Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1080

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.442.464 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10791
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anlatma

Sponsorlu Bağlantılar


Gökyüzünde kayan yıldızlar var ya,
Onlar hatırlatıyor seni hep bana,
Bu yazdığım binlerce şiir hep sana,
Beni sana anlatmış olsa gerek,

Gözlerimi kapattığım da hayalini görürüm,
Seni düşünürken arkama bakmadan yürürüm,
Sana ulaşmak için uzun uzun çöllerde sürünürüm,
Bu yazdığım sana vasiyet olsa gerek,

Umarım anlamışsındır artık beni,
Seni gördüğüm günden beri,
Nasıl anlatsam diyordum kendimi,
Benin ölümüm senden olsa gerek,

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10792
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YAĞMUR

Sponsorlu Bağlantılar
Dışarıda bir yağmur serin ve ince
Üşür sokaklarda evsiz kediler
Bir ölüm yalnızlığı bende her gece
Siyaha bürünür mechul sevgiler

Dışarıda bir yağmur serin ve ince
Bir sevda türküsü söyler karanlık
Evlerde ışıklar söner sessizce
Kapımda belirir o an yalnızlık

Dışarıda bir yağmur serin ve ince
Kimsesiz caddeleri taşır içime
Her köşe başında bir hayal bekler
Zifiri bir korku salar içime

Dışarıda bir yağmur serin ve ince
Saçlarımı dağıtır bir deli rüzgar
Ta arşa yükselir ayak seslerim
Gönlümü harman eder gizli günahlar

Dışarıda bir yağmur çılgın ve ince
Secdeya kapanır çıplak ağaçlar
Koşmaktan, yorulmaktan sızlar her yerim
Düzlüklere inat uzar bende yokuşlar

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10793
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ağlamayacağım



Pencereye dayanmış kar’ın yağışını seyrediyorum
Seyrederken eski mutlu anılarımı yaşıyorum
Elimi çeneme dayamış öylece bakıyorum
Yüzümde bir gülümseme
Bir kar tanesini yere düşene dek izliyorum
O ara sessiz eski bir şarkıyı mırıldanıyorum
Gözlerimde bir damla yaş
Evet. Evet ağlıyorum
Hiç sebepsiz hıçkırarak ağlıyorum
İkide bir burnumu çekiyorum, elimle gözyaşlarımı siliyorum
Ve bir daha ağlamayacağıma söz veriyorum.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10794
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KAÇ KİŞİYİZ KENDİMİZDE

Pavese, Malcolm Lowry. İkizlerim.
Gece de sonsuz değil,
kötülük de. Ben de denedim.
Lav fokurdarken, gidip geldim
delilikleri. Bin vampir besledim
şuramdaki inde. Sövdüm
ve şehvetle öptüm her Meleği;
ah! Bilemedim.
Kaç kişiyiz kendimizde
Karabasanlar yaşattım
beni sevenlere,
bir hataydım, besbelli.
İçimdeki ölümden
içimdeki ölümden
içimdeki ölümden ürettim her şeyi.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10795
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Umut Kırıntıları



Bu gece bir başka hüzün taşıyor yüreyim
Acılarım, sevinçlerim geçiyor gözümün önünden birer birer
Fotoğraf karelerine sığdırılmış anılarıma bakıyorum
Hepsinde sahte gülüşler
Sonra umutlarım geliyor aklıma
Ölü bir balık misali, karaya vuran umut kırıntılarım
Hayallerim... Ah! Onlar ki herbiri...
Önce avuçlarımda çırpındılar
Sonra gökyüzünün sonsuz maviliğinde onlar da yok oldular
Kurşun sıksan geçmez bu gecede
Beni hiçbirşey korkutmuyor
Ne soğuk ve karanlık odam, ne yalnızlığım
Ne de pencereme hışımla vuran yağmur damlaları
Senin yokluğun kadar
Biliyorum. Gökyüzü bu gece benim için ağlıyor.
Ama kim bilir... Belki belki güneş de benim için doğar
Galiba içimde hâlâ UMUT KIRINTILARI var.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10796
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben seni boş anımda sevmedim.
Bir eylül sararıp solmayı unuttu ilk defa,
İlk defa bir gece, ayyaş bir ayaz buldu kendine
Ne kadar yazılırsa yazılsın, hiçbir sevda böylesine şiir olmadı serkeş bir şairin dilinde…

Esmer teninde, kızılca kıyametlere düşerken sevdim ben seni…
Henüz hiçbir insanoğlu utanmamıştı insanlığından
Ve hiçbir çiğdemin hiçbir gülden eksiği yoktu seni sevmeden önce.

Yaralarım kabuk tutsun diye sevmedim seni.
Bir bıçak, keskinliğini keşfediyordu ilk defa
İlk defa bir ayna, arınıyordu tüm sihirlerinden
Ve o beyaz ellerimde, kader çizgilerini görürken sevdim ben seni…

Ben seni sevmeden,
Kedi ciğerinden habersiz ölüyordu bir yerde
Mor menekşenin, açmak için bahanesi de yoktu
Göçü kaçırmış kuşlar şaşkın
Küçük gemiler, rıhtıma hasret kalıyordu seni sevmeden önce

İlk defa, ıslak bir mendil temizleniyordu tren garından
Ama daha usanmıyordu hiçbir yağmur, dolup dolup taşmışlığından
Ve hiçbir yürek kafesi böyle hoyratça hırpanlamıyordu seni sevmeden önce…

Ben seni sevmeden,
Buharlaşan gözyaşından bulutlar olmuyordu
Hiçbir toprak kokmuyordu böyle bir sabah güneşinde
Ve çekilmiyordu yeşiller yaprağından
Yollara ayrık gölgeler düşmüyordu seni sevmeden önce…

Seni sevmeden,
Hiçbir masal kaçmıyordu esas kızından
Ve aşktan ölmenin lügat da yeri de yoktu…

Ölüyorum yürek yaram. Ben seni boş anımda sevmedim!
evo - avatarı
evo
VIP kirlenmek güseldir : )
21 Ekim 2006       Mesaj #10797
evo - avatarı
VIP kirlenmek güseldir : )
ÇOCUK VE HÜZÜN

I
Ne zaman bir çocuk ölse
gözü evlerinde
annesinin kavurduğu
helvada
kalır

II
Yoksul bir çocuk görsem
yağmur altında üşüyen
köprü olmak geçer
hiç değilse
içimden

III
Her akşamüstü oyuncakçı
camekanından
çocuk ellerinin
izlerini
siler
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10798
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
senden emanet yaralı düşler…
koynuma zindan gecelerde
senden emanet ki sensizlik…
senden öte
şimdi yoksun ya
ben hiç sensiz kalmadım ki
senden sonra ...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10799
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sehit6md

Şehit Anası

Kocasi askerken dogurdu onu, Ne Cileler ile dogurdu onu, Esen Yelden bile kayirdi onu,

Ne Yapsin zavalli Sehit anasi?

Güzel Bir elbise giydiremedi, Cani ne isterse yediremedi, Cok istedi amma everemedi,

Ne yapsin zavalli Sehit Anasi?

ayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11ba

Büyüttü Civani, Saldi Askere, Bu harmanda alacakdi Teskere, Sehitligi gördü, Düste Kackere,

Ne yapsin zavalli Sehit Anasi?

Ilk önce haberi, sonra Tabutu, Getirip dediler iste oglun bu, Bayrakli Tabuta bakti ve durdu, Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

ayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11ba

Oglunu son defa görmek istedi,Yüzünü yüzüne sürmek istedi, Birlikte mezara girmek istedi, Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

Her tafar karardi, günes kayboldu, O ceylan gözleri, yas ile doldu, Yirtti yüzlerini, sacini yoldu,

Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

ayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11ba

Yikildi hayaller, Söndü Ümitler, Nisan, Dügün, Dernek, Taki, Ziynetler, Sözlüsü Ayseye simdi o ne der,

Ne yapsin zavalli Sehit anasi?

Iki Kiz bir Oglan evladi vardi, Oglunun günlerini sayardi, Dizleri tutuldu, dermansiz kaldi, Yikildi sonunda zavalli Sehit Anasi..!

ayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11ba

Cok zor köy yerinde erkeksiz er’siz, Düsmanlar ne der, Yerli ve Yersiz, iki kiz bir ana kala kaldi habersiz, Ne yapsin zavalli Sehit Anasi?

Giderken askere, yaktilar Kina, Kurban olsun diye vatan ugruna, Karsi gelme asla Komutanina,Demisti ogluna Sehit Anasi..!

ayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11ba

Acini Kalbime gömdüm oglum, Hem Sehit anasi, Hemde Dulum, Rabbime Sigimdim aciz bir kulum, Dua eder durur, Sehit anasi..!

Fikret, Osman, Ali, Ömer, Oguzlar, Bükülmez bilekli kara yagizlar, Her bir Sehit icin, Yürekler sizlar, Amma en cok yanar Sehit Anasi..!

ayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11baayyildizayy11ba
firstlady - avatarı
firstlady
Ziyaretçi
21 Ekim 2006       Mesaj #10800
firstlady - avatarı
Ziyaretçi
Ayşe teyze ve Ahududu

Yok be annem;
Kaldır bunları masadan.
Şöyle ;
Ahududu,böğürtlen,kızılcık koysana masaya.
Söylesene;
Kaç yıldır yapmıyorsun bu reçelleri,
Nerde o kokular, o tatlar nerde kaldı anne.

Hatırladım da annem;
Soframıza böğürtlen koymadığında,
Nasılda küserdi tereyağımız...

Özledim anne,
Özledim yaaa...
Özledim o günlerimizi.

Hani, Cumbaya tünerdim akşam üstleri
Ve saatlerce kalırdım orda...
Ve sen;
Hep merak eder endişelenirdin
Neyi var bu çocuğun diye...

Oysa ben;
Gün kararmaya yüz tuttuğunda,
Ay limandan doğru yavaşça yükselirken,
Reciden dönen Ayşe teyzenin yolunu gözlerdim.
O bahar akşamına benzeyen bakışları olan
Ayşe teyzenin dönüşünü beklerdim...

Hele hele,
Hasan Amcada;
Evin önüne attığı iskemlesinde,
Tüttürüyorsa Birinci sigarasını.
O zaman;
Ayşe teyze sanki daha da farklı yürürdü.
Şöyle yan gözle süzerken Hasan amcayı,
Sanki rüzgar "Dol kara bakır dol" çalar gibi
Aynen o ritmi yakalayarak,
Atıverirdi kalçalarını
Bir o yana bir bu yana...

Ve biliyorum ki;
Çatlatmak için Hayriye teyzeyi,
Salıverirdi en şuh kahkahalarını...

Gecem hep o atışlarla dolardı,
Yüreğim alevlere yüz tutar,
Sanki Ayşe teyzeyle ben halvetlenirdim.

Bir keresinde;
Yolunu kesmişti Hayriye teyze de;
Şöyle saçlarından tutup,
Çalmıştı Arnavut taşlarına Ayşe teyzeyi.
Kadının başından oluk gibi akarken kan;
Ben sıyrılan eteğinden açılan,
Bacaklarını çakardım hafızama...

Ahhh Ayşe teyze ahhh...
Sen;
Biz yeni yetmelerin hayal rüzgarı,
Sen;
Ergenliği atlatmış bıçkın delikanlıların ifadesiyle,
"Mahallenin ablası",
Sen;
Saçlarına ak düşenlerin,
Hiç bitmeyen aşk senfonisi
ve Son Tangosuydun...

Yaaa annem;
Özledim çocukluğumu...
Özledim fasulye turşusunu,hamsi tuzlamasını.
Öyle çok ama öyle çok bahanelerim var ki,
Tüm bu özlem duyumsamaları için...

Bak; gene sakladım senden anne;
Ben aslında birazda ;
Ayşe teyzeyi özledim...

O da muhlama , kara lahana, hamsi kuşu gibi
Hep iyi gelirdi bana.

Bir keresinde;
Bahçesinde çamaşır yıkarken,
Çitin ardına saklanıp ona odaklanmıştım.
Ayşe teyze;
Etekliğini sıyırıp beline sokmuştu.
Elleri çivitli sudayken,
Yıkadığı çamaşırlarla adeta sevişirdi.

Gözüm orada, ne kadar kalmıştı
Ve nasıl dalmıştım ki;
Arkamda beliren Hasan amcanın sesiyle irkilmiş,
Ardından suratımda patlayan şamarın etkisiyle,
Veryansın ağlamaya başlamıştım.

Sonrasında;
Ayşe teyzenin o kulağımdan hiç gitmeyen,
Şuh kahkahalarını duydum.
Yanıma gelip; "çokmu acıdı canın" deyişini
Ve arkasından;
"Değdimi düşlerine çakılmama"sözlerinin
Ruhumda yarattığı deprem...
Usulca yanağımdan öpmek için,
Yanıma geldiğinde,
Her tarafımı saran Kadın kokusu...
Utancımdan hızla çevirince başımı,
Yaladı geçti dudaklarımı
Ateşden de kor dudakları.

Ahh Ayşe teyze ahh...
Sensiz;
Ne akşamın oluşunun,
Ne de kahvaltılarımın tadı kalmadı...

Buralar büyük şehir Ayşe teyze...
Şimdilerde "Mahallenin Ablası" değil ama
Apartmanların gülleri peydahlandı.
Ahh..Bir rüzgar essede;
Uçuverse eteği diye ;
Hayıflanmalarada hiç gerek yok!!!

Ahh Ayşe teyze ahh...
Bir kere de olsa;
Şöyle teninin ateşiyle yanıp,
O kadın kokunu çekebilseydim içime.
Damla damla dökülseydi terlerim,
Vadindeki tepelerin,
Karayemiş gibi uçlarına.
Ve hissetseydim ağzımda,
Ahududunu,böğürtleni,kızılcığı...

Işın Ergüney

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya