Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1091

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.434 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10901
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mutlu Aşk Yoktur Ki Dünyada


Sponsorlu Bağlantılar
Aslında hiçbir şey kâr değil insana

Ne gücü ne zayıf yanları ne de yüreği

Gölgesi bir haç gölgesidir kollarını açsa

Ve kırar göğsüne bastırırken sevdiği şeyi

Tuhaf bir ayrılıktır hayatı kapkara

Mutlu aşk yok ki dünyada



Hani giydirilmiş erler bir başka yazgıya

İşte o silahsız erlere benzer hayatı

Sabahları o yazgı için uyanmış olsalar da

Tükenmiştirler ve kararsızdırlar akşamları

Söyle yavrum şu sözleri sakın ağlama

Mutlu aşk yok ki dünyada


Güzel aşkım tatlı aşkım çıbanım derdim

Yaralı bir kuş gibi taşırım seni şuramda

Ve görmeden bakanlar şu halimize bizim

Süzdüğüm sözleri söylerler benden sonra

Ve her şey der demez ölür iri gözlerin uğruna

Mutlu aşk yok ki dünyada


Yaşamayı öğrenmek bizimçin geçti çoktan

Ağlasın gece içinde kalplerimiz yan yana

En küçük şarkıyı mutsuzluktur kurtaran

Her ürperiş borçlu baştan bir hayıflanmaya

Ve her kitar havası beslenir bir hıçkırıkla

Mutlu aşk yok ki dünyada


Acılara batmamış bir aşk söyle bana

Yıkmamış kıymamış olsun bir aşk söyle

Bir aşk söyle sarartıp soldurmamış ama

İnan ki senden artık değil yurt sevgisi de

Bir aşk yok ki paydos demiş göz yaşlarına

Mutlu aşk yok ki dünyada

Ama şu aşk ikimizin öyle de olsa.


Louis Aragon


Çeviren: Cemal Süreya

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10902
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sensiz yaşamak o kadar zordurki
Ellerim ellerim dukunmak ister
Sponsorlu Bağlantılar
Radyoda dinlediğin bir şarki sanki seni gördüm
Ayrılık bazen bir ümür buyu oldu sankii
Pınarlarda arardım seni ama bulamadım

Sensiz yaşamak kolay değil ama seni bekleyeceğim
Elveda deme bana
Nerden olsumda seni hep hatırlayacağım

Çaresiz kaldım seni görmedim
Of desem dünyalar benim olacak
Kadersiz kaldım, ama sen benim kaderimsin

Sesiz oldu bu dünya
Elveda dedim sana ama diyemeyeceğim
Var oldun bu küçük hayatımda
İnanmak kolay değil ama inanmak isterim
Yalan değil

Olsaydi sensiz yaşamak isterim ama olmıyor

Radyoda inlediğim bir şarkı seni gördüm
Unutmadım seni hiç bir zaman,unutmadım
Mekansiz kaldım bu dünyada ama mekanim seninle buldum

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10903
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Biz Kadar Suçlu Herkes
Zannederiz yalnızlığımızı paylaşabiliriz
Halbuki herkes kendi karanlığında yoğrulur
En anlaşıldığımızı düşündüğümüzde bile
Hiç tanıyamadıklarını fark ederiz ya bizi
Şaşırtmamalı bu durum oysa
Biz bile tanıyamamışken kendimizi

Kaç kez takılır kalırız yaptıklarımıza
Hep dönüşlerde saklıdır tekrar gitmelerimiz
Yanlışlığını bile bile aldatırız kendimizi
Bu defa olacaktır adlanmıştır hatalar
Ama her seferinde bir adsızdır bizi üzen
Karadeniz’de tekrar tekrar batar takalar

Suç altın kemerdir belimize takmayacağımız
Savunmamız sağlamsa yıkılmazsa iç salvolarla
Karşımızda ki bele suçluluk(!) daha güzel yakışır

Bilmeliyiz ki! Kişinin kendisidir aslında
En iyi dostu ya da en kötü düşmanı
İzin verdiğimiz ölçü kadar kırılabiliriz
Kendimizi aldattığımız kadardır aldatılabilirliğimiz

Kendimize olmalı dürüstlüğümüz önce
Biz kadar suçludur sonuçta herkes de…
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10904
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Yeşil pencereden bir gül at bana,
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına
Gözlerimde bulut,saçlarımda çiğ.

Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak,
Ben aşkımla bahar getirdim sana;
Tozlu yollardan geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana.

Şeffaf damlalarla titreyen,ağır
Goncanın altından süzülmüş her sak.
Senin için dallardan süzülen ıtır,
Senin için karanfil,yasemin,zambak...

Bir kuş sesi gelir dudaklarından;
Gözlerin,gönlümde açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir dudaklarından
Mor akasyalarda ürperen seher.

Pencerenden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi.
Geçiyorum mevsim gibi kapından
Gözlerimde bulut,saçlarımda çiğ.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10905
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Boynumda Sır Taşı

Seni sevecek ne çok yer buldum yokluğunda…

Martıların çığlığıyla susardı dalgalar
Karadeniz’in bükülen boynundan öperdim seni…


Radyoda yanık tenli caz ustası
ılık bir parça dökerdi halıya sesinden
titreyen ellerimle tutardım ellerini soğuk kaçardı…


Senden sonra mumlar beni hep anladı
Ah ne çok yakışır sevda bir parça aleve
Gün, yüzünü çevirdiğinde penceremden
o turuncu alev omuzlardı kalbini
bakışlarım bakışını bulur kıblem şaşmazdı…

Geceler
Ahh o durmadan kendini doğuran geceler
”Daima” geciken uykuları beklerken, dualar
kopmuş tespih taneleri gibi dökülürdü
gözlerimden yastığıma
Acırdı yanaklarım
Sonra çıkardı ortaya
sen dokunuşlu kanatlarıyla yaşımı silen melek
Alıp da dualarımı uçardı…

Keşfettim ki, senden sonra sadece “kül” idi ruhum
ve hatıralar kıpırdayınca köz olurdu
hüzün kokardı karanlıkta büyüyen hüznüm
Sürüldüğünde saksıdaki menekşeye
ne çok sen sözlü sohbet kapardım gönlünden...
Güneş yağardı…

Aşk…
Tanrı taşı(yan) hazine…
Belliydi…
Adın asla Tanrı’dan evvel düşmezdi zihnime…
Sonra
güzel gelir
güzel kalırdı yanımda
Her yanımda… BİR yanımda…

Hasrete ders olsun diye yaratılmıştı şu dağlar…
Sarılmak istediğimde, kollarındı kucağındı…
Bir kırık an kesince varlığımı
şu dağlar Hekimoğlu’na değil
bana yanardı…

Yokluğunda
ne çok yerde sevdim seni
Bu sebeple belki
Tanrı istemedi bitmemi…
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10906
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerim ama olmuş kalbim pus dolu
Hava da sis de yok bu ne is oldu
Bir oraya bir buraya savruldu durdu
Sevgiye sevgi gerek eller ne doldu?

Pranga mı vuruldu bağlandı durdu
Bağlayan bu aşkın esiri oldu
Sevgi çok ucuz, bedenler vuruldu
Ha bıçak ha sevgi kanlar duruldu

Saadet-i asırda Yaratan unutuldu
Kul asi oldu günah diz boyu
Mümin beş vakit namazda doydu
İsyancı ne oldu derde boğuldu

Allah’ım af eyle gözlerim doldu
Bu ask bu sevgi beni mi vurdu?
Dizler tutuldu yolun bulundu
Melekler küstü mü inmedi durdu

“Sessizlik içinde geçiyor ömrüm
Ne zaman coşacak bilmem giderim
Günahımı dualar peklesin artik
Bir fidan verin de dikeyim artik.“

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10907
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Benim için ağlar mısın?



Beni anladıklarını söylüyorlar
Hiç kimse beni anlayamaz
Hiç kimse...
*
Benim içimdeki masum şeytanı kim anlayabilir ki?
Ben, bu gördüğünüz ceset değilim
Benim içimdeki yaratığın gözyaşlarını kim görebilir ki?
Korkuyorum, anlayamazsınız işte, ölmeliyim
Ölmeli ve korkularımdan kurtulmalıyım.
*
Ben, onun sana zarar vermesinden korkuyorum
Beni bu huzurdan çıkarmandan
Belki de beni anlamandan korkuyorum.
*
Hiç kimse beni anlayamaz
Hiç kimse...
*
Soluduğum hava bile boğazımda düğümleniyor
o da benden yana, benim gibi yalnız, benim gibi korkak.
Anlıyor musun? Ben sevilmekten korkuyorum
Beni sevmenden, beni acılarımdan ayırmandan korkuyorum.
*
Artık bu uzun merdivenin son basamağındayım
Önümdeki sonsuz uçurum bana sevgiyi hatırlatsa da
Uçurum beni senden uzaklaştıracak biliyorum.
İçimdeki karanlık beni zorluyor, buna mecburum, anlıyor musun?
*
Hiç kimse beni anlayamaz
Hiç kimse...
*
Sevgi içimdeki küçük çocuğu sevebilir mi ki?
Hıçkırıklarını duyuyor musun?
Sevgi onun ıstıraplı geçmişini silebilir mi ki?
Artık dayanamıyor, anlıyor musun?
*
Hergün ölüyordum zaten, benim için değişiklik değil bu
Aslında ölümün sonu bu, o da ölüyor benle.
Hiç ağlayan bir ceset gördün mü?
Şimdi gözlerimden iki damla yaş dökülüyor sevginle birlikte.
*
İçimdeki yaşlar sel oldu, taştı, anlıyor musun?
İçimdeki o canlı boğuldu ve kurtuldu artık
Sadece cesetini bekliyor, her şey bitecek.
Masumiyetimi neden öldürmek istediğimi anlıyor musun?
*
Hiç kimse beni anlayamaz
Hiç kimse...
*
Bu dikenli yolun sonu artık gelmeli
Sevgiler beni terk etmeli.


İçimdeki setler yıkıldı tutamam gözyaşlarımı.
*
Hey sen! Beni öldüren korkularımın nedeni
Görüyor musun onları?
Duyuyor musun meleklerin çığlıklarını?
*
Hey sen! Beni ağlatan sevginin sahibi
Ben öldüğümde
O küçük çocuğun gerçek yüzünü gördüğünde
Benim senin için ağladığım gibi
Sen de benim için ağlar mısın?...


sevdiğimi herkes biliyor
Her gece yıldızlara anlatıyorum
Senin sevgilinim hiç gelmesende
Yokluğuna artık dayanamıyorum
Bomboş geçiyor sensiz günlerim
Gündüzde gecede hep hayallerim
Gece rüyalarım, gündüz düşlerim
Yazdığım şiirlerimsin sen benim
Gözlerine şimdi kimler bakıyor?
Onlar seni benim kadar mı seviyor?
Nasıl gülüyorsun, nasıl yaşıyor..
Kalpsiz bedenler seni sarıyor


alıntı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10908
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Geriye Kalan


Çekip giderken bu kentten
Bir bir yakıyorum anıları
Ve çocukluğumun o şen sokaklarını
Yol boyu denizi arıyor,
Deniz kokuyor gözlerim.
Oysa çoktan kül oldu
İlk sevdamın ılık rüzgarları.

Şimdi kar yağıyor gözlerime
Benim kentimdeyse,
Islık çalarak ıslanıyor çocukluğum
Sıcacık yağmurlarımda
Ne çok severdik martıları
Ucuz şaraplar içerken kıyılarında
Çekip giderken bu kentten
Cebimde götürüyorum
Şehir hatları vapurlarını
O vapurlar değil miydi
Bizi sevdalımıza kavuşturan
Gün boyu bir kıyıdan, öbür kıyıya
Buz tutuyor şimdi gözlerim
Oysa benim kentimde
Anıları ısıtan dost bir rüzgar esiyor.

Çekip giderken bu kentten
Usulca öpüyorum yanağından,
Sevdalım İzmir’i...

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10909
kambis - avatarı
Ziyaretçi
SMYRNA'YA DAİR

Ey Smyrna! Sen, en güzel amazon kadını!
Göğsünü örten o sırma saçlarındı aklımı başımdan alan.
Ey Smyrna! Beşbin yıllık yorgun kadın.
Yirmi üç yıl önce bu ihtiyar doğduğunda
Nasıl da aşık ettin onu kendine?
O ihtiyar ki hep seni sever,
Hep senle olmak ister.
Senin de ondan başkasını sevmeni istemez.
Ama seni sevenlere de ses etmez.
Lakin böyle güzelliğe aşık olmayan ya delidir ya da kör.
Ey Smyrna! Kendini beşbin yıllık bir ihtiyar sanma sakın.
düştüğün, yorulduğun zamanlar oldu biliyorum
Ama sen hiç pes etmedin, hep galip çıktın sonunda.
Duydum ki o güzelim körfezinde balıklar yeniden can bulmuş.
Güneş doğarken başka bir arzuyla doğar olmuş,
Batarkense senden ayrılmanın hüznünü taşır olmuş üstünde.
Ey Smyrna! Güzeller güzeli!
Pasaportta nargilemi fokurdatıp,
Güneşin senden ayrılmanın hüznüyle gözyaşı döküşünü izlerken,
Diyorum ki sana :
Nice beşbin yıllara!…

ESAT BORA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #10910
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
kambis adlı kullanıcıdan alıntı

SMYRNA'YA DAİR

Ey Smyrna! Sen, en güzel amazon kadını!
Göğsünü örten o sırma saçlarındı aklımı başımdan alan.
Ey Smyrna! Beşbin yıllık yorgun kadın.
Yirmi üç yıl önce bu ihtiyar doğduğunda
Nasıl da aşık ettin onu kendine?
O ihtiyar ki hep seni sever,
Hep senle olmak ister.
Senin de ondan başkasını sevmeni istemez.
Ama seni sevenlere de ses etmez.
Lakin böyle güzelliğe aşık olmayan ya delidir ya da kör.
Ey Smyrna! Kendini beşbin yıllık bir ihtiyar sanma sakın.
düştüğün, yorulduğun zamanlar oldu biliyorum
Ama sen hiç pes etmedin, hep galip çıktın sonunda.
Duydum ki o güzelim körfezinde balıklar yeniden can bulmuş.
Güneş doğarken başka bir arzuyla doğar olmuş,
Batarkense senden ayrılmanın hüznünü taşır olmuş üstünde.
Ey Smyrna! Güzeller güzeli!
Pasaportta nargilemi fokurdatıp,
Güneşin senden ayrılmanın hüznüyle gözyaşı döküşünü izlerken,
Diyorum ki sana :
Nice beşbin yıllara!…

ESAT BORA



o kadar güzel bir bayram hediyesi ki bu...ben bunu anlatamam bile...yüreğine sağlık...çok ama çokkk tşkler...Tender

Rose globe

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya