Ziyaretçi
Züleyha'nın Gülümsemesi
seni tanıyan gözlerde gözlerini arıyordum
belermişti gözlerim suda aksimi görüyordum
seni bilen yollardaydım seni arıyordum
züleyhalar gülümsüyordu, görmüyordum
iğde ağaçlarının kokusunda mehtap, uyuyordu
çil çil yıldızlar düşüyordu saçlarına
gözlerinde çavlanlar saçlarını yıkıyordum
yıldızlar düşüyordu yıldızlar bir bir sönüyordu
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu
peygamberler zamanında Züleyha
afif gülümser, Firavun uykusu, Kenan kuyusu
Yuşa’nın duası, Musa’nın asası
Zeliha’nın yüreğinde sevdası, İbrahim ateşe düşüyordu
Allah’tan başka yok sevdası, İbrahim ateşi içiyordu
ateş büyük büyük Zeliha’yı çekiyordu
gözlerini kapattın ağlıyordun kirpiklerin yanıyordu
güneş omuzlarıma çökmüştü, doğmuyordu
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu
şadırvanlı saraylarda sarmaşık güller açıyordu
aşıklar kahvesinde atlas bardakta çay içiyordum
Şahcihan’ın gözlerinde mahal, Şahcihan ağlıyordu
Yavuz’un gönlünde derdi, derdini duvara yazıyordu
İsmail’in yüreğinde hançer yarası, ayağında ağımlı prangası
Taçlıbeyim’in belcesinde İsmail, İsmail ölüyordu.
Tahir’in yüreğinde sevdası, Zühre Tahir’e ağlıyordu,
çatılmıştı kaşların ayıplıyordun
gözlerini kapattın ağlıyordun kirpiklerin yanıyordu
atlas gözlerime çökmüştü, bilmiyordum
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu.
Sponsorlu Bağlantılar
seni tanıyan gözlerde gözlerini arıyordum
belermişti gözlerim suda aksimi görüyordum
seni bilen yollardaydım seni arıyordum
züleyhalar gülümsüyordu, görmüyordum
iğde ağaçlarının kokusunda mehtap, uyuyordu
çil çil yıldızlar düşüyordu saçlarına
gözlerinde çavlanlar saçlarını yıkıyordum
yıldızlar düşüyordu yıldızlar bir bir sönüyordu
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu
peygamberler zamanında Züleyha
afif gülümser, Firavun uykusu, Kenan kuyusu
Yuşa’nın duası, Musa’nın asası
Zeliha’nın yüreğinde sevdası, İbrahim ateşe düşüyordu
Allah’tan başka yok sevdası, İbrahim ateşi içiyordu
ateş büyük büyük Zeliha’yı çekiyordu
gözlerini kapattın ağlıyordun kirpiklerin yanıyordu
güneş omuzlarıma çökmüştü, doğmuyordu
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu
şadırvanlı saraylarda sarmaşık güller açıyordu
aşıklar kahvesinde atlas bardakta çay içiyordum
Şahcihan’ın gözlerinde mahal, Şahcihan ağlıyordu
Yavuz’un gönlünde derdi, derdini duvara yazıyordu
İsmail’in yüreğinde hançer yarası, ayağında ağımlı prangası
Taçlıbeyim’in belcesinde İsmail, İsmail ölüyordu.
Tahir’in yüreğinde sevdası, Zühre Tahir’e ağlıyordu,
çatılmıştı kaşların ayıplıyordun
gözlerini kapattın ağlıyordun kirpiklerin yanıyordu
atlas gözlerime çökmüştü, bilmiyordum
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu.