Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1133

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.718 Cevap: 12.492
the_pretty - avatarı
the_pretty
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11321
the_pretty - avatarı
Ziyaretçi
Al Yüreğim Senin Olsun

Sponsorlu Bağlantılar
Al da git ömrümü senelerimi
Sensiz göreceğim günüm kalmasın
Zincirlere vur ki bileklerimi
Ardından koşacak derman kalmasın

Seni bana hatırlatacak ne varsa
Al götür hepsini yanında kalsın
Savur küllerini yak gözlerimi
Ardından dökecek yaşım kalmasın

Sen yoksan artık ne işe yarar
Sanki içi boş garip bir mezar
Dur bekle sana bir hediyem var
Al yüreğim senin olsun bende kalmasın

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11322
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevmek seni,
Sanki hiç bir şeyin önemi yokmuş gibi
Sponsorlu Bağlantılar
Sevmek ve
Dünün köşelerinde aramak seni
Zaman gelip geçmiyormuş gibi
Perişan saatlerde,
Yürüdüğüm caddelerde özlemek seni
Beraberce adımlamış gibi
Buruk gölgeler arasında
Hergün beklemek, beklemek seni
Sanki varmışsın, gelecekmişsin gibi
Ve umutsuzluk içinde bile umut gizlemek
Tam vazgeçtiğimde bulacakmış gibi.

kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11323
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Wish You Were Here

bir uzun yol gider nereye gittiği belirsiz
sıcak, uçsuz bucaksız
ve
aslında galiba
hiçbiryer uzak değil
yakın olduğu kadar.
an gelir arar gözler, başka bir şey görmeyi istemez.

uzun bir sessizlikten sonra

özlem hissedilir söylenmek istenen her sözde
hiçbirşey anlatma ve söyleme
dokun sadece tenime değsin tenin
biliyorum diyeceğim ondan sonra
farkındayım artık neyi bildiğimin

isteklerin körelmesi gerekiyor yavaş yavaş ışığa giden yolda,
bildiklerimin bilinmedik olduğunu
ya da
hiçbirşey bilmediğimi biliyorum artık

ah yalnızlığın hüznü
fakirdir yürek, açtır alışmıştır suskunluğa...
dokunmayı ister el
uzanır
bir yarısı uzaklaşmayı ister, bir yarısı özümsemeyi
ikisinin arasında olmak susamışlıktır dokunmaya

ah uzak yerler
ah bilinmeyen yerler uzun sıcak uçsuz bucaksız yollar
her temasta kurtulur yürek kafesinden
ah
her dokunuşta
bilinmeyen yerler
başlangıç temasta gizlidir
ardında derin çınlamayla gelen
en yakın düşünce ölümdür buna, hissedilen son temasla
yapılan bunca şey boşa gitsin istemez yürek.

kulak duymaya, göz görmeye şartlanır
uzak dağların ardına atan bir yürek hissedilir
uzaklaşmayı isteyen yarısı yenik düşer diğerine
pusula yönün şaşırır, hep aynı yönü gösterir
dağların ardına atan yüreğe çevrilidir ibresi
adı ölümle anılır
sürükler, nereye gittiği bilinmez yollara
çınlama belirginleştirir uzaklaşmayı
burada olsaydın.

1995


H. Hatipoğlu
Son düzenleyen kambis; 5 Kasım 2006 21:42 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11324
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Ve Hatta

bu karanlık gündüzlerde
yapayalnızdım onca kalabalıkta
beni ben yapan şey çöp arabalarında
sızmışım evlerin balkonlarında
sızmışım hayallerimin ortasında
yürürdüm bazen yokuş yukarı
tepeye varınca geri yuvarlanasım gelirdi
zaferi küçümsemek gibi hani

aksi yönünde koşamazsın zamanın
ara sokaklar ağlıyor ne de olsa
ne de olsa senden kalan yalnızlığım
pekişiyor ay sonlarında
ya da buzlu yorganımın ürpertisi
rüyalarımdaki dünyanın duvarlarıdır
duvarlar yıkılmamalıdır oysa

sevdalanma demiştim ben kuşlara
kanatlarından sebepti onların şımarmaları
onların sesleri dolunay gibi akşamüstleri
ve yolunu bulamayan belalıların
yorulup yere çökmesi gibi
umutsuzdu seni arayışım
kuş olup uçsam bile hatta
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11325
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
... Ve Mona Roza

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara

Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü
Ve boğazımı sıktı parmaklar ince uzun
Günahkar toprağımın saçından bir tel düştü
Sana ne olmuş Roza, bir derde tutulmuşsun
Bir ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti
Noel ağaçları ve manolyalar kahrolsun
Bir çevre sağ elimden bulanık suya düştü

Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa
Her şeyim sizin olsun, hep sizin, kesik başlar
Rüyasında örümcek başlarsa ağlamaya
İçine gül koyduğum tüfek ölmeye başlar
Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa
Gibi ölüm önünde özbenliğim yavaşlar
Öyleyse bu şapkayı atıyorum ırmağa

Bu erkekler kokuyu kediler gibi alır
Ve kediler de her gece sürünür yastıklara
Denizleri bahtiyar eden günler kısalır
Satılmayan çiçekler zehirli ve kapkara
Unutulmuş erkekler ve kadınlara kalır
Bir geyiğin eriyen gözleri düşer kara
Ve erkekler kokuyu kediler gibi alır

Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık
Ve toprağın rüyaya yılan gibi girişi
Sana da Mona Roza, taşbebeği bıraktık
Ellerinde kılıçlı balıkların bir dişi
Senin hatıran kadar büyük, yeni, karanlık
Senin hatıran kadar Allah ve şeytan işi
Ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık

Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim
Ta boğazıma kadar çıkan deli yağmura
Tüyüme horozdan çok itimat edeceğim
İtimat edeceğim şu belalı yağmura
Ruhumu bayrak yapıp ben teslim edeceğim
Asılmış bir adamın iki eli yağmura
Bugün yalnız yağmura tahammül edeceğim

Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni
Ve bir şehir yaratmak ruhundan Geyve diye
Parçalanan gemiyi ve yırtılan yelkeni
Katıvermek sessizce söylenen bir türküye
Ve sonra bir köşede öldürmek ölmeyeni
Ve son vermek bu bitmeyen şarkıya
Bir tren ışığına, güneşe çekmek seni

Sana tavus kuşunun içine girdiğini
En son söz olarak söylemek istiyorum
İçimde tavusların kaybolduğunu
Bana da bir çift ak kanat kaldığını
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum
İçime girdiğini, tüyünü yolduğumu
Son, en son söz olarak söylemek istiyorum

Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara
Sana doğru uzanan çaresiz ellerimi
Sırrımı söylüyorum vefakar balıklara
Yalnız onlar tutacak bu dünyada yerimi
Koyverip telli pullu saçlarını rüzgara
Bir çocuğun ardına düşen heykellerimi
Peygamber çiçeğinin aydınlığında ara...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11326
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevgilerde

sevgileri yarınlara bıraktınız
çekingen, tutuk, saygılı.
bütün yakınlarınız
sizi yanlış tanıdı.
bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
kalbinizi dolduran duygular
kalbinizde kaldı
siz geniş zamanlar umuyordunuz
çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
yılların telaşlarda bu kadar çabuk
geçeceği aklınıza gelmezdi.
gizli bahçenizde
açan çiçekler vardı,
gecelerde ve yalnız.
vermeye az buldunuz
yahut vakit olmadı

Behçet Necatigil
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
5 Kasım 2006       Mesaj #11327
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Gül Sultan

Koştum ardından gerçek bilip masalı
Bilmeliydim, ben bir garip, sen ise şah kızı
Bir gün gülmedi ki bana çoban yıldızı
Sen bana gelip de can olasın Gül Sultan

Açmadım, açamadım bahar mevsimi görüp de
Murad alamadım her güzele gönül vermekle
Yolun sonunu buldum divanına gelmekle
Yıkıldım önünde, tut ellerimden Gül Sultan

Aşkın çölünde dolaşırken, sen vaham idin
Ben yanar iken nar olup, sen halimi bilmedin
Ya sevdin benim gibi, ya da sever gibiydin
Ben ise her haline razı idim Gül Sultan

Senin için Kafdağının ardındaydı cismim
Rüzgarlardan kokunu çalmasını isterdim
Hayal değil, şimdi ellerinde ellerim
Hayaller yalancı, seni anlatamamışlar Gül Sultan

Şimdi şu yılgın, tükenmiş halime bakıp da
Sanma usandım ardından koşmaktan
İnan hayalinin mili çekili gözlerinin ferinde
Gönül sarayımın tek sahibisin Gül Sultan




Gül Sultan

Koştum ardından gerçek bilip masalı
Bilmeliydim, ben bir garip, sen ise şah kızı
Bir gün gülmedi ki bana çoban yıldızı
Sen bana gelip de can olasın Gül Sultan

Açmadım, açamadım bahar mevsimi görüp de
Murad alamadım her güzele gönül vermekle
Yolun sonunu buldum divanına gelmekle
Yıkıldım önünde, tut ellerimden Gül Sultan

Aşkın çölünde dolaşırken, sen vaham idin
Ben yanar iken nar olup, sen halimi bilmedin
Ya sevdin benim gibi, ya da sever gibiydin
Ben ise her haline razı idim Gül Sultan

Senin için Kafdağının ardındaydı cismim
Rüzgarlardan kokunu çalmasını isterdim
Hayal değil, şimdi ellerinde ellerim
Hayaller yalancı, seni anlatamamışlar Gül Sultan

Şimdi şu yılgın, tükenmiş halime bakıp da
Sanma usandım ardından koşmaktan
İnan hayalinin mili çekili gözlerinin ferinde
Gönül sarayımın tek sahibisin Gül Sultan



Gül Sultan

Koştum ardından gerçek bilip masalı
Bilmeliydim, ben bir garip, sen ise şah kızı
Bir gün gülmedi ki bana çoban yıldızı
Sen bana gelip de can olasın Gül Sultan

Açmadım, açamadım bahar mevsimi görüp de
Murad alamadım her güzele gönül vermekle
Yolun sonunu buldum divanına gelmekle
Yıkıldım önünde, tut ellerimden Gül Sultan

Aşkın çölünde dolaşırken, sen vaham idin
Ben yanar iken nar olup, sen halimi bilmedin
Ya sevdin benim gibi, ya da sever gibiydin
Ben ise her haline razı idim Gül Sultan

Senin için Kafdağının ardındaydı cismim
Rüzgarlardan kokunu çalmasını isterdim
Hayal değil, şimdi ellerinde ellerim
Hayaller yalancı, seni anlatamamışlar Gül Sultan

Şimdi şu yılgın, tükenmiş halime bakıp da
Sanma usandım ardından koşmaktan
İnan hayalinin mili çekili gözlerinin ferinde
Gönül sarayımın tek sahibisin Gül Sultan

Son düzenleyen recruit87; 5 Kasım 2006 23:54 Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #11328
kambis - avatarı
Ziyaretçi
Deniz Gözlüm
denizgözlüm.
yine yalnızım,sensiz
yürüyorum aydınlığı olmayan yollarda,
ne gecem aydınlık,ne gündüzüm.
yalnızım,yapayalnız denizgözlüm,
ne olduda çekip gidiverdin,
verdiğin sözleri tutmadan.
Hani gecelerimin yıldızı,
gündüzlerimin güneşi olacaktın denizgözlüm.
YA SEN..
bir gece allahaısmarladık demeden,
ayrılıp gittin ardına bakmadan.
görmeden beni,
sonsuzluğa duyduğun özlemle,
karatoprağın koynuna sokuluverdin denizgözlüm.
özledim evet seni çok özledim aşkım
özlemle geldiğimde yanına dalıp giderken gözlerim
ben hep üzerindeki toprağı yarıp da
yanına uzanasım geliyor,
be can aşkım,denizgözlüm.

H. Hüseyin Anmak
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #11329
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yarın

bir şeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin


karıncaların telaşından belli
bir şeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk


pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
bugünden önemli

1975
featherBülent ECEVİTMsn Sad
ABERYY - avatarı
ABERYY
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #11330
ABERYY - avatarı
Ziyaretçi
SOR KENDİNE BENİ
Sor sevdiğim,
Sonra kağıttan gemiler yap,
Yelkenleri olmayan,
Direkleri mavi bildiğim,
Sor beni gördüğün her buluta,
Sevdalıların hatırına,
Geceleri yıldızlarda parlayan,
Denizlerin suskunluğuna bırak beni,
Ve çek gökyüzümü üzerine,
Dalıp git hayallerin sonsuzluğuna,
Çocuklar çıkarsa karşına,
Gülümse, uzat ellerini,
Ceplerinden çıkarıp verirler sana,
Tenimde gizlenen dudak izlerini,
Şaşırma,
Sabah olacak birazdan,
Sor beni yağmurlarına,
Sor sevdiğim
Ve pencereden bak bakabildiğin kadar,
Gördüğün son noktada,
Seni seyretmekteyim...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya