Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 385

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.438.381 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3841
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Baharın Desenleri

Sponsorlu Bağlantılar

Ağaçtaki kırağılar dökülüyor Almus’tan yamaçlara
Kuşlar uçuşuyor bir anda ses katmak için bahara
Derenin buzulları çözülmeye başladı ertesi ertesine
su şarıl şırıl sesleri desenliyor canlılığa
Tepe de, çocuklar ve yine kuş cıvıltıları öfkesinde
Gökyüzü berrak ve lekesiz
Tokat’ın eteklerinde
Gelinlik giymiş bir gelincik tabiat şahlığında
Hepside boy verdi tabiatın ilk irkiliş canlılığında
Biraz solumda karınca katarları Hızır gibiler
Mizgin'liyorlar bize çalışanların kazanacağını
Biraz sağımda tembeller uykuda hala
Uyanmadılar onlar...
Kaybetmeye hazır Nazır gibiler
Kimileri daha kapanık
Ağustos böceğini oynuyorlar
Tıpkı ağaçtan kopuk
Çürümeye mahkûm kavuklardalar
İş’e yaramayan anlarla kuytulukları
Küflenmiş yaprakların dibinde
Uzun ölümlere yolculuk seçmişler
Kesilen bir ağacın kütüğünde
Bin Dersim çiçeğidir,
Tohum dökerek irkilenler...
Bir babacan yürek ansız, hesapsız ve kaygısız
Er gibi doğacak, bir can misali pultusuz
Namusluca toprağa düşerken
Gökyüzünün berrak ve lekesiz şahitliğinde
Almus'ta haykırabilmek var yine de...
Yüreği gelinlik giymiş tabiat ana’nın
Kollarında kan-revan içinde,
Gidebilmek yine de...

PuS - avatarı
PuS
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3842
PuS - avatarı
Ziyaretçi
Seni Unutmakmi?
Seni unutmak
Sponsorlu Bağlantılar
sigara alırken bakkaldan
para üstünü unutmaya benzemez ki...
evden cıkarken
anahtarı iceride unutmaya da benzemez seni unutmak.
bilirim,
herkes kırar iki yumurtayı
öyle ya da böyle, herkes cay demler.
ama seni unutmak var ya...
seni unutmak bambaska bir beceri ister.

seni unutmak
ikiyle ikiyi capmak kadar kolay degil ki.
öyle basit degil ki, gözlerini kırpmak gibi...
bilirim,
yolu yordamı yok bunun.
kesfi yok, icadı yok!
her seferde yarı kalmaya mahkum
ve utkuya hasret bir deneydir seni unutmak.
hasa!
hasa, tanrıyı unutmak gibi imkansız
ve ihtimalsiz bir seydir seni unutmak.

her neyse,
"seni unutmak" diye bir sey yoktur aslında.
aslında, sadece "seni unutmaya calısmak" vardır.
bir de,
seni unutmaya calıstıkca
bir türlü unutamamaya alısmak vardır...
o kadar!
...BİTANEM...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3843
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Biliyor musun?


Düşler dökülür...
Düşler üşüşür...
Düşler doluşur kulaklarıma gülüşlerinden...

Üstüme yağan düşler ile
Başıma üşüşen düşler ile
Ve içime doluşan düşler ile serpilirim ben,
Bahara dokunmuş bir filiz gibi...

Biliyor musun?
Denizler bile düşlerimin rengidir...
Dalgalar, gülüşlerindir yani düşlerimin üzerinde oynaşan!

Biliyor musun?
Düşler saçılır başıma gülüşlerinden...
Ve düşlere savrulur başım
Tırmanıp gülüşlerine...

Dinlenen bir nefes gibi yayılır kumsalıma,
köpüklü dalgaların...
Bunlar; düşlerimin üzerinde oynaşan
Gülüşlerindir ya, hani adına “dalga” denen...

Biliyor musun?
Bütün bu denizler, düşlerimin rengidir
Ve işte sen o yüzden
Kendini seyreder gibi olursun baktığında denizlere.
O yüzden gözlerini lacivert sanırsın...
Saçlarını mavi...
Hatta canını, camgöbeği...
Canının göbeği bunun için köpürür düşlerimin ortasında!

Biliyor musun?
Düşler üşüşür başıma gülüşlerinden.
Masmavi düşler...
Ve buseleri çağıran dişler gibi sıralı düşler...

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3844
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Baharın Desenleri


Ağaçtaki kırağılar dökülüyor Almus’tan yamaçlara
Kuşlar uçuşuyor bir anda ses katmak için bahara
Derenin buzulları çözülmeye başladı ertesi ertesine
su şarıl şırıl sesleri desenliyor canlılığa
Tepe de, çocuklar ve yine kuş cıvıltıları öfkesinde
Gökyüzü berrak ve lekesiz
Tokat’ın eteklerinde
Gelinlik giymiş bir gelincik tabiat şahlığında
Hepside boy verdi tabiatın ilk irkiliş canlılığında
Biraz solumda karınca katarları Hızır gibiler
Mizgin'liyorlar bize çalışanların kazanacağını
Biraz sağımda tembeller uykuda hala
Uyanmadılar onlar...
Kaybetmeye hazır Nazır gibiler
Kimileri daha kapanık
Ağustos böceğini oynuyorlar
Tıpkı ağaçtan kopuk
Çürümeye mahkûm kavuklardalar
İş’e yaramayan anlarla kuytulukları
Küflenmiş yaprakların dibinde
Uzun ölümlere yolculuk seçmişler
Kesilen bir ağacın kütüğünde
Bin Dersim çiçeğidir,
Tohum dökerek irkilenler...
Bir babacan yürek ansız, hesapsız ve kaygısız
Er gibi doğacak, bir can misali pultusuz
Namusluca toprağa düşerken
Gökyüzünün berrak ve lekesiz şahitliğinde
Almus'ta haykırabilmek var yine de...
Yüreği gelinlik giymiş tabiat ana’nın
Kollarında kan-revan içinde,
Gidebilmek yine de...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3845
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Başka Şehir Burası


Yıllardır ayrıyız
Ayrı şehirlerde....
Ne tuhaftır, aynı yaşıyoruz,
Ama yazık(!) aynı şeyleri düşünmüyoruz!
Aynı şeyleri severdik de seninle,
Sevemedin sen bir tek beni(!)
Çok silmek istedim seni,
Yürümek istedim sensiz bu çizgiyi...
Bazen başardın,
Arttırdın içimdeki kini,
Yok, atamadım içimden seni....
Unuttum(!)
Sana vermiştim yüreğimi,
Sen de giderken vermedin geri....
Meçhuller içine atmışsın beni,
Çok aradım,bulamadım kendimi....
Unuturum da seni
Sevebilir miyim başka kimseyi,
Her şeyi unuturum
Ama asla unutamam gidişini,
Yoktu bir sebebi(!)
Gidişini düşündüm de
Karanlığa boğuluyor burası
Artıyor yüreğimin acısı
Kalmamış anladım aşkının vefası
Belki bana da gelir sevilme sırası...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3846
Misafir - avatarı
Ziyaretçi


BU GECE UYUYAMAZSIN SEN


Bu gece uyuyamazsın sen!
Çetin bir sızı sarar odanı,
sen şimdi ağlarsın da...
Umutsuzca akıtırsın göz yaşlarını.

Radyonu açmış şiirler dinliyorsun,
elinde kalem... Kadere sitem ederek
yalnızlığına dizeler arıyorsun
şarkımızı söyleyerek...

Bu gece üşüyeceksin biraz
anılar gelip seni vuracak, üzüleceksin.
Isınmak için güneşi bekle
bazı geceler soğuk eserim ben, bilirsin.

Gece sana emanet...
Bu şehri bir kez daha terk ediyorum,
gelemediğin bir yer vardı hani
İşte oraya. Yine gurbete düştü yolum...

Ve bu gece seni uyku tutmaz
Biliyorum....

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3847
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Farklılık


Düşün ki
Bir sabah uyanmışsın
hemfikir seninle tüm dünya
doğru, yanlış, güzel, çirkin
Gördüğün her şey aynı,
"Farklılık" lügatlarda tozlanmış
nostaljik kavram

Düşün ki herkes aynı
Kimsenin diğerinden bir farkı yok
Fikirler aynı, bakışlar aynı
Ne tez, antitez, ne sentez
Solunum bile artık fotosentez...

Baksana güller bile çeşit çeşit
Sarı, kırmızı, beyaz
hepsi de gül, neden, düşün biraz
Hem neden türlü türlü ağaçlar
Yetmez miydi ağaç niyetine bir tek çam,
Ne hoş huzur veriyor değil mi çınar...
Bir de söğüdün gölgesinde
Cennetten ödünç saatler yaşamak var

Unutma
Tonlar rengarenk gökkuşağında
Cümlesine beyaz diyorlar
Ben, sen, o, biz, siz onlar,
Cümlemize insan diyorlar...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3848
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Fakirin Aşkı


Yoksul insanın sevmesi sevilmesi suçmudur
Sever içten ama karşısında engeller durur
Sevdim sevdim içimi yakan aşkmıdır böyle
Yoksa kalbime saplanmış koskoco bir okmudur

Sever insan sevginin hududu falan yoktur
Ama dünyada insafsızlar ordusu pekçoktur
Fakir herşeye rağmen içinde bir umut besler
Yoksa sevenlerin boş lafa karınları tokdur

Sevmek Allah vergisi elden birşey gelmez
Başına geldimi korkuyu sabrı eceli bilmez
Derbeder olur sokaklarda ve meyhanelerde
Yoksa karşılığı olsa kolay kolay çökmez

Sevgi insanın bağrında esen bir yeldir
Coştuğu zaman efkarlandığı zaman seherdir
Seher vaktinin kıymeti büyüktür onun için
Yoksa aşkı içinde küllendiren bir derbederdir
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3849
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
BEN EYLÜL SEN HAZİRAN
503bar

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar

Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki diz boyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım

Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilk yaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer oldu güldüğün yerde

Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, of başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık

Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor göz bebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım on üçüncü aylara
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
11 Temmuz 2006       Mesaj #3850
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
SANA GELİYORUM
503bar

I.
Benim sabah keyfim
yeni açmış bir gülü
insanların gülücüklerine yerleştirmektir.

II.
Sana karlı bir günde geleyim
saçımın beyazlığı ve paltomun ıslaklığıyla
üşüyen dudaklarımı ısıt, tenimi kurula
uzun bir şarkıda susalım farkında olmadan
sobanın çıtırtılarına dalalım
sana küçük törenlerimizde şarkı söyleyeyim
içki içelim güneşle başbaşa
saçlarına dokunan tarağın hışırtısını dinleyeyim
gözlerinin titreşimini yansıtsın aynalar
bir gece şelalesi gibi
damarlarıma akıp yankılan yüreğimde.

III.
Sana yağmurlu bir günde geleyim
parkta ıslanalım birlikte
gürültüller toprağın kokusunda erisin
kentin görüntüsü değişirken bulutlarla
duraksamadan parlayan gözlerin
ve ıslaklığınla sar beni
en koyu kızıllığında dudaklarının
kıralım demir parmaklı pencereleri
önlerine ortanca saksıları yerleştirelim
ağız dolusu sobe diyelim dudaklarımıza.

IV.
Sana güneşli bir günde geleyim
ışıklı yollara halılar serelim
birlikte aşkınlığa yükselelim,
okyanus sularının ortasında altın kumsallarıyla
mücevher gibi parlayan adada,
ben hep iskeleye demir atmış
beyaz bir yelkenlinin düşünü gördüm
tuzlu dudaklarını yakmak için
sana kendi yaptığım güneşleri getireyim

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya