Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 157

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.433.812 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1561
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Toprak Sen Kokuyor..
Bugünde aksam oldu
Sensizligin ötelerinde..
Sponsorlu Bağlantılar
Bugünde günes batti
Sevginin berilerinde...
Düsünüyorum..
Simdi nerelerdesin?
Kiminlesin..
Üsüyorsundur..
Korkuyorsundur belkide..
Üzerinde en sevdigin
sari krizantem cicekleri
Besleniyor ayrilikla
benim gözyaslarimla..
Ben geldim.. görebilirmisin ki ?
Sevdigimi bagirsam duyabilirmisin ki ?
Toprak sen kokuyor yine..
Cicekler senin güzelliginde..
Dualarim hep seninle..
Seni seviyorum..
Korkma oralarda
Yakinda bende geliyorum.. !

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1562
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İlk Yağmurla Gel

Sponsorlu Bağlantılar
Bir gün
Ümit etmediğim bir gün
Alıverecekler seni benden
Neler götürdüğünü bilmeyecek
Düşünmeyeceksin
Belki döneceksin
Düşerken yıldızım
Bir selvi gölgesine
Belkide ömür boyu bekleteceksin

İlk yağmurla gel
Ne var ki bu dünyada
Kaybedip bulmaktan güzel
Öylesine yanıyorki için
Doymak için susuzluğuna
Seni yudum yudum değil
Damla damla içeceğim

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1563
arwen - avatarı
Ziyaretçi
aşkları yoksul, kimsesiz zamanlara saklama zamanı
bak kadının yüzü sade, çılgın sözcüklerle kaplı
seviyor, yaklaşıyor
seviyor, okşuyor
kah bir kuğu, kah bir kuzgun
deli ediyor onu derindeki sözcük tartışmaları
süzülüyor soğuk rüzgarlarla dolu geçmişine
koyu karlı bir denizde ******p, yıkıyor zihnini
buz kesiyor kibirli, ukala sevgisi
nefreti emiyor tüm şarkılarını
emiyor biriktirdiği gece yarısı sevişmelerini
kah bir kuğu, kah bir kuzgun
seviyor, uzaklaşıyor
seviyor, seviyor, seviyor...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1564
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalan da olsa...

Alıp başını gitsen de bu diyardan
Beni de götürürsün ardından.
Gölgenin karanlığına gizlenirim
Bir ömür seni izlerim.
Yırtamazsın beni içinden
gözünde renk, yüzünde gamzen
Bağrında ateş olurum, sende gezen...

Çıkarken kapıyı açık bırak
kapanmasın, lazım olur dönerken.
Gün lambayı söndürmeden
Geri dön, ben ardına düşmeden.
Şakaydı de, yalan da olsa
İnanmasam da inanırım sen söylersen...

Esme dağlarımda ayaz ayaz
dondurma kardelenimi
ılıkça es biraz biraz
Isıt artık donan şu yüreğimi.
Vurma şafaklarıma bir kurşun gibi
Dolma gözlerime yağmur misali
Gözümden akacaksan eğer
sevgini de getir yağmurla
yağ dağlarıma, yağ bağlarıma.
Yalan da olsa, yağacağım de
inanmasam da inanırım
sen söyle bir kere...

Umudun perdesini kapatma
bir köşesi bari açık kalsın.
Güneşi söndürüp de yarını karartma
Umutların hep güneşle açsın.
Uzat ellerini yıldızlara,
tutamasan bile
Yalan da olsa,
tutacağım de bir kere...

Yürüdün bu yolda bunca sene
Bir kaç adım daha
ne kaybettirir kendine
Yarın önünde, umudun önünde
Bense, yarın ki umudun içinde
Seni bekliyorum dört gözle.
Yalan da olsa, geleceğim de
inanmasam da inanırım
senin söylediğine
Yeter ki sen söyle...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1565
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Neden?

Neden tilki gibi bekleriz hep geceleri de
sinsice düşünür ve gündüzü def etmek isteriz inimizden
yavrusunu koruyan anne gibi
içimizin yaşaması için savaşırız her gece gündüzle?

Neden hep zorlukları göğüslemek isteyip de
basit anları gözümüzün önüne getiremeyiz
ve basitçe bakamayız kendimize
nasıl olur da sevgililerimizin özünü kabul ettiremeyiz gözlerimize?

Neden mucizeler aradık birbirimize inanmak için de
göremedik bedenimizin her köşesinde saklı olmayan mucizeyi
çok mu basit gördük bunları
ve bunu anlatabilmek için mi soluttuk ömrümüze havayı?

Neden hem uygarlık marşlarıyla coşup da
hem anlatamadığımız acılarla uyuştuk sessiz bir köşede
başkalarının acılarıyla kendimizi susturup
aklımızı kanattık dışarıya doğru?

Neden hep korkularımızı sevdik de
onları gerçekleştirince sevindik
bu yüzden mi savaşlarda kahramanlar yarattık
ve evlerde korkaklar bıraktık?

Acaba acı duymaya bağımlı kaldık da
kemanların konuştuğuna mı inandırdık kendimizi
ve bunun için mi paylaşmak istedik dostlarımızla
yalnızlığımızın bizi daha güçlü gösterdiğini?

Acaba boşlukta yaşamaya alıştık da
neyi ondan mı üfledik tersten
ve bu nedenle mi döndük acı güneşinin etrafında
bedene sıkışmış gezegenler gibi vurduk demden?

Acaba ağlamakla mı boşalttık kinlerimizi de
yine annelerimizin şefkatini özledik
içimizdeki o özlemi
kinlerimizi yok etmek için de karşımızdakine söylemedik?

Neden hep gizemli bilgiyi arar olduk da
esir ettik insanlığın her bilgisiyle kendimizi
bilgi edinip, özgürlük isteyip efendi olunca
hemen haritalarda sınırları çizip hiçliğe kapılmasını istediğimiz köleler diledik?

Neden hırslandık sahip olma gücüne de
çocuğumuzun yaşayacağı yerlere çöpler döktüğümüzü önceden göremedik
orada kokacak çöplerinse
bizim hırslarımızın yenisini getireceğini bilemedik?

Neden sevişmekten korktuk ve gökten yalanlar bulaştırdık ona da
yanımıza yalnız kalmamak uğruna yeni korkaklar topladık
neden ateşli sevişmelerimizi anlatamadık etrafımıza
ve samimiyetimizi ifade etmek için çaba sarfetmek zorunda kaldık?

Neden bedenlerimizi günah diye mimledik de
onlara bakamadık bir ressam gibi
anlatamadık çıplaklığımızın da bir çiçek bir dağ gibi
koklanması ve keşfedilmesi gerektiğini?

Neden doğadaki kutsal bilgileri çalıp da
onu yok etmek için kullandık
sonra evlatlarımıza saray bırakırken
yemyeşil kokulu ağaçlar istedik bahçesinde?

Neden hep uzaklarda olmayı istedik de
yanımızdakilerin de o bilinmeyende olmak istediğini görmedik
söylemeye korktuk mu çevremizde hesap verecek kimse görmek istemediğimizi
ve hala direttik uzakların, bulunduğumuz yerden daha güzel olduğunu söylemeyi?

Neden hatalarımızı anlamadık birbirimizin de
bunun için mutsuz insanlar olduk hepimiz
bunları kabuğumuza korumak adına her gün birbirimizin yüzüne vurup
baskı kurduk oynadığımız bu saçma oyunda kardeşimize?

Neden bu oyunu oynadık binlerce yıldır da
bir an için sevgimizi kalbimizin tozlu çatı katından indiremedik
ve orada bulduğumuz hafızamızın çektiği fotoğrafların
sadece siyah-beyaz olduğuyla kandırdık beynimizi?

Neden karşımızdakinin içindeki özü görmedik de
kendi özümüze ağ ören nefreti yakıştırdık ona
ve her gün kimse beni anlamıyor deyip
aslında herkesin şarkısını söyledik dört duvar arasında?

Neden bu yüzden yalnız kaldığımıza inandık da
intiharlarla yırttık hayat tuvalini
düşünemedik aslında çoğunluk ve bir olduğumuzu
insanlığın mutluluk resminin renksizleşeceğini?

Neden oyaladık bunca yıldır insanlığı felsefi karşıtlıklarla da
kral çıplak ve aşık diyemedik çocuk saflığında
Güç lanetine kapılıp büyük olmaya özendik de
o zaman neden hep çocukluğumuzun özgürlüğünü özledik?

Neden tanımlama ihtiyacı duyduk herşeyi de
hissetiklerimizin ve düşündüklerimizin mezarını kazdık
herkes farklı tanım koyunca haliyle ilim pınarının önüne
önyargıdan barajlarlarla set çekip akamadık sevgi denizine?

Neden bir kez olsun hayallerimize korkularımız kadar şans vermedik de
cenneti boyayamadı yeryüzüne dillerimiz
acaba hep mutlu kalmaktan, daha mutlu olmadan korkuyoruz da
yine cehennemi istiyor haşarı hayallerimiz?

Neden bu kadar soru işaretiyle doldu gözlerimiz de
cevabın sorunun kendisi olduğunu söylemedi bir türlü geçmişimiz
soru işaretini kullanmanın nokta kullanmaktan daha barışçıl olduğunu
bir türlü yediremedi kendine kibrimiz?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1566
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Her Ayrılık Son Değildir

Zaman ödünç alınmış sevinçlerin iade zamanı.
Birazdan kalkacak tren
Kirli bir hüzün kalacak,
Yorgun banklarında istasyonun...
Raylar arasına düşmüş bir hıçkırık
Karışıp kaybolacak solgun havaya
Çalınmış bir zamandan
Ödünç alınmış sevinçler
Bir kampana sesinde
Duman duman kaybolacak...
Geride sadece
Buruk bir acı kalacak..
Hoşça kal! !
Ne martıların çığlığında ara sesimi
Ne de kokumu, esişinde rüzgarın
“sözüm teneşir vadesi”demiştim ya
Baştan başa kaldırımlarına yazdım o şehrin
Şimdi her sokak bana uzanır
Her köşe başında bekleyen ben
Yaşlı faytoncuda şaklayan kamçı
Ada vapurunda ağlayan çocuk
Yuşa tepesinde inleyen derviş...
Gece sularda yıkanan ben...
Geç kalmış sevdalara çalınır bütün kemanlar
Bütün şiirler ayrılıklardan yana
Bütün şairler az buçuk melankolik
Bütün ayrılıklar hüzün dolu
Sen benim tek gerçeğim
Her ayrılış son değildir bilmelisin
Sevince ölürcesine sevmelisin...
Ne çıkar ayrılık çalıyorsa barlar
Tavernalar
Ne çıkar ayrılık varsa sarhoş naralarında
Bütün postacılar ayrılık taşıyorsa ne çıkar
Aşk var ya
Her ayrılık son değildir bilmelisin...
Sevince ben gibi
Ölümüne sevmelisin...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1567
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bugün moralin bozuktu ya dostum,
Bak ben bir şiir yazdım sana...
hayat zaten kısa..
bak seninkinden bir gece gitti boşu boşuna...
halbu ki yaşanacak bir şeyler vardı elbet bir yerlerde...
mesela ben bugüne yaşama sebebi olarak
aylardır bozuk olan o kapıyı tamir etmeyi koymuştum..
yaptım.. bir amaç uğruna yaşadım..
yarın bambaşka bir amaç... yeni bir gün, yeni umutlar...
hayat güzel be dostum her şeye rağmen...
yeter ki tad almayı bil yaşamayı bil...
sevmeyi bil en önemlisi bir karıncayı bile olsa...
gülmeyi bil, gerekli de olsa gereksiz de olsa,
ağlamayı da bil, ama sadece kahkahalar yetersiz kaldığında...
gün gelip de bu diyardan göçerken bambaşka diyarlara,
yaşadığın hiçbir şey için pişman olma...
küçük mutlulukların gülümsemesi belirsin yüzünde,
yıldızlar gibi parlasın yaşama sevinci, son anda bile...
giderken bile geride kalanları mutlu etmeyi bil...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1568
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Nisan Yagmuru

Asklarla geldi nisan yagmuru
Sevgi tohumlari filizlendi gene
Sensiz gecen hasretli günlerime
sirilsiklam sevdama indi gene.

Yüzümü oksayarak düstü,süzüldü
Yanagimdan asagiya
Agir adimlarla ilerlerken
Düsüncelerimde nice buzlar cözüldü.

Aldi beni götürdü diyar diyar
Seyre daldim sevdigimi
Hasretimi bir an unutturdu
Karsimdaydi sevdigim yar.

Götür beni nisan yagmurum
Birak beni sevdigimin kapisina
Asik masukunu bulmus
Farketmez beklerim kapisinda
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1569
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Özlemlerde

Islanmış yokuşların
Yamacında ‘ben’ varım.
Ağlayan göz içinde,
Derman çanaklarında,
Kalemimle ‘ben’ varım.
Yağmur tanelerinin
Düştüğü çukurlarda,
Yıllanmış şarkıların
Söylendiği yollarda,
Haykırarak ‘ben’ varım.
‘Ben’ varım her yağmurda,
‘Ben’ varım her güneşte;
Hasret türkülerinde,
Bahar sevgilerinde,
Özlemlerde ‘ben’ varım.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Mayıs 2006       Mesaj #1570
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SÖYLENMEYECEK TEK CÜMLE
ASILACAK ADAM KADAR ENDİŞELİYİM,
SARILACAK NE CAN KALACAK NE DE CANAN...
LİMANIM MEÇHULE DOĞRU SÜRÜKLENMEKTE BU ZAMAN
IRAK SAYMIŞ BENİ KENDİSİNE,BANA BÖYLE YÜKLENMEKTE.
KIYMETİNİ BİLİYORUM,BİLMEZ DEĞİL.
ÜSTÜME VAZİFE BİLİRİM İHTİLAL KASIRGALARINI
ÇEKİLİN ARTIK OCAĞIMIN BAŞINDAN
ÜŞÜMEK DE PARAYLA OLMAZ ELBET
KADERİME TUTSAK,YİNE KADERİME MAHPUS
BAHARIM DA AYNI KIŞIMDA AYNI
ARALIK DA AYNI TEMMUZUM DA
HATIRI BİLE SAYILMAZ OLDU BU DEVİRDE KAHVENİN
ASILACAK ADAM KADAR ENDİŞELİYİM
RİVAYET OLSA KEŞKE SÖYLENMEYECEK TEK CÜMLEYİM.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya