Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 560

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.611 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5591
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Züleyha'nın Gülümsemesi

Sponsorlu Bağlantılar


seni tanıyan gözlerde gözlerini arıyordum
belermişti gözlerim suda aksimi görüyordum
seni bilen yollardaydım seni arıyordum
züleyhalar gülümsüyordu, görmüyordum
iğde ağaçlarının kokusunda mehtap, uyuyordu
çil çil yıldızlar düşüyordu saçlarına
gözlerinde çavlanlar saçlarını yıkıyordum
yıldızlar düşüyordu yıldızlar bir bir sönüyordu
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu
peygamberler zamanında Züleyha
afif gülümser, Firavun uykusu, Kenan kuyusu
Yuşa’nın duası, Musa’nın asası
Zeliha’nın yüreğinde sevdası, İbrahim ateşe düşüyordu
Allah’tan başka yok sevdası, İbrahim ateşi içiyordu
ateş büyük büyük Zeliha’yı çekiyordu
gözlerini kapattın ağlıyordun kirpiklerin yanıyordu
güneş omuzlarıma çökmüştü, doğmuyordu
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu
şadırvanlı saraylarda sarmaşık güller açıyordu
aşıklar kahvesinde atlas bardakta çay içiyordum
Şahcihan’ın gözlerinde mahal, Şahcihan ağlıyordu
Yavuz’un gönlünde derdi, derdini duvara yazıyordu
İsmail’in yüreğinde hançer yarası, ayağında ağımlı prangası
Taçlıbeyim’in belcesinde İsmail, İsmail ölüyordu.
Tahir’in yüreğinde sevdası, Zühre Tahir’e ağlıyordu,
çatılmıştı kaşların ayıplıyordun
gözlerini kapattın ağlıyordun kirpiklerin yanıyordu
atlas gözlerime çökmüştü, bilmiyordum
mehtabı uyandırdılar, mehtap benden biliyordu.
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5592
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


Sponsorlu Bağlantılar
Hain


Ve bütün bu felaketlerin üzerinde
kahkaha atıyordu bir zorba
ve tükürüyordu aldatılmış
maden işçilerinin umutlarına.
Her halkın kendi acıları vardır,
her savaşımın kendi ıstırapları,
fakat gel buraya ve söyle bana
bu kana susamış
bu yasasız despotların arasında
nefretle taçlanmışların, yeşil kırbaçlardan
kral asalarıyla dolaşanların arasında
var mıdır Şili’deki gibi biri daha?

Tutmadı verdiği sözleri ve ayaklar altında
çiğnedi vaatlerini ve gülüşü,
bulantıdan oluşturdu kral asasını,
zavallı, üzerine tükürülmüş halkının
acıları üstünde dans etti.

Ve sahte fermanları sayesinde
dopdolu olan hapishanelerde
yaralanmış olanların ve hakaret edilmişlerin
siyah gözleri toplandığında üst üste,
dans ediyordu o Viña del Mar’da,
mücevherler ve kupalarla çevrilmiş olarak.

Fakat bakıyor siyah gözler
kara gecenin içinden dosdoğru.

Sen kendin ne yapmıştın? Sözcüklerin işitildi mi
derin madenlerde biraderin için,
aldatılmışın acıları için,
geldi mi alevlerin heceleri sana
haykırmak için ve savunmak için halkını?


Pablo Neruda
Çeviren: İsmail Aksoy
'Evrensel Şarkı'dan
Pablo Neruda

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5593
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Tek bir umutla çıktım yola
Gitmek istiyorum
Senden çok uzaklara
Yüreğimin sesini
Duymak istemiyorum
Yarına umutlarım
Beni terk etti
Bir tek mutluluğun
Gözlerin yeter bana
Gölgen olmaktı
Şu dünyada dileğim
Seni sevmekti
Sana kavuşmaktı.
Hayallerim
Beni terk etti
Sensiz sevdam
Hatıraların
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5594
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ren Kıyılarında



Of of!
Şu ırmak Fırat değil mayındır
Öbürü Dicle değil ne kar
Bir yanda Kızılırmak
Ceyhan'a benzemeden elde akar
Öbür yanda dalgın gözlerle Mehmetler
Ren ırmağına bakar
Kimbilir bu bakışlardan bir yol
Gurbetten sılaya çıkar

Ren kıyılarında Mehmetler gezer
Gözler ufuklarda; dalgın, derbeder
Sanki sular getirecek bir haber
Ren kıyılarında Mehmetler gezer

Vatana hasret, ezana hasret, canana hasret
Ben sana hasret, sen bana hasret, can cana hasret

Ren kıyılarında Mehmetler durur
Hasret dalga dalga yüreğe vurur
Çileler yeşerir, umutlar kurur
Ren kıyılarında Mehmetler durur

Vatana hasret, ezana hasret, canana hasret
Ben sana hasret, sen bana hasret, can cana hasret
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5595
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Enkaz Mısraları



İçimdeki enkazın meyvesini tadıyorum
Dudağımda incir tatlısı bir tebessüm
Ağlasam
Süt beyaz acı damlar gözlerimden

Dilimde sükût
Mısra mısra ağıttayım
Kelime kefenliyor kalem tutan ellerim
Konuşsam
Kızılca kıyamet kopar sözlerimden

İçim eziliyor
Eziliyorum
Kafamda ağır realite yığınları
Kapandı mantıklı yollarım
Çaresizim
Zapt edilmez bir gerçeğin elindeyim

Halime deli gibi sırıtıyor aklım
Dayanmak güç
Çıldırma arifesindeyim
Korkuyorum
Her günüm bayram olacak
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5596
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Seni Unutacağım


Cennetin güzelliğini yitirdiği,
Cehennem katranlarının soğuduğu,
Ve,
Tanrının kaldırımlara,
Düştüğü an,
Seni unutacağım.

Ben ki,
Karanlıklar esiri,
Senden,
Işık dilenmiyorum,
Güneşin sönüp,
Sana da,
Karanlıklar zinciri,
Vurduğu an,
Seni unutacağım.

Olmazlarla,
Avunduğumu zannetme,
Bunlardan,
Birisi olsa bile,
Yemin ederim,
SENİ UNUTACAĞIM.
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5597
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi

Ölüm! ...


ÖLÜM

Ölüm! ...
Dünyadaki her fani elbet ölecektir,
Canlı dünyasının değişmez kaderidir,
Allah Kur’an’ın’da da ölümü bildirir,
Şu dünya denen alemden göçüştür ÖLÜM...

Ölüm! ...
Sağlam kaleler içinde saklansak bile,
En güzel gıdaları alıp yesek bile,
Tıp dünyasını emrimize alsak bile,
Çare yok, her canlıya gelecek ÖLÜM...

Ölüm! ...
Ölümü unutan kalp, paslanmış sayılır,
Dünya benim, ben ölmem diyen yanılmıştır,
Her canlı mutlaka ölüme yakalanmıştır,
İnsan için son değil başlangıçtır ÖLÜM...

Ölüm! ...
Yarın ölecekmiş gibi eceli bekle,
Sen bunu yaparken de dünyadan el çekme,
Dünya için ahiretini de yok etme,
Ahiret dünyasının kapısıdır ÖLÜM...

Ölüm! ...
Ölümü unutan dünyada mutlu olamaz,
Ruhu urba olan beden buna dayanmaz,
Anatomik yapın ki, gün gelir kaldırmaz,
Varlığın kıymetini bilmektir ÖLÜM...

Ölüm! ...
En akıllı kul, ölümü fazla düşünür,
En güçlü kul ölüme hazırlık görür,
Muhammed işte ümmete böyle duyurur,
Son değil bir başlangıç sayılmıştır ÖLÜM...

Ölüm! ...
Ölmek ki; insan için felaket değildir,
Sonra olacağı bilmemek felakettir,
Bunca mezar, bunca mevta da yol gösterir,
Yeni dünyaya geçiş kapısıdır ÖLÜM...

Ölüm! ...
Ölümün bir adına da “Ecel” denilmiş,
Ecelde; tayin edilmiş zaman bilinmiş,
Her canlının sonunu da Allah bilirmiş,
Allah’tan gayrisinin sonu denir ÖLÜM...

Ölüm! ...
Ölüm meleği, ne has kullar canı aldı,
Bu ünlü, bu ünsüz, bu zengin aldırmadı,
Görevi nedeniyle asla suçlanmadı,
Sebeple bilinen dünya sonudur ÖLÜM...

Ölüm! ...
Yaşlı, genç, güzel, çirkin, zengin, fakir demez,
Hakk’ın listesinde kim yazılı bilinmez,
Ecel ki; torpille, rüşvetle engellenmez,
Sala ile ilan edilmektedir ÖLÜM...

Ölüm! ...
Dünyaya gönül bağlayan sevmez ölümü,
Ne çabuk unutur, az önce gördüğünü,
Hakk yolda olanın o gün olur düğünü,
Alimin de, cahilin de yoludur ÖLÜM...

Ölüm! ...
Ölüm için Yunus’um ne güzel demiş,
“Ölenler ruh değil, ten ise hayvan imiş,”
Ruhlar ki; dünyaya imtihan için gelmiş,
Yok oluş değil başlangıç denilir ÖLÜM...

Ölüm! ...
Nasihatler istersen eğer ölüm yeter,
Dünyaya gelen her canlı mutlaka gider,
Akleden kul, Allah’ın sevdiğini sever,
Okunası en güzel kitap denir ÖLÜM...

Ölüm! ...
Cansız bedeni görmedin mi musallada,
O ölmeyecek gibi bakardı dünyada,
Şimdi cansız, hareketsiz yatar orada,
Liste olup sıra beklemeyendir ÖLÜM...

Ölüm! ...
Toprak kabulde arlı-arsız, kirli-kirsiz,
Bağrına basmış hırlı-hırsız, denli-densiz,
Hesaba kimse çıkamayacak deftersiz,
Büyük yere geçiş kapısıdır ÖLÜM...

Kabire azıksız girmek, sığmaz akıla,
Hakk’a asi hayat sürmek yakışmaz kula,
Her canlı doğdu ki, ölecektir Mutlaka,
Aklı selim hayat yaşamalı yiğidim...

Toprağa düşen her tohum yeşermedi mi?
Topraktan gelen tekrar ona dönmedi mi?
Sana mahşerde, dirilme var denmedi mi?
Ölümü son görme başlangıçtır yiğidim...

Her adım, her nefes, idrak edilmeli ki;
Rahatça analiz et gelmişi, geçmişi,
Ölüm alıp gitti, bilemezi bilmişi,
Allah senin ameline bakar yiğidim...

Allah; kulun ibadetine muhtaç değil,
Her ibadet kurtuluş için bunu bil,
Hem Allah, hem de şu kullar içinde sevil,
Bu dünya bir imtihan yeridir yiğidim...

Ölüm son dersen, iyi düşün, iyi bakın,
Bilinmez ölüm, kime uzak kime yakın,
Seninde birden duruverir hayat çarkın,
Anın kıymetini bilmek gerek yiğidim...

Çocuk yaşta ölene de bir yer olmalı,
Yaşam denilen kutsalını yaşamalı,
Erken ölene yoksa, güzel mükafatı,
Bu dünyadan güzel yer olmalı yiğidim...

Tevekkülü mevt ile hazırla kendini,
Tez yapıver Allah’a kulluk görevini,
Seni senden başkası bilmez, bil kendini,
Allah’ın Peygamberi’ de ölmüş yiğidim...

Ölüm var diye, sakın dünyayı terk etme,
Dünya azık yeridir, kimseye zulmetme,
Adın yaşasın yükselsin ilim ve de fende,
Dünya ahiretin tarlasıdır yiğidim...

Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan


Abdullah Yaşar Erdoğan
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5598
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Gözyaşlarımın feryatlarına aldırma
durma git
biliyorsun böylesi daha iyi olacak
sakın bakama arkana giderken
bilirsin dayanamam koşar gelirim sana
selamımı alma sakın
sonra umutlanıp boş hayaller kurarım
sevme başka birini, sabahlara dek uyuyamam
gözlerimden sel olur akar yaşlar
unut deme bana
bilirsin unutamam
sensiz gecen saatleri sayarken
mutlu olmamı bekleme benden
saniyeler saat
saatler bir ömür gibi geliyor
sensiz aldığım her nefes
bir hançer gibi saplanıyor
güneş ay yıldızlar hiç birinden zevk lamıyorum artık
sen yoksun
aşkım yüreğime gömülmüş hala feryatları duyuluyor
bundan sonra sen yoksun
aşkımda yok
bir daha asla
sen öldün benim için
ama aşkım, aşkım hala yaşıyor
söz onuda öldüreceğim bir gün
ama sende söz ver
bir daha asla gülümsemeyeceksin bana
bilirsin gülümsemene dayanamam
gelir sarılırım boynuna
ne olursun ümitlerimin hepsini öldür!
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5599
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi


İnsan Bazen Yaşarkende Ölümü Tadar


İnsan bazen yaşarken de ölümü tadar
Kalbi durmaz belki inadına daha hızlı çarpar
Ölümün gözyaşları gözlerinden akar
Tabut misali bomboş kalan buz gibi yatağa yalnız yatar.

İnsan bazen yaşarken de ölümü tadar
Sanki güneş hiç doğmaz inadına hep batar
Kalbinden geçen nehirler misali
Suları hep tersine akar.

İnsan bazen yaşarken de ölümü tadar
Belki pek fazla konuşmaz inadına hep susar
Bugüne kadar ki aşklarının hepsi
Kalbinde sessizce yatar.

İnsan bazen yaşarken de ölümü tadar
Biriktirdiği bütün sevgileri, acıları, hüzünleri bir anda kusar
Tebessümü unutmuş
Acılarını söylememiş, hep susmuş
Ve yüreğini bir esir misali hep zindanda tutmuş
İnsan bazen yaşarken de ölümü tadar
Ölüm acıların en büyüğü değildir ama
Yaşarken ölmek insana çok koyar.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ağustos 2006       Mesaj #5600
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ay Karanlık Gecede



Ay karanlık
Sensiz gecenin bir başka yarısındayım,
Sen yoksun yanımda

Sen uyurken bir gece yüreğim öylesine bağlandı sana
Bilinmez nedenlerle dolu bir akşamüstü
Vuruldum yalancı bakışlarına

Sen uyurken sevdim seni
İşte bu yüzden haberin yok senin.
Çocuk yüreğindeki sevgimden
İşte böyle bir akşam üstü vuruldum yalancı bakışlarına

Ay karanlık sensiz gecenin bir başka yarısındayım,
Sen yoksun

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya