Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 30

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.235 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #291
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen Gidince Anladıklarım

Sponsorlu Bağlantılar

Meğer seher yelleri de kırarmış başakları,
Umutlar da hep hanımeli açmazmış.
Düşünceler, sarıp sarmalarmış solmuş baharları.

Anılara küskün görüntülerde yaşarmış meğer düşler,
Ve geceler, hep yıldızları gizlemezmiş koynunda,
Hasretlere tutsak olurmuş, karanlığın kolları.

Meltem değilmiş tüm rüzgarların ismi meğer,
İsmi martı değilmiş,
Beyaz olan tüm kuşların.

Sırlar taşımazmış gündönümleri uzaklara her zaman,
Kolay değilmiş her bilmece,
İri sorular varmış yüreklere saplanan.

Nankör diye haykırırmış,
Saatler her geçen an'a,
Meğer arkadaş değilmiş akreple yelkovan.

Ağacın dalında filizlenirmiş meğer sevda,
Yalnızlıkmış kökleri,
Ayrılıkmış derinlere uzanan.

Şimdi sanma yalnız senin gözlerinde geziyor nemli bulutlar,
Yalnızlık doruklarından çığ gibi yıkıldığında,
Erkekler de ağlarmış inan,
Olsa da göz pınarları ıslanmadan

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #292
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kaç yıl önce olduğunu bile anımsayamadığım,
Uzun bir zaman yolculuğunun en son köşesindeydi,
Sponsorlu Bağlantılar
Aşk denen duygu ateşinin yüreğime ilk düştüğü vakitti,
Bir yaz haytalığında süregiderken mavi gözlerindeki yolculuğum.
Aşk denilen kelimenin sözlüğe, anlamı yeni yazılmak üzereydi.
Her aşk yüklenmiş kırmızı gülü sana getirmek isterken.
Karşına gelince, sadece al yanaklarının sıcaklığında gönlümü ısıtabilmekti galiba aşk.
Hiç utanmadan dokunabildiğim pamuk ellerini,
Ve duyduğum tüm aşk şarkılarında, şiirlerinde bir seni bir beni canlandırırken,
Ve tüm acıklı ayrılık şarkılarını, sanki en büyük korkularımla yüzleşmişçesine,
Dinlemekten çekinmekti galiba aşk.
Sonbahar gelmesin diye geceleri boğan uykusuzluklarda,
Hep seni ağlamaktı galiba aşk, hep seni sayıklamak, seni aramaktı.
Yaz bitmesin diye Allah Babaya haykırışlar,
yağan her yağmurda,
Yavaşça tükenen umutlardı galiba aşk.
Yanına gelmeden önce hasret yüklü bir ton sözü sırtlanıp,
Ama seni görünce hepsini unutup, gözlerinde kaybolmaktı galiba aşk.
Tüm boş bulmaca karelerini isminle doldurup,
O bulmacaların bir köşesine sıkışmayı istemekti galiba.
Akşamları saklambaç oynamak yerine, çıplak ayakla,
Bir sahil kenarında seni düşünerek sana yürümekti belki de..
O herkesin tehlikeli dediği kuyuda boğulurken,
Seni düşünüp mutlu olabilmekti galiba aşk.
Sonbaharın gelecek olması ihtimalini,
Korkudan düşünememekti belki de,
Süt mısırı tazeliğindeki sapsarı saçlarına,
Bir daha hiç dokunamamak ihtimaline karşı,
En kral isyanlarla cephe almaktı belki de aşk.
Rüzgardan senin sırtına doğru esmesini istemek.
Seni az da olsa bana yakınlaştırması için yalvarmaktı.
Hatta o güzel yüzünü aydınlattığı için güneşe,
Akşamları sahilde yürürken yolumuza mehtap tutan ay dedeye,
Teşekkür etmek, minettar olmaktı…
Çaresizce ayrılık sırasını beklerken bir mevsimin kanatlarında,
Kimsesiz köşelerde korkudan hıçkıra hıçkıra ağlamaktı galiba,
Sorugusuz sualsiz, sığınmak istemek bir baba şefkatine,
Biraz korku, biraz gariplik, biraz isyan kundaklamaktı galiba aşk.
Cesur cesur aşağı bakmaktı gözlerinin uçurumunda,
Ve düşmekten değil bakışlarından uzak kalmaktan korkmaktı aşk.
Uykularından kıskanmaktı, rüyalarına sızmak için bahaneler aramaktı.
Ve kutlamak istemekti ellerini ilk tuttuğum günü,
Kırk gün, kırk gece…
Dudaklarının sarhoşluğunda yok olmak istemekti bir aşk sözlüğünde,
Bir rüya nasıl bir ömre yayılır diye mucitçe düşünceler her eridiğinde,
Yavrusunu yitirmiş bir kartal gibi, son sürat uçup,
Bir dağa çakılmak istemekti galiba aşk.
Ve ayrılık günü gelip çattığında,
Konuşmaya bile mecali olmadan,
Bir şehit edasıyla, ismini taşlara yazdırmaktı aşk.
Kimsesiz bir sokak karanlığı da olsa ayrılık,
Ağlamak ile gülmek arasında sıkışmış bir vapur gibi
Bir o yana bir bu yana, savrulmaktı galiba aşk.
O an bir şimşek çaksa, dünya ortadan ikiye yarılsa,
Ya bu ayrılık olmasa,
Ya da herkes ölse, dünya kararsa diye haykırmaktı galiba aşk.
Arasından çok yıllar geçsede, şöyle bir düşünebilmek,
Unutamamak, yarı güler, yarı ağlar bir kalemle
Uğruna bir şiir yazmaya çalışmaktı galiba aşk…


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #293
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
*** Tut ***

Son kaya iniyor kuyu aydınlanıyor
Ses insanın derinlerde parlayan
Son isyan denemesi oluyor güzel
İçimde yaman tutuk bir şair doğuyor
Tut elimden
Dosta düşmana karşı bir iyi konuşayım
Tut
Kulede saat kırılmasın
Geyikler sağır
Rüyalar boğuk olmasın

Son kral ağlıyor, üstünde son kuş yoruluyor
Halkın kayıp annelere karşı saygısı yok
Tut elimden
Düşen tüyleri toplayalım
Tut
İsimsiz çocuk ağlamasın
Kuyuda ışık sönmesin
Kırk oda içiçe dönmesin
Halayıklar sağır
Dualar boğuk olmasın

Son insan yürüyor
Tut elimden kaçalım
Kaçalım kaçalım
Bizi kimseler görmesin
Arıyanlar bulmasın
Tren duvarları sarsmasın
Yürek bu kadar hızlı çarpmasın
Kan böylesine hızlı akmasın
Aşkın kulakları sağır
Sesi boğuk olmasın



***Neye Yarar Artık***

Her an beni kaybedebilirsin artık
Hasretin derinliklerinde vurgunlar yemişim
Son bir gayret,son bir uğraş vermişimde
Kollarımın gücü yok,tutmamış ellerim
Umursamamışsın,tükenmişim bitmişim

Artık faydası yok,çağırma yarınlara
Yarınlarımı,dünlerde tüketmişim
Geç kalmışsın,tükenmeye yüz tutmuş umutlara
Geç kalmışsın,dünlerde tükettiğim yarınlara.

Özlediğimden daha fazla özletmişsin sen
Aradığımdan daha fazla,kaçmışsın benden
Umursamamışsın,sensiz ağladığım geceleri
Umursamamışsın,göz yaşımdaki resmini

Neye yarar artık
Yüreğine tüm pişmanlıkları alıp dönsen
Neye yarar,dudaklarında sevgi sözcükleriyle gelsen
Neye yarar,bütün geceleri gündüz eylesen

Hangi güneş ısıtır ayazlar yemiş yüreğimi
Hangi yıldız süsler karanlık gecelerimi
Hangi ateş eritir buzullarda bıraktığın yüreğimi?
Neye yarar artık dönsen geri!

Son düzenleyen Blue Blood; 25 Ocak 2006 16:48 Sebep: Flood yapmayınız..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #294
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yatağından doğar nehirler

Yabancı bir şehrin sokaklarında olduğunu unutup,
her sokakta kendi sehrinin sokaklarını aramak,
bir başka şehri özlemekle eş seni özlemek
sonrası,
akşamın ateşe verdiği yangın yeri sokaklarda,
kendi yangınlarına hasret ,
vazgeçip sudan
içimde seni aramak telaşı.
Kabullendim,
yola çıkıp kendimden sana dönüşleri.
Dönüşlerim,
vazgeçişlerim.
Terkedişlerim
kendimi.
Kabullendim.
Çıkıp senden yola kendime dönüşleri.
Bundan önceki
ondan sonraki.
Dün olmuş,
bugün olan,
yarın olacak
VE …
Tekrar
VE
Tekrar
sonrası.
Kendi elimizdeki camdan çekiçlerle
tuzla buz hayaller.
Sevişmeler batmış hayal kırıklarına.
Sevişmelerimiz,
hayal kırığı kesikleri.
Kanamalı düşler düşüncelerde.
Kan kaybediyor sevişmelerimiz.
Sevişmelerimiz can cekişiyor.
Korkma .
Sevişmelerin canı acımaz,
VE korkma
sevişmeler ölmez gerçek değilse.
Bundan önceki
ondan sonraki.
Dün olmuş,
bugün olan,
Yarın olacak
VE …
Tekrar
VE
Tekrar
sonrası,
Bütün nehirler akacak,
akacak kavuşmak ümidiyle denizlere.
Oysaki bir sen bilirsin.
kendi düşlerime geçkalmışlıklarımda kurur içime akan tüm nehirler, kavuşamadan denizlere.
Kururbirer birer
nehirler.
Kurur birer birer
yatakları.
Yataklarıyla sevişir nehirler.
Nehirler…
Doyurulmamış sarılmalara gebe kuru nehir yataklarının kasıklarında büyürler.
Büyürler .
Büyürler .
Sonrası .
Çığlık çığlık,kan revan içinde.
İnce bir su yürür,
sızlar kasıkları
VE
ARDINDAN DOĞAR YATAĞINA NEHİRLER
VE
nehirler akar kavuşmak ümidiyle denizlere.
Bundan önceki
ondan sonraki.
Dün olmuş,
bugün olan,
yarın olacak
VE …
Tekrar
VE
tekrar,
sonrası.
Sen baştan ayağa nehir keseceksin içimde akan.
Çağlayacaksın dolu dizgin.
Ve denize kavuşacak tüm nehirler içimde.
Sen akacaksın.
Benim saçlarıma gece yağacak


*****
özlemlerim vardı hayatta yaşanacak
kalbimin dışında açığa çıkacak
ne zaman beni sevda bulacak
sence bu sevda nasıl yaşanacak
bir kadın vardı hayatta bulunacak
onunla doyasıya aşk yaşanacak
güzellikleri tadarak yaşayacak
sence bu sevda nasıl yaşanacak
biliyorum bizimkisi yasak aşk olacak
yaşananların sonu nereye dayanacak


özlemler hep içimizdemi kalacak
sence bu sevda nasıl yaşanacak
sonunda biz bulduk bu aşkı
özlemlerimiz içimizde acı bir sancı
duygular bizde yaşanmayı bekleyen hancı
sence bu sevda nasıl yaşanacak
AHMET

*****
AŞKIN ÖTEKİ ADIDIR ÖLMEK

aşkın öteki adıdır ölmek
çeker çilesini yalnızlığın
sevdanın buğusunda yanar
kor ateşlerde közlenerek.

dalıp gider uzaklara bazen
doğan günden medet umar
sevgili gelecek gibi..
rüzgarla selam gönderir
hasretini dokundurmak için
bulut olur, yağmur olur
yağar ovalara öbeklenerek.

aşkın öteki adıdır ölmek
yalnız akşamlarında ağıt
özlem, gözyaşı..
bir şişe şarap
leblebi çekirdek
sızar kalır masalarda
ufaktan demlenerek.

alıp başını gitmek ister bazen
karlı dağlara
unutabilirmiyim diye
gittikçe çöker hasret
düğüm düğüm olur boğazında
bir sızı olur oturur
yüreğine çöreklenerek.

yırtar geceyi sesi
seslenir ovalara!
seni seviyorum, seni seviyorum!!!
bekle geliyorum!!!
diye yüreklenerek.

*****


BEKLENEN YAGMUR

belki bir gün bir yağmur yağar
ve yine belki de
o damlalardan biri
yeni sen olursun...

*****

İKİ SEVGİ GİBİ
Hüzün olmayan bir ülkede büyümeliyiz seninle,
Seninle başak sarısı güneşler altında öpüşmeliyiz,
Sımsıkı sarılarak umutlarımıza,
Bulutlar üzerinde sevişmeliyiz,
Bahar dallarına tutunan tomurcuklar gibi,
Seninle yeniden doğmalıyız yeryüzüne,
İki ayrı yerde iki sevgili gibi,
Kanatlanıp uçabilmeliyiz gökyüzüne,
Denizlerin en tenha yerinde buluşmalıyız seninle,
En sığ yerlerde tutuşmalıyız elele,
Suya dokunan palmiyelerin gölgesinde,
Sevda olmalıyız seninle,
Yüzümüzde o derin masumiyet,
Yüreğimizde tükenmeyen sevgiyle...

*****

İKİ ÇİÇEK
Bazı anlar vardır unutulmaz,

Bazı düşler vardır yaşanmaz,

Bazı aşklar, sevgiler vardır,

Kelimeler yetmez, anlatılmaz,

Bazı çiçekler ki hiç solmaz...

Biz solmayacak iki çiçek,

Sen yamaçta, bense kırlarda

Eksilmeyen, artan sevdamızla

Akıtmayız yaşlar, dualarla,

Bekleriz kavuşmayı, umutla...

*****

Güneş okşarken serinliğinin ovalarını
O yasak meyve ağacının altında,
-seni böyle görünce-
Öyle kıskanıyordum ki sevgilim,
bir ışığın bile dokunmasını sana,
...benden önce...

uzakta, çok uzakta, kır çiçeklerinin arasında
bir günahın rayihasına dolanmış şehvetimle
-seni izliyordum-
oysa benden önce bakışlarım kırmıştı dinginliğini
vahşi atların sulandığı kıraç topraklarda
kaybetmiştim kimliğimi...

bozkırın yalazı kor bir ateşti nefesimde
buğdaylar henüz başak vermişken enginliğinde
-seni istiyordum-
kanımda kızılca bir yılan boğdum,
kusmak için o yalancı hevesi,
senin küllerinde sevgilim, yeniden doğdum...

bir dokunuşumla ürperecek vadiler dolusu servi
çağlayanlar inleyecek parmak uçlarımda
-olmamalıyım yanında-
çünkü sen, kopup gelmişsin bir hurinin çeşminden
bense zelil bir divaneyim kapında

nihayetine kim varabilir miatsız bir sürurun
kim bulabilir yitik bir aşkın saadetini
-seni düşlemek bir serüven-
kahırlı bir işaret gibi parlarken umudum göğsümde
yaralı bir güvercin fışkırır, her darbende

yosma bir rüzgar değer en saklı hazinene
meyledersin belki, ölümcül sihrine, halvetin...
-bekle beni yine de-
ibrişim bir pervaneyiz işte sevgilim
islim öncesi son hali gibi çiy tanesinin
bir garip çilekeş gibi vuslatında ölmeliyim...
Biz uzaktan uzağa bakışırız seninle,
Gelip giden gözlerde aşk taşırız seninle,
Aramızda deryalar, dağlar var olsa bile;
Rüyalarda buluşur, sevişiriz seninle...
Son düzenleyen Blue Blood; 4 Şubat 2006 13:25 Sebep: Flood yapmayınız..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #295
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÖZLEMLERİM


Keşke yıldızlar senin kadar güzel olsaydı
Hiç değilse geceleri kendimi avutabilseydim
Gönlümün yandığı bu şehirde sen olaydın
Özlemlerim sensiz sevgim sensiz kalmazdı

Seni seviyorum kalbim durana kadar
Seni öpmek istiyorum dudaklarım kuruyana kadar
Seninle konuşmak istiyorum dilim tutulana kadar
Özlemlerim sensiz sevgim sensiz kalmazdı

Göz yaşlarım sel olup kalbime akarken
Damarımdaki kanım sen sen diye inlerken
Ellerim boşlukta sensizliği ararken
Özlemlerim sensiz sevgim sensiz kalmazdı

Yaşamak özlemsiz olmazmış
Özlem sevgisiz oluşmazmış
Sevgi sensiz yaşanmazmış….!


Zır Deli

Son düzenleyen Blue Blood; 25 Ocak 2006 15:51
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #296
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kolay mı bu kadar sıkıştırmak aşkı bir avuç yüreğe

Kaldırabilir mi bu yükü tek başına

Eğer titremiyorsa ellerin ellerini tuttuğunda

Gözlerinde ki korku okunmuyorsa bakışlarında

Onu düşünmediğin bir an varsa eğer aklında

Dilin tutulup kelimeler şaşırmıyorsa karşısında

Ayakların koşarak gitmiyorsa yanına

Ve sarmıyorsa bedenini heyecanı

Taşıyamaz ki o zaman bu yükü yüreğin

Yada aşk değil senin dediğin

Yürek dediğin aşk da sensin aslında

Tüm bedenin ve tüm benliğin


ümidi sönmüş bir aşk bu
sevdadan artakalan
boş yere söylenmedi ya atasözü
davul bile dengi dengine…
oysa ben
sanmıştım ki aşkın dengi olmaz
gönül bu, severse denk aramaz
zenginmiş, fakirmiş, güzelmiş
seven için sıfatlar halt etmiş
anladım ki
ben bir hülyaya dalmışım
aşk diye bir rüyaya kapılıp
ne umutlar ekmişim toprağına
ve ne hüzünler biçmişim
hasat zamanında
biliyorum artık
vuslat, zamanın öbür ucunda
zaman, sensizliğin ortasında
sensizlik, mahşerin telaşlığında
cehennem zebanisi gibi başımda
ve biliyorum artık
filmlerde yaşanır böylesi aşklar
ve güftesi hüzün kokan tüm şarkılar
bestesinde arar tesellisini ayrılığın
ve biliyorsun ki
tesellisi yok sensizliğin


aşka rota çizilmez

aşk zorlamaya gelmez

ya seversin yada sevmez

ya sevilirsin yada sevilmez

kimi sever sevilmez

kimi sevilir sevmez

sevsem mi diye düşünülmez

seviyorsan seviyorsundur

değeri her zaman bilinmez

renkleri solmaz, ümitleri tükenmez

öyle bir kalemde üzeri çizilmez

aşk ateşi düşmeye görsün yüreğe bir kez

öyle kolayca sönmez

aşk bu

ne zaman geleceği bilinmez

aşka rota çizilmez

sevilen sevildiğini bilmez

seven sevildiğini görmez

sevdalıya düşler yetmez

yazı gelmez kışı bitmez

yüreğinde karları erimez

yine de umutları yitmez

aşk bu

ne zaman geleceği bilinmez

aşka rota çizilmez



duygular var,

söze gelmeyen
söze gelse de
söylenemeyen
duygular var,
söylenmesi gereken
çoğu zaman mısralara gizlenen
üstü kelimelerle örtük
içine kapanık duygular
şiirlerde dile gelen
duygular var,
yaşanması gereken
kimi zaman sevecen
kimi zaman kırılgan
hayaller var, düşler ve umutlar
çoğu zaman gerçek olamayan
ama duygular var,
sevda var, aşk, hüzün
ve duygular var yoğun
ve özgürce yaşayan
ve olabildiğince sınırsız
ve çoğu zaman yalnız yaşanan...


GEL,İNAN VE SEV...

gel diyorsun bana
uzanmıs ellerin,tut diyorsun
taa derinden gözlerin gözlerime
gel diyorsun,
ya gelemiyorsam,
inan diyorsun,
herseyinle güven
ya sevgilerimi yıkmıslarsa benim
ya inanamıyorsam
sev diyorsun bana yalnız beni tüm benliginle sev
ya uzattıgım elleri bırakmıslarsa
nefret ettirmişlerse sevgiden
sev diyorsun
ya sevemiyorsam ?


BENİ UNUT

Beni hayallerinde
Gecenin karanlıktan sıyrıldığı gibi çıkar
Ay ışıklı gecelerde tül perdelerin arkasında
bulamasın beni
BENİ UNUT
Ben seni hummalı bir gecenin sabahında
Uykusuzluğumu bir çoban ateşinin sıcaklığında
Gidemeye çalışırken unutacağım
Sen de BENİ UNUT
Oysaki ben seni
Buharı üzerinde tüten bir ekmek gibi sevmiştim
Tabakamdaki tütün yerine ay ışığı ekleyeceğim
Senin yerine ,bilmem ne koyacağım
Ama olsun sen BENİ UNUT
Aşina olduğun yüzlerin üzerine
Ay tutulması düştü farz et
Ve beni asude yalnızlığımla baş başa bırak
BENİ UNUT
Zannetme ki bir sabah vakti
Kucağımda çiçeklerle kapına dayanıp
Getirdiğim çiçeklerden birini
Patiska saçlarına takamam biliyorsun
Artık ben olmayacağım hayatında
Artık sen perçemleri dağınık bir şaire ağla
Ağlarsan…. ve sen BENİ UNUT
Beni tanımadan önceki gibi yaşa hayatını
Mutlu ol ve BENİ UNUT
Unutma ki unutmak bir lütuftur
Acılar unutulmasa nasıl yaşardı insan
Bu lütuftan faydalan ve BENİ UNUT





Olduğun yerde kal.. Hoşçakal..

gul1 Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.
Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.
Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.
Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....
Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlukta çizili...
Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin. Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor. Karaya çalan pembeler...
Kim, kimi kandırıyor bu alemde? Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.
Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık. Dayanıksızım, dayanaksızım...
Olduğun yerde kal...
Hoşçakal...
Son düzenleyen Blue Blood; 25 Ocak 2006 17:26 Sebep: Flood yapmayınız..
HÜLIA - avatarı
HÜLIA
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #297
HÜLIA - avatarı
Ziyaretçi
Korkuyorum

Bu öyle bir gariplik ki

yüreğim eziliyor

Zor geliyor bana söylemek

bir çift kelimeyi

Biraz utangaç

Sanki birazda mahcup gibi

Korkuyorum

Ya diyorum, ya ...



Kaçıyorum

Her zamanki gibi

Oysa biliyorum ki

Kaçış yok yüreğimin sesinden

Biliyorum

Seher vakti şimdi

Gün ağaracak

Belki güneş yüreğimde doğacak

Seher rüzgarıyla esecek gönlüme

Alaca kızıllığıyla seherde

Yeni düşlerim yeşerecek

Yaşanmamışlar belki

Düşlerden kopup geliverecek

Peki ya diyorum, ya...



Bir anlatabilsem gönlümdeki fırtınayı

Bir yazabilsem kalem olup da

Duygularımın düşlerini

Yabancı değil bana bu hallerim

Yine aynı döngünün içinde

Yine yalnızlığımla sırdaş

Ah bir bilebilsem

Bir söyleyebilsem

Ya diyorum, ya...



Atamıyorum

Beynime sıçrayan yüreğimin ateşini

Titrek ellerimde asılı kalıyor başım

Gözlerimden akan damlalar mahcupça

Yüreğimden sızıyor gibi

Sevdanın haykırışıyla

Anlıyorum yine aynı son benim için

Belki son bir şans

Dene diyorum tekrar

Bir umutla

Ya diyorum sonra, ya...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #298
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
sungad ve wampirella, şiirler için teşekkürler..

Lutfen kuralları okuyunuz ;

https://www.msxlabs.org/forum/showthread.php?t=333&page=30

Özellikle Madde 11'i.. Buna göre attığınız postlar 1leştirilmiştir..

Bilginize..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #299
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ThinkerBeLLMsn Rose uyarin ve duzeltmeler icin tesekurler
Msn Happy
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ocak 2006       Mesaj #300
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İNSAN İSTERİM İNSAN OLMAYA YETEN
İnsan isterim insan olmaya yeten
Bir tebessüm isterim gözlerden
Kâlplerden dillere dökülen bir sevgi isterim
Korkmadan denebilecek iki kelime
Sınırsızca denmeli
Yırtmalı dün engelleri
Aşmalı duvarları
Akmalı deniz gibi
Taşmalı volkan gibi
Akmalı yüreklerden dillere
Utanmadan haykırmalı o iki kelimeyi
Biraz da utanmalı, kızarmalı yüz
O kelimenin ağırlığı altında ezilmeli insan
Denişte bile o yük taşınmalı
Denmesin ki o iki kelime o gerçek anlamını bulmalı
Taşınmalı ki herkese denmesin
Bulmalı ki gerçek hak ettiği yürekte sonsuza kadar kalmalı
Biraz çocukça, biraz da savunmasız olmalı insan
O kelime onlar kadar saf olmalı sade
Yavan, biraz da ulaşılmaz olmalı
Her an söylenebilecek ama herkese denmeyecek kadar da gururlu
Biraz da mağrur olmalı insan
Doğru insana dendiğinde o gururu taşımalı insan
Kalbinin mağrurluğunu duymalı insan
Biraz masalımsı olmalı biraz da düşsü
Masal kadar uzak, bir düş kadar yakın olmalı insana
İnsan o kelimeyi hissettiğinde sıcacık olmalı kalbi
O sıcaklıkta kendini bulmalı, içmeden sarhoş olmalı
Ayık ve de sarhoş olmalı
Tezatları yaşamalı insan
Tezatlarla o kelimeyi her dediğinde yeniden yaşıyor olmalı
Yaşadığı insan tek olmalı
O kelimeyi her defasında aynı kişiye demeli, onda yaşamalı
Tüm tezatları, tüm sınırları
O sıcaklıkla o kişiye duyduğu aşkı ilk defa yaşıyor olmalı
Her SENİ SEVİYORUM dediğinde o kişiye ilk kez diyor kadar
Utanmalı kalbi, bir kelebek kadar titremeli
Serçe kadar savunmasız olmalı
Her deyişinde sarılmalı o kişiye, bulduğu tek limana
O liman doğru olmalı, hissetmeli insan
O zaman insan olduğunu

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya