Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1048

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.021 Cevap: 12.492
ABERYY - avatarı
ABERYY
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10471
ABERYY - avatarı
Ziyaretçi
4994545mdnj0

Sponsorlu Bağlantılar
yalnızlığım(a)
....


Ben dar mekanlara giremedim
Ya da, girdiklerim hep çok genişledi ben girince
İçimdeki yalnızlığım o kadar büyüktü ki;
Dar mekanlara sığamazdım...
Ve o kadar büyüktü ki yalnızlığım;
Benden önce gitti hep gideceğim yerlere,
Ve benden sonra döndü geleceğim yerlerden

Başlangıcını hiç hatırlamıyorum...
İlk ne zaman hissettiğimi de bilemiyorum...
Bildiğim, hep benle olduğu...
Gece ve gündüz beni hiç bırakmadığı...
Ve hatta uyurken
Ve hatta rüyalarımda
Acaba benden önce de var mıydı?
Yada,
Yoksa benle beraber mi doğdu?
İkizim olabilir mi benim yalnızlığım??
Ben duymadan o da,
Anneme anne, babama baba mı dedi yıllarca acaba?
Okul sıralarında benle beraber mi öğrendi okumayı,
Okudukça yalnızlaştı mı benim gibi,
Çoğalacağını sandıkça azaldı mı?
Beni sevmek isteyenler vardı da,
Onun yüzünden mi ulaşamadılar?
Ona mı dokundu bana uzanan eller??
Onda mı kayboldu bana gelenler??
Ah yalnızlığım
Tek varlğım
Ya ben annemi uğurlarken sonsuzluğa,
Sen de ağladın mı benim kadar?
Ve sen de şiir yazdın mı tıkandıkça hayatta,
Düğümlendikçe boğazında yumrular??
Gözyaşların üzerine damlayıp, dağıttı mı yazdıklarını?
Sen de beni mi anlattın ağlayarak yoksa?
Adımı söylemeyip herkesin dilindeki gibi,
Yalnızlığım mı dedin yoksa sen de bana??



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10472
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sabrı anlat bana...
Mağlubiyetlere dayanmayı öğret ruhuma
Sponsorlu Bağlantılar
Bir ışık yak aydınlansın ufuklarım
Söyle ne vâkit sona erer bu amansız sınanma?

Özlemi anlat bana...
Göğünde kanat çırpan vuslat kuşları
Nereye konarlar yorulduklarında?
Ayaz yemiş sevdaların bakışlarındaki
Ümitsiz ümitleri anlat.
Yalnızlığın dili olsaydı sormazdım sana...

Sevgilerin nihayetini anlat...
Nasıl biter bir sevda?
Yakıp, yıkılan umutların külleri
Nereye savrulur sonunda?
Ben sustukça sen anlat...
Hüzünlerine geldim,
Bir damladan derya yaptığım hasret
Ve
Dinmek bilmeyen bir sancıyla.
Al kat acılarımı acılarına...

Hep vuslatı düşünürken savruldum
Yüreğimin esir rüzgârlarıyla.
Hayat körebe oyunuydu
Sobelendim yaşanmamışlıklara.
Anlat, merak ediyorum
Her zaman ışık var mıdır, tünellerin ucunda?

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10473
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerimin Yaşı

Benden ayrılalı bunca yıl oldu
Gözlerimin yaşı nerdesin nerde
Kalmadı takatım gülbenzim soldu
Derdimin dermanı nerdesin nerde

Gündüz hayalimde gece düştesin
Sensiz yaşayamam bunu bilesin
Gözlerim yollarda çıkıp gelesin
Gönlümün sultanı nerdesin nerde

Buralar gözümde viran görülür
Sevipte ayrılan ölmez sürünür
Yapılan yanlıştan geri dönülür
Alnımın yazısı nerdesin nerde

İştahım kesildi uykum gelmiyor
Yardan ayrılanın yüzü gülmüyor
Boşuna uğraştım sensiz olmuyor
Tutunacak dalım nerdesin nerde

Dönüşün Güner'in derdine deva
Seven sevdigine eylemez cefa
Kavuşursak ayrılmayız bu defa
Hasretim özlemim nerdesin nerde
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10474
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
MONA ROSA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10475
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yemin et mor'un üstüne
sevginin ve sevdanın üstüne
yemin et adı olmayanın üstüne
günahlarını savur rüzgarla
dönme dönülmeyeceklere
bakma gözlerine acıyanın
yemin et bulutun üstüne
ve yağmurun
ve damlanın üstüne
sığındığın kalplerden çık
yaşama ümit üstüne
siyahı sev
çelişkiye hayran ol
dönme bakılmayacaklara
yemin et bir kar tanesine
bülbül sesine
ve yürek sesine
asla “asla olmazlara” takılma
ne denirse susma
yemin et susanların üstüne
sözü diyenlerin üstüne yemin et
vazgeçenlere değer verme
gülme gece karanlığında
yemin et şafak güneşine
yemin et ayın doğuşuna
gece ışıltılarına seslen
harfsiz konuş güllerle
yapraklarını sev dokunmadan

yemin et sakladıkların üstüne
ve diyemediklerin
ve göremediklerin üstüne
bildiklerinle yetinme
bilinmeyen üstüne yemin et
bir nokta olduysan dünyada
bir nokta olmayan kainatta
dünya üstüne yemin et
bulduklarına yemin et
bulamayıp unuttuklarına
ve toprak kokusuna
ve ölüm korkusuna
ve sahil sukunetine yemin et
yemin et kaf dağına
gönül tepesine
şimsek çakışına
gözyaşına yemin et
bir iç isyan yaşa sessizce
sessizlik üstüne yemin et
yemin et meltemlere
ardından baktıklarına
ağlayıp durduklarına
O’nsuz da olduklarına yemin et
yemin et yemini bozanlar üstüne
dünya bu düzen üstüne...
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10476
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Bana Mutluluktan Bahset

Anlat bana,
Mutluluktan bahset..
Sevgi,
Aşk sözcüklerini
Kullan sık sık.
'Seni Seviyorum' de hep..
Yüreğim sevmeye,
Sevilmeye hasret..
Yıllar oldu,
Gönül köşkümü kapatalı..
Gel,
Kanat ol,
Mutluluk ülkesine uçur beni..
Unuttur
Yaşanan mutsuz dünleri.
Doyasıya,
Dünyaya hiç gelmeyecekmiş gibi,
Yarın ölecekmiş gibi,
Yaşayalım günleri..
Umudum ol,
Karadutum ol,
Bağla beni hayata,
Bağla bugünümü yarınlarıma…
Silelim geçmişin kötü izlerini,
Sadece
Sen ol hayatımda,
Bir de
Güzel kızım,
Ahsen’im…
Dünyayı geniş,
Mutluluğu, sevinci iş eyleyelim…
Gülsün yüzlerimiz,
Bahar gelsin ülkeme,
Çiçekler açsın renk renk..
Bir beni sev,
Bir tek benim ol..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10477
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bilemezsin, ne kadar zaman sensiz kaldım, sensiz ağladım.
bilemezsin, nasıl andım adını hem sevip, hem de söverek.
çektiğim acının tek suçlusu "sen" diye,
"sen" diye tüm siyahlarımın mesulu.
bilemezsin, seni hem çok severek, hem...
bir teslim oluşu yaşayarak tüm ruhumla uğruna
adayıp bir kalbi, sunup altın tepside.
bilemezsin hem çok sevip, hem de söverek...
her yağmurun öncesi ve her damla sonrası,
her gökkuşağı renginde seni görerek...
çektiğim tüm acının "tek" suçlusu,
"sen" diye yaşlı gözlerimin tek sorumlusu.
artık doğmayan güneşlerimin
artık en sessiz gülüşlerimin,
kendimden korkarak sevişlerimin,
her gün batımında gidişlerimin.
bilemezsin hem seni sevip, hem de söverek...
bir bir kırılan umut dallarımın,
bir korkak gibi saklanan duygularımın
sevgiye dair sorgularımın...
bilemezsin, uğruna dökülen gözlerde yaşlar,
bilemezsin, uğruna bu kalpteki atışlar
bilemezsin, susarken sevgi diye haykıran bakışlar.
çektiğim acının tek suçlusu "sen" diye,
"sen" diye tüm siyahlarımın mesulu.
bilemezsin, seni hem çok severek, hem...
bilemezsin, ne kadar zaman sensiz kaldım, sensiz ağladım.
bilemezsin, nasıl da andım adını hem sevip, hem söverek.
mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10478
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Ağlıyorum

Beni benden alan,
Sevdâlara salan,
Zamansız solan,
Güllere ağlıyorum…

Güldürmeyip ağlatan,
Yollarımı bağlatan,
Yüreğimi dağlatan,
Yıllara ağlıyorum…

Sürüm sürüm süründüren,
Acılara büründüren,
Tâlihimi döndüren,
Gül’lere ağlıyorum…

Severek baktığım,
Sevgilime taktığım,
Türküler yaktığım,
Allara ağlıyorum…

Dertlerimi paylaştığım,
Sevgiliye ulaştığım,
Zaman zaman boğuştuğum,
Sellere ağlıyorum…
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10479
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
ÇENGELKOY
Boğazın her yeri bir parça değişmiş şimdi,
Yine Çengelköyü lakin öyle!
Bahçeler, bağlar, ağaçlar, evler...
Yine sessiz, yine sakin öyle!
Elli yıl köyden uzak kalmışken
Tanıdım: İşte benim doğduğum ev!
İşte, en eski mahallem, sokağım!
Geçiyor aynı sokaktan hâlâ
Kendi halinde vakur insanlar...
İşte hiç fasılasız dört mevsim
Köye lezzet dağıtan bostanlar!
İşte tılsımlı o bağlar ki bütün dünyada
Yoktur eşi!
Sonbahar oldu mu dallar eğilir,
Sararır ayvalar altınlaşarak,
Meyve halinde verirler güneşi.
Tanıdım: Çarşının en ihtiyarı
Başı göklerde asırlık çınarı.
Bir tevekkül katıyor manzaraya.
Çekilen eski kayıklar karaya.
Öyle hoş bir yüzü vardır ki köyün,
Bir gören artık unutmaz neresi?
İşte, kış vakti coşup çağlarken,
Yaz gelip kupkuru kalmış deresi!
Tanıdım: Şevk ile erken uyanıp
Gittiğim camii bayramlarda!
Karabaş nesli tükenmiş artık
Kediler damlarda...
Gözlerim daldı yine,
Bir hayal alemine!
Elli yıl önceki tipler geçiyor karşımdan:
Kamil Ağa... göğsü açıktır kış, yaz,
Karda, yağmurda da hep böyle gezer aldırmaz.
Yaşı yetmişse de hâlâ gençtir,
Dağılır, parçalanır göğsüne çarpan yıllar...
Bir avuç taze köpüktür sanki
Şu ağarmış kıllar!
Sami bey... ismi tanınmış hattat.
Bizce İzzetle Yesari'ye de üstün kat kat.
Huyu hırçıncadır amma severiz
"O bizim hattatımızdır" diyerek
Övünür, hem överiz.
Hatemi bey ki Meşihatteydi,
"Molla bey!" derdik ona.
Şıktı, bir parça da hatta züppe!
Başta bir ince sarık, sırtta ipek bir cüppe,
Elde mercan tesbih,
Şal yelek, incecik altın köstek...
Şıktı velhasılı pek!
Komşumuz Miralay Ahmet bey ki:
Unutulmaz daha genç yaşta ölen
O güzeller güzeli Eşi Növber Hanımın iç acısı!
Kerim Ağa... hamlacı, Abdülmecidin hamlacısı.
Anılır ismi, sayar gençler onu,
Boğazın eski kürek şampiyonu!

Her zaman kaşları öfkeyle çatık,
Yüzü hep böyle asık,
İşte en sert baba: Çerkes Ali bey!
Köyde sessiz yapılırken her şey,
İki haylaz çocuğun terbiyesi
Duyulur her gece çığlık, çığlık!

İşte ilk sevgilim, ilk aşkım,
O güzel Naile ki,
Hepimiz gizlice aşıktık ona!
Titreyen perdelerin ardından
Arıyorken biz onun gölgesini,
Ansızın gökten uçan bir yıldız
Gibi bir gün bırakıp gitti bizi!

İşte, gayetle temiz,
İşte, gayetle titiz
Ebe İlhame Hanım!
Severiz, bizleri paylar da yine!
Çünkü biz dünlü çocuklar, hepimiz
Doğmuşuz ellerine!

Elde bir çanta uzaktan görünür,
Köyün en hazik olan, diplomasız
Cerrah Mustafendi!
Evvela çanta gider, sonra peşinden kendi.

İhtiyar Angeli aktar küçücük dükkanda,
Sürme, laden, kına hep ayrı durur bir yanda.
Kutular ayrı, paketler, kavanozlar ayrı.
"Ne arasan bulunur derde devadan gayrı!"

Ve nihayet
Sokağın bekçisi sadık Karabaş!
Bizi bir gördü mü gözler parlar,
Duyulur tatlı, kesik havlamalar.
Köyde herkesle yakından tanışır,
Dili yok, söyleyemez söz amma,
Sallanan kuyruğu dildir konuşur!

İşte rüyası hayalimde kalan Çengelköy!
Elli yıl önceki tipler işte!
İşte bağ semti, Çakaldağ, Maslak...
İşte, İcadiye!
İşte, mehtabı yakından
Bir gümüş ayna gibi
Seyreden Tarlabaşı!
İşte, tarihe bakan gözlerle
Ceneviz devrini görmüş çarşı!
Yine rüyalara dalmış uyuyor,
Küçücük koydaki sessiz yalılar,
Yine herkes tanıyor birbirini,
Yine eş, dost öyle!
Bir benim sade uzaktan gelmiş,
Bir benim sade köyün bilmediği,
Bir benim el sayılan!

Beklerdim bir tanıdık yüz boşuna,
Bekledim boş yere bir dost bakışı,
Bir dost gülüşü...
"Göçtü çoktan!" dediler
Anarak ismini sordumsa kimi!
Daracık, kuytu sokaklarda gezip,
Aradım gençliğimi!

mydarling24 - avatarı
mydarling24
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10480
mydarling24 - avatarı
Ziyaretçi
Adam Dediğin

Bakışı derin olmalı adamın
Gözleriyle hissettiğini anlatmalı
Şöyle yürekten bakıverince sana
Ruhun ona akmalı

Öpüşü yumuşacık olmalı
Dudaklarına tüy gibi dokunmalı
Ta içten koparmalı seni
Nefesini hızlandırmalı

Teması sahiplenici olmalı
Bazen kelebek gibi
Bazen kaplan pençesiyle kavramalı
Bu nefis karışım damarlarını zonklatmalı

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya