Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Sayfa 617

Güncelleme: 2 Aralık 2006 Gösterim: 1.439.678 Cevap: 12.492
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6161
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir “Merhaba” deyişindeydi büyü…
Bir bakışındı yürek surlarımı fetheden…
Sponsorlu Bağlantılar
Zamanın herhangi bir yerinde;
Her geçen saniyeydi sensiz
Beni yavaş yavaş,
İçten içe kemiren…
Bu yürek acısı,
Bu kalp yangını nasıl bitirmiyordu beni;
Bilmiyorum…
Hiçbir zaman da bilen olamadım zaten!

Bakışlarımı diretiyordum,
Sensiz karanlıklarda…
İnsanlar anlamıyordu beni;
Bu kadar uzun,
Bu kadar tepkisiz nasıl kalabildiğimi…
Onlar anlamıyordu beni…
Ben tüm varlıkları,
Tüm Dünya’yı sığdırmıştım yüreğime de…
Bir seni sığdıramadım;
Bilemiyorlar…

Hayatıma anlam veren mucizem…
Gel ben sana bu sevdayı
Birlikte yaşayalım diyemem…
Ancak bu sevdayı yaşa demek gelir elimden…
Ya da;
Çekip gitmek bu şehirden…

Sen ulaşılmazımdın;
Ulaşılmazımsın…
Yüreğin yüce dağlar ardında;
Benimse derman yok artık bacaklarımda.
Yakala desen de;
Koşamam ki, yetişemem ki…
Bir damla da olsa umut yok çünkü
Sen uLaşılmazımsın...

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6162
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bir şiir yazacağım doğum günüme,
Tam 1 yıl öncesine sitem atacak..
Sponsorlu Bağlantılar
Öyle ağır olacak ki sözü;
Bu yıl, o gün ya yağmur yağacak,
Ya da güneş doğmaya utanacak!..

Mavi bir kâğıda yazacağım, mavi kaplığa saracağım,
Kendime hediye edip, okuyup ağlayacağım..

Bir şiir vereceğim doğum günümde kendime,
Hislerimin o gün doğup, aynı gün öldüğünü anlatan,
Her 1 yaş geçtiğinde, bana o yılı hatırlatan..

Bir şiir.. 26 Mayıslara ad takan..

Ben öleli 1 yıl olmuş; aylar, haftalar utanır!..
Her 26 Mayıs günü açacak çiçek,
Büyüyecek çim, doğacak güneş,
Buluşacak sevgililer utanır!..

Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6163
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
VAZGEÇTİM ARTIK

Bugün senden vazgeçtim artık

Sevmelerden de vazgeçtim

Boşaymış onca dökülen yaşlar

Hani sen giderken oturup çocuklar gibi ağlamıştım ya bende

Herkes teselli etmeye çalışmıştı beni

İşte o yaşlar boşaymış



Keşke boşa giden o yaşlar olsa sadece

Senin için vazgeçtiklerim

Ve senin için ölmeyi düşündüğüm

İmkansızlıları yendiğim o günler

Boşaymış

Bunların üstüne birde senin için çektiğim acıları

Umutla geçen,hasretle beklediğim o günleri,

Eklersek işte,

işte o zaman

Benim için değerini anlarsın



Ama boşaymış uykusuz seni öylesine düşünmek

Ama boşaymış acılar,beklemeler

Zaten giderken belliydi

Hayatın seni benden alacığı

Ben önceden bunları almıştım göze

Önce bakışlarındaki sıcaklığı

Sonra tavrın

En sonunda da bana olan sevgin bitip tükendi

Herhalde

Sevmelerden vaz geçtim

Senden de vaz geçtim artık

Yorgun düştüm bu sevgiye

Ne yapalım her şeyin bir sonu olurmuş

Aşkın, sevginin de



Artık gözlerime mil çekiyorum

Düşüncelerime de

Tıpkı senin ismimin üzerine çektiğin gibi

Artık seni düşünmeyeceğim

yemin ettim artık yoksun hayatımda

şimdi senden bana kalan

sonunu getiremediğim,sabahı bulamadığım

acıların gecelerde.

Sonunu bilmediğim katran gecelere doğru

Gidiyorum

Bu dizeleri okurken belki

Gözyaşlarını tutamicaksın

Beklide gülüp geçeceksin

Beklide ben bu dünyadan çoktan gitmiş olacağım

Yanımda ol isterdim ama çok geç artık yoksun

Elveda hiçbir zaman diyemediğim

Demeye çalışırken nefesimin düğümlendiği

Ellerin olduğu, hiçbir zaman benim olmayan sevgilim elveda

Cennette buluşuruz belki canına yandığım

Sevgilim elveda

Allah günahlarımızı affetsin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6164
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kuşların kanatlarına bağladım umutlarımı,
Yükselsin diye bulutlara.
Vurmayın ne olur,
Ellerimle toplayıp darıları
Yemledim onları.

Islanmasınlar, üşümesinler diye
Payanda oldum, göğüsledim,
Yaşı, yağmuru ve rüzgarları.

Dilekler tutup, bez bağladım ağaçlara,
İnandım tüm falcılara
Ve, üç vakit bekledim,
Açık bırakarak gönlümü tüm muştulara.

Hasretim özlemlerimeydi.

Önce ağaçları kestiler
Sonra da falcıları.
Yükselen umutlarım şimdi yerlerde yatık,
Her şey bitti
İsterseniz kuşları da vurun artık
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6165
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
boğazı bir başka



Gören düşer aşka
İnsanları bir başka
Ey istanbul, ey istanbul

Haydar paşa'dan kalkar tren
Gemiler öttürür siren
Bu güzelliği Tanrıdır veren
Ey istanbul, ey istanbul

Adı çıkmış beyoğlunun
Bunları yazan, ben kulunun
Gözdesisin sen
Ey istanbul, ey istanbul

Kadıköyü, üsküdarı
Zengini, hem fukarası
Yetmiş iki millet burası
Ey istanbul, ey istanbul

Beyazıtı, aksarayı
Konağı, kevransarayı
Gece sanki, fener alayı
Ey istanbul, ey istanbul

Babıali yokuşu
Göztepesi, feneryolu
Kötülüklerin, her bir yolu
Ey istanbul, ey istanbul

Fatih yaptırmış hisarı
Yedikule zindanları
Hanları, hamamları
Ey istanbul, ey istanbul

Güzel heybeli adası
Güzellerin çoktur edası
Bilen sürer, sefasını
Ey istanbul, ey istanbul

Ayasofya, selimiye
Tanrıdan bize hediye
İnsanları çoktur niye
Ey istanbul, ey istanbul

Kilyosu, kumburgazı
Sulukule çalar defi, sazı
Çekilmez kızların nazı
Ey istanbul, ey istanbul

Emirganı, yıldız parkı
Yeşil anadolu kavağı
Gezilecek yer rumeli kavağı
Ey istanbul, ey istanbul

Görürsün var kiliseler
Yapılsın hep abideler
İnsandır hep faniler
Ey istanbul, ey istanbul

Işıl, ışıl galata kulesi
Bitmez bu şehrin hilesi
Bitsin artık halkın çilesi
Ey istanbul, ey istanbul


Kumkapıda balıkçılar
Kol kola gezer aşıklar
Gece çok güzeldir ışıklar
Ey istanbul, ey istanbul

Boğazdadır kız kulesi
İnsanın çok çilesi
Dolmaz halkın filesi
Ey istanbul, ey istanbul

Beşiktaşı, tophanesi
Eyüp sultan türbesi
Padişahlar manzumesi
Ey istanbul, ey istanbul

Bakırköyü, topkapısı
Binaları kul yapısı
Yok çoğunun tapusu
Ey istanbul, ey istanbul

Kasımpaşa, şişanesi
Şehrin çoktur birahanesi
Bu serdarın bir nağmesi
Ey istanbul, ey istanbul
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6166
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
golgegibiiiyp1

Bir gölge gibi geçtin gittin gözlerimin önünden
Dokunmak istedim
Duvarların soğukluğunu anladı ellerim
Parmaklarımın ucundan kalbime kadar titredim
Üşüdüm üşüdüm üşüdüm

Bir hayal gibi geçtin gittin
Avuçlarımın arasından
Sis perdeleri içinde,
Rüyalarıma dokunup durdun
Ve ben bir daha uyanmak istemedim

Bir anı gibi geçtin gittin hayatımdan
Tutamadım
Yakalayamadım
Yaşayamadım seni
En umulmadık zamanda girip
En özlenesi anında çıktın hayatımdan
Göz açıp kapayıncaya kadar
Ama bir ömür boyu hatırlanacak kadar çoktun sen
Ve hiç benim olmayacak kadar yoktun sen.......
TheGrudge - avatarı
TheGrudge
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6167
TheGrudge - avatarı
Ziyaretçi
AH GÜZEL İSTANBUL AH...


İstanbul gençliğimdeki İstanbul değil...
İstanbul'u dinlerdi Orhan Veli gözleri kapalı...

Ben de İstanbul'u dinledim
Ama gözlerim faltaşı gibi açık
Dört bir yanda kapkaççıları var
Olmalıyım uyanık.
İstanbul'u dinledim
Dinleyip de inim inim inledim...

İstanbul'un ortası sinema değil artık
O,o zamanlarmış meğer,
Şimdi İstanbul'un ortasında gökdelenler
Ayağı yerde,başı göğe erer
Belki de göğü bile deler de geçer...
Bulundu Ozon'u delen fâiller...
Ayasofya,Sultan Ahmet,Süleymaniye
Ve diğer câmiler ve de minareler,
Galata,Beyazıt Kuleleri,
Hisarlar ve daha nice kusursuz yükselenler
Kurtuldu suçluluktan
Hepsi mâsum şimdi hepsi...
Gerçek suçlu gökdelenlerle doluyor
Yedi Tepesi...
Nerde? Hani?
İstanbul'un taşı-toprağı altın?
Sonu bu mu olacaktı medeniyetteki saltanatın?

Orhan Veli garipliğini isterdi annesi duymasın.
Oysa ben çaresizliğimi,yoksulluğumu
Değil anneme
Cümle âleme
Duyurmak,anlatmak istiyorum
Duyuramıyorum,anlatamıyorum...

Benim gençliğimde
Beyoğlu'nda gezer
Güzelleri,gözleri süzer,
Paraları ezer...
Şimdi de Beyoğlu'nda
Pejmürde,sefil gezer
Elinde ekmek arası kokoreç yer
Karınca ezmez,insan ezer...

Benim gençliğimde Boğaz'da
Balıkçı salt misina olta ile balık tutardı
O misina yarık yarık parmaklarını yarardı
Zira evde ekmek bekleyenleri vardı...
İşi bittiğinde kimi gün üzgün kimi gün neş'eyle
Oltasını sarardı...
Şimdi Boğaz'ın iki yakasında
Amatör motorlu kamışlar
Zevk için umudun peşinden
Suya dalar dalar çıkar.

Bir kemer yetmedi
Takıldı güzelin incecik beline ikinci kemer
'Boğaziçi' ve 'Fatih' isimli köprüler...
Dünyası,kimyası farklı iki yakası
Yine de bir araya gelemediler...
Boğaz'dan akan su dün ve bu gün aynı akar
Gece eğlencelerinde safahat ayyuka çıkar...

İstanbul, ah güzel İstanbul!
Gönlünce yaşanacak şehir
Olsun da yine İstanbul olsun...
Yapaylarıyla çirkin,
Varoşlarıyla yoksul...
Yine de doğasıyla,doğalıyla güzel
Yine de Haliç'iyle,Boğaz'ıyla güzel...
Eh! varsın bu kadarcık da kusuru olsun...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6168
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
HiC KaLBiN AGRIDI MI SeBePSiZCe *~.


Hiç kalbin ağrıdı mı sebepsizce,
Hiç için titredi mi sıcak yaz geceleri,
Dolunaya baktığında hissettin mi hiç
Yapayalnız derin bir karanlıkta olduğunu,
Ve acı bir şekilde farkına vardın mı,
Kalabalık içinde sessizce dolaştığını&

Düşündüğün şeyi bilmeden uzaklara takılır gözlerin;
Ellerin bilmediğin elleri tutar sanki,
Tuttuğun el sana huzur verir de;
Sen o huzurla bir türlü rahatlayamazsın&
Boğazında kelimeler düğümlenir, yutkunursun;
Bakışların buğulanır, gözlerini kısarsın,
Tek damla düşmesin diye çabalarsın;
Bilirsin ilk düşen damla habercisidir; sağanakların,
Bilirsin sağanakların ardından körelir; duyguların,
Bilirsin ki içindeki yangınlar büyür sağanaklarda&
Sen bilirsin ama kalbin bilmez bunları,
Yaşadıkça yaşar sevdalar kalbinde,
Büyüdükçe büyür kalbin, her sevdayı saklar içinde,
Gün gelir sığmaz olur kalbin göğsüne,
Taşıyamaz olur bedenini, artık yorulur&
Duyguların ağır gelir; ezilirsin
Bir gün açıklanmamış duygularınla köşende,
Teslim olursun ölüme,
Sessizce&
Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6169
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
Korkmuyorum Seni Sevmekten..

Kaçmaya çalıştığın gerçek,
Birgün karşına çıkacak.
Ve işte o gün
Kaçacak yerin olmayacak.
Ben senin varlığını seviyorum,
Yokluğunu seviyorum
Sana ulaşamadığım dakikalarda.
Seni duymayı
Seni özlemeyi
Hiç görmesem bile seninle olmayı seviyorum.
Hiç korkmuyorum seni sevmekten.
Senin gülüşünü seviyorum.
Her bana bakışında
Gözlerinede okuduğum o duyguyu
Gözlerindeki gözlerimi seviyorum.
Gönlünü seviyorum
Özünü seviyorum senin
Dudaklarındaki sözlerimi seviyorum
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sendeki o sıcaklığı
Sana olan uzaklığı seviyorum.
Yanaklarından akan göz yaşlarını
En çok, dağınık olduğunda saçlarını
Beni arayan ellerini seviyorum.
Yalnızlığımı seviyorum sebebi sensen
Ayrılığını seviyorum,
En çok yalnız kaldığımda
Beni bulan gönlünü seviyorum.
Ben en çok senin bana olan
Sevgini seviyorum.
İçimden haykırmak geliyor.
Dünyaya sığdıramadığım seni
Kalbime sığdırmak geliyor.
Ağlamak geliyor seni görmezsem
Özlemek geçiyor içimden seni
Sevmek geçiyor.
İçimden sana doğru giden
Bin bir türlü yol geçiyor.
İçimden sen mutlu olacaksan
Ölmek bile geçiyor gülüm.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben yalnızca seni seviyorum,
Ne o muhteşem güzelliğin
Ne kalbimdeki özelliğin
Ne de sevdiğim için değil,
Seni yalnızca sen olduğun için,
Ruhun için
Kalbin için
Aklın ve sevgin için seviyorum seni.
Ben seni en çok kendim için seviyorum
Belki de ilk defa bencil oluşumu
Sana borçlu olduğum için.
Seni her şey için seviyorum.
Ve sahip olmadığım
Hiçbir şey için.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her dakika seninle olmayı seviyorum.
Gözlerimi her açtığımda
Aklıma gelişini seviyorum.
Her gece uyumadan önce
Seni sevdiğim aklıma gelince
Sensiz uyumayı bile seviyorum
Uyumadan önce seni düşününce.
Ben seni en çok
Umutsuzluğumda beni bulduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben seni bu şehirde olduğun için değil
Benimle aynı toprağa ayak bastığın için
Benimle aynı gökyüzünü paylaştığın için seviyorum.
Geceleri benim yüzüme vuran ay ışığı
Senin de gözlerine vurduğu için seviyorum.
Benim kemiklerimi ısıtan yaz güneşi
Sana da sıcaklık veriyor diye seviyorum seni.
Beş bin yaşındaki bu dünyada
Benimle aynı zamanı paylaştığın için seviyorum.
Ben seni benimle yaşadığın için
Benden hiç gitmediğin için seviyorum
Beni hiç terketmediğin için.
Ellerini seviyorum tanrıya açıldığında
Kalbini seviyorum kapıları açıldığında
Ve gözlerini seviyorum
Her karşımda kapanıp açıldığında.
Bana baktığında
İçimde yakaladığın coşkumu seviyorum,
Her bana baktığında
Seni sevdiğimi hatırlamayı seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Her kibrit çaktığımda
Alevin içinde seni görmeyi seviyorum.
Her sigara yaktığımda
Dumanın şeklinde seni görmeyi seviyorum.
Her bana baktığında
O kadar çok seviyorum ki seni sevmeyi
Yalnızca sen olduğun için hayatımda
Kendimi bile seviyorum
Sen olunca aklımda.
Kalbimi seviyorum seni seviyor diye
Gözlerimi seviyorum seni görüyor diye.
Ruhumu seviyorum, seni ruhuna
Bu kadar yakın diye.
Varlığımı seviyorum,
Sırf sana borçlu olduğum için
Mutluğumu seviyorum.
Gülümsememi seviyorum seni düşününce
Ayakta kalışımı seviyorum sebebi sen olunca
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Ben sana olan sevgimi yazan
Kalemimi seviyorum.
Senin adını yazdığım kağıdı seviyorum.
Sana olan sevgime benzettiğim
Her sevgiyi seviyorum.
Bana seni hatırlatan herşeyi
Sana giden yolları seviyorum.
O kadar çok seviyorum ki seni
Seni kaybetmek korkusunu bile,
İçinde yalnızca, sen olduğun için
Sana karşı duyduğum bir duygu olduğu için
Korkumun sebebinde sen olduğun için seviyorum.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Yine de korkmuyorum seni sevmekten.
Seni seviyorum.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ağustos 2006       Mesaj #6170
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Suskun

Sus, kimseler duymasın.
Duymasın ölürüm ha.
Aydım yarı gecede
Yeşil bir yağmur sonra...
Yağıyor yeşil.

En uzak, o adsız ve kimselersiz,
O yitik yıldızda duyuyor musun?
Bir stradivarius inler kendi kendine,
Yayı, reçinesi, köprüsü yeşil.
Önce bendim diyor ve sonra benim...
Ölümsüz, güzel ve çetin.
Ezgisidir dolaşan bütün evreni,
Bilinen, bilinmeyen ıssızlıkları.
Canımı, tüylerimi sarmada şimdi
Kendi rüzgarıyla vurgun...
Sarıyor yeşil.

Rüya, bütün çektiğimiz.
Rüya kahrım, rüya zindan.
Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
İki yitik hasret,
İki parça can.
Çatladı yüreği çakmaktaşının,
Ağıyor gök kuşaklarının serinliğinde
Çağlardır boğulmuş bir su...
Ağıyor yeşil.

Yivlerinde yeşil güller fışkırmış,
Susmuş bütün namlular...
Susmuş dağ,
Susmuş deniz.
Dünya mışıl-mışıl,
Uykular derin,
Yılan su getirir yavru serçeye,
Kısır kadın, maviş bir kız doğurmuş,
Memeleri bereketli ve serin...
Sağıyor yeşil.

Aydım yarı gecede,
Neron, çocuk kitaplarında çirkin bir surat,
Ve Sezarsa, bir ad, yıkıntılarda.
Ama hançer taşı sanki
Koca Kartaca!
Hani, kibrit suyu vermişlerdi üstüne
Bak nasıl alıyor, yiğit,
Binlerce yıl da sonra
Alıyor yeşil.

Vurur dağın doruğundan
Atmacamın çalkara,
Yalın gölgesi.
Kuş vurmaz, tavşan almaz,
Ama aç, azgın
Köpek balıklarıydı parçaladığı
Bak, Tiber saygılı, suskun.
Bak nilüfer dizisi zinciri.
Bunlar bukağısı, kolbağlarıdır,
Cihanın ilk umudu, ilk sevgilisi,
Ve ilk gerillası Spartaküs'ün.
Susuyor yeşil.

Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi?

Ruhum...
Mısra çekiyorum, haberin olsun.
Çarşıların en küçük meyhanesi bu,
Saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
Derimizin altında o ölüm namussuzu...
Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor.
İlktir dost elinin hançersizliği...
Ağlıyor yeşil.


Benzer Konular

18 Ocak 2010 / virtuecat Genel Mesajlar
6 Ağustos 2020 / mydarling24 Genel Mesajlar
18 Temmuz 2016 / Daisy-BT Edebiyat
27 Kasım 2012 / Efulim Coğrafya