Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 16

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.021 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #151
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HAYAT BANA YALAN SÖYLEDİ

Sponsorlu Bağlantılar

İlk kez hesaplaşıyorum kendimle...
Tuhaftır kalemi, kâğıdı ve seni
Onca sevmeme rağmen,
Sana ilk kez yazıyorum... Şimdi sen yoksun, seni düşünmek var.
Çocukken de seni düsünürdüm her gece,
Radyo dinler, şiir yazardım,
Her Çarşamba pazara giderdik annemle,
Babam maaş aldığında baklava yerdik.
Dondurmayı da çok severdik,
Ablam üç top yerdi, ben iki top,
Yalnızca bu yüzden kavga ederdik.
Oysa, oysa hayatımın vaz geçilmeziydi ablam,
Onun da yüzü hiç gülmedi,
Hayırsızın birine kaçıp mahvetti hayatını,
Aklımdan hiç çıkmaz gittiği günkü karanlıklar.
Hüznümü büyüttüm o günden beri, kendimi değil,
Gözlerimde halâ bir çocuk ağlar,
Düşlerimi gezdirdiğim bulutlar,
Bir tohumun özlemiydi çiçeğe,
Ve halâ kulaklarımda annemin sesi,
Bitirsen şu okulu, bir işe girsen...
Şiirle karın doymadığı doğruydu,
Bak Cemil okudu mühendis oldu,
En güzel kızıyla evlendi Üsküdar’ın,
Evinide aldı arabasını da...
Ben ise bağlama çalardım kendi halimce,
Sesim güzelmis öyle derlerdi,
Nereden bilirdim,
Hep hüzünlü türküleri söyleyeceğimi?
Hayat bana yalan söyledi.
Mektuplar yazardım Almanya'daki abime,
Okulu bitireceğime söz verirdim,
Masum düşlerimin o en sürgün adasında,
Bakışları uzaklara dalıp giden şarkılar
Ve mevsimsiz solmuş bir çiçek gibi,
Ayaklar altında nasıl ezilirse umut,
Benim de güneşimi işte öyle çaldılar.
Öyle tutsak aldılar sevinçlerimi.
Sensiz geçen her günü hesabıma yazdılar,
Şimdi öyle uzak ki...
Çay içip simit yediğimiz o günler,
Kardeşine karne hediyesi, uçurtma yaptığım günler
Öyle uzak ki...
Oysa saçaklarda titreyen bir serçenin,
Ekmek tanesine kanat çırpması,
Ve bir anne duası kadar içten sevmiştim seni.
Fener stadında Beşiktaş maçı,
Ve parasızlığımız devam ederken,
Bütün mavilerimi sana vermiştim.
Kaybetmek alnıma yazılmış sanki
Olmadı bir tanem...
Hayat bana yalan söyledi.
Babanın tayini çıkıp ta gittiginiz o kış,
Yine pençe yaptırmıştık ayakkabılarımıza,
Sana söyleyememiştim ama işten ayrılmıştı babam,
Kapanmıştı çalıştığı lokanta.
Senet zamanları daha bir çökerdi omuzları,
Ve akşam trenlerinin işçi yorgunluğuyla
Daha bir uzardı raylar.
Sitemlerim bile eğlenmişti hayata,
Öfkeli bir yanardağ isyanlara uyanmıştı,
Üstelik, üstelik sen de yoktun artık,
Oysa, yalnızca sen öpmüştün gözlerimi,
Bir yanı hep eksik kalmış çocukluğumun.
Aslında her insan yenikti hayata,
Ve birazda küskün...
Son trende kaçınca istasyondan,
Öyle kala kalırdık yorgun ve üzgün,
Kendime düşmanlığım bu yüzden,
Hep kendime pişmanlığım...
Şimdi her şeyim yarım,
Fotoğrafının arkasına ne yazdığımı bile çoktan unuttum.
Bir silâhım olsaydı, bir silâhım,
Yoksulluğu şakağından,
Kaybetmeyi kalbinden,
Ve sensizliği alnının tam ortasından vururdum.
Düzmece duygular harcım değildi,
Uzak denizlerin fırtınasıydım,
Karlı dağların kekliği...
Yoksuldum yoksul olmasına ama onurluydum.
Şimdi ne sen varsın, ne o eski sevdalar,
Olsun, üstüme devrilse de bu sağır karanlık,
Akşam olur şairlere gün doğar,
Bir kerecik söyle demiştin,
Söyleyememiştim hani
İşte şimdi söylüyorum:
SENİ SEVİYORUM.


Fatih KISAPARMAK
Son düzenleyen f.L.y; 22 Aralık 2005 04:07
yelda23 - avatarı
yelda23
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #152
yelda23 - avatarı
Ziyaretçi
SON HIÇKIRIK

Sponsorlu Bağlantılar
ilk mektup tadinda yazilmaliydi
bir askin son satirlarida
sana ilk mektubum say bunu da
belki seni cok ozleyecegim
ama bil ki seni hep cok sevdim
ve
her zaman sevecegim.

seni cok seviyorum
her zaman sevecegim
bin kalbim olsa sana
hepsini verecegim.

bir gun kaparsak gozlerimizi
son hickirik goklerde bulusturacak bizi

sana bu kez okeyden caldigimiz taslari degil
yuzunun kiblesine okuyamadigim dualari yazdim
ne ezberleyip unuttugumuz hicaz sarkilari
ne de zulada sondurdugumuz sigaralari
beyaz yalanlarimizin ince hesaplarinda degil
yillardir icimden sayikladiklarimi yazdim sana
idamimi son dilegine tasiyamadigim itiraflarimi
caldigin yillarimi yazdim bu kez sana

icimin en ic yani
sakin aglama sen
yoklugumu da at pencereden simdi
ve okudugun her satirda yirt beni
duvarlara astigin her asi sitemini
tak pesimede gonder hadi

icimin aciyan yuzu
akin aglama sen
agzimdan her kacani ezberle sadece
ve soyleyemedigim diger yalanalri da
bu mektup Allahin emriyle
bu mektup sana tum hasretiyle

seni cok seviyorum
her zaman sevecegim
bin kalbim olsa sana
hepsini verecegim.
bir gun kaparsak gozlerimizi
son hickirik goklerde bulusturacak bizi

tipki gozlerinin renginde murekkebim
satirlarim bahtinin karanliginda
kaybedilmis butun savaslarim adina
yenilmisligin mahcup casretine siginipta
sensizlige ve hep sessizlige biriktirdiklerimi
icimde daglari deviren gizleri yazdim sana

bir gun bu hikayeninde bitecegi aslinda hep aklimda
sana veremedigim butun sozler artik son satirlarimda
icimin en ic yani bendeki bir enkaz yigini
seni terketmenin bile baskaydi tadi
sana hasretlenmek zaten bana mubahti
baksana
bu ayrilik ikimize de cok yakisti

icimin aciyan yuzu
sakin aglama sen
bendeki bir ayriligin huznu
sende kaybetmisligin aci telasi
inan seninki cabuk gecer
ama benim ayriligim kimbilir
kimbilir kac omur surer

bir gun kaparsak gozlerimizi
son hickirik goklerde bulusturacak bizi

Ugur Arslan

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #153
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir10142

AYRILIĞIN İLANI

Gidiyor musun diye sorma bana.
Gönderen sensin.
Ne terk etmeyi istedim seni,
Ne de daha yaşamadığımız bu aşkı toprağa gömmeyi.
Senin kadar öfkeliyim ben de.
Senin kadar endişeli...

Bir dokunuşunla bin kenti yıkacak güç verirdin bana
Ama inandıramadım seni.
Sen, sorgularken beni kafanda
Ben, gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana,
Oysa sen hep susmanın koynunda.

Aşkın içine bir kez girdi mi kuşku,
Teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim
Ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki bazen minicik bir odada
Bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi...
Zaten varsın diye her şey güzeldi ama
Sen buna inanmadın. Ah bu sorular...

Yaşamak varken sevdayı delice,
Niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben, aşk dedikçe sen, dur dedin.
Ben, seninleyim dedikçe
Sen, hayır dedin.
Zaten az konuşan sen
Olumsuz ne kadar sözcük varsa
Bulup çıkardın ortaya.
Bense hiç bir şey diyemedim.

Ne kadar zarar vermişim sana meğer.
Nasıl değiştirmişim seni.
Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem.
Ama öyle oldu işte.
Demek ki; gitmelerin zamanı şimdi.

Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı.
Ne sevişmelerimiz kalır aklında, ne sevda sözlerimiz.
Rahat değilim diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.

Biliyor musun bir tanem!
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma ki, bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki, benden sakladığın gülüşleri
yalancı yüzlerde ararım.
Seni de götürürüm yüreğimde.
Her zaman yokluğunu taşırım.

Bulup, bulup kaybettim seni bebeğim.
Ne yazık ki, tozduman edemedim kuşkularını.
Ne yazık ki, kalamadın bana.
Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde.
Kokladıkça; bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.


Mehmet Coşkundeniz
yasmine - avatarı
yasmine
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #154
yasmine - avatarı
Ziyaretçi
elimi uzatsam tutmak için ellerini...
boş dönecek yine bilirim...
bilirim de anlatamam deli yüreğime...
bilirimde söz geçiremem sensizliğe...
ağlarım sessiz sessiz bir köşede...
kimse görmez...
kimse bilmez...
seni ölesiye sevdiğimi...
nefesime nefesin değmesi gerektiğini...
görmek için gözlerime gözlerinin değmesi gerektiğini...
kimse bilmez...
kimse seni nasıl sevdiğimi?
deliler gibi...




bugün aklımdasın...

yine tüm varlığımla seni düşünüyorum...
elimde olmadan...
izin bile almadan senden...
kızma ne olursun sana özlemlerdeki duygularıma

bügün yine düşüncelerimdesin....
yine meşkul ediyorsun tüm hücrelerimi...
ben istemesemde...
varlığına varlığım ihtiyac duyuyor...
aşkın beni sana mecbur kılıyor...


bugün yine sendeyim...
senli hayallerde..
üzgünüm elimden gelmiyor seni düşünmemek...
beceremiyorum sensizliği...
seni unutmayı..
Allah kahretsin çok seviyorum seni...





BU SEVDANIN ATEŞİ


Hep ertelenen bir an hiç yaşamamaya mahkumdur...
Düşlerin bekleyişini yalnızca bir hüsran karşılayacaktır.Mevsimleri sayarsak ömür baharsız tükenir gider.Sevdiğimizi bulmak yada bulduğumuzu sevmek tercihi en zor olan iki seçenektir bu sınavda...
Boşuna akan ırmaklar mı var yüreğimizde,sebepsiz mi coşkun bir deniz de maviye hasretliğimiz?Ufukta görünen o ki,mutluluk tek kişiliktir aslında karşımızdakinin çabasına ihtiyacı yoktur mutluluğun,Aşkın da sevdiğin kadar büyüktür.Sevdiğin sürece meydan okur dünyaya.
Hasretle beklenen gelmez hiçbir zaman,o hasreti yalnız tüketirsin.Karşılık bulmuyorsa sevda,umut değil,kendini hükümdar sana köleler üretir,dönemezsin.
Ama boşa geçmemiştir dolan vakit.Heba olan şiirlerin de değildir.Türkülerin diliyle yas tuttuğun geceler,sırdaşlığını hiç terketmez.Kıymetini bilmediğin kır çiçekleri yeniden açar,o gül solarken.
Ayrılanlar yıllar geçse de üstünden,hep aynı acıyı çeker.Ama yollar hiç bitmez.Sonuna geldiğini zannettiğin yerler birer duraktır aslında.Ve sen yolculuğunu gönüllü bitirmişsindir o durakta.Güneş hep geç kalırmış gibi gelir,sen bir baharda mevsimler başka hava da...
Gerçeklerle düşler yerini kaybeder.Bir tek o kalır yüreğinden hiç gitmeyen.Aynı bakışlı resmine saatlerce dalışın kalır,sevdanın tutsaklığında acılarını dindirmeyen...
Şöyle dimdik durup rüzgara karşı ‘Ey hayat sen şavklı sularda bir dolunaysın,aslında yokum ben bu oyunda,ömrüm beni yok saysın’ diyerek çekip gitmek gelir aklına,Bedeninizin parçalanması hiç umrunda değildir ama sevdiği uğruna ölenlerden olmak istemezsin.Çünkü yalnız yaşarken bir ihtimal daha vardır.Belki ölüme değil ama onun hayatına geç kalmışsındır.Uzaktır,öyle kalacaktır belki.Hep bir umutla beklenirken sevda habercisi,yüreğini teselli etmek de sana düşer.
Herşeye rağmen korkutmasın seni bu sevdanın ateşi.Her yangın önce başladığı yeri yakar.Sana küçük kendime büyük gelen yüreğimde,yıllar geçsede senin adın yazar.Ve bil ki sevdiğim,uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever,seni sevdikçe yaşar...
Son düzenleyen Blue Blood; 24 Aralık 2005 08:11 Sebep: Flood kuralları ihlal edilmeğe devam ediyor dikkat edin...!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #155
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ANNECİĞİM

Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim!...

NECİP FAZIL KISAKÜREK
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #156
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir10164
Bu kent! Bu sokaklar!
Gri bir özlem taşıyor kıyıdaki o banklar...
Ahh... Hâlâ esaretin altında bu kent...
Yarım bırakılmış bir besteydin sanki
hiç kimsenin bilmediği.
Hâlâ söyleniyorsun buralarda, melodin hiç dinmedi...

Bilir misin bu kent tepeden tırnağa sen dolu.
Her adımımda, her sokakta sen çıkıyorsun karşıma.
Gün seninle başlıyor bu kentte...
Önce güneş oluyorsun,
derken kahvaltım,
müziğim, çantam, saatim... Her şey sen oluyor birden.
Gittiğim kafe, baktığım deniz, yaktığım sigara, her şey sen...

Hâlâ söyleniyorsun dedim ya buralarda, kulağımdaki uğultu sen...
Gözümdeki görüntü sen..
Yüreğimdeki gürültü sen...
Hâlâ esaretin altında bu kent,
burada yaşamak sen... Ve gün senle bitiyor elbet...

Şimdi içimde hazin bir sonbahar gibi soluk hayalin!
Ve artık yordu yüreğimi melodin..
Yeter! Sonu gelmedi mi bu esaretin?


Fatoş Yıldız

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #157
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Abbas

Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalp ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.


Cahit Sıtkı Tarancı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2005       Mesaj #158
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
siir10161


Gel
sen yoksun
bütün sokaklarına kar yağıyor ömrümün
nefesim
üşüyen bir gelincik ayazı
bütün geceler aysız
durmadan bir ezgi savruluyor dudaklarında gecelerin
hüznün uzayan saçlarında kimsesizliğim kanıyor
yağmalanmıs bir ömrün ortasından sızarak
yaralı gönlümün ırmaklarına doluyor
gel
her gece bır deprem oluyor
ey çağlayan bir suda yittirdiğim menekşe gözlü kız
seslen bana nerdesin, hangi uzak şehirdesin
bir rüzgârın kanatlarına vursam duyulur mu sesim
gel
erişilmez uçurum diplerinde kaldı özleyişler
yaralı ceylanlar sekiyor bakışlarımda
tomurcuklar öksüz, serçeler dilsiz
her durakta boynu bükük bir çocuk üşüyor
ve ben bu yağmurlar dolusu yalnızlığımla
bütün bulutlardan sana koşuyorum gel
yürekler boş, bakışlar anlamıyor beni
her akşam vakti,
el ayak sesleri çekilirken caddelerden
vurup yüreğimi narlı sevdalara
yıldızlara ağladığımı kimse bilmiyor
kimse bilmiyor, her gece
dudağımda bir şiirin kanadığını
ey yavru bir kuş gibi
düşlerimin arasından uçup giden uçarı kız
yaşım on beş idi, yüz oldu, binyüz oldu
yaşlandım yaşamadan aşkı ve baharı
farkında değilim şimdi,
geçen günlerin değişen mevsimlerin
yağan karlar altında kaldı kalbim
gel
geçmiş bahar sokaklarına çıkar beni
bahçesi tarumar bir çiçeğin kirpiğindeyim
bir kar çölünün ortasında
bir insan mahşerinin içinde
yapayalnız
her bakışta bir hüzün,
her hüzünde bir bakış kanamada
bir sonsuz rüzgar başladı gittiğin yerde
gel
gel
bahar sokaklarına çıkar beni
yıldızları sönmüş bir gecenin sayfalarında ışıksızım
özlemler damıtıyorum durmadan karanlığın yapraklarına
kalbimin üstüne üstüne yağıyor kar,
göçüp gitti kuşlar çoktan ve ben
bölüp iklimlere o sevda tılsımı türküleri
işleyip alnımın çizgilerine tel tel
kalbimi sana rehin tutuyorum
gel
hasret ki yolları kanamalı ağır bir hüzündür
geçip giden günlerin terkisinde
rüzgâr koyaklarını yitirdi, sözcükler büyüsünü
her mısrada çığlık çığlık yüreğim
gel
ömrümün bütün sokaklarına kar yağıyor şimdi.


Nurí CAN
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
23 Aralık 2005       Mesaj #159
arwen - avatarı
Ziyaretçi
AKŞAM ŞİİRİ

ATEŞ BİRGÜN SUYU GÖRMÜŞ YÜCE DAĞLARIN ARDINDA
SEVDALANMIŞ ONUN DELİ DALGALARINA.
HIRÇIN HIRÇIN KAYALARA VURUŞUNA,
YÜREĞİNDEKİ DURULUĞA
DEMİŞ Kİ SUYA:
GEL SEVDALIM OL,
HAYATIMA ANLAM VEREN MUCİZEM OL..
SU DAYANAMAMIŞ ATEŞİN GÖZLERİNDEKİ SICAKLIĞA
AL DEMİŞ;
YÜREĞİM SANA ARMAĞAN..
SARILMIŞ ATEŞLE SU BİRBİRLERİNE
SIKICA, KOPMAMACASINA...
ZAMANLA SU,BUHAR OLMAYA,
ATEŞ, KÜL OLMAYA BAŞLAMIŞ
YA KENDİSİ YOK OLACAKMIŞ, YA AŞKI..
BAŞTAN ALINLARINA YAZILMIŞ OLAN KADERİ DE
YÜREĞİNDEKİ KADERİ DE
ALIP GİTMİŞ UZAK DİYARLARA SU...
ATEŞ KIZMIŞ, ATEŞ YAKMIŞ ORMANLARI..
ARAMIŞ SUYU DİYARLAR BOYU,
GÜNLER BOYU, GECELER BOYU
BİR GÜN GELMİŞ SUYA VARMIŞ YOLU
BAKMIŞ O DURU GÖZLERİNE SUYUN,
BİRAZ KIRGIN, BİRAZ HIRÇIN.
VE O AN ANLAMIŞ;
AŞKIN BAZEN GİTMEK OLDUĞUNU,
AMA GİTMENİN YİTİRMEK OLMADIĞINI...
ATEŞ DURMUŞ, SUSMUŞ, SÖNMÜŞ AŞKIYLA.
İŞTE O ZAMAN BERİDİR Kİ:
ATEŞ SUDAN, SU ATEŞTEN KAÇAR OLMUŞ..
ATEŞİN YÜREĞİNİ SADECE SU,
SUYUN YÜREĞİNİ SADECE ATEŞ ALIR OLMUŞ..... Msn Heart



Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2005       Mesaj #160
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SENİ ÖYLE ÇOK SEVİYORUM Kİ...

Şu anda çok uzaklardasın beni düşünüyor musun, bilmiyorum?
Ama ben hep seni düşündüm bugün,hiç aklımdan çıkmadın,
Attığım her adımda,yaktığım her sigaramdaydın...
Seni öyle çok özlüyorum ki, zaten çok uzaklardaydın,
Bugün klavyeme dokunan parmaklarım bile sana kavuşamadı...
Bugün bir başka hüzün çöktü yüreğime,
ne yapsam, ne etsem, silip atılamadı.
Seni şimdiden öle çok özledimki, ,
İstersen sor bugün benimle olan yüreğime akan göz yaşalrıma sor istersen,
Giderken yanına aldığın yüreğime sor,
anlatsın seni ne çok sevdiğimi...ne çok özlediğimi...
seni öyle çok özledimki, sanki bu gün yine memleketim benimle ağladı...
göz yaşlarım yamurunkilere karıştı...
Hava kasvetli ,ben bir büyük acı.. senden başka kim bilebilir,
Yürüdüm yağmur da, ellerim üşüdü yine...
Gözyaşlarım, yağmura karıştı...
Yüreğim ise sıcaktı,giderken yanında götürdüğün için o hep ılık bir sevda sıcaklığındaydı...
biliyor musun?
Ne zaman biri canım dese,
senin seslenişin kulaklarımda çınlıyor,
irkiliyorum,mutsuz musun gene?gene yüreğinmi acıyor diye düşünüyorum...
ne zaman yanlız birini görsem,senin suliyetin sanıyorum,
ne zaman bir ayak izine takılsam
gözlerim, yüreğime geldiğin günler de ıraktığın ayak izleri aklıma geliyor, ürperiyorum...
yokluğunda neleri yitirdim, sen yoksan artık gülüşüm bile içten değil,
şen kahkahalar atanlara imreniyorum hanidir...sen yoksan,
ipekler bile dalıyor bedenimi,sakın yanlış anlama...
sitemim sana değil bebeğim sitemim aşka...
sana aşık olmasam, sensiz günlerde böle mutsuz olmazdım,
sen,sen diye yakarıp, sabahlara kadar yıldızları saymazdım...
görüyormusun yokluğunda neleri yitirdim..
ama sitemim sana değil sitemim aşka!!!



SANA NASIL SİTEM EDEBİLİRİM? BEN SADECE SENİ SEVMESİNİ BİLİRİM...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya