Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 433

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.300 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4321
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güz
pervasız bir ayaklanma
Sponsorlu Bağlantılar
akortsuz seslerden
mutsuz yollar
işgalci ayaklardan
kulaklarımızda yırtıcı kuş sesleri
üşüten tiz çığlıklar ensemizde
artıyor duvarlarda tırnak izleri

küçük kurtlar kemiriyor koca kentleri
akşamdan çok önce çöküyor gece
yüreğim daha ne kadar dayanır bilinmez
ateşimi yakabilsem küller savrulacak
yak(a)masam karanlıklar basacak içimizi
elyordamıyla arıyorum
ateş almıyor yarin gönderdiği çakmak

kafalarda pırıl pırıl taptaze bir bahar
kapılarda karakışın habercisi bir güz var.


TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4322
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Unut Yüreğim

Sponsorlu Bağlantılar


Ben ne aşklar yaşadım bilemezsin
Ne başlangıçlardan vazgeçtim göremezsin
Gel desem bilirim gelemezsin
Sevdiğimi söylesem onu bile düşünemezsin.

Ayrılıklar saplanmış yüreğime
Bir gözyaşı damlası düşer önüme
Ürkek güvercinler gibi geldim yine
Sana geldim benim olasın diye.

Üşüdüm karanlık gecelerde
Sorguladım duygularımı bir bir
Seviyormuşum hala seni
Seviyormuşum bir çiçeği sevgiğim gibi.

Düşlerimi sana verdim
Uykularım yarım kaldı
Kalbim binbir parça
Kalbimde ismin yazılı.

Şimdi yüksek kaldırımlarda yürüyorum
Eve otobüsle gidip geliyorum
Bazen eve gitmeyi unutuyorum
Bir de seni unutsam...

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4323
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Bir Adı Yoktu Sensizliğin





Bir adı yoktu sensizliğin
Zamanı durdurmuştun gittiğin gün
Oysa bir sevda masalıydı yaşananlar
Sessiz bir kayboluştu anılar

Düş bahçesinde oyun oynamak gibiydi sevda
Yıldızlı gecelerde sokulmaktı o sıcak nefese
Yağmurdan habersiz sevişmekti bazen
Bazen bir sığınaktı
Uyumaktı şefkatli bir kucakta
Habersizce denizi izlemekti
Çocuklar gibi top oynayıp eğlenmek
Hiç konuşmadan anlaşabilmek
Sözlerin anlamı yoktu çoğu zaman
Bitmez denilen sevdalardandı bizimkisi
Herhangi bir saatte ve yerde tesadüfen karşılaşabilmekti

İki simit gerekmezdi bu sevdaya
Paylaşmanın sevinci vardı duygularda
Düş kurmaya da gerek yoktu
İçimizden gelenler o anda yaşanırdı
Martılar göç etmezdi sıcak diyarlara
Bizim sıcak kucağımız yeterdi onlara
Güvercinler bir tek kışın konmazdı pencere kenarına
Kışında serçeler öterdi bahçedeki ağaçlarda

Yalan yoktu bu sevdada
Konuşmak ta yoktu zaten
Sadece yaşamak vardı
Düşünmek yaşamak
Kaybolmak bilinmezliğe doğru

Şimdi zaman gittiğinin tam ertesi
Güvercinler konmuyor artık pencereme
Sabahları yaptığımız kahvaltı tatsız
Göç etmeyen martılar ölüyor avuçlarımda
Gökyüzündeki yıldızları da yanında götürmüş olmalısın
Geceler hep karanlık odamda
Eskinden de konuşmazdım, yine konuşmuyorum
İnsan sesi duymayalı ne çok olmuş
Sitemim sana sanma...
Sitemim zamanı...
Hani haber bile vermeden gittin ya
İşte sitemim seni benden alana...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4324
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güz Gelmeden

Sırtında taşıdığın kıl heybe
dağ rüzgarı ve lor peyniri
gibi doluysa kır çiçekleriyle
sesler türkülere dönecektir
üzünçse ışıklı bir sevince

Dudaklarında özlem türküleri
ve gözlerinin menevşesinde aşk
çağıldıyorsa çavlanlar gibi
usulca bir umudun menziline
hüznü gerilerde bırak

Türküler paylaşıyorsa eğer
dağ rüzgarları paylaşıyorsa
sevinç de dahildir buna
ve o zaman bütün bir yaşam
paylaşılacak kadar güzeldir artık

Heybendeki kır çiçekleri
bir yangındır güze doğru
tutuşturur yüreğinde
uzak özlemlerin külünü
hiç beklemediğin bir anda

Güz gelip de yangın başlamadan
tutmalısın doğanın yelesinden
yüreğindeki sabah olmadan
gül bahçesine sevda hevengine
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4325
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Ertelemeyeceğim Tek Şeysin



Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam
Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum
Ulaşılmaz oldun hep
Dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni...
Kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen
Herşeyi erteledim ama ertelemediğim bir şey vardı!
Sana benziyordu..
Su olsan dokunulduğunda bozulurdun
Bozulmayan bir şeydin
Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu
Sonu olmayan bir şeydin
Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım
Beni rüyamdan uyandırmayacak bir şeydin
Simsiyah saçların olsun istiyordum
Ama baktım değil
Üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem
Aklıma ırmaklar gelir
Düşün ki Yılan Dağı'ndan aşağı iniyoruz.
Ve dünyada sadece 2 kişilik bir türkü kalmış onu söylüyoruz
Öyle bir şeysin sen
Seni düşündükçe yoruluyorum desem
Dünyanın en büyük yalanı olur
Yalanım yok
Bu günden yarına ne kalır bilmem ama
Sen kalırsın
Tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi..
Yaşadıklarımız azdı.. zamana sığmadık..
Yaşamak isterken her şeyi bugün şarkı söylüyorsam
O gün şarkı değik
Şarkı gibi seni yaşamak isterim
Halkıma benziyordun
Bir yanın göç
Bir yanın toprak kokuyordu hep
Gezmediğim yerin kalmadı
Bazen yasaklandın bana
Bazen bir suç gibi boynumda taşıdım seni
Yedi telli sazımla bile anlatamadım
Sen bir uçurumun gülüydün
Ellerimi her uzattığımda
Bin kırıkla geri döndüm
Yasakların bile tanımlayamadığı bir şeydin
Haritalara sığmazdın
Her ülkede bir başka gülüyordun
Uzundun, inceydin
Dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım
Bana hep kendimi hatırlatan bir şeysin sen
Uzaksın, yakınsın, özlenensin
Ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin
Sen bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken
Sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda
Kabul ediyorum dünyaya bu kalsın ama sen bilme...
Dünyada kaç iklim kaç zulüm kaç ölüm
Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin, bilme...
Bugün her ölümle biraz ölürken
Seni düşündükçe hayata dönüyorum
Yeniden gecenin en karanlık yerindeyim
Bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan
Yine de seviyorum seni...
Sadece benim seni anladığım kimsenin unutmamak için
Defterine not düşmediği ama hayatında hep dipnot olarak kalan
Kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni..
Dağları delmiyorum inmek istiyorum oralardan
Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, günaydın der gibi sokağa fırlamak
Ve şarkı söylemek istiyorum
Adına aşk diyorlar gelecek diyorlar
Bana yetmiyor...
Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum
Bir başka dilden seviyorum seni...
Kırmızıdan daha huzurlu
Gelincikler gibi bir mevsim değil
Dört iklim köşe bucak
Kim ne derse desin
Geri dönecek yerim yok,
Bir kentin ortasında çığlık çığlığa kalsam da,
Yine seviyorum seni...
Bu bir suç duyurusudur..
Kendimi ihbar ediyorum...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4326
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
arwen adlı kullanıcıdan alıntı

Ertelemeyeceğim Tek Şeysin



Bir dilin bütün sözcüklerini kullansam
Seni tarif edemeyeceğimi biliyorum
Ulaşılmaz oldun hep
Dokunmak, hissetmek ve dolu dolu yaşamak isterken seni...
Kocaman bir yalnızlıktı payımıza düşen
Herşeyi erteledim ama ertelemediğim bir şey vardı!
Sana benziyordu..
Su olsan dokunulduğunda bozulurdun
Bozulmayan bir şeydin
Gidilecek bir yer olsan sonu olurdu
Sonu olmayan bir şeydin
Uykuda görülecek bir rüya olsan uyanırdım
Beni rüyamdan uyandırmayacak bir şeydin
Simsiyah saçların olsun istiyordum
Ama baktım değil
Üç ırmağın birleştiği yerinden öpeyim desem
Aklıma ırmaklar gelir
Düşün ki Yılan Dağı'ndan aşağı iniyoruz.
Ve dünyada sadece 2 kişilik bir türkü kalmış onu söylüyoruz
Öyle bir şeysin sen
Seni düşündükçe yoruluyorum desem
Dünyanın en büyük yalanı olur
Yalanım yok
Bu günden yarına ne kalır bilmem ama
Sen kalırsın
Tıpkı yatağı değişmeyen bir ırmak gibi..
Yaşadıklarımız azdı.. zamana sığmadık..
Yaşamak isterken her şeyi bugün şarkı söylüyorsam
O gün şarkı değik
Şarkı gibi seni yaşamak isterim
Halkıma benziyordun
Bir yanın göç
Bir yanın toprak kokuyordu hep
Gezmediğim yerin kalmadı
Bazen yasaklandın bana
Bazen bir suç gibi boynumda taşıdım seni
Yedi telli sazımla bile anlatamadım
Sen bir uçurumun gülüydün
Ellerimi her uzattığımda
Bin kırıkla geri döndüm
Yasakların bile tanımlayamadığı bir şeydin
Haritalara sığmazdın
Her ülkede bir başka gülüyordun
Uzundun, inceydin
Dokunduğumda nereli olduğumu seninle hatırlardım
Bana hep kendimi hatırlatan bir şeysin sen
Uzaksın, yakınsın, özlenensin
Ama bugün değil, yarın gibi bir şeysin
Sen bugün her şeyi değiştirmek için çabalarken
Sen değişmeyen olarak duruyorsun karşımda
Kabul ediyorum dünyaya bu kalsın ama sen bilme...
Dünyada kaç iklim kaç zulüm kaç ölüm
Bir seni bunların karşısına koymak nasıldır bilemezsin, bilme...
Bugün her ölümle biraz ölürken
Seni düşündükçe hayata dönüyorum
Yeniden gecenin en karanlık yerindeyim
Bir sigara ateşinin aydınlattığı kadar ışık bile olsan
Yine de seviyorum seni...
Sadece benim seni anladığım kimsenin unutmamak için
Defterine not düşmediği ama hayatında hep dipnot olarak kalan
Kendi yasaklarım gibi unutmuyorum seni..
Dağları delmiyorum inmek istiyorum oralardan
Hepiniz gibi aynada saçlarımı taramak, günaydın der gibi sokağa fırlamak
Ve şarkı söylemek istiyorum
Adına aşk diyorlar gelecek diyorlar
Bana yetmiyor...
Her şarkımda sana bir adım daha yaklaşmak istiyorum
Bir başka dilden seviyorum seni...
Kırmızıdan daha huzurlu
Gelincikler gibi bir mevsim değil
Dört iklim köşe bucak
Kim ne derse desin
Geri dönecek yerim yok,
Bir kentin ortasında çığlık çığlığa kalsam da,
Yine seviyorum seni...
Bu bir suç duyurusudur..
Kendimi ihbar ediyorum...

Yüreğine SağLık ARWEN Çok Teşekkür Ediyorum Bu Şiir İçin, Çok sevdiğim ve Çok ŞeyLer İfade Eden Bir Şiir Bu Çok SaoL EkLediğin İçin...

Sıyrılıp gelen

Soluk bir ay dolanıyor
kentin üstünde her gece
Her gece bilge bir gezgin
tavrıyla adımlıyor yolunu

Güz yanığı bir durgun
sessizlikle örtülü her şey
ve yırtılmış bir tül gibi
savrulup duruyor zaman
Suların sesini dinle şimdi
ormanın fısıldayışlarını
usulca yarılıyor dağların göğsü
bir aşkı dinlendirmek için
Ve gözleri uzak yamaçlarda
aranıp dururken bir şeyleri
sessiz ve sakin beklemekte
bekledikçe bileylenen yürek
Belli ki dağların, denizlerin
ve göllerin üzerinden
sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
doğayı ve hayatı sarsacak saat
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4327
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Eserini Rafa Kaldır




Selamın da bitti ya,
Demek ki her şeyi tüketmişsin,
İflas etmiş hislerin,
Besbelli ki,
Gönül galerin kibirinin talanına uğramış,
Kapanmış kapısı,
Kilit vurulmuş,
Anahtarını uzayın derinliklerine fırlatmışsın,
Ohh, ohh be,çok rahatsın anlıyorum canım,
Bebekler kadar rahat uyursun artık,
Tebrikler, bak bunu çok iyi yapmışsın...
Hani nerede o söndürülemez görünen koca yangın,
Hamarat itfaiyeci,
Sen çok yaşa emi, suyunu nereden buldun,
Işıktan da ımı hızlısın,anlamadım,
Nasıl, ne çabuk, ne zaman söndürdüğüne şaşarım,
Enkazıda kalmamış sevdanın,
Hızlı yok edicim, a cicim,
Gurur duy kendinle bak başardın işte, başardın...
Tek arta kalan şey,
Yalnızca bir avuç kül ,
Rüzgarı da ikna etmiş gibisin,
O da tersten esiyor,
Katmış önüne o bir avuç külü,
Savuruyor, savuruyor,
Suskunlukla bitmesini bekliyorsun,
Meraklanma o da biter,
Bir avuç külün şu koca evrende yeri mi olur,
Rivayeti mi edilir sanki...
Varsın olsun,
Bende bir buruk yürek,
Bükük bir boyun,
Kırık bir gurur kalmış geriye,
Ne farkeder ha, ne farkeder,
Evet kader utansın diye düşünebilirsin,
Teselli mükafatı gibi bir şey olur ya,
Sen hiç utandığını duydun mu kaderin,
İnsanların utanmaz ettiği,
O utanmazın,
Bükük boyunlara,
Buruk yüreklere,
Kırık gururlara,
Mahçubiyetini bir söyleyen oldumu hiç...
Her şeye rağmen de,
Hep onu suçlarız ama,
Asıl suçlu biz değil miyiz,
Onu da biz yaratmadık mı sanki,
Al hadi, işte eserin,
Yani ben,
Günahımı kaderemi yüklesem,
Yazık değil mi ona da,
Hep o mu suçlu sanki...

Al hadi dünya senin olsun,
Çekiliyorum içinden,
Kaderi suçlamadan,
Bizdeki kader de, yine biz değilmiyiz,
Ortak etme beni soluduğun havaya,
Bildiğin gibi yaşa,
Dünya senin olsun,
Mutlu ol, kendimi imha etmeye gidiyorum artık,
Kül değil, zerre kalmasın,
Geniş olsun yerin,
Rafa kaldırbilirsin eserin,
İnkar et, kader de istersen,
Bu eser Benim değil de ,
Ört üstünü,
Görmesin kimse,
Ne yaparsın, okunmuyor, okunmuyor işte,
Kötü bir eser o,
Ama yinede, yazarına kader deme,
Kadere de yazıktır...
Bir başka eser yaz, artık deneyimlisin,
İyisini yaz, olur mu, iyisini,
Kaderi suçlama, suçlama sakın...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4328
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yıkılır kalırım bu sağır akşamlarda
Önümde dağ gibi bir yalnızlık
İçimde yıllanmış yorgunluklar
Unutulmuş eski bir adrese çıkar yollarım
Çayımın ilk yudumunda o
Sigaramın son nefesinde o
Anlarsa beni.. bir tek o anlar.
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4329
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
İçimde Azan Pişmanlık


İşin farkına vardım nice sonra
Özleyeceğim seni
Son zamanlar içimde bir sıkıntı
Başımda bir duman
Derdi çok dağlar gibiyim
Hani patlayacağım dokunsalar
Anlıyorsun derdimi
Özleyeceğim seni

Bu gece dün geceden daha uzun
Şarkılar daha manalı
İçimde bir başka hüzün
İçkim sigaram yok bilirsin
Ama gel gör sarhoş gibiyim
Ellerim titriyor sinirden
Yalan değil anladım
Özleyeceğim seni

Türlü hüzünler yaratıp kendime
Saatlerce yürüyorum akşamları
Dudaklarım tir tir titriyor
Ağlasam ağlarım o dakika
Lakin o aptal mahçupluğum
Gücüm kalmadı artık
Özleyeceğim seni

Kimseyle anlaşamaz oldum
İstemeden kırıyorum herkesi
Avutmuyor teselli etmiyor
Hiç kimse hiçbir şey
Çekilmez oldum
Anlaşılmaz oldum
Hani bir zamanlar
Seni aramam özlemem demiştim ya!
Unut onu!
Seni çok özleyeceğim.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Temmuz 2006       Mesaj #4330
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gidersem bir daha dönmeyeceğim
Kalırsam kalbime yenilmeyeceğim
Çözemedim seni çıldıracağım
Gözlerin kal diyor dudakların git

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya