Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1049

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.255 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10481
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnızlık mı?

Sponsorlu Bağlantılar

Yüzünü atıp sabah kuytularına
Geceye göz kırpmaların yordu seni
Yapma!
Bir de gizini saklayamadığın
Yetim kelimelerin
Konuşma!

Yıldızlara ninniler söyleyen
Balıkçıyla seyrettiğin o serseri manzara
Şimdi senin
Sadece senin aklında...

Bırak
Şu buruşuk zamanların
Ardından bakmayı
Avunmak için
Yalnızlığa sığınmayı...

“Acıyı atlatmak” sadece bir şiirdi
Ve sen bir türlü öğrenemedin gitti:
Hiç bir gündüz geceyi yenemez
Ve yalnızlık asla yalnız gelmez...






/ Sen hâlâ, şafak ile gurupta, gökyüzünün rengini aynı sanıyorsun…
Üstelik hâlâ gözlerin var…

Geceyi getiren ve götüren semânın aynı olmadığını öğrendiğinde, anlayacaksın yalnızlığın da kimsesizlik olmadığını… /

Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10482
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
GÜL ANNEM

Sponsorlu Bağlantılar
Yıllar denizlere düştü ıslandı annem.

Gurbet çiğ, gurbet kıraç,gurbet hazan,

Verir mi anılarımı yıldızlı geceler?

Gelir mi giden günler, kokunu özledim annem.

Soldu mu leylaklar, açmıyor mu güller?

Vermiyor sesini gezdiğim sokaklar.

Dayanmak zor, yokluğun ve rutubetli iklimler.

Senin için ta oralarda bıraktım, gördün mü?

Senin için atan kalbimi ey annem.

Çağırsa da dilin gelemem, zincirlerle yürürüm,

Yoluna gurbet olurum, her gün ölürüm,

Canın, ciğerin yavrun olduğunu bilirim,

Yıldızlara gittiğinde orada seni bulurum.

Ağlamakla yollar yakın olmaz,

Gözüm gözünü görmedikçe gülmez,

***** felek bu dünya sana da kalmaz,

Yüreğim yanar, yanağım öpüşünü özler annem.

Güller dalında ölür bir kaç gün ile,

Hasret dağlara yükselir çıkmak nafile,

Günler yalnızlık, günler ağıt, günler çile,

Yanını özledim, uzat ellerini gül yüzlü annem...

Yavuz Bayram ÇALIŞKAN


recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10483
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
-Gönlüm-
Benim gönlüm bir kelebek
Dolaşiyor çiçek çiçek.
Tükenecek ömrü böyle
Çirpinarak, titreyerek

Ne şerefli bir adi var,
Ne bir büyük maksadi var.
Hergün biraz zedelenen
Iki ipek kanadi var

Sabirlidir, gözü toktur,
Zavallinin derdi çoktur.
Yorulunca konacagi
Bir yuvasi bile yoktur.

Herşey ona karşi durur:
Güneş yakar, kiş dondurur.
Bazi tutar kanadindan
Bir firtina yere vurur.

Benim gönlüm bir kelebek
Dolaşiyor titreyerek.
Zavallinin bir baharlik
Ömrü böyle tükenecek!
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10484
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
İnsanlık düşüyor tutun çocuklar
Kaldırın insanı düştüğü yerden
Bülbüller kaçıyor gülşenlerinden
Nuru perdelemiş ah karanlıklar
İnsanlık düşüyor tutun çocuklar

Değerler biçilmiş vehimler değer
Her yerde kaos, nizam kaybolmuş
Hayvani dürtüler, şehvet ve fuhuş
İçi boş sözlere ait payeler
Değerler biçilmiş, vehimler değer

Çocuklar dinleyin bu çılgın sesi
Kusuyor içinden zehirli balı
Can çekişirken zihin sarmalı
Veriyor tahripkar son nefesini
Çocuklar dinleyin bu çılgın sesi

Ufukta bittiği sanılan dünya
Bu kadar mahpusu taşıyor nasıl
Zindana cennet diyene şaşmalı asıl
Bir ömür ki serap ya da boş hülya
Ufukta bittiği sanılan dünya

Kurt oldu insanlık, kurtlar utançlı
Zayıf, fakir, sakat çile için var
Akılsızı sömürmekte akıllar
Melekler bakıyor gözleri yaşlı
Kurt oldu insanlık, kurtlar utançlı

Söyleyin çocuklar bitti mi kabus
Başladığı yerden yoksa devam mı
Bilgelik mahfoldu, bilgi evhamlı
Ne zaman dağılır bu kasvetli pus
Söyleyin çocuklar bitti mi kabus

Çocuklar koşuşun dört bir taraftan
İnsanlık ölmüştür, mezar kazmaya
Sizler henüz ana rahminde maya
Ferman alın bize yüce Allah'tan
Çocuklar koşuşun dört bir tarafta
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10485
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Canım Mısın?

Gözlerinde tebessüm, bana bir hâl ediyor
Sevdâ dolu sözlerin, çok hoşuma gidiyor
Yüreğimin ipini, tatlı dilin yediyor
Ben senin mübtelânım, sen benim canım mısın?

İşlemişsin içime, yakıp da kavurmuşsun
Samyeli gibi esip, aşkınla savurmuşsun
Etkili bakışınla, gözlerimden vurmuşsun
Dolaşıp sıcak akan, damarda kanım mısın?

Mehtâbda dolaşırken, seyrettiğim yıldızım
Ummânlarda görünen, efsâne deniz-kızım
Derde dü-çâr olup da, çektiğim tatlı sızım
Hayâlimi süsleyen, özlenen yanım mısın?

Mecnûn'dan çok yanmışım, belki olurum verem
İbret olur bu sevgi, gölgede kalır Kerem
Ferhât dağları delmiş, ya benim eksik nerem?
Kamber'i imrendiren, övülen şânım mısın?

Nerde beste yaptıysam, hâlâ hâtırân yaşar
İlhâmım'ın boyutu, değme aşkları aşar
Kalemim elimdeyken, kalbim coşup da taşar
İsmin söylenen yerde, canlanan anım mısın?

Bu iksîr-i kevn ile, bulalım derde devâ
Muhabbet Rızâ için, olamaz bunda hevâ
Yâr ol bana Ukbâ'da, bendeki gâm-ı cevâ
Uçmağım'da Sultânım, sâlihâ hanım mısın
Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10486
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
ALACAK
Yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp harçlığımı atardım
bu yuzden en çok denizden alacaklıyım



FiveLight
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10487
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Öpüldünüz Efendim

Buzul günlerinin çözüldüğü mevsimdi
Şiirler gibi akıyordu ırmaklar
Çekildi iğreti yollar ayaklarımızın altından
Saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim

Herkes bir başınaydı, nedense biz ikimizdik
Sokaklar yalın ışıklarla yıkanıyordu
Özlemin kabarmış köpüğü yüreklerimizde
Saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim

Sözcükler nereye kaçmışlardı öyle
Neden susmalarla doluydu o uzun yürüyüşümüz
Şehir mi ıssızdı, biz mi kimsesizdik
Saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim

Kanlı yaşantıları tanımıştık, sınanmıştı sevgimiz
Eksik değildi yine de içimizden bulutları
Kendi dallarımızı savurup kıran fırtınaların
Saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim

Kırgındı ömürlerimiz hiçbir şeyi değiştiremediğimizden
İçten içe yaşadığımız pişmanlıklarla
Kaç baharın gülü solmuştu yüreklerimizde
Saat izmir sularıydı, öpüldünüz efendim

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10488
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
‘’Dönülmez akşamın ufkundayım

vakit çok geç’’


Benim şehrimin sokakları serin süpürülmüş
Bahçemde mor menekşeler boyatmış büyümüş
Sakın /-Dur gitme / deme
Gideceğim geri gelmeyenlerin yanına.
Bir adımlık yol bana. Uzak değil.
Salıncağın ipi kopmadan
Bırak ellerimi. Gideceğim.
Korkak alıştırma gözlerini
Ağlasınlar
Uzat ellerini
Yakalasın bulutları
Yağmur yağmadan.
Benim gitmem gerek
Bırak ellerimi gideceğim.
Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10489
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi
Yol kenarındaki
yağmur mazgallarını
kumbara sanıp
harçlığımı atardım
bu yuzden en çok
denizden alacaklıyım
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Ekim 2006       Mesaj #10490
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
DOKTORUN KARSISINDA
Doktor bir kavisim var bir kavisim var
Geçen günden beri bir kavisim var
Ondan bir akıntı mıdır yarasalar
Bir kavis önünde linç mi demek kurtarılacak bir kent ki
Yeşil bir toprak selameti
Bir kabrin bir cihanlık cömertliği cesareti
Kitaplardan kitaplara
Atılarak erişilmiş bir saygı saati
Bir kırağı yaprağında son direniş çiçekleri
Ölen bir hristiyanda bir yahudi zambak sesi
Çarşıların boşluğunda ben bir eski çeşme yası
Affedersiniz doktor siz süryani misiniz
(Hayır ben süryani değilim ama arkadaşim süryani)

Ben çok incil gördüm çıkmamış boyalari
Biraz daha gerilmiş yazıldığı ceylan derisi
Ama silinmiş ölüme karşı dayatan
Lazarı ayağa kaldıran muştu defnesi
Bütün defnelerı kırdık bir güveç neşesi
Fırınlar açıldı narlar kurudu
Kuyu deştik sular çekildi
Doğ ey kuyruklu yıldızı ülker kümesi
Bilirim en çorak toprağın bile var bir kehaneti
Bir kerameti
Bir gelecek zaman ticareti
Demet demet muştuları
Demet demet nimetleri
Doktor siz süryani misiniz
Yani eski bir süryani
(Hayır ben süryani değilim ama arkadaşım süryani)

Bilirim bilirim incilden yola çıktınız
Ama yolu çabuk şaşırdınız
İncilden kendinize bir şeyler katacağınıza
Kendinizden incile çok şeyler kattınız
Sevdiniz öyle sevdiniz ki sevdiğinizi tutup mermere işlediniz
Ama sonra tutup mermere taptınız
Mermeri kadeh kadeh
Bir alacakaranlik gibi içtiniz
Sonra kustunuz mermeri
Çağlarca kustunuz mermeri
Ey mermer kusan ırk
Ey oruçsuz tiyatro
Acıkmış iftarsız acıkmışlar
Güneşten başka ne bulmuşsa yemiş olanlar
Doğuya hücum demek doğuya hücum var
Işte size bir kent ki
Yanlış yanan bir linç ampulünden
Size eşsiz bir şölen var
Kemiklerimin ışıklarindan
İyi sanat doğrusu misyonerlik
Doktorluk gibi doktor
(Hayır ben süryani değilim ama bir arkadaşım var)

*
Siz çin diyorsunuz anlıyorum
Bir pirinç hastalığı falan
Geçiyorsunuz da bengisulardan
Bir hızır hızarından
Bir tabut pınarından
Gözümün hastalığından
Nasıl ki Meryem de bir çocuk sezmişti Cebrail sularından
Nasıl ki yeşil sancaklar inmişti bir gün Diyarbekir surlarından
Kurtarıyordunuz beni
Bana bir gemi gibi yaklaşan
Üsküdar akşamlarından
Fatih camii gibi aydınlıktınız
Bir fakir ölüsü kadar sessiz ve sade
Sağımda kırgın solumda çılgın
Önümde Yakup Yusuf ve İshaktınız
Arkada kaynak sular kadar berraktınız
Dün akşam üzeri güneşi siz batırdınız
Başkası değil doktor güneşi siz batırdınız
Ama inandim ki doktorsunuz değilsiniz süryani
Doktorsunuz doktordan başka birşey değilsiniz yani

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya