Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 307

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.435.688 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3061
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkıma

Sponsorlu Bağlantılar
İsterim doğruluktan yana yazsın kalemim
Seviyorum seni tek bundan eminim
Herşeyimsin tadım,tuzum.ekmeğim
Sen benim aşkımsın canım sevgilim

Gözlerime bakınca kendimden gecmeliyim
Soluğunu her zaman yanımda hissetmeliyim
İsterim her an karışsın nefesime nefesin
Sen benim aşkımsın canım sevgilim

Yüreğin bende kaldı ben sensiz yaşayamam
Bak yine gece oldu sensiz üşür uyuyamam
Ben bu sözleri başkasına yazamam
Alıştım sana ben sensiz olamam

Ne olur!
Günü gelince gitme
Yokluğuna dayanamam
Ellerinden başka elleri tutamam

Yanımdayken doyamam
Uzaktayken dayanamam
Sana..

Rumeysa Uysal

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3062
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Eylül

Sponsorlu Bağlantılar


Kuşlar çağırıyor beni, dışarıya
Yatağımın ucundaki pencerede; ötüşen kuşlar
Haydi kalksana diyorlar,
Eylül'ün son günlerini görmek için
Her yer hazan sarısı, yeşilin buğulu kokusu var.
Güneş akşamları hep kızıl kızıl
Yavaşça salınarak batıyor
Sanki son vedalar...

Kuş bu söz dinlemez ki
Bir yığın kuş penceremde
Ben diyeyim bin tane siz diyin onbin tane
Hatta bir tanesi çok sabırsız gagasıyla
Cama; 'tık, tık, tık' ısrarlı ve sert sert vuruyor.
Bakışı duruşu 'haydi gel' diyor.
Biraz geleceğim kırlara beni orada bekleyin

Aman yarabbim asmalar arasındaki serçeler!..
Bir ıslıkla cümbür cemaat havalanıp
Umuda kanat çırpıyor,
Önce parlayan güneşi kara koyup,
Sonra hepsi bir bir üzerime yağıyor,
O yumyumuşak tüylerinde parlayan güneş
Yıldız gibi içime işliyor.
Emin ol gökten nur yağıyor.

Güneşin batışına doğru rüzgarlar çıktı mı
Karanlıkla beraber kelebekler
Misafir oluyor pencereme,
Onlar da cama 'tık, tık' vuruyorlar.
Gece karanlıkta kaybolmuş, çocuklar gibi
İçeri girmek için yalvarıyorlar.
Hiç kıramıyorum onları hemen içeri alıyorum,
Ve başlıyorlar lambanın etrafında fir dönmeye,
Odamda bir şenlik her yerde dans eden kelebekler,
Bazısı da yanımdan geçip eşlik etmemi istiyor.
Bu da kelebek işte, çok seviyorum onları,
Ama ne bilsin uçamadığımı.

Bazen çeketimi omuzuma atıp gidiyorum.
Geceleri dolunay, hava biraz soğuk oluyor,
Ay ışığında kendi dünyalarında yüzen
Turnaları seyrediyorum gizli gizli,
Ah bir bilseler bana ne çok kızarlar,
Ama en çok da böylesini seviyorum,
Onlar suyun derinliklerinde oynuyor yüzüyor,

Ben az ilerdeki gül behçesine doğru yol alıyorum,
Geçen gece okşayıp, sevdiğim güller solmuş,
Sadece polenleri kalmış dalında.
Ama yenileri açıyor...
Bunlar daha yeni doğmuş bebek
O kadar masum ve savunmasız ki
Hoyrat esen rüzgara karşı

Kurumuş yaprakların musikisiyle yürüyorum
Pamuktan bir yorgan gibi bir sürü yaprak yaprak...
Hışırtısı kulağımda maziden bir melodi,

Kim istemez ki bu patikadan yürümeyi,
Yamacın sonundaki çimenlik denizi,
Çok güzel, inanılmaz güzel,
Yemyeşil bir denizi andırıyor,
Ayağını basarsan içine düşersin hissi var,
Boğulursun, kaybolursun gibi korkutuyor,

Ben oraya hiç girmedim.
Uzaktan görmek yetiyor.
Tıpkı muhteşem bir sofraya bakıp doymak gibi,
Yemiyorsunuz, çünkü bu sofranın ihtişamını
bozmak doğru olmaz.
Yoksa bir daha göremeyiz.

Artık heryer karardı yolu tanımak imkansız.
Ay ışığının önünde eskiyi anımsatan mor bulutlar bekliyor.
Kar beyazı tüyleriyle 'Atıy' bana yolu gösteriyor.
Bir yola girdik...
Elbet Allah'ın evine gidiyordur.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3063
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bir Hatıra Bırak


giderken bir hatıra
bırak be sevgilim
içinde eski günlerimiz olsun
ikimizin hatırası olsun
baktıkça seni hatırlayım
hatırlayım ki
bu ölümsüz aşkımızı unutmayım
zaten unutmam ama
baktıkça hayalin gelsin
gözlerimin önüne
sessizliği dinledikçe
''seni seviyorum'' deyişin
gelsin kulaklarıma
bana öyle bir hatıra bırak ki
kimse böyle bir şey hayal edemesin
bana öyle birşey bırak ki
onu kimse yaşamamış olsun
bana kalbini bırak
bana sevgini bırak
ölümsüz aşkımızı bırak ki
ben bu dünyada yok olmayım
sevgiyi ve seni unutmayım
bana kendini bırak ki
yalnız kalmayım birtanem
kambis - avatarı
kambis
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3064
kambis - avatarı
Ziyaretçi
YAĞMUR





Yer ile yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan cep kanyağı yakıcılığında
Ezgiler çalan, çaldırtan, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul.
Şehre bir yağmur yağdı ben ağladım.
Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizans'tan
Yalan dolan yoktu gözlerde yalnızca ses
Verilmiş sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek
Başka bir aşk sipariş edildi yeniden
Bir şehre yağmur yağdı ben ağladım
Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa tüm vitamini kabuğunda mıydı
Yağmur şehre bir yağdı ben ağladım
Ben giderken en çok seni götürdüm
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcılar
Yardan düşmüştüm yaralarım yârdan armağandı
Kutsal kitabım da ziyan edilmiş sevgililer atlası
Bense sevmeyi beceremedim
Belki de sevilmeyi

Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı
Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı
Ben yağmur ağladım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3065
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İdare-i Maslahat



Devleti Ali Osmanın artık son yılları,
Paramparça olmuş ülkenin her sınırı.

Diyarıbekr valisi kulakları dikmişti,
Zira celali eşkıyası etrafta birikmişti.

Haber saldı ki, Padişah’a bir ulakla;
“Celali tehlikesi yakında şehre bela.

Asker gerekir bu belanın defi için,
Çünkü bunların sayısı yedi sekiz bin.”

Memleketin her tarafı yanıyordu da,
Hiç asker kalmamıştı koca orduda.

Çaresiz ferman gönderdi, vali kuluna,
Buyurdu ki; “İdarei maslahat oluna!”

Eşkıya bu, ferman falan da dinlemez,
Vahşet yapar, yaşlı genç hiç anlamaz.

Vali fermanın arkasını dönderir, yazar,
Durumu bildirir, ulağı gönderip tekrar,

Arzeder ki:“Hünkarım şehrimiz düştü,
Celali eşkıyaları bütün evlere üşüştü.

İdarei maslahat oluna! diye buyurdunuz.
Mecbur, idareyi eşkıyaya verdi kulunuz,

Maslahatı kurtardık, halen elimizdedir,
Bekleriz, ne yapalım, fermanınız nedir.?”
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3066
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yazdim Seni
Solmadan Gel Artik Aşkimin Gülü
Olsada Konuşsa Kalbimin Dili
Küçüçük Dünyada Bir Bilsen Beni
Görünmez Yaziyla Yazdim Ben Seni

Böyle Aşk Görülmemiş Dünyada
Ne Gecmişte Nede Bundan Sonra
Arasalar Bulamazlar Rüyalarda
Görünmez Yaziyla Yazdim Ben Seni

Nasil Sevgiymiş Göründe Bakin
Sevgilim Seninle Buluşmam Yakin
Unuttum Desemde Inanma Sakin
Anilara Yazdim Ben Seni
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3067
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayaller



Önüme yıldızlar toz şeker gibi serpildi
Birkaç damlacık suya erimeye bıraktım
Aşkı peşine taktım çay kaşıklarının
Samanyolunu çın çın fincanımda çevirdim

Ateşten mısraları söylerken ilhamınla
Cehennem sıcağında yanıyordu bedenim
Serin bir karpuz gibi dilimledim güneşi
Benimle yanmayasın diye sana yedirdim

Gece sessizliğinde kainat bir an durdu
Yıldız durdu, yer durdu, içli sevgiler durdu
O an usulca söküp gökyüzünden hilali
Hayalde okşadığım kaşına iliştirdim

Şuh yüzün mehtap oldu geceye gülümseyen
Karanlıklar içinde ışıktan bir derinlik
Her krater yüzünde açılan güldü senin
Sana çok ötelerden binlerce gül getirdim

Kainat şevkle döner sen gülümsediğinde
Sen ağlarsan yıldızlar pul pul olur dökülür
Kayan bir yıldız gibi herbir damla gözyaşın
Ağlamayasın diye yıldızları bitirdim.

Kocaeli - 01.03.2004


İbrahim Yüksel
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3068
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen...

Sen hiç yalnız kaldın mı kalabalığı içinde..
Hiç kendini hatırlayamadığın oldumu aynaların önünde..
Ya da kendini vurduğun oldumu şişelerin dibine..

Sen hiç sevdin mi ölümüne..
Hiç üzdümü seni sevenler..
Hiç ağladın mı, muhtaç kaldın mı bir gülümseye..

Sen hiç olgunlaştığını hissetin mi..
Hiç olduğun yere ait olmadığını...
Çevrendekiler sana yabancı geldimi hiç..

Sen hiç sevdiğini vurdun mu yerin dibine..
Sonra hiç bir şey olmamış gibi gülümseyebildin mi..

Sen hiç hayata meydan okumayı düşündün mü..
En küçük şeylerle mutlu olmayı denedin mi..
Cesaretsizliğine yenilip, kendini boşluğa bıraktığın oldumu..

Sen hiç tanımadığın bir insana seni seviyorum dedin mi..
Sana muhtacım, kayboldum beni bulurmusun diyebildin mi..

Sen bu hayattan hiç yara almadan kurtulmayı denedin mi..
Gözünden tek bir damla düşürmeden...
Geldiğin gibi masum gitmeyi

Sen ölümü gördün mü hiç..
Ölümle mücadele edemememin nasıl bir his olduğunu anladın mı..

Sen hiç bir odada yalnızlığa mahkum edil din mi..
Aç susuz oturup düşündün mü hayatını..
Kaybolmuş benliğini bulmayı denedin mi..

Sen seni SEN yapan hayata hiç teşekkür ettin mi..
Sen sen olup ta , umursamaz olabildin mi..
Yıkık dökük olan kalbini onara bildin mi..

İçinde fırtınaların koptuğu bir gün bile olsa,
Karşındaki insana onu çaktırmadan bir tebessüm çakabildin mi suratına..

Sen hiç çıplak kaldın mı..
Korkusuzca ******p kendini gösterdin mi..

Sen hiç yaşamdan zewk almayı denedin mi?..
Ben denedim..
Ama oLmuyor..
Beni Ben yapan bu yaşama ayak uyduramıyorum..
Benliğimi kaybettim bulamıyorum..
Sen hiç yardım ettin mi çaresiz birine?..
Bilmiyorum..
Ama ben senden yardım istiyorum..
Yardım eder misin bana ..
Kurtarır mısın beni karanlığımdan..
Düştüğüm bu dipi görünmez kuyudan...
Bir el uzatırmısın bana..
götürür müsün beni ışığa..
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3069
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Bir Haykırış ve Kırık Bir Kalp


Can acıdı yürek kanadı...

Belki sade bir cezaydı,
Belkide masum bir korkutmaca.
Unutup gitmekti biraz.
Belkide sıkılmıştı artık.
Alıp başını bir süre uzaklaşmaktı,
Ondan ve hayattan.
Garip bir his vardı için,de
Bırakmaya dair.
Kafası karışıktı,
Ve git dedi hayatımdan git.

Can acıdı yürek kanadı...

Sonra duydu bunu sevgili.
Aceba söyledikleri gerçekmiydi.
Bu kadarmıydı sevgisi,
Ve herşey bu kadar kolaymıydı hayatta.
Bir ilişkiyi bitirmek bukadar ucuzmuydu,
Ve mutu olmak bukadar zormuydu.
Birden bunları düşündü ve
Bunu ondan isteyebilene,
Artık hiç iltimatı kalmamıştı.
Ve bir gitte o dedi sen git

İşte bir hikayede böyle bitmişti

BİR HAYKIRIŞ VE KIRIK BİR KALP....
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Haziran 2006       Mesaj #3070
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DOKUNMA YANARSIN
“Çocukluğum çıraklıkta geçti kir pas içinde
Gençliğim korsan yürüyüşlerde eylemlerde
Hapse erken düştüm, copla erken tanıştım
Küçük voltalardan bıktım usandım
Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
Adımlarımı saymadan
Geriye dönüp bakmadan, usanmadan, bıkmadan
Deli taylar gibi koşmak istiyorum
Ve görüyorsun ki aşkı beceremiyorum
Beni kendi halime bırak yavrucum
Ben yolumu nasıl olsa bulurum”

Upuzun cayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
Saçlarım rüzgara konuk yüzüm dağlara dönük
Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
Kıyasıya vurşsun, vuruşsun istiyorum
Koşmak... koşmak istiyorum sevgilim, koşmak istiyorum
Dönemezsem beni affet...
Kıyasıya vursun, vursun istiyorum
Koşmak istiyorum sevgilim, koşmak, koşmak...
Dönemezsem beni affet...

Firarilerin uzmanı olmuşum
Bütün istasyonlarda afişim durur
Beni bir çocuk bile vurur
Dokunma bana fişlenirsin
Dokunma bana ellerin tutuşur
Dokunma bana çıldırırsın
Dokunma bana sende yanarsın.

“Koşmak egzozların molozların yağmaların kıyısından
Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
Manzarasızlıkların, parasızlıkların, Allahsızlıkların kıyısından
Kimseye ve hiçbir şeye değmeden
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum.
Yerken içerken, meşk ile kendinden geçerken birileri
Namlunun ucunu görünce sıvışırken birileri
Birileri ölüp, birileri nutuk atarken köşe yazılarında
Kavga etmeden, bir daha tutuklanmadan
Ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum”

Avucunu son bir defa ağlamadan tutmak istiyorum
Gözlerim yüzüne küskün sazım sevgine suskun
Saatti ayrılığa kurmuşum olmaz teslimiyet
Ziyan aklımı senle bozmuşum
İçerim felaket
Kurşunlara geleyim, geleyim istiyorum
Ölmek, ölmek istiyorum, ölmek istiyorum sevgilim
Sağ kalırsam affet...
Kurşunlara geleyim, geleyim istiyorum
Ölmek istiyorum sevgilim, ölmek, ölmek...
Sağ kalırsam affet...
Firarilerin uzmanı olmuşum
Bütün telsizlerde adım okunur
Beni bir çocuk bile bulur
Dokunma bana çıldırırsın
Dokunma bana ellerin tutuşur
Dokunma bana fişlenirsin
Dokunma bana sende yanarsın...

Söz: Yusuf Hayaloğlu

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya