Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 14

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.422.820 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2005       Mesaj #131
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HATIRINA DÜŞECEĞİM

Sponsorlu Bağlantılar
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!
.
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın...!
.
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
.
Gönlünden atamadığın gibi kafandan'da
Silemeyeceksin beni, düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
.
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin herşeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.!!
.
Necip Fazıl Kısakürek

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2005       Mesaj #132
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir Ayrılık
Ayrılık, zaman mıydı?
Hüznün ruhuydu,
Sponsorlu Bağlantılar
Bedendeki tılsım yarasıydı.
Susuzluktu.
Hiç düşünmemek miydi?
Hastalıktı.
Yitip giderken her şey, anılara sarılmaktı.
Sesli ağlamaktı.
Sessizce alışmaktı.
Ayrılık, bir seçim miydi?
Özgürlük, yoluydu.
Kusursuzluk kaygısıydı.
Kendini tanımaktı
Ayrılık, terk edilmek miydi?
Güvensizliği hissetmekti
Dünyayı kabus gibi görmekti.
Kanayan yarayı durduramamaktı.
Hayatın sonuna kadar,
Sargı beziyle yaşayamamaktı.
Ayrılık,
Hiç uyumamak mıydı?
Yitip giderken, durmak mıydı?

YANKI ÖZGÜR

siir Aşkta Yarın Yoktur Sevgili
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

Aşkta yarın yoktur sevgili...

CEZMİ ERSÖZ

siir Meçhul SevgiliMeçhul Sevgiliye
Biliyor musun bu gece senin için neler neler yazacağım...
Biliyor musun seniniçin gönlümde bugece bir sayfa açacağım..
Ömrümün son baharında,
Çıkmaz sokaklarında seni arayacağım...
Bulmak için anılarımı bir bir yırtacağım..
Ey mechul sevgili
bu gece saatlerimi seninle paylaşacağım...
Sen yanımda olmasan da,
adını bilmesem de, Seninle yaşayacağım...
Sen anlamasan da..
Bu gece bir başka olacak bende duygular...
Öldüreceğim içimdeki yalnızlıkları,
Seninle yaşayacağım dakikaları, mutlu anları..
Mazideki aşklarıma izinvereceğim bugece, seninleolmak için
Gönlümün zincirlerini kıracağım yanında olmam için..
Bu gece yağmurları dinleyeceğim göz yaşlarıma inat..
Yürüyeceğim kalbimin sahillerine, umursuzca..
*****eler takacağım saçlarına, bahçelerimden..
Seni koklayacağım güllere inat..
Sen bilmem hangi kentin akşamlarındasın..?
Sen bilmem şimdi kimin yanındasın..?
Ama nerede olursan ol kanımdasın, yanımdasın..
Sabahı aydınlanmayan akşamlarımdasın...
Bir sır gibi saklayacağım seni duygularımda..
Duyuramam sesimi sana oysa..
Sana yürüyeceğim yollara inat, sana inat..
Sana koşacağım sensizliğe inat...
Bu gece senin olacağım kullara inat..
Seni canım gibi seveceğim kendime inat..

AHMET BECERİK
Son düzenleyen f.L.y; 16 Aralık 2005 06:49
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Aralık 2005       Mesaj #133
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Değil mi

Tohumuyla toprağıyla senin ağacın değil mi
ona evren kuşları kondurmak amacın değil mi.

Gecenin kaç bin çeşmesinden ona sular aktaran
senin boşaldıkça dolan altın bakracın değil mi.

Gerilerde kalan yangın yerleri hala tüter ya
yaklaşan çocuklarından ışır yamaçların değil mi.

Sevenler göğünü her an yeni burçlarla donatan
yalnızlığında zaferler doğuran acın değil mi.

İşte şarkılar havalanır dört yöne dallarından
bu senin altında toplanılan ağacın değil mi.


Turan Oflazoğlu
RaQ - avatarı
RaQ
Ziyaretçi
16 Aralık 2005       Mesaj #134
RaQ - avatarı
Ziyaretçi
arkadaslar birde ben yazmak istedim.
yeni doğan kızıma.askere gidiyorum şubatta.

Kızıma Altın Öğütler

Dinle kızım gençlik insanda cila
Öğüt dinle tamah etme her kula
Öğür olma bir musibet bin bela
Dost görünen nice düşman var kızım

Tatlı söze bel bağlama pek sakın
Oku öğren yavan kalmasın çıkın
Bilgi demek en iyi dosttan yakın
Kâğıt kalem al yaranı sar kızım

Nicesi var çarkın döndürür gider
Kimisi var ocak söndürür gider
Vaat verir seni kandırır gider
Bilgin varsa çözülür bu sır kızım

Hizmet et toprağa döşüren olma
Saadet aşını taşıran olma
Kendini alçaltıp düşüren olma
Hâl bilmezin dil yarası zor kızım

Giden zaman dönmez geri çağırsan
Duymaz seni avaz avaz bağırsan
Huzur gelmez vicdanına sağırsan
Doğrulara doğru aklın yor kızım

Hatır kırma onu yapmak güç olur
Hatalardan dönmek bazen geç olur
Gönül boşsa insan gözü aç olur
Bilmediğin bir bilene sor kızım

Kültürün al hep sevesin vatanı
Zorda koma canın anan atanı
Cehaletin girdabına batanı
Çıkaramaz okumayan kör kızım

Der BaBan, can yoldaşın erine
Hiçbir şeyi koyma onun yerine
Sakın ola gitme gönül körüne
Eteğini bir kâmile ser kızım
.................Cahillerin dağarcığı dar kızım
yelda23 - avatarı
yelda23
Ziyaretçi
16 Aralık 2005       Mesaj #135
yelda23 - avatarı
Ziyaretçi
BIR MASALDIR ASK

Ask kapiyi caldiginda
Bir garip telas icindesindir
Gece usulca oksarken saclarini
Sen hayallerin derin renklerinde dolanirsin

Bir garip telas halidir ask
Ustelik kontrolunu kaybedersin onun onunde
Ve hic hosuna gitmez bu
Aliskin degilsindir ustelik
Gulumsersin de bir yandan
Alismak lazim diye kendine ogutler verirken
Bu yuzden kabullenebilmektir ask
Daha once keskin reddedislerinde yasattiklarini

Bir reddedis halidir ask
Neden bu kadar zayifladigini
Ve neden bu kadar cabuk aglayabildigini anlamaya calisirsin
Ustelik hakli tek bir neden bulamazsin

Herseyi oluruna birakmanin en yalin halidir ask
Onemsediklerinin ne denli soluklastigini gorursun
Ustelik caresizsindir
Nereye aktigi belli olmayan bir nehirsindir
Ve sellalenin sesi gelir uzaktan
Ve ustelik seni uyaran uyaranadir
Ve ustelik sen durmak istersin
Ve akar durur bu nehir
Sen asiklarin en olagan halinde
Gulumseyerek dusersin yukseklerden

Mesafelerin yok oldugu andir ask
Ne yukseklik kalir ne de uzaklik
Her dustugun yer en ulusudur yuksekliklerin
Ne kadar kolay gulumsedigini farketmezsin bile
Her uzaklik askin siddetini artirdigin yolculuktur
Ustelik sen ozlemenin
Ve hasret cekmenin ne oldugunu anlamaya calisirken
Yureginde sevgilinin isminin nasil bu kadar buyudugunu
Dusunur dusunur ve yine bir sonuca varamazsin
Esir dusmussundur bir duygu halinin ellerine
Ve yalan soylersin bunun boyle olmadigi yolunda

Inkarin en yalanci halidir ask
Ustelik sana gulen gozlerle bakan insanlara isyandasindir
Ve aslinda asik olmadigini anlatmaya calisirsin
Askin adinin gectigi her inkar
Yeni bir arzuya suruklenistir
Arzularin anlamidir artik hayallerinin

Hayata yeni bir anlam yuklemektir ask
Ustelik daha once ne kadar bos yasadigini anladigin
Buna uzulmedigin
Ya da uzulmeyi akil edemedigin bir olus halidir
Ustelik hayatin anlami tek bir manaya dusmusken
Sen farkindasizligin en yogun halini yasarsin
Bunca manasizlik icinde dusunmeden
Bosluklara atilgan bir seruvencisindir

Ve en cesur oldugun anlarin toplamidir
En cok korktugun yollarin birlesimindedir de
Bir celiskiler yumagi belki de
Zamanin bir anlik akisinda
Ve hic bitmeyecek sonsuzluk duygusundadir ask

Her an yenilenmektir
Ne kadar degistiginin hic farkinda olmadigin
Ama her degisiminde
daha cok tutkuya dustugun andir ask

ask net bir doga fotografidir
ya da karmasik bir bilmece
ustelik cozmedigince devam eden
cozuldugunde bitendir

ask inanmaktir
inanci yeniden resmedebilmektir
ve belki
inanci sonsuzca askla degistirmektir

bir masaldir ask
gercekle dusun birbirine karistigi
senin hic uyanmak istemedigin
uzun bir uyku halidir…...Gassan Satar
yasmine - avatarı
yasmine
Ziyaretçi
16 Aralık 2005       Mesaj #136
yasmine - avatarı
Ziyaretçi
Kaldırımlar

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık.
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn-cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor.
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum...
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin,
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler...
Tak tak ayaksesimi aç köpekler işitsin.
Yolumun zafer takı gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim.
Örtün üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya,
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya.
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.

Kaldırımlar

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık.
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn-cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor.
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum...
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin,
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler...
Tak tak ayaksesimi aç köpekler işitsin.
Yolumun zafer takı gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim.
Örtün üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya,
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya.
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.



NE GÜZEL ŞEY HATIRLAMAK SENİ
ne güzel şey hatırlamak seni;
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste
ve yaşım kırkı geçmiş iken.

ne güzel şey hatırlamak seni;
bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elin,
ve saçlarında
vakur yumuşaklıgı canımıniçi İstanbul topragının.
içimde ikinci bir insan gibidir,
seni sevmek saadeti.

parmakların ucunda kalan kokusu sardunya yapragının,
güneşli bir rahatlık
ve etin daveti
kıpkızıl çizgilerle bölünmüş,
sıcak,koyu bir karanlık.

ne güzel şey hatırlamak seni;
yazmak sana dair.
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
filanca gün,filanca yerde söyledigin söz,
kendisi degil,
edasındaki dünya.

ne güzel şey hatırlamak seni!
sana tahtadan birşeyler oymalıyım yine:
bir çekmece,bir yüzük...
ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
ve hemen fırlayarak yerimden,
penceremde demirlere yapışarak,
hürriyetin süt beyaz maviligine
sana yazdıklarımı bagıra bagıra okumalıyım.

ne güzel şey hatırlamak seni:
ölüm ve zafer haberleri içinden,
hapiste,
ve yaşım kırkı geçmiş iken...
NAZIM HİKMET RAN
Son düzenleyen Blue Blood; 25 Ocak 2006 18:13 Sebep: Flood yapmayınız..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Aralık 2005       Mesaj #137
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KUTUP YILDIZI
Sende benim gibi yalnız parlarsın
Senindemi aşka,sevgiye sitemin var
Gece olunca parlarsın,gündüzleri ne yaparsın...
Küskünsün benim gibi aydınlıkta gördüğün
Sahte yüzlere....
Senindemi sitemin var sevgi üstüne.
Benimkisi kendime.
Mutluluk aşk,sevgi rüzgarı esmedi bana
Esseydi kalbime dolup taşarak,
Hisseder parlardım,gündüzde bile sahte yüzlere.
Sevmeye açıktım sevilmeye değilde
Kactım hep sevilmekten bilerek...
İnsanlar sahte yüzle gülerek,aşkım canım diyerek
Sahte yalanlarla hep kapına gelerek
Sevgiye ac kalbime yenik düşmekten
Korktum kaçtım bilerek....
ŞİİRDOSTU
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2005       Mesaj #138
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk İki Kişiliktir

Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaktadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir
Avutmaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir
Ve ben sirilsiklamsam.
Iclenir gizli gizli aglarsam,
Beni boyle gorsen belki taniyamazsin.
Eger elimi baska bir el sariyorsa,
Sen gel yine de tut elimi.
Ben sensizsem ben yalnizim,
HÜLIA - avatarı
HÜLIA
Ziyaretçi
18 Aralık 2005       Mesaj #139
HÜLIA - avatarı
Ziyaretçi
kapyag25416442 1  1  1

SENİ SEVİYORUM
Ne güzel şey; SENİ SEVİYORUM demek
Sevdiğini söyleyebilmek ne güzel...
Her baharda, gece-gündüz
Her saniye
SENİ SEVİYORUM!
SENİ SEVİYORUM!
SEVİYORUMSENİ!
Diyebilmek ne güzel...
Çünküsü yok, nedeni yok sevmenin
Zamanı hiç yok,
Dakikalar zaman üstü...
Utangaç bir gecenin kucağında
Yağmurlar vuruyor pencereme,
Aşkın vuruyor kalbimin kıyılarına
Gecenin bu çıldırtan yalnızlığında
Aşkın ayak seslerini duyuyorum yüreğimde
Ve hasretini içimde,
SENİ SEVİYORUM!

Sesini duymak istiyorum uyumadan önce
Sabahlara kadar konuşmak,
Hiç kapatmamak telefonu...
Aynı düşlere uyumak sonra
Ve uyanmak aynı güneşe
SENİ SEVİYORUM!
Daha bir güzelleştim son günlerde,
Gözlerimin içi parlıyor,
Kabına sığdıramıyorum aşkı.
Gülmek geliyor içimden,
Sokaklarda koşar adım yürümek,
Tanıdık, tanımadık herkese selam vermek,
Merhaba ülkemin güzel insanları,
Hepinize, hepinize merhaba
SİZİ de SEVİYORUM!
Yağmuru, denizi, kokusunu toprağımın
Gök mavisinde güvercinleri, martıları.
Dağ eteklerinde gelincikleri seviyorum ateş kırmızısı
Bindallılarıyla köy kızlarını
Ve elleri hamur kokan anaları
Hepsini sende seviyorum
SENİ SEVİYORUM!
iyi ki doğdun iyi ki varsın.
Doğum günün kutlu olsun!
SENİ ÇOK SEVİYORUM!
SENİ ÇOK SEVİYORUM!
Yaşamaksa seni sevmek,
Ben hiç ölmedim...
SENİ SEVİYORUM!




Son düzenleyen Safi; 2 Ağustos 2018 20:14
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2005       Mesaj #140
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
"Sevmek" dedim.
"Yoluna ölmek" dedi.

"Yol" dedim.
"Alıp başını gitmek" dedi.

"Gitmek" dedim.
Bir "Ahh" çekip, "Dostlardan ayrılmak" dedi.

"Dost" dedim.
Durdu. Bana baktı. "Dost" diye mırıldandı.
"Yüreğime nasıl koysam bilemediğim" dedi.

"Yürek" dedim.
"Dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.

"Dünya" dedim.
"Hayatın bir yüzü" dedi.

"Yüz" dedim.
"Ardında ne gizli bilemediğim" dedi.

"Giz" dedim.
"Hep çözmeye çalıştığım" dedi.

"Çalışmak" dedim.
"Bitmeyecek öykü" dedi.

"Öykü" dedim.
"Binlercesini içimde gizliyorum" dedi.

"Gizlemek" dedim.
"İşte, her şeyin bitimi" dedi.

"Şey" dedim.
"Sevda" dedi.

"Sevda" dedim.
"Peşinden koştuğum" dedi.

"Koşmak" dedim.


"Hayat, bir maraton" dedi.

"Hayat" dedim.
"Öyle kısa ki!" dedi.

"Niçin kısa?" diye sordum.
"Yaşanacak çok şey var, zaman yok" dedi.

"Yaşanması gereken ne var? " diye sordum.
"Aşk" dedi.

"Kaç kere?" diye sordum.
"Bin kere" dedi, "Milyon kere"

"Neden bir kere değil?" diye sordum.
"Bütün aşkların toplamı, en yüce ve tek aşk" dedi.

"Önce ona varsan olmaz mı?" diye sordum.
"Keşke olsa" dedi, "Ama önce yoğrulmak gerek"

"Acı çekmek mi?" diye sordum.
"Evet, aşk acısında yok olmak" dedi.

"Yok olunca!" dedim.
"İşte gerçek aşkta o zaman yaşamaya başlarsın" dedi.

"Gerçek aşk!" dedim.
"Büyük o!" dedi.

Durdum. Durdum. Ve sustum!

"Neden sustun?" diye sordu.
"Yüreğim titredi sanki" dedim.

"Neden?" diye sordu.
"Bilmiyorum" dedim. "Büyük O!"

"Evet" dedi, "Büyük O!"
"Nerede?" diye sordum.

"Her yerde" dedi.

"Nasıl?" diye sordum.
"Yüreğini aç" dedi.

"Yüreğimi açmak!" dedim.
"Bir tebessümle bak her şeye" dedi.

"Tebessüm" dedim.
"Her kapının anahtarı" dedi.

"Kapı" dedim.
"Girmeden bilemezsin" dedi.

"Ya korku!" dedim.
"Bilinmeyenden korkar insan" dedi.

"Ben bilmiyorum" dedim.
"Neyi?" diye sordu.

"Ben'i" dedim.
"Sen kimsin?" diye sordu.

"Ben kimim?" diye sordum.
"Sevgiyle beslenensin" dedi.

"Kimin sevgisiyle?" diye sordum.
"Büyük O'nun" dedi.

Durdum. Durdum. Yine sustum.

"Kimsin?" diye sordum.

"SEN'im" dedi.


Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya