Ayşe teyze ve Ahududu
Yok be annem;
Kaldır bunları masadan.
Şöyle ;
Ahududu,böğürtlen,kızılcık koysana masaya.
Söylesene;
Kaç yıldır yapmıyorsun bu reçelleri,
Nerde o kokular, o tatlar nerde kaldı anne.
Hatırladım da annem;
Soframıza böğürtlen koymadığında,
Nasılda küserdi tereyağımız...
Özledim anne,
Özledim yaaa...
Özledim o günlerimizi.
Hani, Cumbaya tünerdim akşam üstleri
Ve saatlerce kalırdım orda...
Ve sen;
Hep merak eder endişelenirdin
Neyi var bu çocuğun diye...
Oysa ben;
Gün kararmaya yüz tuttuğunda,
Ay limandan doğru yavaşça yükselirken,
Reciden dönen Ayşe teyzenin yolunu gözlerdim.
O bahar akşamına benzeyen bakışları olan
Ayşe teyzenin dönüşünü beklerdim...
Hele hele,
Hasan Amcada;
Evin önüne attığı iskemlesinde,
Tüttürüyorsa Birinci sigarasını.
O zaman;
Ayşe teyze sanki daha da farklı yürürdü.
Şöyle yan gözle süzerken Hasan amcayı,
Sanki rüzgar "Dol kara bakır dol" çalar gibi
Aynen o ritmi yakalayarak,
Atıverirdi kalçalarını
Bir o yana bir bu yana...
Ve biliyorum ki;
Çatlatmak için Hayriye teyzeyi,
Salıverirdi en şuh kahkahalarını...
Gecem hep o atışlarla dolardı,
Yüreğim alevlere yüz tutar,
Sanki Ayşe teyzeyle ben halvetlenirdim.
Bir keresinde;
Yolunu kesmişti Hayriye teyze de;
Şöyle saçlarından tutup,
Çalmıştı Arnavut taşlarına Ayşe teyzeyi.
Kadının başından oluk gibi akarken kan;
Ben sıyrılan eteğinden açılan,
Bacaklarını çakardım hafızama...
Ahhh Ayşe teyze ahhh...
Sen;
Biz yeni yetmelerin hayal rüzgarı,
Sen;
Ergenliği atlatmış bıçkın delikanlıların ifadesiyle,
"Mahallenin ablası",
Sen;
Saçlarına ak düşenlerin,
Hiç bitmeyen aşk senfonisi
ve Son Tangosuydun...
Yaaa annem;
Özledim çocukluğumu...
Özledim fasulye turşusunu,hamsi tuzlamasını.
Öyle çok ama öyle çok bahanelerim var ki,
Tüm bu özlem duyumsamaları için...
Bak; gene sakladım senden anne;
Ben aslında birazda ;
Ayşe teyzeyi özledim...
O da muhlama , kara lahana, hamsi kuşu gibi
Hep iyi gelirdi bana.
Bir keresinde;
Bahçesinde çamaşır yıkarken,
Çitin ardına saklanıp ona odaklanmıştım.
Ayşe teyze;
Etekliğini sıyırıp beline sokmuştu.
Elleri çivitli sudayken,
Yıkadığı çamaşırlarla adeta sevişirdi.
Gözüm orada, ne kadar kalmıştı
Ve nasıl dalmıştım ki;
Arkamda beliren Hasan amcanın sesiyle irkilmiş,
Ardından suratımda patlayan şamarın etkisiyle,
Veryansın ağlamaya başlamıştım.
Sonrasında;
Ayşe teyzenin o kulağımdan hiç gitmeyen,
Şuh kahkahalarını duydum.
Yanıma gelip; "çokmu acıdı canın" deyişini
Ve arkasından;
"Değdimi düşlerine çakılmama"sözlerinin
Ruhumda yarattığı deprem...
Usulca yanağımdan öpmek için,
Yanıma geldiğinde,
Her tarafımı saran Kadın kokusu...
Utancımdan hızla çevirince başımı,
Yaladı geçti dudaklarımı
Ateşden de kor dudakları.
Ahh Ayşe teyze ahh...
Sensiz;
Ne akşamın oluşunun,
Ne de kahvaltılarımın tadı kalmadı...
Buralar büyük şehir Ayşe teyze...
Şimdilerde "Mahallenin Ablası" değil ama
Apartmanların gülleri peydahlandı.
Ahh..Bir rüzgar essede;
Uçuverse eteği diye ;
Hayıflanmalarada hiç gerek yok!!!
Ahh Ayşe teyze ahh...
Bir kere de olsa;
Şöyle teninin ateşiyle yanıp,
O kadın kokunu çekebilseydim içime.
Damla damla dökülseydi terlerim,
Vadindeki tepelerin,
Karayemiş gibi uçlarına.
Ve hissetseydim ağzımda,
Ahududunu,böğürtleni,kızılcığı...
Işın Ergüney