Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 529

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.527 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5281
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ya SeninLe Ya Sensiz
Ya hep ya hiç sevgilim
Ya seninle ya sensiz
Sponsorlu Bağlantılar
Olamaz başka biri
Ya seninle ya sensiz!

İstersen al at beni
İstersen yarat beni
Dağ gibi deniz gibi
Ya seninle ya sensiz!

Olmasa da sevenim
Ağlayanım gülenim
İlk sözüm son yeminim
Ya seninle ya sensiz!

İstersen sevme beni
İstersen bekle beni
Taş gibi toprak gibi
Ya seninle ya sensiz!

Yalnız bir mevsim değil
Yalnız bir bahar değil
Her zaman her yerde bil
Ya seninle ya sensiz!

İstersen öldür beni
İstersen güldür beni
Gün gibi güneş gibi
Ya seninle ya sensiz!



TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5282
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
kolon y kareis ikon1Bayramkolon y kareGelin de bayramı Fatih’te seyredin, zira
Hayale, hatıra sığmaz o herc ü merc-i safa,
Sponsorlu Bağlantılar
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
Tutun da, ta dedemiz demlerinden arta kalan,
Asırlar ölçüsü boy boy asalı nesle kadar,
Büyük küçük bütün efrad-ı belde, hepsi de var!
Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,
Biraz gidin; Kocaman bir çadır... önünde bütün,
Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
Nöbetle bekleşiyorlar; acep içinde ne var?
“Caponya’dan gelen insan suratlı bir canavar!”
Geçin: sırayla çadırlar, önünde her birinin.
Diyor: “Kuzum, girecek varsa durmasın girsin.”
Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir ilan,
“Alın gözüm buna derler...” sedası her yandan.
Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele:
Gelen yapışmada bir, mutlaka o saplı tele,
Terazilerden adam eksik olmuyor; birisi
İnince binmede artık onun da hemşerisi:
“Hak okka çünki bu kantar... Frenk icadı gıram
Değil! Diremleri dörtyüz, hesapta şaşmaz adam.”
“Muhallebim ne de kaymak!
“Şifalıdır macun!”
“Simit mi istedin ağa!” “Yokmuş onluğun, dursun.”
O başta: Kuskunu kopmuş eğerli düldüller
Bu başta: Paldımı düşmüş semerli bülbüller
Baloncular, hacıyatmazlar, fırıldaklar,
Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar;
Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan
Önünde bir sürü çekçek, tepende çifte kolan
Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer...
Ferag-ı bal ile birden geviş getirmedeler,
Koşan, gezen, oturan, maniler düzüp çağıran.
Davullu zurnalı “dans” eyliyen, coşup bağıran,
Bu kainat-ı sürurun içinde gezdikçe,
Çocukların tarafındaydı en çok eğlence,
Güzelce süslenerek dest-i naz-ı maderle,
Birer çiçek gibi nevvar olan bebeklerle
Gelirdi safha-i mevvac-ı ıyde başka hayat..
Bütün sürur u şetaretti gördüğüm harekat,
Onar parayla biraz sallandırdılar... derken,
Dururdu “Yandı!” sadasiyle türküler birden,
- Ayol, demin daha yanmıştı a! Herif sen de,
- Peki kızım, azıcık fazla sallarım ben de.
“Deniz dalgasız olmaz
Gönül sevdasız olmaz
Yari güzel olanın
Başı belasız olmaz!
Haydindi mini mini maşallah
Kavuşuruz inşallah....”
Fakat bu levha-i handana karşı, pek yaşlı, Bir ihtiyar kadının koltuğunda gür kaşlı,
Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor.
Gelen geçen “Bu niçin ağlıyor?” deyip soruyor.
- Yetim ayol... Bana evlat belasıdır bu acı
Çocuk değil mi, ‘salıncak’ diyor...
- Salıncakçı!
Kuzum, biraz da bu binsin... Ne var sevabına say...
Yetim sevindirenin ömrü çok olur...
- Hay hay!
Hemen o kız da salıncakçının mürüvvetine
Katıldı ağlamıyan kızların şetaretine.

Mehmed Akif Ersoy

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5283
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
bir gün
gözlerim kapanırsa uykuya,
uyanmamak üzere...
bir nefes çıkar dudaklarımın arasından,
Sen diye...
son nefesim sensin, bu sonsuz gidişte...
kollarım açık düşünce iki yana,
ellerim buz gibi,
parmaklarım senin olduğun yönde
hasretin düşecek dört bir yana,
dağılacak dağa taşa deryalara...
bir hazin aşk hikayesi kalacak,
buram buram özlem kokan
düşlerine geleceğim, her zaman olduğu gibi...
yavaşça okşayacağım saçlarını,
dokunacağım yüzüne ruhumla...
uyanacaksın uykulardan,
yüreğin o burada diyecek..
dudaklarımda hafif bir tebessümle
seyredeceğim seni kalkıp
camlara doğru yürüyeceksin,
sanki dışarıda görecekmişsin gibi...
bir an bir hayal gibi görünüp,
ellerimle yollayacağım öpücüğümü
bir hasret fısıltısı olacağım dudaklarında
'Eylül'
diyeceksin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5284
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen Seversin Sevdigin Seni Sevmez.
Sen çok seversin ama sevdiğin seni sevmez,
Sevmekten vazgeçmezsin,
Her gün ölürsün sevdin diye,
Her sabaha hüzünlü bakarsın,,,

Geceler, hain geceler,
Güneş doğmamaya yemin etmiştir sanki,
Karanlık, çaresizlik, sensizlik,
Ve geçmek bilmeyen her dakika yeniden
Ölürsün gecenin tenha sokaklarında,,,

Yar nerededir bilmezsin,
Seni düşünmez bile çoğu zaman,
Umursamaz senin halini,
İşte bunlar da öldürür seni,,,
Umut denizinden gelecek bir gemi beklersin,
Ufuk hep karanlıktır,
Gemi gelmeyecektir hiçbir zaman,
Bu da öldürür seni,,,

Ve bir gün sevdiğini görürsün,
O cennet gözleriyle bakar sana,
Sonra kafasını çevirip geçer gider yanından,
İşte o zaman öyle bir ölürsün ki,
Bir daha uyanamazsın….

DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5285
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi


SEVMEK

Saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kar tanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek

İşte
sevmek
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5286
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
is ikon1Beceriksizkolon y kare
Kabuğunu koparmadan
ne bir elmayı soyabildim
ne de iyileştirebildim bir yaramı
ama karşıma çıkınca
kızmadım hiç elma kurduna
bendim çünkü bıçağı saplayan
onun yurduna
Şair diyorlar benim için
bilmiyorum oysa
her şiire konmalı mı uyak
her yere nedense
konamıyor teyyare
hay dilimi
arı türkçe soksun; uçak
Kaptan olmak isterdim
aynanın karşısında
eski bir sinema yıldızı
gibi ağlayan
İstanbul`un hatlarında
bir fırça hafifliğiyle gidip
gelen vapurlara
Eskimo bir şair dokunuyor omuzuma
ve Kız Kulesi`ni göstererek
bırak artık diyor üzülmeyi
yedi tepeli bu şehirde
şiir okunacak tek yer
elbette denizin ortasındaki
şu küçük buz dağı
Terzi olsa da babam
sökük dikmesini beceremem
beni yalnızca sen anlarsın
iğnenin deliğinden geçsin
diye ipliklerin
bir anlık ıslatıldığı dudaklara
takılıp kalan annem

Sunay Akın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5287
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Her sabah hüzünle karışı bir umut var içimde.
Sensizliğin hüznünü, yeni bir günün seni getirmesi umuduyla bastırıyorum.
Her doğan gün yeni bir umut, yeni bir arayış benim için.
Belki sana kavuşacağım ana bir gün daha yaklaşıyorum, bugün değilse yarın...
Kim bilir belki de yanlızca kendimi avutuyorum.
Gittiğinden beri hep yanlızlık şiirlerine takılır gözüm.
Bir başıma değilim, sensizlikten yanlızım.
Terk edilip gitmek en çok nasıl koyar insana bir ben bilirim.
Gitmelerin, gidenlerin arkalarında bıraktığı çaresizlikleri, en koyu özlemleri...
Senin gidişin de ateş gibi çöktü yüreğime.
Hiç bir yağmur yetmedi içimdeki hasret ateşi küllendirmeye.
Hiçbir sevgi yetmedi senin özlemini gidermeye.
Ben her sabah beni sana götürecek yollarda yürüdüm,
Senin duyacağın sarkıları söyledim yanlızca.
Ve gelmeyişinin her akşamında aslında doğduğunu hiç anlamadığım güneşle Beraber ben de battım bir kez daha...
Geceleri hep uyudum, uyudum;
Gün boyu hasretini rüyalarımda biraz olsun giderebilmek için.
Her şeye iyi gelen, yaraları iyileştiren zaman hiç bu kadar acıtmamıştı yüreğimi.
Bin bir umutla sarıldığım sabahlar artık hiç doğmaz oldu.
Benim günün de gecem de karanlık şimdi.
Ne ay uğruyor gecelerime, ne sana benzettiğim yıldızlar parlıyor.
Elimde kaldı umutlarım...
Sensizlik öyle kötü bir yara oldu ki artık, içimde öyle bir yara açtın ki, bir gün Olurda geri dönersen kendi yaptığın boşluğa sende yetmeyeceksin.
Orası hep bomboş, paramparça kalacak.
Büsbütün cam kırıklarıyla kaplı kalbim.
Ne zaman seni düşünsem, seni hatırlatacak en ufak bir görsem o kıraklarla dolu Yerim batmaya başlıyor yüreğime.
Artık sabahları yanlızca hüzünle uyanıyorum.
Hiçbir şey beklemiyorum günden, seni bile...
Varlığında sensizliği yaşamaktansa içimdeki boşluklarla kırıklarla, boş umutlarımla Sensizken alışırım, alışmaya çalışırım yokluğuna...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5288
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sana yağmur diyorum
(gidersen hani sığınaklarım?
eksilir, zarar kalırım
kalırım!
yeni günün tenine dağılır yaralarım
sana yağmur diyorum…)

uzun boylu umuttun
tadında unutuldun
nerde büyük uçurumların
kış suların, yaz uykuların?

sana yağmur diyorum ıslaklığım bundan
yağ da ıslanalım, ama uslanmayalım
uslanmayalım!

gün, vursun yükünü gecenin hırkasına
yol, vursun sesini uzaklığın pasına
sesime kibrit çaksan tutuşacağım
sargısızım,
çoğalırım;
çoğaldıkça arsızım
sana yağmur diyorum…
en haklı aşk,
alkışsız sürebilendir
ve en haklı kavganın öznesi
ölmemek için dövüşürken de ölebilendir…

o an
işte o an
ey bizi ayrı takvimlere düşüren zaman
yere bir bahar dalı düşmüş gibi mi olur
sıradağlar mı tutuşur bağrının orta yerinde?

yeter
kan sıçratmayın sabahın seherine
boğulursunuz
boğulursunuz!

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5289
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Nasıl yaşamak gerekirse seni
Tıkanmışlığında tüm özlemlerin
Unutulup gittiği düşlere
Yanlış zamanlarda
Öyle yağar yağmur gözlerime,
Dokunamaz yüreğime kırılgan ellerin,
Ve kopyasında betimlenen hayata
Nasıl alışmak gerekirse bir ucundan,
Posta pulu damgası beraberliklere
Nasıl tükenilmek istenirse,yürekten
Öyle susar kendi mabedimde dileklerim,
Yazının bitimidir sevdam artık,yorgunum
Suskun gecelerde,
İstediğin şekilde ölebilirim
DEsssT16 - avatarı
DEsssT16
Ziyaretçi
2 Ağustos 2006       Mesaj #5290
DEsssT16 - avatarı
Ziyaretçi
Bana aldanmayın!
Yüzüm bir maskedir,
Sizi aldatmasın. Binlerce maskem var,
Çıkarmaya korktuğum,
Ve
Hiçbiri ben değilim...
Olmadığımı göstermek
İkinci doğam oldu.
"Kendinden emin biri" dersiniz,
Sanki; güllük gülistanlık
Benim için herşey...
Adım güven belirtir,
Ve
Oyunumun adı;
"Ağırbaşlılık"tır.
İçimde ve dışımda denizler sakin,
Her şeyin kumandanı ben...
Kimseye gereksinme duymayan
Ben...
Fakat, inanmayın bana,
Lütfen!
Herşey dışta, düzgün ve cilalı
Hiç yıpranmayan, her zaman saklayan
O maske!
Altta ne güven ne de rahatlık...
Altta,
Karışıklık, korku ve yalnızlık içinde bocalayan
Gerçek ben!
Ama saklarım bu gerçeği savunuculukla.
Kimsenin bilmesini istemem...
Zayıf taraflarımı düşündükçe
Titrer ve sararırım...
Ya başkaları görürse iç dünyamı...
Gerçek ben ve yalnızlığımı!
İşte;
Maskelerimi onun için takarım...
Onun için, arkalarına saklanacak
Maskeler yaratırım...
Onlar;
Gösterişte kullanabileceğim
Parlatılmış yüzlerim.
Beni korur, bakan gözlerden.
Beni olduğum gibi kabul edecek,
Sevecek
Bakışları bulamazsam,
Solacak kuruyacak gerçek ben...
Ve
Ben bunu biliyorum.
Beni kendi maskelerimden kurtaracak,
Kurduğum hapishaneden kaçıracak
Diktiğim engellerden aşıracak,
Beni seven,
Beni anlayan
Bakışlar olacak.
Bana,
"Sen değerlisin" diyecek,
"Maskesizken daha bir insansın"
"Daha yakın, daha bir dostsun"
Diyecek bir bakışa
Beni gören bir bakışa
Muhtacım...
Benim yanıma sokulman kolay olmayacaktır!
Uyarırım seni dost!
Uzun yıllar kendini yetersiz hissetmiş ben,
Sana kendini kolayca açamayacaktır.
Bütün gücümle tutunacağım maskelerime
Ne kadar sokulursan yakınıma,
O denli şiddetli geri iteceğim seni.

Kim olduğumu merak ediyor musun?
Hiç merak etme.
Ben, çevrendeki
Her erkek ve kadınım.
Maske takan her insan

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya