Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 556

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.553 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5551
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşkta Yarın Yoktur Sevgili - Cezmi Ersöz

Sponsorlu Bağlantılar
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur...
Aşkta yarın yoktur sevgili.

Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de...
Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da...
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır...
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara...
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi.

Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

Birazdan sabah olacak...
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak...
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili.

Birbirimizi kandırmayalım...

Hadi güne hazırlan.

Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak.

Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

Aşkta yarın yoktur sevgili...

TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5552
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
Şiir Nehri -1- [Arşiv]

Sponsorlu Bağlantılar
İSTANBUL ŞİİRİ


Ben anlatmayayım be İstanbul seni
Sen kendin anlat
Galata Köprünü anlat
İrili ufaklı canlı kanlı balık tutanları
Karanlık köşelerinde büzülüp yatanları anlat
Öte yakanı beri yakanı
Yakasına kırmızı gül takanı
Tarihin koynunda yatanı anlat


Ben anlatmayayım be İstanbul seni
Sen kendin anlat
Eminönü'ndeki,Sirkeci'ndeki
Mahmutpaşa'ndaki,Kapalı Çarşı'ndaki
Mahşeri kalabalık ne yana gider,ne yana döner
Kimi biner trenlere,nereye gider
Kimi iner trenlerden dikilir kalır
Niye kalır be İstanbul
Sen anlat


Boğaz hattına,Adalar'a giden vapurlar
Kadıköy'e,Üsküdara giden vapurlar
Kaç yolcu taşır
Kaçı gençtir,kaçı ihtiyardır bunların
Kaçı sevdalı,kaçı bahtı karalı
Kaçı işli,kaçı işsiz,kaçı ayık,kaçı sarhoştur
Kaçı umutlarını yitirmiştir bir yerlerde
Kaçı umut yolculuğuna yeni çıkmaktadır
Sen iyi bilirsin be İstanbul
Sen anlat


Ben anlatmayayım be İstanbul seni
Sen kendin anlat
Kaç babayiğidi un ufak ettin sokaklarında
Kaç çocuğu ağlattın
Kaç körpe kızı telef ettin
Kaç delikanlıyı kirli meydanlarında
Anasından doğduğuna pişman ettin
Anlat be İstanbul
Sen anlat


Güvercinler doluşur cami avlularına
Tabak tabak atılan yemlere üşüşür
Bir hile sezdiler mi hemen kaçışır
İnsanlar bağrışır
İnsanlar çağrışır
İnsanlar sarılmış birbirine ağlaşır da ağlaşır
Niye ağlaşır be İstanbul
Sen anlat


Ben anlatmayayım be İstanbul seni
Sen kendin anlat
Taşın toprağın altın mıdır
Yüreğin yufka mı,yoksa katı mıdır
Nedir be İstanbul
Sen anlat


Niye sever seni insanlar
Niye bağlanır kalır sana
Niye ayrılamaz,niye ayrılmak istemez senden
Ayrılsa da bir parçası sen de kalır
Büyü mü edersin
Ne edersin be İstanbul
Sen anlat


Ağacında ne öter
Toprağında ne biter
Fırınlarında pişen ekmekler kime yeter
Yeter be İstanbul yeter
Sen anlat


Ben anlatmayayım be İstanbul seni
Sen kendin anlat
Anlat
Hazır bir dinleyicin varken karşında
Kaçırma
Anlat


MaRgHeRiTa - avatarı
MaRgHeRiTa
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5553
MaRgHeRiTa - avatarı
Ziyaretçi
YALNIZ OLANLARA

Aşk bir kelebek gibidir,peşinden koştukça hep
senden kaçar..
En iyisi bırak uçsun, inan ki hiç beklemediğin bir
anda gelip omzuna dokunu verir...
Aşk mutlu eder, bazen de üzer ama aşk
özeldir, aşkını hak eden birine sunarsan eğer..”


SEVGİLİSİ OLANLARA ;

Aşkın amacı birileri için
"mükemmel insan"
olmak değildir,

Seni mükemmelliğe en çok
Yaklaştıracak insanı bulmaktır..

KEŞKESİ ÇOK OLANLARA ;

Seven insan "senin hatan" yerine
"özür dilerim" diyendir...
"neredesin“ yerine "ben buradayım“
diyendir.. "nasıl yaparsın" yerine
"niye yaptığını anlıyorum" diyendir..

ve aşk "keşke" yerine daima
"iyi ki"diyendir...

KALBİ KIRIK OLANLARA ;

Kalp yarası siz kanatmaktan vazgeçinceye
kadar sürer ve ilacı bu acıya alışmak değil,
ondan ders çıkarabilmektir.

AŞKINI İTİRAF ETMEYE ÇEKİNENLERE ;

Sevdiğinden ayrılınca aşk acı verir,
sevdiğin seni terk edince daha da çok
acı verir ama en acısı, onu ne kadar
Sevdiğini bilmesine hiç fırsat vermemektir..

DÖNMEYECEK BİRİNİ BEKLEYENLERE ;

Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin
insanın buna hiç değmediğini gördüğün
andır ve en büyük kaybın onun için
harcadığın yıllardır...
Senin aşkını şu gün hak etmeyen,
bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir...
BIRAK GİTSİN...........

sss
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5554
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gitme…
Dilime dolanır saçların
Söner yağmur damlarsa gözlerin
Bu âşık kaybolur gözlerinin lirik sokaklarında
Gitme kimsesiz kalmayayım
Yüreğimde dolaş yine ben razıyım
Bu kadar şiiri sahipsiz bırakma
Ellerimi ellerin olmadan bırakma
Koyma bu beni sensiz ve
Kirpiklerimde düşmeye hazır
İki damla yaş bırakma
Gitme bu sevdayı aşka dönüştürme
Bir deliyi şair’e çevirme
Bir Şair’i bana dönüştürme
Gitme öldürme tüm içi senle dolu olan hücrelerimi
Gitme bak yağmur yağıyor
Gitme işte daha ne diyeyim

Ama illaki gideceksen
Bir yedeğini bırak bu kalbimin
Gideceksen söndüreceksen tüm yıldızları
O’na gideceksen
Yakacaksan kalbimi gözlerinin közünde
Bu oyuncak kalbi sana böleceksen
Kirpiklerim ıslanacaksa eğer o sahnede
Bu şiiri sakla kalbinde
Bilmem daha ne diyeyim

Şimdi
Seviyorum desem
Gözlerinden mırıldansam biraz sana
Saçlarını anlatsam hiç susmadan
Gülüşünü anlatsam
Sana çağlasam hiç konuşmadan
Gitme bak yağmur yağıyor
Gitme işte daha ne diyeyim..
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5555
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
BİR MELEKSİN SEN


Gören gözüm tutan elimsin anne
Hakkını ben nasıl öderim senin
Güvenip tutunduğum dalımsın anne
Hakkını ben nasıl öderim senin

Bir çiçek bir dilek bir meleksin sen
Hakkını ben nasıl öderim senin


Kanat gerdin beni korudun anne
Sütünle besledin büyüttün anne
Bilirim ne çektin ne çektin anne
Hakkını ben nasıl öderim senin

Bir çiçek bir dilek bir meleksin sen
Hakkını ben nasıl öderim senin


Kanından kan aldım can oldum anne
Canından can alıp can buldum anne
Ağladım yanımda sen oldun anne
Hakkını ben nasıl öderim senin

Bir çiçek bir dilek bir meleksin sen
Hakkını ben nasıl öderim senin


Dermansız derdime ilacım anne
Kimsesiz gönlüme baştacım anne
Muhtacım sevgine muhtacım anne
Hakkını ben nasıl öderim senin

Bir çiçek bir dilek bir meleksin sen
Hakkını ben nasıl öderim senin
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5556
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tıpkı bir ilkbaharsın
Tüm şatafatınla hayatımdasın
Sen uçsuz bucaksız bir deniz
Tüm güzellikler sende saklı
Ne varki içinde ben yokum

Korkularından ve hüzünlerinden arınmış bir hayat seninki
Şehvetli, Arzulu, İstekli Bir o kadar'da değerli
Gözlerinde Hasret saklı
Sende bütün aşkların geliri var
Ne varki ben sende yokum

Bir masum öpücüksün
Çılgın gecelerde
Islak ve heyecanlı dudaklarda sen
Ne varki ben sende yokum, kahroluyorum

Sen bütün dünyamsın
Ne varki büyümeyen çocukluğum, masumiyetim
Ben sende senin çehrende senli düşlerde artık yokum..
Ve bitmiş bir yaşam, sensizlikle kahroluyorum...
...
Tüm savaşlarımda sen varsın
Alır götürürsün - barışa -
Bütün şehirlerde aranırsın
Aşklar seninle başlar sevgililerin gönlünde
Ne var ki artık ne gönülde sen,
nede O güzel gözlerinde ben - varım - Acıtan Yanım!
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5557
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
İSTANBUL’UN OLAYIM SENİN

Akdeniz’in olsam diyorum
Kumsalımda yürüsen
Çıplak ayak izlerin mühür vursa yüreğime
Sonra…
Toroslar’ın olsam diyorum
Saçların rüzgarımda dağılsın son teline kadar…
İstanbul’un olsam diyorum
Sevdayı bende gör
Vuslatı bende yaşa
Kör hasreti bende tat en acısından
Kızılırmak ın olsam
Vazgeçtim olmayayım
Şimdi ağlama dayanamam göz yaşlarına
Senin Türkiye’n olayım
Konya’n ,Sivas’ın olayım
En çok da İstanbul’un olayım
İçinde kaybolayım
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5558
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Aşkın ateş oldu kahrolmam için
Hasret kurşun oldu vurulmam için
Günler asır oldu yıkılmam için
Yine de ben senden vazgeçemedim


Aşkın büyülü sesini duyuyor musun
Şimdi onun gülleri açan güz bahçelerinde
Gitme ki günlerimiz gecelerimiz olsun
Çoban kulübelerinde balıkçı kahvelerinde


Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi
Aşktı o! Beni durup yenileyen
Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi
Oydu, dolu dizgin gidişime dur diyen


Ateş olsan duman olsan kar etmez
Giden gider yollar geri getirmez
Bu talih de seni bana yar etmez
Ayrılıktan ayrılığa sürgünüm
Işık seçtim gözlerini gönlüme
Yorgan gibi çekip gittim üstüme
Kimliğimden adresimden kime ne
Sokaklardan sokaklara sürgünüm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5559
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Mavi Hayal Kulübesindeki Gerçek Karanlık


Yeşil düzlüklerin ortasında

Göğe başkaldırmış puslu bir tepe
Karmaşık yollarla sarmalanmış
İç içe kayalardan çıkmış
En gri bulutlardan
Daha gri bir tepe
Başında bir taç gibi
Küçük bir kulübe
İçinde rüyalarla bezenmiş
Nice hayallere gebe
Duvarlar son derece kara
Derin ve beyaz çizgilerle
Tavan bile kapkara
Ortasındaki beyaz bir ampulle
Tozlu sandalye tünemiş
Parlak sarı masaya
Kitaplar kalınlaşmış
Kırık kalemli kutuya
Perdeler yer yer sık
Kimi bölgesi ise boş
Bir güneşten gelir ışık
Bir pencere ise çok loş
Çalar pencereden rüzgarın ıslığı
Kapı pencere titreşirken
Görünce rüya kalabalığı
Dağın rüzgarı keskin eserken
Kaçak kırmızı halılar
Tavanın kara gözlerinde bitmiş
Gök mavisi bir ayna
Diğer aynaya gezmeye gelmiş
Çalar saat tik-tak, tik-tak...
Engin ve derin bir dünya gibi
Düşünürken su dolu bardak
Kalbi kırık insan gibi
Ateş duvarları yakarken
Mavi bir hayal eser kulübede
Tozsuz bir ip gezerken
Bir çığlık öter sinede,
intiharın eşiğinde
Kulübenin kapısı açılır
Rüyalar dalar boşluğa
Bulutlar panikle dağılır
Beyaz ümit de karanlığa...
Kaybolurken bir şüphe
Kararlı kayalar ucunda
Parçalanırken bir tüy bile
Kararır mı göz bu yaşta?
Onsekiz yıldız ile
Göz kırptı rüya bana
Yaşaran kirpiklerle
El salladım rüyalarıma...



İbrahim Karataş

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
5 Ağustos 2006       Mesaj #5560
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
şiir gözlüm


Öyle güzel gülümsüyorki gözlerin,
günün kızıl yorganına sarılmış dağların eteklerinde
deniz dans ediyor.

Öyle derin bakıyorki gözlerin,
damarlarımdaki al yaşamı kalbimden fışkıracakmış gibi.

Öyle hasretle bakıyorki gözlerin,
3 günün mucizesinde yaşanacak düşlerin,
ufuklara süzülen bir bekleyişin ardından çekilen,
sabır çarşafı yırtılırcasına.

Öyle masum bakıyorki gözlerin
derin tutku dallarında,
koparmaya kıyamadığım meyvelerin bedenimi eritircesine.

Öyle dik bakıyorki gözlerin,
hayat denen dikenli yolların daglarında
göğsünü gere gere yararcasına.

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya