Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 352

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.438.269 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3511
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sefamı sürersin uzaklarda
Eğlenirmisin bensiz
Sponsorlu Bağlantılar
Söyle yüzün güler mi
Birazda olsa acem kızı

Yoksa yalnızlık mı çekersin
Kanlı gözyaşları mı dökersin
Hasretle yollarımı mı beklersin
Söylesene acem kızı


Sen sevilmeye layıksın
Sen hep gülmeye alışıksın
Sen hayatla barışıksın
Ne desem yalan olur
Senin için acem kızı.


petunyaMeral - avatarı
petunyaMeral
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3512
petunyaMeral - avatarı
Ziyaretçi
Hic yetmez
Kendini görmek
Aynada
Tersyüz görünüs gibi
Hersey cifter cifter
Kollar, bacaklar, vucüt
Ve de sag yüzük parmagindaki tirnagin altindaki tozcuk
Yalnizca görünmeyen
Karsi duvarda asili olan yüz
Kendini düsünmek
Aynanin arkasinda
Bakislarin icinden
Hicbirsey göremeden
Ama yinede kendini daha görerekten
Yapmak ve yapmamak
Kudret ve hata
Duyarlilik ve duyarsizlik
Düsünülebilen hersey
Hicbir duvarda asilamayan
Sadece düsünceler disinda
Kendini hissetmek
Düsüncelerin arkasinda
Sisli
Anlasilamayan bulutlu bir bütün gibi
Yinede daha cok kendini
Aciyla sevincle
Nefretle askla
Kuvvetli ve zayif duygularla
Sayisiz ufak farklarla
Birbirine zit
Herseyi hissederek
Ancak baskasinin duyarlari
Gözönüne almayarak
Birbirini görmek
Yalnizca birbirini düsünmek
Yalnizca birbiriyle beraberce hissetmek
Yüzü daha cok görüp
Yalnizca duvari düsünmeden
Hissetmeye baslamak
Canlanarak
Var olan hersey
Ama yine de yetersiz

Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3513
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerim görmüyor, açık olsada
Derman olmuyorki yaşlar dolsada
Gelip geçen, sille tokat vursada
Bana bundan beter, acı veremez

Sorsan anlatması, o kadar zorki
Çaresi olmalı, kalbim diyorki
Bu dert birincisi, daha sonraki
Bana bundan beter, acı veremez

Gezip dolaşırım, hep aynı yerde
Her yer kapkaranlık, sanki alemde
İşkence yapsalar, tüm bedenimde
Bana bundan beter, acı veremez

Çalsın dertli ud’um, söylesin dilim
İş’e yaramıyor, ama gözlerim
Dünya zehir olsa, inan sevgilim
Bana bundan beter, acı veremez
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3514
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ağıt

hayat iklimsiz açar yılları
koşar üzerine çullanır
coşan bir yılan

yolun ortasından
dil çatallayan yalan geçer
bir ibrişim devri biter

kör'ibişler türer sayısız
kindar ırmaklardan
akan kana bulanıp kuledeki
güzelin ak elleri

ah (güz)eller
yılana yalana
dolanıp da mı gittiler
nereye bir gece vakti?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3515
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir kanadım kırıldı
Uçamıyorum
Uçmak da istemiyorum
Uzaklara gitmek çok uzaklara
Yüreğimi çıkarıp gitsem gidebilir miyim?

Sadece uyumak istiyorum
Hiç düşünmeden uyumak
Uyusam da, yüreğimi çıkarıp uyanabilir miyim?

İlk defa korkuyorum yaşamdan
Yalnızlıktan korkuyorum
Yapabilir miyim, bilmiyorum
Yapabildiğim en iyi şey,
Hiçbir yere gitmek
Hiçbir yere doğru gitmek...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3516
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kuzgun

Edgar Allan Poe

Evvel zaman önce ürkünç bir gecede,
Eski kitaplardaki yitik hikmeti,
Düşünüyordum güçsüz ve bitkin.
Başım öne düşmüş, uyumak üzereyken,
Nazik vuruşlarla kapı çaldı birden.
“Bir misafir” dedim “çalıyor kapımı”
“Bir misafir, başkası değil.”

Açık seçik hatırımda, bir Aralık günüydü,
Yerde bir hayalet gibi şöminenin ışığı.
Çaresiz sabahı istedim, kitaplardan diledim
Istırabın bitişini – Lenore’u kaybetmenin ıstırabı.
Meleklerin Lenore dediği o bakire, nurlu ve eşsiz,
Artık ebediyyen isimsiz.

İpeksi mor perdelerin süzgün hışırtısıyla,
Garip bir dehşet kapladı, hiç yaşamadığım.
Yineleyip durdum yatıştırmak için kalbimi,
“Odamın kapısında bekleyen kişi bir misafir,
Odamın kapısındaki gecikmiş bir misafir,
Başkası değil.”

Canlandım birdenbire, daha fazla beklemeden,
“Bayım” dedim “ya da bayan, affınızı diliyorum.
Gerçek şu ki uyukluyordum, usulca kapıya vurdunuz,
Usulca geldiniz, kapıma dokundunuz.
Emin olamadım işittiğimden.”
Sonra ardına kadar açtım kapıyı,
Karanlıktı, sadece karanlık.

Merak ve endişeyle baktım karanlığa uzun uzun,
Hiçbir faninin cüret edemediği hayaller içinde.
Sessizlik bozulmadı, ne de bir işaret karanlıktan,
Orada tek kelime “Lenore” idi, fısıldadığım.
Ve karanlıktan yankılandı bir mırıltı: “Lenore,”
Sadece bu, başka bir şey değil.

Ruhum alevler içinde döndüm odama,
Ardından yine bir tıkırtı, daha da şiddetli.
“Eminim” dedim “birşeyler var penceremde,
Gidip ne olduğuna bakayım, gizem çözülsün,
Kalbim sükun bulsun, bu gizem çözülsün.
“Rüzgardır, başka bir şey değil.”

Tam kepengi açacakken, kanat şakırtılarıyla
Heybetli bir kuzgun belirdi, kutsal günlerden kalma
Hiçbir şey söylemedi, ne bekledi ne durdu
Bir saygın kişi edasıyla, kapının üstüne tünedi,
Oda kapımın üzerinde, bir Pallas büstüne tünedi,
Tünedi ve oturdu, sadece bu

Cezbederek, takındığı ağır ve şiddetli tavırlarıyla
Üzgün ruhumu gülümsetti, çehresi bu siyah kuşun
“Sorgucun kırpılmış olsa da” dedim “Değilsin namert,
Karanlık kıyılardan gelen, korkunç ve gaddar kuzgun.
Söyle nedir, cehennemi gecenin kıyılarındaki saygın ismin”
Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

Şaştım bu hantal kuşun konuşmasına böyle açık,
Pek anlamlı, pek ilgili olmasa da söylediği;
Çünkü hiçbir şanslı insan yoktur, ki biliriz hepimiz
Oda kapısının üzerine tünemiş bir kuşla karşılaşsın
Kapının üstündeki büste tünemiş bir kuş ya da canavar,
Adı “Hiçbir zaman” olsun

Tek bir söz söyledi o dingin büstteki kuzgun
Taştı sanki bütün ruhu o tek kelimeden
Ne bir söz ekledi, ne bir tüyü kımıldadı
Acıyla mırıldandım: “Diğerleri uçup gittiler,
Sabah o da terkedecek beni, umutlarım gibi”
Dedi kuş “Hiçbir zaman”

İrkildim tam yerinde söylenen bu sözle,
“Şüphesiz” dedim “bu söz, tek sermayesi,
Üzgün bir sahipten miras, zalim belaların
Şarkıları tek bir nakarata düşünceye dek kovaladığı
Umutsuz ve hüzünlü bir ağıt gibi tekrarlanan
“Asla---hiçbir zaman”

Kuzgun beni hala cezbedip gülümsetirken,
Yöneldim koltuğa, kapının, büstün ve kuşun önündeki
Gömülürken koltuğuma, düşünüyordum
Eski zamanlardan kalma bu uğursuz kuşun
Bu gaddar, hantal, korkunç, ve kasvetli kuşun
Neydi kastettiği, derken “Hiçbir zaman”

Tahmin yürütmeye koyuldum, tek ses etmeden
Ateşli gözleriyle sinemi dağlayan kuşa
Devam ettim düşünmeye, uzatıp başımı
Lambanın aydınlattığı kadife yastığın üzerine
Lambanın gözlerini diktiği kadife ve mor yastık ki
Ah, “hiçbir zaman” yaslanamayacak o!

Sonra görünmez bir tütsünün kokusuyla ağırlaştı hava
Yüce meleklerin ayak sesleri çınladı tüylü zeminde.
“Ey Sefil” diye haykırdım “Bir ferahlık verdi sana Tanrın”
Lenore’un hatıralarından kurtulasın diye bir ilaç,
İç bu iksiri kana kana ve sil Lenore’u aklından
Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

“Kahin” dedim “şeytani birşey! --kahin yine de, kuş ya da iblis”
Kışkırtıcı mıydı yoksa bir fırtına mı seni bu sahile atan
Kimsesiz ama gözüpek – bu afsunlu çöl toprağında
Bu perili evde—bana gerçeği söyle, yalvarıyorum
Var mı – günahların ilacı? Söyle bana–söyle, yalvarıyorum
Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

“Kahin” dedim “şeytani birşey! --kahin yine de, kuş ya da iblis”
Üstümüzde kıvrılan gökler ve yücelttiğimiz Tanrı adına
Söyle bu hüzünlü ruh, uzaktaki cennette, sarılabilecek mi
Meleklerin Lenore adını verdiği kutsal bir bakireye
Meleklerin Lenore dediği o eşsiz, nurlu bakireye
Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

“Bu söz ayrılık imimiz olsun ey kuş, ya da iblis”
“Dön artık fırtınaya, ve cehennemi kıyılara,
Söylediğin yalana nişan tek tüy bırakma.
Yalnızlığıma dokunma, terket o büstü,
Çek gaganı kalbimden, çek suretini kapımdan”
Dedi kuzgun “Hiçbir zaman”

Uçmuyor kuzgun, oturuyor orada, hala orada
Oda kapımın üzerindeki o süzgün büstte
Rüya gören bir iblisin bakışı gözlerinde
Gölgesi akıyor zemine yüksekteki lambadan
Ve bu gölgeden, yerde uzanmış yatan,
Yükselecek mi ruhum? – “hiçbir zaman”
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3517
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Adına,ölümsüzlüğü yazdım.
Satır, satır. mısra, mısra...
Saçlarından bir tel ver, ölümüm olsun.
Güllerin içinde,bir taze gülsün...
Esen'sin güzelsin, yüreğimdesin..

Kalbinden bir yol ver.
Gelenin olsun...
Tüm güzel çiçekler, elinde solsun..
Gel tut ellerimi, bekletme;ne olursun...
Nazlısın, tatlısın,yüreğimdesin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3518
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Zerafet

Rauf Parfi

Nehir dalgasına gazel yazılmış,
Otlar eğilmiş de kitap okuyor.
Bir lahza neşeyle gülüyor güneş
Diğer bir an ah çekiyor duruyor.

Kamışlar fısıldar ırmak yanında,
Gökte ak bulutlar gezer mecalsiz.
Varlık diri bir zerafet, cihanda,
Birine yalvarır, sığınır halsiz.

Bu kadar güzellik hangi mekanda,
Bu hangi kitaptır, kimin defteri,
Kimin dünyasıdır kılıç ucunda?

Titreyip parlıyor bir lamba, garip,
Bir küçük kuş öter ruhum içinde,
Bir kuş beni arar, ağlar acayip.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3519
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Son Aşık

Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene
Ak düsünce saçların kumral rengine
Kollarında son aşıkın ben olacağım.

Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen,
Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün
Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ...
O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen?

Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ...
O gün bana yaklaşırken ey ilahi yar,
Esirgeme gözlerimden bir son buseni,

Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın,
Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın
Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Temmuz 2006       Mesaj #3520
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kızıl Papatya

Musa Celil

Seherin nuruyla uyandı papatyalar
Yüzlerinde tebessüm, bir esinti aradılar.
Nazladı rüzgar onları, salladı ak yapraklarını
Seher suladı çiğ damlalarıyla, mis kokulu papatyaları.

Çiçekler keyiflendi, dansettiler rüzgarla
Birdenbire acayip, garip bir hal gördüler;
Yakınlarda bir yerde, derin düşüncelerde
Oturmuş bir papatya…
Ama yaprakları ak değil, kan misali kıpkızıl!

Papatyalar ak olur, bembeyaz gelinlikli
Nasıl olmuş birisi, kırmızı elbiseli.
Dediler:''Sen ey kardeş, niye değiştin, ne yaptın?
Neden kızıl yaprakların, niye pembe yanakların?''

Cevap verdi papatya:''Gece benim yanıma,
Yattı delikanlı savaşçı, attı düşmanlarına.
Tek başına savaştı, onbeş okçuya karşı,
Çekilmedi asla; ta ki fecirde yaralandı kolu başı.

Onun yiğit al kanı, yaprağıma damladı
Benim kızıl elbisemi, herkesler kıskandı.
Yiğit gitti ben kaldım, kanını saklayıp bedenimde
Her vakit özlüyorum, parıldıyorum seher nurunda..''


Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya