Kendinle Birlikte Hilal Görününce
Yağmurdu bastıran bembeyaz karı
Dün ne tipiydi, ne boraydı; yöremizde
On beş yıldan beri
Semada müjdeli akıyla belirmiyordu
Kendinle birlikte karı getirdin
Semadan elenirken bin bir endişe
Yüreklere oturmuş nice bin kurdu
Sessizliğinle silerken dünyamızdan
Belki de ufaktan ufaktan gülmekteydin bizlere:
“Ey büyüklerim” dedin ince çığlıklar arasından;
“Anacığım, babacığım” diye göz süzdün üstümüze...
“Eninde sonunda, erinde gecinde
Şimdiki ağlamam gibi tıpkı
Zevale gidecek hüzünleriniz
Yüreklere işlenmiş yüzbinlerce iz
Yolunuzu aşırtacak dağdan ileri
Belki ağır olacak adımlarınız,
Kimi gün balçığa saplanacaktır belki
Ama siz
Benden önce güleceksiniz...
Yağmurdu bastıran bembeyaz karı
Dün ne tipiydi, ne boraydı yöremizde
On beş yıldan beri
Semada müjdeli akıyla belirmiyordu
Kendinle birlikte karı getirdin
Kar deyip de geçmeyin öyle, yağmuru hiç küçümsemeyin
Ardınız sıra iz süren bin bir azgın canavar
Hep, dumanlı havalar ister; isli, puslu...
Hüdhüd kuşu gördüm rüyamda demin
Hilali görmeden önce...
O ip ince çığlıklarını dünyama katıp da
Can evinden vurmadan sevgi okuyla
Şelaleli, fıskıyeli, tavuslu
Bahçelerin engin serinliğinde
Cam kırıkları toplarken ha bire
Elması pırlantayı
Teker teker, yapa yalnız kalmışlar diye
Hor görmeyin!
Yağmurdu bastıran bembeyaz karı
Dün ne tipiydi, ne boraydı yöremizde
On beş yıldan beri
Semada müjdeli akıyla belirmiyordu
Kendinle birlikte karı getirdin