Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 608

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.678 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6071
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
O Gece Sen Gidiyordun

Sponsorlu Bağlantılar
O gece sen gidiyordun
Yıldızlar bir bir düşüyordu
Günlerden bir yaz gecesi
Ama kalbim üşüyordu

O gece sen gidiyordun
Bir aşk daha bitiyordu
Buz gibiydi ellerin
Ayakların titriyordu

O gece sen gidiyordun
İçimde dağlar yıkılıyordu
Sanki bütün mermiler
Üzerime sıkılıyordu

O gece sen gidiyordun
Yollar sana küsüyordu
Yüreğimde bir ihtilal
Dudaklarım susuyordu

O gece sen gidiyordun
Oysa gölgen duruyordu
Kimsesizdim pencereme
Binlerce sen vuruyordu

O gece sen gidiyordun
Yeni bir son başlıyordu
Gururum direnişte
Duygularım çıldırıyordu

O gece sen gidiyordun
Bütün denizlerim yanıyordu
Böyle bir ayrılığa
Ölü kuşlar ağlıyordu

O gece sen gidiyordun
Ama kimse bilmiyordu
Olacak şey miydi bu
Dünya hala dönüyordu
Hayat devam ediyordu

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6072
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Veda Havası

Sponsorlu Bağlantılar


Vakit tamam!.. seni terk ediyorum.
Bütün alışkanlıklardan
Ve bütün sıradanlıklardan öteye,
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doymadım inan,
Kanamadım sevgine...

Korkulu geceleri sayar gibi,
Deprem gecesinde bir yıldız,
Birdenbire kayar gibi;
Ellerim kurtulacak ellerinden,
Bir kuru dal, ağacından
Çatırdayıp kopar gibi...

Aşksa, bitti...
Gülse, hiç dermedik.
Bul kendini kuytularda, hadi dal!
Seninle bir bütün olabilirdik...
Hoşça kal gözümün nuru,
Hoşça kal...

Vakit tamam!.. seni terk ediyorum.
Bu, kırık ve incecik
Bir veda havasıdır.
Tutuşan ellerimden
Parmak uçlarına değen sıcaklık,
İncinen bir hayatın yarasıdır...

Kalacak tüm izlerin hayatımda.
Gözümden bir damla yaş,
Sızlayıp resmine aktığında;
Bir yer bulabilsem keşke
Bir yer, seni hatırlatmayan;
Kan tarlası gelincik şafağında...

Ölümse, korktun.
Savaşsa, hep kaçtın...
Vur kendini kuşkularda, hadi al!
Sen bir suydun oysa,
Sen bir ilaçtın...
Hoşça kal canımın içi,
Hoşçakal...



Yusuf Hayaloğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6073
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu kalabalığın içinde yapayalnız hissetmektense
Dünyanın bir ucunda tek başımayım

Kir göstermeyen renkleriniz sizin olsun korkmaktansa
Bulanıklığın tam içinde bir başımayım

Benim belki de gizli bir bildiğim var
Elbette ağlarım benim can kırıklarım var
Senin gördüğün yanağımdan süzülenler
Asıl içimde, içinde yüzdüğüm bir deniz var
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6074
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
O Duygu

Duygu'ya

Yalan...
Yalan bu gülücükler, yalan bu neşe
Hayatı kandırmak istercesine yazılmış bir oyun
Sahne alıyor şimdi...

Gözlerimdeki parıltılar aldatmasın seni
Arkasına saklanmış binlerce korku, binlerce hayal kırıklığı
Ve milyonlarca sana olan sevdam anlatır
Ne zor günler geçirdiğimi
Ve avucuma alamadığım, sevmeye kıyamadığım
Hasretinden gözyaşlarına bulandığım o küçük kelebeğin
Başkalarına kanat açışını

Duygular yalancıdır
Hele adına sevmek denilen, aşk denilen bu duygu
Ah bu DUYGU
Tamamiyle yalan
Sadece üzerime çullanmış onlarca güzel şeyin birikimi
Aslında, ben aslında sevmiyorum seni
Ben sadece...
Ne gerek var ki
Nasıl olsa
Bu da yalan...

Yetti be şair, ne bu hep yalan, hep yalan
Yalandan başka şeyden anlamaz mısın sen?
Anlarım elbet...
Anlarım da ne yapayım?
Yalan, gönül penceremi buğulayan buhar
Yalan söyler dostum olan geceler
Yalan doğan güneş, yalan kayan yıldızlar
Sağımda, solumda, her tarafımda yalanlar var
Oysa ne kadar kolay cümle trenlerini yalanlarla doldurmak
Hiç acı vermiyor bir çırpıda fırlarken ağzımdan
Ama gerçekler
Ah o gerçekler ve o DUYGU
İkisi de birbirinden fazla acı yüklerler ruhuma
Gerçeklerden korkmazdım, ta ki
O girinceye kadar hayatıma...

Daha neleri düşman etti bana
Daha ne dostları boşverdim onun nefesi uğruna
Soldu bahçemde çiçekler
Kurudu çağlayanlar, nehirler
Bir kıskaç gibi sürekli sıkışan göğsüm artık vazgeçti
Yaşamaya çalışmaktan
Ama bu yorgun kalbim vazgeçmedi onu görmeye
Onu bir kez daha duymaya uğraşmaktan

Gerçekleri istiyordun benden ey hayat
İşte bendeki en sağlam gerçekler
Al, uzaklaştır ne olur hepsini yanımdan
Bana kalsın yalnız sahte düşler
Bir de o DUYGU olsun, bana yeter...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6075
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Gece Kuşu



Kaçtık kentin bizi sarmayan sesinden
denizin kış artığı sessizliğine
izlendiğimizi biliyorduk, hem de kendimiz kendimizi
bir umut, bu kez böyle olmayabilir ve öteki
susar bağışlarız biz bizi

gece kuşu aynı zaman aralığını kullanıyor
çığlığını boşaltırken yeryüzüne
yüreğin ve saatın kullandığı aralığı

yıkılmış köyleri, göçmüş olanları yollarda
çocukları, ruhlarını o doğulmuş yerde bırakılmış
gözlerinin ardı boşalmış yaşlıları
erkekleri, utangaç kadınları, öfkesi kendini bitiren
onları onları onları taşıdığımızı
her çığlıkta yeniden anımsaya
çoğalta. yargılanmış, hükmü hayatına düşülmüş
biri halinde..
gece acı azığımızı paylaşıyor bizimle
uyumuyor uyutmuyor uslu durmuyor

oysa güller vardı önce aklımızda
iğdeleri gördük zambakları da
ayartıldığımız güzel kokulara
kök edinmiş aşka, derin buluşmaya
biz onları bulurduk bulmasına
gece, kuş çığlığı yüreği çıldırtan aralıklarla
yiten dinginlik
-gündüzü bekledik
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6076
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
DÜN GECE
Dolaştım dün gece şehrin tüm sokaklarını
Dolaştım adım adım
Eski günleri aradım her adımda
Seni bulacağımı sandım her sokak başında

Çıkarsın sanıyordum bir ümit karşımda
Gülersin diye bekledim o yosun gözlerini
Gecemin karanlığını aydınlatırsın diye bekledim
Senin yerine boş ve karanlık sokaklar çıktı karşıma

Yoldaki taşlara döktüm içimi
Yıldızları ,ayı boş sokakları seyrettim senin yerine
Yoları suladım göz yaşlarımla
SENİ ARARKEN DÜN GECE...!!!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6077
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir Anka Kuşu



Yüzlerce soğuk namlu
Üzerime çevrildi.
Yüzlerce demir tetik
Aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular.
Öpmeye kıyamadığın,
Dal gibi oğlun yere serildi...

Üşüştü birer-birer
Çakallar üzerime.
Üşüştü dört bir yandan,
Göğsüme, ciğerime.
Anne, beni leş gibi
Yiyip talan ettiler.
Teşhis edilmem için
Parçamı koydular önüne...

Ben bu acılar ülkesinin
İnsana reva görülen
Bütün acılarını tattım.
Aç yattım, ekmeğime sabır kattım.
Beni milyon kere dövdüler üst-üste!
Ben bu yolu, kendim seçtim anne,
Ben ömrümü kendim kanattım...

Geceler tanır beni,
Konarım, göçerim ben.
Geceler tanır, kan damlar içerim ben.
Anne, sen beni unut, karanlığın bağrında.
Kırmızılar ekerim,
Siyahlar biçerim ben..

Suçüstü yakalandım,
Bölüşürken kalbimi.
Suçüstü kelepçeyle yardılar bileğimi.
Anne, ben diyar-diyar, umudun savaşçısı..
Bir tutam sevgi için
Dağladım gözlerimi!..

Prometheus'tum zincire vurulurken dağlarda,
Ciğerimi kartallara yedirdim.
Spartaküs'tüm, köleliğin çığlığında,
Arslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan,
Sehpalarda Pir Sultan.
Ve Madımak'ta otuzyedi can...

Kaçıncı yok oluşum,
Kaçıncı var oluşum bu?
Tanrılardan ateş çaldım
Yüzyıllarca tutuştum, üst-üste yandım.
Bir anka kuşu gibi anne,
Bir anka kuşu gibi;
Kendimi külümden yarattım..



Yusuf Hayaloğlu
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6078
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Sen hiç sabahın altısında sevdin mi?..
Bir kaç saat önce soytarılık yaparken; eğlenceden, neşeden edindiğin maskeyi, aylar sonra göz yaşlarınla düşürdün mü?..
Utandın mı kendinden?
Meteoroloji illa ki kar beklerken doğan günde, hiç durmaksızın yağan yağmurdan çekindin mi?..
Ve merak ettin mi, nereye gidiyor bunca göz yaşı, bunca yağmur?..
Yaşanılan ne varsa sıraya giriyordu sanki...
Söküp atsam...
Her neredeyse deşip çıkarsam...
Yoook... Yoook kalsın orda!..
Unutmadan bu telaşı...
Yağan yağmuru...
Birikmiş anıları...
Eve koşmalı...
Sen hiç sabahın altısında kaleme kağıda sarılıp yazdın mı?..
Uykunun en sıcak yerindeyken bir çoğu, belgeledin mi yalnızlığını...
Yürümek geçti mi aklından Fethiye Caddesi boyunca?..
Yağmur olmak istedin mi?..
Kimse duymayacak nasıl olsa...
Bağıra bağıra ağlamak düştü mü usuna?..
Sen hiç sevdandan tiksindin mi?..
Hayasızca umutlandğın için...
Bittiğini kabullenemediğin için...
Ve lanet ettin mi böylesine bir bahta?..
Sen hiç şükretmenin keyfini ıska geçtin mi?..
Uykuların zehir zıkkım oldu mu?..
Sen hiç.............
Hiç!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6079
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Beyaza Dönsün Diye Devran



Yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt -
maviye bak.
Bir bugün mü, başında bunca bela.

Hatırla,
bulut değildi, umut hiç değil
üstümüze abanan - isli duman.
Biz ki milattan önce, milattan sonra
acı kara yıllar devşirdik sabırla
beyaza dönsün diye devran.
Kimi zaman bir çığlıkla çıktık, çığ altından
bir çığlıkla yıktık surları kimi zaman.
Biz ki nice tuzaklardan, sunaklardan
korlardan, korsanlardan kurtulan
kurban.

Yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt -
maviye bak.

Sesin gökyüzüne akan ulu bir çavlan
susma, zamanın durağı yok.
yok tarihin molası.
Bırak sesin gökyüzüne aksın, yıkasın yıldızları.
Kapama şarkını, şarkını kapama
durma öyle kendine uzak.

Yanlış susuyorsun - gözlerin ağıt -
maviye bak.

Değer kıyımlarına en soylu yanıt
şarkıyla
güneşe köprü kurmak.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Ağustos 2006       Mesaj #6080
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ÇOK UZAKLARDAN

Gün gelecek tek kalacaksın...
Birkaç mısra doldururken;
Birden gözlerin dolacak amansız...
Aynanın karşısındaki yüz utanacak senden;
İşte o zaman hayatla en büyük mücadeleni vereceksin...
Her çırpınışta yavaş yavaş dibe doğru ineceksin;
Göreceksin..!
Vicdanın yüreğini saracak, sarsacak; inleyeceksin...

İçtiğim her sigara duman duman haykıracak seni bana;
Sana verdiğim karagül mutlaka anlatacaktır beni sana
Ve vakit geçtikçe gözlerin iflas edecek...
Birden bir huzur dolacak için;
Süzülürcesine yükseldiğini hissedeceksin...
Minik bir tebessüm gülü açacak yüzünde;
Sevineceksin..!
Aniden gözünü açıp, göreceksin...
Yanımdasın, Cenettesin...

Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya