Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 1242

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.427.225 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12411
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Küçük Bir Şikâyet

Sponsorlu Bağlantılar



/ Ayrılık yüzünden...
Acının yüzsüzlüğünden.../



Ellerinin dokusunu alan
Gözlerine alev sıçratan
Bir ayrılık olsun yaşadığın...
Diyebildiklerin
Asla hissettiklerin kadar olamasın...


Yağmur toprağı
Toprak ağacı
Tanımazdan gelsin...
Göz göre göre
Denizi yaksın bir adam
Senden başkası görmesin
Kimse yakalamasın...


Bir de üstüne
En iyi bildiğin yollar
Adımlarına çatsın...
Sen sakın kaybolma!
-Umut var ya!

Ağıt-ertesi sabahlara uyan

Gece ettiğin tüm dualar
Gitmemiş ve başucunda
Seni bekliyor olsun...
Dostların görsün / Haline üzülsün:
“Akıl” desin...


Kilitle bakışlarını uzaklara
Sakın incinme...
Boncuklarını hapset
Düşürme yanaklarına
Zor da olsa gülümse
Başını salla...
-Haklılar ya!


/Onlar haklı, aşk haksız...
Gözlerinden belli...
Tersi olsaydı
Kırmızı, seni terk ederdi.../


Dağlara git...
Yanında ne çaren
Ne tahammülün olsun...
Birden farkına var ki
Sığındığın ağaç
Senden de yalnız olsun...

-Ağaç kadar olamaz mı insan?


Düşün... Düşün... Düşün...
Avunacak şeyler de bul tabii
Ne olursa olsun ‘insan’ kalmak gibi...
Umut gelsin aklına / Toprağı avuçla...
-Yarına çıkacaksın ya!


Günlük telâşlarına dön sonra...
Hiçbir şey 'beklemeden'
Kaç uykuya...
Biliyorsun zaten:
Acın senden evvel varır sabaha...


................


/ 'Küçük' bir şikâyetti Tanrım
Biliyorum, 'insan dayanmalı...'
Ama hastalık sancılı olunca
İlâç bari tatlı olmalı.../

nazlisu - avatarı
nazlisu
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12412
nazlisu - avatarı
Ziyaretçi
İncinen Gurur
Sponsorlu Bağlantılar

Pencereden baktığımda görüyorum
Senin yüzün incir yaprağında
Senin ürkekliğin duvar üstünde yürüyen
Bir kedinin kıvraklığında

Aynada dururken görüyorum
Kırmızı öpüşün sol yanağımda
Dişimi fırçalarken senin ağzın
Serin suların berraklığında

Rakı devrilmiş masalarda yokluğun
Veya benden önce kalkıp gitmişliğin
Gece boyu dolandığım barlarda
Sarhoşlara tekrarladığım adın
Balıkçı kahvesinde,çorbacıda,kenarlarda

Dökülmek istemiyorum hayır!..
Çingene çiçekçiler habire yaltaklandığında
Bilmediğim soruların açtığı çukuru
Yalanlarla doldurmak istemiyorum

Seni kaybettim galiba
İki taşın arasında kaldım
Bu, benim hatam değildi
Seni ben çook geç tanıdım

Derin acılar bahçıvanı
Yüreğime ne ektin böyle...
Aşk korkağını bağışlar mı?
Söyle...

Aramak ne kötü herkeste seni
Her gözde bulup yanılmak seni
Ah turuncu rüyalar güzeli
Hem kendini yok ettin
Hem beni

Başka ne acıtabilir içimi
Yaşım kırkı devirmişken
Seni böyle patavatsızca sevmişken
Ve, tam aynayı güneşe çevirmişken
Başka ne...

Seni vefasız aşklara bırakıyorum
Yüzümü kırılan bardaklarda ara
Düşünme ben ne olurum
Sanırım bi daha onarılmaz
İncinen gururum....

Yusuf Hayaloğlu


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12413
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Beşikten Mezara Kadar



Bir meçhule gider yollar
Beşikten mezara kadar
Gaflet ile geçer yıllar
Beşikten mezara kadar

Ne bu celal, ne bu hiddet
Bitmez mi sandın bu müddet
Taht, saltanat, makam, şöhret
Beşikten mezara kadar

Var mı şu dünyada kalan
Mal da yalan, mülk de yalan
Var biraz da sen oyalan
Beşikten mezara kadar

Yarıda kalır dilekler
Boşa çıkar tüm emekler
Azrail pusuda bekler
Beşikten mezara kadar

Ha bugün olmuş ha yarın
Üç metre bez yoğun varın
Sonu gelmez arzuların
Beşikten mezara kadar
Uğur Işılak
firstlady - avatarı
firstlady
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12414
firstlady - avatarı
Ziyaretçi
Bir Ömür Seninle

Bir ömür seninle başbaşa kalsak
Hayatı beraber koşsak ne olur
Bütün yıldızları bir bir dolaşsak
Zamanı beraber aşsak ne olur

Şarkılar söylesek aşkın dilinden
Nağmeler dinlesek seher yelinden
Bahar yağmuruyla duygu selinden
Gönül ırmağına taşsak ne olur

Dudaktan dudağa bir şiir gibi
Gönülden gönüle bir nehir gibi
Yıldızlara hasret bir şehir gibi
Derin uykulara dalsak ne olur

Kuşlar gibi geçip tüm hudutlardan
Selamlar iletsek ak bulutlardan
Kovup elemleri şen duygulardan
Sonsuz mutlulukla coşsak ne olur
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12415
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


Gönül

Yüreğinde sevgi bittiği yerde
Sevgiyi terk etse sen etme gönül
Tek derman sevgidir her türlü derde
O nefret gütse de sen gütme gönül

Sevgiyle yeşerir gönül bağları
Gülşene dönüşür sevda çağları
Çevreni hep sarsa nefret ağları
O nefret etse de sen etme gönül

Sevgi bir nimettir özün ver ona
Yüreğini doldur gelmeden sona
Sevgiyi terk etmek kıymaktır cana
O cana kastetse sen etme gönül

Kin nefret insanı yiyip bitirir
Düz yolda insanlar yolun yitirir
Asık surat nefret cana yetirir
O yanlış etse de sen etme gönül

Sevgi damarında kanın gibidir
Sevda bir ummansa sevgi dibidir
Yürekler sevgiyle aşka tabidir
O aşktan vazgeçse sen geçme gönül

Şu hayat dediğin yaşanan andır
Özünü sevgiyle aşkla inandır
Çok kusur işledin bunca zamandır
Kendini kusura terk etme gönül
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12416
kambis - avatarı
Ziyaretçi
yaprak misali...


sevdamla ölmektir hayalim...
umuda yolcudur benliğim...
beni sorarsan,ben kimmiyim..
sadece ve sadece yaprak misaliyim.....



alıntı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12417
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kokusuna Karanfilin...

şaşkınım.
çapraz ayaklı sevgiyi,
iklimleri ağaca saklanan,
ve ormanları
takıştırdım gökyüzüne
kollarım,
sırmalara sarılmış kanverengi ten/
iken ben daha küçük
karardım.
ahdım olsun diye zebanilere
yandım/
can eriğinin sarısına
kokusuna karanfilin.
biliyorum
ötede
erik leşi yiyen kargalar var
gözlerim açık
şaşkınım

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12418
arwen - avatarı
Ziyaretçi
sana uzanmaya çalışmak neden?
sen uzağın adı olmuşsun kendi kendine
sen kendini uzağa koymuşsun
sana el uzatmak niye?

ben yüzümü alıp geldim yurduna
bir sürü hüzün bilmediğin bir sürü duyguyla
seninle çıktım bu yola
senin hissettirdiğin o coşku

uğruna yakmak istiyordum bildiğim herşeyi
unuttuklarım büyüktü ama önemsiz
sen vardın karşımda kusursuz
sen bir deniz dalgası sadeliğinde
ve yağmur damlası zerafetinde

senin ruhun yanımdaydı ama çekingen
senin dilin aynasıydı ruhunun ama tutuklu
ben senin ruhunum düşüncenim kavgan
ama seni en çok seven
o da benim....



EREN AKYURT
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2006       Mesaj #12419
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Kırlangıç yuvası




Gitme ömrünü tükettiğin
beyaz badanalı evlerin çirkin
suratlı adamlarına inat
cezalandır sensizliğin en koyusuyla
bir başına kalsın Halikarnasda
mehtabın yüreğini denize
düşürmüş küçük bir çocuk
ve bütün şairler ona ağlasın

güleç yüzlü çenebaz
erken hayat hokkabazı gözlerini
en çok onları seviyorum
çocukluğumun omzuna binemediği
bana onları al baba diyecekken tam
kaybolmuş camdan rengarenk
bilyelerine benziyorlar
dedim ya bırak hesabını kader görsün

ne kadar yüksekte olsa da
iskambil kağıtlarından yapılan
kırlangıç yuvası evinin
camlarına yasladığın başını çevir
gök yüzüne bak teker teker dönüyorlar
gidenler huzursuz aldanma yollara
tetik aşka düşer gibi düşmez
gitme sen kırlangıç değilsin dönemezsin

bakarsın bir haber getirir
ak güvercin kanatlarında gülücükler
ölmemiştir aşk mal mülk gider
bilmiyorsun sevgilim küçüksün
büyüyen korkudan yalnızca gözlerin
unutma her sene bu mevsim
kırlangıçların sevişme mevsimidir
gitme sen kırlangıç değilsin dönemeyebilirsin

gizem_mechul - avatarı
gizem_mechul
Ziyaretçi
30 Kasım 2006       Mesaj #12420
gizem_mechul - avatarı
Ziyaretçi
Gitme

Gitme
figan düşer denizlere sular çekilir
yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime
bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır
boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür

gitme
bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm

gitme
öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm

Gitme
acılara mahkum olur yüreğim
ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar
boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar
alışamam yokluğuna, yokluğun ölüm

gitme
içimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürüm

gel gitme sevgilim terketme beni
umutsuz çaresiz bekletme beni

gitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm

gitme kal
menevşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölüm.

Nuri Can

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya