Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 580

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.655 Cevap: 12.492
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5791
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İşte Böyle Bir Şey

Sponsorlu Bağlantılar

Güneş çarpar
Kapı açılırken girenin gözleri kamaşır…
İşte aşk öle bir şey.
Dışarıda arabalar geçerken apartman kenarından
Yürüyen insanlara korna çalarlar ya
Zıplatır ya onları
İşte aşk öle bir şey
Denizde dalgalar var ya,
Kıyıya vurur da oturan insanları damlaları ile bir
çiğ kadar ıslatır ya,
İşte aşk öle bir şey,
En beklemediğin anda,
Doğruyu yaptığını sandığında
Güneş doğumunda,
Batımında.
Vurur ya seni tam ortadan,
İşte aşk öle bir şey.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5792
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bülbül Ötmesin

Sponsorlu Bağlantılar


Yok artık işim güller, çemenler, lâlelerle,
Aynı görüyorum karanfili yâseminle...
Duyduğumdan beri râyihasını sonsuzun,
Bir dünyâ ki, ölümle sona ermez; upuzun...

Kalmadı gözümde ne renk ne ziyâ sevdâsı,
Yeryüzünün ak zambakları, mor papatyası.
İsterse hiç açmasın tepelerde çiçekler,
Uçuşup, çiçeklerle oynaşmasın böcekler...

Ötmesin hiç bülbüller, uçmasın kelebekler,
Şimdi rûhum renkler ötesi bir şeyler bekler.
Gönlümde ağaran o kutlu günün sabâhı,
Gördüğüm, günler arasında günlerin şâhı...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5793
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
butterfly56hufz5
*YAREN*


Kırıldı kanadım gurbette kaldım
Derdimi unutup hülyana daldım
Bahardım, kendimi hazana saldım
Kanayan yaramı dağlarım yaren

Görürüm kendimi o gözlerinde
Bulurum tebessüm can sözlerinde
Uyusaydım bir kez dost dizlerinde
Nehir oldu yürek çağlarım yaren

Yıldız kadar uzak bana ellerin
Acı söyler şimdi baldan dillerin
Kurudu mu bana akan sellerin
Aktıkça sözümü bağlarım yaren

Çekmedi kanadın dostça bir nazım
Dinlemedin sözüm kırıldı sazım
Lal ettin dilimi kış oldu yazım
Özledikçe seni ağlarım yaren

b068en7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5794
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bülbülün Çığlığı



Bülbül hep kuytu bahçelerde öter,
Çiçeklerin raksettiği demlerde...
Her nağmesi bir poyraz olur eser,
Gariplerin dolaştığı yerlerde...

Feryâdı sînemdeki âhlara denk...
Ve bayırlarda perde perde sesi;
Dövünür tâ güneş doğuncaya dek,
Alevden demetler tıpkı nefesi...

El değmedik ağaçların başında,
Bir ömür boyu hiç durmadan inler;
Hüzün çağlar gözlerinin yaşında,
Kim görür, kim anlar ve kimler dinler!?
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5795
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İşte gidiyorsun



Aldın omuzuna hatıraları
Yükün ağır/ yolun uzun
İşte gidiyorsun.
Geçmişin
Bir yün yumağı olmuş bakışlarında,
Bir ucu bende / düğümü sende,
Veda bile etmeden
Terkediyorsun.

Gölgen burda ama
Ulu bir çınar gibi
Uzaklardan besleniyor köklerin,
Kirpiklerinde gölgelenmiş hüzünler,
Yüreğinin acısı inmiş de dizlerine,
Yaralı bir ceylân gibi yürüyorsun.

Dönüşü olan
Bir gidiş mi bu böyle?
Yoksa terkediş mi / gizliden?
Ne ben biliyorum yanıtını,
Ne de sen .
Ağzın kilitli / bağlanmış gibi dilin
Susuyorsun....

Sıkışmış avuçlarına hatıralarımız,
Benden birşeyler karışmış bedenine,
Dudaklarında sıcaklığım var,
Göğsünde yorgunluğum,
Bir parçam ellerinde,
Gözlerinde bir yanım,
Götürüyorsun sana tutsak yüreğimi,
Beni burda
Eksik bırakıyorsun.

Dalımda kuşlar sustu
Esmiyor rüzgârlarım,
Çiçeklerim gizlendi taç yapraklarına,
Çünkü sen
Güneşimi yanında götürüyorsun.

Damarlarımda alıp veriyor fırtına, tipi,
Sana giden yollar kapandı kardan,
Yüreğim soğudu gidişinle,
Suyu çekildi ağaçlarımın,
Giderken
İçimdeki baharımı da öldürüyorsun.

Gidiyorsun işte uzaklara,
Ölüme eş ayrılığa gidiyorsun.
Sesin ölgün / bakışların sönük,
Ellerin soğuk
Üşüyorsun.

Gitme
Dönüşü belli olmayan yolculuğa,
Belki açmaz uzaklarda tomurcukların,
Adın söylenmez ağızlarda
Güllerin kokmaz / ırmakların kurur,
Dilinde kırılır belki
Sevgi dolu sözcükler,
Buralara gelmez çağrıların
Biliyorsun.

Gidiyorsun işte,
Bağrını açmadığın rüzgârlarda sürükleniyorsun.
Üzerinden geçmediğin sular,
Akşamları
Üzerine bulut çöken hüzünlü dağlar
Yabancı sana,
Anlasana!
Beni burda,
Kendini
Bilmediğin dağlar ardında
Yalnız bırakmasana.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5796
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yağmurda Düşünceler



Aldım kendimi karşıma
Sen böyle miydin dedim
Bir yağmur yağmaya görsün
Yerinde durabilir miydin

Yürürdün gölgen uçardı duvarlarda
Çekip üst üste cigarandan
Bir savurman vardı dumanı
Şimdi değil ama eskiden

Koşar mıydın bir oraya bir buraya
İş yüzünden miydi üzüntün
Böyle dar mıydı vakit
Yeter artardı sevişmeye
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5797
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İşte Gidiyorum işte gidiyorum,
dönecek diye beklersen aldanırsın.
her defasında, geri dönüşlerim
aldatmalıydı oysa...

hatıralarımı koy çantama,
tertemiz yıllarımı,
ertelediğim umutlarımı,
seninle yitirdiğim zamanı,
bir de sokaklarım çantamda olsun.

özlediğim nice gülümseyen yüzler,
gülümsemeyi hak eden gözler
bırakmıştım,
senin için sokaklarımda.

işte gidiyorum,
sevgi dediğin o büyük yalanı,
o yanına yaklaşılmayan havanı
bıraktım sana.

ve bir de anlarsın, ararsın diye,
her gece yüreğine düştüğüm
sokakları bıraktım,
anlayabilsen...

artık benim yüreğimde olmayacaksın,
istesen de olamazsın zaten.
çünkü sen,
çünkü sen yaşamadın sokaklarda,
kabus gibi karanlıkta,
korkuyla, ürpertiyle, soğukla,
açlığın tarifsiz sızısıyla,
yapayalnız bir başına
sığınacak bir liman,
tutunacak bir dal bulamadan
yaşamadın...
bilemezsin...

ben biliyorum oysa,
çünkü ben o sokaklarda,
tırnaklarımla, gece gündüz
durmadan çırpınarak kazandım hayatı,
ekmeğimi, yüreğimle kazandım...

işte gidiyorum...
aslıma, sokaklarıma.
bu defa yüreğim yanımda,
korkuları yeneli asırlar geçmiş.

artık sokak çocukları için,
onların yarınlarının kaybolmaması,
umutlarının solmaması,
sokaklarda fidanların yok olmaması,
çiçeklerin donmaması için,
gidiyorum...

işte gidiyorum,
bir gün sen de yitirirsen
umutlarını, hayallerini,
yarınlarını, ve büyük sevdanı,
gel...
çünkü yüreğimde,
her çiçek için bir temiz sayfa,
saklanan gelecek mutlaka vardır.

işte gidiyorum...
çünkü sokaklar benim dünyam,
ben oralarda adam oldum,
ben oralarda insan oldum...

işte gidiyorum,
ve geriye asla dönmeyeceğim...
senin için bile...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5798
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İstanbul Ağrısı



kanatları parça parça bu ağustos geceleri
yıldızlar kaynarken
şangır şungur ayaklarımın dibine dökülen
sen
eğer yine İstanbul'san
yine kan köpüklü cehennem sarmaşıkları büyüteceğim

pancak pancak şiirler tüküreceğim
demek yine ben
limandaki direkler ormanında bütün bandıralar ayaklanıyor
kapı önlerinde boyunlarını bükmüş tek tek kafiyeler
yahudi sokaklarını aydınlatan telaviv şarkıları
mavi asfaltlara çökmüş
diz bağlıyor
eğer sen yine İstanbul'san
kirli dudaklarını bulut bulut dudaklarıma uzatan
sirkeci garı'nda tren çığlıklaıiyle bıçaklanıp
intihar dumanlari içindeki haydarpaşa'dan
anadolu üstlerine bakıp bakıp
ağlayan
sen eğer yine İstanbul'san
aldanmıyorsam
yakaları karanfilli ****ler eğer beni aldatmıyorsa
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine senin emrindeyim
utanmasam
gozlerimi damla damla kadehime damlatarak
kendimi yani şu bildigim attila ilhan'i
zehirleyebilirim

sonbahar karanlıkları tuttu tutacak
tarlabaşı pansiyonlarında bekarlar buğulanıyor
imtihan çığlıkları yükseliyor üniversite'den
tophane iskelesi'nde diesel kamyonları sarhoş
direksiyonlarının koynuna girmiş bıçkın şoförler
uykusuz dalgalanıyor

ulan İstanbul sen misin
senin ellerin mi bu eller
ulan bu gemiler senin gemilerin mi
minarelerini kürdan gibi dişlerinin arasında
liman liman götüren
ulan bu mazot tüküren bu dövmeli gemiler senin mi
akşamlar yassıldıkça neden böyle devleşiyorlar
neden durmaksızın imdat kıvılcımları fışkırıyor
antenlerinden
neden
peki İstanbul ya ben
ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
ya benim kahrım
ya senin ağrın
ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
burgu burgu içime boşalttığın
o senin ağrın
o senin

eğer sen yine İstanbul'san
yanılmıyorsam
koltuğumun altında eski bir kitap diye götürmek istediğim
sicilyalı balıkçılara marsilyalı dok işçilerine
satır satır okumak istediğim
sen
eğer yine İstanbul'san
eğer senin ağrınsa iğneli beşik gibi her tarafımda hissettiğim

ulan yine sen kazandın İstanbul
sen kazandın ben yenildim
kulaklarımdan kan fışkırıncaya kadar
yine emrindeyim
ölsem yalnız kalsam cüzdanım kaybolsa
parasız kalsam tenhalarda kalsam çarpılsam
hiç bir gün hiçbir postacı kapımı çalmasa
yanılmıyorsam
sen eğer yine İstanbul'san
senin ıslıklarınsa kulaklarıma saplanan bu ıslıklar
gözbebeklerimde gezegenler gibi dönen yalnızlığımdan
bir tekmede kapılarını kırıp çıktım demektir

ulan bunu sen de bilirsin İstanbul
kaç kere yazdım kimbilir
kaç kere kirpiklerimiz kasaturalara dönmüş diken diken
1949 eylül'ünde birader mirc ve ben
sokaklarında mohikanlar gibi ateş yaktık
sana taptık ulan
unuttun mu
sana taptık



Attilâ İlhan
arwen - avatarı
arwen
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5799
arwen - avatarı
Ziyaretçi
İşte Gidiyorum



Belki son bir şey söylemek isterdin birilerine
Dert etme... Ben söyledim işte senin yerine

İşte gidiyorum...
Karşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü!
İşte gidiyorum,
Toprak alsın benim de bu hazin öykümü...

İşte gidiyorum... gurbet yorgunu gövdemi,
Çukura kim indirecek?
İşte gidiyorum,
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek?

Çürüdü gözlerim,
Çürüdü yüreğim, bu yağmurlu şehirde.
İşte gidiyorum,
Beni kaldırın, hicran kalsın teneşirde.

Size, yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türkü söyleyecektim;
Ve bir yayla rüzgarı şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim...

Bir masum türküydü sadece
Yüz binlerce mağdurun gönlünde;
Belki söyleriz hep birlikte
Belki... mahşerin birinci gününde.

Nasıl sevmiştim hepinizi,
Nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü,
O benim gül-gülistan memleketim?

İşte gidiyorum,
Hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız.
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız.

İşte gidiyorum,
Penceresiz bir dünyanın bilinmez labirentine...
İşte gidiyorum,
''Saçlarındaki yıldızları artık koparabilirsin anne!''

Sonunda kaptırdım gönlümü
Ölüm denen o kaypak türküye.
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim; Türkiye!

Elbet benim de vardı,
Kendime ve yurduma dair umutlarım.
Belki bıraktığım yerden sürdürür;
Dostlarım, karım ve çocuklarım...

Çatladı yüreğim, çatladı sazım.
Demek ki böyleymiş yazım.
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım.

Bu nasıl hapis Tanrım
Sabah-sabah bu ne hikmet, bu ne sis?
Kalbime son mermiyi sıkmak
Sana mı düştü, ey güzel Paris?

İşte gidiyorum,
Kalmadı söyleyecek son bir sözüm.
Dediğiniz gibi olsun be!
Dediğiniz gibi olsun gözüm!

İşte gidiyorum,
Tükenmişti inancım, bu nankör hayata dair.
Belki benim için birkaç mısra döktürür
Hayaloğlu diye bir şair!..
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5800
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Masal Aşk

Var mısın...
Masal gibi bir aşk yaşayalım seninle
Bir sen bir ben bilelim yaşananları
Sonra denizden bir boş sayfa açıp
Var mısın...
Sulara yazalım masal aşkımızı
Varsın yaşanmamış olsun
Dalgalar kayalarda söylesin şarkımızı
Aşkımız kıyı kıyı, liman liman dolaşsın
Var mısın...
Bir düş olup düşelim sulara
Bedenlerimiz arzulara teslim
Aşk selinde yıkanalım sırılsıklam
Dev dalgalarda bir bedende sarsılalım
Var mısın...
Koskoca bir ummanda kaybolalım
Aşkımızı anlatalım uçan kuşa
Dolaşıp liman liman cümle alemi
Fırtınada aynı limana sığınalım
Var mısın...
Yazalım yaşanmış gibi yaşanmamışları
Öpüşmelerimizi boş kumsalda
Hayal sevişmelerimizi bulutlar altında
İster adı masal olsun aşkımızın
Var mısın...
Bir gecede bin defa ölelim
İçimizde masalsı ürpermeler
Kah ağlayalım kah gülelim
Sulara aşkımızı yazıp acıları silelim
Var mısın...
Bir masal yazalım sulara
Yaşanmamış aşkımızın masalını
Sonra ölelim hiç yaşamamış gibi yarın
Masal aşkımız sularda yaşasın...


Gürcan Günay

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya