Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 586

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.642 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5851
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
GİT

Sponsorlu Bağlantılar
şimdi gidiyorsun
git
oysa senden tek bir damla istemiştim
sana kocaman bir deniz sunmak için
şimdi gidiyorsun
git

ne zaman başladı bu hikâye
anımsamak zor
gençtim
hazırda fırtınalarım vardı
dörtnala sevdalarım
komazdı öyle üç-beş nöbetleri
geceler içimi acıtmazdı böyle

"bir insan bu kadar eksilebilir mi?"

hatırlarsan sesine uyku kaçmış bir adam vardı
bu şehrin bir yerlerinde
düşler ormanının gece bekçisi derdin sen ona
gözlerinde gizledi o seni
sen bilmedin
o adam bendim
unuttun mu

bak sevdi in adam gülmeyi bile unuttu
"seni unutamadı"

işin kolayına kaçmadım
u runa ölmedim yani
u runa ölünecek sandı ım biri için yaşadım hep
sen bunu da bilmedin
ben bir bakışına bin anlam yükledim
sen aşka kestirmeden gittin
bir hayatın özetini bırakıp avuçlarıma
şimdi gidiyorsun
git

bana karanlı ın ne demek oldu unu ö retmeden
bütün ışıklarımı söndürüyorsun
bu cehennem cinayetlerini işliyorsun
sonra bunlara intihar süsü veriyorsun
yazıklar olsun
yazıklar olsun
susuyorsun
susuyorum
susacaklarım bitmiyor

Hani sen sevdi ini
Yarı yolda bırakacak kadar yüreksiz de ildin
Hani sen bana kalkmayı de il
Düşmemeyi ö retecektin
nerdesin nerdesin

uzun lafın kısası yoktur
anlataca ım çok şey var
hoyrat bir rüzgâr gibi geldin
aklımı hayatımı da ıttın
şimdi gidiyorsun
git

daha ayrılı a bile çarpmadan
aşk bizden döndü
bir yılan gibi soktun koynuma kimsesiz geceleri
artık ölüm sana dokunamamaktan kötü de il
ama sana dokunmak da yasak bana
göz çukurlarımdaki karanlık bunu anlatır
sen var ya sen
allah kahretsin!

yani şimdi
gözleri sana benzeyen bir kızım olmayacak mı
yani şimdi başkaları mı sevecek seni
ben saçlarını okşadı ım zaman
ellerin öksüz kalırdı
şimdi gidiyorsun
git

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5852
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bana Aşktan Bahset

Sponsorlu Bağlantılar
Ayrılık senide vurduğunda
Çaresizlik içinde
Yalnızlık limanlarımda
Eğreti durur benim
Off! Kop gel kıyametten
Cenneti kavrayalım!
Bütün seslerin olmadığı
Renksiz bir dünyayı
Bırakalım

Kaç yıl yaşadın sen?
Kaç yaşında aynaların?
Hala o masum kız mısın?
Yoo! Olmayacaksın bir daha
Bir kadın oldun artık sen
Monalisa' lar gibi sahtesin!

Kırk ikindiler devşirelim gel!
Kaç o istiladan
Bu şehir yutacak seni!
Farkında değil misin?
Kent havası emmiş dudakların
Okuyacak repliklerini
Bırak bu ayakları kadın!
Bana aşktan bahset...

( II )
Her yağmur yağışında kenar mahallelerin
Taşan kanalizasyonları gibi
Bırak bu kokuşmuş rutinleri
Anlamayacak...
Bizi kimseler anlamayacak!
Korkuyorum ben
Bütün meşhur kaatiller gibi
Öldürülmekten!

Oysa cinayet işlemedim ben
Yalnızlığı ısmarlayan ben değilim
Kimin o ayaklar?
Buraya kadar gelmiş!
Yoksa sen seri katilim misin?

İhâneti bıçak gibi sapladın kadın!
Sana o şehire gitme dedim
Çalacaklar seni
Mankeni olacaksın vitrinlerin
Dinlemedin
Şimdi dur orada
Kalll öylece
Bırak replikleri
Madem buraya kadar geldin
Bana aşktan bahset...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5853
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kaderin Dudağındaki Şehvet

Şafakta teni açılan bulutların; kovamadıkları
duygulardan
içime doğru süzülen o tatlı esinti
teraziye kuruluyor …
Bir kefede; tutku
diğerinde kelimeler
……………………….. imgeleri sırlıyor …
Bekliyorum birbirine küsen; geceyi, ilhamı …
Geniş bir kabilenin tanrıçası cümleler;
mıknatıs …..hisleri çekiyor.

Ve
Bir masalın, bir öykünün; can alıcı
utangaç paragraflarının doğurduğu
melez düşüncüleri
kaderin dudağındaki şehveti emerken
ki düşlerin çoğalan heyecanı
ki namlunun ucunda terleyen beden
pas tutmuşçasına kirletirken kelimeleri
Ay tutuluyor dilimde
Ahraz gece ….
Gecenin rengine sürükleniyor yazgı
kerelerin göbeğinde hoş bir tını …


Yorgunluk …
yokluk …
karanlık …
sırayla iniyor merdivenlerden.
Mum artıklarında yeniden yelpazelenen ışık;
uykuda …
Saçları dökülen umut, alın çizgilerini
saymakta …
Aşklara şah çeken ihanetler
yarasaların kanatlarından damlayan kanlarda
boğuluyor..
Ve sersemleyen aflar
……………………..
sersemleyen aflar; devrik cümlelerde
yeni bir paranteze açılıyor
bekliyorum
birbirine küsen; geceyi, ilhamı

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5854
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BEN SENİ SENSİZ SEVDİM


Ben seni severken
Sen yanımda yoktun ki!
Ben seni özlerken
Sen bilmiyordun ki!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen yokken bakışların vardı
Beynime kazınmış
Nereye baksam oradaydılar,
Ben seni sensiz sevdim..
Göremesem de, rüyamdaydın,
Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin
Ve kimse seni oradan çıkaramayacak.
Sen bile!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da, hayalin vardı,
Sen olmasan da, şarkılar vardı;
Seni hatırlatan...
Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın.
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da,yıldızlar vardı,
Sen olmasan da,bulutlar vardı,
Sen olmasan da,günbatımları vardı,
Sen olmasan da,denizler vardı...
Ben seni sensiz sevdim...
Aslında sen hep vardın,
Aynı şehirde,aynı sokakta,
“Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama;
Ben seni sensiz sevdim...
Ne olurdu sende beni sevseydin?
Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim?
Ama inanıyorum ki sen uyandıracaksın beni,
Hani kıyamet koptuğunda...
Ben seni sensiz sevdim...
Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim!!!


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5855
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sevmek...
Sevmek, en güzel duygu sevmek
Aska gönlünü vermek
Sevmek, derdin dermani demek
Sevmek sevmek
Sevmek hayatin tadi demek
Sevmek tanrinin adi demek
Sevmek kulun muradi demek
Sevmek sevmek
Kalbimizde sevgiye, aska yer vermeliyiz
Kucak acip dostluga, sevilip sevilmeliyiz
Sevmek sevmek, ah sevmek
Sevmek karanligin sonudur
Nese huzur doludur
Sevmek tanrimizin yoludur
Sevmek sevmek
Sevmek, en güzel duygu sevmek
Sevilip sevebilmek
Sevmek, derdin dermani demek
Sevmek sevmek
Kalbimizde sevgiye, aska yer vermeliyiz
Kucak acip dostluga,sevip sevip sevmeliyiz
Sevmek sevmek, ah ah sevmek
Sevmek sevmek...


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5856
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sonsuz Zindan



yol

Gittikçe derin bir gece
Gittikçe düşüyoruz içine
Bir kara delik gibi çekiliyor zaman
Ne vücut kalıyor,
Ne can geride

İleride...
Uzun, ince bir yol
İleride...
Sonsuz bir beyaz....

Düşününce...
Yalnız olduğunu anlıyor insan.
Her zaman yapyalnız
Savunmasız.
Hünkarlarda çatısız
Aşk deyip
Ağlayan bir menekşe oluyor gülüşler...

İtişler...
Ve bitişler kararsız...
Durmaksızın süre giden koşuşturma
Nereye gidiyordu ayaklar?
Boş ver şimdi karıştırma
Sorular yakıyor tenimi.

Anlayınca derdini
Aynalar kırılıyor önünde
Cam parçalarında ıstırap lekesi
Pıhtılaşmış kederler.
Çok ötesi ölüm bunun
Yada
Bir hayal perdesi altında,
Si tadında
Müzikler...

Karanlığı yenebilmenin
Utkusunu arıyor uyku.
Uyku ki doğuştan ama.
Bir travma nöbeti gibi iki büklüm
Yana yatmış cesedini
Saklıyor zaman

Daha çok var kavuşmaya
Daha kesin değil mutluluk.
Oysa içerde bir his
Mutluluk vehmini edinmiş.
Öyleyse olmak orada...
Kaybolmuş bir gemi gibi
Gemi ki onu
Taşıyacak deryalara.
Deryalar...
Sonsuz bir zindan
Gibi geliyor insanlara...


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5857
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gökyüzü mavi...
Ama benim gökyüzüne açılan bütün pencerelerim kapalı.
Benim için mutluluk gökyüzü gibi
İçinde olamayacağımı bilip
izlemekle teselli olabileceğimi düşündüğüm ama
Bunun için bile kapalı pencerelerden kurtulamadığım bir mutluluk
Deniz de mavi...Gökyüzü kadar
Ne kadar mavi ise gökyüzü,o kadar mavi deniz
Ve ne kadar kararırsa gökyüzü,o kadar kararır deniz
Aslında deniz gökyüzüne sevdalıdır
Gökyüzü ise bilmez kıymetini
Günü kurtarmak telaşındadır hep
Sunduğu damlalarla bile avunabilecekken deniz
Güneş açar ve geri alır verdiklerini
Hep hüzünlü bırakır da denizi
Deniz vazgeçmez umudundan
Tekrar yağmasını bekler kendisine gökyüzünün
Çünkü misafir ettiği damlalar onun bir parçasıdır
İçinden,ondan biyerlerden gelmiştir
Yani ondan çok tanır sevdalısını da
Tanımak yetmez kavuşmaya
Böyle bakınca benim sularım hep karanlık
Güneş ısıtır mı?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5858
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yeter ki sevecek ol



selim 2

Kulaklarıma hoş gelen.
Her hecenin kalbinde seni hissettim.
Ef’al-im vuslat düşleri gördü peyderpey,
Zor’u göze aldım! Kavuşmayı kesbettim...

Dün gülümserdin,
Gün gül beklerken senden,
Güz’ün kaderindendir gam diye
Açılan elerime bu kez diken verdin
Eyvallah, baş üstüne dosttan gelen hediye,
Deyiverince açtın goncayı (mübarek) gülüverdin,
Soramadım; Nedir ey Kadrin kucağındaki Hilal?
Nedir varlık içinde yokluğu çekilen derdin
Gözlerini dolduran, Nûr’a gölge belki de,
Ufkunu kedere boğan nokta bendim,
Sana düşkünlüğümü azarla., Öl de,
Çıkar idam sehpasına ipimi çekerim kendim
Hangi bedbahttır o sevgiliden şikayet eder,
Selam dosttan gelsin, gönül sirkeyi bal eder
Ben, infiallerimdeki alakayı tutar boğarım,
Korkma can, yer yüzünü sarmış köklerim
Yeter ki sevecek ol, okşanırsa ruhum
Silkinir yürekte yeniden doğarım

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5859
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YILLAR SONRA

Yillar sonra Kapimi çalacaksin belkide,
Bir Temmuz aksami.Bir bardak su iin
Alninda boncuk boncuk terler ile.
Beni taniyamayacaksin belkide
Saçlarim agarmis olacak,
Gülümseyeceksin.
Gözlerinden taniyacagim seni,
Gözlerinin içi gülecek,
Gülünce yanaklarinda güller açacak...
Sadece bir tesekkür,
Ardina bakmadan gideceksin.
Bilemeyeceksin senin için çarpan yüregi,
Anlayamayacaksin hep seni bekledigimi,
Yine yalnizligimla basbasa birakacaksin
Yillar önce oldugu gibi.
Gün batimin da gün isigina karisacaksin,
Kaybolacaksin.
Kim bilir kaç yil sonra?
Hangi sehirde?
Kiminle görecegim seni?
Gözlerim yasaracak,Aglatacaksin.







Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Ağustos 2006       Mesaj #5860
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aşk nâ-tamam



f 2
Benden önce
Sayfa bembeyaz boş satırlar gibiydi
Sayha, sığınacak bir göğüs ararken henüz
Sefineler rotasız, mukadderatın güzergahında
Geceler hiç yoktu ki, bütün vakitler gündüz
Mesafeler, kulaktan kulağa gider gelirdi
Tatlı bir çağrılış gibi, engelsiz dümdüz.
Vahyin kulağa dokunuşu ile başladı.
Doğurganlık ilham, ikram ve hayat

*

Benden önce ihtiras mukim mahalde bağlıyken
Atinin erleri dünyaya gelmek için can atıyordu
Tek amaçlı heyecan “Elestü birabbikum” hitabı
Gönüllerde sevap amaçlı yaşam sürmek yatıyordu
Ervah Cenab-ı Halık’tan arif, Ellerinde beyan ve tarif
Fakat, eşikten eşiğe atlarken hafızalar şifrelenmiş.,
Bir bebek bedeninde o insan “külli şeyden maarif”
Kimisi köle, sefalette. Emel ipek şallara belenmiş…

*

Benden önce, fitne daha firar etmemişken
Yer edinmeler, tapu tedarikleri ve günahlardan soyunmalar
Körpe renkleri kökünden sıyırıp, kırmızıya sahiplenme oyunları
İhtişama ait her ne varsa, arzular o kadar yılışık ve emişken
Sodom da kızıl ağalar, taze kuzuları katlederek yemişken
Kurda koyun postu giydirenler, harama helal demişken
Sen gel yakama sarıl. Dünyanın hesabını benden sor
Hak etmediğim simyayı, benden alır beni Yaratan,
Rab, vesaiklerin iksirini, senin iliklerine kor…

*

Benden önce, öpücük atman
Ve serçeleri ebabil kuşlarına katman
Geceye oyun edip, birkaç yıldızla ışık satman
Masum değilse tebessüm. Aşk nâtamam.
Rahleden Kurra’nın tilaveti, hicabıma
Dal uçlarına ve göğün kanatlarına
Dokundukça, edebim aynalarda
Görünmez, görünmez olur
Bilinmez esaretim ve
Kesretteki vahdetim…

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya