Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1111

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.566 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11101
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hoscakal askim
Yolun gulle,
Sponsorlu Bağlantılar
Yuregin sevgiyle dolsun..!
Bak...
Nerelerden nerelere geldik...
Simdi biz bittik...
Bir de baslangicimiz vardi
Sonunda bol gozyasi doktugumuz.
Sor yagmurlari kendine
Kislari da sor.
Baharlari bana birak
Senden tek yadigar olarak.
Adi belli, sonu belli idik.
Soguk bir mart aksami idi
Beni son kez opup gidisin.
O an sadece yanimdan
Karanliga karismisti yansiman.
Simdi
Yuregimden git diyorsun
Olur birtanem giderim .
Yollar boyle uzun
Asklar boylesine vurgunken
Giderim, son kez gozlerine bakamadan
Giderim, son kez sarilamadan
Uykusuz sabahlayarak.
Pisman degilim
Sevdim seni.
Delice sevildim.
Hayat seni yasamamı istedi
Yasadim..
Ama keske
Yureginden giderken
Olum beklemese basucumda.
Yine de
Yolun gulle,
Yuregin sevgiyle dolsun..!
Sana en kotu sozum bu olsun..!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11102
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
eger gercekten asik olmussan
ayrilsan bille unutamazsin onu
Sponsorlu Bağlantılar
her gördüğünde icin acir
ve bu aci bir gün patlar
gözyaslarini tutamazsin

hep unutmayi istersin
ama bir an gelir
o yine aklina girer
ve sen eski günleri hatirlarsin
cünkü unutmak zor
hatirlamaksa kolaydir

belki baska biri olursa
düsünmem onu sanirsin
ama gercek ask olmadiktan sonra
neye yarar....



Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11103
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
GEÇİP GİDEN ZAMAN
Penceremde oturdum yine dün gece ,
Sabahın ilk aydınlığına dek ,
Geçmişi düşündüm uzun uzun ,
Kaç güneş doğup battı günüme ,
Ne yazık ki hiç gülmemişim ,
Biri yanıp biri sönerken sigaranın ,
Bir romana dalmışım ansızın ,
Cehennem gibi anlatılan dilden dile ,
Aşkın nefretin bulunduğu dizelerden ,
Ne kadar yaşarsan o kadar yalandır dünya…..
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11104
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Hepimiz Bu Yurdun Evlatlarıyız

Bu nasıl kavgalar çirkin döğüşler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız
Yolumuza engel olur bu işler
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Birleşiriz bir bayrağın altında
Biz Türklerin ikilik yok aslında
Yanar tutuşuruz vatan aşkında
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Hedef alıp dövüştüğün kardeşin
Seni yaralıyor attığın taşın
Topluma zararlı yersiz savaşın
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Herkes ilim deryasında yüzüyor
Çıkmış ayın çevresinde geziyor
Yazık bize yollarımız uzuyor
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Kitaplar yazılmış nasihat dolu
Birlikte güçlenir gençliğin kolu
Gençliğe emanet Atatürk yolu
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Söyler Veysel sözlerinden vazgeçmez
Bulanık çeşmeden kimse su içmez
Ganadı olmasa kuşlar da uçmaz
Hepimiz bu yurdun evlatlarıyız

Aşık Veysel Şatıroğlu
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11105
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Ben Kandan Elbise Giydim Hiç Değiştirsinler İstemezdim

Kendinden birşeyler kattın
Güzelleştirdin ölümü de
Ellerinin içiyle aydınlattın
Ölüm ne demektir anladım

Yer değiştiren ben değildim
Farklılaşan sendin
Sendin bana gelen aynalarla
Sendin bana gelen sendin

Artık ölebilirdim
Bütün İstanbul şahidim
Ben kandan elbiseler giydim
Bundan senin haberin var mı

1959

Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11106
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
VARSAYARIM

Her gidişinde
Gitmemiş sayarım seni,
Uzaklardan henüz döndün sayarım.
Avunurum/ kendimi kandırdığım yalanlarla,
Baktığım her yüzde seni
Gördüm sayarım.

Saksıdaki çiçekte varsayarım seni.
Açmaya görsün
Bir dal/ bir çiçek,
Oynaşır denizlerim ılık meltemlerinle,
Seni/ döndün/ bana güldün sayarım.

Zamanları öğüten saatte buluşuruz
Sen akrep olursun
Ben bir yelkovan.
Her saatte bir/ çakışınca iki kol
Beni dudağımdan öptün sayarım.

Okuduğum şiirlerde bulurum seni,
Her dizeyi senin sözün sayarım.
Ne zaman ki kapatırsın kalbinin kapısını,
İşte o an seni “öldün” sayarım.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ekim 2006       Mesaj #11107
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YUREGiM

Yuregim
Islaktir benim
Kuytularda aglamaktan
Ve hafif ucuktur rengi
Kurusun
Diye kac kez
Gunese asilmaktan...

Sunay Akin
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
1 Kasım 2006       Mesaj #11108
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Sevdamı Daha Nasıl Anlatabilirim ki



Dokunsan gönlüme
Kan kırmızısı yaş akar
Gözlerimden
Yüreğimdeki yarayı anlatan
Damla düşer avuç içine
Bir bak gözlerime
Dokun yavaşça bana
Sil gözyaşımı
Gir kalbime sevindir beni
Anla artık beni
Seviyorum seni çimen gözlü…
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Kasım 2006       Mesaj #11109
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Geceler anlar beni
Kalabalıklar ortasında yalnızlığımı
Kahkahalar atarken efkarımı
Ve kimsenin bilmediği o sessiz yanımı...

Geceler anlar beni
Sıcacık karanlığının ortasında bir varımdır bir de o
Sarılırım tüm hasretimle dosta,hiç bırakmamacasına
Bir çay tadında sohbetlerin hatırı
Ve şiir tadında yaşamların sevdası
Akar yüreğimden geceye;belki siyah belki en manalı

Geceler anlar beni
Yıkılan hayallerimin enkazı altında kalan yüreğimle
Gözümü alamazken yarınların güzelinden
Göze alamadım yeni enkazları,ta baştan başlamayı
Ya da görmeyi sonunda leyla olmadığını
Cesaretsizliğimin utancıyla kapısındayken dostun
O eşsiz vefasına sığınarak ağladım ve ağladım

Ne olur güneş doğmasa olmasa birtek sabah
Ne olur yıldızlar kalsa sade onlar konuşsa
Ne olur hep sessiz kalsam herkes beni anlasa
Darağacına giderken sorulsa son dileğim
Kalsam sonsuza değin
En insan yanımla ve en insan dostumla...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Kasım 2006       Mesaj #11110
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Karanlık Bir Gecede/ Yağmur Altında Serenat/ Islanan Ruhum Parçalanıyor Düşen Her Damlayla


-Kimin? Beni yaralayan bu yüz-


Yolunu tanımadım bu firarî gidişlerimin
Asıldığımı görmedim de şizofrenik rüyalarda
Ve başka bir ses değildi bendeki bu gürültü
Kalp atışıydı sadece ayaklarımın altındaki cansız yerin
Tükense mürekkebi harelerimi karalayan kalemin
Bulanık hava kalır bir/ kanımı pıhtılaştıran
Yüzüme saplanan ayak izleri nerden/ dilim kesilmiş
Vakur yürüyüşüydü gölgemin süzülüşü alnımdan
Yavrusunu koruyan bir anne kadar hırçınlaşmamıştım da
Dört duvarda sallanan ıpıssız gölge bendim oysa!
Yanılmışım (mı?) / yağma olmuş dünyalarda vuruluduğum
Kıvranıyordum bir kanadı kırık kuş gibi acının kollarında
Devişirin bana yüzümü/ varoşların çocuğuyum ben
Benim değil rüya(m) da görülen bu yüz.


Bir önceki giden yolcu kadar beklenmemiştim
Adına esrar sinmiş kartal yuvasındaki “çocuk”um ben
Gösterilseydi bana düşeceğim yer/ gerek kalmazdı tut(un) manıza
Yanıbaşımda bir gölge/ yüzünde ısınan mistik bir dua
Ben miydim? / adını eşkıyalara ödünç veren esir
Masum da değilim ruhumda sakladığım sır kadar
Çöle yağmurun düşmesi gibi muhal bir şeydi bu sükût
Dil varır mı sükûta? / kelimeleri eskimiş sesler(in) ocağında
Bir o(r) dunun yanarak tutuşması kadar kolay bir şeydi tebessüm
Dürülürdü yüzümü buruşturan renklerde ruhum.


Dudakları perçinleyen/ susuz bir yakarış
Ağladıkça/ gülmesi istifleşen yalnızlıklar dizilir göz ucuma
Karla karışık günah yağdıran gökyüzü
Serinletemez ateş kütlelerinde yanan yüreğimi
Dolunayı yutan bir dudak/ pencere ardında mahkûm
Çarpar ellerime/ camı ışık sanıp da öpen kelebek
Ateşte kıvranması mıydı/ uyuyan denizin horuldaması
Ayın dördüne kuşanmış enginlere sarkıtılan elvan uçurtmalar
Boşlukta bir inilti/ kulakları törpüleyen keskin çığlık
Hançer geninde patlak veren bu ses/ artık parmaklarımın ar(k) asında
Rüyamda her vurulduğunda bir çocuk/ düşerdi omzuma boynum
Ki, yutkunduğumda avucumdaki acıya bezenmiş telveyi
Serperdim yollara kıvrım kıvrım olan bakışlarımı/ gelmemeniz için.


Mahşere uzanan kelimelerim var/ dudağımda öyle dağınık
Toplanmasına an kala vurulduğumu varsaysam/ haince
Yine de aldandığımı sanacak bu ruhsuz ücretli köleler
Koskoca bir hüsrandı payıma düşen yine!
Her sarstığımda gök/yüzümü mimiklerimle
Dökülen bu gözyaşları mizâh mıydı/ gülüşünüze müsebbeb
En büyük acıydı/ beni çıldırtan kahkahalarınızı duymak
Sonu gelen bir mahkûmun son sigarası gibi
Tezcanlı bitiveriş misâli bir şeydi bu ağlayışım
Âvare gezinir harabe kentler üzerinde cirit atan rüzgârlar
Sanki bir kitabın son sayfasıydı bu tuttuğum gün.


Sahipsiz mi? makilere serilen bu hayatlar/ üşüşüyor insanlar
Garipsenecek ne var ki, aradığım yolculuk bu değil oysa
Bana urbaları kan toplayan nesil gösterildi/ kan(a) bulaşmış elleri
Saz benizli çocukları öptüğüm dudak
Yarıldı başlattığınız savaşlarda kılıç şakırdamalarıyla
Tarihe düşülen bir not/ kimin hayatından çalınmış?
Neresine sığdırayım bu son mehcûr kelimeyi
Bir destan vardı/ genç asil çocuklar söylüyordu şarkısını
Bırakılmıştı susmalara/ nakaratlarda kilitlenen diller
Her okuduğumda devamı mazide kalan bu şiiri
Karanlık bir gecenin/ rengi solgun yıldızların gölgesinde
Yağmur altında serenat hüzün mevsimi
Parçalıyor ruhumu düşen her damlayla
Kalbime sızan halecan/ köpük saçıyor damarlarıma
Alnımdan silinen öfkeme ne demeli? ey Sen!


Bir hüzündü sanki gök/yüzümle buluşan her yıldız kümesi
Şiirlerimde kurulan mayın tarlasıydı her kafiye(m) .

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya