Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 236

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.435.350 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2351
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
cicek004
YOKSUN
Sponsorlu Bağlantılar

Yine yoksun burda.
Eş tutupta kendini göçmen kuşlara,
Dev bir kartal gibi havalanarak,
Bilmem kaç bin fersah kanat çırpışı,
Uzaklardasın.

Sen orda, dünyanın öbür ucunda
Bir denizde salınan yelkenli gibi,
Ben burda;
Bir yanım eksik gibi, bir yanım yarım.
Yokluğundan ezilen yüreğim daralarak,
Boynu bükük ardında, garip kalmışım.

Ve ben şimdi;
Dermanımdır diyerek, sığınıp anılara;
Avutmaya çalışarak korkularımı,
Tenimde kollarını, ellerini saçımda,
Verdiğin eşyalarda, izlerinde ararım.

Hadi gel desem;
Gittiğin yollar, gelinen cinsten değil bir solukta.
Korksam; çaresiz, korkularım avutur beni.
Dertlerim sarar derman diye gecelerimi.
Umsam; doğsa diye yine karanlık günlerime gözlerini,
Tükenmedi takvimin yaprakları daha.
Daha; yarısındasın dönülecek zamanı uzakların.
Ve sen şimdi,
Taa 100. boylamındasın dünyanın.

Adım gibi biliyorum oysa;
Bitecek sayılı günü, tarifsiz acıların.
Yine dökecek bulutların tenime, teninin yağmurlarını.
Yine sürecek hükmünü, gözlerin, kanımda en doyumsuz aşkları.
Geri getirecek seni, gizlice anlaştığımız o demirden kuş, ama;
Ne vakit kapasam gözlerimi,
Kınından çekilmiş hançerdir tarifsiz korkularım, endişelerim...

Ellerim yetmez; yorgan diye örterim üstüne yıldızları,
Memleket kuşlarını yarenliğe yollarım.
Yetmez; bir emanet türküsü salarım dağlara,
Toprağa, havaya, okyanuslara;
Ve yetmez daha, dualara kalkar ellerim,
Sığınırım Allah'a,
Kendinden kendinedir emanetim...

12.Şubat.2005
Öznur KARAYUMAK


cicek004


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2352
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kendine İyi Bak

Sponsorlu Bağlantılar

Kendimi ışıktan geçirdim,
Göğsüme değen sıcaklığın kanı akar,
Yaralarım dağlar tutmaz,/Kartal pençeli,
Çürüyen ölüm besbelli geriden,
Dönsem yüzüm kime bakar,

Islıklanır fırtınadan önce mağrurluk,
Yaşamak içindir öncesi bu suskunluk,
Dudaklarında diazem,/Gözlerinde umutsuzluk,
Sürüyen aşk besbelli geriden,
Haritasında bedenin isyana kusursuzluk,

Ertelenmiş arsızlıklar tufanı,/Yalanı her gerçeğin,
Pencerede çırpınan kanatlar,/Zırhını savuran aşk,
Acı giyinen hücrelerde kurşunlanan yasaklar,
Us bütününde karışık bir mevsim salatası,
Bir Kararsızlığım ben kıyısız her denize,
Gerisi dil yarası,/Geçip giden ısırgan otu sancısı,

Dokunsalar ölüm yazar duvarların alnındasın,
Düşünsen kalansız kaldığın yerde,/Çırpınsan,
Tavafı tamamlanan bir ömrün,/Sonundasın,
Ben suskunluk,/Yağmur ve kar ötesi,/Belkisi yok,
Yarım kalmış bir şarkı dilde,/Dursa da yürek birbaşına,
Sen hep koşmalısın,/Beş para etmez hiçbirşey,
Kendine iyi bakmalısın...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2353
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Geceyarısı



Önümde siyah beyaz bir resmin
Benim renkli gördüğüm ama aslında renksiz olan yaşamım
Her bir dalı içilmeye gebe bir paket sigara
İçerisinde izmarit ve külden başka bi şey olmayan küllüğüm
Her gece resmine refakatçilik ediyor

Ve ben resimde gökkuşağı gözlerine takılı kaldım
Hüzün, sevgi, şefkat, tebessüm, mutluluk, eylül ve haziran
Yağsın artık yağmur
Ne zaman bitecek benim bu sevdam
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2354
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
küçük İskender (1964)

Şehsuvar

I.

gece saçlarına kadar sokulur, güzelliğine
atılan ilmiklere kadar ulaşır. Koltukaltına
kaç takım yıldız, burç saklar. Şehsuvar
sığ sıkıntılar ardında derin bir havuz..
dikdörtgen dudaklarda çok yuvarlak
sözcükler var! Herhangi birine selam versen
dağılmaya mecbur oluyor yüzün. Uzaklara
gideceğim ben diyor delikanlı, gobi çölüne..
Tarih atlaslarında yitireceğim her zerremi
anlık bir yanılgıdır diyor suçüstü alttarafı
anahtarlıkların hüznü üstüne
çift kişilik yataklar için yazdığım senaryolar
yollar: derisiz ceninler gibi çirkindir
yollar: tanrının çocuk oyuncağı olduğu çağda
işlenmiş günah-kırılmış ikona
yollar: insanın kendi cenazesine
geç gitmesi gibi bir şey! Özellikle!

şimdi saatbaşı
satranç oynayan sabıkalı beyoğlu kaldırımları
utanca doğru atılan serinkanlı
serseri adımları turfanda-radyodan ajans ve hava durumu
ve muhallebiciler, daima kalabalıktır, daima terli
içerde tavuk göğsü gözleriyle sevgililerimiz! Simli!
ve öpüşenler oğullaşan, sıklaşan zenci elleriyle
o tekerlemeler söylenmeyecek! o bilmeceler sorulmaz!
kaç parmağı çatırdar ki hüsranımın
kaç ciğeri şişer ki rakı şişelerinde gömdüğüm
aşklarımın. Aşkı geçelim. Onu geçelim,
onu unut şehsuvar!
ya da kımıltısız bir kuş ölüsü dünya müzelerinde
beton bağlayan aromalı kanatlarıyla kımıltısız
kımıldar bir gün! Onu umut
kımıldatır değil mi
kımıldatır değil mi şehsuvar!
saçmalıyorsun! Evine dön, o vıcık vıcık
koynuna annenin, sabahlığın arkasında haydi!
sırılsıklam memeler, ucu mantarla tıkanmış memeler
ve şato zindanı dolaplarda boğdurulur
porno dergilerinin şahsi derbederliği.. Direniş
bir bakıma
- Haklısın de! - imparatorluk ahlağı,
doyum seferberliği! Ve emilmiş
bir dili andıran dilsiz adı usancın
bende gizlenen bedensiz bir ölümdü varsay
ki fazlaca huysuz
ki fazlaca havadar
ah! Neden sütyen takmaz acaba uzamış adamlar,
ayaklarına,
yürümedikçe sarkmasın diye bacakları!

evet! üstüne üstüne yüklendikçe kaçar
kaçar ha kaçar
sevda katillerinin otellerdeki
kilometrelerce kadınlardan çalıp da
başlarına geçirdikleri
ten rengi külotlu çoraplar!

kimsen de kalmaz birdenbire! Açtıkları yaradan
kan bile akmayacak. Çoğu küstah! Çoğu şımarık!
vahşi bir at almış altmış dağı aramıza taşır
vahşi bir at almış altmış dağı aramıza taşır
şehsuvar! Sınırlara mayın döşer bakışların
vahşı bir at almış altmış dağı aramıza taşır
şık bir omuz devrimiyle baharı getir
tavlalar kırılır, iskambil kağıtları savrulur
görücüye çıkan büyücü bir kız oluverirsin
patlamış yirmi ikilik ampul gibi
patlamış mısır seven
mısırlı esmer çocukların
tokluğa açlığı gibisindir
vahşi bir at almış altmış dağı aramıza taşır
yuvanı, anneni bugün terkettin tırnakların arap
ses duvarını aşamaz sesin
ışık kırılır mı hiç
birleşir yeniden adeta
- kardeş duası çeker
muskalar tutar -
senin merceklerinde şehsuvar!
Baksana sultan!
dikdörtgen dudaklarda
daha ne çok
yuvarlak sözcükler filan var. Gülsen
ağızın düşüverecek ve kenarından biraz
çatlayıverecek kahkahan. Ve vahşi bir at
alıp bir altmış dağı daha
aramıza taşıyacak! Ve vahşi bir atın
bir hayat boyu süren
saltanatına dönüşecek birden
hasretlerle gitgide
gitgide ağırlaşan zaman..



II.

maviden öğreneceği çok şey olmalıdır denizin
yakışıklı bir kadındır şehsuvar. Titredi mi
gökyüzü de titrer, toprak da, deprem de titrer,
onunla beraber umulmadık gülden fışkıran renk de!
aynalar be şehsuvar, rujla boyanmış kırık aynalar
zahiri görüntüler de sayılabilir, ahenk de!
kasıklarında kasım gibi çoğalan
susam ahırlara kilitlenir o atlar bilhassa
meydanlar sevdanla, ağrınla cilalıdır. Olmasın mı?
simit satan kimi çocuklarsa
kördür, topaldır, mavidir
bakirdir daha oysa!

anne diye seslenir ölümlü çınarların
dışa vurmuş toy köklerine şehsuvar, anne!
kimsin sen?

kimim ben der anne
tekillikle kalaylanırken yüreği adamakıllı
kıllı erkek kollarında. En zayıf sesiyle
ağlar mı hiç! En karambol sesiyle
ağlar mı hiç! En matem
sesiyle ağlar anne!
maviden kapacağı çok şey olmalıdır denizin
bir kere: anneler öncelikli diri kalsın, anneler
****** olmasın efendiler..

nerede yaşadığını bilmeyen bir vapur sıyrılır
uykularında şehsuvar'ın. Bütün shakespeare'ler
bütün hamlet'leri düşünür. Balerin bir sabahtır,
damlarında ayakparmaklarının uçlarında yürür güneş..
tüyler, taç yaprakları, aman gürültü etmeyin!
her anın
hep bir susan insanıdır şehsuvar.
- şehrin surlarına, cemre olur
düşüverir at cesetleri, bıçaklarda festival var -
henüz büyüyememiş isyan
henüz planları yarım bir katliamdır şehsuvar!
söndürülememiş orman yangını gözlerinde
sosyolojinin lümpenliği!
söndürülememiş kireç kuyusu gözlerinde
erken uyanışın yaşlı ergenliği!
iniltinin
suya yansıyan gövdesidir şehsuvar
hey! anlasana sultan!
dikdörtgen dudaklarda
daha ne çok
acısız iftiralar falan var..
şehsuvar kurtulmak da ister
kurtuluşu neye bağımlıdır;
- cevap şıkları -

a) 30 nisanda hitler intihar etti. 7 mayısta almanya teslim
oldu!

intihar
alnımı açtı, beynime gerdi beyazperdesini
kafatasımda bir kabile buldum sonra buzuldan
okyanuslar buldum damağıma açılan gözoyuklarında
östakimde birtakım kanun taksimleri
birtakım kanun kaçakları gibi esrarengiz iş sonra
- esrarlı sigara içen bukalemunlarla küstük o sıra -
hangi birini bölsem ötekine
diğeri masasına çağıracak beni
bardağımı doldurup ensemdeki tüyleri çekiştirecek
beni kambur burunlu şairlerle tanıştıracak alelacele
alelacele el sıkışılacak, memleket meselelerinden
söz edilecek alelacele ayaküstü, ayaküstü sarhoş olunacak
kusulacak ayaküstü alelacele
yedi heceliler veya yedi uyurlar / uydurulacaklar
uydurulacağız alelacele! Vazgeçmem gerekecek belli
omurlarımdan, omurgamın içine tramvay hattı döşenecek
kızlık adını işleyeceğim bekaretin tığla
rönesansın kızlık zarına.. Leonardo! Leonardo!
haminnem mona lisa'nın ta kendisi çıkacak. Zorla şehsuvar
atlar yine karşıma çıkacak, karşı çıkacak aşk
hanım hanımcık! Aşkı geçelim. Onu geçelim.
Onu unut şehsuvar!

onaylansın lütfen
uzay boşluğunun karın boşluğuma doluşması..
sen! ruhumun organik hali!
sen! gençliğimin gergin bırakılmış tek kası.. Arkası,
şekilsiz bir dudak oldun yüzüme ikinci yeni
metal bir şafak oldun göğüme sorgusuz sualsiz
siz! şehsuvar'ı ve beni liflere ayıran
kirpik diplerinden oluk oluk sperm gelen
korkuluklar!
milleti gerdanıma toplayıp
parlak cesaretlere, oğlancıl ihmallere yürüdünüz
peşinizden tükürecektim bir ihtimal, peşinizden,
pencereme pençelerinizin hayasızlığını sürdünüz
kapılar sürgülendi, kapı önlerinde
evde biriktirilmiş kız kuruları süngülendi
allah kahretsin, kahrettiniz beni, cani ettiniz
kendi bedenimde kendi kendime tecavüz ettim
deli oldum, kül oldum, ıslıklaşıp durdum
aruz vezni serçelerle
romen rakamı gerçeklerle
dedim: bendim
böcekler gibi sevişen o dostlarla
tanıdınız mı?
- Hayır! Pek çıkaramadık!
- Ama tanımanız şart!
Ah sultan! Ah şehsuvar!
intihar
alnımı açtı, aklımı buldu, sana selam söyledi..
ardından, ne olabilir ki başka, işte birkaç
çiyli sardunya, birkaç yarım kitap, sevilmesi
okşanması eksik
birkaç ölü kedi işte!.

b) Hiç sabahattin ali okudunuz muydu?
enteresan bir soru
biraz düşününüz / biraz düşününüz / az
istiridyelerden söz edin bana / ince çerçeveli
gözlüklerden / piyer loti'den / amerikan barlarda
ardıardına içilen dublelerin biyografisinden,
örneğin bürokrasiden, geleneksel aydın
terbiyesizliğinin kronolojisinden, lobilerden,
ortalarda bir yerden, farzımuhal katolik
alkoliklerden / hadi! piyonlardan, paslı piyanolardan
ispiyonlardan, kara şapkalı sivillerden
ya da durup dururken beliren
sivilcelerden söz edin bana. Siz hiç
sabahattin ali okudunuz muydu tan vakti
okumadıysanız, tam vakti dedi şehsuvar!.

- sahi, tanımadınız mı?!
- hayır, pek çıkaramadık!

ne çok yuvarlak sözcük..
ne çok artistik..

c) bir cüce ile çocuk arasındaki farkı bana söyleyin hele,
neden size düşman olsunlar ki?
şehsuvar! çabuk! yaşlanıyorsun. Yaşlandın mı
Ölüler sevindirilmek isterler lacivert mezarlarında
hastahane köşelerinde septik
ellenmek filan hani eskaza
kaç fırsat vardır ki artık
göz ilişsin, silah kalksın, kulak duysun
bir de ikide bir hortlarsa davalar ansızın
avukat tırnaklar kemirilirken ceviziçi odalarda
tek başına doğmanın
bir başına kırlaşmanın
kendi kendini kırbaçlamanın acımasız acımasızlığı
(ah! sultan! bir ceylan sizi-ezik büzük-üç büklüm)
bu şehirde ya sen de vahşi bir at
ya da olsan olsan
kabuk bağlayamayan
dinsiz bir yara olursun!

- sahi, tanımadınız mı hala?
- gene çıkaramadık

d) Once there was a boy. He had no friends to help him..
- isminiz nedir, efendim?
- gizlemek istiyorum. Söylemesem..
- kaç yaşındasınız?
- yirmi iki..
- Nerelisiniz?
- İstanbul'lu..
- ne iş yapıyorsunuz?
- insanım..
- evli misiniz?
- hiç denemedim..
- çocuklarınız var mı?
- olabilir!
- isimlerini söyler misiniz?
- gizlemek istiyorum. Söylemesem..
- burasi neresi.
- psikiatri.
- ben kimim?
- bilmem. Siz bu yaşa kadar bunu öğrenemediniz mi?
- hangi yıldayız?
- bu hangi gezegen? Tabii sizi üzmezsem ve yormazsam..
- Hangi ay?
- hangi sevgi, değil mi ama. İlkin bu. Öncelik bu
sorunun..
- ayın kaçı bugün?
- hepsini adlandıralım, bunu mu istiyorsunuz?!
- evet efendim, son dünya harbine katılan devletleri bana
söyler misiniz?
- savaşları ülkeler ilan eder, insanlar yapar!
- biz o harbe iştirak ettik mi?
- ben hiçbirine katılamayacak kadar, canlıyı-cansızı
seviyorum. Siz, katılmış mıydınız?

şehsuvar! çabuk! kandırılıyorsun. Kandırıldın mı?



III.

"sizler!
hayatta yaşamaktan başka gayesi kalmayanlar
coğrafya bilmeden öpüşmeye çalışanlar
sizler!
yapısalcılar, ruhsalcılar, masalcılar,
halciler, falcılar
parmak izleri sıfır, duruşları italik olanlar
artık değeri cinine tonik yapanlar
muhtelif muhterem darbeler
heveslerde, tutkularda pür ihtilal.. geçinenler!
sizler!
geçinemeyenler, neme gerekçiler, emekçiler,
emzikçiler, hainler, halidler, oğlanlar!
yolda saati başkasına sorup
sigarasına ateş alıp
sendikaların apışarasında elle doyuma ulaşanlar! Sizler!
aydınlar! aydıngerler, kolay gelsinciler,
asimetrik esinciler
******cuklar, osurukcular,
üfürükçüler, geri zekalı çocuklar! - ki şehsuvar'ın
anayasası..
mayistler, septemberistler!
sizler!
free gitaristler, peace veletleri, makinistler!
din sülükleri! varoluşçular: kapı komşularım!
sloganın, olağanın şairleri!
sosyal yanları kapitalleri, kapitalleri
yalnızca soğan-ekmek-sosyalizm olanlar!
otuz yaşına kadar solcu
otuz-elli arası sosyal adaletçi
ellisinden sonra bunayıp, otobüslerde
bayanlara arkadan yaslanarak mutlu olabilen
fevkalade entellektüellerimiz!
captain black'çiler, bafra'cılar
bir afra bir tafracılar, taşralılar
vay gülüm doğu diyenler, yesinler seni müstehcen bantını
mantığına yapıştıranlar!
piyanist-şantörlerim: hormonlarım benim!
marxist-şantörlerim: kabaetimin kenarları!
sizler!
liberaller, helaller, haramlar, sadrazamlar
hamlar, hamcık ağızlılar, popodan bacaklılar
omuriliklerini testislerinde saklayan delikanlılar!
amcalarım, teyzelerim; siz, homoseksüeller!
feministler, androsantrikler, sosyal demokratlar,
teokratlar, aristokratlar, sen sümüklü burjuvazi!
oportünistler, optimistler!
bir teselli ver'ciler, allah vergisi takılanlar,
öğrenciler, saygın öğretim üyeleri, seks yıldızları,
heyy! Sizler!
arkadaşlarım, alışamadıklarım; ellerim, ayaklarım!
sizler!
idealistler, egoistler, ütopistler, narsistler!
Ben
şehsuvar!."
sığ sıkıntılar ardınca yükselen havuz
kırmızı balık, bozuk abajur, kullanılmış jilet
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar!
Ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen buhar
çocukluğunu yaşayamadan büyümüş bir tümör
kandırılmış, tanınmamış kretuvar; unutulmuş
bir tornavida, hiçbir işe yaramayan çivi,
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar! O sınırlar
sizin sınırlarınız. Ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen belediye otobüsü
abonman biletlerimi sizler mi çaldınız?!

- daha önce karşılaştığımıza
eminsiniz, değil mi?

IV.

gece
saçlarına kadar sokulur
güzelliğine atılan
ilmiklere kadar ulaşır!

aşkı geçelim. Onu geçelim. Onu unutun!
onu unut şehsuvar!

ya da kımıltısız bir kuş oluşu
istiklal caddesi boyunca yatar!

ah sultan!
bir vahşi at almış altmış dağı aramıza taşır!

gece
saçlarına kadar sokuldu da
güzelliğine atılan
ilmiklere kadar ulaştı.
biz
şehsuvar
ulaşamadık!

- heyhat! şehsuvar öldü de gitti bile
hala onu filan tanıyamadık!

ah! sultan! ah! şehsuvar!
dikdörtgen dudaklarda
ne çok
yuvarlak sözcükler vardı.
hangi birini böldüm ötekine
diğeri beni kalabalık masasına çağırdı!

(Gözlerim Sığmıyor Yüzüme’den)
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2355
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Şaşkınım

Sana baktığım an gerçeklerden uzaklaşmama,
Tenine dokunduğum an benliğimde kaybolmama,
Her gülüşünde biraz daha yok olmama,
Yaralı kalbime seni koymaya çalışmama,
Şaşkınım!

Şaşkınım elbet umutlarımın içimde yeşermesine,
Yıllardan sonra seni bir türlü tanıyamayışıma,
Gözlerimin kör kulaklarımın duymayışına,
Şaşkınım hiç hak etmediğin halde,
Sana bir şiir yazışıma...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2356
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yarım Şiir



Seni sevmek, bir akşamüstü taze ekmek kokusu gibidir, aç karnına,
Ve yanına bir dilim peynirdir,
göz açıp kapamaktır hayat, tadı damağınızda kalan
yeri, adı, sanı bilinmeyen o sevgilidir

Güller koparırken bahçeden
Papatyalara çevir başını der
Ömrü uzun papatyalar
Daha mı şanslıdır güllerden

Yüreğinde ne varsa ona müteveccihen yol alır,
gönlünün yoksul sevdası sandığın o volkanik ateş
teveccüh görmeden yanarken dağbaşlarında,
ne aradığını hatırlıyor musun marazi aşk şarkılarında

Yakın dur, gözlerim seçmiyor
Sesini yükselt kulağım duysa da yüreğim duymuyor
Kör gözlerin gördüğü zamandayım
Göller üzerinde dört mevsim sazlıklardayım
Esen rüzgardayım üşütmeyen
Denize bakıyorum tepeler üzerinden
Gelmeyen gemilerin güvertesindeyim

Beni sevmek, anlaşılmaz bir kitabın ilk sayfası gibidir
ikinci sayfaya geçemediğin,
söz verdiğin okumak için, okuyamadığın lakin,
merak ettiğin, bir anlayan olursa çeker gider dediğin

Bir ****** sevmek lazım, binlerce arıbeyinin tek kraliçesi
Sigaradan kısılmış sesi
Ve rakı kokan nefesinde hüzünler olan
Gözlerinde mutluluk marifetim
Pudra kokulu odalarda prangalı hürriyetim
Bir ****** sevmek lazım
Ki alsın başını duvarlara çalsın mülkiyetim
Ruhum kapıda sıraya girenleri kıskanmasın

Küçük bir kentin pavyonunda çalışmalı
Akşamları iş çıkışı takıldığın
Sesini dinlemelisin
Varsa servetin tüketmelisin
Şehir seni konuşmalı
Yürürken seni işaret ettiklerini bilmelisin

Tüm afran tafran dökülürken kaldırımlara,
anlaşılmaz kitabın paramparça okunmaz halde,
bir gül bulunca yerde, ona götürmelisin

Oysa seni sevmek
Baharda açan bir çiçek gibi uyumlu
Soframdaki ekmek gibi doyumlu
KafKasKarTaLi - avatarı
KafKasKarTaLi
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2357
KafKasKarTaLi - avatarı
Ziyaretçi
SÖZ DİNLE OĞUL

Hak yoluna dön, doğru at ayağın
Yetiş ömür geçiyor, sen hakka sığın
Bitiyor gençlik, geçiyor çağın
Söz dinle oğul, yazıktır size

Kötülük kaplar olmuş, dört bir yanı
Tanrıya bel bağla, sen hakkı tanı
İstemen yanmasın, kimsenin canı
Söz dinle oğul, yazıktır size

Gafilin farkımı kaldı kazdan
Geçiyor günler, kış ile yazdan
Son fayda etmez, boş niyazdan
Söz dinle oğul, yazıktır size

Gafile kanma, kanma sözüne
Yalan söyleyenin, bakılmaz yüzüne
Tanrı perde çekmiş, cahilin yüzüne
Söz dinle oğul, yazıktır size

İnsan öz olup, hakça pişmeli
Durmadan hak yoluna, girişmeli
Yanlış kafayı, mutlaka değiştirmeli
Söz dinle oğul, yazıktır size

Tanrı görünmez, kul şekline girmez
Tanrının yaptıklarına, akıl sır ermez
Günah lekesini, hiç bir ilaç gidermez
Söz dinle oğul, yazıktır size

Gam etme dostum, gidenler geçti
Bu yoldan gidenler, ne sular içti
Hepside dünyadan, gün geldi göçtü
Söz dinle oğul, yazıktır size

Allah görmezmi sanırsınız, siz
O en gizli şeyi bilir, bilin hepiniz
Hatalar bırakır, arkasında iz
Söz dinle oğul, yazıktır size

Bir gözün diğerine, faydası yoktur
İnsanın insana, ettiği çoktur
Kıskançlık yüreğe, saplanan oktur
Söz dinle oğul, yazıktır size

Dostunu bilir ol, düşmandan sakın
Tanrıdan başka yok, insana yakın
Önüne arkana, iyice bakın
Söz dinle oğul, yazıktır size

Şebap der ömür, geçmiyor sanma
Kütüler uğruna, yazıktır yanma
Münafıklara uyup, sakın aldanma
Söz dinle oğul, yazıktır size
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2358
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
AĞLAMA BABA

Baş ucuma dikildiğinde ıslanmasın gözlerin,
İçin acımasın ,burkulmasın yüreğin
Yokum diye yanında olamıyorum diye
İlk defa bugün ağlama Baba…
İçindeki acım dinmez biliyorum
Biliyorum bitmez hasretim,
Kalbinde taşınması zor bir özlemim.
Ama yinede Sen bu gün ağlama Baba…..
Ben huzurluyum,mutluyum,
Bu gün gülmen tek arzum
Rahat olsun artık yüreğin
Nolur bugün ağlama Baba…..
Seni düşünmeden emanet ettiğim
Beklide ruhumu taşıyan
Sözlerinde beni bulacağın
‘Hani şu küçük evler Cüce evi ‘ diye
lakap takan,
Yeryüzünde biri var artık
Gözleri tıpkı ben gıbı bakan
Ama nolur bügün ağlama Baba……
Tutmasada benim yerimi
Dindiremesede içindeki hasretimi
Hissediyorum O ben gibi sevecek seni
Sımsıcak ısıtacak tertemiz sevgisi yüreğini
Ama nolur bugün ağlama Baba…….
Biliyormusun; yeni bir arkadaşım oldu dün
İsmi Rüya
Yeni geldi ama oda çok mutlu burada
Canını acıtan iyneler ,derdini anlamayan beyaz önlüklüler,
Yok diye,
Benim şimdi gitmem lazım , arkadaşımla
Uçurtma uçuracağız uzun uzun çayırlarda
Gökyüzünün o sonsuz boşluğunda,
Hadi gel bugün ağlama Baba……..
Sen benim EMANETİMSİN O GÖK GÖZLÜ KIZA…..
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2359
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
Akdeniz Yaraşıyor Sana

Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin bir çocuk ağladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali Dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O senin sardunyalar gibi konuşkan sessizliğini

Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hâlâ
Seninle yatmadım sanki
Dağları dolaştım

Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değişince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağrasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi

Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik âsarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri büklümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan iz düşümleriyle
Yürüyor Balan Tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım
Yaraşıyorsun sen Akdenize

CAN YÜCEL
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Haziran 2006       Mesaj #2360
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kendini Biliyor

Engin denizler gibi sakin ve soğuk,
Dolunayda bana maviyi sevdiren,işveli
Gelinlik gibi beyaz,mağrur Uludağ.

Kalbimin şu vakitte çırpınmaya başlaması
Senden bana ilahi bir aşk çağrışımıdır?Bilemem.
O kendini biliyor ama.
Başka gönüllerdeki aksimin yansımasıdır belki.

Kalbim. ah şu yorgun kalbim.
Hala çırpınıyor hiç durmadan
karların üstünde vahşi taylar misali.


Ne olurdu,ne olurdu
Gönül pınarından içimi ferahlatacak
bir yudum su verseydin bari,
ellerinle kuruyan şu dudaklarıma.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya