Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 511

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.512 Cevap: 12.492
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5101
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bilemezsin ki
Seni nasıl sevdiğimi, bilemezsin ki
Özlemek nasıl olur özlemeyince
Hayal etmeyi hayallerde yaşamayinca
Her nefeste hava gibi, su gibi içmedikçe
Bilemezsin ki.
Nereye baksam sen varsın,
Rüzgarda kıpırdanan her yaprakta,
Denizde oynaşan her dalgada,
Semadan yere düşen her damlada
Göremezsin ki.
Sevdam bana her geçen gün keder verse de,
Şahit olan herkes “sen aşıksın” dese de,
Her parlayan hüzmeye sen diye süzülsem de,
Sana her saniye, seviyorum desem de
Duyamazsin ki.
Gördüğüm her rüyayı sana yorsam da,
İnsanlara umarsız seni sorsam da,
Akan gözyaşlarımla kendimi boğsam da,
Ömrüm boyunca her gün sen diye solsam da
Sezemezsin ki.
Sensizliği sevgilim sen, bilemezsin ki.

Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5102
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
aklına getir

Sponsorlu Bağlantılar

Kulağını şehrin kalbine yasla
Bir an
İçini kurşuni bir yalnızlık alıp
Seni senle tek başına bırakıp
Uzaklara yelken açarsa
Kulağını şehrin kalbine yasla
Ve beni dinle tam o an
Götürürse zaman alıp seni
Gözlerimde bırakıp gözlerini
Düşlerinin aktığı o uçuk diyara
Kulağını şehrin kalbine yasla
Ve beni dinle işte o an
Benim yüreğimi
Yüreğinde duyacaksın

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Temmuz 2006       Mesaj #5103
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Unut Beni Can

Bu kaçıncı gece
hasretinle yandığım
Kaçıncı gece
yıldızları yıkadığım göz yaşlarımla?
Mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla
Bosnalı kadınlar duydu feryadımı.
Sen, sen duymadın mı can?

Ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak?
Benden uzak o iklimlerin,
Benden uzak o şehrin,
Kahrolası o kalabalıkların
Benim kadar ihtiyacı mı vardı sana,
Benim kadar hasret çekti mi
Kahrolası o şehrin semaları,
Benim kadar yandı mı?
Ne vardı can?
Ne vardı uzak iklimlerde açacak?
Ne vardı
Kendimizi bu kadar kahredecek?
Kara trenler umut olmamalıydı,
uzayan yollarda kalmamalıydı bakışlar.
Dünya, bir tek nokta olmalıydı can...
Bir tek noktada doğmalıydık.
Dönüp dönüp sana varmalıydı yollar,
Ben, hep hasret türküleri söylememeliydim,
Sen, hep hasret şiirleri okumamalı.
Hasret diye bir söz olmamalıydı lügâtlarda
Geceler boyu hergün
göz yaşlarımla ıslanmamalıydı yıldızlar.

Gönlüm bu sevdaya dar gelir oldu
Boğuyor karanlıklar can...
Mesafeler kurşun oldu amansız,
Feryadıma şahit oldu yıldızlar
Can... Can...
Hasretin ağır bir yük omuzlarımda.
Ben çekmekten usandım,
sen usanmadın mı?

Bildim, bitmeyecek bu hasret!
Uzak iklimlerde açmış iki çiçeğiz.
Hangimiz gelsek diğerinin yanına,
Kuruyup, kaybolacağız.
Ben, kıraç topraklara döndüm can,
Ben, kurumuş dereler gibiyim.
Issız mağaralarda kaldı umudum.
Belli bu sevda kahredecek bizi,
Unut be can...

Unut bu sonu gelmez sevdamızı...
bırak yeni güneşler doğsun semalarında
bulutlar gizlemesin yıldızlarını
yeniden başlasın herşey
yeniden doğ bensiz şafaklarda.
Unut can,
unut senin için yazdığım sevda şiirlerini.
De ki; bir rüya idi bitti.
De ki; bir hayaldi,
solgun aynalarda yansıyan.
De ki; bir romandı,
sonu koskoca bir hiçle biten.
Unut beni can,
Unut vakit varken...
Bırak hasretin bana kalsın.
Varsın cehenneminde kavrulsun gönlüm.
Ben yine her gece
saçlarını koklayayım uzak yıldızlarda.
Gözlerimde takılı kalsın hayalin.
Sen unut can,
sen unut!
Kahredersem,
Milyon kere kahrolayım

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5104
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kİrpİklerİnde Yaktim Şİİrlerİmİ

Hayatımda ilk kez
Gözlerinde görmüştüm ıslak denizleri...
Maviye adanmış bir sevdaydın sen.
Hayata gülümseyen deniz kızıydın sen..

Seninle yaşamaya öyle alışmıştım ki,
İçimde nâr ile közlenmiş yaralarımı
Gönlünde susturmak için
Her sabah sahillerine koşardım.
Her gece acıya dokunmuş şiirlerimi,
Kül rengi kirpiklerinde yakardım.

Ve bir gün
Gözlerindeki denizleri kurutup gittin.
Yetim bıraktın beni mavilerin içinde.
Elleri toprak kokan,
Yüreği mavi denizlere yanan bir çocuk gibi
Sığamadım sensiz çağlayan matemlere...

İçimde kırgın düşleri avutmak için
Sensiz denize girecek oldum,
Girmeden kapılardan kovuldum.
Gözyaşında nasırlanmış çığlıklarımı
Gecelerin gözlerinde yakacak oldum,
Karanlıgın içinde bir mum aleviyle avutuldum..

Gittin, mavilerde beni yetim bırakarak.
Gittin, her dalgada yüzüme sensizlik vurur oldu.
Her nefesimde birer birer baharlarım kurur oldu.
Gözlerinde gördügüm mavi deniz,
Sensizlikte beni yavaş yavaş dibe çekiyordu..

Dayanacak gücüm kalmadı yalnızlığında.
Ansızın anılarımı yüreğimde kanatıp
Tüm şiirlerimi kirpiklerinde yakıp
Hırçın denizlerin hüzünlü yüreği oldum.
SiMYaCı - avatarı
SiMYaCı
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5105
SiMYaCı - avatarı
Ziyaretçi
Yalniz Bir Opera

Ölü bir yilan gibi yatiyordu aramizda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmisim
Oysa bilmedigin birsey vardi sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Imrendigin, öfkelendigin
Kizdigin, ya da kiskandigin diyelim
Yani yasamislik sandigin
Geçmisim
Dile dökülmeyenin tenhaliginda
Kaçirilan bakislarda
Gündeligin basibos ayrintilarinda
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatimdaki herhangi biri saniyordun,
Biraz daha fazla sevdigim, biraz daha önem verdigim.
Baslangiçta dogruydu belki.
Siradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayip,
Günden güne hayatima yayilan, varligimi ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aska bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarimi temize çektim
Anladigindaysa yapacak tek sey kalmisti sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.
Yaz basiydi gittiginde, ardindan,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdi. Yoktun. Kimsesizdim.
Çikilmis bir yolun ilk duraginda bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben askin bütün çaglarindan geliyordum.
Sanirim lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu
Yüzündeki kuskun kedere, gür kirpiklerinin altindan
Kisik lambalar gibi isiyan gözlerine
Çerçevesine sigmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcügü en çok yüzüne yakisiyordu.
Yaz basiydi gittiginde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmisti Mayis.
Seni bir siire düsündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumusak seyler geliyordu aklima.
Önceki siirlerimde hiç kullanmadigim bu sözcük
Usulca düsüyordu bir kagit akligina,
Belkide ilk kez giriyordu yazdiklarima, hayatima.
Yaz basiydi gittiginde. Bir askin ilk günleriydi daha.
Ask miydi, degil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de ayni yerde ve ayni insan olmami isteyen' notunu buldum kapimda.
Altina saat: 16.00 diye yazmistin, ve 16.04'tü onu buldugumda.
Daha o gün anlamaliydim bu iliskinin yazgisini
Takvim tutmazligini
Aramizda bir düsman gibi duran zamani
Daha o gün anlamaliydim
Benim sana erken
Senin bana geç kaldigini.
Gittin. Koca bir yaz girdi aramiza. Yaz ve getirdikleri.
Döndügünde eksik, noksan bir seyler baslamisti.
Sanki yaz, birbirimizi görmedigimiz o üç ay,
Alip götürmüstü bir seyleri hayatimizdan, olmamisti, eksik kalmisti.
Kirilmis bir seyi onarir gibi basladik yarim kalmis arkadasligimiza.
Adimlarimiz tutuk, yüregimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi
bakisiyorduk.
Sanki ufacik bir sey olsa birbirimizden kaçacaktik.
Fotoromansiz, trüksüz, hilesiz, klisesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açildi, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin. Simdi bir mevsim degil, koca bir hayat girdi aramiza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artik, ne de ben kapiyi açabilirim sana.
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akip giden zamana göz kirpan yorgun yildizlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalniz yildiz gibi
Aci çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batik bir asktan geriye kalan iki enkaz olacagiz yalnizca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasiz bogulacagiz
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satir ve benim su kirik dökük siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasinda
Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?
Simdi biz neyiz biliyor musun?
Yikintilar arasinda yakinlarini arayan öksüz savas çocuklari gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam tasimadigi bir dünyada
Bir sey buldugunda neyi, ne yapacagini bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu askta büyüyecek
Her seyi bir baska aska erteleyecegiz.
Kis basliyor sevgilim
Hosnutsuzlugumun kisi basliyor
Bir yaz daha geçti hiçbir sey anlamadan
Oysa yapacak ne çok sey vardi
Ve ne kadar az zaman
Kis basliyor sevgilim
Iyi bak kendine
Gözlerindeki usul sefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir seye
Upuzun bir kis basliyor sevgilim
Ayriligimizin kisi basliyor
Giriyoruz kara ve soguk bir mevsime.
Kitaplara sarilmak, dostlarla konusmak,
Yaziya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan disari bakip puslu sarkilar mirildanmak....
Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alir
Çünkü her sey bir o kadar anlamsizdir
Içimizdeki issizligi dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için buldugumuz numaralar
Bir aski yasatan ayrintlari nereye saklayacaginizi bilemezsiniz
Çiplak bir yara gibi sizlar paylastigimiz anlar,
Esyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattiginiz aliskanliklar
Korkarsiniz sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsiniz aynalara,
Çagrisimlarla ödesemezsiniz.
Disarda hayat düsmandir size
Içeride odalara sigamazken siz, kendiniz
Bir ayriligin ilk günleridir daha
Her sey asili kalmistir bitkisel bir yalnizlikta
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup
Kulak verdiginiz saat tiktaklari
Kaplar tekin olmayan gögümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu bosalmis bir havuz, fisten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz
Bakinip dururken duvarlara
Bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmus bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam esyanin gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
Kendime bir yer bulsam, dedigimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çikarmaya zorlandigimiz anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasina,
Basimiza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alinmaya
Kendimizi hazirlar gibi.
Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benligimizi
Ama öyle sessiz baktigimiz duvarlar gibi olmaya çalisirken,
Ve kazanmis görünürken derinligimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanir bagislamasiz bellegimizde
Bir anin, yalnizca bir anin bütün bir hayati kapladigi anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalir simdi
Hayatimiza verdigimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakin olmamissinizdir intihara bu kadar.
Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaralari nasil sardigindan, ya da her seye nasil iyi geldiginden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir ise yaramadigini bildiginiz gibi.
Dahasi onalar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazi sözler, sözcükler, öyle düsünürler.
Bittigine kendini inandirmak, ayriligin gerçegine katlanmak, sirtinizdaki
hançeri çikartmak, Yüreginizin unuttugunuz yerleriyle yeniden karsilasmak
kolay degildir elbet.
Kolay degildir bunlarla bas etmek, ugruna içinizi öldürmek.
Zaman alir.
Zaman alir sizden bunlarin yükünü
O bosluk dolar elbet, yaralar kabuk baglar, sizilar diner, açilar dibe
çöker.
Hayatta sevinilecek seyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O bosluk doldu sanirsiniz
Oysa o boslugu dolduran eksilmenizdir.
Gün gelir bir gün
Baska bir mevsim, baska bir takvim, baska bir iliskide
O eski agri
Ansizin geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.
Zamanla yerlesir yasadiklarin, yeniden konumlanir, çogalir anlamlari, önemi
kavranir.
Bir zamanlar anlamadan yasadigin sey, çok sonra degerini kazanir.
Yoklugu derin ve sürekli bir sizi halini alir.
Oysa yapacak hiçbir sey kalmamistir artik
Mutluluk geçip gitmistir yaninizdan
Her seye iyi gelen zaman sizi kanatir
Ölmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alip verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden baska?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmis
Bir iliskiyi, duygularin birligini,
Bir aski beraberlik haline getiren kendiligindenligi
Yani günlerimiz aydinlikken kaçirdigimiz her seyi bir düsün
Emek ve askla güzellestirilmis bir dünya
Simdi agir agir batiyor ve yokluga karisiyor
Orada olmus saadeti karsilastir yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadiysa
Demek yangindan kurtarilacak hiçbir sey kalmamis aramizda.
Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Solgun yollardan geçtim.
Bakisimli mevsimlerden
Ikindi yagmurlarini bekleyen
Yaz sonu hüzünlerinden
Gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
Geçti her cagin bitki örtüsünden
Oysa simdi içimin yikanmis tasligindan
Bakarken dünyaya
Yanginlarla bayindir kentler gibiyim:
Çicek adlarini ezberlemekten geldim
Eski sarkilari, sarhoslarin ve suçlularin
Unuttuklarini hatirlamaktan
Uzun uzak yollari tarif etmekten
Haydutluktan ve melankoliden
Giderken ya da dönerken atlanan esiklerden
Duyarligin gece mekteplerinden geldim
Bütünlemeli çocukluklariyla geçti
Gençligimin rüzgara verdigim yillari
Gökummalarin ve içdökmelerin vaktinden geldim.
Bu siire basladigimda nerde,
Simdi nerdeyim?
Yaram vardi, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmis topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Isik istiyordu yalnizligim
Kötülükler imparatorlugunda bir tek siir yazmayi biliyordum
Ilerledikçe...Kaybolup gittin bu siirin derinliklerinde
Ask ve Aci usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha siir bitmeden.
Karardi dizeler.
Ask...Bitti. Soldu siir.
Büyük bir saskinlik kaldi o firtinali günlerden
Daha önce de baska siirlerde konaklamistim
Agir sinavlar vermistim degisen ruh iklimlerinde
Ask yalniz bir operadir, biliyordum:
Operada bir gece uyudum, hiç uyanmadim.
Barbarlarin seyrettigi trapezlerden geçtim
Her adimda boynumdan bir fular düsüyordu
El kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
Birlikte çikalan yollarin yazgisidir:
Eksiliyorduk
Mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
Her otelde biraz eksilip, biraz artarak
Yani çogalarak
Tahvil ve senetlerini intiharlarla degistirenlerin
Birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarinda
Agir ve aci tanikliklardan
Geçerek geldim. Terli ve kirliydim.
Sonra timarhanelerde timar edilen ruhum
Maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
Linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
Korsan yazilari, kara siirleri, gizli kitaplari
Ve açik hayatlari seviyordu.
Buraya gelirken
Uzun uzak yollar için her menzilde at degistirdim
Atlarla birlikte terledim yollari ve geceleri
Ödünç almadim hiç kimseden hicbir seyi
Çiplak ve sahici yasayip çiplak ve sahici ölmek için panayir yerleri...
panayir yerleri...
Ölü kelebekler...
Ölü kelebekler...
Sonra dünyanin bütün sinemalarinda bütün filmleri seyrettim.
Adim onlarin adinin yanina yazilmasin diye
Aci çekecek yerlerimi yok etmeden
Aciyla bas etmeyi ögrendim.
Yoksa bu kadar konusabilir miydim?
Ipek yollarinda kuzey yildizi
Askin kuzey yildizi
Sanirsin durdugun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardaglar, ölü yildizlar
Ve toy yasin bilmedigi hesap: isik hizi.
Askin bir yolu vardir
Her yasta baska türlü geçilen
Askin bir yolu vardir
Her yasta biraz gecikilen
Gökyüzünde yalniz bir yildiz arar gözler
Gözlerim
Askin kuzey yildizidir bu
Yazlari daha iyi görülen
Ben, öteki, bir digeri ona dogru ilerler
Ilerlerim
Zamanla anlarsin bu bir yanilsama
Ölü sairlerin imgelerinden kalma
Sen de degilsin. O da degil
Kuzey yildizi daha uzakta
Yeniden yollara düserler
Düserim
Bir siir yasatir her seyi yasamin anlami soldugunda
Ben yoluma devam ederim. Bitmemis bir siirin ortasinda
Darmadaginik imgeler, sözcükler ve kafiyeler
Yasamsa yerli yerinde
Yerli yerinde her sey
Simdi her sey doludizgin ve çogul
Simdi her sey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
Simdi her sey yeniden
Yüregim, o eski ask kalesi
Yepyeni bir mazi yaratti sözcüklerin gücünden
Dönüp ardima bakiyorum
Yoksun sen
Ey Sanat! Her seyi hayata dönüstüren.

Murathan Mungan
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5106
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aldanmış Yanıma Dizeler
Geç oldu artık bugün
Karaladım yıldızsız karanlığımda
Gecelerimi,
ey aldanmış yanım
Sanadır bunca kızgınlığım...

Bıçkılanmış zaman
Yosun tutmuş oltam
Hareketsiz deniz
Bu vakit;
tutucu bir soğuğu var
Ölmek dediklerinin...

Ey aldanmış yanım
Bırak gitsin.
Tutulamayacak düşlerin karadır elleri
çözülemeyen bir düğümdür
Ne ben kerem
Ne o aslı
bırak gitsin
Yalınsız düşlerle
Bir kalansız hayale...

Geç oldu artık bugün
Vakit ölmeyi geçti
Beklemeler kararsızlıklar yaratır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5107
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gelme İstemem

İyi günde gelmedin
Kötü günde hiç gelme
Seviyorken gelmedin
Sevilmeden hiç gelme

Gülüyorken gelmedin
Ağlıyorken hiç gelme
Gündüzüme gelmedin
Gecelerime hiç gelme

Yanıyorken gelmedin
Söndüğümde hiç gelme
Ben sen iken gelmedin
Ben ben iken hiç gelme
tulse - avatarı
tulse
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5108
tulse - avatarı
Ziyaretçi
Birdenbire

Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbiler oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.

Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5109
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Asya-Afrika Yazarlarına

Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
okuyup yazma bilmez yüzde sekseni benimkilerin
şiirler gezer ağızdan ağıza türküleşerek
şiirler bayraklaşabilir benim orda
sizin ordaki gibi
kardeşlerim
sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz
toprağı sürebilmeli
pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli
dizlerine kadar
bütün soruları sorabilmeli
bütün ışıkları derebilmeli
yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli
cengelde tamtamlara vurabilmeli
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmayıncaya kadar
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmeli
büyük hürriyete şiirlerimiz
tulse - avatarı
tulse
Ziyaretçi
31 Temmuz 2006       Mesaj #5110
tulse - avatarı
Ziyaretçi
Dar Kapı

Nedir bu geceyle gelen birsam??
Duyuyorum serzenişlerini.
Karanlıkta ağzının yerini
Arıyor deli gibi hafızam.

"Yanıyor unutulmuş buhurdan
Yine gecenin içinde sessiz"
Hatıralarla kabaran deniz,
Doluyor ruhun oluklarından

Işık yağıyor doğan geceden;
Nasıl diriliş bu, neden sonra?
Bu rüya gibi geceden sonra
Gidecek mi o maziden gelen?

Seziyorum senelerce susan
Ruhumda taptaze bir geriniş.
Sonuna vardığım çölden geniş
Ayaklarıma açılan umman.

Bütün mevsimlerimin üstüne
Geriliyor bembeyaz bir kanat.
Gelip durdu artık işte hayat
Bana hep onu vadeden güne.

Artık ebedi huzur deminin
İçebilirim sırlı taşından
Girmek üzereyim dar kapısından
O eski rüyalar aleminin.

Orhan Veli Kanık

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya