Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 461

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.358 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4601
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
hand bullet2
SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM
Sponsorlu Bağlantılar


Binmediğim hiç bir otobüs
Beklemediğim hiç bir durak kalmadı bu şehirde
Gittikçe azalıyor hayat
Neyi erken yaşadıysam
Hep ona geç kalıyorum
Sana göçüyorum her sonbahar
Yolların çıkmıyor aşkıma
Unuttuğun yağmurların adı saklımda
Seni içimden terk ediyorum

Susmaktan yoruldum
Kuşlar ve şarkılar,
bu şehri terk edeli
Efkar demliyorum gözlerimde
yaşlarımı,
yanağıma varmadan öldürüyorum
Tam sancağımdan yaralıyorum kendimi
Alnını yüreğime dayadığın güne bakıp
SENİ İÇİMDEN TERK EDİYORUM

Ne unutacak kadar nefret ettin
Ne hatırlayacak kadar sevdin
Yıkık bir duvar kadar bile
Pişman değilsin biliyorum
Beni hep bulmamak için aradın
Yanıldığımdın
Yangınımdın
Yangındın

Sensizliğe yenilmek
Sana yenilmekten zor olsada
Ardımda bir sürü "belki"ler bırakarak
Seni içimden terk ediyorum

Şimdi
İçimde öldürecek bir anı bile bulamayan
İki yarım kaldık
Tamamlayamadık bizi
Elinden tutamadık yanlızlığımın
Saçlarımıda uzaklarına gömdün

İçimin mavisi senin okyanusundandı
Al! geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlış kapılara vurdun
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim
Sana bensizliği terkediyorum

"Yarime uzanmayan bütün dallar kırık" demiştin
Aşk içinde doğmuşsa nereye kaçabilirdi?

Ne tuaf değil mi?
İçimi acıtanda sendin
Acımı dindirecek olanda.
"Ya öldür beni"dedim
Ya da ğit benden.
İçi bulanık bir sevdanın ucunda
Seni kaybettim.
Aldırmadın aldırmalarıma
Bir gecede yakıp yarini
Şafaklara sattın ihanetini
Küllerime basanlar bile utandı yaptığından
İşte soluk bir ömrün son nefesi
Benden
İçimden
Terkediyorum.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4602
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GIDIYORUM
gidiyorum senin olmadigin bir yere
Sponsorlu Bağlantılar
inanmayacaksin ama senide götürüyorum
beni birakan seni deyil
beni seven seni götürüyorum
benim seni görmeyecegim biryere
seni hayatta heryerde görüyorum
yürürken
uyurken özellikle calisirken
hep görüyorum
seni görmeyecegim bir yere gidiyorum
ama senide götürüyorum
beni birakan seni deyil
beni seven seni götürüyorum
senden ayrildiktan sonra
uyku bana haram oldu
haram olmasi birsey deyilde
senin hep güzel anilarim canlaniyor gözumde
nalet ediyorm kendime nalet
gidiyorum gülüm gidiyorum
senide götürüyorum
beni birakan seni deyil
beni seven seni götürüyorum
senin beni damatlikla görmeni isterdim
simdi kefenle görmeni istemiyorum
ben senin bedeninden
uzakta ölmek istiyorum

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4603
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gökyüzü

Seni seviyorum demek,
Hiçbir zaman bu kadar güzel olmamıştı.
Hiçbir zaman böylesine,
Sevip sevilmemişti bu yürek.
Yüreğinde bana ve sevgime yer var mı?
Yer var mı aşka ve umuda?
O zaman yukarıya bak,
Ben ordayım her zaman yanındayım.
Gündüz güneşi'mle gece ay'ımla,
Kimsenin kucaklayamayacağı kadar
Kucakladım seni.
Bazen bir umut olmalıyım yüreğinde
Güzel yarınlarda gerçekleşmeyi bekleyen.
Sonra bir hayal düşüncelerinde,
Seni başka alemlere götüren.
Karanlık düşüncelerindeki
Son yaprak olmalıyım ben,
Hiç solmayan bir yaprak.
Seni yaşamalıyım duygularda,
Seni hissetmeliyim her nefes alışında.
Yağmur olup üstüne yağmalıyım,
Her damla benim sana olan sevgimdir.
Islanmalısın sevgi yağmurlarında.
Aydınlığın olmalıyım sonra,
Buğday sarısı güneşimle.
Kar'a kartanesi'ne ne dersin
Bembeyaz saf aşklar yaşamak için.
Ben senin vazgeçemediğin
Gökyüzün olmalıyım.
Ne sen beni unutmalısın,
Ne de ben sensiz evreni kucaklamalıyım.
Seni seviyorum demek
Hiçbir zaman bu kadar güzel olmamıştı.
Hiçbir zaman böylesine
Sevip sevilmemişti bu yürek.
Şimdi ben o güzeli seninle yaşıyorum,
Ve
Seni çok seviyorum.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4604
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Ruhumun İsyanı
Alnım acık,yüreğim yorgunSömürdüler umutlarımı ruhumunHüzün kelepçelerini takarak ellerimeSalıverdiler çile tepelerineBu tepeleri aşmak istiyorum!Gökyüzü hep karanlıkRuhum olmuş çaydanlıkKaynatmakta karanlığın kanınıBelki kalmıştır biraz aydınlıkKelepçelerime anahtar istiyorum!O kara kaşlı gözü yaşlı adamKök salmış karanlığın içindeAnahtarım belinde...Kara suratına bakıp o adamınHaykırmak istiyorumBen özgürlük istiyorum!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4605
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GeCe; ZaMaNDıR SaDeCe
biliyorum
sana göre gece;
zamandır sadece

bana gelince;
artık
bütün zamanlar gece.

sararmış bir sayfa gibi
kenarlarım
bükülüyor içime.

tüm çareleri
çaresiz
kurban veriyorum çarelere

bilsem ki
delilik ilaç olacak yarelere
soyunur
tırmanırdım minarelere

ama
yarın kimseye vadedilmedi

mutluluk
boyumuz kadar
ne uzar göklere
ne düşer yerlere

ancak
hak ettiğim kadar yaşar yüreğim
ve ancak
hak ettiğim kadar sevda yüklenir kelimelere
fazlasını beklemek
ne haddime

biliyorum bir tanem
senin için gece;
zamandır sadece

beni dert etme

benim için
artık
bütün zamanlar gece
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4606
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
ofimage

Ayrılık da Bitmeli

Sevgilim,
Sana sevgilim diyorum.
Ayrılık da sevdaya dahil
Ayrılanlar hala sevgili

Dediği gibi İlhan'ın.

Sevgilim, sana sevgilim diyorum, bir daha hiç
demeyeceğim içindir belki.

Ayrılmamız neyi değiştirecek, ayrılık yüreğimden silip
atabilir mi seni derdin. Kimbilir..

Bu sana son yazışım.
Sözcüklere yüklemeye çalıştığım duygularım,
beyaz kağıtların keskin kenarlarıyla nasıl da parçalanıyor böyle.
İlk kez yazmak böyle zor, anlatmak bu kadar olanaksız.
İçimde çağıldayan herşeyin, sana doğru aktığını duyupta bunu anlatamamak.. Ne acı.

Oysa, seni her düşündüğümde, sesim, zamanın ve mekanın olmadığı görünmeyen
ince ipeksi bir yolda ilerleyip kulaklarına akmadı mı.

Her düşündüğümde seni, yapmam gereken sadece izlemekti.
Ruhumun sana akışı, o hızlı ama bir o kadar yavaş, delice ama bir o kadar sakin,
coşkuyla ama nasıl huzurlu bir çağlamaydı onların hepsi.
Hemen duyardın, büyük kalabalıklarda, iki kişilik yalnızlıklarda,
yada gözlerin maviliklere kilitlenmiş.. Duyardın.

Hala duyuyorsun. Şimdi, şuan, seninle konuşurken, ruhunda geziniyorum yine.
Baktığın yerden uzaklaşan bakışlarını, o kimselere hissettirmediğin
bir anlık dalgınlığı, sadece anın yakaladığı o ince sızıyı.. Kapa gözlerini..

Sen hep duyacak mısın beni, ben hep anlatacak mıyım. Bilmiyorum.

Ama, madem ayrılanlar hala sevgili, ayrılanlar hala sevdalı, bu ayrılıkta bitmeli..

Ayrılık.. Ne çok korkardık bu sözcüğe yüklenen anlamdan.
Oysa şimdi anlıyorum ki, ayrılığın kendisi değil, ayrılmakmış asıl zor olan.
Ayrılmayı başarana kadar yaşanılanlar, o kanatan acıtan korkulu bekleyişler..
O kopuşu yaşamak, artık başka biri değil, sen olan o varlığı olduğu yerden çıkarmaya çalışmak,
ağlayarak git artık içimden diyebilmek, ama daha derken pişman olup hayır kal ne olur diye yalvarmak..
Ne kadar zordu mabel.. Öyle içimdeydin ki, seni ordan çıkarmak kendimi paramparça etmek demekti.

Ayrılık.. O kanlı zafer.. Şimdi paylaştığımız işte bu.
İçimizde o boşluğun büyük acısı yüzümüzde birbirimizin kanı var hala..

Sevgilim,
Sevgilim diyorum son kez sana. Bir daha demiyeceğimdendir bu, ve bir daha yazmayacağımdan.

Ayrılık da bitmeli..

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4607
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Kovdum Kendimi Yüreğinden

otrlinebar
Sevdanın denizlerinde rotasız bir gemiydim.
Sana yolculuğa çıkmadan önce,
Bütün aşklarımı, acılarımı, sevinçlerimi bir kenara koyup,
Azıksız birtek yüreğimle baş koymuştum bu yola.
Yolum uzundu, karmaşıktı ve tehlikeliydi...
Tüm bunları biliyor, bile bile lades dercesine
İstiyordum bu sefere çıkmayı...
Ancak ben sana ulaşmaya çalıştıkça sen kaçıyordun.
Senin yanında olmak, sesini duymak için
Sarfettiğim bu çaba öylesine güzeldi ki...
Bir gün ışığın göründü uzaktan, işte ordaydın!
Arkamda bıraktığım bir nokta olarak kalmış
Sen önümde büyüyordun, gülen gözlerinle beni çağırıyordun...
Önce ellerini tuttum, sonra gözlerine daldım...
Senden aşk dilerken, sen gerçekleri sundun önüme...
Sevdalarımı sorguladın, rüyalarımı benden geri aldın.
Bu fırtınalı denizlerde sana duyduğum ihtiyaç,
Senin yüreğimi tokatlayan sevdan beni isyankar etti...
Düşünemiyordum artık, geri dönülmez bir yola girdiğimi biliyor,
Ancak bu yolda her pahasına yürümeye karar vermiştim.
Kırgınlıklarımızla, hasretimizin koynundaki acıyla,
Geceler boyu başbaşa kaldık, sorular sorduk kendimize...
Nereden başlarsak orada bitirdik, bir çıkış yolu bulamadık!
Ve sonunda bu denizin sonu görünmüştü...
Daha karaya ayak basmadan, fırtınalar dalgaları çağırdı kükreyerek...
Gücüm kalmamıştı, bilinmez bir yola doğru gittiğimi biliyordum!
Çaresiz kollarımla birkez daha sana ulaşmayı denedim.
Ancak sen duymuyordun, belki de duymak istemiyordun.
Ancak beni görüyordun.
Çaresizlik denizlerinde kayboldum sonra.
Sana sevgiler getirmiştim oysa.
Bu yaşamdan küçücük umutlar derlemiştim yüreğimde...
Onları büyütmüş sana armağam edecektim, olmadı işte...
Ne kadar istesem de senin o kapalı yüreğine girmeyi beceremedim.
Şiirlerim, sevdalarım ve gecelerimle başbaşa kaldım.
Bir kez daha yenildim aşka... bir kez daha yenildim çok sevmeye...
Şimdilerde gönlümün yelkenlerini toplamaktayım.
Tövbeler ettim, bu denizlere bir daha çıkmamaya...
Bir daha hiçbir yüreğe girmemeye yeminliyim!!..
Seni kendim kovdum, yüreğinden...
Bir daha girmemeye, bir daha sevmemeye söz veriyorum...
Seni sevdiğimi, kurda, kuşa söylüyorum;
Ama asla
Aşk dilemiyorum.


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4608
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Daha uyanmamalıydık masallardan.
Ne zaman bitti o eşsiz ormanlar, yollar?
ne zaman ayrıldı yolları şehzade ile ipek kızın?
ve ne zaman vazgeçti yakışıklı prens yüzyıl uyuyan güzeli uyandırmaktan?
Ne zaman yoruldu aladdin lambasını ovmaktan?
iyilik perileri, sevimli cinler şimdi neredeler?
Daha uyanmamalıydık...
Masallar hep o renkte ve aynı inandırıcılıkta kalmalıydı kalbimizde.
Bir şey oldu, bir yerlerde.
Büyüdük mü küstük mü birşeylere ne; inanmaz olduk masallara.
Dinlemez olduk ve anlatmadık bir daha.
Belki anlatılacak masalımız kalmadı, çabuk yordu hayat bizi.
Oysa ne güzeldi küllerinden yeniden doğan Anka kuşu, Kaf dağının ardındaki o gizemli ülke, lal bir oba uşağı ile güzeller güzeli bey kızının başkaldıran sevdası.
Nasıl özlüyoruz geçmişi...
Neden özler ki insan?
Hele birde mutsuz bir çocuksanız...
Çocuktuk çünkü.İnanıyorduk.
Köprüler geçmemiş, aldatmamış, aldatılmamış, bedeller ödememiş, ayrılık ve hasret mektupları okumamıştık.
Ve dizlerimizi kanatmamıştı henüz hayat.
İnanıyorduk, duruyduk, saftık, çocuktuk.
Şimdi anlatacak bir masalımız bile yok, bir köşesine sığınacak...

İclal Aydın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4609
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Süleymaniye'de Bayram Sabahı

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.
Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.
*
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah'ına bir böyle yapı.
En güzel mâbedi olsun diye en son dînin
Budur öz şekli hayâl ettiği mîmârînin.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsî tepeyi;
Taşımış harcını gâzîleri, serdârıyle,
Taşı yenmiş nice bin işçisi, mîmâriyle.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevî bir kapı açmış buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezelî rahmete ruh orduları..
Bir neferdir, bu zafer mâbedinin mîmârı.
*
Ulu mâbed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir vârisin olmakla bugün mağrûrum;
Bir zaman hendeseden âbide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhûra bakarken şimdi,
Senelerden beri rüyâda görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklîmine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
*
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr'i
Ne kadar saf idi sîmâsı bu mü'min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mîmârı mı ulvî eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşayan vârisi hem sâhibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
*
Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, çok uzaklardan mı?
Üsküdar'dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?
Bursa'dan, Konya'dan, İzmir'den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Bâyezîd'den, Van'dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübârek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hâtırâlar rüzgârını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
*
Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosova'dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul'dan..
Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;
Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra dağlardan mı?
*
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pâre gemi
Yeni doğmus aya baktıkları yerden geliyor;
O mübârek gemiler hangi seherden geliyor?
*
Ulu mâbedde karıştım vatanın birliğine.
Çok şükür Allaha, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı.
*
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
20 Temmuz 2006       Mesaj #4610
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
herşeyim
sen su karalıkta
karsıma cıkan aydınlıksın

sen benim zorlukta
yanımdaki kolayımsın

sen her güne baslarken
nerededir demeden gecemediğim
birtanecik sevgilimsin...

işte anla be sevgilim
sen benim herseyimsin

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya