahırlanmayacaksa bu kent
ah! çekmeyecekse ardımda kalan anılar

Ah! ey yarasında nehirler fışkıran kalbim
susuyorum işte acılara akan bir sesle
hayat ki, ateşten bir ip boynumda
koynumda buzdan bir top
ne zaman doğrulsam dokuz yerimden vururlar beni

biliyorum her susuşun ardında bir yalnızlık var
bir özlem, bir kahır var
bilinsin ki, bir yanı yangındır susuşlarımın, bir yanı ölüm
aşkın kor ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben
her gece kalbimin ortasında bir çöl çiçeği açar adı Leyla
bir yanı Yusuf’tur acılarımın bir yanı Züleyha
yolları beklemekten yorgun, yıllara gözyaşı dökmekten

hüzünlü yüzüm, aykırı sakalımla
ondandır dünyanın orta yerinde kederli bir dağ gibi duruşum
siyahlar giyinişim, saçlarımı taramayışım
bir yaban gülü gibi ıssızda ağlayışım
bir derviş gibi yakışım kalbimi, boynumu büküp bakışım
ondandır
bunca incinmişliğim ondan
kemirirken içimi utangaç ulalar heyulasında geçmişim

susuyorum ki, acıma kimseler merhamet etmesin
çünkü hep sevgilerden aldım suların derin akışını
ve nakışını yüreği elmas bir kızın dantelinden söktüm
biliyorum yangınlar kentinde kıvılcımlar
bir sevdadır gül yaprağına konmuş
bütün yıldızlar sırtını dönmüş bana, ayda küs
hayat bu işte ey kalbim bir varmış bir yokmuş

varsın kirpiklerimden acı dökülsün
yüreğimde büyüttüğüm kır menekşeleri için
son bir damla su istiyorum senden ey kalbim allah aşkına
bu çölleri sen yarattın iflah olmaz ömrüme
senden aldım bu kadar sevmeyi, özlemeyi, kahrolmayı
şimdi boynumda kendi ellerim bağışlama beni
tükenmiş ümitlere yeni vahalar gerekmiyor çünkü

her bahar kuşlar kanat çırpınca özgürlüklere
sesler gelince karlı dağların ardından türkü ırmaklarında
ve ben uzanıp durduğumda yatağıma ince bir su gibi ıssız
sorun kalbime özlemek nedir, acı nedir, hüzün nedir
yasaksa aşk titreyen yüreklerin deltasında
varsın kurusun güller, sular kararsın, kumlar yansın
bir çöl akşamıyım artık
bıçak keskinliğinde yakınmadan esip geçiyor düşlerim

savunmasızım, sus ey kalbim intizarın sende kalsın
gizle, vuslatı arzulayan bir kor ol yan kalbim, kimse bilmesin

bütün çığlıklarını kuşansın gelsin ölüm
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10225
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sen Seversen




sen seversen aklımdasın
sevmessen unuturum seni
sen gülersen aklımdasın
gülmessen unuturum seni

sen bir düşünürsen beni
düşünmessen bende seni
sen bir tutarsan elimi
tutmassan unuturum seni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10226
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerinden Vurdular



Yıllardır adını duymadan hayalledim
Okumadım mektuplarını geceleri heceledim
Kokunu duymadan yaşadım
İşte şu tepenin üzerinde
Senin hatıraların canlanır
Çınarla denizle kuşlarla seni bekleriz

Duydum ki kin kurşunları sıkılmış gözlerine
Ah ağlıyorum
O tertemiz duyguları arıyorum
Silahları arıyorum kurşunları

O bir sevgiydi sevgiliydi
Aşkın bir hayaldi avuçlarıma sığmayan
Sağanak sağanak boşanan bir rahmet anasıydı
Yağmurdu zarifti ve güzeldi
Her yürekte yeni umut yeni ufuktu
Damarlarda tazelenen kandı
Duydum ki vurulmuş beyaz elbiseleriyle
Serilmiş kara toprağa

Ah ağlıyorum
O sevgiyi sevgiliyi anıyorum
Ey sevgili gizli sırlarda seni arıyorum

Ey sevgi ey sevgili çok mu uzaklardasın
Arşa yükselen feryatlarımı duymaz mısın
Denizlere ulaşan göz yaşlarımı bulmaz mısın
Seslerim çığlıklarım yankılanmaz mı kulaklarında

Gönlümde hüzünler büyüdü çınar oldu
Ormanlar tutuşup kül oldu
Göz yaşlarım hicran oldu kurudu
Çığlıklarım yalnızlığa esir oldu
Dillerim prangalı ellerim yazmaz oldu
Sensiz sevgisiz geçen yıllar oldu

Ah sevgim ah sevgilim
Gözlerine kin kurşunları sıkılalı yıllar oldu
Her yeni doğan günün hüznünü yudumlarım
Damlalar asılır gözlerime
Kalbim binlerce kez parçalanır
Her yeni gün yeniden ölürüm
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10227
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Mühürledi

İçimizde olanın farkına varamadan,
Yâd eller sorumsuzca,gelip girdi araya,
Derinleşen yarayı,el vurup saramadan,
Bizden geldi sandılar,mevlâ koydu oraya,
Bana kalan sensizlik,kanımı zehirledi,
İki gönlü bir yerde,yaradan mühürledi....

Ulu sevgi yanında,bizler yetersiz kaldık,
Boyumuzu çok aştı,hayretle bakıyoruz,
Benzeri yaşanmış mı,bazen derine daldık,
Hamd olsun her adımda,sevgiye varıyoruz,
Bana kalan sensizlik,kanımı zehirledi,
İki gönlü bir yerde,yaradan mühürledi....

Ismarlama değildi,ne sen ne ben ol dedik,
Bir aşk için yaşanır,bunu insan iter mi,
Yürekler uydu emre,bizlerde ikrar verdik,
Yazan bâkice yazmış,biz istesek silemez,
Bana kalan sensizlik,kanımı zehirledi,
İki gönlü bir yerde,yaradan mühürledi....

Bu sevgi,günahıyla sevabıyla bizimdir,
Sarmışken ruhumuzu,vaz geçmek yakışırmı,
Fani olan yollarda,sınırsız izimizdir,
Bize tanzim edildi,el buna karışırmı,
Bana kalan sensizlik,kanımı zehirledi,
İki gönlü bir yerde,yaradan mühürledi....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10228
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GİTTİN

Gittin…
Ben, akandan sadece baktım
Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki…
“Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
Ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkûm edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim “ diyecektim sana.
Konuşamadım…
Gittin…
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu
Bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden
Ağlayamadım…
Gittin…
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek
Tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım…
Gittin…
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım…
Gittin…
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım…


Gittin…
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım…
Gittin…
Bir şey söyledin mi giderken?
“Kal” dememi istedin mi?
Son bir kez “Seni Seviyorum” dedin mi?
“Bekle Beni Döneceğim “ diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyordu ki
Duyamadım…
Gittin…
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
İki metre ötemde de fark etmiyordu
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
Bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım…
Gittin…
Unutulanların arasına katılmalıydın
Anıları bir sandığa koyup
Hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı bu sevdadan vazgeçmeliydim
Yapamadım…
Gittin…
Bir okyanusun ortasında
Tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciydim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; UNUTAMADIM…

Mehmet ÇOŞKUNDENİZ
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10229
kambis - avatarı
Ziyaretçi
zalim
hala anlamıyorsun değil mi
gelmem değil gelemem dediğimi
seni göremediğim her an
benim de ne acılar çektiğimi
bilmiyorsun seni görebilmek için
yasaklarla baş ettiğimi
zalimi yakıştırıyorsun
sonra da *****yi
bilmiyorsun söz verip te
evden kaçıp sana geldiğimi
unuttum sanıyorsun
geçen günlerde seni.
sürekli söylüyorsun
sadece senin acı çektiğini
zalim derken görebiliyormusun içimi
görebiliyormusun neler çektiğimi
senin gibi uykularımı hiç ettiğimi
her şarkıda seni hissettiğimi
her nefeste seni içime çektiğimi
görebiliyormusun içimde
çığ gibi büyüyen ateşi
sana göre ben bozdum dimi...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
28 Eylül 2006       Mesaj #10230
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sen Sevilmezsin Gönül




Ah deli gönül sana sevme dedim,
Sense gittin yine sevdin,
Sevdin ama boşuna sevdin,
Karşılığı olmayan bir sevgi seçtin,
Sen unut bu sevgiyi,
Başlamadan son bulsun,
Başladığında ben bilirim,
Sen ne hallere girersin,
Sen delisin gönül…
Sen hep seversin gönül…
Seni seven çıkmaz.
Sen bunu böyle bil deli gönül…

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya