Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 243

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.435.350 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2421
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şafak Türküsü

Sponsorlu Bağlantılar


1

Beni burada arama anne
Kapıda adımı sorma
Saçlarına yıldız düşmüş
Koparma anne
Ağlama

Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
Gözlerim şafak bekledim
Uzarken ellerim
Kulağım kirişte
Ölümü özledim anne
Yaşamak isterken delice

2

Bugün görüş günü
Günlerden salı
Islak
Sarı bir yağmur
Ülkemin neresine bakarsa ay
Orada yitik bir anne ağlıyor
Sen aralıyorsun yağmuru
Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
Sonra bir umut koşuyorsun
Yüreğin avcunda
ısırırken
çırpıntı gözlerini
(ah verebilseydim keşke
yüreği avcunda koşan
her bir anneye
tepeden tırnağa oğula
ve kıza kesmiş
bir ülkeyi armağan
koşma anne
birdenbire batacak olan
düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
oysa benim için gece
ışık hızıyla koşan
kısa ve soğuk bir zamandır
bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
uykusuz
yorgun
ve korkak

3

sanırım baytardı
yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
boşver hipokrat amca
üzülme ne olur
sen de anne
sen de üzülme
hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
korkak kahraman gecelerimi
düşlerimle sınırsız
diretmişliğimle genç
şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
usulca açılıverdi
yanağımda tomurcuk

pir sultan'ı düşün anne
şeyh bedrettin'i
börklüce'yi
torlak kemal'i düşün anne
hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
deniz'i düşün anne
her mayıs şafağında uzun
uzun döverken darağaçlarını
ve o şafaktan doğma
onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
insanları düşün anne
düşün ki yüreğin sallansın
düşün ki o an
güneşli güzel günlere inanan
mutlu bir yusufçuk havalansın

4

sıcak omuzlar değerken omzuma
buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
bayraklar ve türkülerle
kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

kurşunlar sıktılar alnıma
açık alanlarda ağır
kartalların konup kalktığı
yalçın kayalardan biriydim
ölüp dirildim yeniden
güneşli güneşsiz akşamlarda

mutlu yarınlar adına
özgürlük adına ekmek adına
üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
dirilip dönmesin diye hiroşimalar
tahtadan atların boynuna çıplak
ölümlerle yatmasın diye çocuklar
aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
kardeşlik adına
havadaki kuş denizdeki balık adına
yürüdüm yıllar boyu

dönüp bakmadım arkama
ıraktı gözlerim çok ırak
izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
kalsa da silinir gider
yalnızca bir ağıt gibi çakılır
ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

5

tören adımlarıyla ölmek
ne garip şey anne
kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
bütün gözler üstümde

sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
masa üstünde üşüyen bir sigara
yanında küçücük bir cam bardak
içinde rengi bu gecenin
cılız titrek bir kibrit
kağıt kalem
sandalye
geride flu
yağlı
büküm büküm bir ip
ve çingene kuralına uygun
değişmez dekoru mudur
idam mahkumunun

6

kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
oysa birazdan boynumu kıracaklar
pul pul dökülecek yaz sıvası eylül'ün

ben ölümü asıl az ötede titreyen
çingenenin kara killi ellerinde gördüm
anladım ki küllenen sigaradır
soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

yani benim güzel annem
alacaşafağında ülkemin
yıldız uçurmak varken
oturup yıldızlar içinde
kendi buruk kanımı içtim

7

ne garip duygu şu ölmek
öptüğüm kızlar geliyor aklıma
bir açıklaması vardır elbet
giderken darağacına

8

geride
masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
bağışla beni güzel annem
oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
elleri değsin istemedim
gözleri değsin istemedim
ağlayıp koklayacaktın
belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

usul adımlarla yürüdüm ömrümü
karşımda kurum kurum-laşan darağacı
(tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
ökse de olsa dört bir yanı)
birdenbire acıdı boynum
gelecekler var birbiri ardınca genç
yakışıklı

ne olur işçi kadınım
az yumuşak dik
şu kefenin yakasını

9

yaşamak ağrısı asıldı boynuma
oysa türkü tadında yaşamak isterdim
çiçekleri kokmak ırmakları akmak
yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
su başlarında aylak sektirmek kavalımı
sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
anavarza kayalıklarına tırmanmak isterdim
o güzel günleri görenler arasında
bir soluk ben de yaşamak isterdim
bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
öperken siya-u jakond'u tebessümünden
işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

ölmek ne garip şey anne
bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
sedef kakmalı bir kutu içinde
vermek isterdim çocukların ellerine
sonra
sonra benim güzel annem
damdan düşer gibi
vurulmak isterdim bir kıza

10

künyemi okudular
suçumuz malum

gecenin kıyısında durmuşum
kefenin cebi yok
koynuma yıldız doldurmuşum
koşun çocuklar çocuklar koşun
sabah üstüme
üstüme geliyor
yanlış mı duydum yoksa
erkenci bir horoz mu ötüyor
keskin bir acı bilenmiş
gitgide yaklaşıyor sonum

iri sözlerim yoktu söyleyecek
usulca baktım yüzlerine
bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
göçtü ayaklarının dibine

korkutamadılar beni anne
avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
darağacı
bir zaman rüzgarda
saçını tarayan telli kavak değil mi
boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
söyle anne
o çingene
bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
sevmedi mi çılgınca

11

kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
işkenceler zindanlar hücreler
savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
mideme karşı
kısacası
bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
gülmek umut etmek özlemek
ya da mektup beklemek
gözleri yatırıp ıraklara

ölmek ne garip şey anne
artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
baba olamayacağım örneğin
toprak olmak ne garip şey anne
ceplerimde el yerine balyoz taşırken
korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
ve yüreğimin ırmakları taştı
taşacakken
ölmek ne garip şey anne

uçurumlar ki sende büyür
dağdır ki sende göçer
ben yaprak derim çiçek derim
çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
gül yanaklı çocuğa benzer
yine de
oğlunu yitirmek kimbilir
ne garip şey anne

12

beni burada arama anne
kapıda adımı sorma
saçlarına yıldız düşmüş
koparma anne
ağlama
kırıldıysa düş evinin kapısı
bütün kırık kapıların çağrılışıyım
kızların yanaklarında çukurlaşan
biten başlayan aşkların ortasındayım
her kavgada ölen benim
bayrak tutan çarpışan
her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
özlem benim kavga benim aşk benim
bekle beni anne
bir sabah çıkagelirim

bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapını
umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
öylece kalkar uykudan şalterler
dişleyip tükürmeden sigaralarını
türkü tadında giyinirken işçiler

bir sabah anne bir sabah
acını süpürmek için açtığında kapını
adı başka sesi başka nice yaşıtım
koynunda çiçekler
çiçekler içinde bir ülke getirirler
başlarını koymak için yorgun dizine
sen hazır tut dizini anne
o mükemmel güne
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2422
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Kar Yağdıkça Kışım Ben

Sponsorlu Bağlantılar

Kar yağdıkça kışım ben,
Yağmur yağdıkça kokarım.
Sevginle açan her çiçek gibi,
Ben de son baharda solarım.

Vadi arası ırmağım ben,
Balıklarla yaşarım.
Sonra bir balığa adını koyar,
Onunla koklaşırım.

Senin adını göklere yazarım,
Güneşle doğarsın,
Bende ay olur,
Senin için her gece parıldarım.

Canım sıkılır,sahildeki martı olurum.
Açarım kanatlarımı senin esirin olurum,
Kalp çarpıntım aynası olur aşkımın,
Sahildeki sarhoşlar şahidim…
Ömür boyu ben senin olurum!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2423
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seven Yüreğime Sor Beni..

Seven Yüreğime Sor Beni

Her gece kan ter içinde uyanıyorsam eğer
hasretin ateş olup giriyorsa koynuma
ıslanıyorsa kirpiklerim seni her andığımda
her düşündüğümde hızla çarpıyorsa kalbim
sensiz bir kez olsun gülmüyorsam bu şehirde
savruluyorsam sokak sokak
ürperiyorsam yaprak yaprak
esip geçen rüzgarlara sor beni

hasret ateşleri yağıyorsa üzerime her gece
kül ateş, ateş alev, alev kor olup yakıyorsa
kahroluyorsa kalbim seni her andığımda
ve tanımıyorsa hiç bir kural yüreğim
kaçmak istedikçe sana dönüyorsam yine
ölüyorsam aşkından her gün dirhem dirhem
ateş - alev sevdalara sor beni

seninle gözgöze geldiğimde
ben lal olmuş bülbül, sen gül oluyorsan
düğümleniyorsa boğazım
çıkmıyorsa sesim, daralıyorsa nefesim
konuşamıyorsam tek bir kelime
depremsi bir titreme başlıyorsa bedenimde
ve çözülüveriyorsa dizlerimin bağı
deli - divane gönlüme sor beni

kirpiklerimden süzülen damlalar
islatiyorsa yüreğimi her gece
hep bulutlarda saklıyorsam seni
düşüyorsan içime tane tane her yağmur yağıdığında
kirpiklerimin kıyısında martı olup uçuyorsan
susuyorsa denizler seni düşündüğümde
gelip seriliyorsan kıyılarıma sular gibi
gelip sokuluyorsan uykularıma
gelip sokuluyorsan rüyalarıma
sensiz geçen gecelere sor beni

damarlarımda aşk olup dolaşıyorsan
şiir olup doluyorsan kulaklarıma
masmavi bir coşku oluyorsan bedenimde aşkça
çıkıp ırmaklarla dertleşiyorsam her gece
ay gibi akıyorsan yüreğime beyaz tüller içinde
yalnız yıldızlarla paylaşıyorsam seni sevdiğimi
sana anlatamıyorsam
bir kır çiçeği hüzün saçıyorsa gözlerime
su olup akıyorsam, ateş olup yakıyorsam
ve beceremiyorsam sensiz yaşamayı ve ölmeyi
şu seni ölümüne seven yüreğime sor beni..
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2424
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Karanlığın İçinden


Sönmüştü şehrin ışıkları büsbütün,
Yine her yer karanlık,sessiz
ve ben sensizim yapayalnızım,
Bu şehirdeyim akşamüstü buğulanmış gözlüklerimle,
Senin evinin taa öbür ucunda
Benim evim ise diğer öteki ucunda olan caddenin
Üzerinde yürüyorum titrek adımlarla aklımda bir tek sen.
Hatırlar mısın? Caddenin tam ortasındaki parkta buluşurduk ya bazen
Her 5 dakikada bir sönerdi parkın ışıkları.
O an korkardık ,titrerdik ,birbirimize,
Sarılmak isterdik hiç ayrılmayacak gibisine
Isınırdık birbirimizin kollarında,
Gözlerim gözlerini arardı,ellerim
Usulca dokunurdu teninin kokusuna...
Öpüşürdük doyasıya,gülümserdik,
Sanki ağlarcasına,
Ama 5 Dakka biterdi ışıklar,
Gelirdi şaşkın bakışlarla,
Gözlerinin içi parlardı senin,
Benimse içim kıpır kıpır
Heyecandan dolup taşardı,
Yıldızlar eşliğinde sohbet ederdik ,
Güneşin doğmasını bekler ve günün,
İlk ışıklarıyla evin yolunu gözlerdik.
Sonunda ayrılırdık ve her ayrılık,
Sonunda usanmadan,bıkmadan
Sana tekbir şeyi kekelemeden söylerdim
Seni seviyorum bitanem...
Şuan burada ışıklar yine söndü,
Her yer karanlık ve sessiz
Aklıma yine sen geldin.
Ben sensiz yapayalnızım bu
Şehirdeyim akşamüstü buğulanmış gözlüklerimle,
Karanlığın içine yürüyorum...
Kazanç Ortaklığı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2425
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
AŞK

Dediler ki bana
Tarif et aşkı,
Diyemedim,
Söyleyemedim iki kelimede olsa,
Aşkı bana soranlara.

Ya hiç sorulur mu?
Aşkı, hiç yaşamamış,
Hiç sevilmemiş,
Hiç sevememiş birine...

Kimi der ki aşk sevmektir,
Kimi der ki aşk hayat demektir,
Kimi der ki aşk paylaşmaktır,
Ve birçok, kendilerince anlamlı sözcükler.

Ama işte,
Ben diyemedim iki de olsa kelime
Ama bir daha, sorarlarsa eğer
Derim ki,
Aşk,
Yalnızlığı yenmenin en büyük sevincidir...
green almond - avatarı
green almond
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2426
green almond - avatarı
Ziyaretçi
istesende duyamazsın
senden ne isterdim bilirmisin
en çok neyi yapmanı isterdim
ben senden biraz doğruları isterdim
evet sadece doğrular
kalbimde sivilceler çıkmaya başladı
nedenini merak ettinmi
kalbimin yalana karşı alerjisi var
kim bu yalancı biliyormusun
bana birkere bile doğruyu hak görmeyen
bir kere bile gerçekleri söyleyemeyen
ve bir kere bile gözlerinde gerçekleri göremediğim
sensin
sen öylesinki
bir kere bile sevemez buyüzdende asla sevilemezsin
sen hiçbir zaman gülemezsin
güldüğünü sanarsın ama ağlarsın
umarım artık bendende,sevgimdende medet ummazsın
arkana bakma beni orada bulamazsın
sana son bir sözüm var 'elveda' diyeceğim ama
sen istesende duyamazsın...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2427
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
KARDELENİM

Üşüyorum, üstüme kar yağıyor
Sensizliğin beni hep sardığı gibi
Gözlerimden hep özlemin akıyor
Gündüzlerim artık zindanlar misali
Hep sana kavuşmak istiyorum, kardelenim.

Çırpınıyorum, aşkımı yaşamak için
Hayalini düşlemekten yorgun düştüm
Bekliyorum sevda ışığını görmek için
Sensiz hep karanlık benim gönlüm
Hep sana sarılmak istiyorum, kardelenim.

Bekliyorum, karakışın bitmesini
Bahar gelsin ışığını göreyim diye
Sıcaklığın saracak kırların örtüsünü
Üstümden kalkacak beyazlığın diye
Hep seni görmek istiyorum, kardelenim.

Özlüyorum, ışığını görmeye az kaldı
Karanlık, beyaz kabuğumdan çıkacağım
Güneş ışıklarını beyaz örtüme saldı
Kavuştum artık sıcaklığına sarılacağım
Hep seni sevmek istiyorum, kardelenim.

Kardelenim, güneşin sevdasıyla yanarım
Bu sevdadır işte, beni her bahar yeşerten
Bakışların eritecek, gizemli sıcaklığına kanarım
Kar beyazdır bu macera aşkıma zarafet katan
Hep seni bulmak istiyorum! Kardelenim.

12.03.2002 Ankara.
Cafer Tayyar ÖZKAN

Kardelen çiçeği kış boyunca,
Üzerinde kar beyaz örtüsünden çıkmak,
Güneşine kavuşmak için özlemle bekler...
Tıpkı yüreği sevda ateşiyle yanan bir yürek misali
Bu çiçek özlemle beklediği güneşine kavuşur ama
Kavuştuğu güneşin sıcaklığı,
Kar beyaz yuvasını eritir ve ölür!

cicek003
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2428
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
arkadasım senın koydugun oraya şiir değil..burası şiir bölümü..


kalp004

AŞKA DAİR NE VARSA

Hep hayallerle yaşamayı arzu ediyorum.
Çünkü hayallerime kimse karışmıyor,
Hep hayallerimde seviyor, seviliyorum
Aşka dair ne varsa hepsini orada tadıyorum ..

Dostluklar bile artık sahte, ikiyüzlü oldu,
Şimdiki güller eskisi gibi kokmaz oldu,
Sevgi diye açtığım mektuplar kahır doldu,
Aşka dair ne varsa hepsini orada sanıyorum ..

Sevdim hep, sevmediğim olmadı şu cihanda,
Verdim hep, vermediğim olmadı bu alemde,
Yazdım hep, yazmadığım olmadı bu hayatta,
Aşka dair ne varsa hepsini orada biliyorum ..

Biliyorum yine bana küseceksin bir bahaneyle,
Seviyorum diyeceksin belki önünde bir sananeyle,
Kor ateş düşen yüreğime gel bir derman eyle,
Aşka dair ne varsa hepsini orada yazıyorum ..

Hayal deyip sakın sevgini esirgeme yüreğinden,
Gün gelir elbet gerçek olur inanarak sevdiğinden,
Sen de içersin Tanrıdan dilerim benim içtiğimden,
Aşka dair ne varsa hepsini orada yaşıyorum ..

26.03.2002 Ankara.
Cafer Tayyar ÖZKAN


kalp004
ramsstein - avatarı
ramsstein
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2429
ramsstein - avatarı
Ziyaretçi
LODOS

DÜŞLER SARPA SARMIŞ YAMAÇLARDAN
KANAR GİBİ DÖKÜLÜR SATIRLAR .
HEM YORGUN HEM DARGIN ŞİMDİ
HERŞEYİ SAVURAN RÜZGARLARA MARTILAR .
ŞİİRDE MATEM EZGİLERİ GÖZLERİ YAŞLI
"GİDİLMEMİŞ UZAKLARDA BEKLEYENLER VAR"
DİYE BAĞIRAN MARTILARA KANAR
SAATLER DALGALARDAN DELİ
BU SATIRLARIN BİR ŞAİRİ VAR
DİZE OLDUKLARINDAN BELLİ
LODOS YORGUN BEDENLERİ SAVURUR DURUR DÖRT BİR YANA BU VAKİT
ŞİMDİ SUZİNAK MAKAMINDAN GİRER MÜZİĞE KEMAN
BÖYLE SON DEMLERİNDE BİR ŞİŞE RAKI VE MASA BİZDEN DE SARHOŞ
ISRARDA FAYDA VARDIR YA NE KALMIŞ AKILDA GÜZEL SÖZLERDEN
HOŞ BU KARIDA ISRARA KANACAK GÖZ DE YOKTUR
EN İYİSİ BIRAKIP KENDİMİ LODOSA VARAYIM DENİZİN KIYISINA
DALGALARA TAŞ ATIP BALIKLARA VE BALIKÇILARA ŞARKI SÖYLEYEYİM BU GECE
BU GECENİN GERİSİNDE BENDEN KİME HAYIR GELİR
ZATEN KİM BENDEN HAYIR BEKLER Kİ HAVA BÖYLE LODOS
LODOSTAN KİME NE HAYIR GELİR
KEMANCI BİLE SIZDI BİR KÖŞEDE ARTIK GİTME VAKTİDİR
ARTIK BU YORGUN BEDENİ LODOSA KATMA VAKTİDİR
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
10 Haziran 2006       Mesaj #2430
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
cicek003

EĞER İZNİN OLSAYDI



Eğer iznin olsaydı, seni,

bulutların gökyüzünü

sardığı gibi sarardım;

kaçsan bile, rüzgarlarla bir olur,

uzak, yakın

diyar diyar arardım.



Eğer iznin olsaydı!?

sana gelebilmek için

gökyüzünü şimşeklerin

yardığı gibi yarardım.



Aldırmazdım senin için

edilseydim her suçtan sanık.

Aldırmazdım yeryüzü, gökyüzü

olsa bile tıkanık.

Eğer iznin olsaydı yağmur gibi

çisil çisil yüreğine yağardım.



İsterse kararsın ufuklar..

isterse sararsın, küllensin umutlar...

bana ne, sana ne...!

eğer iznin olsaydı!?

Tek sen sevin, mutlu ol diye güneşin olur

hep istediğin ufuktan doğardım.

Engel olamazdı bir bahâne.



Eğer iznin olsaydı?

sevgi ışıklarıyla

gönlüne çökelen

kesif karanlıkları boğardım

ve yüreğine yüreğimden hep sevgi sağardım.



29/09/83

Kadir KARAMAN
cicek003

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya