Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 509

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.488 Cevap: 12.492
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Temmuz 2006       Mesaj #5081
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Aşk

Sponsorlu Bağlantılar
Dışarıda yaz güneşi
Yakarken etrafı sebepli sebepsiz
Bu kalp tutuşuyor senin için.
Her gün seni bekler bu kalp,
Seni arar bu yaşlı gözler...
Belki de…
Gelmeyeceğini bile bile
Ama AŞK dediğin beklemek değil midir?
AŞK dediğin sonsuz özlem değil midir?
Değil midir birini sevmek diğerlerini sevmediğin kadar...

Sigaradan her bir nefes çekişimde
Unutur gibi oluyorum seni
Ama olmuyor
Unutturmuyor seni…
Yalnızca öldürüyor bu zavallı bedenimi
İçten içe… Tıpkı aşkının beni içten içe bitirdiği gibi

Hatırlıyorum….
Seni ilk görüşümde görüntün beynime değil de
Kalbime gitti bir sonbahar sabahı
Ve şimdi bir ilkbahar günü tahtına kuruldun kalbimin
Bir gün gelecek o kalp durduğunda son bulacak bu ziyaret…

Süleyman Çiftçi

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
29 Temmuz 2006       Mesaj #5082
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Aşk (Bir Özlemdir Aşk)

Sponsorlu Bağlantılar
bir özlemdir şimdi aşk
düşsel bir çağlayanın kıyısında
kaşları çatık, eli silahlı
yüreği sevgi dolu
zeybekleri dinlemek gibidir.

yalnızlığın alnına
öfke ile vurmaktır yumruğunu
engellenemez onca çileyi çekerek
sokakta ilk kez gördüğün bir kıza(erkeğe)
savrulup gitmesidir yüreğinin

belkide
kafkas dağlarının karında
üşümüşken, titriyorken
hafif bir çeçen türküsünde
Aybala'nın gözlerine od olup bitmektir.
gök ülkenin semasında
bir demir kazık olmaktır
Bozkurt olmaktır dağlarında.

bulutlar ağlarken şarkı söylemektir
sevgilinin balkonu önünde
yok olup gitmeye yüz tutmuş
bir mecnun hikayesidir
eskilerden dinlenen bir garip öykünüştür.

titremektir Artvin'in soğuğunda
Doğu Beyazıt'ta çay içmektir
biri kendi önünde, diğeri karşında
sevgilin olmasa bile
gırtlağını yakarak yudumlamaktır çayı

Fırat'ta boğulup gitmek gibi
düşsel güzelliğinde sevgilinin
boğulup gitmektir
Konya'da Mevlana ile 'gel' demektir
semah dönmektir

Fener'de dua eden hrıstiyan kızlarının
güzelliğini yaratanı düşünmektir
gözlerini derinden görebilmektir sevgilinin
konuşmadan söyleşebilmektir.

Adana'da pamuk toplamak
Rize'de çay harmanlamaktır
Edirne'de pirinç havuzlarında
çamura batmaktır sevişirken

bir nazlı gelindir uğruna kan gereken
bir nişandır, şandır
uğruna delirip, ölürken
ve
güneybatısında Anadolu'nun
yalnız başına otururken
bir şiir yazmaktır
aşk nedir, ne değildir diye

işte böyle bir şeydir aşk
kâh orda bir yerlerde
kâh ta içerimizde...!

Albatros Fatih Kemâl

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
29 Temmuz 2006       Mesaj #5083
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Samsun Hatırası

Sessiz bir gemi
Kalktı yüreğimden
Sevgilisini kaybetmiş
Aşık gibi iskelesini
Arıyor rotasını bilmeden.


Vapurun denizi
Acımasızca bir bıcak gibi
Yardığı yerden takip et beni
Belki tanırsın izlerimi.

Görmesem de seni
Bir daha, unutamam
Sıcaklığını tenimden.

Hatırlayamasam da yüzünü
Öptüğüm yerden
Tanırım seni...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5084
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DÜŞÜN SENİ SEVDİĞİMİ

Düşün seni sevdiğimi
Sana olan yaptıklarımı
Sana verdiğim duygularımı
Bütün kalbinle ve yüreğinle
Düşün seni sevdiğimi!

Düşün seni sevdiğimi
Senin için ağladığımı
Sana olan aşkımı
Bütün duygularınla
Düşün seni sevdiğimi!

Düşün seni sevdiğimi
Senin için yalvardığımı
Senin için uyuyamadığım geceleri
Bütün kalbinle
Düşün seni sevdiğimi
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5085
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gelincikler gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda
işi iş kasabanın
su yüzlü çocuğun işi iş
bir de poyraza döndü mü hava
başlar masmavi damarlar fışkırmaya yanaklarından
faytonların turuncu tekerlekleri
yansır gaz tenekeleriyle çevrili bahçelerde
asılı çamaşırlarından bir tutam çivit kokusu alıp gider
gelincikler tek tek göründü mü çayırlarda.

saat onikilerde
postanede mektup yazan adamlara bakar bir semt delisi
durmadan bakar
ki o mektuplar nereye giderse gitsin
öylesine uzundur ki kasaba
gelinciklerden bükülmüş bir ibrişim gibi
gidip gelen mektup zarflarıyla tarif edilebilir ancak
içlerinde kar serpintisi
içlerinde bozkır
içlerinde herkesin bir güneyi olan
ve marangozlar upuzun kayıklar yaparlar bunun için
kesersiz, çivisiz, elsiz
sadece ruhlarından
o kayıkları içinde domates doğranan bir akşamüstünde yüzdürürler
canlanır suya değince hemen
bordalarındaki nakışlar
bir derya gülü alıp başını gider.

yeter ki görünsün gelincikler
önce tek tek görünsün sonra topluca
usta bir doğramacı gibi kırmızılar doğrar kasaba
gelincikler indi mi çayırlardan
su bardaklarına, berber dükkanlarına girdi mi
duvarlara sicimle tutturulmuş şişelere
girdi mi bir kere
-aynaları boğacak neredeyse
-taşlıkları basacak sel gibi
o zaman...
tam o zaman
marangozlar mis gibi rakılar içerek kayıklarında
konuştukça binlerce kayık
konuştukça binlerce köpük, binlerce kıyı olurlar
ve nedense bir vapur bizi alıp götürecekmiş gibi bakarız birbirimize
unuturuz sonra alıp başını gitmeyi de
yeter ki iki dudak arasına konsun gelincikler
ipince bir ıslığa yerleştirilsin
türküler süzsün tüveyçlerinden
kahveler eski renklerine boyanır yeniden
biralar çığ ışıkta bile parlak
yıkanır tertemiz oluncaya kadar yaşamak.

gerçekte bir sevinç, bir mutluluk yok değildir yüreklerimizde
sevgiler umutlar yok değildir
öyleyse neden çabuk küseriz birbirimize
çabuk öfkeleniriz
durup durup böyle hüzünlenmemiz neden
anlamıyoruz da ondan mı yoksa
bir bütün olduğunu mutluluğun
umudun bir bütün olduğunu
seziyor muyuz yalnızca
baktıkça gelincik tarlalarına uzaktan
öyle bir arada güzel
yaşamanın lezzetini
kanımızı tutuşturdukça gün günden
buğusunu saldıkça
bir tütün dumanı gibi yaktıkça genzimizi
eros_sonya - avatarı
eros_sonya
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5086
eros_sonya - avatarı
Ziyaretçi
GİDERSEN YIKILIR BU KENT

Gidersen yıkılır bu kent, kuşlarda gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yanlızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürpeririken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde birşeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz doslar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birhanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
İsyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlarda ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde


AHMET TELLİ
eros_sonya - avatarı
eros_sonya
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5087
eros_sonya - avatarı
Ziyaretçi
UMUŞ
Bütün iyi kitapların sonunda
Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda
Meltemi senden esen
Soluğu sende olan
Yeni bir başlangıç vardır

Parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın
Gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın
Onu işitsen, yuvarlağı sende kalır
Her başlangıçta yeni bir anlam vardır.

Nedensiz bir çocuk ağlaması bile
Çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.

EDİP CANSEVER
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5088
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Anlamın Şiiri



Yüksek bir dağın tepesinden umudun doğuşuna bakıyorum
çok parlak ama sonunda yok oluyor,
geceye yalnızlığımla beraber karışıyor ve yok oluyor,
tıpkı sonunda tükenecek ömrüm gibi,
hızlıca koşuyorum umuda doğru ama kalbim artık kaldırmıyor acıyı,
gitmek isterdim sonsuza kadar peşinden ama kalbim ömrüm yetmiyor,
ruhumsa sana tutsak kalmış ışığa uzak cennete uzak,
belki bir gün ben de görebilirim umutların doğduğu yeri,
her yok oluşta bir yıldız daha söner,
bense uzaklarda kendi parlaklığı bile yetmeyen bir yıldızım,
hiç görülmeyen ama var gücüyle parlamaya çalışan,
çevremi aydınlatıyım diye kendimin sonu olsa bile
ışık yorulsa bile ben ölene kadar parlamaya devam edeceğim,
bir koşsam sevgiye ve umuda o kaçıyor,
yakalamaya bin ömrüm yetmez biliyorum,
kalbim ve ruhumla kan ağlıyorum,
ne zamanı ne de mutluluğu geri getirebiliyorum,
boşa giden yıllar, harcanmış yıllar gözyaşlarımın içine gömülür
ve yağmur olur yağar ölü topraklara,
kim bilir? belki filizlerim yeşerir büyür umut olur
bir çınar ağacı kadar sağlam olur
ve umut ışık olur aydınlatır bir melek gibi bütün etrafı...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5089
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayat nedir ?.. nedir ki anne...
bir oyun.. bir masaL değiL mi...
kırıLdı bak oyuncak£arım... ömrüm gitti, sevdam bitti....
inan ben hiç büyümedim ki.........

benim hiç sapanım o£madı anne...
ne kuş£arı vurdum... ne kimsenin camını kırdım..
çok usLu bir çocuk değiLdim ama seni hiç kırmadım... hep boynumu kırdım..
ben hayatım boyunca birtek kendimi vurdum....

suskun görünsemde , fırtınaLı ve mağrurdum anne...
bir mızrak gibi ,aynada hep dik durdum anne...
ben sana hiç bir gün laf getirmedim... leke sürmedim...
ama göğsümü çok hırpaLadım.. kaLbimi çok yordum..
ben hayatım boyunca en çok kendimi sordum...........

benim hiç sevgi£im o£madı anne..
ne bir yuva kurdum.. ne bir gün şansım güLdüm..
öpemeden bir bebeğim gıdısını, tükendi gitti çağım...
bir muhabbet kuşum vardı.. oda yaLnızLıktan öLdü..


sen beni göğsünde hep acı£ar£amı soğurdun anne..
yoksa evLat diye koca bir taşmı doğurdun anne...
Eziyet değiLim, zahmet değiLim..
Musibet hiç değiLim..
bir seninmi baLına sinekmi kondu söyLesene..
doğurdunda beni neyLe yoğurdun anne...

benim hiç hayaLim oLmadı anne..
ne seni rahat ettirdim.. ne kendim ettim rahat...
bir mutluluk fotoğrafı biLe çektirmedi bu hayat..
kayboLmuş bi anahtar gibi sahipsizim anne..
ne omzumda bir dost eli.. ne saçımda bir şefkat..


sayki yollardan akan şu faydasız çamurdunm anne..
sayki ısLanmaktan üşümektim..
sayki yağmurdum anne..
bunca yıLdır gözyaşımı hangi denizLere sakLadın..
oy ben öLeyim..
sen beni ne diye doğurdun anne....

Hayat nedir ?.. nedir ki anne...
bir oyun.. bir masaL değiL mi...
kırıLdı bak oyuncak£arım... ömrüm gitti, sevdam bitti....
inan ben hiç büyümedim ki.........
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5090
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözler Yalan Söylemez



Bütün güzellikler gözlerde gizli
Kalbe akan gözler yalan söylemez
Görüntüye kanma yıllar çok hızlı
Şimşek çakan gözler yalan söylemez

Nemli gözler görür darda kalanı
Sinsi duran yüzler kobra yılanı
Ateşinde yakar aşka güleni
Yaşlar döken gözler yalan söylemez

Hazan mevsiminde güler mi insan
Dil feryat ederken saygıdır susan
Sabrıma isyandır yüzünü asan
Çiçek eken gözler yalan söylemez

Öyle yüzler var ki ay gibi parlar
Her sözü bir kurşun sarsılır yerler
Ağlayan gözlerden dökülür sırlar
Ateş yakan gözler yalan söylemez

Derde derman olur aşkın kelâmı
Neylesin ki Murat sahte selamı
Söylenecek sözüm yok kırdım kalemi
Aşka bakan gözler yalan söylemez

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya