Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 277

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.435.508 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2761
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
baslik

Sponsorlu Bağlantılar
Usulca geçtim bu şehrin sokaklarını,
Akşama vardım.
Şiirler yazdım sevdiğim sana,
Anladım ki,
Seni sevmek bambaşka bir mevsimmiş bana.


Takvimlere bıraktım yalnızlığı,
Yağmurlardan düştüm yokluğuna, cümlelerinden içtim,
Sabahlara saklandı ayışığı,
Usulca unuttum bu şehrin sessizliğini.
Yanımda sen,
Ellerimde yüzüne gülümseyen zamanlarım,
Onca sevda vardı şafaklara sevdiğim,
Ben yalnız seninkini seçtim.


Çocukluğundan sıyrıldım sana aşkların,
Çabaladım kapıların dışında,
Yalnızlığıma ok gibi saplanan yarınlar vardı,
Anlaşılmamış, paylaşılmamış,
Gecelerce saçlarına karışan yıldızların koynunda,
Bir ben vardım, birde sen,
Bakışırdık sabahlara kadar aynalarda.


Yani sevdiğim,
Zaman aldı uykularımı,
İçime sancı doğuran bütün sabahlardan,
Göremesemde seni, kendimden vazgeçtim.
Usulca bitirdim bu şehri seni düşünerek,
Bir seni sevdim.
Ardımızda,
Gündüze bırakılan nice aşklar vardı özlenmemiş,
Devrik cümlelerinde aşk, henüz yüzümü görmemiş,
Sen vardın bana herşeyden önce sevdiğim,
Seni sevmeyi öğretti bana gecelerce,
Sende aşk'ı bulan yüreğim.


Ve anladım ki sevdiğim,
Sevdaların şimdi bana herşeymiş,
Aşk yalnız sende gerçekmiş,
Seninle aşk'ı yaşamak,
Hiç birşeye değişilmezmiş.



Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2762
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
SON DEFA GEL
Bir çocuğum adını heceliyorum,
Sponsorlu Bağlantılar
Kağıtlara adını dolduruyorum,
Bir vurgun yaşadım ama
Gene de ayakta durmaya çalışıyorum...

Bu mekan neresi?
Terketmekte neyin nesi,
Unutturdun bana her şeyi,
Tanımıyorum kimseyi,

Bak gene elimi uzattım sana,
Nefes alamıyorum anla,
Aşkınlayım bekliyorum yana yana,
Ölecek yoksa,gel sahip çık şu cana...

Tenin tenime değdiğinde can gelecek,
Sen gelmezsen, Azrail'e can verecek,
Bu kalp seni dursa da sevecek,
Gel son defa olsun
Belki de bu gözler seni son defa görecek?

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2763
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
baslik
yildiz
Anladım diyemem ki ! Suçluyum.
Belki ben anlatamadım sana kendimi
Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece
Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi.


yildiz
Her gün her dakika seni özlerdim
Bitmezdi kederim senin yanında bile
Susardım, gözlerime baktığın zaman
Mermer bir heykelin çaresizliğiyle

yildiz

Oysa neler düşünürdüm sen yokken
Sana kavuşunca neler söylemek isterdim
Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi
Ayrılık başlayınca ben biterdim.

yildiz
En kötüsü beni koyup gitmendi
O, öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz
Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde
Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz.

yildiz
Ve nice yıllar kovalardı birbirini
Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler
Bütün teselliler uzaklarda kalırdı
Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler

yildiz
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi?
Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim.


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2764
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
beddua


Sana her gece dua ediyorum
Sevdiğim için değil,beter olasın diye
Allahımdan bir tek şey diliyorum bana çektirdiğin acıları sanada çektirsin diye,;
Geceleri göz yaşlarının yaş olarak değil kan olarak akmasını istiyorum
Benden gittiğine bir gün pişman olacaksın,
Çünkü benden çok seveni sen istesende asla bulamazsın
Pişman olacaksın aşk yolunda bir tek ben değil sende bir gül gibi solasın sende benim yandığım gibi yanasın sen de benim gibi her gece göz yaşı akıtasın
SENİN GİBİ KALP KIRINLAR BU DÜNYADA YAŞAMASIN KAYBOLSUN
Nefretlerim teker teker kaybolsun....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2765
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
baslik

Ey! acının yanık tenli çocuğu;
Hüznümü doldurduğum odalardan süpürüyor,
Acı çığlıklarımı,
Sandıklara koyup, anahtarını atıyorum.
Aç yüreğini buzlarımı erittim,
Kör sevdaları kurşunladım,
Yalınayak dizlerim yaralı sana koşuyorum.
Suskularımı , yeminlerimi bozdum yolunda.
Beşinci Cemrem aşk düşür toprağıma.
Bana aşkı öğret dilimde türküm olsun.
Sevdayı öğret dilden dile dolaşsın.
Masallar anlat düş(lere) benzeri.
Sevmeyi anlat hadi büyüt beni...


Ey! kekik kokulu yarim;
Gökkuşağını çal evvel zamanlardan.
Yıldız topla saçlarıma hiç sönmeyen.
Bahar getir zemheride.
Gül(ler) ser sol yanıma.
Gizli düş(lerimizde) bir dünya kur.
İlk söz(ün) son söz(ümüz)
"SENİ SEVİYORUM"
olsun...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2766
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mezopotamya



Ben Mezopotamya!...
Asya'nın nazlı kızı.
Bereketin, bolluğun ve sevdaların diyarı...
Sevgi ve kin,
Öfke ve hırs,
Savaş ve barış bende anlamlandı.
Bende vücut buldu ruh,
Tarih benimle başladı...

Özgürlük göbek adımdır,
Dağlarımda ve ovalarımda,
Zümrüt yeşilinde
Ve güneşin sihirli renklerinde,
Rüzgarın o karşı konulmaz,
Muhteşem ritminde bir kısrak olur,
Fırat'la yarışır,
Dicle'de dinginleşirim...
Nemrut'ta kara kartalın kanatlarında
Tanrılara meydan okurum...
Eridu'da Gılgameş olur, Enkidu'yu ehlileştiririm,
Hammurabi olur 282 ile düzen getiririm...
Tanrıça Iştar benimle aşık atamaz,
Çünkü özgürlük ve sevdanın pınarı benim...
Çünkü ben Mezopotamya'yım
Asya'nın nazlı ve biricik kızı...

Güneş;
Önce
Ve en güzel bende doğar.
Yayılır çekinmeden,
Çırılçıplak dolanır gün boyu
Ovalarımda, dağlarımda...
Kah bir kelebeğin kanadında,
Kah yeni doğan bir kuzunun yanıbaşında,
Bazen tohuma duran bir çiçeğin tomurcuğunda
Bazen de İzlo'nun doruklarında akşamı getirir...
Vedalaşırken batımda,
Mor gecede ayın en güzel yüzüne emanet eder beni,
Ertesi günde buluşmanın sevgi ve coşkusuyla...
Çünkü ben Mezopotamya'yım
Güneşin ve ayın maşuku...

İnsanlarım mert ve sevecen,
Çünkü benim suyumu içtiler,
Ekmeklerinde,sevgiyle büyüttüğüm başaklarım
Ayranlarında, sütümle beslediğim,
Mis kokulu otlarımın tadı var...
Çünkü onlar benim çocuklarım,
Ruhları bende bedenlendi...
Özgür, mağrur ve sevgi dolu....

En iyi bağbozumları bende olur,
En iyi şarabı, en tatlı şırayı ben veririm
Belki de bundandır,
Benim topraklarımda aşk,
Sevmek ve sevilmek,
Şarap tadında olur...
Bundan değil mi ki;
Babil Kralı Nabukodonosor,
Sevdası için Mardin'den Şamran'larla
Şıra akıttı yüzlerce mil aşağılara,
Bundan değil mi ki,
İskender Zınnar'a;
Prenses Fahriyye ve Ravza cennet bahçelere,
Şad Buhari Mardin'e yerleşir...
Timur, Kustus, Antonius ve daha nicesi,
Bu sevdanın peşinde topraklarıma kan bulaştırdılar...
İhanet ektiler topraklarıma;
Kelepçe vurdular çocuklarımın gözyaşlarına...
Dağlarımda ağaç bırakmadılar, çıplak kaldım,
Utanırım... ele güne karşı,
Utanırım... aya, güneşe karşı
Çünkü ben Mezopotamya'yım,
Asya'nın nazlı ve özgür kızı...

İbrahim bende doğdu,
Sin Mabedinde aya ve yıldızlara yakarırken doğruyu buldu...
Zarathustra, Mani ve Yezidiliğe ben ilham oldum,
İlk Hıristiyanlara ben kucak açtım
Lorna ve Anastisiupolis ile, İslam'ın yolunu ben açtım
Dermetinan'da Hacı Kemal,
Kosar'da Hoca İhsan, Selman-i Pak ve niceleri İslam dediler;
Moşe Bar Kifo, Hanna Dolabani;
Hammara'da, Deyrulzafaran'da, Mor Mihail'de Mesih demediler mi?
Ekmeğim, suyum ve güneşim hepsine yetmedi mi?
Yetmedi mi? Zeytinim incirim ve narım...

Utanırım anamdan, kardeşlerimden, çocuklarımdan
Utanırım güneşten, aydan ve rüzgardan...
Utanırım, aç yatan bebelerden, dedelerden,
Utanırım, el kapısında iş dilenen civanlardan,
İçtiği suya pislik bulaşmış analardan, babalardan utanırım...
Çünkü ben Mezopotamya'yım
Asya'nın nazlı ve mağrur kızı...
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2767
kambis - avatarı
Ziyaretçi



Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
Ü.Y.Oğuzcan




Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2768
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
baslik
sagmum


Zamanla tükenen hemfikir yanlarımızı,


Fark edemedik yar.

Ansızın ayrı düştük aynı uçurumdan,


Aynı zamanda, ayrı noktalara.

Birlikte "Hiç"leştik birbirimiz için,
Haksızlık olmadı ne iyi!...

Şaşkındık...
Şaşkınlığımıza gülmekten yola çıkıp,
Ağlamaklara vardığımız ve hıçkırıklarımızla yorduğumuz
O geceyi hiç unutamadım ben.
Yani tümüyle bir uçuruma feda etmedim seni yar.
Kaldın yine bende biraz
O en kocaman "Sen" yanlarınla,
Ve en çok o geceye döktüğün gözyaşlarınla.

Bilsen ne çok sorguladım kendimi "Hala mı?..." diye.
İyi niyetimden değil inan,
Unutamadığımdan unutamadım seni.
İki taraflı başkalaşmalarda,
En başkalaşan olduğum için belki de unutamadım seni.
Haklıydın, en çok bendim artık sence olmayan.
Sence ben, bence sen değildik artık yar,
"En çok"ların ne önemi var?

Biz gideli çok oldu, üzme kendini.
Gönüllerimizde sevdamızın çürümüş artıkları
Tümüyle yok olma çabası içerisindeyken,
Ve yüreklerimiz
Var oluşlarının en yorgun dönemlerinde
Usul usul demleniyor,... hayır düğümleniyorken...
Yorma kendini "çoktan bitmiş"ler için,
Üzme kendini yar.
Bir adamın kapkara gözlerine
Ne kadar yakışırsa sel gibi yaşlar,
İşte o kadar yakıştı sana aşk için ağlamaklar.

"İÇİMDEN ATAMAM" dediklerinden kurtulabilmek adına,
Kezzap formüllü yaşlar akıttın ya gözlerinden,..
Yüzünü yol yol eriten,
İçimi delik deşik eden,
Yüreğimin en yaralı köşelerine düşen,..

ilk kez o gün
tümden yitirdiğimiz o en kara sevdamız,...
O en derin yaramız ve en çaresiz yanlarımız,...
Ardınca el salladığımız aşkımız için,
Gözümüz aydın yar!

Beni yaz bir kenara.
Vasati 40 çöpü tükendiğinde,
Atacağından korktuğun için
Yanık çöplerini içine doldurup biriktirdiğin,
Bir süre daha yırtık cebinde saklamaya karar verdiğin,
Avuçlarının terinden erimeye yüz tutmuş
Bir kibrit kutusu üzerine mesela.

Beni yaz bir kenara.
İlk kez adımladığın ve bir daha asla uğramayacağın
Hayal mayal bir şehrin,
İl sınırındaki şehir tabelasının nufus hanesine.
Sıradan bir taşa tebeşir kılığı giydirerek...
Silerek...
Gerçeklere yalan anlamlar yükleyerek...
Yaz beni yar.

Beni yaz bir kenara.
Hayatın tek kenarlarına,
Sevdanın en geometrik yanlarına,
Siyah kılıklı koyu gri tüm duvarlara.
Aşkın;
"İmkansızdı" başlığının yakışabileceği neresi varsa,
Oraya yaz beni yar.

Yaz işte. bir yerlere yaz beni.
Kaybetmemiş olmak adına,
Aradığında bulamayacağından emin olduğun
Hayatın en kuytu çıkmazlarına,
En derin girdaplarına,
En karanlık köşelerine yaz beni.

Yaz beni.

Beni yaz bir kenara yar.


arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2769
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Beni Sakın Unutma


Aşkımı gömdüm derinliklerine kalbimin
Oysaki ben seni nede çok sevmiştim
Bir gün kalbin hüzün, gözlerin yaş dolarsa
İşte o zaman beni hatırla
Hatırlaki alevlensin göğsündeki kor ateş
Titresin vücudun acı çeksin bedenin
Bana çektirdiğin acıların yerine
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Haziran 2006       Mesaj #2770
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
baslik
objeyildizlar

Acılarımın orta yerine kurduğun
Derme çatma düşlerine yazık olur
Git!
objeyildizlar
Çoktan beridir;
Dünlerimin ardı sıra gelen yarınlarımın,
Müptelası kara bulutların ısrarı.
O bulutlar ki bana sevdalı.
Bence git!

objeyildizlar
İncecik bir aşktan,
Olmadık mucizeler bekleme.
Düştüğün dehlizler
Kabusun olur,
Yazık olur.
Git!
objeyildizlar

Koptu kopacak avuntularıma,
Sallanan yarınlarımın altına,
Gazete kağıdı sıkıştırma çabaların öyle boş ki..
Alın yazım ağır gelir masalsı düşlerine,
Çocukluk etme,
Git!
objeyildizlar
Git;
Çünkü sen gelmeden çok önce
Tükendi bende her şey.
Son yarınımı da,
Önün sıra çıkan bir umutsuza verdim.
Köhne duraklarda,
Yanlış zamanlarda bir hiçim ben.
Umutlanma boşuna, tükenirsin..
Git!

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya