Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 34

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.424.235 Cevap: 12.492
yasmine - avatarı
yasmine
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #331
yasmine - avatarı
Ziyaretçi
Ne zaman seni düşünsem
Hayretler içinde kalırım
Sponsorlu Bağlantılar
Anlarım ki, nefret kadar kararsızdır sevda da

Birinden diğerine gider gelir gönlüm
Gönlüm sarkaç hızında
Yalnızca bir izleyiciyim ben
İki salınım arasında

Yıpranır direnç kıyılarım
Vurup kaçan dalgalarında
Karşı koymayı bilmez yüreğim
Yüreğim
Üstünkörü yapılmış
Dalgakıran kadar dayansa

Ne zaman yokluğunda öpsem seni
Hayretler içinde kalırım
Anlarım ki, nefret kadar kararsızdır sevda da

Koymam ağırlığımı, ne ondan ne bundan yana
Tam bir Tanrı tarafsızlığında
Birinden birinin kazanacağı günü
Bekliyorum sabırla


Koymam ağırlığımı



yasmine - avatarı
yasmine
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #332
yasmine - avatarı
Ziyaretçi
Git Gidebilirsen

Sponsorlu Bağlantılar

Susadığında denizleri dudaklarına getirmişken
Bedenim bir günahına Cehennem ateşinde küllenmişken
Derdini güneşe asıp kederlerini rıhtımlara dökmüşken
Yeminleri unutup git gidebilirsen

Acılarına baharlarımı feda etmişken
Kalbine hedeflenmiş kurşunlara gögsümü siper etmişken
Kışın ellerin üşümesin diye umutlarımı ateşe atmışken
Güzel yarınlarını unutup git gidebilirsen

Geçmişimde ıstırapla gözyaşlarım sevişirken
Nefesimle rüzgara karışıp saçlarına eserken
Hayallerimi döşek yapıp seninle hulyalara dalmışken
Yaşanan herseyi unutup git gidebilirsen

İhanetin koynunda gözbebeklerine ağlarken
Sevdana yanmış küllerimi kamburumda saklarken
Adını kalbime ölümüne yazmışken
Ayrılık defterini elime verip git gidebilirsen

Yarınlarına sevda yüklü gemileri zincirlemişken
Kanayan yaralarını mülteci yüreğimde iyileştirmişken
Cennetin Reyyan bahcelerinde seninle yaşamak varken
Gözlerimi anılara gömüp git gidebilirsen

Çivit mavisi mürekkebimi gözlerine feda etmişken
Tek bir gülüşünle acılarım kuytularda intihar etmişken
Çorak toprağımda laleler tek tek filizlenirken
Baharlarımı alıp git gidebilirsen

Sevdana bu canımı feda etmişken
Sinsi fırtınalarda koynuna sığınmışken
Bu canımı gidişinle Azraile teslim edip git gidebilirsen

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #333
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir 14 Şubat Şiiri

Ne yaptım ki sana gözümün feri,
Döktürdün Şubatta bana bu teri,
Yanlış söz dedim de sözümü geri
Almam mı gerekir, niyetin bu mu?.. Diyorlar ki bana bir hiç yerine,
Hayır demez hatun kişi erine!..
Sırrı çözmek için daha derine
Dalmam mı gerekir, niyetin bu mu?...
Sabrımı sınadın, denedin lafta,
Yıl on iki aydır, ay da dört hafta,
Gönlünde yerim yok, sürekli rafta
Kalmam mı gerekir, niyetin bu mu?...
Yeminime güven sözüme inan,
Yalnız sensin benim derdime derman,
İkna olman için aleme ferman
Salmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
Haydi göster artık elden farkını,
Meramın yormak mı adı saklını,
Gayret edip bir kez daha aklını
Çelmem mi gerekir, niyetin bu mu?..
Bilirsin yorulmam hatta acıkmam,
Yanlış ise yola en başta çıkmam!..
Doğrusunu söyle, usanıp, bıkmam
Yılmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
Susuyorsun hâlâ nedir nedeni,
Yeni mi tanıdın sanki sen beni,
Vurduğun yer olan kalbimden seni
Silmem mi gerekir, niyetin bu mu?..
Gösterdi mi takvim on dört Şubatı,
Asıyorsun birden gülen suratı,
İllâki her sefer geçip sıratı
Gelmem mi gerekir, niyetin bu mu?..
Anla beni lütfen ey gözü karam,
Hem sırası değil, hem de yok param,
Düşüp ardın sıra seni aramam
Bulmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
Tamam, ruhum kölen, emrinde tenim,
Farzet ki sen bensin, ya da ben senim,
Bu seferde yine kapıyı benim
Çalmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
İşin yoktu güya kinle nefretle,
Ezim ezim ezdin türlü külfetle,
Üç günlük dünyada her gün hasretle
Dolmam mı gerekir, niyetin bu mu?
Gül gibi gönlümü daldan koparıp,
Saklarsın sanmıştım özenle sarıp,
Her geçen gün biraz daha sararıp
Solmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
Bu ayrılığa ben olsam da sebep,
Bu mudur büyüklük, bu mudur edep,
Saçımı başımı tutam edip hep
Yolmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
Kalmadı vallahi ağzımda hiç tat,
Ne keyfim var şimdi ne gönlüm rahat,
Zaten Mecnunundum, şimdi de Ferhat
Olmam mı gerekir, niyetin bu mu?..
Sordum ululara, nice âlime,
Rastlanmamış senin gibi zâlime,
Yoksa ağlanacak garip halime
Gülmem mi gerekir, niyetin bu mu?..
“Teşekkür” diyorsun bir de giderken,
Demek ki aslında bu vedâ erken!..
Uzun yıllar mutlu yaşamak varken
Ölmem mi gerekir, niyetin bu mu?..
Son düzenleyen f.L.y; 30 Ocak 2006 10:35
shaggy - avatarı
shaggy
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #334
shaggy - avatarı
Ziyaretçi
Adresi Yalnızlık
En çok senin ölüşüne üzüldüm ben
En çok gözlerimden asılışına ağladım
Ben diliyle yazdım tüm mektupları
Ben olan yanlarımla seslendim sana
Ama sen yoktun

Hüznümün adını sen koydum
Bir suçlu aradım yıllar boyu
Bulamadım...
Şimdi öfkemin rengisin desem
inanır mısın?

En çok senin ölüşüne üzüldüm ben
Kefensiz yürüyüşünün adını “ihanet” koydum
Bir yanım hep felç kaldı senden sonra
Bir yanım hiç tutmadı
Mantıklı açıklamaların avuntusunda
Ucu yanık mektuplara andırdı suskunluğum
Kendimden çok, uzaklara düştüm

En çok senin ölüşüne üzüldüm ben
Toprak parçalarının üstünde diz çöktüm
Yağmur diye kimse çıkmadı sokağa
Şemsiyesiz yaralarımı tuz bastı birden
Denizi gözlerimde topladım

Sana benzedim ağlarken
Kırgın, duygulu ve unutkan
Yüzümü sildim aynalardan
Zihnimdeki resmini yırttım
Sevgini de kovdum kalbimden
Bir yokluğuna alışamadım

En çok senin ölüşünü gizledim ben
İlkbahar yaz, sonbahar kış dedim
Bekledim, bekledim
Gelmedin...

Yalnızlığımın tek adresi var şimdi:
Sen
En çok senin ölüşüne üzüldüm ben
SiMYaCı - avatarı
SiMYaCı
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #335
SiMYaCı - avatarı
Ziyaretçi
On Ayrılık Şiiri 4


Başka biri olacaksın istemesen de
Tenine başka bir ten dokunduğunda
Gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle
Başka bir nefesle karıştğında nefesin

Başka biri olacaksın istemesen de
Gece uykunda ya da gün ortasında
İrkileceksin apansız bir duyguyla
Bir uçurum kıyısında sendelemiş gibi

Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın,pencerede bir çiçeğin

Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin

Sonra,sonra başka birisin
.



Ataol BEHRAMOĞLU
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #336
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Msn Rose SEVGIMsn Rose


Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.




Şu anda hiç bir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.




Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.




Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar




İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız




Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın




Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...




Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.




Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri




Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz




Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı
Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.




Şarkısız ve sensiz kaldığım nice akşamlar
Gözlerin geçer aklımdan özlemler içinde
Gözlerin bir çigan müziği güzelliğinde
Kirpiklerinde keman, bebeklerinde gitar...




Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye




Seni görmediğim günler
Karanlıktayım, katran gecelerdeyim
Cehennem misali bir yerdeyim
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse
İşte öyleyim...




Gözleri namuslu namuslu parlar insanların
Gökyüzü inadına mavi
Yaşamak inadına güzel
Bu şehirde sen varsan...




Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum
Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler
Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin
Senin yüzünden bu delicesine içmeler

Dayanmak zor yalnızlığına akşamların
Unutmak mümkün değil seni bir şarkı gibi
Ağır ağır ilerleyen bu zaman içinde
Her an bir sarhoşluktur sensizliğin verdiği

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın..
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Bir pınarsın içilen ama hiç kanılmayan
Seveni yanıltmayan, sevince yanılmayan
Özlenen sen, özleyen sen, özleten sen
Varken doyulmayansın, yokken dayanılmayan

Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki
Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski
Öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki
Bu ne bitmez ayrılık bu ne özlem diyorum

Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum

Dün kopan bir yapraktı,düşen bir kuru daldı
Bugünden güzel değil bulacağın yarında
Aç ellerini bir bak yanan avuçlarında
Dün gitmiş yarın yok bize bir bugün kaldı

demek o beni sevmiyor
demek o beni anlamıyor
bana içkimi verin
bana kadehimi verin
bir daha ölmek istiyorum

Bir yerlere varmadan, nasıl böyle
Hiç durmadan akıp gidiyor günler
Yaşam diye verdiğin bu mu söyle
O mu sırtıma sapladığın hançer

Sevdimse; verdiğin yürekle sevdim
Sen açtın bu ufku karşımda sonsuz
Yürüdüm bir yolun sonuna geldim
Yıkık, üzgün ve paramparça onsuz

Zamanlar kalleş şimdi, herşey artık bir oyun
Manzaralar hüzünlü insanlar ağlamaklı
Bir akşam getir bana, gizlice ve en saklı
Saatleri birer birer dudaklarında sun

Duymak nedir bilir misin?
Duymak, ama anlatamamak
Tam dilinin ucuna gelmişken söyleyememek
'Seviyorum' diyememek
Yani ölümü yaşamak nedir bilir misin?

Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Akıtır taşa, toprağa kanımı
Dünya seninle aydınlık ve güzeldi
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı

seni arıyorum kalabalık caddelerde,
tanımadığım insanlar geçiyor, sen yoksun..
perişan hayallerimin başladığı yerde,
sana sesleniyorum, duyuyor musun?

beyaz güller açtı bahçelerde , sevdiğin..
ya o karanfil , baygın kokulu çiçek.
gel yalnızlık bahçeme beyazlar giyin,
anladımki bu ömür sensiz geçmeyecek.

yalnız sen varsın beyaz gülüm,
evde bahçede ve sokakta,
bir eylül akşamı gördüğüm ,
o beyaz hayalsin uzakta..

yeter.. gel artık yeter..
karanfiller açtı gel
kış bahçesinde , güller
beyaz güller açtı gel



Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.

Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.

Kucağımda bir yığın
Meyvası ayrılığın,
Ben yine geleceğim
Benim küçük meleğim.

Bırakma beni sevdiğim
Gidişine dayanamam
Hasret gözyaşlarımla
Kendimi avutamam

Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne
Tuttum, ta içime oturttum seni
Aldım, okşadım saçlarını, öptüm
İçtim yudum yudum güzelliğini

Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe

Ne güzel ellerin var incecik
Ne güzel saçların var sapsarı
Anlasana o yalansız gözleri
Düşündükçe baştanbaşa özlem kesiliyorum

Bu engeller bana göre değil oysa
Ben bu dağları aşarım
Geçerim bu denizleri, korkma
İşte düştüm yollara
Dur, bekle beni, geliyorum

Bütün sevgililer, dostlar gitti
Bir sen kaldın kadınım beni terketmeyen
Batan gemilerin kaptanları gibi
Denizlerin ortasında ölümü bekleyen.

Özledim sesini ne olur konuş
Bir gül açtır zamanların ötesinden
Karanlıklar içindeyim, kapkarayım bugün gel
Gök mavisinden, deniz mavisinden
Bana bir şarkı söyle

İste ayrılık bu; hiç beklemediğimiz...
O ikiz kardeşi ölümün.
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.

Seni alıp uzaklara giden otobüs
Benim üzerimden geçer hışımla
Devrilir, bakakalırım ardından
Bir sel gibi akan gözyaşımda...

Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız
Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
Böyle perişan beklerim dönmeni


Son düzenleyen Blue Blood; 30 Ocak 2006 16:37
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #337
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
KENDİMİ BİLMİYORUM


UYKULARA REST ÇEKTİM UYUMUYORUM
KOLTUĞUMDA OTURMUŞ SENİ DÜŞÜNÜYORUM
KALBİM BEYNİME İNAT İÇİN İÇİN YANIYORUM
DİNLEDİĞİM ŞARKILAR DERİN HÜZÜN DOLUYORUM

YARIM KALACAK BİR SEVGİYİ DÜŞÜNMÜYORUM
O AŞKI TAMAMLAMAK ÖLÜM OLUR DİYORUM
BEN KENDİ İPİMİ ÇEKTİM KİMSEDEN KORKMUYORUM
ÖLÜM HARİCİNDE İNSANLARDAN HERŞEYİ BEKLİYORUM

MUTLULUK BENİ HİÇ BULMAYACAK BİLİYORUM
AŞKIN EN ACISINI HEP BEN YAŞIYORUM
BU EVLİLİK BU OYUN NE ZAMAN BİTER BİLMİYORUM
YAŞAM ÖLÜM YAŞAMAMAK HARAM DİYORUM

ARTIK HAYATTAN ZEVK ALMIYORUM
BUNALTAN BU HAYATTAN KURTULMAK İSTİYORUM
KENDİMİ BİR MAGARAYA KAPATIP YAŞAMAK İSTİYORUM
KİMSEYİ GÖRMEMEK KENDİMİ YAŞAMAK İSTİYORUM

Msn Heart SÜRMELİNMsn Heart

...saatleri geri alıyorum..birazdan yeniden sevişmeye başlayacak gözlerimiz..dudaklarımıza tastikli imzalar atacağız..rüzgar okşayacak tenini..söylemeyi unuttum, rüzgar gerçekte benim ellerim..

yaşlandı yaş(lar)ım
saçlarına ak düşmüş bir gülüşü öptüm boynundan
doğdum ve doğurdum
al üstümden yorganını gece,
üşüdüğüm zamanlarda susuyordum

açıldı kahkaha
tene düştü kalbi çarpan dokunuş
soyundu huzur, içine aldı özlemleri
nasibim olsun, bu son vuru(lu)ş

..gökyüzüne düştüm..çıplaklığımı örttü mavi..mavilerin içine gir sevgilim, aşk'ı üşütmeden sevişelim..acıtma yüreğimi..farkında olmadan irkilelim ve sevinelim..

uykusu kaçan bir gecenin bedenine dokundu sevi
usulca soydu üzerinde ağırlık yapan kaygıları
okşadı ve titretti, yüreği aydınlatan mumun alevini
parmaklarını doladı saçlarına
karanlığa yapıştı ıslak kavuşmaların sesi
aşk'ın dudakları kulağın altında

alev aldı özlemler
yakalandı hüzün, tutuştu utancın çırası çıkarken doruklara
sarıldı dil yarası

...devam et konuşmaya..kelimelerini yutup, cümleler doğurmak için yaklaştım nefesine..kabul ediyorum, bendeki bu delilik, hayatın içinden akan tescilli acılardan içti ve öyle sarıldı umudun bacaklarına..gülüşlerinde Akdeniz'in sıcaklığı var, yasla dudaklarını Ege'nin kıyılarına...

beni benden alıyor yüzündeki şehvet
sende kalmaya geldim,
perdeleri artık ört...

Sensiz Benim Ne Anlamım Var Ki?

Sen ve ben o kadar ayrıyız ki aslında
Sen nesirsin, ben şiir
Sen kendi aleminde bulutsun,
Ben yağmurun...
Sen beni benden alan gözlerin sahibi,
Ben sana bakmaya doyamayan
Sen düşüncesin, ben dile gelen
Bensiz yine düşüncesin sen
Sensiz ancak küser çocuklar gibi,
Sus olurum.
Sen denizsin, ben en kudretli dalgan
Dalga olmadan deniz yine deniz
Ama deniz olmadan
Ne eser kalır kudretten
Sen eksiksin, yarımsın bensiz
Öyle demişsin ya!
Ben tamamlayanın
Sen olmadan, neyi tamamlarım?
Şimdi soyle bana
Sensiz benim ne anlamım var ki?
Son düzenleyen Blue Blood; 1 Şubat 2006 19:19 Sebep: Flood yapmayınız..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #338
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ben ağladım

Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
Ben ağladım

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü yerlerinden
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk sipariş edildi yeniden

Bir şehre yağmur yağdı
Ben ağladım

Kim daha çok yalan söndürdü çay bardaklarında
Hangisi talandı demli öpücüklerin
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı
Bir aşktan diğerine kaç saatte gidiliyordu
Soyulur muydu kabuğu hayatın
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı?

Yağmur şehre bir yağdı
Ben ağladım

Ben ençok seni götürdüm giderken
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı
Kutsal kitabımdı ziyan edilmiş sevgililer atlası
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı

Ben...
Yağmur...
Ağladım...
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
30 Ocak 2006       Mesaj #339
arwen - avatarı
Ziyaretçi


ÇİRKİN OLAN, FENA OLAN NE VARSA UNUT
GÖZLERİMİN SÖYLEDİĞİ ŞARKIYI DİNLE
ELLERİMİZDE SEVGİ İÇİMİZDE UMUT
BÜTÜN İYİLİKLERİ PAYLAŞALIM SENLE


Msn Heart Msn Heart Msn Heart

AŞKTI O.DEĞİŞTİREN TÜM GECELERİMİ
AŞKTI O. BENİ DURUP YENİLEYEN
OYDU, DUYGULU YAPAN HOYRAT ELLERİMİ
OYDU, DOLU DİZGİN GİDİŞİME DUR DİYEN...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Ocak 2006       Mesaj #340
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Seni Seviyorum
Seni seviyorum diye
Gelişine kadar rötar yapmış hayatımı
Seninle yaşamaya hazırlanırken
Sana uzanan yollarımı kapaman niye?
Biliyorum haykırışlarım boşuna
Şahin pençesinde asılı serçe gibi
Nafile tüm çırpınışlarım
Boşuna sesleniyorum duymayacağını bile, bile
Seni beklemem nafile Gözlerinde zifir siyah bir perde
Alkış tutuyorsun alabildiğine
Şamdandaki mum gibi eriyip bitişime
Sen kulaklarını değil
Yüreğini tıkamışsın sana seslenişime Oysa ben
Tüm yokluğuna inat varlığını yaşatırken içimde
Gül pembesi çizgilerle resmini işliyorum
Karanfil moru gecelere
Şiirleri seninle yüklüyorum kanatırcasına
Dizeleri ağlatıyorum.
Seni işliyorum hecelere Tüm yaşayamadıklarıma inat
Seni yaşamak istememdi ütopyalarım
Tek sana adanmışlığımdı ölümüne
Tek senin doldurduğundu rüyalarım
Şimdi
Bir tutam gücüm kaldı en sona sakladığım
Bilmiyorum
Ansızın çıkıp gelecekmisin aniden
Bir avuç toprak olmadan sonunda
Sen diye kucakladığım. Bir gün
Anlayabilme ihtimalin var ya sevdiğimi
Düşüp gelme umudun var ya yüreğinin peşine
Yüreğin bende emanet biliyorsun
Ve ben
Yüreğin yüreğimde
Yüreğin ellerimde
Çok yakında
Çekip gideceğim yok oluşun koynuna
Beni düşürdün ya bu hale
Günahı boynuna.

Mustafa Şekerci

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya