Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1071

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.340 Cevap: 12.492
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10701
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Şimdi

Sponsorlu Bağlantılar

Sonbaharda gelseydin,
Beni öyle görseydin ;
Hayalleri yıkılmış,
Ümitleri kırılmış.

Her şey ,
Bir özür dileyince
Unutulurmuş gibi,
Tüm dertler bitmiş gibi
Yine içten gülseydin.

Unutupta geçmişi
İnan kanardım sana.
Yine terketmen için,
Fırsat tanırdım sana.

Şimdi,
Çok şey değişti
Gözüm açıldı benim.
Hiç boş yere sevinme
Ben eski ben değilim.

Şimdi,
Sen,eski kurşun yaram,
Sen,sönmüş bir sigaram,
Fotoğrafı yakılmış,
Unutulmuş hatıram.

Şimdi,
Orta halli gelirim,
İki odalı evim,
Bir de dünya güzeli,
Şipşirin sevdiğim var.

Ne gözü yükseklerde,
Ne kibirli-havalı,
Bir kahkaha yetiyor,
Yarım ekmek arası.

Uzandığım kapılar,
Ümitlere açılır.
Sevdiğim beni sever,
Gör,sensiz de yaşanır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10702
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sisli bir akşamda ölümcül metaforlar

Sponsorlu Bağlantılar

sonra karanlık bir varoşa çıktı yolum.
avucunu açmış dilenciler gördüm,orda
bir korsan gibi yamalıydı kiminin tek gözleri..
bir bacağı bir kolu eksikti kimininkisi..
kiminin yüzlerinde o umutsuz bekleyişlerin açtığı acı yarıkları..
çilelerin çizdiği kimi derin kim sığ ;yaşanmışlık çizgileri..
felaketin zikzaklı çizgileriyle dolu yüzlerdi bunlar..
çıkarıp uzatmak istedim..
cebimdeki tüm meteliği..
bir kolumu,bir bacağımı
gözlerimden birini..
umutsuza umutlarımı,
gözüyaşlıya sevincimi
bölüşüp paylaşmak istedim..
ya o yarıklar.
acının açtığı o çukurcukları..
onları nasıl doldurabilirdim ki..
onlar içidolmayan tek boşluklarıyıdı o ümitsiz hayatların..
yüzlerindeki mührü,tenlerindeki rengiydi yoksulluğun..
sevgileri vardı ama cinsiyetsizdi.
bir kadını organları için değil şefkatle severlerdi.
ana ,bacı,oğul gibi..

sonra bir köprüden geçtim..iki kıtayı,iki medeniyeti,
iki kavuşmaz sevgiliyi
birbirinden ayıran fakat birbirine bağlıyan bir köprüydü bu..
tıpkı fabrikatör kızıyla
varoş delikanlısının bir mutlu sona asla ulaşmayacak aşkı gibi..
her şey toz pembeydi orda..rengarek ışıklar..şatafatlı saraylar
gösterişin albenisiyle donanmış bir yaşamın altuni hüzmeleri..
uzaktan baktım..geçip gittim yanlarından..
dalmadan hiç bir hülyaya..geçip gittim..
içlerindeki samimiyetsizliği yüzlerindeki öykülerde okudum..
bu nasıl gülüştür..her kahkahada
-ben yalancı bir sevincim- diyen sevinçlerle doluydu caddeler.
herkes birbirinin rağmınaydı..arada bir tilkilerde gördüm..
yarasalar için yuvalar bile vardı..
fakat bu yarasaların kanatları hep kanlı olurdu.
iyi alırlardı kokusunu midelerine girecek yemin..
bazıları küçüktü henüz ilk deneyiminde düşüp ölürlerdi.
kimi ağlardı onlara..
köprünün öte yakasından..
kimi paylarına düşecek olan rantın çoğalışına sevinirlerdi..
fakat çoğunun karanlık bir yüzü vardı..
çoğunun babası kardeşi öte yakadandı..bu dünyanın korkulu rüyalarıydı onlar..
belkide olmalıydı onlar..olmasalar o köprüler çoktan yıkılırdı..
bazıları kaniçiciydi bunların..
öyle olurduki..kazara kendi kanlarından birini bile acımasızca yokedebilirdi..
alışkanlıklarının esiriydi artık onlar..
kuralsızlığın ve zorbalığın sarhoşluğu gözlerinin akına kan lekeleri bırakmıştı..
hiçbiri mutlu değildi..ne şatafatın ortasında dansedenler..
ne de onların bir gece vakti sarhoşken sokaklarına
savunmasızca dalmasını bekleyen o yarasalar...

sonra bir patikadan geçtim..
envai çeşiit kuşların ötüştüğü güzel bir ormana çıktı yolum.
kimse kimsenin umurunda değildi..
kimsenin mide telaşesi yoktu orda..
aç oldukları çoğu zaman akıllarına bile gelmezdi..
her biri bir ağaç dibinde oturan yalnız insanlar..
kimi resim çiziyordu..kimi bişeyler yazıyordu..
kimi durmadan okuduğu kitabın sayfalarını çeviriyordu.
bazıları garip hareketler yapıyorlardı..
ruhsal şeylerdi galiba..
ötede birileriyle konuşuyorlardı sanki ..
namaz kılanlarda gördüm.
kendini bir çarmıha gerip acıyla inleyenlerde..
acı çekmeyi nedense seviyorlardı bir kaçı..
hepsinin ortak bir yanı vardı..
bakışları oldukça derindi ve midelerini unutmuşlardı..
her biri bir ruhtu sanki..
baktığında insanı soyut bir dünyanın derin kıyılarına götüren tarafları vardı her birinin..
her birini teker teker izledim uzunca..kimini resimledim..kimini yazdım..
hiçbirine görünmeden..sonra bu bu ormanı sevdiğimi anladım..
burası emin bir dünyaydı..gidip bir ağaç kovuğunu ev edindim kendime..
burası benim yurdumdu..ve sonsuza dek bende onlar gibi yaşayıp gittim..
bir ara ölmüşüm...ama bu ne zamandı hiç hatırlayamadım...
hatırladığım tek şey adını bilmediğim bir kuşun o güzel ötüşüydü..
bu ötüşü bir daha hiçbir yerde duymadım..

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10703
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Şimdi okyanuslar mı temizler seni
Yoksa temizlenmek için bir kaşık su yeter mi
Beni boğmana
Soruyorum sana nefret mi duyuyorsun bana
Yoksa onca şeye rağmen yine
Seviyor musun beni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10704
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ıstanbul gibisin..

ilk gülüşüm
ıstanbul gibisin..
masallar böyle mi sonlanır hep,sevgilim..
böyle kanatır mı
içlerde bir yeri,
sonsuza dek.

unuttum!
en sevdiğim şarkıyı
unuttum!
nerdeydi gökte,
benim yıldızım..
odam karanlık
gece içimde
gözlerin tütüyor gözümde
rüyalarıma akıyor hüznünün nehri
griye bulanmış o yeşil Nil
içimde gülüşü yaralı bir çocuk,
bir papatya ölüsü düşümde
ağlıyorum;
sana,bana
ve bu yarımkalmışlığa

gece şimdi gözlerimde
karanlık ölümcül bir veba gibi
tüm hücrelerimde.
ey unutuş!
al savur küllerimi
o zaman unuturum belki,seni
Nilbakışlım
Gülümser Gülüm,
Sevgilim!,.....
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10705
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Ne yapacağım şimdi
Neyi yapsam olur istediğin gibi
Karar verip fikir almak neyin nesi
Bu saatte gelişin hayra alamet değil ki
Onca özlemin ardından
İçim sana yabancı sanki
Farkın kalmadı
Başı sıkışınca gelen dostlarım gibi
Gecenin bir vakti
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10706
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mutlu Yıllar


Bu gün dünyayı istediğin bir renge boya.
Rengârenk batan günü al karşına.
Bir renk, de kendinden kat.
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak.
Kapat gözlerini bir hikâye yarat.
Vazgeçme hissedilir biraz, da sıcaklığını kat.
Kalbinde, ki elleri bırakma sıkıca tut.
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt.
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama.
Birikmiş sevginden, herkese bir parça ver.
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana.
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana.......

Derin Öger
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10707
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
gece çığlıkları...

gece çığlıkları
bekar odasıında askıda hüzünler ..
içkargaşaları ..
yastıkta bırakıp
yine orda buldugum sorguçlarım
anneme,ülkeme
ve içkentime dair herşey ....
üşümüş yanlarım ,
ıstasyon dokunaklılıkları
yoklamış ,durmuş..
çarmıhta cançekişmiş sevdam...
ilk gurbetim 13 üm
Nilüfer geceleri söylüyordu
kaçaktı müzik dinlemek
yatılı parasız günlerde ...
hep belaya mı çıkamış
çağın labirentleri...
Kasımın ağlatan akşamları
telaşlı ama bi okadar dalgın,
günbatımı yürüyüşlerim
Edessa varoşları
dur gitme diyen iki şizofren adam#
bir baba ,bir sıla bir de, gelgitibol Deniz
boğazımda düğümdür şimdi herbiri
bir hıçkırsam.........
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10708
arwen - avatarı
Ziyaretçi
eskiden hep giderken olsam derdim,
bilmediğim oraları özlerdim.
Nedir dönerken, nedir akşam
Bilmezdim, bilmeden gülerdim.

Başka, hep başka bir yerde olsam.
O gelir beni bulur derdim.
İçinde neler olup olmadığını düşünmeden,
Evlerin, evlerin arasından geçip giderdim.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10709
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SÖZ DİNLE OĞUL


Hak yoluna dön, doğru at ayağın
Yetiş ömür geçiyor, sen hakka sığın
Bitiyor gençlik, geçiyor çağın
Söz dinle oğul, yazıktır size

Kötülük kaplar olmuş, dört bir yanı
Tanrıya bel bağla, sen hakkı tanı
İstemen yanmasın, kimsenin canı
Söz dinle oğul, yazıktır size

Gafilin farkımı kaldı kazdan
Geçiyor günler, kış ile yazdan
Son fayda etmez, boş niyazdan
Söz dinle oğul, yazıktır size

Gafile kanma, kanma sözüne
Yalan söyleyenin, bakılmaz yüzüne
Tanrı perde çekmiş, cahilin yüzüne
Söz dinle oğul, yazıktır size

İnsan öz olup, hakça pişmeli
Durmadan hak yoluna, girişmeli
Yanlış kafayı, mutlaka değiştirmeli
Söz dinle oğul, yazıktır size

Tanrı görünmez, kul şekline girmez
Tanrının yaptıklarına, akıl sır ermez
Günah lekesini, hiç bir ilaç gidermez
Söz dinle oğul, yazıktır size

Gam etme dostum, gidenler geçti
Bu yoldan gidenler, ne sular içti
Hepside dünyadan, gün geldi göçtü
Söz dinle oğul, yazıktır size

Allah görmezmi sanırsınız, siz
O en gizli şeyi bilir, bilin hepiniz
Hatalar bırakır, arkasında iz
Söz dinle oğul, yazıktır size

Bir gözün diğerine, faydası yoktur
İnsanın insana, ettiği çoktur
Kıskançlık yüreğe, saplanan oktur
Söz dinle oğul, yazıktır size

Dostunu bilir ol, düşmandan sakın
Tanrıdan başka yok, insana yakın
Önüne arkana, iyice bakın
Söz dinle oğul, yazıktır size

Şebap der ömür, geçmiyor sanma
Kütüler uğruna, yazıktır yanma
Münafıklara uyup, sakın aldanma
Söz dinle oğul, yazıktır size
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ekim 2006       Mesaj #10710
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
stigmata..

Loş sokaklarda yürürdü içime
ıslak türküsü varoş çocuklarının..
sabahı iple çeken yalnızlıkları
bir ben bilirim
bir de gritüylü ıslak sokak kedisi...
göğü martısız şehirlerde yitirdim hasretlerimi,
aşk mı; kafdağında sesi kısık bir kanaryadır;
kokmayı gülmeyi unutmuş lal bir begonya....
hüzünler alırım koynuma
hüzünler ki kırmızı şaraba banılmış,
sarı ve savruk...
hüzünler ki; en deli tayları bozkırlarımın,
en karşılıksız notaları ruhumun....
bir yerlerde unutulmuş düşler gibi öksüz
söylenceler taşırım içimin kıvrımlarında...
şimdi durup durup şu sarp dağlara bakmak..
uzakbakışlı bir sevgilinin sözleriyle,
gözleriyle; sevdalanmışlığının
söylencesel şatolarından birinde olmanın ağır vebaliyle bakmak.....
mevsim sonbahardı...
gece yürüyüşümün birinde rastladım O'na
kanadındaki ebruyla dillendi
lal bir masal,
kuyudibindeki zifir gece...
söyleştim O'nunla yepyeni bir alfabeyle..
kelimelerim benzemiyordu hiç bir dile...
şaşırmış olmalıydı filologlar ki dudak büktüler
söylenip durdu biri, homurdandı bir ötekisi..
şaşırtıların yakamozlanmışlığını
kıyıma vurmuş bir martının yarıaçık kederli gözlerinde görmüştüm ilkin....
sonraları uğrağım oldu o devasa keder,
çok sonraları ırmağım...
uykusuzluğumun dilegelmişliği...
suskumun papatyalanışı...
o gündür söyleşip durdum seninle
hep Anzilha da kıstırırdın beni
Dağkapı varoşlarında...
Kadıköy iskelesinde...
ıstasyonlarda,otogarda...
ölmüş bi martının yarıaçıkgözlerinde...
dökülürdü kelimeler dökülürdü şelaler gibi..
hep bir volkanyürek olurdum seninle...
alabildiğine devrik gelirdin
alabildiğine fütursuz...
dilin kuralcı jönleriyle alayadercesine;
gelirdin ve katardın önüne, delifişek mısraları
stigmata yı bilmeyenler anlamazdı ayalarımdaki
şu çivi deliklerini....
anlayamazdı kanayışlarımı,
bağırtılarımın neden böyle yürekparçalarcası çıktığını,
sesimde kopan tufana
desibel barajlarının neden çaresiz kaldığını,
anlamazlardı...
çağın fildişikulelerine taşıdığım
mavi şuleli sözleri anlasalardı eğer;
bilge bir karartının,
kasırgasonrası uysallığını
hayra ya da şerre yormazlardı....
yormazlardı elbet...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya