Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 547

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.538 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5461
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Nasılsa ayrılık bu aşkın sonu
Sen de eller gibi adımı unut
Sponsorlu Bağlantılar
Kader ikimize çizmiş bu yolu
Sen de eller gibi adımı unut

Seninle bu aşkı yaşamadık say
Birlikte gülüp te ağlamadık say
Böylesi unutmak dahada kolay
Sen de eller gibi adımı unut

İstemem söyleme bir tek kelime
Sen de eller gibi adımı unut
Değmesin artık hiç elin elime
Sar yeni aşkını benim yerime
Sen de eller gibi adımı unut...

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5462
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Bütün hakları saklıydı kalbimin..
Kimseye göstermedim orada biri vardı..
Sponsorlu Bağlantılar
Benden bir tane daha..
Susan,bakan..
Sessizliği seven,o yalnız ufacık kız çocuğuydu..
O ağlardı gecelerce..
O susardı , o beklerdi..
Bütün hakları saklıydı..
Bir kişiye aitti..
O nerede diye beklerken..
Gökten inen bir yıldırım gibi düştün avuçlarıma..
Avuçlarımı yakan bir sevdayla..
Ellerim yandıkça o sıcaklık kalbime vuruyordu..
Sen diye yaşamaya başlamıştım..
Evet o deli , küçük kız seviyordu..
Minicik elleri yanıyordu O'nun sevdasıyla..
Ama yadırgamıyordu..
Seviyordu bu alevi..
Midesinde ağrılar,
Gözlerinde yaşlar,
Kalbinde kütürtüler..
Dinmeseydi..
Tutsaydı o beklediği ellerinden,sonsuza koşsaydı yanında..
Yıllarca susuz koşardı onun yanından..

Derken o gidiyordu..
Bu mavi gözyaşları olan kız, denize döküyordu göz yaşlarını..
O görmüyordu..
Yanan ellerini tutan yoktu ki..
Kalbindeki ağrı dinmiyordu ki..
Gidiyordu o..
Yazık..
Harcıyordu bu sevdayı..

Unutucak mı şimdi bu küçük kız.. Onu beklediği yıllara inat, bu rüya ile gerçek arasında yaşanmış sevdaya inat..
Asla unutmayacak ki..

Hey sen,
Büyük gururlu adam.. Unutulmayacağını bile bile..
Söyle..
Nasıl yaşayacaksın bensiz..?

arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5463
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Işığımsın



Masmavi göklerde bir yıldız mısın.?
Yağmurlu havada gök kuşağımısın.?
Doğaya renk veren çiçekler gibi,
karanlık gece de ay ışığı mısın.?

Dağlardan çağlayan şelalem misin.?
Yosun yeşiline benzer gözlerin.
Görmediğim zaman geçmez günlerim.
Gündüzü aydınlatan gün ışığı mısın.?

Bahar suyu gibi coşup çağlayan.
Dolunay gibisin,yeni parlayan.
Her gece rüyam da sana ağlayan...
Doğum günümde ki mum ışığı mısın.?

Albümde sakladım küçük resmini.
Kâlbimin içine yazdım ismini.
Haberin gelmiyor niçin,küstün mü.?
Ruhumu aydınlatan ilk ışığımsın
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5464
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayat Yolu..!



Tüm insanlara...!

Şu koskoca alemde her şeyin var hikmeti
Evvelini bilen yok, bilen yok sonrasını
Sen doğru ol, dürüst ol, gerisine karışma
Bilen de, gören de odur, her şeyde onun izi...

Her şeyde vardır hayır, olumlu ya olumsuz
Her durumda farklıdır sorumlu da sorumsuz
Olumsuzluk adına, yapılan bilinçliyse,
Karşılığı da gelir, hiç kalmaz bil, sonuçsuz...

Her kapanan kapının ardı düzlüğe çıkar,
Sen gönlünü ferah tut, sakın olma isyankâr
Attığın her adımın sevgidir besmelesi
Her şey sevgiyle güzel ve her şey sevgiyle var...

Her ne yaşarsan yaşa, yüreğine kin sokma
Sevgi olan bir kalpte kin ve nefret barınmaz
Büyük konuşursan bil, yutarsın büyük lokma
Kalpten kalpe kin ile nefret ile varılmaz...

Sen aynasın evrende, her şey senin eserin
İyiyi de kötüyü de sadece sen besledin
Hak yerini bulunca anlamazdan gelirsen
Mutlak bir gün anlatır, biçerken ektiklerin...

Sen sadece yolcusun, şu koskoca evrende
Her ne güzel gördüysen, şükreden ol çevrende
Dostlukla, güzellikle, sevgiyle katet yolu
Hayat sana yaşatır, senin seçtiğin sonu...!
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5465
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ay Işığı

Ay ışığı kutsal sevgilim
Fısıltıların yumuşak toprakta
Ayak izlerime doluyor
Sen de terkedip gitme
Sularla oynaşmaya
Doğur beni ışığınla
Lekeli yüzüne
Bulaşmış gibi yeni bir iz
Şarkımızı çalıyor dağlar
Haydi dans edelim özlemle
Çakışsın bedenlerimizdeki giz
Mırıl mırıl büyüsün başaklar
Barış içinde çoğalsın sevgimiz.
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5466
arwen - avatarı
Ziyaretçi
Islak gül...



Seninle paylaşmak uykularda en büyük günahları
Seninle uyanmak nice çılgın gecelerden sonra.
Alır, götürür beni kokun uzaklara, en uzaklara
Ağzın; dudaklarımda ıslak bir güldür sabahları

Tenin çekiyor beni, tenin tutmuş saçlarımdan
Afrikalı kölenim senin, esirinim, mecburunum
Gözlerin değmese gözlerime kahrolurum
Ölürüm, çekersen ellerini avuçlarımdan

Dönsün başım, tutuşsun damarlarımda kanım
Gel, otur yanı başıma, erişilmez kadınım
Yum iri gözlerini, devir kirpiklerini
Ser önüme, bir hazine gibi güzelliklerini

Sana en muhtaç olduğum şu anda gel.
Yaşamak olsan da gel, ölüm olsan da gel...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5467
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Günler Perişan



yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman

şuramızda birşey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde hayat
hem acıya, hem acıya benzer
gün ölümle başlatıyor hayatı
her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor
her sabah ölümü anlatıyor gazeteler
sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf
yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme
beynim sabırla keskin
iğdişliyor haber bültenlerini, yorumları, sahte ölüm ilanlarını
bizim ilanlarımız çoktan verilmiştir
gelirse de bilinir nerden ve nasıl
böyle ölümün yücedir adı
ha kanağacı canım, ha gelincik tarlası
çünki ölümün kanıdır besleyen
bir başka baharın tohumlarını
şuramızda birşey var
bizi onduran birşey
acıya saran
umudu kuşatan

kalbim : kalbim mi desem
var kalbim : yaşayan ben
hayatla ölümle cinayetle
gazetelerde, radyolarda, eski üniversitelilerle
eski prof hocalarla
yaşayan ben : geç mi kaldık / kabul edemem
ah benim sevgili annem
oğlunda elbet yurtseverden
birgün bırakır da sizi yüzüstü
yüzüstü değil : elbette bizüstü
bırakır da : kötü sarmaşıkları, yaban güllerini
bırakır da : sekizyüzlük hırtları, şunları, bunları
giriverir senin sıcacık kucağına
yani hem sana karşı, hem senin için
giriverir o yanılmaz tarihçinin yaprağına
ölüm mü dedin annem
ölüm senin gibi güzel annelerin
senin gibi güzel çocuklar feda etmiş
o tarih atlasında
bir kırmızı gül olur ancak
koksun diye çocukların bahçesi

şuramızda, tam şuramızda
kanserli bir virüs gibi kanımıza karışsa da bizi yaşatan günler perişan

işte bir bir kırıyorlar dalıylan
yeryüzünün olgunlaşan meyvelerini
çünki biliyorlar vakit dar
oysa dalları kırılmayan ölür mü sonsuz ağaç
hayatı pekiştiren kökümüz var
dünyayı emeğe kazandırmak için
hayata ve ölüme sonsuz bir anlam veren
kanağacına sözümüz mü var

biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar
birgün döneriz elbet
acısız, adsız

ölümsuyu sürünün
sürünün ölümsuyu
bir ölü bir dirinin kanıdır
besler hayatsuyu

şuramızda, tam şuramızda
tarihe nasıl anlatsam

ey anneleri korkutan
bizi yaşatan kan

günler perişan
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5468
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gözlerinin izi yok artık gözlerimde,
Sesin kulaklarımda çınlamıyor eskisi gibi,
Kalbimi daha fazla acıtmıyor hatıraların,
Ne bu aşkıma,
Ne de sevdama layık değilmişsin,
Geçte olsa anlıyorum işte,
Sana değmezmiş,
Belkide fazla gelmiş sevgim,
Seninle yaşadığım her günü çekilmez,
Gecelerimi ise bana zindan ettin.
Ne uyku kaldı gözlerimde,
Ne bir damla yaş,
Artık özgürsün hiç olamayacagın kadar,
Çünkü kalbimde sana ait ne varsa,
Artık başkası için olucak,
Sense yıkık bir mezarsın...
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5469
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Ateşe Dönük

Gecede ayaklarım ağır kurşun mafsallarım
Yürüyorum bir dağ yolunda ateşe dönük
Biraz yaklaşır mısın kır çiçeğim öksüz papatyam
Silahsızım çevrilmişim yalnız sana anlatacağım
İşte ateşledim cigaramı bir soluk aldım
Tütün bastım yarama tuz koydum çaresiz
Oysa damarlarım vuruyor dağ başlarına
Eritiyor karanlığı ilkin gözlerin sonra dudakların
Yanan cigaramın dumanında görüyorum seni
Hep onsekiz Ağustos hep kızgın bir bakır
Sonra bir Akdeniz sabahı aydınlık yüzün

Rüzgarlı bir denizle kolkola kıyıda sen
Kırık bir aynanın parçalarında sen
İlkin saçlarını görüyorum tanıyamıyorum
Sonra yüzünü dönüyorsun biraz Temmuz güneşi
Öyle bir siluetin olmalı rüzgarda biraz sarı
Tek tek ufak ufak çizgiler kağıtta

Eğilirim suya yaprakların arasından bakarım
Yüzünün bir yanı başlar konuşmaya
Omuzumu sarsıyor anılar yürüyelim biraz
Kolay mı çılgınlıklara yürek tutmak
Biraz zehir sert içki sonra bir yudum soda
Bir soluk bir soluk daha tut beni düşeceğim
Yaklaştırıyor uzaklardan gelen bir türkü
Önce seni sonra bir kenar mahalleyi
İki saattir karamsarım ayakta duramıyorum
Dolduracağım sabaha yaklaşırken dağ başında
Mavi bir demir kadar sert olacağım
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Ağustos 2006       Mesaj #5470
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gece Saati



Bir Gece Sohbeti'ne

gece saatinde parıldar gözler
bir yıldızın gölgesine takılır
bir kapanır bir açılır gökler
yeryüzünden yıldızlara bakılır

gece saatinde akrep yelkovan
oniki menzilde durmadan döner
gece saatinde hızlanır zaman
kahve sohbetiyle bir başka geçer

gece saatinde sonsuzluk bir düş
saman alevinde hilal parıldar
gecede bir damla lacivert öpüş
bir yağmur çiseler... bir yıldız kayar

gece saatinde yüzün seçilir
aydınlanır gözler parıldar her yer
sabah güneşinden de vazgeçilir
sadece yüzünü görmek de yeter...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya