Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1234

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.427.195 Cevap: 12.492
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12331
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
O artık benim için bir ölüdür demişsin
Seni bunca sevene acı bir sitem mi bu
Sponsorlu Bağlantılar
Ayrılıklar içinde taş mı kesildi kalbin
Hiç unutmam dediğin günleri unuttun mu
Bir ev hatırlıyorum sonra küçük bir oda
Ve hazdan yeryüzünde kaybolmuş iki kişi
Ellerini sürdüğün her şey güzel olmada
İnan her gün yeniden yaşıyorum geçmişi
Değil sevistiğimiz o eşsiz birkaç ayı
Bir elmas parçasını ustaca işler gibi
Bir bir düşünüyorum geçen her dakikayı
Dilerim yeniden doğ gel de güneşler gibi
Mahzun dudaklarımda aşkın ateşini yak
Sevenler için değil yaşarken ölü olmak
Ümit Yaşar Oğuzcan
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12332
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Waterloo' da Bir Dişi Kedi

Sponsorlu Bağlantılar
O silik aynalarda şaşirdigim pis yüzüm
daha çok insanlara benzeyen ve onlara
hirçin çalgilar yansitan
yüzüm.
Uykularim upuzun bir geçmişi yaktikça
ve o külle yikandikça ben durmadan
utançla oguşturdugum
yüzüm.

Zengin dul dişi bir kedi seviyor ya kucaginda
belki bu insanlara güvenimi doguruyor durmadan
ellerim bagli da ondan bu belki
yaşli adamlar artiyor haykirişimdan
kanatlarini bembeyaz çirpiyor kuşlar
bir kadin vuruyor kuşlara kendini
vuruyor vuruyor kanatiyor belki
sonra da güneşin gövdesine yorgunluktan.

o silik, eski, yalniz aynalarda
kisaca insanlarda yani
kuşlari eskiten kan
kurusun.
Gürültülü bir intihar başlasin akşamla
dinsin sen soyundukça geceye karişan hüzün
dinsin dinsin benim çagdaş olmayan igrenç yüzüm.

Ayin parçalanişini bir dişi kedi gördü
Waterloo'yu gördü bir asker, bir kahraman
ama bizim için ne Waterloo, ne yagmur öncesi hüznü
bir aptalca büyü ugraştiriyor bizi durmadan
çünkü umulmadik bir şey oluyor artik insan
bir şey, bir kahkaha sabahin karşisinda
ve yüzüm, o deşilmiş, o igrenç yara
artik kendine yürüyor kalkip onlardan

nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12333
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Öyle günler gördüm ki, aydın gökler kararıp
Bahtım bir bulut gibi üstüme çöker oldu,
Her gözümü yumunca tanıdık yüzler görüp,
Hayaller alev alev beynimi yakar oldu.
Ümitsizlik, gariplik dört tarafımı sarıp
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.

Her sabah ilk ışıklar gözlerimi oyardı,
Uyanan taş duvarlar iniltimi duyardı.

Öyle günler gördüm ki, duvarlar gelir dile,
Gözümde canlanırdı eşkiya masalları.
Varlığımı sarardı, hain bir isteyişle
Görmediğim yumuşak bir düşmanın elleri
Kafada çelik gibi fikirler dursa bile
Kalplerin eksik olmaz böyle zayıf halleri:

Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum,
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum.

Öyle günler gördüm ki, dost dediğim insanlar
Ben yanına varınca dudağını kıvırdı.
Bir zamanlar yanımda ağız açmayanlar
Sırtımı sıvazladı, bana öğüt savurdu.
Silahsız gördüğüne saldıran kahramanlar
En alçak tekmelerle beni yere devirdi.

Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı.
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.

Öyle günler gördüm ki, tabanca şakağımda
Tasarladım aydınlık dünyayı bırakmayı
Gönlüm acıklı buldu, en ateşli çağımda
Sönük bir yıldız gibi boşluklara akmayı
Tabancanın namlusu ısındı yanağımda,
Parmağım istemedi tetiğini çekmeyi

Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamağa bağlardı.

Ey bir tane sevgilim, ben bugün yaşıyorsam
Sanma ki hayat tatlı, insanlar hoş olmuştur,
Dağ başında bir kaya gibiyim şöyle dursam
Etrafım eskisinden daha bomboş olmuştur
Yalnız sana borçluyum bugün dünyada varsam:
Seni her andığımda gözlerim yaş olmuştur

Yaşlar ki bir ırmaktır, dertleri sürür gider,
Gözyaşları içinde seneler yürür gider.

Yok olmak isteğiyle kalbim attığı zaman,
Bana: Yaşa der gibi gülen senin yüzündü.
Dizlerim bir batakta yorgun yattığı zaman
Bacaklarıma kuvvet veren senin hızındı.
Yaşaran gözlerimde, güneş battığı zaman
Sıcak bir yuva gibi tüten senin dizindi.

Sen aklıma gelince her şey gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.

Ey sevgilim, bilirsin benim ne çektiğimi:
Garip başımın derdi bir yürek taşıyorum.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum.

Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de,
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.
Sabahattin Ali
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12334
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Mona Roza

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller

nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12335
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Ey sizi kırılgan, narin çiçekler
Siz deli rüzgarı hiç görmediniz
O "Rüzgar"; cesaret ardında bekler
Siz ruhtan, siz candan, can vermediniz

Siz leylak, laleler, gül olmadınız
Rüzgarın koynunda kül olmadınız
Siz başka bir kula, kul olmadınız
Siz aşkın sırrına hiç ermediniz

Kiminiz sümbüldü, beniz soldurdu
Kiminiz papatya, yaprak yoldurdu
Kiminiz bir günde ömür doldurdu
O ulvi ateşe yüz sürmediniz

Orkide olanlar, vazo süsledi
Yaylada açanlar, davar besledi
Naylondan yapılan, ruhu pisledi
Dört duvar dışına hiç varmadınız

Menekşe, mendile köşe saydırdı
Gelincik, yağmura gönül kaydırdı
O “Gül” ki; bülbülü Can’dan caydırdı
O gündür Rüzgara hiç sormadınız

Ey Rüzgar; bağrında açan güle bak
Ona dön, ona es, ona ışık yak
Gün gelip olsan da bembeyaz kundak
O "Gül`ü" ateşten, çıkarmadınız...
Şahika [Rüzgargülü]
recruit87 - avatarı
recruit87
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12336
recruit87 - avatarı
Ziyaretçi
Ziller Çalacak

Zil çalacak... Sizler derslere gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benimçin,
Duyacağım, evlerden, kırlardan, denizlerden;
Tâ içimden birisi gidecek ardınızdan uça ese...
Ama ben, ben artık gidemeyeceğim.

Zil çalacak... Siz geminize, treninize gireceksiniz bir bir.
Zil çalacak, ziller çalacak benimçin,
Duyacağım, iskelelerden, istasyonlardan bütün;
Tâ içimden birisi koşacak ardınızdan...
Ama ben, ben artık gelemeyeceğim.

Sonra bir gün zil çalacak yine,
Hiç kimseler, kimsecikler duymayacak...
Ne sınıflar, ne iskeleler, ne istasyonlar, ne siz...
Tâ içimden birisi kalacak oralarda...
Ben gideceğim.
nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12337
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
anımsıyor musun?
bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
ısmarlama serserilikler yaşardık
kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz bir Amerika vardı
herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi Amerika'sını aradı

kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dünyanın bütün limanları
önümüzdeki sessizce uzardı
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12338
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Keder ortağımı aradım yıllarca bilmem,
Sessiz kalmak mı çözüm,
Sensiz geçen yıllarıma bi yenisi daha eklendi,
Konuşmak sadece prosedür,
Bir ah çeksem yıllar gerimi gelir,
Karalama defterimden silinen gözlerindir,
Bu gönül ayrılınca mı değerini bilir,
Zor sensiz yaşamak, dinle yalnızlık

Biz ne dağlar, Ne tepeler aştık seninle
Ama sadece hayallerimizmiş,
Yalan gözlere âşık oldu deli gönül,
Allahım sevmek ne zor şeymiş,
Sadece bir gülümseyiş istedim seninle
Hatıralarımızı hiçe saydın,
Hani bir gün beni öpmüştün ya
Kaybolan aşkımın son hatırasıydı.

Gözler yalan söylemez derdi büyüklerim,
Ben ölünce de severim,
Kararan kalbin elbet bir gün güneşle aydınlanır sevgilim
Bak sana hala sevgilim dedim,
Hep ilk günkü seni kalbimde yetiştirdim
bir gün sende seveceksin beni o zaman anlarsın güzelim...

nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12339
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Bütün şarkılar gibi kederli
Sokaklar, caddeler, evler bomboş
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Akıtır taşa, toprağa kanımı
Dünya seninle aydınlık ve güzeldi
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı
Yanmaz elinin değmediği ışıklar
Gel, o şarkıyı beraber söyleyelim
Tut ellerimden beni aydınlığı çıkar
Tut ellerimden beni aydınlığa çıkar
Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum
Mavi denizlere, mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum
Ümit Yaşar Oğuzcan
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #12340
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İki gün var ayrılığa
Daha şimdiden hasretin günleri bir bir sayılmakta
Yüreğim git diyor gönülden yolcu ederken seni
Bir yanım tutuk kalsan ne değişir sanki

İki gün var ayrılığa
Umuda yolculuk gibi düşlerim suskun gözlerim
Dilim çözülmüş şarabın kıvamında
Bir masada son akşam sohbetleri
Alıp başını gitmiş hatıralar gibi özledim seni

İki gün var ayrılığa
Gitmeden yangınına düştü yürek
Gitmeden dönüş hesaplarına

İki gün var ayrılığa
Bir suçlu gibi yüreğim, başım eğik sanki karşında
Önce dikenler döküldüler güllerden önce yollarıma
Karanlık bir vadinin sonuna ertelendi renklerim
Gitmeden dönülmez bilirim
Saymadan geçilmez günlerden
Yaşanmadan öğrenilmez hasretin

Yalan....
En sevdiğim şarkıların sözleri gibi bu da yalan
Daha gitmeden hasretini başladım yaşamaya

İki gün var ayrılığa
Geçer mi? Geçer elbet
İki gün varken ayrılığa
Yüreğini bırakıpta git uzaklara...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya